22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ • * • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 13 GUNCEL CUNEYT ARCAYÜREK I Baştarafi I. Sayfada Inönü, kararına gerekçe oiarak "demokratik açılıma önculüğü öne sürüyor Goreve gelen genel başkanların başka yerlere -örneğin cumhurbaşkanlığına sıçrama- dan- gorevden ayrılması kuralını, artık Türkiye'ye yer- leştirme zamanının geldiğınden söz açıyor. Ne var ki, fazla inandırıcı olamıyor. Beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir siyasal ortamda açıklanan karar, siyasal gelişmelerde beklenmedik etkiler yapa- cak nitelikte. Üstelik, inönü, elbette şimdi yadsıyor ama, iki ay son- ra parti liderliğını bırakacağını açıklaması üç alanda geniş etkiler yapacağa benziyor Karann birinci etki alanı, SHP. Inönü. iki ay zaman var, genel başkanlığa hevesli olanlara yeterli zaman tanıdı- ğını söylüyor. Oysa, SHP gibi genel başkanın kurultay- dan çıktığı gün yenı çalkantılara gebe olduğu bilinen bir parti, değil iki ay, iki yıl yeni bir genel başkan arayışı için- de zaman geçirebilir. İki ay yeterli bir süre değil. Inönu kararından vazgeçmezse -ki siyasal mı, yoksa kişisel mı olduğu henüz anlaşılamayan karardan gerı dönmeyeceğini vurguluyor- SHP'de, genel başkan adaylarının sayısı belki üç, belki beş, belki de beşten de fazla Isımler mi? Say sayabildiğin kadar. Ne çare Inönü den sonra toparlayıcı. hizipler üzerine çıkabilecek yetenekte bir ısim henüz görünmüyor orta- lıkta ve daha da acısı, SHP'de yeni bir bölünmenin sancı- ları başlayacak gibi izlenimleralınıyor. Solda birleşme Inönü'nün çekilişinden sonra gerçek- leşebilir mi, bu sorun da henüz açıkta. yanıtsız. ınönü'- nün gidişinden yararlanmaya çalışacak tek ısim Baykat. O da. SHP'den alıntılarla Meclis grubunu mu zenginleş- tirır, yoksa partisine tabandan akışa mı bel bağlar, he- nüz kestirilemiyor. Doyurucuolmayan Ecevit ıse, yine çok açık. Sosyal demokratların birleş- mesine Inönü'nün kişiliğinin engei olmadığını söyleye- rek, geleceği kendi açısından dahaşimdıden tanımlıyor. Ne var ki, solda -Inönüden sonra- "bir şeyler" olaca- ğa benziyor. Asıl önemli konu, DYP Genel Başkanı'nın seçilmesin- den sonrakı aşamada hükümetsorununun nasıl çözüle- ceğiyle ılgili. Demirel-lnönü ikilisi, koalisyonun uyum içinde çalış- masına onayak oldu. Demırel gittikten sonra olası bir DYP-SHP hükümetinde uyumun sürmesi şansı, Inönü'- ye bağlanıyordu. Bu umutlar dünden beri değerini yitir- di. İki ay sonra genel başkanlıktan ayrılacağını ilan eden -üstelik Inönü tipindeki ciddi bir siyasetçl- nasıl olacak da yeni kabinede yine başbakan yardımcılığı görevini üstlenecek? İki ay sonra bir başkasının genel başkan koltuğuna oturacağını bile bile siyasal bir özveriyle gö- rev sürdürebilecek mi yeni hükümette? Kuşkusuz, soru- ların yanıtları olumsuz. Inonü, yeni koalisyonda görev almayı "DYP kongre- sinden başbakan çıktıktan sonra konuşacağını, yeni koalısyon hazırhklannda genel başkan olarak buluna- cağını" söyleyerek. bugünü kurtarıyor. Ama, mantık gereği görev almasındaki sakıncaları herhalde bilerek, bugün için böyle konuşuyor. InönüsüzbirSHP'nin, Inönüsüzbirkoalisyonhüküme- tınin düşeceği çalkantıları kestirmek için falcı olmaya gerek yok. Türkiye, bir zaman için yine bir darboğaza giriyor. Demirel'den sonra, devlet adamlığı ile demokrasiyi kavramış Inönüsüz günler, zor günler olacak. Inönü'nün mart '94 secimlerinde olası başarısızlığı göze alamadığını, DYP'den sonra SHP'de de genel bir erozyonu görerek partiyi hamle yaptıracak kişilere bı- rakmak istediğini içeren yorumlar. ne kadar tersi söyle- nirse söylensin, yine sürekli irdelenecek. Çünku; Inönü'nün, büyük dalgalanmalar yaratan ve yaratacağa benzeyen son hareketini "demokratik açıl- ma" diye yorumlayıp açıklaması yeterince doyurucu olmuyor. TORKİYEDE DÜNYAOA OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada tır; partide kendisine bağla- nanlar "bızi yarı yolda bırak- tı" diye kırılabılirler; kimisı "soluğu kesildi" diye düşü- nebilir. kimisi de Inönü'nün büyük özveri gösterdiğini, ör- nek olduğunu söyleyecektir. önümüzdeki günlerde bu yorumların tartışması yapıla- caktır; ancak, inönü'nün dü- şünmeden bu adımı attığını kimse ileri süremez. Özal'ın beklenmedik ölü- mü, Türkiye'de siyasal den- gelerin dalgalanmasına yol açmıştır. Demirel'in Çankaya'ya çık- ması bir tür "politikadan çe- kilme" sayılabilir. Erdal Inönü'nün kararı, bu zincirin halkalarından üçün- cüsudür. Şimdi gözler ister istemez DSP ile CHP'ye dönecektir. Çünkü bir süreden beri sos- yal demokrat kesimde genel başkanlık üzerine kişisel çe- kişmenın tabanı parçalayıp Türklere saldırılar • Baştarafi 1. Sayfada Solingen saldınsı sonrasında birinci sayfada manşetten ver- diğı gehşmelen. önceki gûnkü sayısında özetle sütununa dü- şürdü. Paris muhabinmiz Mişel Perlman'ın haberine göre Al- manya'da Türklere karşı ger- çekleştirilen yenı kundaklama olaylan, Fransızyayın organla- nnda hâlâ süren Solingen tar- tışması çerçevesınde özel bir yoruma neden olmadan yer al- dı. Bu arada, Pans'te pazar gün- leri yayımlanan Le Journal du Dimanche gazetesi dünkü sayı- sının ! sayfasında çektığı man- şette "Kâbus Almanya'yı sarsı- yor" deüı. Gazetenin Bonn çıkışlı uzun ve aynntılı haber yorumunda, önceki gun tüm Almanya'da 35 bin kişinin gosten yapüğı vur- Meteorolotı Gene' Mudurlugu nden alınan bılgıye göre. yurdun batı kesımlen çok bulutlu, Marmara. Ege, Batı Akdemz, Iç Anadolu nun kuzeytutısı le Batı Karadenız yağmur yer yersaganakya(Jışlı.öt9kı yerlef parçalı ve az buiutlu geçecek Hava sıcaklıgında ooemh txr degışıklık olmayacak Denızlenmtzde ruzgar Doju Karademz'de gundogusu ve keşı^leme, Ege de kıbie ve lodos, dıger denızlerımiz- de lodos ve kesışlemeden 3-5 kuvvetınde. saatte 10-21 denız mıli hızla esecek. Van Golu nde hava. parçalı bolutlu geçecek Yağmuriu ı Buluttu Stsli gulanırken Solingerfdeki pro- testo yürüyüşüne, düzenleyici- lerin beklediği 70 bin kışı yerine 20 bin göstencinin geldiğı öne sürüldü. Bu arada, karşıt Türk örgütlerinin, birbirleriyle çaüş- tığını yazan gazete, tutuklan- mış olan 3 Neo-Nazinin kişiliği- ne ilişkin bilgileri Alman basını- na dayanarak verdi. Yazıda "Solingen sakinlerinin, olay- dan önce polisın hiçbır şey yap- mamasını hayretle karşıladığY' vurgulanırken. "Genç Neo- Naziler kenıle lanındıklan gibi daimı buluşma yerleri de bilini- yordu" deniyor. "İç güvenlik sorunlan şefıne gore Almanya'da 43 bin aşın sağcının bulunduğuna" ışarel edilen yazıda, "suıkast sayısının arttığı ve giderek kaygılanan halkın. Neo-Nazılere karşı ni- hayet önlem alınmasını istedi- ği" vurgulanıyor. Demirel: Almanya'da yaşananlar vahşettîr NÜVtTTOKDEMÎR ANTALY A - Cumhurbaşka- nı Sûkyman Demirel, Al- manya'da Türkler'e karşı gırişı- len eylemlerle ilgili olarak "Bu basit bir olay değil. Kökünde yabancı düşmanlığı var" dedi. Anıalya Beldibindekı Clup Alda'da taühnin son gününde gazetecilerle kahvaltı yapan Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel, üzerinde kırmızı üşört. yeşil şort ve başında spor şap- kalı giyımiyle dikkat çekti. Kahvaltı sonrasında gazeteci- lerle söyleşen Demirel, Al- manya'daki olaylan yakından ızlediğini, son gelişmelerle ilgili olarak Dışışleri Bakanı Hikmet Çetin ve Bonn Büyükelçısı ile görüştüğünü söyledi. Demirel, konuya ilişkin şunlan söyledi: "Bu basit bir olay değil. Vah- şettir. Kökünde yabancı düş- manhğj var. Şu anda Antalya"- da binlerce yabancı var. Birlikte yenıhyor, içiliyor. Bunda ne kö- tülük var. Alman ekonomısine kaıkılan bile olmuştur. Hedef- leri sanınm Türkiye ile Alman- ya arasındaki dostluğa darbe indirmektir. Alman kamuo- yunda 'Türkler gitsin buradan' dedirtmek amacını taşıyan oyunlarolabilir." Güneydoğu'daki olaylara da değinen Demirel, "Elinde 4-5 bin Kalaşnikof u olan, devletin karşısına çıkarak bir netice ala- maz. Devlete başını çarpanlar. başını yitirirler. Gelin vazgeçin. Adalete teslim olun" dedi. Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel. DYP Olağanüstü Bü- yük Kurultayı'na davet edilme- sı durumunda gidip gitmeyece- ğinı soran bir gazetecıye "Olağa- nüstü kongre bu. Davet edilir- sem gkmem. Mesaj da göndermem. Ama bütün parti- lerin olağan kongrelenne mesaj gönderirim" karşılığını verdi. Demirel. kongreye ilişkin ola- rak "DYP Olağanüstü Büyük Kongresı yapılacak. Sükûnet içerisinde bunalım olmadan hallolacak. Türkiye'nin hiçbir meselesi askıda değildir. Benim hassas bir konumum var. Tarafsız hk yeminı ettim. DYP Kong- resi'nin iradesine hiçbir şekilde müdahil olmayacağım. DYP kendi ışini herkesın takdir ede- bileceği bir şekilde halledecek- tir. 30 senedir bu memlekette mücadele ettım. Bu mücadele- de benimle birlikte olan. olma- yan herkese şükran borçluyum. Ben DYPnin değil Türkiye'nin Cumhurbaşkanıyım" diye ko- nuştu. Anayasarun 133. maddesf- nin bir an önce değışürilmesi gerekıiğini vurgulayan Cum- hurbaşkanı Demirel. "Tür- kiye'nin önemli bir sorunudur, Bu olay yeni bir düzenle değişe- cektır. Ama bütün dünyada bu tartışılıyor. Yeni nizamlara Türkiye ahşana kadar birçok tartışma olacak" dedi. Doğayı yıpratmadan, yeşüi koruyarak tunzmin ilerlemesi gerektiğini söyleyen Demirel, "Türkiye bu meselelerde yolu- nu bulmuştur" dıyerek sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Doğayı tahrip etmeden. ye- şili bozmadan turizmin ilerle- mesı lazım. Birkaç gündür gezı- yorum. Siz beni öylesine gezip- tozuyor sanıyorsunuz. Ama ben teftiş yaptım buralarda. Mesela bir Dalaman Havalanı Bodrum'a yetmiyor. Bildiğiniz gibi Isparta Havalanı'nın teme- lini attık. Türkiye bu meseleler- de yolunu bulmuştur. Bundan on yıl öncesine kadar Akdeniz'- deki 30-35 haneli köyler, bugün turizm merkezi oldular. Turiz- mi emdiler. Türkiye'nin tanıtı- ma ihtiyacı var. Czüntüyle söy- leyebilirim ki düşmanımız çoktur. Açık veya gjzli düşman- lar. O noktaya gelmiştir ki ya- bancılar Türkiye'ye olumsuz düşüncelerle geÛyor. Ama ya- pılan anketlerde onda dokuzu doğru düşüncelerle gıdivor." Devlet. Bakanlan Cavit Çağ- lar \e Ömer Banıtçunun da katıldığı kahvaltıh söyleşide Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel, Number-1 yazılı şapka- sıyla ilgili eleşüriler için "Kas- ketime ne olmuş? Herkes takı- yor bir şev olmuyor. Biz takın- ca ne olmuş? Bir şapka buldum taktım. Öyle yazıyormuş başın- da. Biz de tatilcüığe alışacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eşi Nazmiye Demi- rel, Antalya'daki tatillerini dün tamamlayarak öğleden sonra uçakla Ankara'ya döndüler. parsellediğini söyleyenler çoğalıyordu ve bugünkü li- derlerin sol kesimde birleş- meye engel oldukları sanısı yaygındı. Erdal Inönü, genel başkan- lıkta iddiası olmadığını son kararıyla kanıtladığı için bu suçlamanın hedefi olmaktan çıkıyor; şimdi solda birleşme sürecinin tartışma zemini de- ğişecektir. DYP gibi SHP de şimdi bir kişiye, belti bir lidere muhtaç olmadan yaşayıp gücünü ko- ruyacağını göstermek aşa- masına girmiştir. Partinin kadrolarında değerli isimler vardtr; bundan sonra onların yolu açılmıştır. Erdal Inönü'nün kararı, parti içinde ve dışında elbette birtakım oluşumları körükle- yecektir. Ancak bir noktayı da vurgulamakta yarar var: Sa- yın Inönü, genel başkanlıktan ayrılıyor; ama, SHP'de kalı- yor, miltetvekilliğini sürdürü- yor. Bu belki de geleceğe doğru birtakım hesaplarının bulunduğuna işarettir. Ne olursa olsun, inönü'nün kendi rızasıyla genel başkan- lık koltuğunu bırakması, bi- zim siyaset yaşamında görü- lebilir bir davranış değil... Almanya'da Solingen faciasuun ardından gösterilerin ardı kesilmiyor. Bir kiliseran açılışı için Berlin'e gelen Başbakan Helmut Kohl, Türk ve Alman göstericiler tarafından yuhaJandı. Gösteriler sırasında polis, Kohl'ü üç Alman gencinin elinden dayak yemek- ten zor kurtardı. Kohl, çüriik yumurta yağmuru altında olay yerinden güçlükk uzaklaştırüdı. (Fotoğraf: REUTER) Yııhalanan Kohl'e çürük yumurta M Baştarafi 1. Sayfada saatlerce polis çemberinden çıka- nlmayan Alman göstenciler. bunun anayasaya aybn olduğu- nu iddia ederek mahkemeye baş- vurmuşlardı. Anayasa Mahlçe- mesi. göstericilerin şikâyetini hakh bulmuş ve tazminat öden- mesini kararlaştırmıştı. Genel grevçağnsı Avnıpa Hınstiyan Demokrat İşcı Sendikalan Konfederasyo- nu, Almanya'daki bütün yaban- a işçileri genel greve çağınyor. Konfederasyon Başkaru Cons- tanza, Köln'de yayımlanan Exp- ress gazEtesine verdiğı demecte •'Sabnmızın taştığını göstermelı- yiz" dedi ve genel grev hazırhkla- nnın başladığını bildirdi. Baş- kan. bu hafta içinde metal ışko- lunda grevlenn başlayacağını söyledi. Bu arada Solingen'deki e\i ateşe verenierden 'elebaşı' konu- mundaki 16 yaşındaki Christian R. hakbnda basına bilgi verildi. Gencın çok zor bir çocukJuk ge- çirdiği, ıslahevinde yamğı ve 'akli dengesinin yerinde olmadığı' id- dıa ediliyor. Mölln sanıklan hak- kında da benzer iddialar ortaya atılmıştı. Hepsisapıkmı? Almanya'nın her yerinde iki yıldır binlerce mülteci yurdunu kundaklayan, binlerce saldın olayı gerçekJeştirip iki buçuk yıl- da 4O'ı aşkın insan öldüren faille- nn hepsi 'akli dengesi bozuk bi- rer sapık mı?' Alman makamla- nnın, Türkleri hedef alan ırkçılık akırru karşısında hâlâ 'kendini bilmez birkaç gençten' söz etme- leri şaşkırüık ve öfkeyle karşılanı- yor. Olaya hâlâ gereken ciddıye- tin verilmediği, Solingen'de 5 kişiyi öldüren genç hakkında he- men basına sızdınlan malzeme- nin okunmasıyla iyice ortaya çıkıyor. Buna göre Christian adlı genç, "Hep kendine dost arayan, top- Jum tarafından reddedildiği için gözü kararan ve sakürganlaşan, kutsal olan her şeyden nefret eden, yalnız bir ınsan." Daha da- va bile açümadan savcdıktan ale- •lacele hükümete yakınlığıyla ta- nınan 'Die Welt' gazetesine sızdı- nlan bılgi, katili böyle tarumlı- yor. BabasızbüyüyenChristian'- da daha 6 yaşındayken "da\Tanış bozukluğu' saptanmış. Devamh okul ve oyun arkadaşlannın ka- fasına taş aup koprülerin üzerine pkarak aşağıdan geçen arabalan taşlarmış. Ne annesinin ne de öğ- reünenlerinin baş edemediği ço- cuk sonunda 8 yaşında ıslahevine kapaülmış. "Kjsıtlı zekâsı' nedeniyle ders- leri kötüymüş. 1991 ağustos aymda annesi çocuğu yurttan çı- kanp tekrar eve almış. Aşın sağ bir örgüte mensup olmasa bile yabancılara küfredip durmasıyla komşulann dikkaüni çekmış. Futbol taraftan 'Hooligan' grup- lannın Dazlaklann ve başka gruplann arasına kanşmaya ça- lışmış. Ama 'deli' gözüyle bakıl- dığından yalnız bırakılmış. "Welt am Sonntag" gazetesi, sanığın savalık tarafından el ko- yulan yıırt dosyasından da alıntı- lar yaptığı dünkü nüshasında savahğın sorgular sonucu gencin 'yabana düşmanı değil, bütün ınsanlara düşman' olduğunu ar- ladığını yazıyor. Islah yurdu yö- neticisi ise basına verdığı demeç- lerde "O ne yapüğjru bilmiyordu, bu yüzden cinayetten sorumlu tutulamaz" diyor. Zaten yaşının küçüklüğünden ötürii Gençlik Mahkemesrnde en çok 10 yj hapis istemiyle yar- gılanacak olan Christian R. hak- kında çizilen 'zavallı, itiüp kakıl- mış bir genç' imajı kuşkusuz mahkemede 'hafıfletici neden' olarak gündeme getirilecek. Konstanz'daki yangm Öte yandan dün yine Kons- tanz'da Türklcnn de oturduğu Solingen faciasından sonra dün de Kostanz kentindeki bir kun- daklama olayı nedeniyle Türklerin öfkesi patlama noktasına geldi. Olay nedeniyle Berlin'de 2000 kadar Türk, düzenlcdikieri gösteriyle Nazilerin saldınlaruiı protesto etti. (Fotoğraf: AP) bir binanın kundaklandığı yo- lundakı haber sonradan düzeitil- di. Polis yangının 'zaten kötü bir semtte' yer alan binanın sakinleri arasındaki anlaşmazlık yüzün- den çıkanldığını söylüyor. Kons- tanz polis sözcüsünden aldığımız bilgiye göre Almanlann oturdu- ğu ıkj daırcıun paspaslan tutuş- turuldu, yangın vaktınde farke- dılip sakinlerce söndürüldü. Pohs. yangmı aşın sağalann çı- karmadığından emin olduklannı söyleyerek "Ama bınada oturan Türkler yapu da demiyonız" de- di. GOZLEM UĞURMUMCU • Baştarafi l. Sayfada eilyte güvenceye bağtanacaktı. Arjantin'de ve Şili'de böyle de oldu. Bu model okyanuslar aştı, Türkiye'nin de kapısına da- yandı. 12 Eylül öncesinde Türkiye, bir iç savaş içine so- kuldu. Aynı toplumsal katmanlardan gelen halkçocukla- rı "devrimcilik" ve "ülkücülük" adlarına birbirlerine kırdırıldı. Bir uğursuz savaş yaşandı. Terör eyleminde kullanılan silahların onda dokuzu- nun NATO ülkelerinde üretildiği çok sonraları anlaşıldı. Bu uğursuz savaşta beş bin genç bi r "gençlik soykınmı'' yapılırcasına yok edildi. Ve tabii sonunda olanlar da oldu. O koşullarda darbe, "yağmurun yağması gibi doğal- lıkla" geldi; oturdu. "Ekonomilerin militarizasyonu" adını verdiğimiz mo- del, Kenan Paşa, MGK ve Başbakan Yardımcısı ûzal'ın elleriyle "emirkomuta zinciri ve em/77e"yerleştirildi. ANAP, işte bu modelin sivil kadrosudur. Liberallikmiş, sivil toplummuş.. ve "serbest piyasa ekonomisi" imiş.. Bütün bunlar birer aldatmacadır. Siz işin özüne bakın: ANAP, 12 Eylül'ün turfanda ürünüdür! Bu olgunun en büyük kanıtları, bugünkü devlet proto- kolünün 1 ve 2 numaralı koltuklarıdır: 12 Eylül Askeri Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı bugünün Cumhurbaşkanı'dır. Bugünün TBMM Başkanı da 12 Eylül'ün Maliye Bakanı'dır. Fazla söze ne gerek var? Bu Güney Amerika modeii, Türkiye'nin güneydoğu- sundan gelen Arap rüzgârlanyla karışarak dinsel duy- guları ve dince kutsal kavramları "arabesk liberaliz- min" emrine soktu. Bugünlerde bir başka "güney modeii' "nden söz ediliyor. "Güney Kore mode/»"nden! Güney Kore, bir güdümlü demokrasi modelidir. Bu modelde de liberal ekonomi, ordu eliyle uygulanır. Bu sözde liberal ekonomi, Güney Kore'yi yabancı ser- mayeye açmış, buna karşılık işçi ücretlerini sınırlı dü- zeyde tutmuştur. Tıpkı Özal'ın yaptığı gibi.. Güney Kore modeii, Güney Amerika modelinin Asya'- daki uzantısıdır. SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal, "Ege Genç işadamları Derneği" tarafından düzenlenen toplantıda şöyle konuşuyor: - Türkiye için çağrıştırabıleceği bütün olumsuzluklara karşın bir askeri dikta rejimi altında gerçekleşmiş olma- sı gibi unsurlar bir yana, fakat bir ekonomik model ola- rak bu modeii bizim dikkatle, ciddiy&tle incelememize ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Baykal, Ankara Siyasal BilgilerFakültesi'nde "siyaset sosyolojisi" dersleri vermiş olan bir eski öğretim üyesi- dir. Bu modellerin siyasal ve ekonomik yönleriyle bir bü- tün olduğunu da bilir, bu rejimlerin siyasal sonuçlan ve "toplumsal maliyetleri"n\ de... Ve bu sözlerin, hangi zaman diliminde ve nerede ko- nuşulması gerektiğini de... İşçi haklarının askeri yönetimler eliyle yok edildikleri ülkelerde ABD desteği ve yabancı sermaye katkısıyla ulusal geliri arttırmanın güç bir yanı yoktur. Sorun, kal- kınmayı, demokratik rejim içinde yapabilmek ve bu ulu- sal geliri toplumsal sınrf ve tabakalar arasında adaletli biçimde dağıtabilmektedir. Güney Kore modeii, "emek ağırhklı kitle partisi" oldu- ğunu ileri süren sosyal demokrat partilerde değil, varlık nedenleri darbelere bağlı ANAP gibi partiler için söz ko- nusuolmalıdır. Türkiye'de demokrasinin "makus talihi", biraz da "sos- yalist olmayan sol partiler" ile "liberal olmayan sağ partiler" arasında bir pingpong topu gibi gidip gelme- sinden kaynaklanıyor. "Denize nazır sosyal demokratlar"\n gözleri, demek, göre göre ancak Güney Kore'yi görebilivor! Fransa'nuı 'göç' tasarısı tepki çekti Haber Merkezi - Fransa İçiş- leri Bakanı Charles Pasqua'nın "göçü sıfıra indıımeyi' amaçla- yan yasa tasansının Bakanlar Kurulu'nda kabul edılmesi tep- kiyle karşılandı. İnsan hakları- nı savunan dernekler ve ırkçılık karşıtı dernekler. yasayı ağır bir dille eleştirirken Uluslararası Af Örgütü. Başbakan Balla- dur'dan yasayı parlamentoya sunmadan önce bir daha göz- den geçirmesini ıstedi. Göç- menlere Sosyal Yardım Servisi de endişelerinı belirten bir mek- lubu Balladur'a iletti. Fransız basınında "Pasqua Yasası' olarak adlandınlan ya- sa evlilik, iltica. göç. ülkede ya- şayan yabancılann aılelerini yanlanna aldırması yoluyla Fransa'ya giren ve oturma hak- kına safıip olanlarla bu hakkı elde etmek isteyenleri yakından ilgilendıren düzenlemeler içeri- yor. Bu düzenlemelerle vatan- daşlığa gecmek ya da oturma izni almak zorlaştınlıyor. Bü- rokratik işlemler artarken daha önceden oturma \e çalışma iz- nine sahip olan yabancılan da endişelendiren bazı maddeler A\rupa Topluluğu tarafından benimsenen insan haklanna ters düşüyor. Yasa aynca ya- banalann sosyal güvenlik ve tıbbi bakım gıbı birçok hakkını elinden alıyor. Uluslararası Af Örgütü yasa- nın özellikle iltica hakkıyla ilgili maddelerine dikkat çekti. Ör- güt. yasanın yürürlüğe girme- siyle yaşamlannın. güvenlikle- rinin ve özeürlüklerinin tehlike- de olması yüzünden iltica başvurusunda bulunanlann kabul edilme şanslannm nere- deysc yok olacağını ve bu kışıle- rin terk etmek zorunda kaldık- lan ülkelerine geri gönderilcce- ğini behrtti. Yargıçlar Sendika- sı ıse yasanın aile ile birlikte yaşamak. evlenmek. tedavi ol- mak ve sosyal korunmayla ilgili haklan temelden tekrar gözden geçirmek zorunda bırakacağını belirtiyor. Sendika aynca ceza- landırma ile ilgili maddelerin uygulanabılmesı ıçın birçok ye- ni uygulamanın yanı sıra yenı tecnt kamplannın kurulmasını gerektirmesıni eleştirdi. Yasaya tepki gösteren Ulus- lararast Göç Bürosu Başkanı Pierre-Louis Remy istifa mek- tubunu Sosyal İşler Bakanı'na verdi. Mektupta kabul edilen yasa ve daha sonra gelışen ko- nuşmalarla ters düştüğü için is- tifa ettığini açıklayan Remy, Pasqua'yı gerçekçilikten uzak bin olarak nitelendirdi. Aynı gün Fransa İçışleri eski Bakanı Jack Lang. Le Monde gazetesi- ne yaptığı açıklamada kanun- lar ve anayasa çerçevesinde kalındığı sürece kaçak göçe karşı savaşta. hükümetın ya- nında olacaklannı söyledi. Göçmen İşçilerle Dayanışma Derneklen Federasyonu, hü- kümeti gerçek sorunlarla uğ- raşmayıp zaten yetennce yay- gın olan 'göçmenler kaçaktır' inancmı güçlendırmekle suçla- yıp Pasqua'nın görev e geldık- ten birkaç hafta sonra.'göçmen karşıtı bakanı' olmayı başardı- âını belirttı. SosyalistParti kılpayı önde • Baştarafi 1. Sayfada mecliste muhtemelen PSOE'- nin 162. Halk Partisi'nin 131, Birleşik Sol'un da 19 sandalye kazanmasının beklendiğini söyledi. Bu sonuçlara göre, PSOE"- nin meclisteki coğunluğunu yi- tirerek komümstler ya da böl- gesel partiler ile koaüsyon pazarbğına gjrmek zorunda ka- lacağı kaydediliyor. Siyasi gözlemciler, seçimler- de hiçbir partinin kesin bir zafer sağlayamayacağını, yeni yasa- ma döneminin bir koalisyon ya da anlaşmalar dönemi olacağı- nı kaydediyorlar. Katılım yüksek Tüm siyasi parti liderlen, bu- gün yüzde 78 lere varan yüksek katılımın. demokrasinin bir za- feri olduğunu belirttiler. Halk Partisi yetkilileri ise artık "sos- yalizmin hegemonyasının sona erdiğjni, gerçekten çok sesli, çok partili yeni bir parlamento oluşumu sağlandığım" belirti- yorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear