Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12AĞUST0S1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Zy ndüstridevriminin insanlangeürdiğinokta, tarım
I J devriminin geürdiği noktadanfarklı olmadı. Yine
yetersizlik ve kıtlık belirîileri ortaya çıktı. Ama, şimdi
yalmzcayabanıl hayvan, ekilebilir arazi veyayakıt ve
maden sıkıniısı değil çevrenin zararlı madde kabuledip
edemeyeceği olgusu, yani çevrenin sımrjjöz konusuydu
amuoyu önünde açığa çıkarılan heryalan ve dile
getirilenher gerçek, toplumun gelişimine katkıda
bulunur. Fısıltıyla bile olsa mülkiyetin mutluluk
getirmediğini, zenginlerin büyümesinin yoksullaro biryararı
olmadığını, çöplerin gerçekte atılmayıp biryerlerde
biriktiğinin yanlış olduğunu söylemek işe yarayaeaktır.
GELECH NESİLLERE V&
Sfc&tKLi BİR VATAN
I
Tek yol çevredevrimi-7-
Bugün. endüstri dcvriminın. ınsanlann dü-
şünce dünyasını nasıl köklü bir şekilde değiştir-
diğını anlamak pek kola> değıl. Çünkü. bız
hala bu endüstrivel düşünce dünyasında yaşı-
yoruz. Tarihçı Donald Vorster. sanayileşmenin
köklü etkisinı şöyle anlatıyor:
"Kapitalistler. yeryüzündeki teknik güçleri
ve servetleriyle herkese adil. yararlı ve üretken
bir yaşam vaat etmışlerdı. Yöntemlen çok ba-
sittı: Herkesı tek tek. bütün geleneksel bağlann-
dan kopanyorlardı. Bu bağlan ister insanlar
kendileri. ister doğa yaratmış olsun. hiç far-
ketmivordu. İnsanlar. artık sürekh olarak nasıl
para kazanacaklanna kafa yormalıydılar. Bü-
tün çev relerini, ülkeyı. doğal kaynakîan ve ken-
dı ışgüçlerinı. pazarda kar getirecek meta ola-
rak gormek zorundaydılar. Hiçbir sınırlama>a
ve düzenlemeye aldırmadan mal üretme. satma
ve satın alma hakkını istemelıydiler. İnsanlann
hırs ve iştahı giderek kabanyor. pazarlar gügı-
de büyüvordu. Doğa ve insan arasındaki bağ
tümüyle mekanıkleşmiştı."
(Dönald Vorster The Ends of the Earth".
Cambndge Unıversity Press. 1988. S.l 1)
Dünya'yı ticari bir araç olarak gören bu an-
lavış, ınanılmaz bir başan kazandı ve 5 mil-
yarlık bır nüfusu içinde banndıran bir sislem
yarattı. Pazarlar büyüüffikçekmupferdanekva-
tora. en yüksek dağ doruklanndan Okyanus'-
un en derin bölgelerine kadar çevre yağmalanıp
durdu.
Endüstri devriminin insanlan getirdıği nok-
ta. tanm devriminin getırdiğı nokıadan farklı
olmadı. Yıne yetersizlik ve kıtlık belırtileri orta-
ya çıktı. Ama. şimdi yalnızca yabanıl hayvan.
ekilebilir arazı veya vakıt ve maden sıkıntısı de-
ğil çevrenin daha fazla zararlı madde kabul
edıp edemeyeceği olgusu, yanı çevrenin sının
söz konusuydu.
Böylece venıden köklü ve derin bir dönüşü-
mün zamanı geldi
Çevre devrimi
8.000 yıl önce bugün tanmda kullanılan yön-
temler hayal bile edilemezdı. 175O'lı yıllardakı
İngilız madencısî bugün Toyota fabrikalan-
ndaki üretim şeklını düşünemezdi. Şımdı de bı-
zim için, 3. devrim olarak adlandırdığımız çev-
re devriminı. insanlığın geleceğini güvence altı-
na alabilecek bir toplumun nasıl olacağını dü-
şünmek güç.
Bu devrim bugünkü duruma göre hem ka-
zanç hem de kayıplar getirecek. Yeryüzünü,
insanın kendine ilişkin düşüncelennı. kurum-
lan ve kültürleri değişıme uğratacak. Tarihtekı
diğer devrimler gibı. tamamlanıncaya dek yıllar
geçecek
Gerçekte, 3. devrim başladı. Ama, bır devrim
olarak sürebilmesi ve yaşanan çöküşü engel-
leyebilmesi için zaman geçirmeden bazı adı-
mların atılması gerekli.
Kuşkusuz kimse böylesi devrimin nasıl ta-
mamlanacağını bize öğretecek dunımda değıl.
Önceki devrimler gibi bu da tasarlanamaz. öğ-
retilemez. Gelışımi, hükümetlenn dılekleri veya
bilgisayar programlannın öngördüğü doğrul-
tularda olamaz.
Organik ve evrimsel bir süreç olarak gelişir.
Milyarlarca msanın geleceğe ilişkin düşüncele-
rinden, beklentilennden. kavrayış. duyarlılık.
deneme ve eylemlerinden doğar.
Sıstem araştırmacısı olarak kazandığımız bil-
gi ve deneyim. bize karmaşık sistemlerin bu tür-
den köklü devrimler için çok önemli olan iki
özelliği bulunduğunu gösterdi.
Birincısi: Her türü sistem dönüşümünün
anahtan bilgidir. Bununla sadece daha aynntılı
istatistikler. kapsamlı bilgi bankalan vb. kaste-
dilmiyor. Yeni bilgı yollan, yeni bilgı içerikleri
ve yeni kurallar, yeni amaçlar ve yeni bir bakış
açısı söz konusudur. Kurallann ve amaçlann
kendileri de bilgi oluştururlar. Bunu unutma-
rr
nrr
PİT
Büyümenin
Yeni Sınırlan
•
insanın
yok ettiği
DÜNYA
Yazan:Donella
ve Dennis
Meadovvs
Derleyen: Adem Ayakta
fjj FJf
mak gerek. Başka bilgı yapılanyla donatılan
sistemler başka türlü davranır. İkıncisı: Bütün
sistemler. özellikle geçerli kural ve amaçlara
ters düşüldüğünde. bilgi akışındaki değışmeye
karşı esaslı bır direnç göstermektedırler. Bu
yüzden, sıstemin öngördüğünden başka davra-
nan ve başka amaçlar güden tek tek kişiler ba-
şansızlığa uğruvor.
Yine 5e eğer yeni bılgiler ve yeni amaç tasan-"
mlannın gerekli olduğunu görürlersetek tek ki-
şıler bır değışıklik başlatabilır.
Geçerli kural ve amaçlara karşı bir tavır ge-
liştirmenin ne kadar zor olduğunu görmek is-
terseniz, ekonomık büyümenin değennı. herke-
sin içinde tartışmayı deneyın. Büyüme ıle geliş-
me arasındaki farkı vurgulamanız yetecektir.
Demek kı egemen sisteme ve onun yapılanna
meydanokuyabilmekiçinbırazcesareteıhtıyaç
var. Görünüşte hiçbir etkı yapmavan girişim-
ler, büyük dönüşümlerin tohumunu oluştura-
bilir.
Geleceği görebılme yeteneğine sahıp olabıl-
menin, işbırlığınin, gerçeğı bulma çabasının,
öğrenme isteğının ve kardeşliğın büyük bir
önem taşıdığını düşünüyoruz.
Eyleme dönüşmedıği sürece geleceğe ılışkin
bır düşünceye. vızyona. tasanma sahip olmak
bır anlam taşımaz. Ama nasıl bir dünyamız ol-
ması gerektiği konusunda fıkir sahıbı olmadan
da gercekleştirilecek eylemler hedeften yoksun
olur.
Şimdi size kendini yokoluşa sürüklemeyen
bir dünyaya ilişkin bâzı düşünceler aktarmak
istiyoruz. Bunlar bizim düşüncelerimız. Nasıl
birdünyada yaşamak istediğimizi ortava koyu-
yor. Her bin birer önen. Sizlere pnlan gelıştir-
meniz çağnsında bulunuyoruz. İşte "Nasıl bır
dünyada yaşamak isteriz" sorusuna verdığimiz
yanıtlar.
- Yokoluşa sürüklemeyen, insanlığın sürekli-
liğını sağlayabılecek bir anlayış hakimdir. Ka-
rar vencıler koltuklannı korumaktan çok. gö-
revlerını hakkıyla vennegelirmeyle ilgilidırler.
- Herkes insanca yaşama olanağına sahiptir.
Güvenlik içındedır. Nüfus ıstikrarlıdır.
- İş, ınsanı onurlandınr, alçaltmaz. Her za-
man daha iyı bir toplum için gınşımlcri özgür
bırakan bir anlayış hakimdir.
- Ekonomınin kendısi bir amaç değil. araçtır
İnsanlann ve çevrenin esenliğine hizmet eder.
- Fosil yakıtlar değil. yenilenebılir enerji kay-
naklan ve etkili bir •"yeniden değerlendırme sis-
temi" vardır.
- Teknik sistemler zararlı madde ve çöp
yayılımını en aza indirir. Doğanın aynştırama-
yacağı zararlı madde ve çöplerin oluşturulma-
ması üzerinde dünyada bir uzlaşı vardır.
- Yenileyıci bir tanm uygulanır. Toprak kul-
lanılmaz hale getirilmez. Aksine ıyileştirilir.
Bıtkı zararlılannı önlemek ve zehirsız gıda
maddesi üretmek için doğal süreçlerden ya-
rarlanılır.
- Çevre sistemi. çok yönlülüğüyle birlikte ko-
runur: kültürler onun içinde kaynaşır, bu ne-
denle küllürel hem de çevresel çeşiUiliğe önem
venlır. Hoşgörü egemendır.
- Ekonomik güçgruplannın bölünmesine, si-
yasal katılıma ve bilimsel uzmanlığa değer ve-
rilir.
- Yurttaşlar vc devletler sorunlan banşçıl
>oldan çozme veteneği kazanmaya çalışırlar.
- Kitle ıletişım araçlan dünjanın kompleks
yapısını yansıtır ve değışık kültürlerden yansız
haberler iletir.
Kamuov u önünde açığa çıkanlan her yalan ve
dile getiriîen her gerçek. toplumun gelişimine
katkıda bulunur. Fısıltıyla bile olsa mülkiyetin
mutluluk getırmedığını. zenginlerin buyümesi-
nın yoksullara bır yaran olmadığıru. çöplerin
gerçekte atılmayıp bir yerlerde biriküğini ve sırf
"tican" olduğu için bırşeyler yapmanın yanlış
olduğunu söylemek ışe yarayaeaktır.
Sözcükler bize güçsüz görünebilir. Hele günü-
müzde. Ama. bütün devnmler. sürekli tekrar-
lanan sözcüklerin kafalarda yankılanmasıyla
gerçekleşebılmıştir.
Büvümenin sınırlan konusunda tartışırken
birçok önyargıvla karşılaştık. Birkaç ömek vere-
lım:
Sa\: Dünyanın geleceğıne ilişkin yapılan yo-
rumlar bir felaket tellallığıdır.
Yanıt: Uvanlar. süregelenden farklı bir bıçim-
le davranmamız gerektığine ilişkin önerilerdir.
Sav: Çevre konusu bizım ıçın bir lükstür.
Yanıt: Çev re. tüm yaşamın v e bu arada ekono-
mınin de temelıdir.
Sav: Büvümenin sona ermesi, yoksullann sefa-
letıni sürekh kılar.
Yanıt: Büyümenin bugünkü bıçıminın yoksul-
lara hiçbir yaran yoktur. Özellikle onlann ihti-
yaçlanna yönelen bır gelışme gereklıdır.
Sav: Büyüme her zaman iyıdır. Ya da tam ter-
sı: Her türlü büyüme kötüdür.
Yanıt: İlle de büyümeye değıl. gelışmeye ihti-
yaamız var. Gelişme maddesel büyüme gerektir-
dığinde bu, ölçülü ve denetımlı olmahdır.
Sav: Teknolojı, tüm sorunlan çözer.
Ya da: Teknolojı sadece sorun yaraür.
Yanıt: Onemli olan ne tür bir teknolojinin
daha az kaynak kullanımını sağladığıdır. Yok-
sulluğun ortadan kaldınlmasına hizmet edip
edemediğıdir.
Otunıp beklersek hiçbir şey değişmez
Bir dönüşüme gereksınim var Yeni tanm
yöntemlen geliştirilmeli. başka ekonomik sis-
temler düşünülmelidir. Ama ne vaparsak ya-
palım bunu alçakgönüllülükle yapmalıyız. Katı
bır plan değıl. bır dcnev sözkonusu. Oğrenmek
zorundayız. Yanlışsız bır öğrenme süreci de ol-
maz. Hatalanmızdan ders almalı ve dev am et-
meliyız. Yeryüzünün sınırlanna yaklaşıldığı bir
dönemde öğrenmenin önemi daha da artıyor.
Bugüne dek sarsılmaz gibi görünen ılke ve
öçülen değıştinnek durumundayız. Yeni bır de-
ğerler sistemi yaratmalıyız. Dostluğa. kardeşliğe,
sevgıye, anlayışa. dayanışma ve özveri öylesıne
önemli ki. Henüz birşeylen değiştirebilecek. bir
çevre devrimini gerçekleştirebikcek zamanımız
var. Ama unutmavalım ki bu zaman da sınırlı.
BİTTİ
ÇALIŞANLAREV SORULARI-SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL
1982 Öncesi Süper Emeklileri
: SSK'ya bağlı olarak 25 yri sürekli çalrştıktan
ve primlerimi düzenü olarak ödedikten sonra, 1987'de 4
milyon 200 bin lira ödeyerek süper emekli oldum.
Aylığım, 7.400 prim günü üzerinden ve %70 orandan
bağlandı.
Bugün, son düzenlemeden sonra aldığım süper emekli
maaşını, ise prim gününün 5.000'e. aylık bağlama oranı-
nın da %50.5'e çevrilerek odendiğini gördüm.
Oysa, sizin hesaplarınızda 7.400 güne karsılık %60.5
orandan ödeneceği >urgulanıyordu.
Bu konuda açıklamanızı bekliyorum.
A.L.
YAMT: S Mart 1981 günlü Rcsmi Gazele'de yayım-
lanan 2422 sayılı yasanın 7. maddesi ile. 1 Ocak 1982'-
dcn geçerli olarak'Sosyal Sigorlalar Yasasının "Yaşlılık
Aylığmın Hesaplannıası" ılc ılgili 61.maddesi dcğışünl-
mışlır.
1 Ocak 1982'de yürürlüğe giren bu değışikhkten önce, 5.000
gün pnm ödeyen sıgortahlara bağlanan aylık oranı %70 olarak
belırlenmıştı. Ancak, 5.000 günden fazla pim ödeyelere de aynı
oran uygulanmaktaydı. Örneğın. 10.800 ün (30 tam yıl) prim
ödcdıktcn sonra emekli olan ve yaşı da 55'in üstünde olmayanla-
ra da %70 üzerinden yaşlılık aylığı bağlanmaktaydı.
1 Ocak 1982'den geçerli olarak bu kural 2422 sayılı yasa ıle de-
ğiştirildi ve 5.000 gün malullük. yaşlılık ve ölüm sigortalan primi
ödeyen sigorlalılara ağlanacak yaşlılık aylığı ornı %60'a indınl-
dı. Buna karsılık, sıgortalının "5.000 günen fazla ödedii ber 240
günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi icin /6Ü oranı
(l)'er artırdarak" bağlanması kuralı getınldi.
Böylece. I Ocak 1982'den sonra 10.800 gün pnm ödeyerek
emekli olanlar %70'den değil, bu kez 5.000 günden fazla ödedık-
leri 5.800 gün için aynca %24'lük oran. %60'ın üzerineeklenerck
%84'den yaşlılık aylığı almaya hak kazandılar.
1 Ocak 1991'deyürürlüğegırcn 3702 savılı yasa ilc, süper emeli
olma hakkını kazananlardan, 4 milyon 200 bin lıra borçlanma
pnmi ödeycnlere 330 bin, 5 milyon 40 bin lira ödeyenlere de 400
bin liranın "telafi edici ödeme" adı altında yansıtılması sağlandı.
Aynı yasa ıle bu telafi edıcı ödemcnın, "gelir >e avlıklara uygu-
lanan katsayıdaki artış oranında" arttınlması öngörüldü. Böyle-
ce, eski orandan ödenen aylıklann üzerine bir sabıt ödeme de
elenmiş oldu.
12 Mayıs 1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3910 sayılı
yasanın 1 Ocak 1993'de yürürlüğe giren 2. maddesi ile bugünkü
uygulamaya geçildi.
Sosyal Sigortalar Kurumuna 4 milyon 200 bin lira ya da 5 mil-
yon 40 bin lıra "borçlanma primi ödemiş olup malullük. yaşlılık ve
ölüm sigortasından avlık almakta olanlara ödenmekte olan aylık-
ları ile (6400) gsterge üzerinden, sıgortalının pim ödeme gün savısı"
da göz önüne alınarak venıden saptanacak "aylık bağlama oran-
ları ve cari katsayı, esas alınmak suretivle hesaplanacak malullük,
yaşlılık ve ölüm aylıklan arasındaki fark tutarında telafi edici öde-
me yaplır" hükmü getırildı.
Böylece, 10.800 gün prim ödeyip 1 Ocak 1982'den önce %
7
0'-
en aylık alanlarla, 1 Ocak 1982'den sonra yine 10 800 gün üzcnn-
den pnm ödeyi %84 orandan aylık alanlara, I Ocak 1993'dcn
sonra aynı orandan, %74.5'den ve 6.400 göstergedcn aylık bağ-
lanması sağlandı.
ANKARA NOTLARI
MLSTAFA EKMEKÇİ
Paşa İnişi...
Genelkurmay'ın çağrısına uyarak, geçen hafta Gü-
neydoğu'da üç günlük bir geziye katıldım. Cumhuriyet'-
ten Türey Köse ile ıkimizdik. Gezide, otuzu aşkın gazete-
ci, TRT, özel TV muhabirleri, kameramanları vardı. Milli
Gazete'den çağnlı olduklan halde kimse getmemişti.
Geziye çağrılmayan iki gazete vardı; biri Aydınlık, öbürü
Özgür Gündem. Gezimiz boyunca, bu konuyu, askerle-
re, komutanlara anlattım.
- Biz okuyoruz, diyorlardı. Okuduktarı gazetelerin mu-
habirleri ise gezide yoktu. "Ancak siz bunu Genelkur-
may Başkanımızla konuşun en tyisi" diyorlardı.
Geçtığimiz cuma günü, Türey Köse'nin haberinde, cu-
martesi günü de benim imzamla çıkan bir haberde konu
işlenmekte, Özgür Gündem ile Aydınlık'ın gezılere çağ-
rılmamış olması -üstü kapalı- eleştirilmekteydi. Bir fırsat
düştü, AnkarayagelecegimizsıradaDiyarbakır'da,Ge-
nelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Gureş'\e ayaküs-
tü göruştük Onlar, Orduevı'nin bahçesinde birlikte otu-
ruyorlardı. Başkaları da vardı ama, benim gözüm ikisin-
deydı. Nevzat Ayaz görünce
- Ooo, Sayın Ekmekçi siz de burada mısınız? diye bir
çeşıt selam verdı. Ben yanlarına varırken de, "Efendim,
bizim Sayın Ekmekçi'yle dostluğumuz çok eskilere da-
yanır. O, Milliyet'te muhabirdi, ben de Içışlen Bakanlığı'n-
da PasaportŞubesiMuduru'ydum" Doğan Güreş:
- Ben tanıyorum, okuyorum yazılarını! deyince, söyle-
şi başladı:
- Efendim, arkadaşım Uğur sizınle görüştüğü için, ben
yaklaşmak ıstemedim. Uğur Mumcu'nun teyzeoğlu olan
Muammer Gökkaya, benim sınıf arkadaşımdı! - Ya, öyl&
mi? Demek Muammer abiyle arkadaştınız?
- Muammerin kalemi çok iyıydı. Ortaokulda güzel
kompozisyon yazardı. Sinema önünde bir çekirdekçiyi
anlatışmı hiç unutamam Muammer doktor (sağın) çıktı,
arkadaşlarıyla Gölbaşı'nda yüzerlerken boğuldu!
- Biliyorum, dedi Doğan Güreş. Uğur Mumcu'nun eşi
nasıl?
- lyi efendim, nasıl olsun? Siz, bir de Cemal Mada-
noğlu'nun sağlık durumuyla ilgılenmişsiniz, kendisi an-
latmıştı.
- Benim çok geç haberim oldu. Cerrahpaşa'dan
GATA'ya naklettirdik...
Yemeğe giderlerken, Doğan Güreş'e söyledim:
- Buraya otuzu aşkın gazeteci çağnldı, yalnız iki gaze-
teden kimse çağrılmadı
1
dedım.
- Hangileri onlar?
- Aydınlık'la, özgür Gündem! Efendim, basın içinde
ayrım yapmak çok yanlış. Basın özgürlüğünden doga-
caksakıncaları, bizgazetecilerkendimızçözümleyebilı-
riz! Bir randevu isteyıp, bu konuyu sizinle görüşmek isti-
yorum.
- Olur, görüşelim!
Başkan'la ilk fırsatta görüşmeye çalışacağım
Genelkurmay'ın çağrısı üzerine katıldığımız bu gezi-
de, köşe yazarı olarak bir Yeni Günaydın'dan Yılmaz
Akkılıç vardı. Mangalda kül bırakmayanlar ortalıkta yok-
<ular. Onlar genellikle, kodamanlarla gezmeyi yeğler-
ler. Her dönemde öyle olmuştur.
Genelkurmay Halkia llişkiler'den Havacı Yarbay Erol
Sezer, Denizci Yarbay Süleyman Bozkurt, Ordonat Yar-
bay Ahmet Çoğun, gazetecilere çok incelik gösterdiler.
Her şey tıkır tıkır ışledı. Bır aksama olmadı. Geçen per-t
şembe günü, hemen hemen helıkopterlerden inmedik
desem yeri. Bır helikopterın dört saat havada kalışı
100-400 milyon TL. imiş. Buna da acıdım! Van-Hakkari
dışında tüm Güneydoğu'yu dolaştık sayılır. Karakollar-
da incelemeleryaptık. Komutanlarla, erlerle, korucular-
la konuştuk. Yoksul bir ulusun paraları, PKK serüveni
yüzünden, nerelere akıyor, gördük!
Giderken de, dönerken de C-160 tipi yük uçağınday-
dık. Uçağa koltuklar yerleştırılmışti. Diyarbakır'a gider-
ken uçağı Havacı Tuğgeneral Suha Tayfun kullandı.
Bize.
- Iniş sırasında yere sert vurursa kusura bakmayın!
Kö'tü inişlerepilotlar "Paşa inişi" derler. "Eyvah''diyor-
dum içimden. Çok rahatyaptı inişi Süha Tayfun.
- Hani generalim Paşa ınişı olacaktı. rahat in'dik!
Meğertakılırmış:
- Eee, dedı, ofuz beş yıllık pilotuz!
Askerleri de eleştiriye alıştırmamız gerekiyor. Cum-
huriyet'in eski genel yayın yönetmeni Hasan Cemal, 7
ağustos cumartesi günkü Sabah'ta "Ordu Tabu mu?"
başlıkhbiryazıyazdı.Madanoğlununyasaklanananıla-
rından yola çıkan Hasan Cemal, bir yerinde yazısının
şöyle diyor-
"Paşa'nın ölümüyle o gunler bir film şeridigıbı gozü-
mun onunden geçip gitti yine. Askeri yönetimin yayını
yasaklamasında tek bir neden rol oynamıştı. Madanoğ-
lu Paşa 'nın içinde yaşacağı ocağa nesnel biçimde yak-
laşması, eleştirel bir dil kullanabilmesi...
12 Eylül'ü rahatsız etmişti bu tutum.
Doğrusu, bugün de pek değişen bir şey yok. Kol kınlır
yen içinde zihniyetı hala surüyor askerde. Kendilerine
dönuk en ufak eleştiri rahatsızlık yaratıyor. Biraz sert
eleştiriler ise bozgunculuk, yıkıcılık olarak görülüyor.
Asker ocağına demokrasinin gerektirdiği sınırlar çer-
çevesindeki bir şeffaflık ya da açıklık gelemiyor bir tur-
lü..r
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Son günlerde oldukça -
"popüler olan ve müzik eş-
İığinde yapılan bir çeşit 2
jımnastık hareketı... Ba- «
banın kız kardeşı. 2/
Dünyanın en eski ve en
tanınmış tenis turnuvası.
3/ Uluslararası Basın
Enstitüsü'nün simgesi...
Yeniçerilerin kayıtlı ol-
duklan kütük defteri. 4/
Tayland'ın eski adı. 5/
Zurnah ve tulumlu bir
çalgı... Bir gıda maddesi.
6/ Çoğunlukla imaretlerde yoksul-
lara verilen, kepekli undan yapıl-
mış pideye benzerekmek... İskam-
bilde bir kâğıt. 7/ On dört dizeden
oluşan bır Batı şiin türü... Av-
rupa'da bir başkent. 8/ Ses... Çok
acıklı. 9/ İstem dışı yapılan hare-
ket... Mantık.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Caz müzığinde hemritminsü-
rükleyıcilığını. hem de belirli bir
üslubu anlatan terim... Erkek bah-
ğın tohumu. 2/ İlgi çekici ve değişik kimse... Ses kirişlerinin tür-
lü nedenlerle işleyememesı yüzünden sesin kısıhp yok olması. 3/
Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma. 4/ Kurşunun simgesi...
İslam hukukunda, dul kalan bir kadının yeniden evlenmesi için
beklemesi gereken süre. 5/ Eski dılde geceler... Bir nota. 6/ Ar-
navut yemıni... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 7/ Sürdürme, de-
vam ettirme... Tırnak boyası. 8/ Bır kâğıt oyunu... Genelge. 9/
Nâzun Hikmet'in birtiyatroyapıtı... Pirinçteneldeedilen Japon
ıçkısi.