25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13AĞUST0S1993 CUM A 12 DIZIYAZI BAŞLARKEN O hiç-y ıkümaza benzeyen koskoca Sovyetler Birliği inandmaz bir hızlayıktUpparçalaruncageriyeyoksulluk, çürümûşlük, şaşkınlık ve umutsuzlukkaldı. Her derdedevadiyesunulan serbestpiyasa ekonomisinin kırkyıllık kapitaltmin boyanıpyeniden yutturulma- sından başka birşey olmadığı anlaşılmaya başladığmdâşaşkınlık ve umutluzluğunyerinisersemleticibir boşluk duygusu aldı. Koca Sovyet üJkesinin hemen heryanında aşın dinciakımlar, çarlık düzeninicanlandvrmaya çalışan artık ''gerici''biledenemeyecek gericilerpıtrak gibi boy vermeye başladılar Don boylarmm, Sibirya steplerinin, Ortaasya bozkırlarının, Hazar kıyılarmın halkları umutsuzluğun ve şaşkınhğm da itisiyle on yıllar boyu bastırılmış ulusalduygularını dar. çok dar bir mılliy etçiliğin körkuyularınaboşaltmayabaşladılar. Bukanve ölümügeürdi. t'lke düzeyindeyaşanan büyük ''boşluk''ta ilk ayılanlar - her zamanki gibi- uğursuzlar, mafyalaşmış çeteler, soyguncularjırsatçılar, mançsızlaroldu. Yıkılan Sovyet düzeninın en iflah olmaz, en kirlenmişkesimlerı, kadroları "Nasüedip, neyapıpyenidüzendede küpumü doldurur. dizginlerı elimde tutarım'sorusuna yanıt aramaya koyuldular. Çoğu kezyaşanan büyük kargaşada busoruya yanıt da buJabildiler. Acı çeken, ezilen \e biıip tükenire benzemeyen kan göllerinde yıkananlargenehalklar.emekçiyığınlaroldu. Bugün sunmaya başladığmız dörtgünlük "Özgür Azerbaycan 'm Tükenişi" adİı dizimizbu büyük toplumsalaltüstlüğün an dolu sonuçlartnı Azerbaycan özelindeyanıtlıyor. Ama dizide aktanlanlar eskiSovyet ülkesininpek çok kesiminde olup bitenlerianlamaya el- verecek bir içerik taşıyor. Gazeteci Thomas Goltz un yazdığı bu ilginç ''tanıklık V Mete Tunçay 'm seçkin Türkçe 'siyle sunuvoruz. I Özgür /4zerbaycan'ın Jukenişi Thomas Goltz Çeviren: Mete Tunçay O ülerin çoğuerkek, ama aralarında bir haylide kadın var. Yine, mezar taşlarımn çoğunluğunda Kuran ayetleri yazılı; ama birtakım altı köşeli Süleyman mühürleri ve Hıristiyan haçları, mezar sahipleri arasındaki Bakü Yahudilerini ve Ruslarını işaretliyor. Doğum tarihleri çeşit çeşit olmakla birlikte, ölüm tarihlerigenç yaşamlarpahasınayitirilmişsavaşlarasessiz tanıklarla belirligünlerde kümeleniyor. Kurşunu sıkan bir Azeri nıivdi, vok».* bır Ermeni mi ? Bu soru- lann bu küçücük bebek için bir anlamı var mı acaba ? Sönen birumuda ağıt-1- Bakü'nün sırtını dayadığı tepelerde. eskiden Stalin'in silah arkadaşı General Kirov'un adını taşıyan bir eğlence parkı vardı: şimdi aynı yer- de, bodur çamlann gölgelediği çelik ve camdan mezar taşlanna işlenmış dizj dizi sessiz yüzler size bakıyor. Burası "Şehitler HıyabanT'dır, Azerbaycan"- ın bağımsızlığı uğrunda can verenlerin anısına adanmış bir mezarlık. Burada 1.000'e y.akın kişi gömülü ve mezarbk hâlâ büyümekte. Ülke- nin geri kalanına yayılan son zamanlarda açılmış şehitliklerde yatanlar ise çok daha kala- balık. Henüz sona ermeyen ve şimdilerde çok kötü gıden üç buçuk yılbk rnilliyetçi mücadele sırasında öleh belki 10.000 kişi buralara gömül- müş. Bakü'deki şehitlik, aynı yerde kurulan bu nitelikteki ikina kabristandır. İlki 1918'deki kısa ömürlü Azerbaycan Demokratik (Müsa- vat) Cumhuriyeti'ni kurarken ve savunurken ölenler için açılmıştı. Birind Dünya Savaşı'nın sonlannda yaraülan bu cumhunyet, iç çekiş- meler ve dış kanştırmalara karşı kendini ko- ruyarnayarak, 1920de BolşevikJerin kucağına düştü. Öndan sonra, mezarlık kaalıp eğlence parkına ver açıldı, civara da Kirov'un dev bir heykeli di- k İ 1 Yevlak Hüseyinov adında 19 yaşındaki bir gencin mezanrun üstijne konulmuş bir cam ka- vanoz. İçinde, bir düşman Ermeni cesedinden kopanlmış, tuzlu suda korunan bir insan kalbi var. Bunu oğlunun mezanna. Nurcihan Hiise- yinova koymuş. 40 yaşında. üst çenesindeki bir sıra altın dişine, kaba marangoz ellerine ve ke- derinden besbelli çıldırmış olmasına karşın. hâlâ son derece çekici bir kadın. Kendı yoldaslannın "dost ateşi''ne (kaza kurşununa) kurban giden tek çocuğunun aldığ yarayı. "minicik se>imü bir delik" diye anlatı- yor. "başmm arkasından girmiş, ama gözünden çıkmtş, onun için kafatasını parçalanıamış." Azerbaycan millı ordusunun ilk kadın gö- nüllüsü olan Nurcihan, bu mezarlıkta yatan as- kerlerin çoğunu tanıyor, nasıl ve nerede öldü- rüldüklerinı anlaüyor: Daşaltı. Hocali, Şuşa. Laçin, Kelbecer, Akdere, Akdam - hepsi de Azerbaycan'ın bağımsız bir devlet olarak ya- şadığı kısa tarihin yenilgiler ve felaketler naka- ratında yankılanan yer adlan. Mezarhkta yaptıgımız acıklı bir gezinti sı- rasında. "MiUetin çiçek gibi evlatlan öldü, hem de boşu boşuna" dı>or. "Bazan gerçek düş- manunı/ın kendimiz olduğunu dü>jünü>orum." yorlar. Eğer amaç bu idiyse, plan usta-işi bir bi- çimde başan kazanmıştır. Silahsızlandınlmaya kalkılışından iki hafta sonra, Hüseyinov Elçi- bey'i Bakü'den sürdii. Cumhurbaşkanı da iç sa- vaşı başlatmamak için kaçmayı seçti. Aradan iki hafta daha geçince, Elçibey'in eski zindancısı. 70 yaşındaki sabık KGB gene- rali ve Kremlin Politbüro üyeşi Havdar Aliev, Elçibey"in kaçışından hemen önce, kendini ga- yet uygun bir biçimde meclis başkanı (ao- layisıyla da cumhurbaşkanı yardımcısı) ko- numuna geürtmiş olarak. Hüseyinov'u başba- kanlığa aday gösterdi. Bu adaylık. Elçibey'in yandaşlanndan oluşan ve bir zamanlar gerçek- ten de öyle olan, ama bir gecede Ahev Hüseyi- nov yağalanna dönüşen meclis üyeleri tara- fından onaylandj. Bazılan, şimdiden, bu Hazırandaki Azerbay- can olaylannı komşu Gürcistan'da !992 baş- lannda olup bitenlere benzetiyorlar. O zaman Cumhurbaşkanı Zviad Gamsahurdia bir askeri darbe sonucu Tiflis'ten koyulmuş ve ülkeyi eskı Gürcistan Komünist Partisi önderi Edva'rd Şe- vardnadze'nin başkanhğındakı mafya savaş- beyleri - artı - kahramanlann denetimine bırakmıştı. Buna genellikle "Gürcistan Sendro- park bir aşıklar bahçesi halı- ne getirilmişken. 20 Ocak katliamından sonra yeniden şehitlik oldu - aslında bir haf- ta önce sona eren Ermeni - karşıtı bir ayaklanmayı bastı- nnak için tanklanyla şehre giren Sovyet ordusu 200'ü aşkın kimsenin ölümüne se- bep olarak bağımsızbk tutku- sunun güçlenmesine yol açtı. Yerel komünist yönetim bıle. parkı Kara Yanvar (Ocak ayı) kurbanlanndan 80'inin anısına bir kabristan haline getirerek milbyetçilerin istek- lerine ayak uydurmak zorun- da kaldı; bu bahtsızlann ad- lan ve resimleri, parkın en yu- kansmdaki gri bir cilalı mer- mer duvara kazındı. Ölüm tarihleri genç Fakat milh bağımsızbk ha- reketi durmadı, bunu sağla- mak için can verenlerin de sonugelmedi. 1991'degöre\- leri başında öldürülen birkaç devlet memurundan başka. mezarlann geri kalanı, Er- menistan'la Karabağ konu- sunda yaşanan etnık çau- şmanın. resmen harp ilan yolla secilmiş üçüncü önder - Ermenistan Cum- hurbaşkanı Levon Ter Petrosyan da herhalde bunun anlamını kavramıştır. ' Azerbaycan'daki puç hıç kimse için bir sürpriz teşkil etmemekle özel bir trajedi niteliği taşıyor. Hatta olayın baş kurbanı, bunun olmasından bir yılı aşkın bir süre önce kendi kaderini açıkça kes- tirmişti. Elçibey mecliste yaptığı bir konuşmasında. "L'ç ay sonra sececeğiniz Cumhurbaşkanı bir yıla kalmadan de\rilecektir; çünkü içinde > aşadığımız devlet, ancak zora dayanarak iktidardi tutuna- bilecek bir başkan gerektiri>or" demiştı. "Cum- hurbaşkanını koru>abilecek \e onun bir diktatöre dönüşmesini engelle\ebilecek yapılar kurmalnız. Eğer böyle yapılar \aratamazsak, her kimi baş- kan seçerseniz, ya kendisini yok edecek ya da en yakınındakiler tarafından yok edilecektir." Busö>levintanhi,24M*art 1992'vdi,yaniElçi- bey'i cumhurbaşkanlığına getiren seçimlerden üç ay önce. Henüz adaylığını bile kovTnamıştı. Her iyi kahin gibi. Elçibey de öndeyişinin ger- çekleşmesini engelleyecek hiçbir şey yapmadı. Cumhurbaşkanlığını yeniden yapılandırmak için herhangi bir gırişimdebulunmadiğı gibi, "de- mokratik" ortaklannı yeni secimlere gidilmesi için de zorlamadı. Oysa. komü- nizm sonrası yeni bir meclisin seçilmesi. onun bütün yöneti- mine demokratik bir meşruluk sağlayabilir. hatta belki rejimi- ni bile kurtarabilirdi. Bunu ya- pamayışı, müttefiklerin ve eski dostlannı kendisine düşman etti ve "gerçek demokrasi"yı kurmak adma Elçibey hükü- metini devirmek isteyecek her- kese geniş bir oyun alanı açtı. Bakü'nün ünlü Aşıklar Parkı bugün bir mezarlığa döoüştü. Mezarlan gözyaşlan suluyor... edilmemiş olsa da tam bir sıcak savaşa dönüş- tügü 1992 Ocak ayına aittir.Ölülerin çoğu er- kek, ama aralannda bir hayli de kadın var. Yine. mezar taşlanmn çoğunluğunda Kuran ayetleri yazılı; ama birtakım altı köşeli Süley- man mühürleri ve Hıristiyan haçlan. mezar sa- hipleri arasındaki Bakü Yahudilerini ve Rus- lannı işaretliyor. Doğum tarihleri çeşit çeşit ol- makla birlikte, ölüm tarihkri genç yaşamlar pahasına vitirilmiş savaşlara sessiz tanıklarla belirli günlerde kümeleniyor. Mezarlann çoğu. en aandan mavi -,kırmızı - yeşil Azerbaycan bayrağıyla süslenmiş. Kimile- ri daha çok işlenmiş, yaşb aileler kabirlerin çev- resine çiçek tarhkn yapmışlar. Bir mezann üzerine kınk bir gitar bırakılmış, bazı kadın şe- hitlerin mezarlanna ise çocukken en sevdikleri taş bebekler konulmuş. Çelikten mezar başlannın birçoğuna. o şe- hitferin. Azeri milliyetçi mücadelesınin özünü simgeleyen Karabağ'da nasıl kahramanca can verdiğinin aynntılanyla anlatıldığı gazete kesikîeri yapıştmlmış. Şehitlikteki en ürkütücü ve en feci nesne ise. Nurcihan'ın paranovakça kurgusunun çok doğru olabileceâne ilişkin kanıtlar gittikçe art- makta: Bakü şehitliğine en son gömülenler, Er- meniler tarafından öldürülen Azeri askerleri değil, hatta dost ateşiyle vurulanlar da değil: yenilgi öfkesinin içe dönmesi sonucu. başka Azenler tarafından öldürülen Azeriler. Bu du- rum. petrol zengini, ama hiziplere bölünmüş ülkeyi bir iç savaş galeyanına sürüklemekle teh- dit ediyor. Sorun, 4 Haziranda hükümet kuvvetlerinin, ülkenin ikinci büyük şehri olan Gence'deki bir garnizonu silahsızlandırmaya kalkışmasıyla başgösterdi. Bu garnizon, komuta merkezin- den gelen emirleri dinlemeyen 34 yaşında, maf- ya üyesi türünden Suret Hüseyinov diye bir ko- mutarun buyruğu altındaydı. fddiaya göre ha- rekat sırasında 70 kadar asker öldürüldü. Her şey o kadar kötü örgütlenmişti ki. birçok göz- lemci bütün bu olayın, Cumhurbaşkanı Ebul- kyz Elçibey'in yönetimini devirmek ve Azer- baycan'ın henüz bebeklik çağındaki demokra- sisıni yıkmak için kurulmuş daha geniş bir komplonun bir parçası olduğundan kuşkulanı- mu" deniyor, fakat kimileri aynı genel tema üs- tüne Tacikistan ya da Moldavya "çeşitlemesi''- nden söz etmeyi yeğliyorlar. Her durumda leit- morJf (ana melodı) değişmiyor: Sonucunda, halkın gecmış Sov'yet yönetımının gen gelmesı için yalvardığı, aynhkçı ayaklanmalar ya da iç savaşlar çıkartarâk Bağımsız Devletler Toplu- luğu'na katılmak istemeyen eski Sovyet cumhu- riyetlerindeki Moskova-karşıtı hükümetlerin yerine öyle olmayanlan geçirrnek. Gerek Gürcü gerekse Azeri darbelerinin en acıkb yanı, her ikısinin de inanılmayacak kadar halk desteği bubnuş oknalan; dolayısıyla Sov- yet-sonrası Kafkasya'daki demokrasi dene- yimlerinin bütün zayıflık. yetersizlik ve sonul sığlığını ortaya koymalandır. Çılgınca bir fırsatçıhk coşkusu içinde, Neo-komünistlerin, muhalefet partilerinin, hatta her iki başkanın eski arkadaşlannın oluşturduğu bir gayri- mukaddes ittifak, puç'culara onay mühürlerini basülar ve böylelikle de, kendisine bağlı 300 si- lahJı yandaşı olan herhangi bir kimsenin hızlı bir olup-bitti ile hükümeti ele geçırebıleceği an- layışını benimsediler. Bölgedekı. demokratik Darbenin olumlu bir yanı Neo-komünistler isyana çok memnun oldular. onu izleyen hükümet darbesi de hiçbirini şaşırtmadı. Zaten bunlar Elçi- bey yönetiminin içini boşaltma- ya çabşıyor, ama beceremiyor- lardı. Birçok gözlemciyi hayre- te düşüren Elçibey'in eski müt- tefiklerinin tutumuydu; fakat sadık milletvekillennden biri- nin dediği gibi, darbenin olum- lu bir işlevi, insanlara gerçekten kim olduklannı ya da zaten başmdan beri taşıdıklan nitebğı ortaya koymasrydı. Alçaklar galerisinde ileri ge- len simalardan biri de Nimet Penahlı. Bir zamanlar, Batılı gazeteci ve çözümlemecilerin "Kafkaslann Lech NValessası" diye övdükleri, bu kişıliği -ken- dine- özgü sendika yöneticisi, yerlilerin gözünde ya bir KGB ajanı ya da ümarhanelik deliydi. Mecbsteki bir- çok Elçibey'i karalama oturumundan birinde konuşması istenince. Penahb ötedenberi söyle- yip gezdiği iddiayı tekrarladı: Cumhurbaşkanı aslında bir Ermeni casusuydu ve vatana ihanet suçundan yargılanmabydı. Eski Savunma Baka- nı Rahim Gaziev, yakm dönemin siyasal cam- bazlannın bir başka çarpıcı örneğidir (ya da ola ki, Elçibey'in yıllarca sürdürdüğü bir yanbş de- ğerlendirme ürünü). Bir yıldan uzun bir süre önce Ermerülerin zaptettiği, Dağhk (Nagorno) Karabağ'daki son Azeri şehri, "ele geçuilmez" Şuşa kalesini savunuşu nedeniyle, esrarengiz bi- çımde kutlanan Gaziev, Hüseyinov'un hain gar- nizonu Gence'de güç toplarken bakanlık ma- kamındaydı. Bugünse, cumhurbaşkanını devir- me komplosunun esas mimarlanndan biri oldu- ğu düşünülüyor: ya başından beri milliyetçi kis- vesi altında çalışan bir Sovyet askeri istihbarat subayı idi yahut bu yılın Şubat'ında bakanlıktan uzakîaştınbşının öcünü aldı. Yarın: Savaşın sessiz tanıkları ÇALIŞANLAREV SORULARI-SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL Almanya'da öğrenim gördüm Soru: 1972 ile 1977 yülan arasında bir kurumdan burs ala- rak Almanya'da öğrenim gördüm. Bu süre içinde Tür- kiye'de herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile itiskim de olmadı. Öğrenim yaptığun bu sürenin 1972 ile 1973'ü kapsayan döneminde 10 ay Alman Emekli Sandığı'na tabi bir işye- rinde çalıştun. Türkiye'ye döndüğümde bu 10 ayiık süreyi her çalıştığmı gün için, 1 Amerikan Doları ödeyerek, T.C. EniekJi Sandığı'na borç- landım ve borcumu da ödedim. Bundan sonraki. 1973-1975 arasındaki sürede Almanya'da ça- uşınadım ve öğrenciliğime devam ettim. Bu arada, 1973-İ 974 ara- sındaki süreyi de işsizlik sigortasından yararlandığım için Emekli Sandığı'na borçlanarak her gün için yine 1 dolar ödeyerek saydır- dım. 1974 fle 1976 arasında. 1 yıl 3 aylık süreyi de, doktora öğrencisi olarak gecirdim. Daha sonra, 1976'da Almanya'da yeniden çalışmaya başladnn ve bu çalışmam. y urda döndüğüm 1984 y ılına kadar sürdii. Bu süre- yi de Emekli Sandığı'na her gün için 1 dolar ödeyerek aktardım. Oğrenmek istediğim: Doktora öğrencisi olarak gecirdiğim bu 1 yıl 3 aylık süreyi, T.C. Emekli Sandığı Kanunu Ek Madde 31/a'ya göre borçlanıp ödeye- büir miyim? YANIT: 5434 sayıb T.C. Emekb Sandığı Yasası Ek Madde 31 uyannca, Emekb Sandığı iştirakçilerinin: "a) Emekliliğe tabi ounaksızın doktora öğrenimi vey a tıpta uz- manlık için yurt içinde veya yurt dtşında geçirdikleri normal dokto- ra veya uzmanuk öğrenim süreleri" borçlanma kapsamındadır. Bu süreler borçianıldığında ve borcun tamamı da ödendiğinde T.C. Emekb Sandığı'nda geçmiş hizmetlerle birleştirilir. Bunun için de doktora ya da uzmanbk öğrenimi yapanlann, bu öğrenimi hangi kurumlarda yapmışlarsa, o kurumlardan ala- caklan belgelerin asıllan ya da onayli suretleri ile Emekli San- dığı'na başvurmalan gerekmektedir. Bir yabancı ülkede geçirilen çabşma süreleri ile. "bu çalışma sü- releri arasında veya sonundaki işsizlik süreierinden herbirinde bir yıla kadar oten kısmının" borçlanılabilmesi de 3201 sayıb yasada öngörülmüştür. Âncak, yurtdışında doktora öğrenimi görüp, bu süreleri de ge- rekü belgelerle kanıtlayarak borçlananlardan, kendi istekleriyle emekliye aynlacak olanlann, borçlanma keseneklerini emekli ol- madan en az 6 ay önce, Emekli Sandığı na ödemeleri gerekmek- tedir. ANKARA-ANKA MÜŞERREF HEKİMOCLU Dilek Yaz gelince mavi günlerin sevinciyle çarpar kalbim. Bir özlemi dindirmenin umuduyla. Güneşe, denize, eski dostum 1da ya, sevgili Sankız'a, kumda uzayan söyleşi- lere, fosforlu sofralara duyduğum özlem bu. ören'e va- rınca denize koşarım hemen. Bir kulaç, bir kulaç daha Ege'nin maviliğini hissederim iliklerime kadar, büyük kent, gürültü, yorgunluk gerilerde kalır, dünyayı yeni bir merhabayla selamlarım. Mavi günler geç başladı bu yaz. özlemin dinmesi de kolay değil, acı ve hüzün bastırıyor! Ida'ya kavuştum, ama dağ gibi dostlar yok artık. İlhami Soysal'ı yitireli bir yıl olacak neredeyse. Geçen yaz bugünlerde nice güzel- likler yaşadık; dostluğun, birlikteliğin mutluluğunu ne güzel paylaştık! Benim "Bahrikuş" dediğim Bahriye Soysal da kanadı kırık bir kuş şimdi. Yaralı, ama dimdik ayakta yine. Tatjllerini Ayvalık'ta geçiren Uğur Mumcu da yok bu yaz. Arada bir uzanırdı bu kıyılara. eskı dostla- rı selamlar, yeni bir kitap, yeni bir belgeyle düşüncemizi dalgalandırır, sonra bir öykü, bir espriyle rüzgarını esti- rir gider. Uğur Mumcu'yu düşünürken acı ve öfke bastırı- yor şimdi. Katilleri bulunmuyor, gericilik, çağdışılık kol geziyor, duyarsızlık da umutsuz boyutlara varıyor. Gazete kulübesinin önünde Asım Bezirci de yok bu kez. Her sabah aynı saatte buluşurduk onunla, elinde Cumhuriyet ilginç sorularla selamlardı beni. Kulübe önündeki dostlar azalıyor giderek. Talip Apaydın ya da Şekibe ve Halit Çelenk ile karşılaşınca acı sessizliği aşamıyoruz. Reflk Bezirci'nin karşısında da utanç duva- rını aşmak kolay değil. Madımak yangınıyla yüreği ya- nan, yaşamı solan bir kadın. Sevgiden, hoşgörüden yoksun davranışları içine sindiremiyor, ama acısına onurla direniyor. O yangının küllerinde sevginin ve hoş- görünün yeşermesini diliyor. Bu dileği gerçekleşecek mi, sorusunu yanıtlamak kolay değil bence. Erdal Inönü'nün sözleri çınlıyor kulağımda. 12 Eylül'de SHP Başkanlığı'ndan ayrılırken bir açıklaması olacak mı aca- ba? Belli olayların karanlığını delecek mi? Refik Bezirci'nin yaşam koşulları da hayli güç. Bu güç- lüğü nasıl aşacak? Gereken desteği kim verecek? Güç koşullar bir yazarın onurlu yaşamını belgeliyor elbet. Onca kitap, sonsuz bir emeği, beyin gücünü, göz nuru- nu, uykusuz geceleri içeriyor, ama parasal ürünü çok düşündürücü. Emeğin ucuzluğunu yansıtıyor. Eşineçok dar gelir ve dar bir yaşam bırakıyor ancak! Asım Be- zirci'nin eşi darlığa, yalnızlığa gömülemez elbet. O güc- lükleri aşacak, Asım Bezirci de mezarında rahat uyuya- cak. Kırkıncı gününde söylenen türküleri de duymuş olacak. Ören'deki dostları Sunar Sitesi'nin kahvesinde buluştu. Ruhi Su'nun sesi, Pir Sultan'ın soluğuyla se- lamladı onu: Sayılmayız parmağ ile, vurulmayız kırmağ ile... İda Dağı da dinledi Ruhi Su'yu. Bugünlerde doruğu çok kalabalık. Güzel Türkmen kızları renk renk giysile- riyle gökkuşağına benziyor, danslar ve şarkılarla San- kız'a sesleniyor Barış diliyorlar, sevgi, hoşgörü. İda da gülümsüyor, eteklerinde yaşayanlar, doruğuna tırma- nanlar yüzlerce ve binlerce yıl hep barışı diliyor, ama barış bir özlem ancak, simgesi de yitiyor giderek, zeytin dalları. ağaçları da baltalanıyor, zeytinlikler betonlaşı- yor durmadan! ida gülümsüyor, sevgisizliğin, hoyratlı- ğın nereye varacağını ö da kestiremiyor galiba! Derken Abdullah Baştürk'ün hayali görünüyor balko- nunda. Yitik dostlardan biri de o Oren'de. Yüzünde acı bir gülümseme. Başbakan Tansu Çiller-Türfc İş görüş- mesini nasıl yorumladı acaba. Peki Kemal Nebioğlu ve arkadaşları? İda yine gülümsüyor, tarihten ders alma- yanları düşünüyor belki de, devlet yönetimindeçelişkiye düşenlerin yaşattığı düşkırıklığına kaç kez tanık oldu kimbilir! ören'de miyim, başkette mi, Sıvas'ta, Şırnak'ta mı şa- şırıyorum doğrusu. Denizi kulaçlarken düşüncemde de yeni ufuklar anyorum. insan olmak yeni ufuklara kulaç atmak değil mi? Yitik dostlara yitik düşlere karşın umu- du yitirmemek değil mi? O gücü yitirirsek yitik dostlar üzülür uzakta. Tersine onların soluğunu da hissetmeli- yiz yüreğimizde, yarım kalan şarkıları biz sürdürmeliyiz. Işte denizde beyaz bir kelebek, maviliklerden bir se- lam, bir güzel tepki, imbatı müjdeliyor. Derken ilhami Soysal'ın torunu Kerem sarılıyor boynuma, "Hoş geldin Müş" diyor, yanında arkadaşları, kucağında bir kedi yavrusu, ören'de tatil geçirenlerin üçüncü kuşağı boy veriyor karşımda. Dalgalarla konuşuyor, el çırpıyorlar, yaşamak sevinciyle parlıyor gözleri, yarınlara gülümsü- yorlar. O gülümseyiş güneşten daha sıcak. Soğuk kalplere, sevgiden, hoşgörüden yoksun kişilere de ulaşmasını di- liyorum. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Okkılıfı.2/Anlannçı- kardığı bir tür salgı... Genelev işleten kadın. 3/ Gerçek anlamından az çok ayn bir anlam taşı- yan kabplaşmış anla- tım... Eski Mısır'da er- keklik ve üreme tannsı. 4/ Bizde de sahnelenmiş olan ünlü bir müzikal. 5/ Yelkenin ucunda ip ge- çirmek üzere yapıhnış göz... Faiz. 6/ Rütbesiz asker... Ortaçağda açık denizde kullanılan yelkenli gemi. 7/ Kayısı, erik, zerdab gibi meyve- lerin kurusu... Özellikte "Botero" adb yapıtıyla ünlü Fransız besteci- si. 8/ Ev giysileri ve sabahhk yapı- mında kullamlan dökümlü ku- maş. 9/ Eyer kolanının tokaya geçen kayışı... UzakJık anlatmakta kullanılan söz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Köy evlerinde, oda kapısının iç tarafındaki ayakkabı çıkanlan yer. 2/ Madenleri yontmakta kullanılan çeHk araç... Yüksek bir makama sunulan mektup ya da dilekçe. 3/ Perhİ7.. Iran'da ta- rihi bir kent. 4/ Ermenistan'ın başkenti... Olumsuzluk belirten bir önek. 5/ Bir soru eki... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 6/ Ilaç... Dinç, canb. 7/ Denizcilikte, tören için mürettebaün küpeşte bo- yunca düzenü biçimde dizilmesi. 8/ Bir nota. 9/ Vücutça ve ruhça dayanıksız olanlar için kullanılan bir alay sözü. tLAN ELAZIĞ SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1992/1016 Cevdet Ayken ve Müzeyyen Ayken tarafından Mustafa Aydın akyhine ikame edilen ortaklığın giderilmesi davası sonucu, taraflann mü'ştercken malık olduklan Elaağ Kesrik mahallesi Kırkdut raevki- indeki ada: 817, parsel 4 sayılı taşınınazın satışı suretiyle ortakhğuı giderilmesine karar verilmiştir. 16.3.1993 tarih, 1993/271 sayılı işbu karar, adresi tespitedilemeyen davalı Mustafa Aydın'a karar tebliği makamına kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 16.7.1993
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear