Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET2 9 AĞUSTOS1993 PAZARTES
OLAYLAR VE GORUŞLER
Anayasa ve demokratikleşme
1982 Anayasası, tekelci sermayenin istekleri doğrultusunda ve
onun desteğinden güç alan darbecilerin, insan hak ve
özgürlüklerini biryana iterek haarladığı bir baskı anayasasıdır,
HALÎTÇELENK Hukukçu
B
ir ülkenin anayasası ile
ıçınde bulunduğu demok-
ratıkleşme aşaması ya da
yönetim tarzı arasında.
yakın bir bağ olduğu yad-
sınamaz. Başbakan Tansu
ÇBkr'm, hükümet programıyla ilgili
olarak "DemokratikJeşmenin eksikle-
rim famamlayacağız" şeklinde açıkia-
malar yaptığı, basında anayasa ve
demokratikJeşme tartışmalannın sür-
düğü bugünlerde. bu iki konu ve ara-
lanndaki ilişkiler üzerinde durarak.
kimi noktalan açıklığa kavuşturma-
nın yararlı olacağma inanıyoruz.
Toplumsal gelişme tarihinde sınıf-
laşma süreci başlayalıberi. hiçbir olgu-
yu, sınıfsal ilişkıleri göz önüne alma-
dan açıklamak olanağı kalmamıştır.
Başka bir deyişJe sınjflaşma. sınıflara-
rası çelişki ve mücadeleler, tüm top-
lumsal gelişmelere yansınuş ve bu ge-
lişmelerin temelini oluşturmuştur.
Anılan toplumlarda bu çeÛşkı ve mü-
cadeleleri, yani "smıf gerçeğT'ni göz
önüne almadan, kitlesei eylemlerin ve
siyasal olaylann gerçek yönünü anla-
maya olanak yoktur.
Bu açıdan bakaldığı zaman demok-
rasiyi. msan hak ve özgüriüklerini so-
yut kavramlar olarak görmek ve de-
ğerîendirmek miimkün olamaz. Bu
kavramlann da topum yaşamında sı-
rufsal temelleri, somut ekonomik da-
yanaklan vardır. Toplumun temel
yasalan (anayasa ve toplumsal yasa-
lar), işçi ve emekçi sınıf ve tabakalara
düşünce. örgütlenme ve sendikal hak-
lar alanında geniş yetkıler tanıyorsa
emekçi sınıf ve tabakalar örgütlene-
cekler. bu haklannı kullanarak. üret-
ükleri değerlerden haklan olan payı
büyük oranda alacaklardır Bu da ser-
maye sahiplerinin kârlannı, vani
emekçilenn ürettiği artı değerden al-
makla olduklan büyük payı azaltacak
ve onJan tedirgin edecektir. 21 Mayıs
Anayasası, bu olguya örnek olarak
gösterilebilir. Buna karşılık emekçi sı-
nıf ve tabakalann hak ve özgürlükleri-
nin, özellikle toplusözleşme ve grev
haklannın kısıtlanması ve baskı altına
almması. seımaye sahiplerinin kârlan-
nı arttıracak \ e sömürü olgusunu yo-
ğunlaştıracakur. Buna ömek olarak
da 12 Eylül Anayasası ile bu dönemde
çıkanlan Sendikalar, Toplu Sözleşme.
Gre\ ve Lokavt Yasalan gösterilebilir.
Gtistergeler
Günümüzde, 12 Eylül faşizminin
getirdiği 1982 Anayasası'nın, işçi ve
emekçi sınıf ve tabakalar üzerinde bir
baskı rejimi kurmaya olanak sağiayan
hükümlennin değiştirilmesine yanaşıl-
mıyorsa bu konu gündeme bile alınmı-
yorsa bunun temel nedeni, yukanda
kısaca açıklamaya çalışüğımız sınıfsai
çıkarlardır. Özel televizyon konusu
üzerinde. siyasal partilerin çoğunluğu
arasında. kısa zamanda anlaşma sağ-
lanabiliyorken, işçinin grev ve toplu-
sözleşme hakkı üzerindeki kısıtlama-
Iann kaldınlması, bir milyona yakın
işçi ve memurun etkin eylemine karşın
kamu görevlilerine sendika, toplusöz-
leşme ve grev haklannın tanınması
hâlâ bir yana itiliyorsa. bu ve benzer
politikalar "snufsal nedenJer" dışında
açıklanamaz.
Anayasalara geünce...
Anayasalar, devrimlerden, (inkılap-
lardan) ulusal kurtuluş savaşlanndan
ya da müdahale ve darbelerden sonra.
kurucu meclisler, meclisler ya da dar-
beciler taraftndan hazırlanır. Bu ana-
yasalann en önemli bölürnJeri, "temd
hak ve özgürlukJer" bölumüdür. Bu
bölümlerde yer alan hükümler, insan
hak ve özgürlüklerine. ömeğin düşün-
ce açıklama, örgütlenme, sendika,
grev ve toplusözleşme haklanna iliş-
kin düzenlemeleri içerir. Bu düzenle-
meler genelde devrimi, kurtuluş sava-
şını ya da müdahaleyı yapan ya da
yaptıran güçlerin iradesini (ideolojisi-
ni) yansıtır. Ordu içinde aşağıdan yu-
kanya bir örgütlenmenin sonucu ola-
rak ortaya çıkan 27 Mayıs hareketi.
büyük oranda demokratik bir anaya-
sa getirmiş, 12 Mart ve 12 Eylül darbe-
leri ise yukandan aşağıya. baskıa,
insan haklannı alabildiğine kısıtlayan,
demokraükleşmenin yollannı tıka-
yan, halkımızın üzerine kara bir gölge
gibı inen 1982 Anayasasrnı yürürlüğe
koymuştur.
12 Mart döneminde ve daha sonra-
lan, ülkemizde tekelci kapitalizrnin
sözcülüğünü yapan Türkiye İktisat
gazetesinin, 1961 Anayasası'nın getir-
diği hak ve özgürlüklere saldıran ya-
yınlan ('). dünyanın en büyük servete
sahip ilk on kişisinden biri olan VehM
Koç'un Kenan Evren'e yazdığı teşek-
kür, yol gösterme ve başan dilekJerini
içeren mektubu (
2
), Milliyet gazetesine
yaptığı acıklamalar ve Türkiye İşve-
renler Sendikalan Konfederasyonu
(TÎSK)'nun 13. GenH Kurul Raporu
(') 12 Eylül Anayasası'nın tekelci kapı-
talizmin çıkarlan doğrultusunda ha-
zırlandığını açıkça ortaya koymuştur.
Tarih boyunca kölenin efendiye,
serfin beylere, işçinin sermaye sahiple-
rine karşı verdiği, çoğu kez kanlj mü-
cadeleler sonunda kazanılan, bugün
insan haklan dediğimiz haklar demeti
-ki gerçek hukuk budur-, 18. yüzyıl-
dan başlayarak anayasalarda ve ulus-
lararası belgelerde yer almıştır. Bu hak
ve özgürlükler, sınıflararası güçler
dengesine göre kimi kez tarunmış, uy-
gulanmış. kimi kez de bir yana itilmiş-
tir. 1982 Anayasası. tekelci sermaye-
nin istekleri doğrultusunda ve onun
desteğinden güç alan darbecilerin in-
san hak ve özgürlüklerini bir yana ite-
rek haarladığı bir baskı anayasasıdır.
Bu anayasa bir bütündür. Baskıa zih-
niyet. onun tüm maddelerine sinmiş-
tir. Bu anayasa tümüyle ortadan kaî-
dınlmadan, demokratikleşme çabaia-
nnın olumlu sonuç vermesi düşünüle-
mez.
1)12 EyJûl ve Hukuk, Halit Çelenk, Say:
19
2) Kırk Haramiler, Mustafa Söamez, Sav
349
3) 12 Eylül ve Hukuk. H Çdenk, Say
21-22
ARADA BIIj
Prof. Dr. SEZER ŞENER KOMŞÜOCLU
Feza Gürsoy Bilim Merkezi
Ülkemiz için gerekli her fürlü atılımın sağlanabilme-
sinde, ekonomik kalkınmada, ileri teknolojinin üretilme-
sinde, gelişmiş ülkelerdeki kuralların (normların) yaka-
lanmasında bilim, teknoloji ve bilgi birikimi ana kaynak-
ör. Bugünün bilimi, yarının teknolojisidir ve her bilimsel
faaliyettartışmasız toplumsal bir içeriktaşır. Böyleolun-
ca da bilim, ülkemizde bir devlet politikası olarak görül-
meli ve her kurumda özelliğine göre yerini almalıdır.
Geçen hafta Ankara'da bu düşüncelerin gerçekleş-
meye başladığını gösteren bir merkezdeydim. Ankaralı-
ların ve Ankara Belediyesi'nin övünç kaynağı olduğuna
inandığım 640 bin metrekarelik bir alan üzerinde çok çe-
şitii etkinliklerin sürdürüldüğü Altın Park'ta, toplumun
her kesimine, özellikle öğrenim çağındaki gençlere ses-
lenen, onlara teknolojinin temeli olan bilimleri sergile-
meyi ve sevdirmeyi amaçlayan "Feza Gürsoy Bilim
Merkezi'ni ziyaret fırsatını buldum.
Prof. Dr. Feza Gürsoy, geçen yıl yitirdigimiz Türkiye'-
nin yetiştirdiği dünyaca ünlü birfizikçi idi. Adının verildi-
ği merkez, Ankara'nın dinamik Belediye Başkanı Sayın
Murat Karayaiçın'ın yaklaşımları ile Kanada "Ontaris
Bilim Merkezi" örnek alınarak kurulmuş, 25 milyar lira-
lık bir yatırım. "Feza Gürsoy Bilim Merkezi", teknik üni-
versitelerimizden bir danışma kurulu oluşturularak,
milli eğitim sisteminde yer alan ve okullarda işlenen ko-
nularta paralelliği gözetilerek seçilmiş kuramları (teori-
leri) zevkli deneylerle sergilenen 48 deney biriminden
oluşuyor. Içerisinde, "Eğer vücudunuzdaki organların
boyutları beyinde işlev olarak kapladıkları yerlerle oran-
tılı olsaydı ne olurdu"sorusurtun yanıtını açıklayan "Ho-
monculus heykelciğinden, elektrik üretim ve tüketiminin
günlük yaşama yansımasından, yerçekimi, ağırlık mer-
kezi ve uzaya ilişkin kavramlardan bilgisayarkullanımı-
na kadar temel bilimler konusunda, Feza Gürsoy Bilim
Merkezi"ni ziyaret eden herkese deneyler yapmaya
olanak veren birimler var. Deneylerin başında genç, pı-
rıl pml beyinler ile matematik, fizik, kimyaöğrencilerinin
rehberliklerini izlemek, bilim adına ayrı birzevk.
"Feza Gürsoy Bilim Merkezi'nin genç yöneticisi, ül-
kemiz üniversiteleri ve endüstri kesimi ile işbirliği çaba-
sı içinde olduklannı, gerek işadamlarımızdan gerekse
devlet kurumlarından yeni deneyler oluşturmak üzere
kaynak desteğinin bilim merkezini geliştireceğine inan-
dığım söylüyor.
Yolu Ankara ya düşen ilk, orta ve üniversite düzeyin-
deki öğrencilerte, çocuklarımızın güncel bilim ve tekno-
lojinin izlenmesi ve uluslararası bilim kuruluşlan ile
sağlanan ilişkinin verimini görebilmeleri açısından bu
bilim biriminj (ünitesini) görmelerini öneriyorum.
Ankara Belediye Başkanı Sayın Murat Karayalçın.
"Feza Gürsoy Bilim Merkezi "n'ı tanıtırken yapüğı konuş-
mada, "Hepinizi durmadan gelişen teknoloji ile tanış-
maya, bilinmez sandtğımız pek çok kavramı keşfetme-
ye, yepyeni bir dünyanın kapılannı aralamaya çağınyo-
rum" dedi. Sayın Başkan Karayalçın'a ve çalışma
arkadaşlarına böylesine bir bilim merkezini hizmete
soktuğu için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Devlet Personel Dairesi ve Hukuk
Dairenin saplandığı bir hukuk çıkmazı, ülke genelinde her yıl
atamalan yapılan binJerce Maliye memuruna ödenen milyarlar
tutanndaki "yol giderlerine", yönetmeliğe karşı açılıp yıllarca
sürecek davalarda tükenen "hukuk devleti inancına", tıkanan kamu
hizmetlerinemal olmuştur.
MEHMET F. ÖZÇELİK MaliDamşman
D
evlet memurlannın 657 sa-
>ılı yasanın 72. maddesine
göre nasıl yer değiştirecek-
leri, bu işlemin hangi me-
mur sınıflanru kapsayacağı,
hizmet bölgeleri. süreleri
vb. konular. anılan yasa maddesine daya-
nılarak Devlet Personel Dairesi'nce hazır-
lanıp Bakanlar Kurulu'nun 1983/6525
sayılı karan ile yüriirlük kazanan "Devtet
Memurlannın Yer Değiştirme Suretiyle
AtanmaJanna İlişkin \ önermelik"te açıklı-
ğa kavuşturulmuştur.
Yer değiştinnenin genel çerçevesini sap-
tayan söz konusu yönetmelik, bakanlar
kurullannca sürekli değiştirihniştir. İlkin,
çok geniş bir memur kesimi olan Genel
Idare Hizmetleri Sınıfı'ndaki memurlar,
daha sonra Teknik Hizmetler, Sağlık ve
Yardımcı Sağlık. Eğitim - Öğretim Hiz-
metlen sınıfındakiler zorunlu yer değiştir-
me kapsamından çıkartılmışlardır (1).
Söz konusu değtşikliklerdeki temel yak—
laşım. zorunlu yer değiştirmeye bağh kjün-
mış memur hizmet sınıflannın "azaJtüma-
sı" yönünde olmuştur. Çağdaş toplumun
temel göstergelerinden sa>ılan "jerieşme
özgürlüğü"nün, memurlar için de kuilanı-
labilmesi volunda olumlu adımlar aulmış-
tır.
Devlet Personel Dairesi'nce hazırlanıp
Bakanlar Kurulu kararlan ile yürürlüğe gi-
ren söz konusu yönetmelik ve değişiklikJe-
ri, kamu görevlilerinin yer değiştirmelerini
düzenleyen temel hukuksal çerçeveyi çiz-
miştir. Ânılan yönetmelik. 7. maddesinde
"yer değiştirerek atanması zonınhı memur
sınıflarını" tek tek sayarken, 28. maddesin-
de "her kunmun kendi yer değiştirme yö-
netmeliğini düzenleyebileceğini" belırtmiş,
ancak kurumlarca çıkartılacak "özeJ yö-
netmeliklerde genel yönetmeliğe aykın hü-
kümlerin yer alamavacağı" kesinlikle vur-
gulanmıştır. Genellik taşıyan bir düzenle-
me ile getirilen kurallann tüm devlet
memurlanna uygulanmasını amaçlayan
bu yaklaşım yasal olduğunca gereklidirde.
Kamu görevlilennin ülke çapında yer
değişürmeleri ile ilgili hukuk kurallanrun
uygulanmasını gözetmek ve savunmak du-
rumundaki Devlet Personel Dairesi. bu
yükümlülüğe ilişkin olarak "devlet" kavra-
mını hukuksal bakımdan yaralayan "il-
ginç" boyutlu bir "yaıJjşın" aşağıda anla-
tacağımız -irdeleruneye değer- öyküsüne
konu olmuş bulunmaktadır.
Her şey. Maliye'deki bürokratik gücü
elinde tutmak isteyen bir kesım bürokratça
hazırlanmış "Maliye ve Gümrûk Bakanlığı
personeiinio yer değiştirerek ataıunalarını"
düzenleyen yönetmelik taslağının görüşü
almmak için Devlet Personel Dairesi'ne
gönderilmesiyle başlamıştır. Yasal bir zo-
runluluktur bu. Daire, gönderilen taslağı
inceleyecek. BakanlaLKurulu kararlan ile
çizilmiş genel çerçeveye uygunluğu araya-
cak, olumlu ya da olumsuz bildireceği gö-
rüş ile binlerce Maliye cahşarunın tayinkri-
ne ilişkin işlemlere hukuksal geçerlik
kazandıracaktır. Nitekim, söz konusu yö-
netmelik taslağırun yürürlüğe girmesi
Daire'ce uygun bulunmuş, bu durum. Per-
sonel Başkanı Ahmet Şagar'ın 27.2.1991
gün, 024-9/01952 sayılı yazası ile Maliye'ye
bildirilmiştir.
Görüş olumludur, evet, ancak "olur" ve-
rilen yönetmeliğin küçük bir kusuru var-
dır. Yer değişurmek zorunda bırakılan
memurlann tamamı Genel İdare Hizmet-
leri Sınıffndadırlar ve bu sıruf, 84/8605
sayılı Bakanlar Kurulu karan ile yürürlük
kazanan "Ek Yöaetmeiik
n
te yer değiştirme
kapsamından çıkartılnıışür. Böylece, hu-
kuk açısından hiçbir bicimde onaylanama-
yacak, başlangıçta "ölü" doğmuş bir yö-
netmeliğe "yaşam" venlmış. konuyu
düzenleyen tüm hukuksal metinleri dolayı-
sıyla da kendi varlığını yadsımıştır Perso-
nel Dairesi.
#
Maliye Bakanlığı söz konusu taslağı süre
yitirmeksian 9.3.1991 gün, 20809 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlayarak, memurla-
nnı ülke çapında hallaç pamuğu gjbi ata-
cak işlemlere temel hazırlamış, kısa sürede
bu amaana ulaşmıştır.
Bu arada. Maliye görevlilerinin söz ko-
nusu haksızlığa karşı açacaklan -yüzlerce-
yönetsel davaya uzanan süreç de başlamış-
tır. Ne acıdır kı, söz konusu davalarda "hu-
kukun üstünli$ünü
n
savunmakJa görevli
yüce mahkemelerin, gün gibi aydınlık bir
hukuksal gerçeğin -bilinmez nedendir-
uzağına düşmelerinde Devlet Personel
Dairesi'nin payı büyük olmuştur (2).
Sonuç
Dairc'nin saplandığı bir hnkuk Çıkmazı.
ülke genelinde her yıl atamalan yapılan
binlerce Maliye memuruna ödenen milyar-
lar tutanndakı "yol giderlerine", yönetme-
liğe karşı açılıp yıllarca sürecek davalarda
tükenen "hukuk devleti inancına". tıkanan
kamu hizmelerine mal olmuştur.
Ülkemizdeki nice engeller arasında bü-
rokratik yapılanmadaki "kastian" da aş-
mak zorunda olan demokrasi yolculuğu-
muz sanıldığmdan da uzun süreceğe benze-
mektedir.
(1) 84 8605s. B.KK. (15 12.1984 gün. 18606s. R G.)
86,10917s. B K.K. (10.9.1986 gün, 19217s. R G )
88,13539s B.K.K (10.12 1988gwt. 20015$. R.G.)
90ı400s.B.KK I21J 1990gün.20524$ R.G.)
(2) Daniftai 5 D. 1991 1609E.ll 71991 günK
PENCERE
TARTIŞMA
Memur köle değüdir
I % / •
I w m
emurlara
yapılan
zamlar
açıklandı.
beklenilenin
deçokalundakaldı.
Enflasyonun çok çok gerisinde.
Memurlann durumu içler acısı.
Hemen hemen hepsi sefalet
sınınnda bir ücretle geçinmeye
çahşıyor. Konumuzelbetteek
göstergeler, makam
tazminatlan, gecici görev
tazminatlan, birkaç yerde
yönetim kurulu üyeliği verilen
-üst bürokratlar, iktidar
yanlılan arpalıklarda yer
kapanlardeğil.
Devletin en küçük dişlilerini
döndüren halkla her zaman yüz
yüzegelen memurlar, yan aç
yan tok yaşam savaşı veriyor.
Hep onlardan fedakârhk
isteniyor, hep onlardan vergi
kesiliyor. hep onlar
bayramlardâ tatillerde
çaüştınhyor. Küçük
memurlardevletin tüm yükünü
omuzlanuş götüriiyor, bu
gidişle daha da götürecek.
Temmuz şıcağında memurlar
yürüyor. İş yavaşlatıyor ve hak
istiyor. Grevli, toplusözleşmeli
sendika hakkı. Yetkililer,
memurun sendika kurmasını
engelleyen bir anayasal ve yasal
engel olmadjğmı açıkça kabul
ediyorlar.
Memur, grevli, toplusözleşmeli
sendika hakkını almadıkça
ezilen sınıfolmaktan
kurtulamayacakür.
Av. SADİ HASAN AYNA
Halka
Şikâyet Etmek..
işçi, ücretinin artmasını istiyor..
Kıyamet kopuyor..
Hesap, kitap, konuşma, tartışma, çok istedin, az ver-
din derken, sonunda Başbakan baklayı ağzından çıkar-.
dı: i
''- Işçiye verecek para yok.."
Kamu kesiminde çalışan işçiyle koalisyon hükümeti-'
nin Başbakan arasında laf düellosunda Çifler diyor ki:
- Televizyona çıkanm, halka sorarım: Buparayı işçiye'
vereyim mi? Vermeyeyim mi? Karan halk versin. Sora-
rım halka: Işçiye daha çok ücret mi vereyim, yoksa bu,
parayla daha çok okul, kreş, yol mu yapalım? İşçi daha
fazlasını hak ediyor; ama esnaf, memur, köylü de hak
ediyor. Olmayan paradan işçiye ne vereceğim? Bütçe-'
nin dörtte birini işçiye verebilmek için bütün milleti borç- •
landırıyoruz. Türk-lş "m istediği para 100 trilyonu bulu-
yor. Her hafta faiziyle trilyonlarca iira borçlanıyoruz,
halkı borca sokuyoruz. Işçiye verecek para yok!..
Doğru mu konuşuyor Başbakan?..
Hem doğru..
Hemyanlış.. .
•
"Işçiyi halka şikâyet etmek" eski bir politikadır; Batı'-'
da icat edildi, bizde çarpıcı örnekleri görüldü. 12 Eylül'
darbesinden sonra cuntanın lideri Kenan Evren, orge-'
neral üniformasıyla televizyona çıkıp:
"- Bir şef garson" demişti, "genelkurmay başkanın-'.
dan daha çok aylık alıyor.''
Dinleyenlerin aklı kıt bölümü köpürmüştü:
- Ne rezalet yahu!.. Bir garson, genelkurmay başka-:
nından nasıl daha çok kazanır?..
Aklıbaşında olanlar da üzülmüşlerdi: '
- Vah vah!.. Türkiye ne hale düştü!.. Ordu darbe yapı-
yor, Genelkurmay Başkanı televizyona çıkıp kendi ücre-,
tiyle şefgarsonun ücretini kıyaslıyor!.. Bu hale mi düşe-;
cektik?..
Kimi emekçinin ufku dardır, ülkedeki gelir dağılımına(
bakacağına, yanındaki tezgahta çalışan işçinin ya da
masada oturan küçük memurun aybaşında ne aldığına •
bakar. Toplumu tepeden çekip çeviren sermaye politi-,
kaları, -Batı'da olsun doguda olsun- bu ufuksuzluğu ,
sömürmesini bilirler, işçiyi ya da küçük memuru halka .
şikâyet ederler...
Halk, bu politikayı yer...
Ama o ülkede, ciddi ve kapsamlı bir sendikacıltk ör-
gütlenmesi varsa devreye girer, medya araçlannı etki-
ler, gerçekleri ortaya çıkarır... '
•
Ülkemizde gelir dağılımı bozuk mu?
Bozuk..
Peki işçi, memur, köylü, esnaf, aydın mı bu bozukluk-
tan sorumludur? Türkiye'yi "ucuz emek cenneti" ve
"vergi kaçakçılarınjn cenneti'ne dönüştüren kim?.. Ulu-
sal gelirde yüzde 70 kar-faiz-rant, yüzde 30 ücretgelirle-
ri dengesizliğini kim yarattı? Kamu açıklarını meydana
getiren, bütçeyi "borç bütçesi"ne dönüştüren veekono-
rfliyi batağa sürükleyenler, bu ülkenin işçileri mi?..
Hükümetleri mi?..
Patronları mı? •
Memurları mı? (
1980lerin başında Kenan Evren, genelkurmay başka-J
nının aylığını, şefgarsonun ücretiylekıyaslıyordu, çünküü
parasal ufku "saö/fge//r//"kesimlesımrtanıyOrÖü;ard/lı'
özal, sorunu daha açık seçik ortaya koydu:
''- Ben fakirleri sevmem, zenginleri severim..."
Geldik 1990'lara.. I
Bir yanda parasal, yapay lüks çılgınlığı, savurganlık ,
saltanatı!.. Binbir Gece Masallarına taş çıkartan görgü-
süzlükler, padişah Deli İbrahim'i kıskandıracak boyutla-
rıyla ayyuka çıkarken, siyasal iktidar ne hakla ya da ne '
yüzle emekçiden özveri isteyebilir?..
*•
Demokrasinin sağlam birtanımlaması var: Ulusal ge-
lirin özgür pazarlık düzeninde hakça paylaşıldığı rejime :
demokrasi denir.
MARMARA ÜNİVERŞİTESİ TEKNİK
EĞİTİM FAKÜLTESİ
DEKANLIĞI'NDAN
Fakültemizce teknoloji aianlannda "Öğretmenlik For-
masyon" sertifıka programı açılacaktır.
- Program 6 Eylül 1993 tarihinde başlayacaktır.
- Programa katılmak isteyenlerin aşağıdaki adrese müra-
caatlan duyurulur.
MÜ Teknik Eğitim Fakültesi DönerSermayesi Işletmesi
Müdürlüğü
Göztepe Kampusu 81040 Kuyubaşı-Istanbul
Tel: 336 46 15
Basın: 36639
DİSNEY DÜNYASI BU HAFTA HERKESE SÜPER AFİŞ VERİYOR
Tam bizim aileye
"Bu hafta Disney Dünyası alanlar çok şanslı. Çünkü Disney
Dünyası harika bir afis veriyor: Vakvak ailesi. Ben baktıkça
bizimkileri görüyor gibi oluyorum. Mesela şu ortadaki,
kardeşime çok benziyor. Yandaki de ablama!
Siz ne dersiniz?"
BU SAYIDA: »Marki Ayki'nin maskeli balosunda muhteşem eğlence.
Vakvak Amazonlar'da keşif yapıyor...
Ama kâşif olmak hiç kolay değil.
• Bir canavar, dostunuz olursa...
• Süperpopop'un başına ödül konuyor.
AYRICA... • Çılgın arabalar: Sanafçılar düşlerini gerçekleştiriyor. • Çöpe affığımız şeylerin, sonunda
ne olduğunu biliyor musunuz?
• Burnunuzun dibinde yaşayan
hayvanlar: Kimi hart hart
kaşmdınyor, kimi saçlarda
yaşıyor. • 1. Tarih ve Deniz
Şenliği'nin ilginç olayları.
DİSNEY D Ü N Y A S I A N A YAYINCItlK A . Ş . Tel- ( I ) 2 8 5 21 5 2 ( 1 2 haf)
PAZARTESİ
GAZETE BAYİLERİNDf