14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet70. YI.SAYI 24782 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 24TEMMUZ1993CUMARTESİ Anne babalar masalann tıkış tıkış olmadığı, yiyecekleri sade, servisi hızlı lokantalan tercih ediyorlar Lokantaya gitmekçocuklannda hakkı BRYAN MİLLER Jack Jelenco ve eşi Margaret, lo- kanta seçerken her zaman tadı da- makta kalan yiyeoekler ya da büyü- leyici bir atmosfer aramıyor. Daha çok, masalann tıkış tıkış olmadığı, yiyecekleri sade, servisi hızlı lokan- talan tercih ediyorlar. Romantik ol- madıklanndan değil. Yalnızca ger- çekçiler, çünkü genellikle üç ve dört buçiık yaşlanndaki kıpır kıpır oğul- lannı da beraberlerinde getıriyorlar. Jelenco, "baa lokantalar tuzluk, mum, bıçak gibi her türiü tehlikeli maddeyi önünüze yığarlar" diyor. "öylece çekilmeyi beİdeyen bir ma- sa örtüsü gördük mû, yüreğimiz güm güm atmaya başhyor. Camdan yapılmış her şeyi hemencecik orta- dan kaldınnz." Çocuklannı lokantalara götûren anne-babalann sayısı arttıkça Jack ve Margaret'in taşıdığuıa benzer kaygılar da giderek yaygmlaşıyor. Böylecc, lokanta deneyiminin hem ana-babalar, çocuklar hem lokanta hem de lokantaya gelen diğer kişiler için nasıl zevkli kılınabileceği sorusu gündeme geliyor. Anne-babalann ve çocuklann en temel kaygüan arasında, zamanın- da servis, gûzel bir çevre ve çocukla- n da düşünen bir mutfak yer alıyor. Bütün anne-babalar sıkıntının yaramazlığı körüklediginı bilir. Ve yine hepsi, küçük çocuklan yavaş hizmet veFen bir lokantaya götür- menin, onlan cam eşyalar sergisinde başıboş bırakmaktan daha farklı sonuçlar doğurmayacağı konusun- da hemfikirdır. "Çocuklar sabırsızdır. Yiyecekle- rini hemen önlerinde görmek ister- ler," diyor üç çocuk annesi Virginia Grady. Anne-babalar ekmek ve krakerle- rin, özeUikle alü yaş ve altındaki ço- cuklan geçici bir süre için sakinleşti- rebildiği görüşünde. Oysa su bar- daklan, genellikle devrilmeyi bekli- yordur. Yedi ve alü yaşlannda iki çocuğu olan Digan Sinclair, "lokantada ya- nm saat içinde yiyecek bir şeyler gel- mezse. masayı yiyecek hale geliyor- lar," diyor. Anne-babalann ortak olduğu bir başka nokta da, çevrelerinde ne ka- dar fazla hareket olursa çocuklann o kadar az hareketli olduğu. Bu yüz- den, çocuklara yönelik özel hizmet veren lokantalan tercih ediyorlar. örneğin baa lokantalar çocuklara boyama kitaplan. boya kalemleri veriyor, bazılan balon veriyor, bazı- lannda video gösterimleri yer ah- yor. ABD'nin çeşitli kentlerinde ve Ja- ponya'da şubesi bulunan Ed Debe- vic's çocuklar için çok hoş sürprizler hazırlıyor. Lokantanın bir şubesin- de çocuklara, ısmarladıklan her ta- bak karşılığmda oyuncak paralar verilıyor. Çocuklar bu paralarla A nneve babalar, çevrede ne kadar çok hareket olursa, çocuklann o kadar azhareket etmek istediklerini söylüyorlar. Drakula dişi ya da tahtadan küçük bir uçak alabiliyor. GarsonJan yakalanna, üzerlerin- de komik yaalar bulunan rozetler takıyor: "Bana bahşjş ver ya da su- suzluktan öl", "Ye ve çık git". Anne-babalann lokanta tercihle- rinde bir diğer etken, çocuklar için daha küçük ve daha ucuz porsiyon- lann getirilmesi. Kuşkusuz, geri çevirmemekle bir- likte çocuklan pek hoş karşüama- yan lokantalar da var. Lokanta sa- hibi için can alıa nokta, anne-baba- lann çocuklannı denetleyebilmeleri. Çocuklann ortaükta dolaşrnasına izin vermek yalnızca diğer müşteri- lere saygısızkk anlamına gelmıyor, tehlikeli yönleri de olabiliyor. Bir lo- kanta sahibi "Bazen, ortalarda, tep- si taşıyan garsonlar için tehlikeli ola- bilecek üç yaşjnda veletler koşturur. Anne-babalann çocuklan kontrol etmesi gerekir" diyor. Madem çocuklan lokantaya gö- türmenin onca sakıncası var, anne- babalar niye riske giriyor? Jelenco'- nun yanıtı şu: "Bütün birgünün ver- diği yorgunluktan sonra yemek pişi- rip bulaşık yıkamakla uğraşmak is- temiyoruz. Üstelik çocuklannızın yenı bir şeyler keşfedip mutlu olma- lannı izlemek keyif verir. Bazen bu, lokantada da olabilir." "Çocuğunuzdan neler beklemeli- siniz?"sorusunu uzmanlar şöyle yanıtlıyorlar: Dogumdan iki y aşına kadar Dört davranış biçimi görülebılır. Bunlar- dan üçü, uyumak, ağlamak ve tü- ketmek. -Anne-babanın kendilerini rahat hissetme şansı yan yanya. İki yaş: Kıpır kıpırlık. Yüksek sandalyelere gereksinimi var. Bu hem lokantanın hem çocuğun sağlı- ğı için gereklı. Sandalyeden kaç- mak, lokantanın dekoru ve öteki müşteriler açısmdan tehlıke oluştu- rabilir. -Yüksek sesle bağırmak (özellikle "hayır"). -Ufacık böbreklere dikkat! Üç ve dört yaş: Yiyecek saplantısı, örneğin yalnızca sade makarna ye- mek. Sossuz, soğuk ve hamur gibı olması tercih nedenidır. Sos fobısı görülür. -Çocuklar doğru ve yanbşı (gar- sona vurmak, su püskürtmek) ayırt etmeye başlar. Bu, yaramazlığı daha da çekici kılar. Beş yaş: Çocuklar baa yiyecekle- rin nereden geldiğini keşfeder (se- vimli kuzular, gıdaklayan tavuklar). Vejeteryanhkla kısa süreli bir flört, hatta yalnızca ekmek diyeti görüle- bilir. -Erkeklerde maçoluk belirtileri: "Çorbandaki böcek mi?". Kızlarda fitnecilik sendromu: "Anne, Gary kolama çöp attı." Akı yaş: Menüyü okumakta ıs- rarcı tavır. Yemek secme alışkanlığı had safhaya vanr, bu durum on yıl kadar sürer. -Lokantalardan hoşlanmamak. Surat asmak. Yedi-on yaş: Yemek ilk kez, az pişmiş olduğu için geri gönderilir. OD-ODÜÇ yaş:Ergenlik behrtileri. -Oburluk. yemek gelene kadar ekmeği süreklı tırtıklamak. Esas ye- mek gelince kendini aç hissetme- mek. Onüç yaş: Sağda solda aileyle gö- rünmekten utanmak. Et yerine sebze alışkanlığı yaygınlaşıyor Haber Merkezi-İnsanlar, giderek daha bilinçli besleniyor. Bu nedenledaha çok sebze, daha az siyah et yiyip, besinlerin etiketlerini daha yakından izliyor. Amerikan Beslenme Demeği'nin gerçekleştirdiğı araştırmaya kaülan 18 yaş ve üstündekılerden oluşan 483 erkek deneğin, yüzde 83'ü sağlığırta daha çok özen gösterdığini belirtiyor. Geçen yıl beslenmelerindedeğişiklik yapanlann yaklaşık yansı, daha sağlıklı yaşamak ve hastahktan konınmak amaanı güdüyor. Yüzde 25'iyse hedeflerinin formda kalmak olduğunu belirtiyor. Beslenmenin sağükla bağlanüsırun irdelendiği haberler sürekli izleniyor. Bu nedenle insanlar artık beslenmelerine özen göstermeleri gerektiğinin bilincinde. Araşürma sonuçlan geçen yıla kıyasla şöyle: - Yüzde 39, daha çok sebze yedığini belirtiyor. - Yüzde 20, meyve tüketimini arttırdığını dilegetiriyor. - Yüzde 20, daha çok tavuk ve balık yiyor. - Yüzde 16, daha çok tahıl yiyor. - Yüzde 45, daha az siyah et yiyor. - Yüzde 18, Fast-food'u kestiğmi belirtiyor. Araşürma aynca erkeklerin beslenmeyle ilgili alışverişlerde bir önceki yıla kıyasla daha etkin olduklannı ortya koyuyor. Deneklerin ücte ikısi, alınacak besinlerin listesini evde hazırladıklannı belirtiyor. Yine üçte ikisi, geçen yılda olduğu gjbi, yemek pişirme görevini üstlendığini ıleri sürüyor. Daha dengeli bir beslenmeye geciş, sanıldığı denli güç değil. Süreç, tümüyle yeni bir beslenme programına geçişten çok, eski besinlerin gözden geçirimi niteliğini taşıyor. Orneğûı, pizzanın üzerindeki tam yağlı peynir yerine yağı alınmış peynirin yeğlenmesi. salam sosis yerine sebzelerin eklenmesiyle bu besin daha sağlıklı bir niteüğe bürünebilir. Sandviçler, kepek ekmeğinden yapılabılır ve bir salata yaprağı, bir dilim domates birazmeyveile son derece sağlıklı bir duruma getırilebilir. Tesettüre 'ödüllü' teşvik TAHRAN (AA) - îran'da devam eden Güvenİik Güçleri Hanas'nda, güvenlik güçlerinin îslami kurallann uygulanması için 'halkla üişkiler' tekniklerine başvurduîdan görülüyor. İranlı hanırnlarla güvenlik güçleri arasında bitmek bilmeyen bir 'gerilla savaşı' haline gelen tesettür çekişmesınde. hafta içinde güvenlik güçleri yeni bir yöntem benimsediler. Buna göre Tahran'ın çeşiüi merkezlerinde kurulan çadırlarda, polis, kadınlara Islarru adab-ı muaseret konulannda bilgi veriyor, dinleyiciler arasında îslami kurallara göre giyinmiş kadınlara çeşitli ödüller sunuluyor. önceki ay, tesettür savaşının yine alevlenmesine yol acan Toplumsal Fesatlarla Mücadele Haftası'nda, devrim muhafızlannın başvurduğu bildirilen ve resmi makamlarca yalanlanan sertlik yönteminin ardından uygulanan bu yöntem, güvenlik güçlerinin taktık değişiklıgine işaret ediyor. Budeğişiklik üst düzey İran yetkililerince de teşvik ediliyor. Padişahlann zümrüt merakı Elmas tutkunu Avrupalılar, Yeni Dünya'da keşfedilen yeşil renkli taşı, zümrütü önceleri dikkate almamışlardı. Oysa Hint, Jran, Osmanlı ve Mısır saraylannda yumruk büyüklüğündeki yeşil knstaller takı olarak kullanılmaya başlamıştı. Nefes kesici güzellikteki zümrüt veelmas işlemeli kutu, şu anda, tran'da bulunuyor (solda). Sap kısmında kapağı zümrütten yapılma bir saat olan, yine zümrüt işlemeli bir han- ^r, zümrütten enfıyekutusu, zümrüt ve yakutlann süslediği altından bir kalem kutusu ise şu anda Topkapı Sarayı'nda bulunuyor. Kusuruna rağmen yine de değerli kabul edilen tek taş: ZümrütNATIONAI GEOGRAPHIC FREDWARD Zümrüt, M.Ö. 3.500'lerden beri bilinir. Kızıl Deniz yakınlanndaki efsanevi Kleopatra madenleri, ilk zümrüt kaynaklandır. Genellikle el- maslardan daha değerli kabul edilir ve degerlilik sırasmda yalnızca ya- kut ondan önce gehr. Peki zümrüt gerçekten nedir? Bu soru, taşlarla uğraşanlann aklını uzun süre kurcalarruştır. Çağdaş kimyasal analiz yöntemlerinden yoksun geçen binlerce yıl boyunca, neredeyse yeşil renkli, gûzel görü- nümlü bütün taşlara zümrüt dendi. 19. yüzyılın ortalannda, maden bilimciler, rengini kromdan alan ve değerli sayüacak kadar yeşil olan bütün taşlara zümrüt adını verdi. 1963"te Brezilya'da rengini vanad- yumdan alan yeşjl renkli zengin taş yataklan bulunana kadar bu tanım geçerliliğini konıdu. Daha sonra, Afrika'daki madenlerde de yine va- nadyumla renklendirihniş yeşil taş- lar bulundu ve bu taşlann zümrüt olduğu kabul edildi. Gerçek bir zümrüt ne kadar yeşil olmalıdır? Bu soruyu yanıtlamak ol- dukça güç, çünkü taşın rengi, kim- yasal yapısma bağlı olarak soluk san-yeşilden, mavimtrak yeşile ka- dar geniş bir yelpazede yer alıyor. Fakat uzmanlar, krom ve vanad- yumla renklendirilmiş taşlan genel- likle zümrüt olarak kabul ediyor. Zümrüt tarihindeki en önemli dö- nüm noktası Ispanyollann, 1500'- lerin başlannda Güney Amerika'ya adım atmalandır. Asıl olarak, altın ve gümüş talan etmekle birlikte, ts- panyollar Meksika'daki zümrütleri de farkederek, kaynağını aramaya çıkarlar. Kolombiya'ya vardıkla- nnda yerli halktan 7.000 zümrüt gaspetmişlerdir. Sonunda bugün bi- le dünyanın en eşsiz zümrütlerinin çıkanldığı Kolombiya'daki Muzo madenini keşfederler. Başlagıçta, elmaslann üstüne taş tanımayan Avrupaülar, Yeni Dün- ya'dan gelen bu taşlara ilgi göster- mez. Oysa, aynı dönemde Hint, İran, Osmanlı ve Mısır saraylannı yumruk büyüklüğünde zümrütler süslemeye başlamıştır. Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya hala zümrüt akıyor. Fakat günü- müzde kaçakçılıİc, zümrüt dolaşı- mındaki en gecerli yol oldu. Kolom- biya'da her yıl yanm milyar dolar değerinde zümrüt çıkanlıyor. Ma- den mühendisi Felix Rueda'ya göre, Kolombiya'da çıkanlan zümrütün yüzde 60'ı yasal olmayan yollardan ülke dışma taşınıyor. Kolombiya'dan sonra dünyadalci en zengin zümrüt yataklan Zambi- ya, Brezilya ve Zimbabve'de yer alır. Bütün bu ülkelerde de zümrüt ka- cakçılığı, hükümetlerin bir türlü çö- züm getiremedikleri bir sorundur. Zümrüt, dünyada vergisiz, hiçbir kayda geçirilrneden, görünmeden, neredeyse sihirli bir halı üstündey- miş gibi dolaşır. Çok değerli kabul edilen bütün zümrütlerin tarihinde en az bir kaçınlma olayı vardır. Iç yapısındaki kusurlarla birlikte değerli kabul edilen tek taş zümrüt- tür. Çünkü madenden çıkanlan do- ğal zümrütlerin hemen hepsinde ufak tefek kusurlar bulunur. Bu^ yüzden küçük bir onanmdan geçer-^ ler. Tüm dünyada en çok kullanılan onanm tekniği. yağlamadır. Bu tek- nikte zümrüt önce aside sokulur, suyla ve asetonla yıkanır, ardından artıklanndan anndırabılmek için bir vakuma konur. Sedır ağacının kabuğundan yapılmış bir yağla bir- likte ısıülır. Isıtma işlemi, iıava boş- luklannın bu yağla dolmasını sağ- lar. Ancak uzmanlar yağlamamn, uzun süreli bir çözüm olmadığı gö- rüşünde birleşjyor. Karşrtiıklann içiçeligi Zümrüt, karşıtlıklann iç içe geçti- ği bir taştır. Onanldıktan, yoğun emek harcanarak kesildikten sonra Avrupa. Asya ve Hollyvvood'daki hanımefendılerin boyunlanm, ku- laklannı, büeklerini süsleyen bu taş, gezegendeki en berbat yerlerden, en ağır koşullar altında çahşan işçiler tarafından çıkanlır. Bu taşlan bulup çıkaran insanlar, içlerinden bir tane- sini takmaya yetecek kadar para bi- riktirmeyi bile düşleyemez. Yine de taşlar, başkasırun üzerin- deyken bile gözlerimizi kamaştınr. Zenginlik ve tutku çağınşünr çokla- n için. Güzelliğe duyduğumuz ge- reksinimi tatmin eder. Sezinlediği- miz ama açıklayamadığız gizemli bir dünyayayla aramızda bir bağ kurar. Taşlar, sahıp olabıleceğımiz bütün şeyler arasında sonsuzluğa en yakın olanıdu 1 . Bugün,geleceğe kapsüUetaşınacak ELITE Service SCOTT FERGUSON Hepimizin çocukluğunda özenle bir yerlere gizlediği ırilı ufaklı eşya- lan vardır: En sevdiğimiz oyuncak, üzerinde yalnızca bir ad ve tarihin bulunduğu bir defter yaprağı, bir resim... Acaba bu gizlı hazıne yıllar sonra hangi gelişmiş garip yarau- klann eline geçecek? Saklandıktan sonra birkaç gün merakla izlenen değerli hazinemiz genellikle bir süre sonra belleğimiz- den uçup gidiverir. Yaşamımızdan bir kesitin daha sonraki kuşaklar için saklanması bir oyiın mu, yoksa ilkel bir dürtü mü? Uluslararası Zaman Kapsülü Demeği'nin (UZKD) kuruculan- ndan Paul Hudson, herkesin gele- cek için bir şeyleri saklama arzusu olduğu görüşünde. Hudson'a göre, insan yaşamının çok kısa olması- ndan kaynaklanan ve yaşamı ölümsüz kılma yolunda bir dürtü olan bu istek son derece doğal. yıl sonra resmen mühürlendi. Ja- cobs'un kapsülün mühürlü tutul- ması için öngördüğü 6.177 yıllık sü- renin tamamlanacağı 28 Mayıs 8113 günü, 1936 yılı ile bilinen ilk tarih kayıtlannın bulunduğu İö 4241 yılı arasındaki süreye eşdeğer- de olması nedeniyle ilginç. Jacobs"un eşya toplayıp yazınsal eserlen mikrofılm haline geürdiğı sırada G. Edward Pendray de VVes- tinghouse Electric Corp. ile benzer bır proje üzerinde calışıyordu. Pendray. topladıklannı ^zaman bomtası" adını verdiği silindir biçi- minde bir aygıtta toplamayı tasar- ladı. Ancak 1938'de bu aygıün adını "zaman kapsölü" olarak de- ğiştirdi. Bu ad herkesin düşgücünü uyandırmaya yeterdi. VVestınghouse zaman kapsülü, teksül ve plastik örneklerden tutun da, 100 kitabın mikrofilm kayı- tlannı da içercn. "çok kullanılan'' apsülleri yaratanlarherne kadariyimser olsalar dapekçokkişibeş bin yû sonra bunlann birilerinin eline geçeceğine olanaksız gözüyle bakıyor. 1990 yılında UZKD'yi kuran Hudson ve arkadaşlan için zaman kapsülü adı verilen bu çocukluktan kalma hazineleri bulma ve kayıtla- ra dökme işi büyük önem taşıyor. Dernek, bu konuda bir bilgi ban- kası işlevi görüyor. Zaman kapsüllerinin çoğu hırsızlık, gizlilik ya da kötü planla- ma nedeniyle yok olup gitmiş. Bir şans eseri olarak. birçok önemli zaman kapsülünün yeri bili- niyor. Demeğin merkezi olan At- lanta Üniversitesi'nin Oglethorpe kampüsü, tüm zaman kapsülleri- nin öncüsü olarak bilinen "Uy- garlık Kriptosu" kapsülünün ana- vatanı. Bu, 1930'larda başlayan zaman kapsüllerinin alan çağını iceren ge- niş bir kapsül. Scientifıc American dergisinin 1936 kasım sayısmda, dönemin Oglethorpe Başkanı TTıornwell Jacobs ilk kez, yaşan- makta olap uygarlığın. davranış ve geleneklerin daha sonraki kuşakla- ra, gelecekteki uygarlıklara ka- zandırma düşüncesini ortaya attı. Jacobs bir tür fıravun mezan oluş- turup içine. salt Artie Shavv plak- lan, yapay ürnaklar, kol düğmele- ri, gazete kırpıklan değil de, son 6000 yılın.bilgilerini de katmayı amaçladı. Örneğin. İncil'in veDan- te'nin "Cebennem"inin birer mik- rofılminin. 1898'den beri süregelen tarihsel olaylan konu alan fılmlerin de bu koleksiyona alınmasıru ön- gördü. Jacobs sanayiciler ve filantro- pistlerden proje için maddi yardım isteminde bulundu. Herkesi bu ko- nuda öneride bulunmaya cağırdı. Kripto, Gotik bicemde bir yapının altındaki eski bir _yüzme havuzuna gömülecekti. Üç yılı aşkın bir süre içinde, Jacobs birçok kişinın de yardımıyla bu tasansını gerçekleştirdi, zTaman kapsülünün kapısı 28 Mayıs 1938'de açıhp, iki 35 eşyadan oluşuyor. Bunun dışında, Albert Einstein ve Thonus Mann'ın gelecek kuşaklara iletile- rinin yer aldığı "Kayıt Kitabı"run da kapsüldeki eşyalar içinde önemli bir yeri bulunuyor. 1939 New York Dünya Fuan sı- rasmda VVestinghouse pavyonu- nun altına gömülen kapsül 5000 yıl sonra, yani 6939'da açılacak. Wes- tinghouse'un 1964-65 fuan sırası- nda. ilk kapsülün 300 metre uzağı- na gömülen ikinci kapsülde bulu- nan bir Beatles plağı ve bikini, ara- daki 25 yıllık süre içinde toplumun ne denli değiştiginin bir göstergesi olacak. Zaman kapsülleri içinde en sıradışı olarak nitelendirilebilecek olanlar Voyager 1 ve Voyager 2 ile uzayın derinliklerine gönderilen kapsüller. Her birinde alun kapla- malı bakır bir fonograf kanalıyla görsel ve işitsel imge kayıtlan iletili- yor. Kayıtlarda dünyanın konumu ve insanın genetik yapısı ile ilgili aynnülı bilgi, kambur bir balinanın çıkarttığı sesler ve çeşiüi türde mü- zik örnekleri bulunuyor. önümüzdeki yüzyıl içinde bu uzay araçlan Samanyolu'ndan yola çıkarak başka yıldız kümeleri- ni araştıracak. Bir milyar yıllık ömrü olan bu zaman kapsülleri bel- ki de asla kimsenin eh'ne geçme- yecek. )957'de Plymouth fır- masının içinde arabayla gömülen kapsülü 2007 yılında açılacak. Kapsülleri yaratanlar her ne ka- dar iyimser olsalar da, pek çok kişi 5000 yıl sonra bunlann birilerinin eline geçeceğine olanaksız gözüyle bakıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear