Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ1993 ÇARŞAMBA
10 DIZIYAZI
tebliğlebaşlar, silahlasürer'
HAYALİ DEVLETİN HAYALİ EMİBİ
CEMALETTİN KAPLAN
ORAL ÇALJŞLAR
*EDE!\ CEMA LETTIN HOCA ?
• • -ı-
O
zel bir görüşme > apabilmenin zor olduğu
Cemalettin Hoca ile Bonn'daki Alman Parlamento
binasının hemen yanıbaşında Alman Basın
Kulübiinde konuştuk. Çevresinde yardımcılan ve
taraftarlan da buJunuyordo. Cemalettin Kapiania
tartışmalı bir söy leşi >aptık. Taraftarlan da ilgiyle
izlediler. Zaman zaman onlâr da müdahalede bulundular.
Hepsi cöbbeli ve sarıklıy dı. Alman Hükümet merkezinin
yakınmda lüks bir salonda, Hoca ve arkadaşlannın görünüşleri
garip bir zıtlık oluşturuyordu. Daha garip olanı Hoca'nın
çevresinde topladığı azsayıda taraflanyla bir devlet kurduğunu
Uan etmesiydi. Kendisi de bu sayede deviet başkaru > ani Emir
haline gelmişti. Kaplan'la Sı>as olaylarından, Tansu Çiller'in
Başbakan olmasına. Aziz Nesin hakkında çıkardığı ölüm
fet>asından, Erbakan'a kadar bir çok konuyu göriiştük. Hoca,
tane tane konuşuyor, sıkıştığı zaman dunıyor düşünüyor,
etrafın a bakıyor ve ağır ağır yanıtlıyordu. Çevresinde az insan
bulunduğunu kabul ediyor, uzun bir dönem içinde ücte bire
ulaşarak ikridarı bir ayaklanma ile ele gecireceğini söylüyor.
Bu tür konulan Alman hükiimetinin başkentinde konuşmak
da ayn bir ironi sayılabilirdi. "AUah akıl fVkir versin. Allah işini
rast getirsin" demekten başka uygun söz bulamıy orum.
Bazı okuyuculannuz belki de hakh ola-
rak bize soracaktır: Cumhuriyet gazete-
si, ülkemizde önemti bir gücü olmayan
bir kisi ile neden görüşüyor? Ona niçin
hak ettiğinden fazla kıymet veriyor?
Bir yöniîyle hakh olan bu tepkiye ya-
rutınuz var. Gerçekten işimizi gücümüzü
bırakip Almanyalara, Cemalettin Kap-
lan ile görüsmeye gitmemizin hem bizim
açınuzdan, hem okuyucumuz açısından
mutlaka anlamı olduğunu düşünüyaruz.
Cemalettin Hoca'nın, Ahnanya'daki ta-
raftarlanna bakınca sanıldığı kadar bü-
yük birgüce sahip obnatbğım görüyoruz.
Yurt dtşındaki dini cemaatler içinde Re-
fah Partisi taraftarlannın oluşturduğu
Milli Görüs Teşkilatt örgütlenme ve ta-
raftar sayısı bakımından daha etkiti .
Yüzlerce Cami, kuruhış, bu çevrenin et-
rafinda örgütlennüş durumda. ,\itekim
bu yüzden, okuyucunun bir karşıhıs-
tırma yapabümesini sağlamak amaayla
Cemalettin Hoca'ya yönehtiğinu'z soru-
lan daha sonra Milli Görüs teşkilatının
Federal Almanya'daki liderlerinden ve
Alman Devleti'ninresmen Şeyhülislam
Uan ettiği Ati Yüksel'e de sorduk.
* * *
İnsanların düşünceleri nedeniyle yas-
güanmasma ve saldmya uğramastna
karşıyız- Bu kim ohırsa obun böyledir.
Ancak Cemalettin Hoca, Sıvas'ta, en
değerli insanlarımtzt diri diri yakanfa-
natiklerle aynı anlayışa sahip. Aziz Ne-
sin hakkında ölüm fetvası çıkardığtnt
açık açık Uan ediyor. Bir çok dinfanati-
ğinin dile getiremediği görüşleri söyle-
mekten çekinmiyor. Şeriat'la neyigetir-
mek istediğini bütün çıplakhğıyla ifade
ediyor. Onun gücünün ne olduğundan
çok söylediğifikirler önemti. Eğer bu an-
layıştaki insanlar bir gün iktidara gelse-
ler neleryapacakları, Cemalettin Hoca '-
nın görüşleriyle berrakak kazamyor.
"Çocuktan alhaberi" diye bir halk sözü
vardtr. Cemalettin Hoca elbette çocuk
değil. Yıllarca \ecmettin Erbakan'ın
"rahle-i tedrisV'nden geçnds, o çevrenin
adanu ohnııs. 12 EyhVden önce MSP'-
nin Erzurum miüetvekiti adayt. Bilmedi-
ğinv'z bir dünyanm insanı değil. Bu ütke-
nin resmi deviet kurumu olan Diyanet
tşleri'nde Başkan Yarduncıhğı yapmış,
15 yılAdana Müftüsü olmuş. Ona "rnec-
zup" diyerek olay hafifletilemez. Uze-
rinde ciddi ciddi düşünühnesi, ciddi ciddi
sorgulanması gereken bir konıı ile yüz-
yüzeyiz.
Cemalettin Hoca'nın şahsmdan çok, şe-
riat ve din adma söyledikleri önemti.
ölûm/etvastnı bu ülkede de savunanlar
var. Inanan insanlara saygıbyız. Evet,
ülkemizin yiizde 98'ine yakını Müslü-
man. Onlann kendi inançlarını büyük
bir özgürlük içinde savunmalart ve iba-
detlerini serbetçe yapmalarını destekh'-
yoruz. Bu konuda eğer bir engel varsa
kaldtnlmahdır. Ama görünen o ki işin
boyutlan böylesine safve içten taleplerin
ötesindedir. Getin hep birUkte, her gö-
rüşten insanlar ve yurttaslar olarak,
bağnazhğın ve saldırganhğın karşısına
dikilelim. Getin bu ülkeyi kan gölüne çe-
virmek isteyenlere ftrsat vermeyetim.
Özgür ve demokratik bir ülke kurahm.
Bundan en çok inanan insanlarımız ya-
rarlanacak/ardtr.
Demokratik bir ülkede Cemalettin Ho-
ca'lann hiç bir önemikalmaz; sözlerine
güaınüp geçilebihr. Ama şimdi ciddi bir
dönemeçteyiz. Kimse kelle avcılanm sa-
vunmasın. Bunu kabul etmek mûmkün
değiMr.
Cemalettin Hoca'nın görüşlerini oku-
yuculanmıza hiçbir sey katmaksızın su-
nuyoruz. Cumhuriyet okuyucuları bun-
ları tartışıp değerlendirecektir. Bu gö-
rüşlerin yayuuanmasuun ülkemizin için-
de buüınduğu durunuı aydınlatmak
açısından önemti olduğu kanısındayız.
O v a I Ç a I ı k
v / a r
Tarikat ehliylearamızda sürtüşme var'
T
ürkiye'de inanç taraşmalan
yüzfinden insanlar canlan-
ndan rduyorlar. Canları-
ndan oJmak verine, otunıp
tartışma olaoağı bulmak.
konuşmak daha güzei bir
yoL Bu noktadan yola çıkarak Konuyu
"Şeytan Ayetleri" tarttşmasına getirmek
jsb'yorum. Bunun yayınlaıunasına siz de
tepki gösterdiniz. "•Şeytan Avetlen'nin
yayınlaıunasına bu kadar tepki gösterme-
ye gerek >ar mıydı? Eğer bîırada Jslami-
yete yöneiik bir saJdırı söz konusuysa, siz
de buna fikri düzeyde cevap verirdiniz. Ni-
tekim "•Şeytan Âyetlerinin yaymlan-
ması insanların inançlarını sarsmadı. Ne-
den o zaman bunca teJaş?
KAPLAN - "Insanlan derecelere ayı-
rmak gerekiyor. Bir kimse Kuran'ı an-
ladı mı? Bunun delıli nerden kaynak-
lanır? Kuran Allah kelamıdır, buna böy-
le inamr. Buna ters dûştüğü zaman onu
şeyeder. Ancak bunun dışında bir takım
saplanulara kapılmış sadece felsefeciler-
de olduğu gibi, sadece akla dayanır. Ve
ona karşı da akli delıller gösterilir. tslam
A Cevap vermişiz. Cevap
vermeleri gerek.
Müslümanımız cevap
veriyor. Şeytan demiyeyim
yani, Salman Rüşdi'ye
karşı olsun, Aziz Nesin'e
karşıolsun cevap
veriyorlar. Gelsinler^
ûleması kelam ılmınde -kelam ilmi
\a.TdiT felseferün karşısında- Allah"ın
varbğını ve birliğini akli ve nakü deliller-
le ispat etmişlerdır. Öyle ıspat etmışlerdır
ki. artık bunun karşısında kimse tered-
düte mahal bırakmaz. Tereddüt bile ol-
maz. Binaenaleyh biz Müslüman olarak,
Müslümanımızın inanaru rencıde eden
cereyanlara nza gösteremeyiz.
-Ama aynı şeyi siz yapıyorsunuz. Ke-
matizme tağut diyorsunuz. Türk devle-
tini mahvetmıştir.Kemalist sıstem temiz-
lenmelıdir' diyorsunuz. Bu da aynı şekilde
Kemalizme inanan insanuı düşüncelerini
rencide ediyor diye kabul ediknesi gere-
kir.
KAPLAN- Yok. Biz diyoruz ki, doğrusu
budur.
- Aynı rencide edilme durumu Kemalistler
için de söz konusu olabilir.
KAPLAN- Cevap vermişiz. Cevap ver-
meleri gerek. Müslümanımız cevap veri-
yor. Şeytan demiyeyim yani, Salman
Rüşdi'ye karşı olsun, Aziz Nesin'e karşı
niz. Şura karar verir demenizin bir gereği
yok.
KAPLAN - Yalnız şurayı toplanz ısüşa-
resini yapanz, herkes fikrini beyan eder,
karar vermek bize aittir. Ama ışjn fetvası
olmadığından. hayaü tehlikesı olduğun-
dan. İslam buna müsaadeetmiyor.
- Türkiye'de çeşitli tarikatler var. Mesela
Nurcular. Siz tarikatçıüğı kabul etmeyen
çeşitli açıklamalar yaptınız. Nurcular,
Fetullahçılar, İran yanlısı Hizbullah,
Türk-İslam sentezi gibi çeşitli egilimler
altında gruplar var. Bunlan nasıl deger-
lendiriyorsunuz.
KAPLAN- Biz tarikata karşı değılız.
îslamın ruhunda ve mebdınde tankat
vardır. Zühd ve takva ismınde vardır.
Biz ılan etmışiz her müslüman aym za-
manda bir zikre yani bır tarikata
bağlıdır. Ve ölçüsünü de vermişizdir.
Yalnız bizim ölçümüzle onlann ölçüleri
arasında fark vardır. Biz sadece sağlam
kaynaklara dayanarak, günlük zikir
nasıl olacaktır, tarikat nasıl yapılacak.
neden ibarettir, bunlar hep delile. kıtap
ve sünnete dayanarak neşretmişız, biz de
olsun ce\ap \envorlar Gelsmler
- Tartışmak laznn. Sizin gibi ölüm fet-
valan çıkarmak verine. Mesela Kemalist
deviet sizin hakkınızda ölüm fetvası çıkar-
sa, Kemalist deviete yöneiik hücümlanna
nedeniyle.
KAPLAN- Çıkardı zaten
- Ölüm fetvası çıkarmadı. Ölüm fetvası
çıkarmak yanlış değil mi? Kemalist devle-
tin s'ze karşı tutumuna yanlış derseniz,
ölüm fetvası daha ağır bir y ankş değil mi?
Öidürme fetvalan vermek verine fikri
bakımdan tartışmak daha doğnı değil mi?
Mezheplerin durumu
KAPL\N- Biz diyoruz ki buyurun gelin.
Biz zahmet ediyoruz onlar etmiyorlar.
Onlar tepeden inme kabul ettirmek isti-
yor. Jşte biz buna karşıyız.
- Sizin İran yanlısı olduğnuz ve tran'dan
yardım aldığınız basında çok yer aldı. Er-
bakan ve taraftarian bu yönde açıklama-
lar yaptılar. Türk dünyası asıl itibariyle
Sünni dünyadır, Şii dünyasıyla Cemalet-
tin Hoca'nın işbirliğı yapması. Türk-
İsUrn dunydbind kar^ı bırcereyan ıtade
etmektedır' dediler. Bunu sizin aleyhiniz-
de kullandılar. Belki sizin taraftarlannız
arasında bu açıklamalar olumsuz etkiler
de yapmıştır. Şiilik de İslam içindeki mez-
heplertlen birisidir. Siz hangi mezhebin ta-
raftansuuz?
KAPLAN- (Bunlan sorunca yanında otu-
ranlara dönerek.) Biz bunu yazmıştık.
Getirin o bolumü okuyun. (Bu sırada
CemalettinHoca'nın yardımcılanndan bi-
risi broşürden o bölümü buldu ve okuma-
ya başladı) Burada var. Hareketımiz.
Ehlı Sünnet akideffine ve Ehu' Şünnet
fıkhına bağlı olup, mezhepsizliğe ve
mezhep değiştirmeye karşıdır.
- Peki sizin mezhebiniz ne?
KAPLAN- Ehh sünnet ve Hanefî.
PKK'vı nasıl değerİendiriyorsunuz?
KAPLAN (Yardımcılaruia dönerek) Bu-
lun onu. (Açıklamalanndaki PKK bölü-
münün bulunmasını istiyor) Bana böyle
sormayın nasıl değerİendiriyorsunuz
diye. Böyle sormak yanhştır. (Bu sırada
Hoca'nın yardımcılanndan birisi ilgüi bö-
lümü okumaya başladı) Kcza doğudaki
çatışmalar derhal durdurulacak. Aslı-
nda ve temelinde kardeş olan ve aynı za-
manda ümmeli Muhammed bulunan ve
fakat Kemalist rejımin kafirüğı ve zalim-
liği, eğitim sisteminin materyalistliği
neticesinde oyuna getirilmiş olan taraf-
lar, çatışmayi durdurup Kuran etrafinda
sulh ve seleme davet edilecek ve bu suret-
le yaralar sanlacak ve tslam kardeşliğı
biiznillah yeniden ieessüs edecektir. Do-
ğudaki olaylar aniında yatan gercekler
başlıkla yazımız bir daha okunmalı. Bak
gördün mü ?Aynca bir de yazı yazmışız.
Şura kararları
- Sizin merinlerinizin birinde okudum
yanlışsa düzeltin. Şuranın karan emiri
bağlamaz diye bir hüküm var mı?
KAPLAN- Var.
- Konuşmanızda Türkiye'ye dönmek söz
konusu olunca şuranın karar vermesi ge-
Eekir dediniz, Şuranın karan sizi bağlamı-
yor. Karar Emire :üt.
KAPLAN- Bağlamaz.
- Siz Türkiye'ye gitmek isterseniz gidera-
Tarikat ehline diyoruz
sizzikirlecihadı
birbirinden ayırmış
bulunmaktasınız. Halbuki
bir taraftan zikir
yapacaksınız, bir taraftan
da şeriatı tebliğ
edeceksiniz.
bılfiil yapmaktayız. Tarikat ehliyle yani
tekkelerle aramızda bir nevi sürtüşme
vardır. Çatışmaktayız. Onlara diyoruz
ki siz zikirle cihadı birbirinden ayırmış
bulunmaktasınız. Halbuki zikirle cihat
beraber yürümeli. Bır taraftan zikir ya-
pacaksıruz. bir taraftan da şeriatı tebliğ
edeceksiniz. Çünkü cihadın da kade-
meleri vardır. Cihat tebliğden başlar, si-
lahb şeye kadar gider. Onlara öyle diyo-
ruz, şimdi belki silahlı çatışma yok ama,
fakat gelin elele gönül gönüle verelim de
şu ihmal edılmiş eğitimden mahrum edil-
miş insamızı, Anadolu insammızı hiç ol-
mazsa, İslam aym zamanda devlettir,
İslam aym zamanda siyasettir, İslam di-
ninden devleti siyaseti ayırmak mümkün
değildir, diye müştereken hareket ede-
lim. Fakat onlar yanaşmıyorlar diyorlar
ki, şimdi zikir devridir.
YARIN:Kadın
başbakan olursa...
Senne MîisHüııaıısuıne de Srvaslı
ly benim elüyükk
ömrümün sakin,
tdçakgönüUü,yüzüyer-
de, inançh Anadolu
halkı,sesime biryankı
verin. Deyin kihep
beraber: "HayırJ
Müslüman bu değildir.
O bir avuçgözüdönmüş
katil bizden olamaz!"
II
OZANLAR KENT
daha yaktın.
Sen nasıl
Sıvaslısın?
Sen, "Kavaklar"
şurinin dizeleri, Se-
zen'in sesiyle dalga
dalga tüm Anado-
lu'ya yayılan;
yıllanm inamlmaz
bir özveri güzelli-
ğiyie Anadolu
kentlerinde öğren-
cilerine adayan,
Türkçenin en iyi
çağdaş ozanlann-
dan Metin AJtıok'u
ONATKLTLAR
Sen insan bile değilsin. Gözü dön-
müş bir katil. bir yaratıksın.
Sen, yüreği insan ve yurt sevgisiyle
çarpan, tüm yaşamını ulusal edebiya-
tın en güzel eserlerinı incelemeye,
araştırmaya, değerlendirmeye ada-
rnış, kırk yıllık dostum o değerli yazar
ASÎBI Bezird'yi yakmadın.
Sen. "Bâ:â, bâzâ! Çi hest-ü bâzâ!",
"Gel,gel!Kim olursanolgenegeUİster
kifir ol ister putperest gene gel! Bizim
dergâhtmtz umutsuzhık dergâht değtf-
tSr.'..." dıyen hoşgörü kutbu Hazret-i
Mevlânâ'yı yaktın.
Sen nasıl Müslüman olabilirsın?
Yaktığın, göz göre göre, sıntarak ve
alkışlayarak yaktığın o mazlum yiğit,
dünist arkadaşım, o büyük cura us-
tası, halk ozanı, Sıvaslı Nesüni Çimen
değildi.
Sen. bir toz tanesinde alemleri gö-
ren, yüce tannnın bir suretiyken senin
gibi biri manfetiyle derisi yüzülerek
aslına dönen Seyyit Nesiıni'yi bir kez
vahşice yaktığıru saruyorsun.
Ey zavalh gafıl hayvan. yaktığın
Yunus'tur.
"Bir kez gönül yıktın ise
Bu küdıpn namaz değil
Yetmiş ıki nüllet dahi,
Etin yüzün yumaz değil..." diye
yüzlerce yıl öncesinden seslenen Yu-
nus Emre'yi yaktın.
Yunuş Emre'yi yakana Müslüman
demek, İslam'a hakarettir.
İslam'a asıl hakaretı sen ettin.
Sen, Cumhuriyet Türkiyesi'nin
genç şairlerim, Behçet Aysan'ı Orhan
Kaynar'ı, kız-erkek gencecik çocuk-
lanmızı, geleceğimiz olan gençlerimi-
zi, üstlerine benzin dökerek hunharca
yakmakla kalmadın.
Kurtuluş Savaşımızın ilk kongrele-
rinin şanh ve onurlu kenti Sıvas'ı
yaktın.
Ey soysuz! Sen nasıl Sıvaslı olabilir-
sin?
Sen, uğursuz zebani ateşinle bizim
koca bir geçrnişimizi yakmaya
kalkıştın. Koca bir uygarlık olan geç-
mişimizi, barbar ve iLkel kavimlerin
karanlık geçmışlerine benzetmek için.
Atımn ayağı surlan gecerken tüm din-
lere, ırklara, inançlara güvence veren
Fatih Sultan Mehmet'in anısını; Itri'-
den Şeyh Gaüb'e. Şeyh Hamdullah'-
tan Koca Sinan'a, Baki Efendi'den Sü-
leyman Çelebi'ye sevdiğımiz, değer
verdiğimiz, gözümüz gibi koruduğu-
muz sonsuz bir kültürü bir hay\r
an
gibi hiçe sayarak, yaraüklann en eşre-
fi otuz yedı cam yakarak yok ettin.
Ortaçağ engizisyon papazlan gibi.
Sen Müslüman olabilir misin?
Sen benim çocukluğumu, ilk gençli-
ğimi yakmaya kalktın. Serin bayram
Sabahlanmı; cami sebillerindeki
banşçı güvercinleri. babalanmızın al-
çakgönüllü mezarlanndaki servileri,
inançlı, nur yüzlü analanmızın hiç ek-
sümeyen dualannı, bir küfür gibi
fırlattığın ateşle yakmaya kalkıştın.
Ey benim çocukJuk arkadaşım Se-
zai Karakoç, aym gençlik yıUannın şa-
in İsmet Özd, bu yaratık Müslüman-
sa, siz nesiniz?
Ey benim elli yıllık ömrümün sakin,
alçakgönüllü, yüzü yerde, inançlı
Anadolu halkı, sesime bir yankı verin.
Deyin ki hep beraber:
"Hayır! Müslüman bu değildir. O
bir avuç gözü dönmüş katil bizden
olamaz!"
Ey Sıvasblar! Asıl siz yükseltin sesi-
nizi. Anadolu'nun en eski töresi olan,
ocağına misafir olana düşman bile
olsa saygı gösterme geleneğim bir
yana bırakıp, konuklannı kor ateşte
yakan bu alçaklann sizden olmadığını
söyleyin.
Belki yanan yüreğimize bir merhem
olur.
SİIRECEK
POLJTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Duman Boğar, Ateş Yakar.Günler var, kurtulur mu diye beklerken, dumanda bo-
ğuldu, ateşte yandı. Kızı Zeynep ölüm haberini verdi:
"Bir ortaçağ karanlığında babamı kaybettim. Metin Altı-
ok şiiriyle hep yaşayacak." Elbette yaşayacak!..
Öteki Sıvas kurbanlarıyla birlikte Enver Gökçe de, Ah-
med Arif de yatıyorlar.
Metin Altıok u Dil / Tarih'ten Nusret Hızır'ın öğrenci-
siyken tanırım. Öğrencilik yıllarında "Şair olacağım"
derdi, oldu: Behçet Aysan, Nesimi Çimen... ölülerimizi
birer birer gömüyoruz.
Biz bir karman çorman çelişkiler ülkesiyiz. Bir yant-
mız alevler içinde kavrulurken, bir yanımız buzlar içinde
donar. Kimimiz ağlarken, kimimiz düğün dernek yapar.
Şairlerimiz, yazarlarımız, ses ve söz sanatçılarımız Sı-
vas'ın Madımak otelinde can verirken, Meydan gazetesi
yazıyor, 10 milyar liraya nişan yapan Sultanhamam zen-
gınlerimiz var. Bursa Milletvekili Cavit Çağlar'ın kızı tatil
sitesinde nişanlanıyor. Nişan törenine katılan davetliler
için, Çelik Palas ile beş yıldızlı Almura otelinde 300 oda
ayrılıyor. Görkemli villanın dekorasyonu ve girişi Vakko
tarafından düzenleniyor. Mönüler Hilton otelinin ahçıları
tarafından hazırlanıyor. Konuklara oradaki garsonlar-
dan ayrı 80 garson daha servis yapıyor. Geceyi Hülya
Avşar, Ibrahim Tatlıses, Bülent Ersoy şenlendiriyor. Yü-
züğü Demirel takıyor. Nişan bin bir gece masalları gibi,
kimbilir düğün nasıl olacak? Nişanı kız, düğünü erkek
tarafı yapar. Keseyi Emin Haddat açacak...
Bunlan Meydan gazetesinde (ötekilerde de) okurken,
Hürriyet gazetesinde bir haber gözüme ilişti. Genelkur-
may Başkanı Doğan Güreş, yakınlarının özendirmesi iie
Marmaris'de bir yazlık edinmek istiyor. Ancak parası çı-
kışmıyor, yazlığı alamıyor.
"... Benim bir erkek kardeşim var, mühendis. Bir de
kız kardeşim var. Gittiler, orada (Marmaris) yazlık aldı-
lar. Sen de gel bak, dediler. Evren Paşa da, ben sana
göstereyim, dedi. Adam diyor ki, hatırınız için bir milyar.
Yahu dedim tüccar mıyım ben? Yine hatır için 700'e indi.
Kardeşım dedim, benim bir tane otomobılim var, bir ta-
ne de 100 metre karelik evim var. Bir de, basit de olsa,
hanımın yazlığı var. Bu ikisini satacağım. Yoksa imkânı
yok bu parayı denkleştiremeyiz. En sonunda 500-600
milyona bir arsa buldular. Arabayı, hantm da müsaade
ederse onun yazlığını satayım. Bir kısrhını peşin, bir kıs-
mını da krediyle veririm diye anlaştk. Arabayla yazlığı
satuk. Ondan sonra da adam yan çizmeye başladı. Çün-
kü kaparo verecek para da yok. Durum bu yani."
Evetdurumbu!..
Paşa'nın parası çıkışmıyor. Bir paşa, Harp Okulu'nda
okusun, Harp Akademisi'ni bitirsin; bir arsa almak için
parası çıkışmıyor
Böylesi milyarlık nişan, düğün yapmak için Sultanha-
mam'dan, Tahtakale'den geçmek gerekiyor. Eğer bura-
lardan geçmediyseniz avucunuzu yalarsınız. Ben tüccar
değilim dersiniz.
Asım Bezirci. Rıfat llgaz, Zincirlikuyu'ya Aşık Nesimi
Çimen Karacaahrrtet'e, Metin Altıok, Behçet Aysan Kar-
şıyakaya gömüldüler. Bir karışlık toprağı zor buldular.
Çetin Altan, 1940 kuşağının çile çekenlerinin bir liste-
sini çıkarmıştı Dönüp bakıyorum da bunlardan kaç kişi
kalmış? Içlerindeedebiyattarihinegirenlervardı, unutu-
lanlar olmuştu. Çok görkemli bir törenle gömülen Rıfat
llgaz'ın, sekseninden sonra bu görkeme erişmesi sevin-
diricidir. Çok hakkı yenmişti, unutulanlar arasma kon-
muştu. Şimdi toplum, değerini biliyor. Bir 'sınrf' sözcü-
ğünden ötürü bunca çile çekilirse... Şimdi sınıfı onun
değerini biliyor. bağrına basıyor.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/Andrey Tarkovski'nin
bilimkurgu türündeki
ünlü fılmi. 2/ Osmanlılar-
da önceleri halktan yalnız n
olağanüstü durumlarda,
sonralan ise sürekü ola-
rak toplanan vergi... g
Türkçede ilgj adılı. 3/
DoğuKaradenizyöresin- 6
de oturan halka venlen •,
ad... Ham ıpeği iplik ve
ibnşim durumuna geti- 8
ren kimse. 4/ GenellıkJe g
Güney Amerika'da üreti-
len, kafeini az, kalitesi yüksek kah-
ve cinsi. 5/ Bir değiş tokuşta üste
verilen şey... Yankı. 6/ Mentese...
Bir işi yerine getirme. 7/ Doğu
Anadolu'nun Irak sının yakımnda
yüksek bir dağ... Karaciğerin iri-
leşmesi ya da körelmesi ile beliren
hastalık. 8/ Yaratıcısımn adı bilin-
meyen yapıt... Nikelin simgesi. 9/
Uğraş... Eski dildedul kadınlar.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Yılmaz Güney in bir kitabı...
Çahşan, gayret eden. 2/ Yazı... DaJ. 3/ Bir limanda, bulaşıcı
hastalıklar bulunan bir ülkeden gelmiş gemideki insanlann ka-
rantina süresirü doldurmak üzere götüriildüklen bina. 4/ Bir
yüzey ölçüsü birimi... "Kalsın o dıdelerdeki 1 emel nihan/
Gönlüm diler ki ruh-i leyâl anlaşılmasın" (Tevfık Fikret)... Bir
soru sözü. 5/ Arap harflerinin en çok kullamlan el yazısı biçi-
mi... Tutsak. 6/ Madenleri ergitme, sıvı duruma getirme... Ki-
naye. 7/ Anma, söyleme, sözünü etme. 8/ Kimi sözlerde, çıkak-
lan yakın seslerin art arda gelmesi sonucu söyleyişin kulağı
rahatsız etmesi. 9/ Kumarda ortaya süriilen para... Görevden
alma.
însanın en doğal hakkı olan yaşamın
katledilmesine, yakılmasına seyirci kalan..
"SORUMLULARA"
37 güzel insanımi2a yakarak istediklerini
elde edeceklerini sanan gerici
YOBAZLARA,
DÎYORUZ Kİ;
ONLARI BİZ YARATTIK
BİZLERDE YAŞAYACAKLAR...
DÜNYA DÖNDÜKÇE, SÖNMEYECEK ATEŞ
OLACAĞIZ
YÜREKLERİMİZLE
ÜRETEN BEYİNLERİMİZLE
"KARA KEFENLERİNİZİN" ÜZERİNDE.
Ali Aktay, Abdullah Belli. Ahmet BUal.
Asuman BUal, Cemal Ertugah, Emel Aktay,
Kamuran Onat. Mustafa Ozbilge, Mihriban
Özer, Önder Murabıt, Sadettin Talşık, Ali
Aydın, Aslı tnan, Aydın Nacar, Boket
Berk, Cevdet Ural, Hasan Koçan, Metin
Aktay, Mahir Vecdi Başkesik, Oktay Köylü,
Sadık Üştidttr, Yaşar Uysal.