22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26HAZİRAN1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ILO'nııngündemineyerleştik Türkiye ILO'da hesap vermekten kurtulamadı. Türk-İş barajlar konusunda işçi grubu ve batılı sendikacılarla karşı karşıya kaldı. Ancak Türkiye'yi yasa değişikliğine zorlayan sonuç karannı engelleyemedi. ŞÜKRANKETENCİ ILO'nun genel kurul çahşmalan kapsamında, 98 sayıh ILO sözleşmesi ihlalinden yapılan Türkiye görüşmesi- nin sonuçlan yayınlanarak onaylandı. Türkiye'nin uzun tartışmalara konu olan çiftebarajlar da dâhil, 98 sayıh sözleşme ilkelerine aykın bütün yasa ve uygulamalannı ortadan kaldırması gerektiği sonuç karan çıkü. Türkiye'nin başta 87 yeni önemli ILO sözleşmelerini kabul etmiş olma- sı, Türkiye lehine olumlu puan olarak kayda geçerken, ILO'da hesap ver- mek konumunda olduğu komilarda, gerekli yasa değişikliklerini yapmadan kurtulamayacağı, ILO gündeminden çıkamayacağı göriildü. Türkiye, önü- müzdeki yıllarda yeni imzaladığı söz- leşme hükümJeri ile birlikte çok daha da ciddi olarak gündeme girmeye aday ülkeler arasına girdi. Anayasa ve sendikal yasalardaki yasakh düzenin değıştirilrnesi kaçırulmaz bir noklaya gelindi. ILO'nun uzmanlık komitesı Apli- kasyon'daki Türkiye görüşmesinin tutanaklan, Türk-İş açısından da ta- lihsiz bir tabloyu ortaya koyuyor. Türk-İş hükümeti çok serteleştiren, 12 Eylül hukukunun ortadan kaldınlma- sını isteyen görüşlerine rağmen. tartış- ma konusu~98 sayıh ILO sözleşmesi ilkelerine aykın olarak çıfte barajlan savunup hükümetin yanında yer alın- ca, işçi grubunun tümü ile, hatta işve- ren grubu sözcüleri ile çelişkiye düştü. Türk-İş'in istemine aykın olarak, ağır- lıkh olarak çiftebarajlar sorunu ve kal- dınlması gereği üzerinde duruldu. Üstehk sonuç kararda da Türk-İş'in. kabul etmiş olması yeterli görülmeye- rek hükümetin barajlan kaldırma konusundakı taahhüdünü yenne ge- tirmesi ıstendi. Aplikasyon Komitesı'- nın sonuç karanndan hükümeti gele- cek uygulamalannda bağlayan şu önemli saptamalara yer verildi: Komite 98 sayılı sözleşme ilkelerine aykın "zorunlu tahkim, çıfte barajlar ve kamu çahşanlannın sendikalaşma haklan önündeki engeller" olmak üze- re üç önemli sorunun bulunduğuna ışaretetti. Zorunlu tahkim, grev yasaklama yetkisinin hükümet tarafından ancak istisnai hallerde kullanıldığı yolundaki hükümet açıklamasını not etti. Türk- İş, geçen yıllarda çok yaygın uygula- ma olan grev yasaklama nitehğindeki grev erteleme ve oylamalanru günde- me getirdiği halde, karann hükümet lehine "istisnai uygulama" olarak tu- tanağa geçirilmesini engelleyemedi. Yabana sendikaalann, Türk-İş'e rağmen üzerinde tiüzlikle durduklan çıfte barajlar konusunda. hükümetin "Türk-Iş ve TISK'le" sosyal taraflar olarak konsensüs ("uzlaşma") fçinde olduğu savunması sonuç kararda tu- tanağa geçti. Ancak uzlaşmanın gere- ken değişikliğin yapılması zorunlulu- ğunu ortadan kaldırmadığı ifadelerine de yer verildi. Hükümetin uygun deği- şıkliği gerçekleştirme girişiminde bu- lunacağı yolundaki beyanı, taahhüdü, anımsaüİarak kayda geçirildi. Kamu görevlilerinin toplu pazarhk hakkının tanınmasına ilişkin gecikme- yî, hükümet sözcüsü, 87 sayılı sözleş- menin imzalanamış olması ve bununla da bağlantılı daha geniş gereken yasal değişikliğin yapılacağı şekhnde açıkla- dı. Hükümetin bu açıklamasına sonuç kararda da yer verilerek konunun bu sözleşme çerçevesinde ilerde görüşül- mesi kayda geçirildi. ILO ölçülerinde, kamu çahşanlanna sendikal haklar verilmesinde bu yıhn geçirilmiş olma- sı, gelecek yıl 98'in yanında 87 sayıh sözleşme kapsammda da, daha ciddi bir sorumlulukla ele alınması anla- mında değerlendirildi. Daha sonra da 98 sayılı sözleşmeye aykın her üç konuda, hükümetlerin geçrniş yıllarda taahhütlerde bulunup yerine getirmerniş olduğu saptaması yapıldı. ILO için devletin devamhlığı esas ahndığından, geçmiş hükümetle- rin, yerine getirmemek üzere verdiği sözlenn sorumluluğu dile getirildi. O tarihlerde, konu ile ilgıli Türk hukuk kural ve uygulamalannda değişiklik yapılması istemlerinin bildirilmiş bu- lunduğu anımsaüldı. "Bu sebeple komite; hükümetten, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerle Tûr- kiye'de yasa ve uygulama arasında mevcut her çelişkinin ortadan kaldınl- masını sağlamasını ve ILO ve uzman- lar komitesini tüm gelişmelerden, tüm aynntısı ile haberdar etmesini talep et- miştir" denildt. En büyük iş merkezi PERPA'da yaşam bir türlü başlaımyor • PERPA neden cankmanuyor? Bu konuda şimdiyekadar bir çokşey söylendiama kooperatifüyesi Mehmet Ali Sivashoğlu'nun iddiası oldukça ilginç. İstanbul Haber Servisi- Dün- yanın en büyük iş merkezi ola- rak da adlandınlan ve büyük umuüann bağlandığı PERPA, bir türlü hayat bulamıyor. 1989'da 110 milyar liraya 'mal olan ve bugünkü değerinin beş trilyon hraya ulaştığı belirtilen PERPA'nın Genel Kurulu bu- gün yapılıyor. Açıhşım Turgırt Özal'ın yap- üğı ve 1992'de başbakan olan Cumhurbaşkanı Süleyman De- mireFin de ziyaret ettiği PER- PA neden canlanamıyor? Bu konuda şimdiye kadar bir çok şey söylendi ama kooperatif üyesi Mehmet Ali Sivaslıoğlu'- nun iddiası oldukça ilginç. Si- vashoğlu'na göre PERPA'nın canlanmasını kooperatif yöne- timı istemiyor. PERPA'mn canlanamama- sına, kooperatif yönetiminin sürekli Sözen'i "Bahane" gös- SIVASLIOĞLU-Yöııetinı PER- PA'nın dobnasını tstemiyor. terdjğjni belirten Sivashoğlu, gerçeği yeni fark ettiğini söyle- di. Kooperatif yönetiminin, elindeki olanaklan yaranna kullanmış olsaydı PERPA'nın, " şimdi avıl avıl kaynayan bir ış yeri olacakü" diyen Sivaslı- oğlu'nun iddiası şöyle: "Kooperatif yönetimindeki- ler de bizim gibi yer sahibiydi. Hatta bizimkinden çok daha güzel ve çok büyük işyerlen vardı. Onlar da PERPA'nın boş olmasından dolayı zarar görüyorlardı ama yine de dol- masını istemiyorlardı. Bunun nedenini bir türlü anlayarruyor- dum, yakm tarihe kadar. Bu koca inşaaü yapıp da doyma- yacak, kınnülara mı tenezzül edeceklerdı diye düşünüyor- durn. Bir takım şeylerin neden- lerini soran benım gibi üyelerin üstüne geliyorlardı. 1985 yıh olağan genel kurul toplantısı 24.5.1986'da yapıldı. Toplanüya 900 ortaktan, 595 ortak asaleten ve 19 ortak da vekalaten olmak üzere 614 or- tak iştirak etmiştı. Bu kurul toplantısının altıncı gündem maddesi 'Dilekler ve temennı- ler' bölümüydü. Burada. cami yaptırma, belediye başkaruna şilt verrne ve Darülaceze'ye yar- dım gibi şeyler sayılırken arada 'üstün gayretleri nedeniyle ku- rucu üyelere diledikleri dükka- nı, kuraya tabi olmaksızın seç- me hakkı verilmesine oy birliği ile karar verildi' deniyor. Şimdi, bu karar temenniler bölümünde alınmıştı. Acaba geçerh mi? Bu karardan kimler ve kaç kişi yararlandı? Murakıp üyelerde yararlandı mı? Bu hak işin "başında tarundığına göre. ıstismar edilerek, plan ve proje safhasında özel dükkanlar tez- gahlandı mı? Büyüklük sınırla- ması var mıydı? Yoksa isteyen ıstediği yerden ve istediği mik- tarda dükkan alabilecek miydi? Bu yolla sağlanan menfaat çok büyük müydü? Bu şekilde sağ- lanan menfaat verilen hizmetle orantıh mıydı? Nihayet. bütün bunlar mevcut yasalara uygun muydu? İşte bu yüzden, PERPA'nın dohnası ve faaliyeıe geçmesi yönetimce istenmiyordu. Çün- kü, o zaman karşımıza çok da- ha büyük rakamlar çıkacak, bu durumu gören ve karşı çıkanlar çoğalacak, mal da yönetim de riske girecekti. Bütün gayeleri. PERPA dolmadan, kimse gör- meden tapuyu ahp kooperatıfı fesh etmek olsa gerek. Çünkü. yöneüm her şeyı bir yana bıra- kıp sadece tapu düşünüyordu." Mehmet Ali Sivashoğlu, avu- kat Sahir Bafra'nın kaleme al- dığı "İhtarname"yi, Çakıl Ga- zinosu'nda yapılacak olan ge- nel kurula sunacak. Kooperatif yönetiminin antidemokraük uygulamalar içinde olduğunu beürten Sivashoğlu, genel kuru- la önerge niteliğınde sunacağı ihtarnamesinde, yönetimin, özellikle menfaat saglayan ve ihmah olan sorumlular hak- kında hukuksal ve cezai takibat yapıhnası konusunun görüşü- lerek oylanmasını istiyor. Ge- nel kurullann yaz aylanna özel- likle denk getirildiğine dikkat çeken Sivashoğlu, PERPA'nın canlanmasını isteyen her üye- nin genel kurul toplantısına gel- mesi çağnsında bulundu. Sivashoğlu, Perşembe Paza- nn'da, yıîolacağı gerekçesiyle boşalulan işyerlerinin bekdiye ta- rafından yıkılmadığını iddia ederek, "Tersane Caddesinin Haliç tarafında kalan binalann bir çoğu boşaltıhnıştı. Belediye binalan zamanında yıkmayın- ca bosaltıhnış olanlar da yeni- den dohnaya başladı" dedi. Eylülde buhişmak üzere...İstanbul Haber Servisi - "Biraz" geç de olsasonunda tatil geldi. İnatla 25 haziranı bekle>cn az sayıda öğrenci dün son kez okullaruıa gitti. Okulun son gününde, karneler alındı. sevinç >e yas çığlıkları atıldı, "Eylül'de buhişmak üzere" denilerek vedalaşıldı. vumurta ve un savaşlan ise ne yazıkki yapdamadı. Tatil beklentisi, hiçbir zaman bu yılki kadar obnamıştı. Öğretim yılı bir türlü bitmek bilmedi. Birçok okulda ders programlan uzun bir süre önce bittiğinden öğrencileri tatilin dayanıhnaz çekiciliğinden korumak amacıyla geziler, şenlikler düzenlendi ama yetmedi. Hem velikr, hem öğrenciler, hem de öğrermenler, iç sıkıcı günlcr geçirdiler. "înce kum, mavi deniz. ver elini Bodrum v senaryolan artık her an gerçekleşebilir. Kamede zay ıflar mı var? Eh, o da işin tuzubiberi. Nasdsa artık kalmak da yok. Güzel bir tatil tüm öğrencüerin hakkı. Gazeteci Halil Tuncer, en iyi mankenier Ebru ile Berke'nin (kûçük fotoğraflar) başanlannı görüntüleyemedi(Fotoğraf:İBRAHtM GÜNEL) Tehlike, gazetedninyoldaşıTürkiye'nin en iyimankenlerinin seçildiğiyarışmada, sahneplatformunun çökmesisonucu yaralanm ve bacağı kırüan gazetecilerden bazısı, uzun bir süregörevlerinden uzak kcdacak Magarin/TV Servisi-Geçen çarşamba akşamı Silivri Klassis Otel'de duzenlenen "Best Model ofTurkey" (Türkiye'nin en iyi mankeni) yanşması fınahnde havuzun üzerindeki platformun çökmesiyle meydana gelen kazanın ihalesı. görevli gazetecilenn üzerinde kaldı. Kanal 6 televizyonunca duzenlenen yanşmanın ucuz denecek bır kazayla atlatılması, düzenkmede bazı aksaklıklar olduğunu ortaya koyuyor. Klassis yetkilileri, olayın sorumluluğunun kendilerine ait ohnadığını belirtirken. Kanal 6'dan yapılan açıklamalarda,muhabırlerin, uyanhnalanna karşın tehhkeh bölgede dolaşüklan öne sürülüyor. Muhabirler ise buna karşı çıkarak. "Mankenlik yanşmasmda tehhkeh' bölge diye bir şey olur mu?" djyorlar. Kanal öyapımalanndan AlbuzÜnal'ın sözleri ise şöyle: "Olayda teknık hata yok. Sonuç, izdihamdan kaynaklandı. Yıkılan noktada eksik olan bir şey görülmüyor..." Öte yandan, Klassis Otel yöneticileri, yapüklan yaah acıklamada, kaza sonrasında olayı görüntülemeye çahşan basın mensuplannı engelleyen kişilerin, iddia edildiği gibi otelin güvenhk görevhleri olmadığını \Tirguladilar. Ancak, ortada bir gerçek de var ki, görevini yapmaya çahşan gazetecilerden HaHl Tuncer. sol uyluk kemiğindeki kınk nedeniyle. bugün Intemational Hospital'da amehyata ahnacak. Ban gazeteciler de, çeşıth kemik çatlamalan ve yaralanmalar nedeniyle. uzun süre görevlennin başına dönemeyecekler. Aynca, hastane masraflan, Kanal 6*nın sahibi Ahmet Özal tarafından karşılanan bu gazeteciler, davacı ohnayacaklannı açakladılar. 6 Tecavüz9 saııığımüdürkaybolduOkul muhasebesinde görevli muhasebe memuresine tecavüz ettiği iddiasıyla açığa alınarak hakkında soruşturma açüan Göztepe Pansiyonlu İlkokulu müdürii Mustafa Karadayı her yerde aranı> or.Karadayı'nın Göztepe Pansiyonlu Ilkokulu'nda 1988'de de M.Ç isimli bayan memura sarkıntılık ettiği, M.Ç'nin şikayeti üzerine başka bir okula sürüldüğü bildirildi. T.Y isimli bir öğrenci velisi de aynı yıl Karadayı'yı kendisine sarkınülıkta bulunmakla suçladığı ortaya çıktı. İstanbul Haber Servisi- Göztepe Pansiyonlu tlkokulu'nun, muhasebede gorevü bayan memura tecavüz ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma acılan müdürü Mustafa Karadayı aranıyor. Olayın ortaya cıkmasından sonra kaçan Müdür Karadayı'nın 1988 yılında da yine aynı okulda çalı- şan bir memura ve öğrenci vehlerine sarkıntıhk et- tiği öne sürüldü. Süresiz olarak açığa alınan Kara- dayı'nın emeklilik işlemlen içın Milh Eğitim Mü- dürlüğü"ne başvurduktan sonra ortadan kaybol- duğu öğrenildi. Göztepe Pansiyonlu İlkokulu'nun muhasebe- sinde görevlendirilmek üzere şubat aymda ışe ah- nan A.K., okul müdürü Mustafa Karadayı'nm ışe almmasına karşıhk kendisine ılışki teklifinde bu- lunduğunu açıklamıştı. Teklifı kabul etmemesıne karşıhk, Müdür Kara- dayı'run tecavüzüne uğradığını da beürten A.K'- nın açıklamasından sonra Milli Eğitim Müdürlü- ğü. müdürü açığa almışü. A.K. Fatih Cumhunyet Savahğı'na da başvurarak Müdür Karadâyı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Okulun misafirhanesinde oturan Müdür Kara- dayı, olayın ortaya cıkmasından sonra kaçtı. Ka- radayı"nın emeklilik dilekçesini verdikten sonra or- tadan kaybolduğunu söyleyen Milli Eğitim Müdü- rü Nurdoğan İlgün, vehlerin ve okul öğretmenleri- nin "Olay kapatılacak" yolundaki endişelerinin yersiz olduğunu bildirdi. Bu arada Müdür Karadayı'nın Göztepe Pansi- yonlu îlkokulu'nda göreve başladığı 1988 yıhnda da M.Ç isirah bır bayan memura da sarkıntıhk etti- ği öne surüldü. Tez-Koop İş'ın işyeri temsilcısi de olan M.Ç'nin şikayetleri üzerine soruşturma yapıldığı. soruşturma sonunda da başka bir okula sürüldüğü bildirildi. T.Y isimli bir öğrenci velisi de aynı yıl Milli Eği- tim Müdürlüğü'ne başvurarak Müdür Karadayı'- nın kendisine sarkınülıkta bulunmakla suçladı. Söz konusu yılda yaşananlarla son olayda Milli Eğitim Müdürlüğü'nün görevlendirdıği müfettişle- rin aynı olduğunu behnen vehlerve okul öğretmen- leri suç duyurulannı bakanhk müfettışlerinin araştırmasını istediler. Milh Eğıtimden sorumlu Vali Yardıması Feh- mı Kahya ise iki olayı sonışturan müfettişlerin aynı ohnadığını beürterek Karadayı'nın süresız olarak görevden ahndığını açıkladı. Vali Yardımcısı Kahya, "Soruşturma sürüyor. Savahğa da suç duyurusunda bulunuldu. Tutukla- nabih'r. Ya öğretmen olarak görevini sürdürür ya da ihraç edilir" dedi. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Degişim... • Kürsüde genç ve dinamik bir konuşmacı. Aslında bi- raz da "hamasi." Rahmetlı Behçet Kemal'in Atatürk şiir- leri okumasına benziyor konuşma biçimi. Konu, "Deği- şim." Türkiye için üç öneri getiriyor. "KlT'ler hızla özel- leştirilmeli", "Başkanlık rejimine geçmeli", "Yerel yönetimlerin ağırlığı arttırılmah ve bir tür yumuşak eya- let yönetimine geçmeli." Bunlar yapılırsa Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik sorunları çözümlenirmış. Dinleyiciler de memnun. Al- kış, kıyamet... Şimdi, "Bu konuşmacı kim ve nerede konuşuyor?" di- ye soracaksınız. Söylediklerine bakınca "özal'ın mürit- lerinden biri" olsa gerek diye düşünüyorsunuz herhal- de. Değil. Konuştuğu yer bir parti toplantısı ama, bu parti ANAP ya da DYP değil, SHP. Konuşan da gönlünde ge- nel başkanlık yatan ve yazılı basının bir kısmı tarafından ilginç bir biçimde "pompalanan", genç bir siyasetçi. Isim vermek istemiyorum ama, eğer bir ülkede sosyal demokrasinin liderliğine soyunanlar, Özal'ın kötü bir özenti ve kopyası olmaktan ileri gidemiyorlarsa çok işi- miz var demektir. Ve eğer bu (bence) "zırvaları" sosya! demokrasi adına hararetle alkışlayanlar varsa işimiz cok zor demektir. Geçenlerde, Sosyal Demokrasi Platformu diye bir top- lantıya gittim. Sosyal demokrat liderleri de çağırmışlar. inönü ve Baykal geldi Ecevit reddetmiş ve çok da iyi et- miş. Zaten memlekette akıllı adam çok. Ismi yazılı olan- lardan çoğu gelmemişti. Bu platformu düzenteyen gençler, "Türkiye'de Sos- yal Demokrasinin Gelecegi" konulu bir de yarışma dü- zenlemişler. Odül verecekler. Yarışma jürisini gördü- ğüm zaman tuzağı anladım ama, iş işten geçmişti. Kendim, meğer Türkiye'de sosyal demokrasinin önündeki en önemli engel, "resmi tarînTmiz" ve ikide bir demokrasiye müdahale eden "ordu" imiş. En itibar gö- ren düşünce bu. Sömürü, örgütlenme, düşünce özgürlü- ğü falan, ilk aşamada akla gelmiyor. "irtica-laiklik" çatışmasını öne çıkarırsak işin "sınıf boyutunu" unuturmuşuz ve hayatta sosyal demokrasiye geçemezmişiz. Türkiye'de bürokrasi, yağma düzeninin temeli ve ana suçlusuymuş (Zaten tüm yüksek bürokrat- laremekliliklerinde Karungibi zengindirler ve Boğaziçi- nde yalılarda yaşarlar...). Biraz yumuşatarak da olsa, bu arkadaşlara gereken yanıo tabii verdim. "Burada ANAP Gençlik Kollarının ya da DYP'nin toplantısı olsaydı, sizden farklı ne söylerler- di" diye sordum Sosyal demokrasinin tarihsel çizgisini ve Kemalizmin ilerici niteliğini, on beş-yirmi dakikada ne kadar olabilirse özetledim ve "Liberalist olmak ayıp değildir. Ama liberalizmi savunup buna sosyal demok- rasi diyemezsiniz. Bunu yapan ya bilmiyordur, cahildir; ya da bile bile yapıyordur, sahtekârdır" diye sözü bağla- dım. Bu gençlerin büyük bır bölümününün iyiniyetinden, yurtseverliğinden kuşku duymuyorum. İyi yetişmiş gençler. Ülke sorunlarına ilgi duyuyor ve çözüm yolları afiyordu. Çoğu iyi okullarda okuyor; bir ya da birkaç ya- bancı dil biliyorlar, "Peki" dedim, "Nedir bunları bu yol- lara iten?" Bu gençler 1980 yılında sekiz-on yaşlarındaydılar. 12 Eylül'le birlikte öylesine ters, sapnrılmış ve bıktırıcı bir Atatürkçülük bombardımanıyla karşılaştılar ki; Atatü/k, ad&ruduyunca irkilir oldular. 12 Eylül yönetimi "ülke,,ç»p karları" bahanesiyle yaptığı tüm çirkinlikleri, Atatürkçü düşünceyle açıklamaya çalışt. Insanları Atatürk'ten uzaklaştırdı. Turgut özal ve ANAP, "Sivil bir izlenim" verdiği için 1983 seçimlerini kazandı Aslında bu da oyunun bir baş- ka parçasıydı. Sayın Özal'ın "Atatürkçü yanı"nı eşi Semra Özal temsil ediyordu. Semra özal bir dergide "mankenlik" yapınca, Ozallar'ın Atatürkçülüğü onandı! (Bu olay üzerine on altı manken mesleği bırakmış, bır manken defazla miktarda uyku hapı alarak intihar girişi- minde bulunmuştu.) Derken medya hızla gelişti. Renkli TV kanalları yaşan- tiyı alt-üst ettiler. Yazılı basın holdinglereteslim oldu. Ve yeni kavramlartüredi. Vizyon, mega, globalleşme, deği- şim vb. gibi. Ve bu kavramlar arasında en çok turulan "değişim" oldu. Değişimden yanaysan "ilericisin", değişime kar- şıysan "çağdışı", "dinozor" ya da bunlara benzer bir şeysin. Her şey değişmeliydi. Tarih, bağımsızlık kavra- mı,toplumsalyapı, vs., vs. Oysa ki değişim ileriye doğru olursa "ilericidir." Kimi zaman (kısa süre için de olsa) değişim geriye doğru ola- bilir. Bunun ölçüsü, halkın her türlü "katılımı"dır. Katılım genişletiliyorsa ilerici bir hareket söz konusudur. Katı- lım daralıyorsa en âlâsından gericilik ortaya çıkar. Şah rejımini deviren Humeyni hareketi, katılımı artır- dığı için ileriye doğru bir harekettir. Ama laik Atatürk Türkiyesi'ni, Humeyni hareketine doğru değiştırmek ıs- terseniz, bu gericiliktir. Değişim adına bunu savunmak da şaşkınlıktır. Leningrad'da parti kodamanları çirkin görünüyordu, ama St. Petersburg'da kara sakallı Ortodoks papazları çok daha çirkin görünüyor. Türk-lş'in araştıpması • ANKAR.\ (Cumhuriv et Bürosu) - Asgari ücret. maksimum 12 günde bitiyor. Asgari ücret dört kişiUk bir ailenin aylık gıda harcamasırun ancak yüzde 40'ını karşılayabiliyor. Türk-İş Araşürma Merkezi'mn verilerine göre dört kişılik bir ailenin aylık gıda harcaması, fıyat artışlan nedeniyle aile gehnnı aşındırdı. Araştırmada, haziran 1993'te meydana gelen yüzde 3.4 oramndaki artışın, aile bütçesıne, bir öncekı aya göre 75 bin lira ek harcama getirdiği kaydedildi. Yıhn ilk yansında meydana gelen artış oranı yüzde 25.5'e ulaşırİcen son on iki ay iribanyla69.1 olarak gerçekleşti. Kadını evden kaçırıp öldürdüler • İSTANBUL (A.4) - Bahçelıevler'de Fatma Keyfadlı kadm, evinden silah zoruyla alınarak götürüldüğü birevde bıçaklanarak öldürüldü. Polisten ahnan bilgiye göre, Soğanh Mustafa Kemalpaşa Caddesi'nde oturan Keyf, önceki gün silahh üç kişi tarafından evinden zorla alınarak yine aynı ilçe smırlan içinde Yasemin Şahin'e ait eve getirildi. Burada henüz behrlenemeyen bir nedenle bıçaklanan 38 yaşındâki Keyf, kaldınldığı İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde öldü. Olayla ilgih olarak Yasemin Şahin'in de aralannda bulunduğu üç kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Topçu'nun açıklaması • Eski Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu gazetemizde dün yaymlanan "Koltuk bana, radyo size" başlıkh haberle ilgih olarak yaptığı acıklamada, "Bazı bilgiler gazetenize yanlış aktanlmış. Ben "koltuk bana. radyo size' diye bircümle kullanmadım. Söz konusu radyo yöneticilerini de Ankara'ya ben çağınnadım" dedi TV'de Değişiklik Magazin /TV Servisi- Bu akşam HBB'de saat 22.00'de İspanya Kupası futbol fınal maçında Real Madrid-Saragosa ve TV-1 'de saat 21,45'te Türkiye-Cezayir futbol karşılaşması ekrana geleceğınden yayın akışı değışmiştir. Show TV'de ise Avrupa Listeleri isimli programın ertelenmesi üzerine 'Erkek Dediğin Böyle Olur' isimh Türk fılmı yayına girecek. Yönetmenhğinı Volkan Kayhan'ın yapüğı fıhnde öztürk Serengil ve Emel Özden başrolde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear