22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmriyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar #061161 Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın Danışmanr Orhan Erinç •Yazı- işleriMüdûrûıCelalBaşlangK •HaberMer- keziMüdürü: Mustafa Balbay Görsel Yönetmen: AH Acar •Dûzenleme Mustafa Sağlamer Ankara Temsifcısi: Cüneyt Arcavürek «Haber Müdürlen. IşıkKansa, Hakkı Enfem •tstanbul Haberleri Şena> Kalkan «D\ş Haberler Ergım Bakı AtatürkBulvanNo:125. Kat: 4, Bakanlıldar-Aııkara Tel: 4195020 (7 Hat). Telex »İŞ - Ekonomı- Dinç Tayanç «Yurt Haberfcri: Metanet Saraç 42344, Fax:(4Hl 95027 • LzmirTemsılcisi Senlar Knık, HZıya Blv. !352S.2,3Te' «Makaleler Sami Kartören »Spor Abdökadir Yücetaan «Dü- 83123OTelex:5235Ç^Fax.(51)8953«l •A^naW1las1:ÇetoY««wtlutn6nüCd zeltme: Abdullah Yancı 119S.No: 1 Kat: 1,Tel. 522550-522601-522492 Müessese Müdürü: Erol Ericut #Koordinatör Ahmet Konıfcan «Muhasebe Bülent Yeaer • Idare HüseyinGürer »Işktme önderÇdik • Bügı-tşlem: Nail tnal •Bılgısayar Sıstem: Mürüvet ÇUer • Reklam: Reha IşMrnan Y«> mUvan ve Basan: Yenı Gun Haber Ajana, Basın ve Yayınahk A..Ş. TirkocağıCad.39'41 Cağaloglu34334lst PK 246IstanbulTel 5120505TeİCT:22246.Fdx:(l)5138595 8TEMMUZ1993 Imsak:3.35 Güneş: 5.33 Öğk: 13 14 Ikindi: 17.13 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.34 Üç füzelik bekle, sonraçıkKapıcı "Bekle dedim"dedi. "Bekle."20 saniyesonra üçüncüfiize paîladı. Kadaı gülümsedi. "Şimdi,dedi. ŞimdigidebiHrsin. GeneUikleüstüste üçjüze atıyorlar." -6- Gorazde'de Sırp saldırganı durduran. bununla da kalmayıp bölgeyi düşman- dan temizlemiş ünlü Gorazde birlikleri- nın komutanı Haco Efendiç. Çok usta bir örgütçü Efendiç. Gorazde'yi kurtar- mayı nasıl başardıgjnı soruyorum. "Ko- nuşacak fazla bir şey yok" diyor. "Sonu- muz ölümdü. O yûzden öylesine kor- kunç bir savunma savaşı yapabildik..." Bana Sırp tanklannı nasıl durdurduk- lannı anlattı. Savaş sanatmın (bir sanat olabılırse eğer) inceliklerini uygulamı- şlar. Kente giren yollarda kimı yerleri alttan kazmışlar ve sonra da derme çat- ma örtmüşler. İlk gelen tank. ağırhğı ile yolu çökerıince orada kalmış ve öteki tanklann da yolunu tıkamış. Ardından gerillalar uydurma silahlarla. en çok da molotof kokteylleriyle tanklan birer bi- rer yok etmişler. Ambargo ve adalet Zepa'daki savunma daha da ilginç. Zepa, Gorazde yakınlannda bir köy. Tarih boyunca hiçbir ordu, hiçbir kral \a da komulan Zepa'yı fethedememiş. Zepa. her yanı dağlarla çevrili küçücük bir ovada kurulu. Ovaya açılan tek bir geçit var. Çetnikler ağır silahlan ve tanklanyla buraya yüklendiklerinde on- lan İcötü bir sürpriz karşıla- mış. Ovaya bakan yamaçlar- dan binlerce ağaç kütüğü aşağı bırakıhvermiş. Anlatı- lanlara göre yaklaşık 450 Çet- nik kütüklerin altında kaimış. Onlann silahlan da Boşnak- Iann elıne geçti tabii. Boşnak savunması için en önemli kay- nak düşmandan ele geçirilen silahlar zaten. Çünkü ağır si- lahlarla donanmış Şırp saldı- rgana karşı kendini savunan Bosna-Hersek halkına, Bir- leşmiş Milletler silah ambar- gosu uyguluyor. Bu ambargonun adalet duygusuyla ilişkisini birileri bize açıkîayabiür mi acaba?.. 18. ateşkes 11 kasım, Saraybosnalılar için tuhafbir gûn. Yoksa "kar- man çorman" mı demeliy- dim 0 .. O gün bir dizi olayı bir ara- da yaşadık. Birincisi. belki de en güzeli: O gün. savaşın başı- ndan beri ilk kez Saraybos- na'da kimse ölmedi. Inanılır gibi değil ama. öyle. Sonra yeni başbakan atandı bugün. Haa bir de 18. kez ateşkes im- zalandı. Aslında bu sonuncu- su olay değil tabii. Nasıl olsa Sırplar uymayacak. Nasıl olsa daha doğmadan ölmüş ola- cak 18. ateşkes de. Doğal bu. Tıpkı kentte hiç yiyecek kal- mamış oluşu gjbi. upkı iliklere işleyen dondurucu soğuk gibi doğal... Bu kentte geceleri uyumak da bir.. bir tuhaf oldu. Eğer füzeler art arda patlamıyorsa. onun işlevini soğuk üstleniyor hemen. Soğuk duvarlara işle- miş sanki. Herkes üç (bulsalar dört) battaniyeye sanlmış ola- rak yatıyor. Her an sığınağa koşabilmek için battaniyelere sanlmaktan çok. onlan giyerek yaübyor. Kısacası Saraybosna'da geceleri uyunmuyor, sabah bekleniyor. Yaşam kurtaran gözlem Çahştığımız yeri de değiştirmek zorunda kaldık. Cumhurbaşkanlığı binasına yakın eski bir binada çahşıyoruz. 20 metrekarelik bir büro odası verildı bize. Şimdi o büroyu ne zaman düşünsem ısıncı bir soğuk ve bu- naltıa bir karanlık anımsıyorum. Elektrik -malum- yok. Kalorifer de öyle. Daktilo ile yazmak için eldiven takıyoruz. Gülünç bir görüntü. İşe gitmek. aylardır olduğu gibi tam bir serûven. Tehlikeli bir serüven üstelik. Her gün bir başka yol deniyorum. Ama nereyi denersen dene. geçüğin yola. tam da senin olduğun noktaya bir füze düşmeyeceğin- den hıçbir zaman emin olamıyorsun. Bir gün tam binanın ana kapısmdan çı- kacakken bir patlama sesi duyuldu. Epey yakınlara bir füze düşmüştü besbelli. Ardı- ndan bir kadın çığlığı ve yardım isteyen haykınşlar yükseldi. Ağır tahta kapıyı açıp fırlamak istedim. Kapıcı kadın kolumu tuttu. "Dur" dedi. "Şimdi değil. Açma kapıyı. Bekle." O cümlesini biürmeden ikinci füze patladı. Kapının üstüne füze parçalan. şarapneller yağdı. Yeniden îcapıyı açmak istedim. Kapıcı gene tuttu dönmez durakaldım. Bir dehşet tablosu uzanıyor önümde. İnsanlar yerlere seril- mişti. Bicilmiş gibiydiler. Dev bir tırpan biçmiş ve sokağa sermişti sanki hepsini. Genç bir kız elini uzatıp yardım istedi. Baktım, ayaklanndan yaralanmış. Bir ar- kadaşın yardımıyla genç kızı bir arabaya Çizerimiz Kemal Gökhan'tn 8 Haziran 1992 de gazetemizde yer alan karikatürünü ikinci kez yayınlıyoruz. bindirip hastaneye yolladık. Onu arabaya elimi. "Bekle dedim" dedi. "Bekle." Yak- taşırken bacaklan sanki düşecekmiş gibi laşık 20 saniye sonra üçüncü füze patladı. sallanıyordu. Kadın o koşullarda gülümsedi. "Şim- İki gün sonra öğrendim: Genç kızın her di".dedi. "Şimdi gidebiHrsin. Genellikle iki bacağını da kesmek zorunda kalmışlar. üst üste üç füze atıyorlar." Yeni yıl geliyor. Hiçbir zaman bu kadar Dışan fırladım. Hemen köşeyi döner büyükbirumutlave.evetbukadarbüyük Dışarıfirladım. Hemenköşeyi dönerdönmez durakaldım. Bir dehşettablosu uzanıyor önümde. İnsanlaryerlere seriMşti. Bicilmiş gibiydiler. Dev bir tırpan biçmiş ve sokağa sermiştisanki hepsini. Genç bir kız eliniuzatıp yardım istedi. Baktım, ayaklanndan yaralanmış. Gençkızı bir arabaya bindirip hastaneye yolladık.Omı taşırken bacaklansanki düşecekmişgibi sallanıyordu. Cehennemden Gülümseyen Notlar bir korkuyla bekleme- miştim yılbaşıru. Eski- den dizginsiz bir eğlence demektı yılbaşı. Şimdi hiçbirimiz hiçbir şey beklemiyoruz yılbaşı ge- cesinden. Ama gene de 92'den çıkıp 93'e girer- ken aramızda küçük bir eğlence düzenlemekten kendimizi alamadık. Saatlerl^'yi vurduğunda Zorlu günlerimizi gü- lümseten küçük bir eğ- lenceydi bu. Bir de bıraz daha fazla yemek yeme olanağı. Bir defalık da olsa hoş bir şey. Nasıl ol- duysa ampulü ile birlikte bir otomobıl aküsü bul- duk. Biz aslında geceleri aydınlanmak için kandil kullanıyonız. Kandil dedığim, içinde yağ bu- lunan bir bardak. Fitıl niyetine de ayakkabı bağı. Tabii bu, ancak yağ bulursak işleyen bir düzenek. Çünkü yağ karaborsada. Hatta ora- da bile yok. Bulun- duğunda da bir litresine ' 25 mark (yaklaşık 160 bin lira) ödememiz gerekiyor. Yeni yıl eğlencemızin doruk nokta- sındaydık. Akrep ve yelkovan tam 12'nin üstünde buluştular ve patlamalar başladı. Birbirimize ıyi bir yeni yıl dilemeye geleceksin?.. Sanki her şey ve her şeyi haarlanıyorduk. Ellerimizi birbirimize bana bağlıymış gibi. uzatmış, birbirirnize yaklaşmıştık. Hepi- miz birden kendimizi yere attık. Birden. yattığım yerde yeryüzünün bütün silahlan. bütün ölüm makineleri namlulannı kenti- mize. Saraybosna'ya yöneltmiş gjbi geldi bana. Patlamalar öylesine güçlüydü ki kendimizi çatışmanın merkezindevTrıişız gibi sanıyorduk. Üstümüzden ısbklarçala- rak füzeler uçuşuyordu. Füzelerin parça- ladığı camlar. eşya parçalan üstümüze yağıyordu. Sadece o anı düşünebiliyorsu- nuz ve yaşayabiliyorsunuz. Bir saniye son- rası bilinmezlik sisleri içinde. Aslında füze- nin bulunduğunuz yere düşüp düşmediğıni de bilemiyorsunuz. Bildığjniz zamansa öl- müş oluyorsunuz. Bir noelçamı 1992 Noeli'nde Sara>tosna'da k^lanetü rekortar kırdı. Isı eksi 30 dereceyi birçok kez aşü. Kentino güzelim parklanndaki tüm ağaçlar keâlmiş ve yakacak odun ekk edilmişti. Geride hiizüa veren ağaç kökleri kalnuşb. Noel gekiiğinde yakmdaki bir konduğa kadar gitmevi göze aktım. Bu tehükeliydi, ama psikoJojik olarak buna ihtiyacun vardı. Bir çam ağacı söktüm (kesmedim, söktüm). Noel bo>ımca u>durma bir saksıda çamı evin bir köşesinde komduk. Noel çammuz oİdu. Sonra onu dışan taşıdıın e\ imizin önündeki parka diktim. Kurumadı. tuttu. Bu bana güç verdi. Kıznn bir gün Saraybosna'ya döndüğünde onu Noel çamınuzın yanma götüreceğim. Onun, bu kent yanıp yıkıurken babasuun gekceği düşünduğünü bilmesini tstivorum... Yırmi saniye kadar hiçbir ses gelmedi. Sonra şaşkınlığıru (yoksa şok mu deme- liydım..) atü ve makineli tüfek gibi soru- lannı sıralamaya başladı: Orası nasıl? Yiyecek bir şeyiniz var mı? Ne zaman Yeni yılın ilk günü Sarajbosna yakınlanndaki Serebrenica"dan bir görünüm. Ağır bir bombardunan sonrası. Kentlerde ne gece ne gün- düz aynmı var. tnsanlann üzerinde bomba ve füzeler sürekli ıslık çahvor. Bir saniye sonrası bilinmezlik taşıyor... Yeni yılın ilk sabahı bu. Dışan çıktık ar- kadaşlarla. Yılbaşı gecesinin tüm dehşeti canlı izleriyle karşımızda. Parçalanmış, yanmış otomobiller. kınlmış camlar, kur- şun ve füze parçalanyla delik deşik olmuş binalar... 1992'yi 1993'e bağlayan gece Sa- raybosna ağır bir yara almıştı. Tedavisi zor. pahalı ve uzun sürecek bir yara. Saray- bosnahlann o yılbaşı gecesini unutamaya- caklanna eminim. Rea"yı düşünüyorum. Küçük kızıını. Küçük ve çok güzel kıamı. Nerede şimdi? Ne yapıyor? Mutlu mu? Aylardan sonra onunla telefonda konuşmayı başardık. Kısa birkaç cümle belki. Ama olsun. Rea'- mın sesini duydum. Telefonu kaldırdığı- mda soluğu kesildi hattın öteki ucunda. Havaalam kimin denetiminde? O günlerde Türkiye'ye gjdebilmem için verilmiş bir izin ve çağn belgesi vardı cebimde. Ancak bunun için Saraybos- na'dan çıkabilmek gerek. Bunun icinse ıstekten çok enerjiye gereksinim var. Çünkü bu kentten çıkabilmenin sadece ıkı yolu var. Bıri ve güvenlisi bir Birleş- miş Milletler uçağına binebilmek. Öteki yaya. Ancak yaya olarak kenti terkede- bilmek demek, havaalam pistini boy- dan boya geçmek demek. Havaalam ve dolayısıyla pist, Birleşmiş Milletler Banş Gücü'nün denetiminde. Ama bu sadece "resmi" bir anlam taşıyor. Oysa pistin iki yanında sadece yüzer metre kadar uzaİcta mevzilenmiş Çetnikler var. Bu ise pistin "fıili" kontrolünün kimin elinde olduğunu ı>i gösteriyor. Nitekim bu ger- çeği ciddiye almayan birçok Saraybos- nalı yaşamlannı pisti kanlanyla sulaya- rak yitirdiler. Üstelik şu yada bu biçimde pisti aşmayı başaranlann karşısına az sonra gene Birleşmiş Milletler Banş Gü- cü'ne bağlı Fransız lejyonerler çıkıyor ve hemen herkesi geri çeviriyorlar. Böylesine geri çe\Tİlme bir Bosnab as- kerin başından geçmiş. O anlattı. tam 21 kez ölümü göze alarak pisti aşmış ve her defasında gen çevrilmiş. Son denemesin- de Fransız lejyonerlerden de sıynlmayı başarmış. YARIN: Turajliç dldurfilüyor Cummines'in bueünlerde en ivi müsterileri catısan Endonezva ve Malezva ——^—^—m— _ AZIEMIRJL ••- J L / r / - \ K I I I " r i A D I Magazin/TV Servisi - Gua- temala Devlet Başkanı. ilk aşa- mada kendini tehlikede hissetmiş ve savunma bakaru araahğıyla Cummings'ten büyük bir parti si- lah almışü. Şimdi, kendini tehdit altında hissetme sırası, ülkenin komşulanna gelmişti. Onlar da Cummings'in müşterisi oldular. Derken CIA. Guatemala'da bir kargaşa ortamı yaratıp '"sözde" bir başkaldın ayarladı. Oyunun sonunda, reformcu başkan bertaraf edilmişti. United Fnnt Company, hiçbir engelle karşılaş- madan işine devam edebilirdi. Büyük silah tüccan. banşsever olduğunu öne sürüyor. "Bakm, nerede bir savaş tehlikesi belirse, hatta patlasa, süper güçler hemen bir ambargo koyup silah saüşını yasaklıyor. Bu da bizim için çok kötü bir şey." Ama savaşlar bitip ölüler gömülünce. savaş artığı silahlan • Bir gün eski Yugoslavya'da silahlar sustuğunda. kimin gerçek galip olduğu anlaşılacak: Bu. Sam Cummings'ten başkası olmayacak. Zagrep'ten Dubrovnik'e kadar, savaştan kalan tüm silahlan alıpdünyanın başka bir yerinde birbirini öldürmeye karar vermiş insanlara satacak. toplamak için Cummıngs hemen kelerinin silah pazannı ucuz- lattığını anlatıyor. 1980"li yıllarda yüz milyon do- lan aşan rekor kazançlar. artık geride kalmış. Bugünlerde en ıyi müşterisi, birbirbiriyle çaüşan Endonezva ve Malezya. Söz, Bal- işe koyuluyor. Interarms imparatorluğunun ikinci ayağını, sivil satışlar oluşturuyor. Yurttaşlar, spor- culara, avcılara ve silah delileri- ne. öncelikle ABD'de satış yapı- yor. Bu ülkede 3 milyon kışinin. güçlü silah lobisi National Rifle Assodation'ın üyesi olduğu bilin- mekte. 15 milyon kişi de silahlı. Ve sonuç: Cummings'in ülkesin- de iki yılda, Vietnam Savaşf nda ölenlerden daha çok insan. ya- şamını yitiriyor. Sam Cummings, Doğu Av- nıpa ve eski Soyvetler Birliği ül- kanlar'a ve Bosna-Hersek sava- şına geliyor: "Savaş sona erecek mi?" Kazanan önemli değil "Biliyorsunuz" diye karşılık veriyor Cummings, "Balkanlar"- da savaş, tıpkı bir marul gibi durmadan yayılarak büyüyor. Boşnaklar ve Hırvatlar. Doğu Avrupa'dan silah sağlayabılir. Bu işin içinde değilız; ama Ro- menlerin paraya çok gereksinimi olduğunu biliyoruz, Aynca. Tuna Nehri'nden malzeme sevkı- yatı çok kolaydır." "Kazananın kim olduğu önemli değil. Gerçekte bütün sa- vaşlann galibi biziz. Kazanan ta- raftan ele geçirdikleri silahlan ve hatta ellerindeki silahlan alıyor. modern silahlar venyoruz. Aynı şekilde, kaybeden tarafın da eski silahlannı alıyor. yenilerinı satıyoruz." Bir gün eski Yugoslavya'da si- lahlar sustuğunda, kimin gerçek galip olduğu anlaşılacak: Bu, Sam Cummings'ten başkası ol- mayacak. Zagrep'ten Dubrov- nik'e kadar, savaştan kalan tüm silahlan abp dünyanın başka bir yerinde birbirini öldürmeye ka- rar vermiş insanlara satacak. K O N U T L A R I H U Z U R , Y U V A S A H İ B İ OLMAKLA İZMİR'DE DÖRT DÖRTLÜK BİR YATIRIM YAPMAK İSTİYORSANIZ GAZİEMİR KONUTLARI'NDAN BİR DAİRE ALIN. ÜSTELİK ŞİMDİ ÇOK KOLAY. AYLIK %3.5 TL VEYA % 1 .2 DM, %1 $ FAİZLİ EMLAK BANKASI PROJELERİNE ÖZGÜ "YUVA KREDİLERİ"NDEN YARARLANARAK. SİZ DE HER TÜRLÜ ÇAĞDAŞ KONFORA SAHİP İZMİR GAZİEMİR KONUTLARI'NDAN BİR YUVA SAHİBİ OLABİLİRSİNİZ. EMLAK BANKASI " D a h a U y g a r B i r Y a ş a m i ç i n "
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear