22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 27TEMMUZ1993SALI KULTUR 'Sevdalı Bulut'un 'tekerlemeci kız'ı Jülide Kural, umutlu ve yeni arayışlann peşinde Birgünistediğimgibitiyatroyapacağım Ben yapı olarak, çok utangaç, duygulannı bastıran birivim. Tiyatro bunu aşabilmenin bir yolu gibi geldi bana. Bir gün her şeyi anlatacağım bir tiyatro ortamı yaratacağun. NİLGÜNTOPTAŞ "Ben bugüne kadar >apmak istediğim tiyatroyu tam olarak yapmış. söylemek istediğim şeyi tam olarak söjlemiş, deği- lim. ne bugünlerde vaşayan bir sanatçı. bir oyuncu olarak ne de Jülide olarak. Ama bunu yapacağım. Yani bir gün yap- mak istediğim o tiyatroyu yapacağım, ve orda da söylemek istediklerimi. mutsuz- luklarımı, çığlığımı, öfkemi, acımı. her şeyi anlatacağım bir tiyatro ortamı ya- ratacağmı." Bu umut ve ınanç dolu sözler Tıirk tı- yatrosunun son yıllarda parlayan yıldı- zlanndan Jülide Kural'ın. İ.Ü. Devlet Konservatuvan'ndaki oyunculuk eğtırninden sonra çeşıtli pro- fesvonel tiyatro topluluklanyla calışan Kural'ın adı. I987'de kazandığı Avnı Dillıgil en iyı yardıma kadın o>uncu ödülüyle daha geniş çevrelerde duyuldu. Jülide Kural en büyük 'süksesini' Dost- lar Tiyatrosu sahnelediğj "Sevdalı Bu- luf'ta üstlendıği 'tekerlemeci kız" ro- lüyle yaptı. 1992'de de L'lvı Uraz en iyi oyuncu ödülünü kazanan Jülide Kural iyi oyunculuğunun yanısıra gerek ülke sorunlanna gerekse Türk tiyatrosunun sorunlanna duyarhhkla yaklaşan ve kendince çabalar gösteren bir ınsan. - Sizmle yapılan bir soyleşide *Yaşam dolu bir insan değilim' demişsiniz oysa ge- rek oyunlarınızda gerekse özel ya- şanhnızda. yaşam dolu biri izlenimi bı- rakıyorsunuz. Öyle söylemem yaşadığım dünyayla kurduğum ılişkiyle bağlantılı. 1993'te Türkiye'yi yaşıyoruz ve şöyle bir baktığımızda. bir tüketim tophımunun içinde bulunduğumuzu. tüm değerlenn alt-üst olduğunu. savaşlann biçım de- ğiştirerek varlığını sürdürdüğünü, asıl öncmli savaşm ınsanlar arasında sürdü- ğünü ve daha da önemlisi msanın kendi- ne karşı bir yabancılaşma döneminı ya- şadığım dünyada kendımi özgür hisse- demiyorum Çunkü öy le birdönem yaşı- yoruz ki. yunı kapitalızm öylesine güçlü bir bıçımd'e her tarafımızı sarmış durum- da ki. bırakın sistemin direkt bana da- yauıklunnı, bcnım kendime dayattı- klanmdan kurtulabilmem çok zor. Ken- dime aıt oto - sansüniimü en çok ortadan kaldırabıldiğim ve ozgürlüğe birazcık yaklaşabıldığim tek yer tiyatro sahnesi. Ve eğer ben. bu acılan. bu vevinçleri. bu coşkuyu. bu hassasiyeti göstermcsem nüanslan yaşayamam. oysa tıyJtro ve oyunculuk nüanslarla ilgili birşeydir, yani aynntılarda saklıdır. yaşatabilece- ğımiz. ortaya koyabıleceğımızşeyler - Düny a göriişiinüz ya da polin'k görüş- kriniz doğnıltusunda idealinb.deki tiyat- ronedir? Görüşlenm. benım tiyatro bıçımımde çok temel bir malzeme olacak. Biçim ko- nusuna gelıncc. bugüne kadar Türkiye'- de denenmiş tiyatro biçimlerini çok dışına cıkmak istiyorum. Yani deneysel. avangard tıyatroya daha büyük yatkmlık gösterivorum. Kcndi sınirlanmın. kcndi olanaklanmın dışına çıkmak istiyorum. Bugüne kadar bana verilen ya da Türkıyc'dc yapılan tiyatro Biz öncelikle \ücut dilini kullanan bir anlatım düşünüyoruz. Çünkü. dil artık bıze yabancılaşmış bir kavram haline geldi. Beckett'in de HaveTin de parmak bastığı bir konu bu. dilın yaşantımızdaki karşılığı. önccden bir iletişim aracı iken şimdi artık bir iletışimsizlik aracı haline geldi. Bu noktada doğal olan bırşey var oda\ucudumuz. Bız de dıyoruz ki doğayla direkt ilişkı- si olan bu vücumuzu. yani \ücut dilini kullanarak. ifadelcrimızi \ücudumuzLı anlatalım. Belki biz burada. doğal olan ve dılın oyapaylığına inaı. hıç bilmediği- miz tarzda bir şeye ulaşacağız. Kendı ıç dünyamıza yolculuk yapmaya çahşa- cağız. Yani butün bu bastınlmışduygu- lanmıza. bize verilmış olan değerlerc karşın. bız kend/ içimizde. kendı özü- müzde belkı birkaç nüve. birkaç ven. malzeme bulacağız ve ondan yola çıka- rak bunu vücut dilmizi kullanarak an- lataeağız. - Bu anlayışa uygun tiyatro metinlerini nereden bulacaksinız? Yaklaşık beş aydır Türkiye'de yayı- nlanmış bütün tiyatro metinlerini oku- dum. araştırdım ve karşıma böyle bir metin çıkmadı. \'arolan da denenmişti. yardım tabi ki gerekli. ama bu sürekli kendıni tekrar eden gruplara yardımla obnaz. Bence bu kadar büyük yardımlar yerine. Kültür Bakanlığı deneysel tiyat- ro yapmak ısteyen ıxnç tiyatroculara burs sağlasa, bu Türk tiyatrosunun gc- leceğı açısından çok daha sağlıklı ola- caktır - Tiy atroda insanı çeken nedir, kılıktan kıfığa. kimlikten kimliğe bürünmek mi. olamayacağırnız. asla ulaşamayacağımız yaşantılara girmek mi. başkalarının dene- yimlerini, yasamlarını y&şamak mı? Ben tıyalroya çok bılınçlı olarak bas- lamadım. İnsanı çeken oncehkle o görsel yani, farklı kımliklere bürtınme olayı. Ancak bellı bir deneyimden sonra bir bi- lınç kazanıp o soruyu sormaya başlıyo- ruz. Ben yapı olarak. çok utangaç. duy- gulannı bastıran bıriyım. Tiyatro bunu üşabilmenin bir yolu gibi geld'ı bana. Çünkü orda bır saklanma \ar. Çünkü orada Jülide olarak oynamıyorum. Marşa olarak oynuyorum. "tekerle- mecı kız' olarak. ya da Lcopold'un sev- gılisı olarak oynuyorum. Ben o bastırdığım, hatta. belkı farkına vardığım. ama hiçbırzaman kendimeiti- raf edemediğim duyguları yaşama şansı- TJLürl ürkiye'de bugüne kadar denenmiş tiyatro biçimlerinin çok dışına çıkmak istiyorum. Deneysel, avangard tiyatroya daha büyük yatkınlık gösteriyorum. Kendi sınırlanmı, olanaklanmı aşmak istiyorum. şandığını görüyoruz. Her gün kayıp in- sanlann olduğu. yargısız infazlann yapıldığı, insanlann ışkenceden geçinl- dıği bir toplumda yaşadığımızı görünce. heîe bir de Gûneydoğu olaylannı düşü- nünce içler acısı. tüyler ürpertici bir du- rumla karşı karşıya kahyorum. Bu du- rumda benim sabahlevin kalkıp da 'aman bugün en güzel bir gün. herşeye de gülebilirim' demem mümkünsüz bır hale geliyor. Ama tabi ki ben sonuç ola- rak bütün bunlara karşı duyarhkk göste- ren ve karşı çıkan biriyim, bunlara karşı olurken de yapacağım tek şey. herşeye rağmen gülmekten, coşkudan ve tüm sevgilerden uzak kalmamak olabilir. Sa- natın içinde biri olarak ben ölümler. aa- lar, sevinçler kanşasında duyarljğımı yitiremem. bunlan yitirdiğım an ben de ortadan kalkanm. - Bu duyarlüığunzı ve dfinyayı. olaylan algüayış biçiminiz sanatıruza da yansıtı- yor... Elbette. Ben yaşadığım toplumda, ya- bir oyuncu olarak si/e birşey kattı mı? Bana çok şey kattı. Başlangıçta benim ıçin çok zor oldu. Çünku müthiş "dışı" bır kadındı ve bense özellikle odönemde di- şiliği hiç önde olmayan biriydım vc bu, hcm kcndi ıç dünyamda böyle biryenili- ğe açılmam hem de farkında olmadığım ancak bende varolduğunu bildiğim o duygulara ulaşmak açısındançok önem- hydı Bır başka önemlı yani da. sevgisıyle se\gilısını boğan bır kımliktı oyundaki karakter kı ben kendi yaşamımda da bunu yapıyordum. Belkı buna kendim- ce. "sevgi için. dürüstlük için, bu ılışkinın daha iyı bir yere gelmesı ıçin' gibi açıkla- malar buluyordum ama sonuçta yaptığım aynı şeydı. Oyundan bu an- İamda çok yararlandım. bir laf vardır, "cehenncmin yollan lyinıyet taşlanyla döşenmiştir'. Kendi içımde bir tartışma yarattı ve bu son derece öncmliydı. ama bugüne geldiğirnizde. gcrçekten tama- miylc başarabildim mı. yani ben artık sevgisiy le sevgilisini boğmayan. ona öz- gürlük tanıyan. bunun önemirun bılın- cinde olan biri mıyım? Bu soruyu kendi- me sürekli soruyorum. hala becermış değilim. ama.. - TV dizilerinde \e bir sinema fîlminde rol almışsınız. Bunun size ne gibi katkılan oldu ya da oidu mu? TV dizısinde oynamayı hem o sıralar- dakı ekonomik sorunumu çözmek hem de kamera deneyimi kazanmak için seç- E Farklı kimliklere bürünmck. söy leyemediklerimi degişik kimlikJeri çinde ha> kırabümek müthiş keyif Veriyor. bıçimlenr.n dışmda yeni bir arayışın içindey ıın şu anda. Çok yeni bır biçimi elımdekı bu özle. makemeyîe birleştir- mek istiyorum. - Zaten böyle bir arayış Türk tiyatro- sunda bir süredir var. Bu \ıl da festivalde 'öteki tiyatro' adlı bir bölüm oltışturuldu, genç deneysel tiyatro «ruplan için. Sizin için bu konuda somutla^an bir şeyler var mı? Bu istek ve yöneliş de karşılıklı bir yönlcndirnıeyı gctinyor. Biz somut ola- rak şöyle bir adım attık Derya Alabora ilebirlikte. Böyle düşünen birarayış için- de olan arkadaşlar var. bunlarla belli or- ganik bağlar kuralım ve benim 'a' dedi- ğim şeye birisi "b". birisi "c" diyecek ve so- nuçta belki çok farklı bir 'd'ye. bir Tye ulaşacağız.' Bir yandan somut olarak proje ararken bir yandan da bu projeyi oluşturacak, farklı biçim arayışlan için- deyiz. - öteki tiyatro oluşumu içinde olan gruplar, 'tiyatroda yenilik" konusunda de- ğişik arayişlardalar ve degişik görüşler öneriyoriar. Sizin yeni anlayışınız, ya da önerdiğiniz nedir? Biz de şöyle düşûndük. bu bir tiyatro metni olmayabilir, bu sadece bir tema. bir roman.bir şiir hatta bir dize olabilir, bundan doğaçlamalar yoluyla ve vücut dilini kullanarak biz bir metin oluştura- bıliriz. Bunun ötesinde, bir roman olabi- lir, bir şiir olabilir. bir tek dize olabilir. bütün bir şiir kitabı olabilir. Bu konuda kendimizi çok özgik bırakıyoruz. tiyat- ro metnıyle sınırlamıyoruz ama bir yan- dan da bugüne kadar çevrilmemiş. Tür- kiye'de bilinmeyen, absürd, farklı, bizim biçim anlayışımıza uygun metinleri araştınyoruz. • Bu çalısmalannnda khnlerin dene- yimlerinden yararlanabilirsiniz? Biz bıldiğimız popülantesi olan in- sanlan gözönünde bulundurmuyoruz şu aşamada, daha çok kimsenin tanı- madığı. ortalıkta olmayan ama kendi içinde tiyatroya kafa yoran ınsanlara yö- neldik. Batı'nın deneyimlerinden yarar- lanmayı çok isterdik. Bizim sahip oldu- ğumuz koşullarla yurtdışından ınsanlan getirip, onlann deneyimlerinden yarar- lanmamız çok zor. Kültür Bakanlığı ti- yatro yardımı dağıtıyor. tiyatroya na sahip oluyorum. Yani birincil olarak kendi kendime müthiş bir maceraya gin- yorum. O farklı kımliklere bürünmek. söyleyemediklerini degişik kımlikler içinde haykırabilmek de müthiş bir keyif veriyor. - Tiyatro oyunlan sonuçta yasanmış deneyimler, yaşanmış olaylar. Bunlar bir oyuncu y a da insan olarak sizin icin eğiti- ci, öğretki olabiliyor mu? Olması lazım tabi. Ama ben bir tiyat- rocu olarak içinde bulunduğum çevreye baktığımda. tiyatroculara baktığımda bunu göremiyorum. O insanlar ki Çe- hov'lan, Beckett'leri, Pinter'lan oy- namıştır, oyundan çıkarlar ve kaldıklan yerden. eskisi gjbi yaşamaya devam ederler. Ben kendi adıma bunun uğraşısını ve- riyorum, sancısını taşıyorum. Her oy- nadığım oyunun, içinde bulunduğum bu üretim sürecinin beni bir yerlere taşıması ve kendi değerlerime. doğru bulduğumu baa şeylere yeniden. kuşkuyia bakmamı sağlaması için uğraş veriyorum. - Bunık Ezgi'de 'soisiyie sevgilisini boğan bir kadtn'ı oynamtşsınız. Bu oyun ^konomik sorunumu çözmek ve kamera deneyimi kazanmak için TV dizisinde oynamayı seçtim. Çünkü en çok istediğim şey, ilerde bîr gün, mutlaka bir sinema projesinin içinde bulunmak ve kalıcı olmak. tım. Çünkü cn çok istediğim şey. ilerde hırgun. mutlaka bir sınema projesinin içinde bulunmak. - Neden? Çünkü sınemanın öncelikle kalıcılık gibi bir özelhği var. Yaptığın şey elli yıl sonra da y uz yıl sonra da ızlenıyor. Bir de sinemada kendini seyretme. yaptığın şeyi görme şansı var. - Sinetnayı bu kadar setdiğiııize göre, beyazperdede canlandırmayı istediğiniz bir karakter oldu mu? Rosa Luxseml)urg'u oynamayı çok ıs- temiştim. keşke oynayabüseydım diye düşündüğüm rollerden binydi. Ya da Antonioni'ınin "Yolcu'sunda o kızı oy- namayı çok isterdim. Türkiye şartlannı düşünürsek, kesinlikle kalıteli. yani dü- rüst olduğuna inadığım bir fılmde oyna- mak isterim. Bunun dışında atmosferi beni herza- man çok etkilemiş yönetmenler var. Es- kilerden Metin Erksan. yenilerden Ömer Kavur. filmlenni merak ve heyecanla beklediğim ve seyrettiğim zaman bana heyecan veren isimler. Sinemada sevdi-. ğim atmosfer Bergman'ın fılmlenndeki atmosferdir. Oynamak istediğim karak- ter de. "hayat karşısında bir tür anarşist tavır alan. kendi dünyası içinde gidip ge- len. ama bu dünyayto olan iiişıkisini de hiçbir zaman koparmayan. kendi içine kapalı ve bir o kadar da dışa dönük, ikı yani da olan, yani çok duygusal ama duygulannı hiç göstermeyen' bır kışilik. 1960'larm efsanevi müzikali 'Hair' 25 yıl sonra eylülde İngiltere'de tekrar sahnelenecek Saçlann yenidenuzamazamanı geldi mi? Galt •Hair ' müzikalinin üç yazan; Jim Rado. Gerome Ragni M3ffiî^£SÎ5üuSf Ve Galt McDermOt mÜZİkalİ yazdlklan dönemde hİÇ de ağızlanna hiç uyuşturucu koymamışlar uyuşturucu kullanmamışlar ve hippi yaşamı yaşamamışlar. Kültür Servisi - 1960'lann efsanevi müzi- kali "Hair" Eylül ayında, İngiltere'de yeni- den sahnelenecek. Ancak, hippi felsefesini anlatan, uyuşturucu ve özgür seksi yücel- ten bu müzikal. güniimüzdeki AİDS kor- kusu vc uyuşturucuya karşı oluşan bilinç- lcnme \ üziinden. değiştiriîerck gelecek se- yırci karşışına Bunca yıl sonra neden şimdı Hair müzi- kalinin yeniden sahnelendiği sorusu sosyo- loglar için ilginç bir araştırma konusu o.'a- bilir. Ama müzikalin üç yazanndan bin olan ve 1968 yılında Broadvvay'deki ilk sahnclenişindc başrolü üstlenen Jim Ra- do'nun çnk daha basit bır açıklaması ' ur' •^etmişlfrin sonunda ve seksenlcrdc. hem \merika'da hem A\rupa'da herkes kısa saçlıydı. Şimdi saçlar yeniden uzamaya başlıvor gibi, demek zamanı geldi" Ancak gelipçatan zaman artık farklı bir zaman ve bu yüzden " kokain, eroin, opium" diye bır dizi sert uyuşturucu adını peş peşe sıra- layan şarkı sözleri. bu yeni Hair'de daha hafıf uyoışturuculann. herkes tarafından anlaşılamayacak .ırgo İMmlerine bırakıni 1 } yennı. Jim Rado y aptıkları bu dcğişiklıkle- ri şöyle açıklıyor: "" lyuştunıcularla ilgili şarkıları yazdığımı/da bu konuda bemen he- men hiçbir şey bilmiyorduk. O yüzden şimdi daha hiafıf uyuşturucular kullandık, zaten hippilerin otantik uyuşturucuları da bun- lardı." Bu yanıt. gerek filmını gerekse mü- /ıkalını seyretmıs ya da albümlerinden şarkılannı dinlemış olan dünyadakı mıl- yonlarca Hair hayranını hayal kınklığına uğratacak. Dahası sadece Rado değil Ha- yazdıklarınıız araştırmalarımızdan ögren- diklerimize dayanıyordu. Araştırma konu- sunda başardıydık doğrusu." Hair'den bu yana geçen 25 yıl içinde üç sanatçı da başka hiç bir müzikal yazmamı- şlar. Ragni ıki sene önce kanserden ölcnc kadar aralanndakı bağı koparmayan ve bırlikte bır sürü bestc yapan üç kafadarlar yınedeorıaya somut birşey koyamamışlar. "Hair'in başansnun yükü omu/larımıza çoktü" diye açıklıyor Rado bu durumu. Şimdi McDermot ve Rado bunca yıl sonra ilk kez bir müzikal üzerinde çalışıyorlar ama bu da vine ilk müzikalleri Hair. Çaiış- nıalannın ilk scfcrkı kadar başarılı olup ol- mayacjğı. Haır'ın bu yeni yumujatılmış versiyonunun ılgı görüp görrneyeceği gibi sorular ise ancak eylül ayından sonra ce- vap bulabilecek. AkdenizOrkestmsı Kültür Senisi- 14-26ya$,l.ın arasında olan Akdcniz ülkclerinden 107müzisyen.temmuzayıboyunca Fransave Fas'ıa konserler veny or. 17 ülkeden gelen gençler, çeşitli müzikokullan vekonservatuvarlardaokuyoriar. Toplam on ikı konser verecek olan Akdeniz Orkestrası'nın konserlen ağustos ayı başında sona crecek. Orkestra'nın konser repertuannda Beethoven, Berlioz, V\agner, Paul Dukas \ c lannis Xenakis'in eserlen y er alıy or. Ressam Martin Barreöldii Kültür Senisi- Soy ut resmin Fransa'da önde gelen isimlennden Martin Barre. geçen günlerdeyakalandığı kanser hastalığından kurtulamavarak 68 yaşında Paris'te oldu. Anaütik soyutlamanın usta ısımlerinden kabul edılen Barre'nin bu anlayışı gcnçlik yıllanndan itibaren belırmeye başlamıştı. 1979 yılında Modern Sanat Müzesi'nde bır sergı açan Barre. 1988 yılında da lirik soyutlamayla geometnk soy utlama arasında gelıştırdıği anlayış nedenıyle L'lusal Resim Ödülü'nedeğergörülmüştü. Sanatı Mondrian'a yakın. kımı zaman Reinhardt veMoris Louis'yı çağnştınyordu. Bu yıl içersinde Parıs'ieaçtığı sergıde Barre. yeni eserlerini sergileyerek büyük ılgi görmüştü. 'Sürgün', Philadelphia Film FestivalVnde KüJtür Servisi - \Iehmet Tannsever'in yönetmenliğini yaptığı "Sürgün"adlı film Phıladeiphıa Film Festivali'ne katıldı Bu yıl 2 !-24temmuztarihlen arasında yapılan 16. LJIuslararası Phıledelphıa Film Festıvali. "market' ve •yarışnıairolmak üzereiki bölümden oluşuyor. 16. Üluslararası Phıledelphıa Film Festıvalfnebuyıl tüm kategorilerde 20 ülkeden 120 film başv urdu. Sürgün filmi. uzun metrajlı film dalında ilk sekize gırerek büyük bir başan sağladı ve fınale kaldı "Sürgün" daha önce 5-1 ekim 92 tarihınde İtalya'da yapılan 45. Salerno Film Festıvali'ndc en iyi ıkincı film ve İtalya Cumhurbaşkanlığı Gümüş Plaket ödülü. ardından 8-15 ekim tarihleri arasında yapılanÖzbekısıan 11.Taşkent Film Feştivali'ndeeniyiikıncı tilm seçılerek. "GümüşSimurg" ve İlk Filmini Çeken En İyı Yönetmenödullerinı almıştı. Yıldız Kenter 'Euromusicale'de ANKAR A (ANKA) - İsıanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter, AT Komisy onu Başkanı ve Münıh Belcdiyesi'ninkatkılanylailk kczdüzenlenecekolan "Euromusicale"(Avrupa Müzikali)'ndeTürkiye'yi temsil edecek. İstanbul Devlet Senfoni Orkesırası Müdürlüğu'ndenedinılen bılgıyegöre. AT Komisyonu Başkanı Jacgues Deleros hımayesınde ve Münih Belcdiyesı'nin katkılanyla bu yıl ilk kezdüzenlenecek olan Av rupa Müzikali'ne, 31 Av rupa ülkesınden tanınmış 32 orkestranın davet edildiği bildırildi. Munıh kentınde gerçekleştirilecek oian Av rupa Müzikali çerçevesinde orkestralar, 1-31 ekim tarihlen arasında konserler verecek. Her ülkenın kendi eserlennı seslendirmesınin zorunlu olduğu Avrupa Müzikali'nde. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası; Adnan Saygun, L'lvi Cemal Erkin ve Ferit Tüzün'ün eserlenni seslendırecek. Aynca Avrupa Müzikali'ne davet edilen sanatçı Yıldız Kenter, "Avnıpa Kültürü Türk Kültürüne Ne Verdi? Türk Kültürü \vrupa Kültürüne Ne Verdi" konulu bır konuşma yapacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın konseri ile sanatçı Yıldız Kenter'ın konuşması 17ekimdegereckleştirilecek. Avrupa Müzıkali'nin her üç yılda bir degişik bir ülkede yapılması planlanıy or. Sherlock Holmes Doğan Kardeş'te Kültür Senisi - Ayiık çocuk dergisi Doğan Kardeş'in temmuzsayısında. Sherlock Holmes'un maceralanyer alıyor "Bohemya'da Skandal" başlığını taşıyan yazıyı Cem Akaş hazırlamış ve Şahin Erkoçak resimlemiş. Dergınm. 'Bızı \'aşatan Doğa" bölümünde "Dennliklerin SakınCanavarlan"başlığıylaköpekbalıklannın degişik türlen ve özelliklen anlatılıyor. "Gezerken" bölümünde ise Portekiz'ın tanhi anlatılıyor ve ülkenin doğal, tanhi ve turistik güzellikleri tanıtılıyor. '"Nabukodinozor". "'Haylaz'ın Serüvenlerı". "Vampi" ve "Tımoti". Doğan Kardeş'tebulabıleceğinizçizgıromanlar. Aynca. "Ne. N'edır, NJMI.', Bızdenonermesi.Türkçenınoyunlan. Bulmaca. Sizin çizdıkleriniz ve Mektup arkadaşı" köşeleri ıle Gızli E\r adlı öyküyü de Doğan Kardeş'ın temmuz sayısında okuyabilirsiniz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear