25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN1993 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Depolitizasyon Türkıye'de tüm ınsanlar, örgutler, demekler, sendıkalar, ünıversıteler, cxialar ve obur kuruluşlargeçmışteyeterh deneyıme sahıpokiuklan ıçınpolıükayapmak haİdonayenıden sahıpolmalı, serbestçe söyleyıpyazabılmeb ORHAN ÖZACUN Hukukçu ohtıkadan soğutma, uzak- ^jaşürma, polıtıkayı yasak- na" olarak tarumlanabı- lecek depolıtızas>on, bugün Turkıye'nın en büyuk so- runlanndan bın olarak varbğıruhâlâduyumsatmaktadır Ger- çekten de bugun Turkıye'de pobüka yapmak yalnızca sıyasal partılere -o da kısıtlı olarak- tanınan bır haktır Bu hakkın sıyasal partılerce yurt duzeyıne yayılmış orgûüen ıle kullanıldığı ka- bul edılmektedır Sıyasal parülenn yurt duzeyıne ya- yümjş örgütlen derken bunu gozde büyütmemek gerekır Bır sıyasal parü- ran bugun Türkıye'de sahıp olabılece- gı orgut savısı 73 ıl ve 600'u aşkın ılçe örgutûnden fazla olamaz Başka türlu bır sıyasal orgütlenme bıçımıne yasakoyucu ızın vermemek- tedır Bu durumda en buyûk sıyasal partının Türkıye genebndekı orgütle- nnde çalışan partılılenn sayıa 75OO'u geçmemektedır Bu ıse 5 000 000 do- îayında oy toplayan bır sıyasal parude bınde bır buçukluk oranı temsıl et- mektedır Turkıye, sıyasal kaübmın en yoğun bıçımını 1946-1960 yıllan arasında ya- şamışür ll ve ılçelerde partı örgütlen- nın yanında ve onlardan daha önemh olarak, koylerde bucaklarda ve ma- hallelerde de partı orgûtlen bucak ve ocak adı altında etkınlık gostermışler- dır Her mahalle ya da köydekı sıyasal partının ocaklan ve bu ocaklarda faa- hyet gosteren 9 ya da 11 kışıden oluşan yönetım kurullan büyük çabalarla ocaklara uyeler kaydetmış, hemen her akşam ocak merkezı açık tutularak çaylar kahveler ıçılırken sıyasal soyle- şıler yapdmış, bazen de partının ust yöneücılen tarafından konferanslar venlmışür 27 Mayıs'a yakın gunlerde yalnızca İstanbul'da 600'e yakın bu- cak ve ocak örgutünde akuf olarak çaLşan CHP'blenn sayısı. SHP'nın halen Türkıye genehndekı tüm yonetı- cı üyelennın toplamından fazla ıdı Gençler ocaklarda yetişirdi Ocaklar, mahalle ya da köyün nab- zının attığı yerler olarak o çevredekı yonetsel ve sıyasal etkınlıkkn anında haber alan, değerlendıren ve tavır ko- yan bınmlerdı Bınnın yolsuzluğu ya da adam kayırması hemen aynı gun ocaklarda duyulur tartışma konusu olur ve değışık parülenn ocaklan bır- bırlenru denetlerlerdı Gençler, bu ocaklarda ılk sıyasa derslennı abrlar, kendılennden dene- yımlı agabeylennın, büyüklennın ko- nuşmalannı ızler ve polıtıkanın kıvılcımıyla ateşlentrlerdı DP'nın. son yıllannda hıç gereğı ve yaran yokken ortaya çıkardığı vatan cephelen, ocak geleneğını tahnp ettığı gıbı 27 Mayıs'ın ocaklan kapatması- nın haksız bır gerekçesı olmuştur Devnmın ılk gunlennde kapaülan ocak ve bucak orgutlen. aradan 32 yıl gecmesıne karşın bır daha açılmamış- tır tsmet Paşa run bunlann bırer poli- tıka okulu olduğu yolundakı savun- malan da ılgı görmemıştır Işın ganbı aradan bu kadar yıl gecmesıne karşın bugune değın ocaklarla ılgılı cıddı araştırmalar da yapılmamıştır Ancak şunu ıtıraf etmek gerekır kı ocak partı- cılığınden dolayı hayatmı kavbedenle- nn sayısı, anarşı dönemının bır gunlük kayıp toplamı kadar değıldı Bugun Turkıye, polıtıka konuşama- manın. polıtıka uretememenın sancı- lanru çekmektedır 27 Mayıs, partıle- nn ocak ve bucak orgutlennı kapaür- ken gençlık ve kadın kollanna dokun- mamış, hatta bunlann yanında sendı- kalann, meslek kuruluşlannın ve ünı- versıtelenn pobüka yapmalanna göz yummuştu Unıversıte öğretım üyele- nnın, parülenn en üst organı olan ge- nel yoneüm kurullannda görev alma- lanna olanak tarumışür Ihülalcılerce ongörulen amaç, pohükayı daha bılgı- h ve üst düzey eğıtımb kışılenn tekelıne bırakmak, kısacas pohükayı ayağa düşmekten kurtarmakü İabıı kı sonuç ıstenılen gıbı olma- mışür Sendıkalar, odalar ve öbür meslek kuruluşlan, ünıversıteler, Tur- kıye'nın geleceğı ıçın yararb polıüka- lar üretemedıklen gıbı bırbırlennın varbğına dahı katlanamayıp bırbırle- nnı karalamaya, suçlamaya, ıhülal merakblan ıle ışbırbğı yapmaya başla- mışlardır 12 Mart bır gunde gelme- mışür Boyle gunden gune buyuyen kaos, vatan kurtanalan ıle bırbkte re- form heveshlennı de bır araya topla- mış, ancak memlekete hıçbır şe> geür- memışür 12 Mart rejııru ıle once kendını ay- dın sananlanmızın alay etüklen acı demokrasrnın davanağı 1961 Anaya- sası addı bır bıçımde budanmış, unı- versıtenın, öğrencısı ve oğretım üyesı ıle pobüka yapması yasakîanmış, grev hakkı ve toplanü-gosten yuruvuşlen kısıtlanmış, memurlann sendıka kur- ma haklan tamamen ortadan kaldınl- mışür Konuşamayan düşunduğünu so>- leyemeyen Türkıye'de >asadışı (ılle- gal) orgütler konuşmaya hem de sılah- lan ıle konuşmaya başlamış parla- mento ıçı muhalefet vennı. parlamen- to dışı yasadışı muhalefete bırakmış- ür Ocak ve bucak orgutlennden yok- sun, kolu kanadı brılmış dar orgutle- re sıkışmış sıyasal parüler, ana orgut- len, gençhk ve kadın kollan ıle yeterlı pobüka üretemez hale gebnışler ve hıç- bır zaman yasadışı orgutier kadar ses- lennı duyuramamışlardır Olan yıne demokrasıye olmuş, her zaman oldu- ğu gıbı yıne bır sabah vatan kurtana- lan 12 Eylül'de bır kez daha vatanı kurtarraışlardır 12 Eylul rejımı, mevcut tüm sıyasal parülen kapatüğı gıbı, sonradan çı- kardığı sıyasal partıler yasasında da gençlık ve kadın kollannı kaldırmışür Arük Türkıye'de polıtıka, gazetelerde v e televızyonlarda parülenn genel baş- kan ve genel sekreterlennın demeçlen ıle yeürulen bır hak olarak bebrmeye başlamıştır Gerçekte de bugun maa- lesef parülenn ıl ve ılçe orgutlen kong- reden kongreye canlanmakta, haftada bır ya da ıkı kez > apılan voneüm kuru- lu toplanülanna pek rağbet edılme- mekte, Turkıye'de ınsanlar, pohüka üretmek yenne pobüka seyreüneyı terah eder hale gelmışlerdır Duşun- meyı bır yana bırakan kıtleler renk ve ıdeal aşkına partı desteklemekten bı- kıp secımlere bır hafta kala âdeta en ıyı koştuğunu sandıklan ata oynamakta- dırîar Sonuç Sonuç olarak Turkıye de tum ınsan- lar, orgutler, dernekler, sendıkalar, ünıversıteler odalar ve obür kuruluş- lar geçmışte yeterlı deneyıme sahıp ol- duklan ıçın pohüka yapmak hakkına yenıden sahıp olmab. serbestçe soy- leyıp yazabılmeb ancak sılahb eylerne donuşebılecek davranışlan en ağır yaptınmlara tabı tutulmab, hatta bu kuruluşlarda kendılennı denetleyecek otokontrol mekanızmalan kurulmab- dır Bu arada daha çok ınsanın sıyasal kaübmını sağlamak amaayla ocak- bucak örgütlen yanında her sandık se- çım bolgesı ıçın sıyasal partılerce bı- nmler (ünıteler) oluşturuhnasına ola- nak sağlayacak yasa dcğışıklıklen yapılmab, parü görevbsı, paıtı temsıl- cısı, parü ırübat burolan ve lokaller şımdıkı koşullar göz önunde tutularak >enıden oluşturulmabdır ARADA BIR BEHZAT AY Bilinç ve Düşünce Düşmanları Tolstoy 'Bılınç bır ınsanın başına gelebılecek en yu- ce, en erdemlı beladır' demış Duşunduklerınden oturu çok çekmış olan Dostoyevskı de şoyle soylemış ' Insa- noğlu bır duşunmeye başladı mı neler duşunmez kı 1 Nıye butun bu haksızlıklar nıye bu eşıtsızlıkler, nıye bu ışkencelerdıyecektır ılk olarak Elletutulur gozlegoru- lur nesnelerle ılgılı olacaktır bılınçlenmenın uyandırdığı ılkduşunceler Doymakısteyecektır daha lyı yaşama ıs- teyecektır, onda neden var bende neden yokdıyecektır Hakkını arayacaktır Karşısına dıkılecektır yuzyıllardır egemenlığını surdurmuş çevrelerın, guçlerın, anlayışla- rın Boylesıne tehhkelı bır şeydır duşunmek Nelere, nerelere kadar surukler kışıyı, sız duşunun Geçen yılların andıçlarına (ajandalarına) goz gezdırır- ken takıldım ıkı bılge yazarın sozlerıne Özelhkle de Dos- toyevskı nın tehhkelı bır şeydır duşunmek sözu usu- ma takıldı lyıden lyıye Oysa bız ınsanı 'duşunen hay- van' dıyetanımlamıyor muyuz? Gerek Tolstoy un gerekse Dostoyevskı nın yukarıya ahntıladığım sozlen gece boyunca-sabaha değın- neler neler duşundurmedı kı 1 - Yıldızlann duşmedığını soyledığı ıçın Prınellı kırbaç- lanmış - Kan dolaştmını kanıtladığı ıçın Harve ye zulmedıl- mış - Dunyanm guneş çevresınde donduğunu soyledığı ıçın Galıleo yargılanmış - Dın adına Pascal tore (ahlak) adına Montaıgne, dın ve tore adına Mollıere toplumdan dışlanmış (aforozedıl- mış) - Solcu bır yazar olduğu ıçın Babeuf'un başı gıyotınle kesılmış - Evrenın sonsuzluğunu dunyalaqn çokluğunu savun- duğu ıçın Gıordano Bruno Engızısyon Mahkemesı'nce yıllar suren bır yargılamadan sonra 8 Şubat 1600 gunu Roma Valılık Mahkemesı şu kararı verır, ' Bruno kafırdır yakılarakarındırılacaktır ' Bruno nun yanıtı "Kararı bıldırırken sız korku ıçındesınız Ama ben korkmuyorum Her an Tann yla bırlıkteyım ben' Kıltseye gıtmıyorum ama kırlara çıkıyorum Doğaya hayranlığı- mı sunuyorum Insanların arasına karışıyorum, onlara duşunmeyı o tanrısal ozgurluğu anlatıyorum Bu da bır tapınış (ıbadet) değıl mı? 17 Şubat 1600 gunu Bruno'nun yakılışını gorenlerden bırı şoyle soyler ' Işkence edılmıştı lyıce Etlen parça- lanmıştı Odun yığınlarına doğru goturuldu Öpmesı ıçın Isa nın çarmıhtakı yontucuğu uzatıldığında, o, kuçumse- yen bır bakışla kafasjnı çevırdı Ve Bruno yakılır - Dunyaların çok olduğunu ve yaratılışın gızlerını ara- ladığı ıçın Campanella, yırmı yedı kez sorguya çekılır Campanella şoyle anlatır "Ellı tutukevıne gırdım Yedı kez tuyler urpertıcı ışken- celere uğradım Son ışkence kırk saat sürdü Bedenımı ıplerle sıkı sıkıya sarıp kan revan ıçınde bıraktılar Ellerı- mı arkaya bağlayıp sıvrı bır kazığın ustunde sallandırdı- lar Kırk saat sonra benıoldusandılar ışkenceyı durdur- dular Işkencecılerden kımılerı daha da canımı yakmak ıçın asılı bulunduğum ıpı habıre oynatıyor, boyuna kufur savuruyordu ' - Sokrates ı duşuncelerınden ötüru baldıran şerbetıyle zehırlemışler - ' Enelnak" dedığı ıçın Nesımı'nın derısını yuzmuş- ler Gunumuze kadar saysam sayfalar almaz Sonunda, yolsuzluklarm, kaçakçıların, cınayet orgutlerının uzerı- ne yığıtçe yuruyen yılmaz savaşımcı Sevgılı Uğur Mum- cu yu oldurduler Neden7 DuşLnduklerını soyledıklerı ıçın Bılınçlendı- rıcı oldukları ıçın Usuma gelen yukarıdakı adlar, kuşak- lar boyu saygıyla anılacaklar Bılınç ve duşunce düşmanları, kıyıcılar ıse lanetleanı- lacaklar Hem de bınlerce kez, lanetle' TARTIŞMA İLAN T.C ERENKÖY GtRİS GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ 3488/94-7660 Uyanıklar Tıp Merkea San ve Tıc AŞ adına tanzımlı 13204 sa- yu 5 3 1985 gunlü teşvık belgesınm ıptalı nedenıyle mezkûr belge kfpsamında gûmrûğûmuzde ışlem gören 18031 sayılı 25 3 1987 gun- lu gınş beyannamesınden tahakkuk etünlen 2 596 700 TL gümrûk vffgı ve reâmlennın odenmesı hususunda adı geçen fîrmaya > apılan teobgat, firmarun bulunamaması nedenıyle tebhğ edılememış olup btşkaca bır adrea bılınmedığınden 7201 sayıh Tebbgat Kanunu'nun 2S ve 29 maddesı gereğınce ılanen teblığıne karar venldı ödeme emn venne kaım olmaJc uzere teblığ olunur Basın 31593 Yeni Boğaziçi Kanunu üzerine düşünceler ıryandan Kultürve Tabıat Varbklannı Koruma Yasası'nın, dığer yandan şehırcıhkle ılgılı ımar yasasmın (') ve en onemhsı mekana özel Boğaziçi Kanunu'nun koruyamadığı-duzen geüremedığı-değerlendıremedı- ğı Boğaziçi mekanı, ınanılmaz bır "kadercıhk" oyununa sahne olmaktadır Bunca yasaya karşm yapünm sağlanamayışını anlamak olası değıl "Görünüm" bölgelen adına otonte parçalanması, dolayısıyla farklı uvgulamalar, deneüm yetersızhğı, her geçen gun Boğaziçi'nın gercek vokasyonunu yok etmekte ve betonlaşma bır kanser gıbı Boğaziçi pevzajını kennrmektedır Bütün bu olumsuzluklar göstermektedır kı, İstanbul metropolunün, uluslararası nıtelıktekı bu en hassas mekanımn korunması ıçın venı bır ele alıs gereklı olmaktadır Bu yenı ele alışta Türkıve'nın sosyo-ekonomık yapısı ıçınde böyle bır hassas mekanın nasıl korunacağmm, sosyal ıçenğının ne obnası gereküğının araşünlması ve ozel sıt alaru çerçevesınde özel mekan pobükalannın gebşünlmesı ve sosyo-ekonomık ve yasal mekanızmalann yaratılması zorunlu obnaktadır Bu ıse ulusal polıükalarla, sosyal ve ekonomık sıstemle bütünleşmeyı gerekürmektedır Ve yenı yasa hanrtıklanyla bu hedefe vanlmabdır Son zamanlarda İstanbul'da yerel voneüm tarafından hazırlanan 'Yenı Bır Boğazıçı Kanun Taslağı" ıle boyle bır hedefe vanlması kuşkuludur "Yenı" kanun taslağından beklenen, yenı kavramlar, yenı mekanızmalarve sıstem obnabyken neyazık kı taslak, mevcut Boğaziçi Kanunu'ndâ baa düzeltmeier ve ılaveler geürmektedır Bıhndığıgıbı 2960 sayıb Boğaziçi Kanunu, 3194 sayıb İmar Kanunu'na eklenen ıstısna maddelen ıle temel esaslar ve hatta varoluş nedenı, deneüm mekanızmalan yok edılmış, Boğazıçı'nın ıskan furyasına açılmasına zemın hazırlanmışür Bovlesıne hedeften uzaklaşmış, zedelenmış bır >asanın bazı maddelennı duzelterek ve (kuşkusuz yararb) bazı ılavelerle "Yenı Bır Boğaziçi Kanunu" hazuianması yukanda savunulan yenı bır ele abş olamamaktadır Degışıkhk geüren kanun taslağı gecekondu olgusunu kabul ettnektedır Yapünm hükumlennden çok teşvık edıa hükümler yer ahnaktadır Dığer yandan, Boğaziçi aynı zamanda buy^ık kısmıyla bır SIT alanı olciuğuna gore, bır taraftan da 2863 sayıb ve onun bazı maddelennı değjştu-en > asanın genel hukumlennın uygulanması gereken bır mekandır Yanı 2863 sayıb yasaya gpre' Koruma Plaruna" kavuşturulması gerekmektedır Bugun bır taraftan 3194 sayıb Imar Kanunu, dığer taraftan 2863 sayıb, Kultur ve Tabıat Varbklannı Koruma Kanunu ve nıhayet 2960 sayıb Boğaziçi Kanunu ıle korumanın olası olmadığı, Boğaaçı'nde bugunku kargaşa>i ortadan kaldıracak, duzenleme otontesı yaratacak ve aynı zamanda duzenlemede maddı olanaklar yaratacak yenı bır kavramda ele abş gerekürmektedır Yanı geleneksel ımar prosedürlen dışmda koruma planlaması çerçevesınde Boğaziçi butununde, ozelbklı yerleşmelenn kımbklennı ortaya koyan, dunyaya yayılmış ve hterature gecmış Boğaziçi su ustu mımansmı (Tıpkı Venedık gıbı) ve genel Boğaz yerleşme espnsını koruyan, zengınleşüren bır ele abş gerekmektedır Buaslabır ımar planı yaklasımı değıl, duzenleme ağırbkb kentsel tarasım yaklaşım ıçınde ve tasanm rehberlen yapılması şekhnde obnabdır Boğaziçi mekanımn sadece kaçak ve uyumsuz yapılaşmaya karşı korunması değıl, aynı zamanda asıl v okasyonuna uv gun bıçımde bır duzefılemeye kavuşturulması değere konması da ge/ekmektedır Boğaziçi sadece istanbul metropolunun en hassas mekanı değıldır, dunya bstesıne geçmış kımı kentsel SlTler, doğal SÎTler kadar ozgun ve beşenyet adına, coğrafyası, topografyası. tanhı, mımansı, peyzajı, flora ve faunası, îblklonk değerlenyle korunması gereken. dunya ıçın hassas mekanlardan bındır Venedık abı, dunyada korunan SİT'ler hstesıne sokubnab, bu hedefte çabşmalar yapılmabdır Işte Boğaziçi mekanını bu çerçev ede değerlendırerek onunla ılgılı bır duzenleme yasasının yapıbnası asıl hedef obnabdır O nedenle Boğaziçi mekanımn yenı duzenleme kavramını ortaya koyan bır formulasyona gıdılmebdır Şayet bu yapılamayacaksa 2960 sayılı kanunun ılk çıkış metnındekı varoluş nedenı olan maddelen ve mekanızmayı değıştıren ve deneüm mekanızmalannı ıptal eden. kısaca yasayı tanınmaz ve ışlemez hale geüren ıstısna maddelennın ıptal edıhnesı daha doğru olacakür Mımar Sınan Ünıversıtesı Kentsel Gözlem Grubu Yazıktır Kas Hastalanna MAGUİRE (Internatıonal Herald Tribune) B asınımız sağbkla. üpla ılgılı bılgılen, yenı buluşlan, kongrelerde sunulan bıldınlen çoğukez sorumsuzca ve bılgısızce aktanyor Oysabunlar bınlerce, onbınlerce ınsanı ılgılendıren ve buyuk bır duyarbhkla, buyuk bır özenle venlmesı gereken haberlerdır Haben yayına haarlarken mutlaka o konunun uzmanlanna danışmayı zorunlu kılan addı bır ış sayılmahdır bu yayın Yaşamını kaslanndakı güçsuzluk nedenı ıle tekerlekb sandalyede sürduren bır ınsan ıçın "Kas hastabklan tedavı edıbyor" başbkb bır gazete habenmn ne derece önemb, ne kadar heyecan vena olduğunu düşünebıbyor musunuz9 Ama bo> lece gerçeğe uv gun olmayan bır umudu uyandırmaya ve ardından kaçınıbnaz duş kınklığını yaraünaya gazetecının hakkı var mı 7 Cıddıyeüne ınandığım, butün gazetelerden ustün saydığım Cumhunyet gazetesmın 29 Mayıs 1993 tanhh sayısında ve arka sayfada venlen bır haberden sözedıyorum Ustebk bu haber değerb bır btbm adamına Prof Yavuz Renda'ya atfen venbyor Arkadaşım Prof Renda ıle gorüşmeye gerek duymadım Oböytebırşey soylemış olamaz vehıç kuşku duymuyorum, sozlennın bu bıçımde yansıülmasmdan üzuntu duymuştur Kas hastabklannda çok onemh gebşmeler ve gelecek ıçın buyük umutlarvar Amaohaberde bebrtıldığı gıbı "tedavıa mumkun değıl" devn kapanmışür demek, gerçeğe açıkça aykın bır şey soylemekür Yazık bu hastalara, onlara kıymakür bu tur yayınlar Yazıda sozu edılen fızak tedavı. bu hastabklarda şekıl bozukluklannın, konü"akturlenn onlenmesınde kaslarda genye kalan gucun daha ıyı kullanılmasında kuşkusuz yararb olur Ama yıne yazık kı bu, normal yaşamlannı surdurebıhr hale geünldıklen anlamına gelmez Bu açıklamayı, -ıstersenız duzeltmeyı- yakın ılgı du> duğum onbınlerce ınsanı olduğu gıbı, çok sevdığım Cumhunyet gazetesım de yanılgılardan korumaya hızmet edebıbr düşuncesı ıle yapüm Başanlar dıbyorum Prof.Dr. Coşkım Özdemir Kas Hastalıklan Derneğı Başkanı DUYURU Bu sa\fada \a\ımlanır\asım ıstedıgınız \a:ılar ıçın şu noklalara ozen goslerılmesını nca ednoruz Yazılar • Çıft aralıkh • Sa\famn lek \uzune yazılmalı • "OLA YLAR İE GÖRÜŞLER "ıçın 600, • "ARADA BİR' sutununa 400, • " TART/Ş VIA " ıçın 200 kelıme\ ı geçmemeluiır Ayrıcaaçık ad adres \e telefonnumarantzı mutlaka belırtmenızı bılgılerınızesunar buolçulere veşartlarau\ma\an yazdarın \a\un- lanama\aiağmı üzuterek du\ururuz PENCERE Baş... Atalarımız - 'Baş ol da ' demışler,' soğan başı olsun " Başolmakonemlı Pekı, topluığnenın çıvının, raptıyenın başı olmak da onemlı mı' Hem baş, oyle bır sozcuk kı yenne gore anla- ma burunebılır kullanıldığı yere gore ıçerık değıştırır -Eşkıyabaşı' -Hırsızbaşı1 DYP kendıne gore baş arıyordu, bu satırlar yazılırken partı daha başını bulamamıştı inşallah bulur SHP'nın başı da geçenlerde açıkladı -Ben artık bu partıye baş olmam sız kendınıze ıyı bır baş bulun Demek kı şımdı SHP nın başı hem var, hem yok SHP'ye bır baş aranıyor • Herkesın bır başı var Ama bır baş yetmıyor Insan orgutlu hayvandır her orgutun de bır başı var- dır buna lıder ya da başkan denıyor Demek kı ınsanın bır kendı başı var omuzlarının üs- tunde yukselıyor, boynunun ucunda duruyor, bır de uye olduğu orgutlerın başları var Kışı ne kadar çok orgute yazılıysa, o kadar çok başı var demektır Lıder baştır Ancak kımı zaman pışmış kelleden ayrımsanamaz bır baş, lıder olabılıyor Bu durumda baş ıle kafa kafa ıle kelle arasındakı ba- ğıntılar gundeme gırebılır Insan canlıyken elbet bır ba- şa gereksınmesı vardır eskıden bır sultan ıçın baş ıle kelle ya da kelle ıle kafa bırdı -Kafasını kesın -Kellesını alın -Başını vurun Fransız devrımınde gıyotının sepetıne duşen baş mıy- dı, kelle mıydı, kafa mıydı9 Işkembecıde uçu de eşıtlen- mıştır, çunku kellenın ıçınde beyın olsa da akıl yoktur, ışkembecıde ıstedığını seçıp afıyetle yıyebılırsın • Herkes kendı aklını beğenır, boyle olunca herkes ken- dı başına layıktır Baş ıster kendı başı olsun Ister seçtığı baş olsun Bır partının uyelerı kendı başlarıyla ya da kafalarıyla duşünerek lıderı seçıyorlar kelle başına bır oyla seçılen lıder ıyı bır baş olabılıyor mu 9 Doğrusu bu konuda Fransız bılgesının ozdeyışını bı- raz değıştırerek söyleyebılırız -Herörgut kendısıne layık başı seçer örgut bır sozcuktur elımıze buyuteç alıp daha yakın- dan baktığımızda orgutun bır suru ınsancıktan oluştuğu- nu goruruz Bu tıpkı bır dokuya mıkroskopla bakmaya benzer Örgutu oluşturan kışılenn hepsının bırer başı vardır, bu başlar da kendılerıne bır baş seçecekler Secebılıyorlar m ı ' • Kırk yıldan berı seçılenlere bakıldığında doğrusu lyımserlığe kapılmak olanaksız Kelie başına bır oyla seçılen baş çoğu zaman hepımızı duşkırıklığına uğrat- mış, tepkıler dıle gelmıştır -Bu ne bıçım baş ? -Bu başta kafa yok' -Eğer kelle başına bır oy hakkı tanırsan gıdıp kafastz bırını baş seçer' -Beyınsız kafadan baş olur mu' -Devenın başı< Yıne de ınsanlar tarıh boyunca duşune taşına kelle başına bır oyla baş seçmekten daha guzel bır yaşama bıçımı bulamamışlar, bunun adına da demokrası denı- yor BILARI S T A fl ü U L BİLAR İSTANBUL YAZ DÖNEMÎ SEMİNERLERİ 12 Hazıran-30 Temmuz 1993 PAZARTESİ FOUCAUIT OKUMA GRUBU ilkgy D«mır, i»lond»f Savafir, Doğan ŞahıiMr SALI DÜNYADA NELER OLUYORf Tülay Arın, Foık Bulut, Holuk G«rq«r, Çoölor Keyder, Gun Kut, Ertuğrul Kürkçö, Saruhan Oluç, Ş«vke< Pamuk, Noıl Satlıgan, Sungur Savran, Talat Turnan, Aydın Uğur CARSAMBA PSİKODRAMA UYGULAMALARI Jülıde Aral, ö g * öktvm, Fotma Sayman PERSEMBE "UZUN SÜRMÜŞ BİR GÜNÜN AKŞAMI" BİR OKUMA Oruç Aruoba CUMA FAUST ENSEST Beklon Algan Nursel Çokyojor, Şahılca Yuksel Ayrıca temmuz basında Alı Akay, Iskender Savasır re Ahmet Soysal konulan daha sonra ılan edılecek bır semıner dızısı duzanleyecekler Semınerler saat 19 00'da baslar Gınş ücratlıdır 20 000 TL Istiklal Cad. Zambak Sk.4/7 Beyoglu-İstanbul lal: 249 42 86-252 81 34 FAX: 252 81 34 TEŞEKKUR 7 Hazıran 1993 tanhınde vefat eden çok sevdığımiz, ıyı uısan, annemız ve kayınvahdemız Merhume NAZMİYE ŞAHİNLER'in ölümü nedenı ıle bızi yalnız bırakmayan ve acımızı paylaşan akraba ve dostlarımıza teşekkürü borç biliriz. Kızı-Nadide HAVDAROĞLU Damadı-Alaettin HAYDAROĞLU SATILIK YAZLIK DARKA'da satılık elbeylı tıpı ıkıncı kat, kalorıferh, telefonlu, dekorasyonsuz 75 000 DM Gormek ıçın başvuru Darka Yonetımı Tel: 9-252-72830 (Darka) Bilgi için: 259 15 83 (İst)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear