14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27TEMMUZ1993SALI CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Fransa'run anarşişt ozanı, şarkıcısı, müzisyeni Leo Ferre, hep nihilist, antimilitarist ve genç kaldı Başkaldınmn ve umudun şairiydiKûltür Servisi - Fransa'nın anarşıst şarkıası Leo Ferre"nın. ülkesinin ulu- sal bajram günü olan 14 temmuzda ölmesi, yaşamdaki sayısız küçük ironi- lerden biriydi. Belkı de ailesinin cu- martesı sabahına kadar bu haben gizli tutmasının nedeni de buydu. Başkan Mitterand'ın. Ferre"nin şiddetle eleş- tırdığı General Morillon'a Legıon d'- Honneur nişanı takuğı gün, bu asi adamın ölümünü duyurmak yersiz ge- lebilirdi. Zira Kroptekin'in bu parlak takipçisi ıster diru. ister laik olsun her türlü devlete karşıydı. İspanyol İç Savaşı'nda Franco'ya karşı yürütülen anarşişt mücadelenın ateşli bir savunucusu olmuştu ve gü- nümüzde "dıanson" sanatının en sevilen klasikleri arasında yer alan tutkulu ve ölümsuz protest şarkılar bestelemıştı. Küçfikyaştan isyankar Bırçok ısvankar ruh gibi Ferre'de sa>gın bır burjuva ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmışti. Sıkı bir Hı- ristıyan eğiümi alan Ferre, daha o yaş- ta isyankarhğını ortaya koyarak ev- den kaçtı. Bir süre Paris Hukuk Fa- kultesı'ne, daha sonra da Siyasal Bi- limler Fakültesi'ne devam etti. Anar- şişt arkadaşlanndan bin, onun içın bu konuda şunlan söylüyon "Siyasal Bilımler okuması onun içın çok yararlı olmuştu. Ekonomik ve sosyal bır hareket olarak anarşizmi tam anlamıyla bilen ülkedeki tek sa- nalçıydı". Eğıumine devam ettığj yıllarda mü- zik aşkı çokıan içinde yer etmışti. Ço- cukken gizlice kendı kendine pıyano çalmayı öğrenen Ferre, Paris"e geldi- ğınde besteler yapmaya başiamışü bi- le Profesyonel müzık kariyeri Monte Carlo Radyosu"na piyanist ve sunucu olarak girmesiyle başladı. Bu radyoda "La Chambre" (oda) \e "La Chanson du scaphandrier" (Derin Deniz Dalgıcının Şarkısı) gibi şarkılanyla parlak bır çıkış yaptı. l nlü şairlerden besteler Ferre, yaşamı boyunca sözleri de kendine ait olan yaklaşık 350 şarkı besteledı. Ama daha da önemlısı Bau- delaire, Rimbaud, Apollinaire, Aragon Villon ve Verlaine gıbı şaırlerin şıırle- rinden yaptığı bestelerdı. Bu şairlere içgüdüsel bir kardeşlık bağıyla bağlıydı ve onlann aşk. ölüm, umut- suzluk temalannı işlemek içın kullandığı e\Tensel dılı. kusursuz bir yorum ve 'Zamanla her şey geçip gider, gidcr uzaklara / Tutkular ve sesler unutulur..." Rimbaud. Apollinaire gıbı şairlerin her dizesıni, nefes almaksızın dınleme- lennı sağlıyabılırdi. Ama o. bunu ba- şarmış ve izleyiciler konserden sonra kafelere koşturmak yerine. kitapçı- lann yolunu tutar olmuşlardı. Enerjisini hiç yitirmedi Leo Ferre'nın "Ne tann, ne efendi" dızelenyle özetlediğı anarşizmi öze! yaşamında da kolaylıkla gözlenebih- yordu. Hemen hemen kımseyle geçı- nemezdı. Hatta köpeklerle ınsanlar- dan çok daha iyı anlaştığı bıle söyle- nirdi. Köpeklere olan bu sevgisı 6O'lı yıllann sonlannda şarkılanna da yansımış ve "Le Chien"(köpek)ı beste- lemıştı. Bir gün bir röportajda Jean Paul Sartre içın şunlan söylemıştı: " Bütün şarkıcılar Sartre'm ardından gi- derek ulaşacaklannı sandıklan kınlgan bir geçmişin önünde kuyruğa girmişri. Sartre, yüzy ılımızm kuşkusuz en önem- li aydınlarmdan birhdi ama yazdık- iannın çoğu anlaşılmaz şe\ lerdi, ö> le ki kendi de dönüp okuduğunda hiçbir şey anlamıvordu. Zaten şiirden de hoşlan- mazdı" Julıtte Greco'nun da şarkıcılığını, doğru kışılerle kurduğu ilişkılere bağlayarak "İnsanlan mum gibi kullanır, bır \akar bir söndürür- dü." demışti.Ferre, enerjisini hiçbırza- man yıtırmedı. 70"li yaşlara geldığinde bozulan sağlığına rağmen, sahnenin ortasına kadar başkalannın kollan- nda gelip, bir anda tıpkı eski günlerin- deki gibi 3 saat, bir barikat gibi sahne- de dıkilerek. seyircıleri büvülerdi alışılmadık guçlülüktekı bestelenyle adeta tamarr.lıyordu. Leo Ferre, fkinci Dünya Savaşı yı- llannda evlendi ve savaş bitene kadar Monaco'da kaldı. Paris'e döndüğün- de başta Jean Cocteau v e Aodre Breton olmak üzere sürreahstlenn uğrak yen olan kabarelerde şarkı söylemeye baş- ladı. Bu kabarelerde Louis Aragon \e eşi Elsa Triolet, Jacques Prevert, beste- ci Joseph Kosma ve Jean Genet'in ünlii şiiri "Le condamne a mort"'u bestele- yip söyleyen Helene Martin \e Juliette Greco gıbı gerek sanat v aşamını, gerk- se özel yaşamını dennden etkileyen ki- şilerle tanıştı. Greco, bir röportajda Ferre'nin nasıl izleyicılerinin üzennde büyülü ve cinsel biretki bıraktığını an- latmıştı: "Sanki sesini, varlığının en de- rin noktalanndajı çekip çıkarıyordu. Toplumu eleştiren, kiliseve. orduya, hü- kümetin ikiyüzlülüğüne karşı öfkesini anlatan anarşişt şarkılardan. yumuşak aşk şarkılanna geçerken ses tonunda oluşan fark, dramatik bir etki ya- ratırdı" Ferre'nın etkısini tam olarak anlamak içın onu sahnede izlemek ge- rekirdi. Sahnedeki etki gücü Siyah gömleğı ve sıyah pantolonuy- la bacaklannı açarak sahnede duru- şuyla. basit yumuşak melodilerin arasında sesiyle, sert çıkışlar yap- masıyla, televizyon veya albümlerinde anlaşılması olanaksız bir eıkileme gücü yaratırdı Sıra, adıyla özdeşleşen "Avec le temps tout s'en va"( Zamanla her şey geçıp gider)adlı şarkısına geldı- ğinde yavaşça sahneden uzaklaşır ve seyirciler ölüm sessizliği içerisinde, çoğu zaman gözyaşlannı tutamaz- lardı "Zamanla her şey geçip gider' Tutkular ve sesler unutulur' Size alçak sesle "geç kalma ve sakm üşütme' di- ven zavallı ınsanlann sözcükleri unu- tulur..." Ferre'nın şarkı sözlen gencllikle ba- sıt kelımelerden oluşurdu. Ama per- formanslannda bunlar şıırsel bir özel- iiğe bürünürlerdi. Bu alçakgönüllü sozler. ancak usta şairlerin yapabilece- ğı oranda duygulan altüst ederdı. Fer- re, tüm ıyı şairler gibi kendi sesine uy- gun şiırler yazar ve kelımeleri müzık kadar çok severdı. Bu sayede şarkılan zorlamasız yoğunluklanvla tam bir büyü etkisi yaratırdı. Popüler şarkıcı- lann pek azı, edebiyaıla ilgilenmeyen bir izlevici kitlesının. Baudelaıre, ChansorTun bir ustası daha Ferre. sonunda Fransa'nın onu ha- yal kınklığına uğrattığına karar vere- rek kansı ve üç çocuğuyla İtalya'ya yerleşti. Burada Donrinque Lacout. Ferre'nın bir biyografisini yazarak 1991 >ılında vavımladı. Ünlü şarkısındadediğı gibi vZaraan- la her şey geçip gider, gider uzaklara" Ferre'de artık uzaklarda Ancak giden valnız bir şarkıcı değil. 14 temmuz akşamı kimi zaman sevgiyi, kimı za- man isyanı, anlatan Fransız chanso- nundan bir şeyler koptu. Kısacası Tre- net. Brassens, Brel, Gainsbourg'la bir- hkte Fransız chanson bir ustası daha kaybedıldi. San Casciano'da ölen Leo Ferre, 77 yaşındaydı. Neyse ki gıderken ardında. o ender bulunur sesini. gün geçtikçe daha zor bulunur anarşişt görüşlerini unutmayahm diye. yüzlerce şarkı bıraktı. yakın şarkısını seslendiren Catherine Sauvagej/;e_göre ana başlıklarla Leo Ferre KûHür Senisi- Uzun yıllardan beri Ferre ıle çalışan ve 100 e yakın şarkjsını seslendiren Catherine Sauvage. Ferre'- nın hayatını ve dünya görüşünü başb- klarla anlatıyor Trenet. Trenet ıle Ferre arasında bir- çok alanda paraleilık kuruyorum. Sözle- ri kullanmalan, müzikal anlamda aynı şeylerden esinlenmelen... Ancak müzi- kal açıdan Leo'nun çok daha güçlü ve gebşmış bir yapıda olduğuna inanıyo- rum Melodilerinın lirik bir anlamı var- dı. Her ikisi de kehmelerle ustaca oyna- mayı çok iyi bibyorlar. Ancak Ferre'de temalar çok daha zor ve ustacadır. Tre- net ilk çılüşını 18 yaşmda mutluluk te- malannı ıçeren şarkılanyla avangard bir çizgide gerçekleştirmiştı. Leo ise Saint Germaın'e geldığinde 31 yaşındaydı. O yuvarlak gözlükleriyle hıç de genç gös- termıyordu. Gaiasbourg: Başından beri Leo'nun izlediği yol çok klastk ve tutarbydı. Serge gerçekten başyapıtlar ortaya çıkardı. Ancak kimi zaman moda akımlara uy- du. Leo ise hiçbir zaman modayı izleme- dı. Leo sürekb olarak marjinal kaldı. Serge de onun marjinallığıni kimi zaman kullandı Sahnede: Her zaman o keskın ve sert gözleriyle seyırciyi soğuk bir şekilde karşılardı. O zamanlar şarkıcılar genel- likk duygusal aşk şarkılanna yönelirdi. Onda ise dışavunımcu bir yan vardı. Ge- nellikle endışeb yüzünü buruşturan bir ifadeyle seyircinin beklentilerinı yanıtsız bırakırdı Profesv onel anlamda tam be- nim hayatimın adamıydı. 100 şarkısını kaydettım. 100'den fazla şarkısını söyle- dim. Bütun yazdıklannı öncebkle bana gösterirdi "Bak burada bir şey var. Gö- receksin çok iyi vapacaksın'derdi. Başlarda: İlk başlarda kitlelerin ken- disini tanımayacaklan endışesini taşı- yordu. Şarkıcılann bestelerinı seslendır- meyeceklerinden korkuyordu. Her za- man ne olduğunun bılıncınde, değerini çok iyı bilen biriydi. Edith'e bırçok beste önerdi. O ise yalruzca "Les Amants de Paris"i aldı. O dönemde daha çok çarpıcı sözler yazıyordu "Monsieur tout bfaınc", "Regardez-ks defiler" Ses: Piyanoyu bıraktığı zaman (Tıpkı Brel'in gitan gibi) yorumculuğa başladı. Piyanoyu bırakmasıyla sesi başlarda ol- mayan bir yoğunluk kazandı. Zaman ve Değişini Yeni şarkılannı "Avec le temps". ve "Sur la scene"a ka- dar seslendırdim. Büyük orkestrasıyla olağanüstü lırik parçalar yapmışü. An- cak bunlann bana uygun olmadığını dü- şünüyordum. Eskılerle devam etmeye karar verdim. Hatta bazı şarküannı on- dan daha fazla söyledim. O da hep "Işte bu Sauvage (>ahşi)" derdi. Metinler. Bana en zoru şarkı metinleri geliyordu. Şarkılannın pek aanda doğ- rusal bir çizgiye rastlarsınız. Kıtalar arasında belli bir bütünselüği göremezsi- niz. Birinci kıtayla . ıkinci kıta arasında peşi sıra gelme zorunluluğu yoktu. Brecht ya da Aragon'da olduğu gibi bır kelime diğer kelimevı çağınnazdı. Hızlı parçalar: Genellikle hızb parçalannı se- viyorum. Şarkılan söylerken kimi za- man çok zorluklarla karşılaşıyordum. Bazen şarkılan yorumlamam onun yo- rumlanndan bir dakika az olabibyordu. Orkestra: Her zaman klasik bir or- kestrayı yönetmek hayalinde>di. Raioer onu "Chanson du mal aime "de yönettıği zaman sevinçten deliye dönmüştü. Kongre Sara>ı'nda şarkı söylerken aynı zamanda sırtıyla orkestrayı yönetmış'ti. Tam hayatimınadamıydı' Catherine Sauvage, Leo Ferre'nin her zaman klasik bir orkestra yönetmek hayalinde olduğunu belirtiyor. NE DEDİLER? Romantizrniyle, anarşizmiyleklasikohnasınıhildi-François Mhterand: Fransa, chansonunu en üst düzeye çı- kartmış bir yaratıasını ve sa- natçısını kaybetti. O herkesten çok, ortaçağdan beri şiıri, mü- ziği, halk sevgisini bir araya ge- tirerek, bir geleneğin temsilcisi olmuştu -Jactroes Toubon (Fransa Kûltür Bakanı): Romantizrniy- le, anarşizmiyle. her alandaki duyarlıhğıyla klasik olmasını bilmişti. Hiçbir zaman ilkgün- kü düşüncelerinden, keskınli- ğinden, ve müzikalitesinden ödün vermedi. Onun sayesinde Rutebeuf, Haudelaire, Verlaine. Rimbaud. Aragon, Apollinaire genış kitleler tarafından tanın- dı. - Jack Lang (Fransa eski Kül- tûr Bakanı): Sevecen ve isyan- kar... Leo Ferre. başkaldırüan- mızın sembolü, umutlanmızın şaınydi. Seslen ve dizeleri taklit edilemez bir şekilde altüst eder- di. Her zaman genç kalmayı ba- şarmış Ferre'nin, bu dünyada yerinın kolay kolay dolduru- Leo Ferre, çocukluk yıllarının geçtiği Monaco'da ailesiyle (solda), sahnede (ortada) ve 1950'de ünlü Fransız oyuncu Jean Gabinie kayıt sırasında (sağda). labileceğini sanrruyorum. lam olsun sana dost Leo... -Maurice Frot (eski arkada- şı): Her zaman anarşişt galalar- da konserler veriyordu. Daya- Se- nışma ve yardım gecelenne en 200'e yakın şarkıyı beraber ger- mazdı Hatta çoğu zaman Piaf çıkıyordu. lş konusunda ilişı- fazla katılan sanatçılardan bı- çekleştırdik. Benle çabşüğı za- dışındakilere saldınrdı. Bir plak mizi dengede tutmaya çalışı- riydi -Eddie Barclay(1958-74 ta- rihleri arasında yayımcısı): manlar kesinlikle şarkılannı kesmemı ıstemezdi. Bu arada şirkeünin. her türden grupla ça- lışması gerektığini savunuyor- popüler sanatçılardan hoşlan- dum. O ise buna şiddetle karşı yorduk. Onun dışında aşk, anarşi, sevgi gibi konularda fel- sefı tartışmalar yapıyorduk. Ütopyacı bireycilik ALPAY KABACALI Defıne merakı...Simya, astroloji ve benzerleri...Dua ve ke- ramet...Prof. Sabri F.Ülgener'e göre (İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zıhniyet Dünyası. 2.bas.. İst., 1981) bunlar, geçmi- şin "hayal ve hile mahsulû kazançlarTdır Ulgener. bunlan "Herbirinde. normal iktisadi imkanlan kavra\ama\arak başı- boş bıraktıkları kazanç güdüsü önüne insan zekasının sağdan soldan de>şirip serdiği do\um araçları, adeta yan kapılan zor- lajarak açtığı değişik macera ülkelerf" olarak niteler. "İlk de- fa anormal görünen, vadırganan kazançlar zamanla tekrarlan- dıkça, normal hale gelecek, kendilerine göre örf >e adetleri, mesleki kural ve yasalan, hatta bir nevi hukuk statfileri oluşa- caktı"der Bu tür kazançlann kuramlaşacağını belınır. Ekonomik çözülme dönemlerinde rastlanan bir çeşit top- lumsal hastalıktır bu... Günümüzdeki karşılığı, hıç çaba harcamadan milyonlar kazanmak, "köşeyi dönmek"... Bu ideoloji, son dönemlerde "arabesk" müakle örtüşüyor. Arabesk. "kadere krsmete" en seçkin yeri veriyor: Evet, kader böyle, kahpe felek alınlara parasızlığı ya^zmış, elden bir şev gelmez...Gazetelerde. sınemalarda, televozyonlarda görülen, görülüp imrenılen "lükshayat" talıhli kişiler içın... Yine de "fetek"ten umut kesilmiyor. "Talih kuşu"na da inanılıyor: Bir Milli Piyango bileti almakla ya da "kazımak- bı", Spor Toto ya da Loto oynamakla, kupon bırikürmekle avunuluyor. Ola ki çıkıverir, baht rüzgan tersine esıvenr Hani. masallardakı gibi. Buna paralel olarak son yıllarda "900'lü tdefonlar" eklen- di. Televizyon kanallan aracılığıyla yaygınlaşan lotaryaya (ve hile-ı şeriyeye) dayab yanşmalar, günümüzde milyonlar ka- zanma hayalinin kurumlandır. Gerçekte milyonlan, PTTnin "özelleştirinnek" istenen T'sı ile "Alo" şirketleri ve televizyon kanallan kazanıyor. TRTde içlerinde... Demek ki şu anda devlet de, PTTnin Tsi ve TRTnin T\r - si ile lotaryanın içinde Telefon hizmetlerinin özelleştınlme- siyle özel sektörün kazana büsbütün artacak. Yeni Radyo ve Televizyon Yasası tasansında, televizyon kanallannın bu lotaryaya aracıhk etmesini önleyecek bır hük- mün yer alması olumlu bir gelişme. Bakalım bu hüküm yasal- laşacak mı? Unutmayahm ki, lotaryacılığı körükleyen, kitle iletişım araçlannın bu yolda kullanılmasma "öncöhık" eden "renkli basın" oidu. Ekonomik koşullann vanı sıra. 12 Eylül sonrasının kuni yönetıcileri de "köşe dönücülüğü'" özendirdi. Kısacası, bedava, çahşmadan, karşılığıru ödemeden de bir- takım şeyler elde edilebileceği inanışı her geçen gün yaygın- laşünldı. Buna 12 Eylül sonrasındaki "depolitizasyon" eklendi. adamsendecilik eklendi... Sonunda toplumun azımsanamayacak bır kesimi "ütopya- a bireycilik ideolojisTnın çengeline takıldı! Böyle olmasaydı, 37 kışinin Sıvas'ta ortaçağ ateşine atılma- sı karşısında suskun kalır mıydı? 'Korku Burnu*gösterimde ANKARA(AA)- Sinema seyircisinin en fazla ılgi gösterdiği 7 * filmın. iki hafta süreyle Ankara Megapol Sineması'nda yeniden gösterime gıreceğibelirtildi. Megapol Kûltür Sanat Sitesı'nde 30 temmuz ve 5 ağustosta"ölüm KadınaYaktşır", 31 temmuz ve 6 ağustosta "Uzak Lfuklar",lve8 ağustosta "Korku Burnu", 2 ve 7 ağustosta "Frankie ve Johnny",3vel0 ağustosta "Dur Yoksa Annem AteşEdecek",4 ve 12 ağustosta "Kadın Kokusu", 9 ve 11 ağustosta "Berlin in Berlin" fılmleri gösterilecek. Körfez Ülkelerinde Plastik Sanatlar Sergisi Kültür Servisi - İslam Tarih Sanat Kûltür Araştırma Merkezi (IRCICA) ile Körfez İşbırliğj Konseyi'nın Sanat Dostlan Cemiyeti (Doha-katar) ortaklaşa "Körfez İşbırliği Teşkilaü Üye Ülkelerinde Plastik Sanatlar" adb bir sergi düzenliyor. Yann saat 17.30'da Atatürk Kültür Merkezi Setaltı Sanat Galensi'nde acılacak sergide Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirbklen. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman gibi çeşitlı körfez ülkelerinden 16 sanatçınm 60cjvannda^apıtı sergılenecek. Ekim 1985'de kurulan Körfez Işbirliği Ulkeleri Sanat Dostlan Cemiyeti, üye ülkelerde plastik sanatlann gelişmesini ve dünyaya açılmasını sağlamayi amaçlamakta. Cemıyetin hedefleri arasında üye ülkelenn sanatçılan ve dığer sanatçılar arasındaki ılişkileri geliştınnek: sanat çalışmalannı zengınleştirmek, yapıa diyalog ve periyodik toplantılarla bu çabşmalann gelişmesini vegüçlenmesıni sağlamak, Körfez ülkelerindeki plastik sanaünı bütün dünyada tanıtmak gibi çeşitli konular bulunuyor Enka kültür sanat etkinlikleri Kültür Servisi - Enka Vakfı'nca düzenlenen 1993 yaz dönemi kültür programı kapsammda gerçekleştirilen sanat etkinlikleri ve film gösterileri sürüyor. Ağustos ay ı sonuna dek sürecek fıkn gösterim programı çerçevesinde. bugün Michael Mann'ın yönetügi Daniel Day Lewis ve Maddeüne Stowe"un başrolünde oynadığı "Son \Iohikan". cumartesi günü de başrollerini Tom Cnuise. Demi Moore ve Jack Nicholson'ın paylaştığı"Birkaç İyi Adam" göstenlecek. 3 ağustos sab günü Stephan Fears'ın "Zoraki Kahraman", 14 ağustos cumartesi günü Tim Burton'ın "BaOnan Dönüyor", 17 ağustos sab günü Barbet Schroder'in "Genç Bekar Bayan Aranryor", 21 ağustos cumartesi James Ivory'nin "Howards End", 24 ağustos salı günü Phil Joanou'nun "Gerçegi Arayış". 28 ağustos cumartesi Clint East»ood'un " Affedilmeyen" ve 31 ağustos salı günü de Ste*e Miner'm "Forever Young" adb filmleri izlenebilecek. Film gösterimleri Sadi Gülçelik Spor Tesisleri'nde saat 21.15'te yapılacak. Dergilerde temmuz sayıları Kültür Servisi - "Satranç Dergisi" 9. sayısını temmuz ayında çıkardı. Türkiye'nin ilk bayan uluslararası ustası Nilüfer İpek'ı kapak konusu yapan dergide ünlü usta Garri Kasparov 'un planlannı anlatan bir yaa yer abyor. Viktor Kortschnoy bu ayki zirvedeki yıldızlar köşesinin konuğu. Dergide aynca çeşitli turnuyalardan haberler ve çeşitli oyun taktikleri yer ahyor. Öte yandan ayük sıyasi kültürel dergi"Sos> al Demokrat dergisi"nin temmuz sayısında sosyal demokrasinin içinde bulunduğu sorunlar tartışıbyor. Bu ayın dosyasını SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün başkanbktan aynlma karan ve SHP'de yeni dönem oluşturuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear