Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 MAYIS1993 PAZARTESİ CUMHUKİYET SAYFA
EKONOMI 11
DÜNYADAN
KISA KISA
Napoli
iflas etti
• Ekonomi Servisi-
Italya'daki yolsuzluklardan
fazlasıyla etkilenen Napoli
kenti, 1 milyar400milyon
borçla iflas etti.
Napoli Şehir Konseyi'nin
iflas karannı ilan etmesi
üzerine Cumhurbaşkanı
Oscar Luigi Scalfaro,
kentin mali durumunu
incelemek ve yönetmek için
bir maliyeci atanacağını
açikladı.
Aralannda Hıristiyan
Demokrat ve Sosyalistlerin
de bulunduğu çok sayıdaki
kent yöneticisi, kendi seçim
kampanyalan için
Napoli'ye aynlmış fon ve
kaynaklan kullanmakla
suçlanıyor.
Çek işvereni
zorda
• Ekonomi Servisi - Çek
Cumhuriyeti'nde
işverenlerin zor dunıma
düşmesi, yeni devletin
ekonomik poütikasındaki
önceliklerin değişmesine
yolaçü.
Çek hükümeti, 'makro
ekonomik planlann
uygulanmasından önce özel
sektöriin uluslararası
alanda rekabet gücünün
yûkseltilmesi gerektiğine'
kararverdi.
Bunun sonucu olarak da
Çek işverenleri için parasal
destek sağlayacak
'yardımseverler' aranmaya
başlandı.
Yatırımlar
dûşünce
• Ekonomi Servisi-
Fransa'da yıl başından bu
yana geçen dönem içinde,
yatınmlann gerilediği
gözleniyor. Bunun temel
nedeni olarak 'iş
çevrelerinin yaünmlar
konusundaki güvenini
yitirmesi' gösteriliyor.
Fransa'da işbaşındaki
merkez-sağ hükümet, faiz
oranlannın düşürülmesinin
yatınmdan kaçan iş
çevrelerini
yüreklendirebüeceği
ınananda.
Madencilerin
tehdidi
• Ekonomi Servisi- Birleşik
Maden Işçileri Sendikası,
ABD'dekikömür
madenlerindeki çalışma
koşullannın düzeltilmemesi
durumunda, greve
gidecekleri tehdidinde
bulundular.
özellikle iş güvencesi
olmayan ve sözleşmesiz
çalıştınlan işçilerin iş
güvenliği açısından çok
tehlikeli durumda
oldugunu açıklayan
sendika yetkilileri, 'Grev
karan ahrsak, bunun
kapsamı çok geniş olur'
demektehdegeri
kalmıyorlar.
Kamyonlar
kazalı
• Ekonomi Servisi -AT
çerçevesinde, kamyon
üreticilerinin uğradıklan
zararlar, Fiat'ın kamyon
üretim birimi Iveco'nun 3
milyar 350 milyon dolar
yeni yatınm yapmasını
zorunlukıldı.
Bu yatınmJa, yeni
üretilecek kamyonlann
uluslararası pazarlardaki
rekabet şansını
arttıracağına inanılıyor.
Birleşmenin faturası tahmin edildiğinden ağır oldu
Almanya'dadertbitmiyor• Almanya Doğu'da
demir-çelik
işçilerinin grevleriyle
yeniden gündemde.
Ülke coğrafi olarak
birleşti, ancak
toplumsal ve
ekonomik olarak
bütünleşemedi.
• Batı ile Doğu
arasındaki
ekonomik uçurum
birleşmenin
üzerindenl.5yıl
geçmesinekarşın
henüz kapanmadı.
MURATARIN
Almanya birleştiğinden bu
yana başı ekonomik sorunlar-
dan kurtulmuyor. Her geçen
gün Avrupa'nın merkezinde
süper gûç olmaya aday Al-
manya imajı biraz daha uzak-
laşıyor. Doğu Almanya'nın
getirdiği yük. ekonomik dur-
gunluk, birbiri ardı sıra gelen
grevier, yabana düş-
manlığmm tırmanışı güçlü Al-
manya idealini iyice güçleşti-
riyor.
Oysa Doğu Bloku'nda ko-
münizmin çökmesinin ardın-
dan gözler Almanya üzerinde
odaklanmıştı. Doğu Avrupa
ülkeleriyle sının olması Al-
manya"nın bu pazarlara ha-
kim olma şansını kolaylaştın-
yordu. Gerçekten de bu ülke-
lerle belirli bir seyir izleyen
ekonomik ilışkiler duvarlann
yıkılmasıyla hızla gelişti. Al-
man yaünmalar, Polonya'ya,
Çek ve Slovak cumhuriyetle-
rine, Macaristan'a sermaye
akıtmâya başladı.
Beklentiden uzak
Bütün bu olumlu gelişmeler
bir yana, iki Almanya'nın bir-
leştiği 3 Ekim 1991'den sonra
gerçeklerle beklentilerin birbi-
rinden çok uzakta kaldığı gö-
rûldü. Komünist blok içinde
önemli bir yeri olan Doğu Al-
man ekonomisinin Batı'yla
kıyaslanamayacak bir du-
rumda oluşu işlerin sarpa sar-
masma yol açtı.
Batı Almanya, Doğu'nun
kalkınması için para akıtma-
ya başladı. Batı, Doğu'nun
kendi refah düzeyine ulaş-
masmı sağlayabileoeğinden
emin gözüküyordu. Ancak
Doğu bir para yutma makine-
sine dönüştü.
Almanya'nın sorunlan
ekonomiyle sınırlı kalmıyor.
IG Metall Sendikası Başkam Steinkühler, Doğu'daki demir-çefik işçileri için Bab'daki öcrederi tstiyor.
Kimi işpeşinde, kimirefah
Almanya, geçen
pazartesi
gûnünden
itibaren yeni bir
grev dalgasıyla
karşı karşıya.
Clkenlnen
büyük sendikası
IG'Metall, Doğtı
Almanya'da 60
yıldan bu yana
yaşanan ilk grevi
başlattı.
Grevin
kökenindel991
yıhnda yapılmış
biranlaşma
yatıyor.
Anlaşmaya
göre, demir-çelik
sektöründe
Doğu'daki
ücretler üç yıl
içinde Batı'daki
düzeve
çıkartılacakb.
Bu y»11 nisandan
geçerli olmak ûzere yüzde 26oranmda zam
yapılması gerekiyordu. Ancak işveren
sendikası Gesamtmetall bu antlaşmayı tek
yanlı olarak bozdu. Ardmdan grevier patlak
verdi.
1991'de ücretlerin öç yıl içinde eşitlenmesini
öngören anlaşma yapıldığı zaman hükümet
bunu destekletnişti, çünkü aksi halde
Doğu'dan Batı'va büyük bir göç
yaşanmasından endişe ediyordu. Ancak
bugân patronlar yüzde 9 bir artış teklif ediyor.
IG Metall Sendikası Başkam Franz
Almanya, bu kez Doğu'daki grevlerle gündemde.
Steinkühler,
fiyaüarda
boğu'nun Batı'yı
bemenhemen
yakaladığmı
(kiralar hariç)
belirtiyor.
Patronlar ise
Doğu'daki
fabrikalarda
üretkenliğin
Batı'ya göre ücte
birdüzeyinde
kaldığını
belirterek eroeğin
toplam
mâliyetinin
Batı'yagöre
yüzde 70 daha
fazla oldugunu
savunuyor.
Doğu "
Almanya'da
metai koiunda
çalışan işçilerin
ücretlerinin
Batı'dakilerin
ücte ikisine eşit. Bu oran inşaat sektöründe
yine ücte iki, otomotivde > an yanya,
memurlarda ise yüzde 40 civarında.
Demir-çeliğin dışındaki sektörler 1991*de
böyle bir antlaşma > apmadı. Bu nedenle hepsi
yüzde 9-10 civanndaki zamlan kabul etti.
Bu yeni grev dalgası Doğu Almany a'daki
kargaşı açık bir biçünde sergiliy or. Yüzde
40'a yaklaşan bir kesim iş bulamazken, işlerini
koruma şansına sahip olanlar Batı'dakilerin
kazandığmm yüzde 70'ini ahnayı beğenmiyor.
Kısacası kimi iş peşinde, kimi refah.
Ülkenin iki toplumu arası-
ndaki gelir uçunımu toplum-
sal dengelere yansıyor. Orne-
ğin yabana düşmanbğı, Na-
zizmin yükselişi olarak kendi-
sini gösteriyor.
Almanya bu bunalımh gûn-
leri içinde her geçen gün biraz
daha batan bir gemiyi andın-
yor. Yılbaşmdan önce, bu yıl
için yüzde 0.5 ile 1 arasmda
bir büyüme hızı umuluyordu.
Ancak şimdi ekonominin
yüzde 1.5 küçüleceğj tahmin
ediliyor.
Bütün sorunlann temelinde
Doğu'ya kaynak aktanmı
yatıyor. Para akışı bütçe
açıgını ve enflasyonu pompa-
ladı. Bu noktada Bundesbank
devreye girerek enflasyona
karşı kemerlefi sıkma politi-
kası uyguladı. Kısa vadeli fa-
izler yüzde 10'un üzerine
çıkartıldı.
Bundesbank'ın sıkı para
politikasının bugüne kadar
başansız kaldığı söylenebilir.
Enflasyonun yuzde 3'ün altı-
na çekümesi hedefleniyordu,
ancak alınan bütün önlemlere
karşın yüzde dört civarında
seyrediyor.
tşsizlik tınnanıyor
Ekonomik durgurduk iş-
sizliğin 3.5 milyona tırman-
masına neden oldu. Geçen
yıla göre beş yüz binlik bir
artış var.
Ekonomistler, Doğu Al-
manya'daki kalkınmanın sür-
dürülebilmesi için ilk hedefm
Batı Almanya'da durgunluk-
tan çıkılmasını sağlamak
olması gerektiğini beürtiyor.
Büyümeyi sağlamanın bedeli
bütçe açığının biraz daha ge-
nişlemesi.
Aslında 1991'de Gayri Safi
Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 3.2'-
sine eşit olan açık, geçen yıl
yüzde 2.8'e indirilmişti, ama
hem Baü'ya, hem Doğu'ya
para pompalanması açığı ye-
niden büyütecek.
Alman hükümeti öteki ge-
lişmiş ülkeler gibi çareyi vergi-
lerden elde edilen gelirin
arttınlmasında anyor. Bu
aradaz yüksek faiz politi-
kasıyla Avrupa'da durgunluk
üreten Bundesbank, hem ülke
içindeki, hem ülke dışındaki
baskılar nedeniyle faizleri
aşağı çekmeyi sürdürüyor.
Lombard faizi geçen #yın so-
nunda yüzde 8'in altına indi.
Bundesbank, indirimleri hep
gönülsüz gerçekleştiriyor, an-
cak ülke ekonomisinin içinde
bulunduğu durum göz önüne
alındığında bankanın başka
çaresi yok gibi gözüküyor.
Grev dalgası
Bütün bu olumsuz tablo
içinde toplusözleşmelerdeki
tıkanmalar hükümetin top-
lumsal banşı sağlarna çaba-
lanru olumsuz etkiliyor. Ge-
çen y\U IG, Metall Sendikası
Batı'daki İşçiler için greve git-
mişti. Bunu kamu sektöründe
çalışanlann grevi izlemiş ve
ülke on gün süresince felç ol-
muştu. Şimdi ise Doğu'daki
hoşnutsuzluğun içinde yine
IG Metall Sendikası'na bağb
demir-çelik işçileri geçen pa-
zartesiden itibaren grevlere
başladı.
Almanya'nın bir zamanlar
gıptayla bakılan istikrarlı
ekonomisine yeniden kavuş-
ması daha oldukça zaman
alacak gözüküyor.
MKKEZ BANKASIKURLARI 7NUYB.MI
1ABODo(an
1 Alman Marto
1AvustralyaDolan
1 AvusturyaŞilini
1 Beiçika Frangı
IDanimarkaKronu
IFinMarkkası
IFransızFrangı
IHollandaFlorini
11sveç Kronu
ilsvıçreFrangı
100 hatyan Lireti
UaponYeni
IKanadaOofan
INorveç Kronu
ISterlin
i&ArabistanRiyali
ıMz
UJ|
9774.41
6174.62
GftflOÛfl0009.90
87Bİ0
300.11
160870
1810.41
1830.41
5496.49j
1338.78
6868.87
668.56
88.62
7689.12
1463.46
1531651
2606.86
unş
9794.00
6186.99
6903.79
879.96
300.71
1611.92
1814.04
1834.08
5507.51
1341.46
6882.64
669.90
88.30
7704.53
1466.39
15347.20
2612.88
IHKTtF
«Uf
9764.64
6168.45
6786.63
87732
297.10
1592İ1
1792.31
1828.58
5490.99
1325.39
6862.00
661.87
87.30
7573.78
1448.83
15301.19
2567.76
unş
9823.38
6205.55
692130
88260
301.61
1616.76
1819.48
1839.56
5524.03
1345.48
6903.11
671.91
87.07
7727.64
1470.79
15393.24
2619.92
Management
Trainees
GESBANK
Esbank is seeking young and ambitious
professionals to be trained intensively for
6 months vvithin the head office.
QUALIFICATIONS
• University degree or students of senior
class in Economics, Business
Administration, Finance in English.
•Turkish citizenship.
•Maximum age 26.
• No military service obligation or minimum
2 years postponement.
ADVANTAOES
• Contemporary, dynamic and pleasant
vvorking environment that revvards
achievement and offers promotion.
• A challenging and highly revvarding
banking career.
Applicants should forv/ard a C.V. along with
a photograph, address and phone number
by June 7. 1993 to the following address:
ESBANK T.A.Ş.
Personel ve Eğitim Müdürlüjü
Mesrutiyet Cad. No: 141/1
TEPEBAŞI, 80050, Istanbul
Eligible appliccnts wıll be informed of the
dates of English proficiency tests to be
held in Istanbul and Ankara, and aptitude
tests to be held in İstanbul. Successful
candidates will be invited for an intervievv
at a later date
All applıcatıons vvrll be held ın strıct
confidence
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Gösterge
Serbest piyasa ekonomisinin katıksız savunuculan fiyat-
ları temel gösterge sayar. Çoğu kez, piyasalann ne öiçüde
serbest olduğuna bakılmaksızın fiyatlar, tiim ekonomik ka-
rar ve davranışların belirleyici olarak kutsallaştırılır.
Fiyat değişimleri genel düzeyde, ya toptan ya da tüketici
fiyatları biçiminde derlenir. Her ikisi de birbirine yakrn eği-
limler gösterir. Bununla birlikte toplumsal ekonomik çö-
zümlemelerde tüketici fiyatlan, niteiiği, gereği, çok daha
yaygın olarak kullanılır.
Tüketici fiyatlan, geçen ayın verilerine göreson biryılda
ortalama yüzde 59 artmıştır. Bu oran, enflasyon konusun-
daki beklenti ve öngörülere göre oldukça yüksektir. Hükü-
metin, genel fiyat artışlarının bir göstergesi sayılan ulusal
gelir indirgeyicisinin bu yıl yaklaşık 11 puan azalacağı,
1992'de yüzde 62.1 den 1993'te yüzde 51 e düşeceği bek-
lentisi de öyle anlaşılıyor ki tutmayacaktır.
Burada iki ek noktanın daha altı çizilmelidir. Birincisi. bu
yüzde 59 ortalama artışın alt başlıklarının durumudur. Or-
talamanın içinde yer alan, sağlık ve kişisel bakım fîyatla-
nndaki arbş yüzde 71.6'ya; kira ve yakacak fiyatiannı içe-
ren konut alanındaki fiyat artışı da yüzde 70.1 düzeyine
çıkıyon ortalamanın çok üzerinde bulunuyor. Kira, yaka-
cak ve sağlık, kuşkusuz dar ve sabit gelirlilerin önemli tü-
ketim konularıdır. Enflasyon, her zaman olduğu gibi dar ve
sabit gelirlileri ortalamanın çok üzerinde vuruyor.
ikinci nokta, son aylarda kamu kesimi fiyat artışlarının
çok sınırlı bir düzeyde bırakılmaları ve buna karşın enflas-
yon oranının yüksekliğidir. Bu yılın ocak-nisan döneminde
özel sektörün fiyaöannın yüzde 22.7 arttığı görülüyor. Ka-
mu kesimi fiyatlan ise yalnızca yüzde 9.8 oranında artmış-
tr. Kuşkusuz, kamu kesimi fiyatlan siyasal nedenlerle
baskı altnda tutulmasaydı genel enflasyon oranı çok daha
yüksek olacaktı. Fiyat artışlannda bu nedenle önemli bir
erteleme söz konusudur ve bu olgu gelecek aylarda
kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. öbür koşullar düzelse
bile enflasyon oranında yükselme kaçınılmaz görünüyor.
Enflasyon konusunda asıl kaygı verici boyut, siyasal or-
tamdan kaynaklanıyor. Öyle anlaşılıyor ki cumhurbaskan-
lığı seçimi sonrasında da siyasal belirsizlik sürecek ve
kasım 1993'te iktidar partisinin yeni genel başkanını seç-
mesine dek açıklık kazanamayacaktır. Kasım sonrası da
1994 martında yapılacak genel yerel seçimler nedeniyle
siyasal ortam inişli çıkışlı bir çizgi gösterecektir. Siyasal
belirsizlik ise yalnızca tekelci piyasa yapılarını çok iyi kul-
lanan özel girişimlere yarar sağlar. Onların karlannı ve fi-
yat göstergelerini yukarıya çeker.
Bu nedenle son fiyat göstergeleri, yalnızekonomik değil
siyasal açıdan da sağlıklı bir gelişmenin, daha doğrusu
enflasyon oranlannın düşeceginin izini taşımıyor.
• • •
Cumhurbaşkanı adayı Sayın Demiref siyasete ifk başla-
dığı günlerde, ülkenin mor binlik banknotlaria tanışması-
nın üzerinden çok süre geçmemişti. Bilindiği gibi gecen-
lerde 500 binlik banknotlar dolaşıma sürüldü. Oldu olacak,
cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bir milyonluk bank-
notlar da bastrılırsa "vatana millete" çok büyük bir hizmet-
yapılmışolur.
Ulkemizde üst düzey siyasete soyunanlar ya da siyaset-
te bir sıçrama yapmak isteyenler yollarının VVashington'-
dan geçtiğini iyi bilirler. Orada yalnız Beyaz Saray yok,
Ûünya Bankası'nın ve IMF'nin merkezleri de bulunuyor.
Ancak günümüzde VVashington'a uzanmak gerekmiyor.
Çok gelişen iletişim olanakları yeterli etkileşimi sağlıyor.
Cumhurbaşkanı adayının geçen hafta yalnızca ABD'li ba-
sın ve yayın organlannın temşilcilerini çağırarak basın top-
lantısı yapması büyük bir eksiğin giderilmesini sağlıyor.
• • •
Belki bilirsiniz, İkinci Dünya Savaşı yillarında Ingiltere
Başbakanı Churchill Beyaz Saray'a çok sık gidermiş. Yine
böyle bir ziyareti sırasında, bir sabah banyodan çınlçıplak
çıkarken ABD Başkam Roosevelt ile karşılaşmış. Roose-
velt tekerlekli sandalyesini hızla sürüp uzaklaşmaya calı-
şırken Churchill arkasından sesleniyormuş:
Başkan, neden kaçıyorsun? ingiliz Imparatorluğu'nun
ABD Başkam ndan saklayacak nesi var?
• • •
Işsizler, işçiler ve memurlar enflasyonun yükünü çekiyor.
Onlar için fiyat göstergeleri bilinen ve yaşananın yuvarlak
bir anlaümından başka bir anlam taşımıyor önemli olan,
siyasal ortamın bu toplum kesimlerinin çıkannı da göz
önünde tutacak doğrultuda işlemesini sağlamaktır.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
En Uzun Durgunluk
Dünya ekonomısi 1990'dan beri ge-
rek şiddeti gerekse de yaygınlığı ile
1930'lardan bu yana en şiddetii res-
sesyonunu yaşıyor. Neo liberal
ekonomistlere göre ressesyon eko-
nomik dalgalanmalann (iş devreleri-
nin) geçici bir aşamasıdır ve serbest
piyasanın olagan mekanızmaları
eninde sonunda yeni bir ekonomik
canlanmaya yol açarlar. Yapısal de-
ğil devrevi bir istikrarsızlıkla karşı
karşıya olduğumuzu düşünen bu aşırı
lyimser yaklaşım, gerçekte dûnya
ekonomisinin karşı karşıya olduğu
durumun vehametini göz ardı ediyor.
Başını kuma gömüyor.
Ressesyon 1929'dakinden daha
şiddetli bir borsa krizinden iki sene
sonra 1989/90'da ilk önce ABD ve
Ingiltere'de başladı, kısa zamanda
Ispanya, italya, Jsveç gibi Avrupa ül-
kelerini etkisi altına aldı. Durgunluk
1992'de Avrupa para krizine yol açt
ve AT ülkeleri birleşme sürecini tehli-
keye soktu. Şu sıralarda otomotif yan
sanayiinde AT ülkeleri arasmda de-
rinleşen ticari rekabet AT serbest pa-
zarını da tehlikeye sokmak üzere.
1992 yılında Japonya ve Almanya da
ressesyona girdiler. Yeni Fransız
hükûmetinin tahminlerine bakılırsa
Fransa da bu yıl ressesyona girecek.
Bu gelişmelerden, 1979/82 ressesyo-
nundan daha yaygın ve uzun bir istik-
rarsızlıkla karşı karşıya olduğumuz
anlaşılıyor. 1979-82 ressesyonu da
1974-76 ressesyonundan daha şid-
detli daha yaygın ve uzun olmuştu.
Demek ki 1970lerin başından beri git-
tikçe şiddeti artan bir ekonomik dal-
galanmalar ve ressesyonlarla karşı
karşıyayız.
Beş merkez ülkesinin (ABD, Japon-
ya, Almanya, Fransa, Ingiltere) top-
lam ortalama büyüme oranlarına
bakınca son ressesyonun bir özellığı
daha olöuğunu görüyoruz. Bu ülkele-
rin toplam ortalama büyüme oranları
1988 den beri tam 5 yıldır, sürekli
azalıyor. Bir önceki en uzun, sürekli,
ekonomik yavaşlama 1968-71 arası-
nda (4 yıl) yaşanmışdı. 1968-1971 dö-
nemi ile 1988 sonrası dönemdeki bu
iki ekonomik yavaşlamayı karşı-
laştırınca farklılığın sadece uzunluk-
larından kaynaklanmadığı görülür.
196&-71 yavaşlaması % 6.56lik bir
büyüme hızıyla başlar ve % 3.7 gibi
oldukça yüksek bir büyüme hızında
biter.
Ekonomik yavaşlama
1988'de yavaşlama ise % 4.5 gibi
daha düşük bir platodan başladı ve
1992'de 1.1'e kadar geriledi. ABD
deki ekonomik toparlanmanın ak-
sadığını, ingiltere'de ve Avrupa'da
başlar. The Economist dergisi, 28
Aralık 1974tarıhli sayısında, 1970'ler-
de başlayan dönemi "Çöküşten kim
sağ çıkacak" başlıklı bir makale ile
karşıladı. "Good By Boom" alt başlığı
ile devam eden bu makale "Tarihin
en büyük ekonomik boom'u bitti. Şim-
di dünya capında bir ressesyonun en
şiddetli iki yılına giriyoruz. Can kurta-
ran simitlerinizi hazır ediniz" çağrısı
ile yeni birdönemin başlangıcını "res-
men" ilan ediyordu. 1970'lerden beri
eğilimsel olarak gerileyen sabit ser-
maye yatırımları ve hızla artan bütçe
açıklan ve kamu borçları, 1950-60'lı
yallarda, artık bir daha gerı gelmeye-
İki farklı dönem
Umtftnmn n1951-73
4.44
15.2
62
7.6
3.1
74-92
1.9
4.9
1.55
1.8
-0.2
1951-73
3.9
2.9
52
7.2
2.9
74-92
2.9
10.5
2.4
2.2
1.4
1951-71
4.6
1.5
9.7
2.5
2.6
74-92
6.8
2.3
7.7
4.9
8-2
ABO
Japonya
Fransa
Almanya
Ingiltere
Kavnak: OECD Economic Outlook'dan (çeşitliyülar) hesaplandı.
! *) Orıalama yülık büyüme (%)
kamu açıklarının faiz oranlannın düş-
mesini ve genel ofarak ekonomik to-
parlanmayı geciktirmekte oldugunu,
en son raporlara (Wall Street Journal,
7 nisan) göre Almanya'da 1994'de
başlaması beklenen toparlanmanın
tehlikeye girdiğine, Fransa'nm resse-
yondan kaçamayacağının anlaşıldığı-
na bakarsak gerilemenin 1993' de de
devam edeceğinı düşünebiliriz. ûy-
leyse II. Dünya Savaşı sonrasının en
uzun ressesyonunun aynı zamanda
en uzun ekonomik yavaşlama ile de
cakıştığını söyleyebiliriz...
ikinci Dünya Savaşı sonrasının
ekonomik manzarasına bakınca,
1970'lere kadar olan dönemle, 1970
sonrası dönem arasmda çarpıcı bir
farkhlık görülür. (Tablo) 1970'lere ka-
dar oldukça istikrarlı birşekildebüyü-
yen bellibaşlı merkez ülkeleri ekono-
mileri 1970'den sonra yavaşlamaya
ceği dûşünülen ressesyonların 1970'-
den sonra, tekrar ve şiddetlenerek
geri gelmesi The Ecoanomist'i haklı
çıkaracaktı.
Durgunluk mu, kriz mi?
1970 öncesi ve sonrası arasındaki
bu farkların yanı sıra özellikle 1980'-
lerde hızlanan bir seri gelişme dün-
yanın çehresini bir fırtına hızıyla de-
ğiştiriyor.
Bilgi işlem ve haberleşme teknolo-
jisini etkileyen bir mikro elektronik
devrimi bir taraftan globalleşmeyi
hızlandırırken aynı anda demirçelik,
kömür, omototive, matbaacılık gibi
geleneksel sanayileri hatta hizmet
sektörünü allak bullak ediyor, işsizliği
görülmemiş boyutlarda arttırıyor.
Böylece ekonomik ve hatta politik is-
tikrarsızlığı derinleştiriyor. Merkez
ülkeleri arasmda ticari rekabet arth-
kça ekonomik bloklaşma şekilleniyor
ve bloklar arası ticaret savaşlannın
önlenemez hale geleceği an gittikce
yakınlaşıyor. Ekonomik politika alanı-
nda, neo liberalizm işlevsizleşirken
yerine neyin geleceği bilinemiyor; bu
ise genel bir belirsizliğe yol açıyor.
Bu arada neredeyse 10 yıldır sesini
çıkartmayan sendikalar giderek to-
parlanıyor ve ışsızlığe karşı ve ücret
artışları için mücadeleye atılıyorlar.
(Almanya, ingiltere, Isveç, İtalya,
Ispanya vb)
Bualtüstoluşlarvegerginliklerglo-
bal politika alanında da kendini gös-
teriyor. Doğu Avrupa'nın çöküşü ile
ortaya yeni uluslararası politik den-
gesızlikler ve bir liderlik sorunu
çıkıyor. Son üç yılda 16 yeni ülke olu-
şuyor. Ve bunlar arasmda etnik/din
savaşları patlıyor. Sosyal politik
zelzelelerin sayısı gittikce artıyor. Bir
taraftan Rusya'da bıtmek bilmeyen
bir ekonomik çöküş ve her an bir fela-
ket beklentisi, Körfez Savaşı; Yugos-
lavya savaşı ve etnik kathamlar, Hin-
distan'da Hindu Müslüman çab-
şması, Orta Afrika'da açlık ve iç sa-
vaşlar, bir türlü çökemeyen Güney
Afrika rejımi... Diğer taraftan bu so-
runlardan bunalarak "bugünkü za-
mandan" kendini soyutlamaya çalı-
şan bireylerin giderek mistik, irrasyo-
nel çözümlerin vaat ettiği "hayal ürü-
nü zamanlara" yönelmesi ve böylece
hızla yükselen, dini sektler, Islami ha-
reketler, Almanya, Fransa, İtalya ve
Doğu Avrupa'da hortlayan faşizm...
Böyle bir ortarnda durumu izah et-
mek için kullanılan ressesyon veya
durgunluk kavramları yetersizleşi-
yor. Krizin hızlanan ve şiddetlenen is-
tikrarsızlık ve belirsizlik ortamı içinde
gittikce hızlanan ve görünür hale ge-
len köklü değişiklikJer olarak tarif edi-
lebıleceğinı göz önüne ahrsak ister
istemez bugün geçici bir dalgalanma
ile değil, 1970'den beri gittikce derin-
feşen global bir ekonomik ve politik
krızle karşı karşıya olduğumuzu ka-
bul etmek gerekiyor.