22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI DÜNYADAN KISAKISA Nadip'e Ticaret Bakam'ndan — destek •LONDRA(AA)- lngiltere'de, Kuzey Irlanda Bakan Yardımcısı Mkhael Mates'in, Asfl Nadir'e kol saati hediye ettiğinın ortaya çıkmasının ardından, Ticaret Bakanı Michael Heseltine'ın da Nadir'in durumu hakkında başsavayla görüşmeler yapüğı açıklandı. Observer Gazetesi'nde verilen haberde, kimliği tespit edilemeyen bir şahan isteği üzerine, Ticaret Bakanı Heseltine'ın birkaç ay önce Başsava Sir NkhoJas Lyell'a, Ağır Yolsuzluk Dairesi'nin Aal Nadir Davası'nda izlediği yöntemler konusunda duyduğu endişeyi dile getirdiği belirtıldi. Batodur- öscartd'Estaing • Haber Merkezi- Fransız Başbakam Edouard Balladur'un gızlı bütce açığı ile başa çıkmak için vergilerin arttınlmasını öngören planı. ülkenin iki aydır yönetımde bulunan merkez-sağ koalisyonunda açık bir anlaşmazlığa neden oldu. Aynı zamanda azınlıktaki koaüsyon partisi, Fransız Demokratik Birliği'nın lideri olan, öncekı cumhurbaşkanj Giscard d'Estaing, ülkenin durgunluktan kurtulmaya çalıştığı şu dönemde, bütûn ûcretlerde ve sermaye kazançlannda vergi artünmma gidilmesinin tûketid harcamalannı boğacagını söyledi. Alman hükömeti taşınmayı jeciktipiyop • Haber Merkezi- Alman Maliye Bakanı Ttaeo Waigd'in, hükümet binalannın başkent Berlin'de yapımlanna başlanmasını erteleyerek hükümet bütçesinden 1 milyarmark (625 milyon dolar) kar etmeyi umduğu belirtiliyor. MediS üyeleri, önümüzdeki yüzyıhn başına kadar Berİın'e taşınılrruş otacağına kesın gözüyle bakıyorlardı. Ancak AJmanya'nın II. Dûnya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en kötü ekonomik durgunluğun sonuçlanna bakılırsa taşmma 2000 yılından sonraya kalmış gibi gözûküyor. 21. yüzyılda dünya ekonomisinin kalbi Asya'da atacak Asya pençesînî gösteriyorMURATARIN Asya'nın güneşi ve dört kaplânı yanlannda yavrula- nyla dünya ekonomisini kasıp kavurmaya hazırlanı- yor. Beraberlerine yeni yeni uyanan ejderhayı aldıklan- nda dünya ekonomisini yön- lendırecek bir güce sahip ola- cakJar. Asya'nın güneşi, Japonya. KaplanJar, düne kadar ABD ve özeiükie Japonya'nın arka bahcesi olarak kabul edilen Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve Singapur. Yavrular Malezya, Tayland ve Endo- nezya. Uyanan ejderha ise ge- kcejpn süper güç adayı Çin. "Asya, bir kuşak daha ABD ve Avrupa'ya yaslan- mak zorunda, ancak 2020 yılından itibaren durdurula- maz olacak." Singapur'un eskı başbakam Lee Kuan Yew'in bu cûmlesi 21. yüzyıhn "megatrendi"nin özeti. Doğu Asya ülkeleri, son yirmi beş yıl içinde ekonomi- lerini dörde katladı. Bu, eko- nomi tarihinde eşi olmayan bir başan. Dünya Bankası'- nın henüz tamamlanmak üze- re olan bir raporuna göre bu başanda pazann ve devletin rolü ayn ayn değerlendirili- yor. Dünya Bankası uzmanlan- na göre gelişmekte olan ülke- lerde devlet şu iki görevi üst- lenmeli: Muhafazakarmali ve paracı politikalarla makroe- konomik istikran sağlamak ve eğitim, sağlık program- lanyla insana yaünm yap- mak. Rapora göre bunun ötesin- de gelişmekte olan ülkeler pa- zann itici gücüne güvenmek durumunda. Sanayide, tica- rette ve mali sektörde müm- kün olduğunca rekabet or- tamı yaratılmalı, ticarete ve yabancı yaünmlara konan engeUerin tümü kaldırümalı. Ana fikir, hükümetîerin yal- nızca yapabılecekJeri şeyler üzerinde yoğunlaşması, geri kalanı pazara bırakması. Bûymne hızı çok yüksek Japonya hariç Asya'nın ge- lişmekte olan ülkeleri 1991'de yüzde 5.8, 1992'de yüzde 7.9 büyüme hızı yakaladı. IMF'- nin (Uluslararası Para Fonu) tahminlerine göre büyüme hı- zı bu yıl yüzde 6.7, gelecek yıl 6.6 olacak. Bu rakamlar, hem gelişmiş hem de gelişmekte DoğuAsya ülkeleri son yirmi beş yıl içinde ekonomilerini dörde katladı. Bu, ekonomi tarihinde eşi olmayan bir başan. Bu ülkeler şimdi ekonomideönderliğe soyunuyor. "Asya, bir kuşak daha ABD ve Avrupa'ya yaslanmak zorunda,ancak 2020yıhndan itibaren durdurulamaz olacak." Dogu Asya'nın ekonomiK mucizasi Kişi başına düşan yıllık GSMH arbs hıa (%) olan ülkeler icin çok yüksek. Dünya ekonomisinin bu yıl ortalama yüzde 2.2, gelecek yıl 3.4 büyümesi bekleniyor. Sanayileşmiş ülkelerde ise bu yıl ortalama yüzde 1.7, gele- cek yıl yüzde 2.4 büyüme hızı tahmin ediliyor. Japonya için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Parası- nm değeri sürekli artarken, dünya ekonomisi bir krizin içinden geçerken ayda 10 mil- yar dolann üzerinde dış tica- ret fazlası veren bir ülke için ne söylenebiür? Örneğin bir süre önce yayımlanan istaü's- tiklere göre Avrupa Toplulu- ğu ülkelennde bu yıl otomobil satışlan gerilemesine karşm Japon şirketleri pazar paylan- nı arttırmayı başardı. Uyanan ejderha Çin Dünyanın en büyük üçün- cü ekonomisi. Evet IMF'nin son yaptığı birçalışmaya göre Çin, yılda 2 trilyon dolar de- ğerinde mal ve hizmet üreti- yor. Buna göre Çin'in ekono- misi Japonya'nınkinden çok az küçuk, ancak ABD'ninki- nin beşte ıkisine eşit. Tayvan ve dört yıl sonra Çin'e bağ- lanacak olan Hong Kong bir arada hesaplandığında, bu üçünün ekonomilerinin top- lam büyüklüğü on yıl içinde ABD'yi sollayacak. Yavaş yavaş dünyaya kapı- lannı açan Çin, Baü'da hem endişe yaratıyor hem de ağız- lann sulanmasına neden olu- yor. Gelişmiş ekonomiler vatan- daşlanna iş alanlan yaratamı- yor, oysa dünya nüiusunun yaklaşik dört buçukta biri (1 milyar 200 milyon kişi) ÇinÜ. Herkesin bir otomobil, bir te- levizyon, bir çamaşır makine- si, bir Coca-Cola saun aldığını düşünün. Sanayileş- miş dünyayı bir on-yirmi yıl daha götürecek bir potansi- yel. Üstelik Çin'in nüfusu bu hızla büyümeyi sürdürûrse 2050 yüında 2 milyar sınuına dayanacak. Kısacası çok bü- yük ve sürekli genişleyen bir pazar. Aynı Çin, Baü'da endişe de yaratıyor. Dünyadan yalıül- mış, kapılan kapalı Çin'in hiç kimseye zaran yokru. Ekono- misinin güçsüz olması nede- niyle iki süper güçle aşık at- maktan uzak kaldı. Ancak hızla kalkman, sanayileşen Çin'in ekonomik alandakı başansını ordusuna yansıta- cağı düşüncesi yürekleri hop- laüyor. 4 kaplan başa gûreşiyor Asya'nın dört kaplanı bir- kaç yıl öncesine kadar kopya- lama ve düşûk fiyata montaj yapmalanyla tanınıyorlardı. Şimdi, bu dört ülkenin şirket- leri elektronik oyuncaklardan yüksek performansh kişisel bilgisayaıiara, bellek yonga- lanna kadar birçok alanda deykrle çetin bir mücadeleye girişti. Hong Kong elektronik oyunlar, telefon, müzik gereç- leri; Güney Kore bellek yon- galan, video gereçleri, ha- vaalık; Singapur sayısal ıleti- şim, bilgisayar yazıhmı, biyo- teknoloji; Tayvan bilgisayar çevre birimkri, kişisel bilgisa- yarlar, baa özel yongalar alanlannda çok güçlü. Bugün bu alanlarda gefişmiş ülkele- rin şirketleriyle yanş edecek bir teknolojik düzeye erişmiş dunımdalar. Dört kaplan, ucuz işgücü ve vergi indirimleri başta olmak üzere sağladıklan çeşitli ola- naklarla dev şirketleri buraya çekti. Böylece üretim kapasi- telerini, sermaye birikimlerini arttırdılar. Bu arada çok ulus- lu şirketlerin geliştirdikleri yeni teknolojileri emmeyi çok iyi becerdiler. Şimdi biri- kimlerini tamamladılar, ucu- za yüksek teknolojiyi üreterek dünya pazarlannı yavaş ya- vaş ele geqiriyorlaı. - • • Asya devlerin sahasında maç yapmaya hazır. Japon- ya'nuı arkasından Güney Kore, Singapur, Tayvan, Hong Kong, Malezya, Tay- land, Endonezya, Çin, hatta Hindistan geliyor. Asya ma- sadaki yerini alınca kartlann yeniden dağıülması gereke- cek. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGEV YILDIZOĞLÜ LONDRA Avrupa, Bir Uçurumun Kenanndaâ vrupa, 60 yıl sonra tekrar bir Jm uçuruma doğru koşmaya baş- /M ladı. önce Molln'de üç, sonra / • da geçen hafta Solingen'de / M. beş Türkün faşist çetelerce öidürülmesi Avrupa'nın eski bir hastalığının tekrar nüksetti- ğini gösteriyor. Kimse bu katlıamları yapan- lara bakıp da 'Bunlar ufak bir azınlıktr, hem zaten insanlık dersini aldı, bir daha otmaz' diyerek avunmasın. Çünkü soğuk savaşın brtmesinden sonra ortaya çıkan ve tek tek eie aiındığında, ilk anda önemsiz ve geçici gibi gözüken bazj gelişmeleri bir araya ko- yunca ortaya çıkan manzara, Avrupa'da tari- hin iki dünya savaşı arası dönemdeki ge- lişmeleri tekrar etmeye hazırlandığına dair güçlü işaretler veriyor. Kiflelerin ruh halleri- nin değişmesi ve daha önce desteklemedik- leri siyasi harekeöere hem de hızla yönel- melerinde önce büyük beklentilere kapılıp sonra dayıkılanhayallerinaltındaezilmeleri büyük bir rol oynar. Işte bu yüzden Avrupa'- da bugün azınlık olan ve alaya alınan faşist çeteler yarın kolaylıkla büyük kitle hareket- lerine dönüşebilirler. Bfyik 1969'da Berlin duvan yıkıldığında Avru- pa'yı aşın bir iyimserfik havası kapladı. Doğu Bİoku'nun yıkılmasıyla II. Oünya Sa- vaşı'ndan beri Avrupa'nın başının üstünde sallanan nükleer savaş tehlikesi kalkmışt. Artk bir banş, özgûrlük ve refah dönemi başlayabilirdi. Gerçi 1967 borsa krizinden beri dünya ekonomisinde fırtna bulutları birikiyordu ve Avrupa da bundan nasibini almadan ede- mezdi, ama böyle olumsuzlukları kimse gör- mek istemiyordj. Artk Almanya birleşiyor- du ve bu yeni ekonomik güç, hızla büyürken Avrupa'nın geri kalanını da peşinde sürükle- yecekti. 1992 yılında gûmrük duvarlan kalk- tğında Avrupa, tarihinin en büyük hamlesini yapmaya hazırlanıyordu. 1993 yılında Ma- astricht Anlaşması AT üyeleri tarafından onaylanacak ve Avrupa'nın ekonomik bir birlikten politik birliğe doğru evrimleşmesin- de geriye dönülmez bir adım atılacaktı. 1993 yılında GATT- Uruguay raundu da başan ile imzalandıktan sonra dünya ticareti serbest- leşecek ve bu ortamda politik ve ekonomik olarak kendine güvenli, birfeşik bir Avrupa, giderek hem Doğu Bloku'nu Batı'yla bütün- leştirecek hem de ekonomik ve politik olarak gerileyen ABD'den boşalan dünya liderliği- ne oturmaya hazırlanacakt. Avrupa, 2 bin yılına işte bu umutlaria girmeye hazırlanh- yordu. Ne var ki bu umutlann hemen hepsi teker teker yıkıldı. Hala ayakta kalanlar ise ya tanı- nmayacak durumda ya da yaşayacaklanna artk çok az kimsenin güveni var. Muazzam bir iyimserlik şimdi yerini derin bir kötüm- serliğe btrakmış durumda. Avrupa'da gümrük duvarlannın kalktğı 1992 yılı aynı zamanda Avrupa'nın II. Dünya minin krize girmesi ve Maastricht'in onay- lanması sırasında şiddetlenen ulusalcılık eğilimleri ile büyük darbeleryedi. Bu arada GATT görüşmeleri de tkandı. Soğuk sa- vaşın ardından uluslararası ticari ilişkilerde 'ışbirliği, zaten giderek yerini çanşmaya bı- rakıyordu. Bill Clinton'ın ABD'de başkan se- çilmesinden sonra bu eğitim şiddetlendi, ko- rumacılık, karşılıklı tehditler havalarda uçuş- maya başladı. Derinleşen ekonomik durgunluk, Avrupa'- nın gelecek muhtemel bir ekonomik topar- lanmada ABD ve Japonya'ya göre geri kal- masının güçlü bir olasılık olarak belirmesi. bu durgunluğun etkisi ile Baö Avrupa'nın Doğu'ya korumacılık uygulaması Avrupa'- nın entegrasyonunu engellerken, eski Yu- gosfavya'da çıkan iç savasa karşı Avrupa'- nın ortak bir politika oluşturmaktaki ba- şansızfığı ve inisryatifi yine ABD'den bekle- î989'da Berlin duvan yıkîfcfağında Avru{^*yı aşm bir iyimserfik havaa kapladı. Doğu Bİoku'nun yjkıİmasryîa II. IMnya Savaşı'iîdan beri Avrupa'oın basjynın üstûndesalîananniüdeersavaştehKkeâ kaöcmıştı.Ne var ki bu urnutîann hemen hepsitekerteker yıkıldî.. Muazzam biriyimserlik şimdi yerini derin bir kötümserliğe bırakmışdurumda.^ Savaşı sonrasının en şiddetli ekonomik dur- gunluğuna şahit oldu. Bu yüzden bu birleş- menin meyvelerini toplayamadan çok sayn da firma bu birleşme ile kalkan gümrük du- varlanndan dolayı dış rekabete dayana- mayıp battılar. Bu arada AT içinde de balık fiyatlarından oto yan sanayiine, ücret fark- larından işçi haklarına kadar birçok konuda şiddetli anlaşmazlıklar belirdi. Başlangıçta Avrupa ülkeleri, Almanya'nın biheşmesine büyük umutlar bağlamışlardı. Halbuki daha sonra, Almanya'nın bu bir- leşmeyi yüksek faizlere yol açan borçlarla fi- nanse etmeye kalkmasıyla yükü bölüşmek zorunda kaldıklarını gördüler. Alman faiz oranlan gelişmekte olan durgunluğa karşı ulusal politika geliştirmek isteyen Avrupa ülkelerinin ellerini kollannı bağladı. Bu yüz- den aynı yıl Avrupa Birliği Süreci, para siste- mekte olduğunun ortaya çıkması, Avrupa'- nın ABD'nin yerini doldurma hayallerini de yıkö. Tüm bu gelişmeler olurken Avrupa'da iş- sizlik hızla artmaya, giderek beyaz yakalıları ve bir çığ gibi artan iflaslarla orta sınıfları da etkisi altına almaya başladı. Artan işsizlik ve fakirieşme, beraberinde güvensizlik ve kor- ku getirirken yukarıda bahsettiğim hayal kmklıklan ile de birleşinde toplumda geçerli olan düşünce sistemleri kitlelerin o andaki durumunu, gerçekliği, izah edemez hale geldiler. Kitleler rahatiamak için hayal edil- miş gerçekliklere sığınmaya başladılar. Daha önce saçma ve komik gözüken ırkçı ve yabancı düşmanı çözümlemeler, kabahati başkasına yükleyerek, "dış güçleri" suç- layarak rahaöaöcı bir etki yaratbğı için hızla kabul görmeye başladı. Bu sırada Doğu Av- rupa'da sistemin çökmesi ile ortaya çıkan kaostan kaçarak Bab'ya akmaya başlayan ilticacıların ekonomik ve kültürel etkileri dik- katlerin ve suçlamalann giderek daha fazla yabancılann üzerinde yoğunlaşmasını hızlandırdt. Hızla artan issizlikten sistemin değil de yabancılann suçlanması hükümet- lerin de işıne geliyordu. Bu koşullarda Avrupa, hızla kendi kpine dönmeye başladı. Geçen hafta Kopenhag'- da bulusan Avrupa Topluluğu bakanlannın Avrupa'nın sınıriannı yabancılara kapama- ya yönelik bir seri karar alması bu süreci hız- landıran bir gelişme oldu. Bu son karar, önümüzdeki günlerde, sadece Avrupa'da yabancılara yönelik ön yargılan güçlendir- mekle kalmayacak, aynı zamanda faşist akım- lann savunduklan, yabancılan suçlayan teorilere hak vermiş olduğu için bunların kit- ieler üzerindeki etkilerinin artmasına da hiz- met edecek. Molln ve Solingen katiiamları tek ve istis- nai olaylar değil. Yabancılara karşı saldınlar tüm Avrupa'da yaygınlaşıyor. Ispanya'da Dominikli bir göçmen ırkçı saldın sonunda ölüyor. Doğu Avrupa'da Çingeneler üzerin- de saldınlar arhyor. Fransa'da Kuzey Afrh kalılar, Yahudi mezarlıklarına saldınlar sık- laşıyor. Ingiltere'de faşist saldırılar ölümle- re yol açıyor, Isveç'te göçmenlerin kaldığı barınak bombalanıyor. Almanya da faşistier yabancılann yanı sıra Alman ulusundan özürlülere ve sokaklardaki evsizlere de saldırmaya başlıyorlar. Avrupa'da faşist ör- gütler arası işbirliği o dereceye ulaşıyor ki içişleri bakanları bu durumu takip etmek için ortak bir komisyon kurmayı kabul ediyorlar. Avrupa hükümetleri ekonomik ve politik sorunlara demokratik sistem içinde çare üretmekte büyük zorluk çekiyoriar. Bugüne kadar da genelde başansız kaldılar. Avrupa, hızla bir uçurumun kenarına doğru geliyor. Faşist ceteterin kitle desteği ve hükümeHe- rin başarısızlığı arttıkca Avrupa'da ileri doğ- ru güçlü bir adım atarak uçuruma düşmenin koşulları da oluşuyor. Daha önce de oldu, bir kere daha olmaz demek ve bu gelişmelere ilgisiz kalmak, en büyük gaftet olacaktr. ANKARAPAZARI YAKUPKEPENEK Sol Betek Gereği Kimi konular güncelliğini koruyor. Bunlardan biri desos- yal demokrat partilerin tek örgütte birleşmeleridir. Siyase- tin yeniden bir geçiş' süreci yaşadığı ve SHP'nin on yılını geride bıraktığını dikkate alarak, solda birlik konusuna ye- niden değinmek gerekiyor. Solda birlik dilek ve özlemleri kuşkusuz çok saygındır. Ancak biriiğin, örgüt ve ideoloji yönleriyle yapılabilirliği konusunda da aynı duyarlılığın gösterilmesi zorunludur. Geçmişi ve geleceğiyle sosyal demokrasinin bir değerlen- dirmesi öncelikle yapılmalıdır. Sosyal demokratların bölünmüşlüğü, birliğin en çok ge- rekli olduğu bir dönemde, 12 Eylül'ün sonrasında başladı. Birden çok parti kuruldu. Hareketin, düşünce ve eylem dü- zeyinde en önde geleni, yalnız kendisinin beğendiği ve seçtiği sosyal demokratların önderliğini yeğledi. Başlangıçtaki bu bölünmüşlüğü SHP'nin 1989 yerel se- çimlerinden sonra yaşadığı olumsuzluklar izledi. Yerel se- çimlerde çok büyük bir başan gösteren SHP, seçimlerden hemen sonraki dönemde bu başarıyı ülkenin demokratik- leşmesi yönünde değerlendiremedi. Toplumun kendisine yüklediği işlevi, çok önemli bir görevi yerine getiremedi. örneğin Istanbul halkı.SHP'ye 'başarılı bir belediye yoneti- mi' beklentisinden çok baskıları ve hırsızlıklarıyla bir döne- min sona erdirileceği umuduyla oy vermişti. Demokratik- leşme ivme kazanacak, genel seçimlere gidilecek ve de- mokrat ve dürüst bir kamu yönetimi oluşturulacakö. O büyük toplumsal çağn o günlerin SHP üst yöneb'mince doğru değeriendirilemedi SHP'nin o zamanki güçlü genel sekreteri, toplumun par- tiye yüklediği demokratikleşme görevini bir yana bıraktı. Parti içinde aşın solcular' bulunduğu savıyla örgüt temiz- liğine' yöneldi; solcu avınaçıkfj ve tüzüğü üstyönetimi güç- lendirecek biçimde değiştirdi. Sanırsınız ki bir görünmez el, 1989 yerel seçimlerinden sonra SHP'nin elini kolunu bağladı Parti içi kavgalar ve genel başkanlık yarışlanyia sorunlu parti görüntusü, nere- deyse süreklilik kazandı. Geçen yıl SHP'den ayrılanların kurduğu CHP ile varlığını sürdürmekte olan DSP, çok ilginçn'r, tüm güçleriyle, SHP'- ye karşı savaşım veriyorlar. SHP'yi sağdan eleştirmeyi, gerektiğinde Meclis'te tutucularla işbirliği yapmayı, siya- setierinin esası yapmış bulunuyorlar. Sonuçta, yalnız ken- dilerine ve SHP'ye zarar vermekle kalmıyor, toplumun ge- niş kesimlerinin sosyal demokrat dünya görüşünden hızla uzaklaşmasına da neden oluyorlar. Burada vurgulanmak istenen, sosyal demokrat partile- rin kardeş kavgasından bir türlü kurtulamadığıdır. SHP'nin de örgüt yapısı ve politika üretiminde eksikleri bulunuyor. Bu noktalar bir yana asıl sorun, geleceğe yönelik olarak nelerin yapılabileceğidir. Solda birleşmenin, iki can alıcı öğesi ya da ayağı vardır örgüt yapısı ve düşünsel öz, başka bir deyişle ideoloji. özenle vurgulanmalıdır ki sosyal demokrat partiler, bir kişinin, yani genel başkanın, mutlak ve kesinkes egemenli- ği altında olamaz; böyle bir durum sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmaz. örgüt içi demokrasi vazgeçilmez ilkedir. Parti tüzük ve programı çerçevesinde kalmak koşuluyla örgüt içi demokrasinin işlerliği yaşamsaldır. DSP'nin bu açıdan durumu yıllardır bılıniyor. CHP de örgütlerinin yapı- lanması bakımından DSP'ye benzer bir özellik gösteriyor. Oysa, tek kışıye bağlı örgüt yapıları, bu kişi ne kadar nıtelik- li olursa olsun, sağlıklı politika üretemiyor, uzun dönemde siyasal kısıriıktan ve yıkımdan kurtulamıyor. Soldakı birleşmenin, ikincil sayılamayacak öbür ana öğesi ideolojisidir Dünyadaki gelişmelere de koşut ola- rak, ülkemizde kimi sosyal demokratlann toplumsal uzlaş- ma şemsiyesi altında hızla sağa kaydıklan görülüyor. Tu- tucu çevrelere 'sevimli' görünme, özellikle laiklik ilkesiyle sosyal demokrat düşüncenin bağını koparma girişimleri eksik olmuyor. Sol birleşmenin, bu nedenle demokratik- leşmenin, en başta devletin yapısının demokratikleşmesi, laiklik ve Kürt sorunu olmak üzere nasıl ışlerlik kazana- cağını somutlaştırması gerekir. Paranın öbür yüzü gibi düşünce alanının arkası, ekono- midir. Ekonomik demokrasiyi ve üretimi öne alan bir yak- laşım gerekiyor. Sendikal özgürlüklere ve insana yatınma dayalı bir sosyal devlet aniayışı ile sermaye birikiminin bağdaştırılması. vergilemeyi, çevreyi ve teknolojiyi temel alan yeni bir gelişrne modeli ortak' bir düzlemde öretilme- lidir. Sosyal demokrat partiler önümüzdeki aylarda, özel- likle mart 1994 yerel seçimleri öncesinde, yukanda sırala- nan ve benzeri somut öğelere dayalı bir ortak projeler kü- mesini kamuoyuna sunabilmelıdir. Bu noktalar bir yana asıl sorun, geleceğe yönelik olarak nelerin yapılabileceğidir. Solda birleşmenin iki can alıcı öğesi ya da ayağı vardır: öraüt yapısı ve düşünsel öz, başka bir deyişle, ideoloji. Ozenle vurgulanmalıdır ki sosyal demokrat partiler, bir kişinin, yani genel başkanın, mutlak ve kesinkes egemenli- ği altında olamaz; böyle bir durum sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmaz. Orgüt içi demokrasi vazgeçilmez ilkedir. Tokyo'da saç tırcışı 200 dolar DAVIPE.SANGER Tokyo, yıllardn- dünyanın en pahalı ülkesi ofanakla taıunıyor. Turistier sokak sabalannın bir luiTiınu 100 doiara satnğı gibi öy- kaerle üikelerine dönöyor. Yenin san günknk değer kazamusı, dotan Urihio en düşûk düzeyine getirdi. Ekonomik Zirve top- huteı için Tokyo'ya geten Baş- kan Cfiaton'm saçmı kestirmek için 200 dolar vennek isJememesi alay konusu oidu. Baanm gündeminden gûnierdir tâşeneyeB >enin değer lcazao- masndan, Amerikan yftnetimi sorumlu tutuiuyor. Tokyo'da ağı- zdan ağıza yayılan habere göre Amerika, Japon sana\isİBe bû- yök bir darbe indirınek amacıyla h-aç mallannm değerini arttrdı. Ancak bu önlem iki ilke arası- ndaki ticaret ayığımn aralmasma yardoncı olmadı. Japoolar bu dunnndan ne denli yalumrsa yakmsm, Japonya'da çabşan yabancüar Japonlardan daha kötü dunnnda. Hele bir de Screderi yen karştsuda değer kaybeden paralarla ödeniyorsa dunmlan içler acsı. Eskiden bir malın dolarcinsiD- den değerini hesaplarken 7 ya da 8 katını atmak gerekiyordn. Jar- diae Busioess Senice Şirketinin Genei Müdûrö Katieen A. Kri- ger, şiındj işlerin daha da kolay- laş&ğını öne sürerek "Artık çarp- ma yapmaya gerek yok. Yeni do- lara çoinnek için yapacağınız tek şe> sondaki iki sıfm atmak" . diyor. Bugünlerde Tokyo'da dola- şırketı etinizden 100 doiariann bavava savndduğuno sanabilir- simz. Rasdadığınız bir arkadaşı- nızla aceie bir öğle yemeği ve ote- te kadar tnttuğunuz bir taksi, 100 dolarm anında tükenmesi için ye- terii. Günü bö>k geçirebikliyse- niz yine şansbsnuz. Eğer Kyoto'- ya ghmek için hızu trene bindiy- seniz 120 dolara teda etmeniz ge- rekir. Meidi-ya adlı süpennar- kette mûşterifcrinizden birine roeyve sepeti göndennek isterse- niz 231 dolan gözden çıkannaıuz gerekir. Japonya'da iş yapmak isteyen birçok şirket pahalüık nedeniyie duraksıyor. Gönderecekleri şir- ket eiemanlannı azalnyor. Yenin değer kazanmasından önce dört. kişilik bir Amerikan ailesinin orta düzeyde bir yaşam sürebü- mesj için yılda 110 bin dolara ge- a reksininii vaıdı. Şimdi bu miktar 125 bin dolara çıkıyor. Amerikalı yerioe yerii eteman çahştmnak da çözüm değfl. Bu- gün işinde başanlı bir Japon yö- netidye Amerikalı iş arkada^na yakın ücret ödenyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear