25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet70. YILSAYI24792 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V I Z Y O N 23AĞUST0S1993PAZARTESİ Salman Rüşdü ile AzizNesin'in Köln'de GünterWallraf aracılığıyla banşması İsveç basınında 'Bütünanlaşmazlıksürrealist özellikteydi'GÜRHAN LÇKAN STOCKHOLVI - Is\eç ın en bu yuk sabah gazetesı Dagens Nyhe- ter'ın kultur bolumunun $ef redak- toru ve yazar \me Ruth, 4ziz Ne- sin'le Salman Ruşdü'nun Koln de Günter VVallraf aracılığıvla banş- masına. her uç vazann da ortak dostu olarak katıldı Arne Ruth. Sıvas kathamına ve Turkıyede Azız Nesın ın onculuk ettığı laıklı- ğı koruma savaşına gazetesınde çok genış >er vermış, Madımak Otelı'nın vakılması sırasında çekı- len fotoğraflan. yabancı basında yayımlayan tek redaktor olmuştu. Arne Ruth şımdı de. Ren Nehn'- ndekı kuçuk bır motorda. Salman Rüşdu'yle yaptığı soyleşıyı yayı- mladı Soyleşı. Sıvas ola>ını belge- leyen vıdeo bandının ızlenmesın- den sonra gerçekleştı Salman Ruşdu'nün. Azız Nesınle uzlaş- masından sonrakı duygulan ve yo- rumu şoyle "Bütjiin anlaşmazlık sürrealist özellikteydi. Olaylann akışını kavramak >e onceden tahmin et- mek olanaksızdı. Vma şimdi içim rahatladı. Aziz Nesin'le olan anlaş- mazlık, beni çok kaygılandımııştı. Ben onunla daha once karşı- s. İsveç'in en birvıik sabah gazetesi Dagens Nyheter'm küitür bölümünün şef redaktöhi Arne Ruth iki vazar arasındaki kırgınlığa son \eren toplantıya katılarak izlenimlerini >e Salman Ruşdu ile bu konuya ilişkin yaptığı sövleşiyi yayınladı. laşmtştım; geçmişini ve Türkiye'- deki askeri guce karşı verdiği uğ- raşı biliyonım; kendisi, her turliı be- ğeniye İayık. Ancak bu deneyim bana, med- yalaruı sorun yaratma konusunda- ki ustaltğını oğretti. (...) Sı>as olay- lannın. en azından İngiliz medyası- na yansıyışmm her bölumu yanltştı. Trcjadiyi, kankatur dunyasına ozgiı bir biçimde yansıttılar. \ynı yontemi her defasında uvgulava- rak, inandıncüık kazandılar. Ortaya çıkarılan goruntu, gerçek dışıydı. Gerçekten neler olup bittiğini öğre- nebilmek için, çok derin araştırma- lar vapmak gerekivormuş meğer." Sulman Ruşdu kendısıne ula- şan yanlı^ gorunlunun neye ben/c- dığını şoyle açıklıvor "\vnıpa ve Amerikan medyası olaya, suçluyu bulma açısından yakiaştı. Ellerinin altında, \ziz Ne- sin ve ben vardım. Olan iğrenç şey ler, çok gariptir, bizim yuzumuz- dendi. Her rürlü suçu. 'Şevtan Ayetleri'ne yıktılar. \e Nesin, vayunlanan bölümlerin çevirmeni olarak tanıtıldı. Aynı şeyi defalarca yınelediler ve ben bile tuzağa düş- tum. Nesin'in hiçbir payı ol- madığını oğrenince nasü şaşkınlığa uğradığunı artık tahmin edin!" ıle- iı^ımı sırasında verdığı bılgıler ıçınde de yanıltıcı bolumler oldu- ğunu dılc getırerek sözlennı surdü- ruvor "\ynı şekilde. \ziz Nesin de be- nim roliım konusunda yanıltıldı. Benim. artık yapıtımı savun- alman Rüşdü: İngiliz basını Sıvas trajedisini karikatür dünyasına özgü bir biçimde yansıttı. Aynı yöntemi her defasında uygulayarak inandıncılık kazandılar. madığım ve demokrasıyle laiklik için verdiğim uğraşı bıraktığım kanısına kapıldı. Ortava çıkan go- ninriim. onu çok ofkelendirdi. Bu kanıya nasıl kapıldığıyla ılgili en kuçuk bilgim yok. Ne var ki gerçek, bunun tam tersi. Medya dunyasına yakın olan birer vazar olarak duru- mu boylesine muthiş bır şekilde yanlış anlamamız. akıl alır gibi de- 19'uncu yüzyıldan kalma Milas evleri, tipik Türk mimarisi özelliklerini yansıtıyor Milas evleri mi? Onlar da tarih olmak üzere OLCAY AKDENİZ MİLAS - Sokaklannın kımısı. neredeyse ıkı kışının yan yana ge- çebıleceğı genışhkte Çoğunun ûzen asfalt kaplı olsa da. kımı *'yırtık"lardan başını uzatan par- ke taşlan dıkkatınızı çekmeyı ba- şanp "Ben buradayım" dıyebılıyor hâlâ Tek tuk aracın geçtığı sokak- lannda da çocuklar. hala ozgurce kaçıp kovalayabıhyor Eğer hâlâ vıkılmamışsa cumbalı evlerde. pencerenın tahta kafeslennın ar- kasından gorunmeksızın. sokağa kaçamak bakışlar fırlatmak mum- kun M,ilas'ın korunmaya değer evleri, hemen her mahalleye dağılmışsa da, yalnızca Hacıbedrettin ve Hisarbaşı mahallelerinin bir bölümü, kentsel ve arkeolojik SİT kapsamı içinde. 19'uncu yüzyıldan kalma Milas evlen, upık Türk mımansı ozellık- lennı yansıtıvor Mılas"ın korun- maya değer evlen. hemen her ma- halleye dağılmışsa da, yalnızca Hacıbedrettın ve Hisarbaşı mahal- lelennın bır bolumu, kentsel ve ar- keolojık SİT kapsamı ıçınde Ko- ruma kapsamındakı tescıllı ev sayısı da sadece 56 Buevlennres- torasyonu ıçın de hıçbır gınşımde bulunulmuyor Aşkıdil \karca. 1954 yılında yayımladığı "Milas" adlı kıtabı- nda. Milas evlennın ozellıklennı Daracık sokaklarda omuz omuza verip zamana direnen Milas evlerinde, hâlâ komşudan bir tutam tuzu teklifsiz alanlar yaşıvor. (Fotoğraf: B E H Z \ T ŞAHİN) şoyle anlatıyor "Plan itibarıvla Milas'ın eski ev- leri, onlüklü ve divanhaneli (sofalı) olmak ûzere ikive avrılır. En yaygın tip, onlüklu olanlardır. Çoğu, iki ust. iki alt olmak uzere dört odalıdır. Lst katı uç va da tek odalı olanlar gorüldüğü gibi. dokuz odalı tek bir örnek de vardır. Ma- halli olarak örüuk denen açık sofa- lar, ahşap direkler tarafından des- teklenir. Bu onlükler kışın guneşi, yazın meltemi alması için tercihan guneye açıktır. Çok defa onlüğu gu- neye verebilmek maksadı ile bina, dununa göre, sokak üstüne veva av- lunun gerisine çckilmiştir. Vrsanın vaziyeti doiavtsıvla doğuya açılan- lar da gorülurse de, batıva ve kuze- ye bakanlar nadirdir. Yan tarafını sokağa vermek mecburiyetinde olan onlükler daima kafeslidir. \v- luva bakanlar ekserive oyma tahta parmaklıklarla çevrilidir. Dcmir parmaklıklı tek ornek vardır." Bu anlatılanlann çoğu artık mazı oldu Henuz mazıve karışma- vanlann çoğu da harabe Kuçuk bır kent turu. Milas evlennın son durumu hakkında sıze fikır verme- \e \eter Rehbere gerek vok. gor- duğunuz ılk sokağa dalın Elınızı çabuk tutun. son 56 tane kaldı Çoğu da yıkılmak uzere Yetışen aoruvor Selçuklulara ait mezarlık bulundu ERCİŞ (AA) - Van'ın Ercış ılçesınde devam eden kazı çalışmalannda ortava çıkanlan Selçuklu mezarlığının nekrepol ozellığe sahıp olduğu belırlendı 100 Yıl Umversıtesı Fen-Edebıyat Fakultesı Arkeolojı ve Sanat Tanhı Bolum Başkanı Doç Dr \bdulselam Lluçam, ılçemn Çelebıbağı kasabasında bulunan Selçuklulara aıt mezarlığın dığer Selçuklu mezarlıklanndan farklı olarak nekrepol (ust uste yapılmış mezar) ozellığı taşıdığını soyledı Doç Dr Uluçam, ^unlan kaydettı "6 bin metrekarelik bir alanı kapiavan mezarlık bevaz kartel taşlardan kapaklı, sandukalı. şahidesiz. prizmatik \e şahideli sanduka tıpinde çiçekli kûfi kitabelerle be/enmış. mezarlıkta 99 adet sanduka sayıldı. Bu yıl yapılan çalışmalarda 11 ve 12. yüzvıüara aıt Selçuklu mezarlıkları da bulundu." Adıyaman oyunu altında, Artvin giysileri ile Silifke oyunlan oynanıyor Halk oyunlannda turistik yozlaşma ANT\LYA (A.\) - Anadolu Folklor Vakfı Genel Başkanı Rüş- tö Akar. \ntalya yoreMndekı tatıl koylennde "Türk gecesi" adı altı- nda duzenlenen göstenler sırası- nda, Turk folkloru ile hıçbır ılgısı olmayan etkınlıklere >er venldığı- nı söyledı Akar, AA muhabınne yaptığı açıklamada. tatıl koylennın bu et- kınlıklen daha ucuza mal etme kaygısıvla kuçuk tıcan kuruluşlar- la çabşmak ıstedıklennı kaydede- rek şoyle konuştu "Yeterli folklor eğitimi almamış kişiler tarafından duzenlenen bu ge- celerde. Artvin folklorik giysileri içinde Teke yöresi, Azeri giysileri içinde Adıyaman oyunlan oynana- bilmektedir. Hatta eğlence olsu düşuncesiy le, temsili Osmanlı padişahının onunde Romalı gladyatorier dovuşmekte, orvantal gosteriler. Turk kultüriı- nıin başlıca imajı şeklinde sunul- maktddır." Bu yozUşmanın onune gcçılmcsı gerektıgını belırten Düştu Akar, Tunzm Bakanlığı ılc Kultur Ba- kanlığı nın "Turizm sektönı milli animasyon projea" uretmelennı vc bu projenın takıpçısı olmalarını ıstedı Anımasyonlann. tunzmde gelışme sağlayan bırçok ulkede ozellıkle bu ış ıçın kurulmuş ku- rumlarda eğıtım gorenler taralı- ndan gerçekleştınldığını kaydeden Akar. "Bizde ise gosteriyi i/ltvcn turistlere, Adıyaman voresinin oyunlannın sunulacağı söyleniyor. Daha sonra da \rtvın folklor giysi- leri içinde Silifke ovunlan oyna- nıyor. Ûkemize doviz gelmesini herkes istiyor, ama kulturumuz de giderek yozlaşıyor" dı\e kunuştu Anadolu Folklor Vaktı Antalva Şube Başkanı Hamdi Eroğlu da yorede tunzm sektorunun gelişme- sı ve anımaiNona olan talebın her yıl daha çok artması sonucu, kuçuk şırketlenn ucuz fivatlarla pıyasaya gırdıklennı bu nedenle kalıtenın duştuğunu söyledı Bu şırketlenn halk oyunlan ıçın yeterlı gıysı ve elemandan da yok- sun olduklannı behnen Eroğlu şunlan kavdettı "Derme çarma yöntemlerle halk oyunlan sunmaya çalışan bu kuru- luşların amacı Turk kulturiınu tanı- tnıak değil, kısa vadede çok para kazanıp çekip gitmektir. Turistik tesisler de bu konuda duyarsız dav- ranıyorlar. Bir dansoz ile bir halk oyunu ekibi olan kuçuk gruplara, duşuk ucretlerle kapılannı açıyor- lar. Bu yozlaşmaya i/in veren tesis- ler, Turizm Bakanlığı tarafından zaman /aman uyarılmaktd, ancak konunun takibı vapılmadığı için aynı uygulama surmektcdır." ğil. Medya meselesi konusunda saf kişiler değiliz yoksa! Medya zin- cırinirı nasıl gerildiğini biliriz. N ine de bovlesine çok yanıldık. Duğunıü çozmek için, buyuk çaba gerekti. \vrıca. Turkiye'nin durumunu oğrenmiş oldum. Demokrasi için ve din tarafından yonlendirilmeyen bir devlet yonetımı ıçın uğraş verenleri yurekten destekleyeceğim. Bu nok- tada, Nesin'le el sıkışıvoruz." Salman Ruşdu The Observer- da vavımlanan vazısında. yanlış bılgılerden doğan ofkeyle Azız Ne- sin ıçın agır ^ozler kullandığı ıçın pışmanlık duvduğunu belırttıkten sonra basının olavlan yansıtıs şeklı nasıl olursa olsun. tek bu gerçeğın varlığını koruyacağını dıle getınvor "Kısacası, kitap yazdıklan için insanlar öldurulemez! Bu gerçek, düny anın batı-doğu-güney -kuzey diye bolunmesiyle ilgisi/dir ve İsİam'la da özel bir ilgisi yokrur. Çok basit ve sonsuza dek gerçektir. Ne yazık kı, soruya yanıt verile- cek noktadaki eğilim yanlış yöne. Mollalar ve Müsluman fanatikler. kendilerine karşı çıkanlan acıma- dan eziyorlar. Şiddet, sozcük seçis, biçimlerinde bile belirgin. Ne var ki onlardan vana olmayan büyük ço- ğunluk, korkudan susuyor. Dedik- lerim. sözcüklerden guç alan birçok vazar. eleştirmen ve bilim adamı için geçerli. Sonunda konuşmak zo- runda kalan ben oluyorum. Hiçbir seçeneğim yok ki! Vncak ben, sessiz buyuk çoğunluğa seslenen tek bir ses durumtına düşuyorum. \ykırı bir tip oluyorum. Bu görü- nüşümu bozmak için, benimle yapı- lan her soyleşide, eğilimimde yalnız olmadığımı, birçok ulkede yazar ve avdınların. benım gibi tehdit altında vaşadığını vurguluyorum. \ramı- zdaki tek fark benim, uluslararası terorizmın hedef (ahtası olmam. Çunkiı söz konusu olan, terörizm- dir, dın değil! Ne var kı. benimle yapılan on soyleşiden dokuzunda. bu konuda soy lediklerime yer vermiyorlar. Gazetecilere ilginç gelmiyor. Beni, yapayalnız bir tip olarak yansıtan karikaturle ilgileniyorlar. Bazen kahraman. bazen de budala rolûn- de. Mollalar ise. beni şeytan rolun- de gormek istiyorlar. Butün bunlar, olayımın, diğer olaylardan farklı olmasından kaynaklanıyor." "\rne Ruth. Müsluman ulkeler- de yaşavan aydınlann sessızlığı- nın. Fransa da aralannda Azız Nesın de olan. 100 aydının katılı- mıvla hazırlanan ve Ruşdu'yle dayanışmayı amaçlayan kıtabın. Müsluman ulkelerde yaşavan avdınların sessızlığını bozduğu gö- ruşunde olup olmadığını soruyor Salman Ruşdu "Doğru. Ben bunu 5 yıldır bekli- yordum. Şevtan \yetleri'nin anlat- maya çalıştığı ve fetvanın geçerli ol- duğu ulkelerdeki aydınlardan kay- naklanıyor. Bu insanlar nihayet ayağa kalkarak. doğru değil diyor- lar. Sozunu ettiğiniz kitap, çok önemli bir olay. Her kitap. artık geri alınamayan sö/ler demektir. Bu da sorumluluk anlamına gelir. Beni en çok sevindiren şey. kitaba katkıda bulunanlar, yazdıklarımın değeri konusunda farklı goruşlere sahipler, ama ortak vanlan, duru- mumu ciddive almaları." \rne Ruth "Müsluman ulkeler- den gelen destek artarsa. Iran'dakı durum uzennde etkısi olur m u r ' "Evct. \nladığım kadarıyla reji- me karşı içeriden ve dtşarıdan gelen baskı giderek atıyor. Bır çıkış yolu ararken çaresizliğe duşuyorlar. Bu. dedikleriıiden anlaşılıyor. Haliyle onu oldurme peşınde değiliz gibi açıklamalarda bulunmaktalar. İnsana şaka gibi geliyor. Ama ben, bir eşit manevTa olarak yonımluyo- nım. Bu nedenle. İran'a uygulanan politik baskı arttırılmalıdır.. Benim için. daha basit bir çıkış yolu var. Son haftalarda yaşanan- lar, biıtun güçiüklere tek başıma karşı çıkamadığımı gosteriyor. Ne- sin'le aramızdaki anlaşmazlık. se- nin ve Gunter \\allrarın bireysel olarak sorumluluk yuklenerek dav- ranmanla çözumlendi. Bundan çok şey oğrendim. Sanırım en büyuk so- run. senin de dile getirdiğin gibi, be- nim geleceğim dylesine çok ve farklı politik ve kultıirel gelişmelere bağlı ki, dunyanın her koşesindeki avdı- nların desteği olmadan anlamam olanaksız. Belki de yeni bir enter- nasyonele gereksinmemiz var!" Salman Ru^du bu durumun ya- zarlığını nd^ıl etkıledığı sorusuna şu yanıtı venvor "Veni bir roman* üzerinde çalışıyorum. Burada kendimi an- latmıyorum. hiç değilse. doğnıdan doğmva. Buna karşılüv, olanlarm guncesinı tutuvorum. Ne yazık ki, ozgurluğume kavuşmadan hiçbir bolumunu v av ımlay amam, çünkü yaşantımın birçok sayfasını gizli tutmak zorundayım. Günu gelince güncem, diğer herhangi bir anlatı gibi değerlendirilecek. O gunü iple çekiyorum. çunku çok çarpıcı bir öyku oldu. Bir yazar olarak dunı- mum bana, yaşantımın ansızın yazı- Imaya değer hale gelmiş olmasın- dan oturu çok ılgınç bir deneyim olarak geliyor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear