22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
NİSAN1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Modern Müzik Festivali, izleyicisi az da olsa İstanbulyaşanuna yeni bir soluk getirdi Müzik özgürcedeneniyor •• - * \ - • Modern Müzik Festi- vali'nde her toplulukta çalgısında ve konusunda usta yorumcular yer aldı. Festival, kapsamlı bir tanıtımla daha geniş izle- yici kitlesine ulaşabilirdi. EVİN İLYASOĞLU G eçen hafta Cemal Reşit Rey Salonu'nda düzenlenen Mo- dern Müzik Festivali, İstan- bul müzik yaşamına yeni bir soluk getirdi. Her toplulukla çalgısın- da ve konusunda usta yorumculann yer alması, izleyicisi az ama öz kişiler- ceövüldü: Chaos doğaçlamalan. Viyanalı klarnetçiler. \lusique Oblique'in Mes- siaen'leri ve İstanbul'dan Yenı Müak başlıkh dinletide ilk kez sesini duydu- ğumuz yapıtlar. kendı bestecılerimi- zin, kendi yorumculanmızın modern müzik dünyasmdaki yerini irdeleme- mizeyolaçtı. Ahmet Yürür'ün sanat yönetiminde düzenlenen bu dinletide Schönberg'iîı konuşan, şarkı söyleyen insan sesi ve küçük bir topluluk için yazdığı Pierrot Lunaire'den bölümler dınledik. Ece İdil, gerçek gerçek üstü bir tonlama ile çağ başının renklenni yaşattı. Leyla Pmar'ın klavseninden Ûsmanbaş ve Lıgeti'yi dinlerken. böylesi bir tarihı çalgının yeni müzikteki rolünü bir kez daha düşündük. Tanç. Güneş, Ahmet Yûrür ve gencecik bir besteci. Semih Konıcu'nun yapıtlann- dan ılk kez dınledıği- miz ömekler \ardı. Korucunun k\sacık pi- yano parçasındaki akı- alık. çağa özgü. za- manı ekonomik kul- lanma anlayışı doğmsu övgüye değer. Musique Oblique topluluğunun kurucu- su Remi Lerner ile yaptığımız söyleşıde bugünkü müziğin hâlâ deneme aşamasında ol- duğunu vurguladı. Kendini yeni müziğe adamış bir sanatçı ola- rak genç bestecilerden yapıt istıyor. bugüne dek hıç seslendirilme- miş yapıtlan yorumlu- yor. Örneğin De- bussy'nin arkadaşı olan Andre Captefın yapulannı compact disc yapmışlar, dinle- meye doyum olmuyor. Fransa'da yeni müzı- ğjn Pierre Boulez ege- menliğinde oluşundan yakınan Lerner. yeni topluluklara radyo-TV ve plak şirketlerinin kapı açmasını. daha özgürce besteler yapılmasım gerekli buluyor. Yayb çalgdar orkestrası 1. Modern Müzik Festivali kap- samlı bir tanıtımla daha geniş dinleyici kitlesi bulurdu kanısındavım. Özellik- 1982yılında kunılan Musique Oblique topluluğu Elisabeth Glab(keman). Isabelle Veyrier (vivolonsel), Aİice Ader (piyano), Remi Lerner'den (klarnet) oluşuyor. le tanınmamış besteci. beste ve müzik biçimlen için aynntılı bilgilerle bezen- mış program notlan gerekiyordu. Ör- neğin "Nachtgesang" başlıkh yapıtını dinlediğimiz P.Hersant'm yaşayıp ya- şamadığını bile bilmiyorduk, sahneye gelip selam vermeseydi! 15 Nisan gecesi Boğaziçi Üniversite- si'nde şef Ionescu Galati'nin kurup çalıştırdığı Anadolu Üniversitesi (Es- kişehir) Yaylı Çalgılar Orkestrası'nı dinledik. Mozart'ın K.239 Seranadın- dan sonra J.S. Bach'ın Fa minor pi- yano konçertosuna genç piyanist Al- paslan Ertüngealp solist oldu. Kendi çağına özgü. abartısız. tertemiz bir konçerto çaldı Alpaslan. Konserin son yapılı olan Çaykovskinin Yaylı Çalgılar Serenadı için. böylesine zor bir yapıtı nasıl secmişler sorusuna çok profesyonel bir yanıt verdi topluluk. Hepsi tek beden gibi tüm teknik zor- luklan aşmışlar.Her ezgiyi gönüllerin- den söyleyerek. şeflerinden gözlerini ayırmadan bu zor yapıtı çaldılar. Io- nescu Galati, onlara önyargısız. seve- cen birer müzisyen olmayı öğrettiği kadar, yalnız oda müziği yapmayı de- ğil, güzel müzikten zevk almanın sır- lannı da öğretmiş. Keşke olanaklar çıksa karşılanna da belli bir kuruluşun desteği ile bu topluluk müzik yaşamını sürdürebilse. Amoyardan Saint - Seans İDSO'nun görkemli konuklan vardı bu haftasonu: ABD ordusu He- rald Trumpets gnıbu. AJexander Schwinck yönetimindekı orkestra, içinde fanfarlara yer veren yapıtlann ağırhkta olduğu bir program seçmişti. Copland'ın Fanfar'ında, Verdi'nin Zafer Marşı'nda ve Çaykovski'nin 1812 uvertüründe renk kattı Ameri- kalı trompctçiler. Her ne kadar on- lann parlak renklerinin yanında or- kestranın mathğj biraz yamama bir ton dengesi doğurduysa da bu tür çe- şitlilik dinleyiciye alımlı geliyor. Kon- serin en önemli bölümü. Pierre Amo- yal'ın caldıgı Sainl Saens 3. Keman Konçertosu idi. Belki de bu yıl İDSO'- nın getirdiği en iyi solistlerden biriydi Amoyal. Güzel bir Stradivarius'dan y ükselen şıkır şıkır sesle, ustaca. doku- nakh ve coşkulu bir yorum getirdi. BU SANATÇIYITANIYOR MUSUNUZ? ŞİRİNPANCAROĞLU 'Öğrencilikleprofesyoneüik farkh'1968'de Ankara'da doğmuş, ilk arp çahşmalannı Sevin Berk ile yapmış; 12 yaşında Cenevre Konservatuvan'na girmiş. 1988"demezun olmuş. Fransa'- da ünlü arpist Pierre Jamet'in Gargiles- se Yaz Akademisi'nde eğitim görmüş. 1988|de Amerika'ya yerleşerek Ondia- na Üniversitesi'nin Müzik Okulu"nda lisansüstü programına girmiş. Susann McDonald'la çalışnnş,ve 1990da mas- ter derecesiru almı§, 1989'dan bu yana Amenkanın çeş^rsBBffttSSttîîe^nCte verdiği resitaller ve oda müzığı konser- leri ile ilgj toplamış. Kasım 1992'de Me- los Sinfonia of Washington eşliğinde çaldığı Debussy'nin "Dances sacree et profane" adlı yapıtında övgü dolu eleş- tıriler almış. Halen uluslararası yanş- malara katılıp resitaller vermekte. Şirin. arp'i rastlantıyla secmiş. "'Küçüklükten beri evdeki piyano ile büyüdüm. Konservatuvara girdim, arp ve çello böJümüne bir arada kaydeuiler. sonra bir sekreter ikisi birden olmaz dedi ve çelloyu sildi. Önce ağladım. Çünkü arp sesi olarak tek bildiğim şey. Anadol reklamında Boıeldieu'nun kon- çerosuyla koşan atın müzığiydi. Sonra bir buçuk yıl Sevin Berk"in öğrencisi ol- dum." Şi- rin'in babası Dünya Ban- kası'nda gö- revli oldu- ğundan yurtdışmda geçmiş ço- cukluğunun bir kısmı. Önce "PratfBlzca öğrenmiş_ sonra Ital- yanca ve Al- manca. Ce- nevre Kon- servatuvarT- nı bitirince babası Ame- rika'ya git- mesini iste- miş. "Bütün müzik dün- yam değışti Amerika'ya gidince. Avrupa'nm kalıplara stillere sıkı sıkıya tutkunluğu çok entellektüel bir yaklaşım. Amerika'da ise belirli bir stil anlayışırun yanı sıra daha kişisel. özgür duygulanıma açık bir yo- rum var. Av- rupalı daha '"pürist". Amerikalı ise sırf stil için. doğru olan. besteciye ba^ı olan için değil. daha bir nefes alabilen yo- rumdan yana." Şirin, arpın çalgı olarak da Avrupa- Amerfka arasında farkh kul- lanıldığını gözlemlemi^ "Fransız arpı çekingen. ufak sesli. Gösterişli, parlak parçalar. ustahk sergüeme pıarçalan çalmıyorlar. Amerika'da ise aynı çalgı- dan büyük sesler çıkanp. daha zengin bir ttnı elde etme olanaklan araşünl- mış." Ve nasıl çalışıp nasıl egzersiz yaptığını anlatıyor: " Arp. üstünde çahştığın kadar. kafanın içinde cahştığın bir çalgı. Notayı ezbere alıp, resim olarak kafanda duyman ve bunu parmak hafızası ile bırleşürmen önemli. Bir de nefes egzersizi var. Güç, sırt ve karnından geliyor arpçıya. Konserden önce cam açıp tempolu nefes alarak hızlı kalp atışı sağlamalı." Şirin Pancaroğlu'nun en çok yakındığı konu. •"öğrencisin, yapa- mazsın" kısıtlamalan. "Olay, kendini profesyonelce yetiştirebilmekte. 15 yaşı- ndaki bir öğrenci müthiş şeyler yara- tabiliyor. Öğrencilik ve profesyoneHik kanştınlmamalı. Ama, kendimi hazır bulmadığım besteciler için de birikim yapmayı beklemeliyim." Pancaroğlu'nun dağarağında Barok dönemden günümüze konçertolar. sa- natlar. süiıler küçük parçalar ve oda müziği yapıtlan yer alıyor. Şirin Pan- caroglu. Ankara Festivali'ndeki dinleti- sinden sonra İstanbulda Atatürk Kül- tür Merkezi'nde (22 Nisan) ve Biâm Tepe'de (1 Mayıs) resitaller verecek. Tiyatrosu tZMlR (Cumhuri>et Ege Bö- rosu)- Skylight Opera Tiyatro- su, 24 ve 25 Nisan'da Türk \me- rikan Derneği Tıyatro Saloou'n- da iki gösteri sunacak. Artistik Müdiirü Chas Rader Shiebar. Müzik Direktörii Richard Car- *y, Genel Müdürü Cotin Cabot olan Skylight Opera Tiyatrosu. etkinlik sezonunda 6 eser sahne- Skybght'm, TADda her-lki günde de saat 20JO'da sunacağı (»arçalar arasında KLss Me Kate, Oklahama, Porgy and Bess, Ca- baret \e FoUies müzikalkrinden örnekler bulunu yor. Fiyatı 30 bin lira olarak belirlenen biletkr, Türk Amerikan Derneği'nde «tışa sunuldu. Amerikan ba&ımnda ülkenin etkikyki, görülmenüş, olağa- nüstü müzikal tiyatro gnıbu olarak kabul edilen Skylight Opera Tiyatrosu'nun amacı. müzikal tiyatroyu her yonuyle, her smıftan insana ulaştırmak. Müzik >e tiyatro sanatlarınm her dalının birkştirerek, İngiliz- ce sahnelivor. Erduran ve Biret, İDSO konserlerinde Çaykovski yerine Brahms çaldılar Notalar birtürlü 'elde edilemiyof KONUK YAZAR Müzik Festivali iptal edildi • ANKARA(AA>- Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefalı nedeni ile "10. Uuluslararası Ankara Müzik Festivali" etkinlikleri, 23 nisan cuma gününekadar tümüyle iptal edildi. Festivali organizeedcn Sevda Cenap And Müzik Vakfı tarafından yapılanaçıklamada "Müziğin ve Vakfın Dostu Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kaybı nedeniyle" böyle bir karar alındığı ve iptal edilen elkinliklerin tekrannm mümkün olmadığı bildirildı. Açıklamada iptal edilen etkinliklenn biletlennin bu ay içinde iadeleri halinde ücreüerinin geri ödeneceği duyuruldu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefat ettiği 17 nisan cumartesı günü Polonya müzik tiyatrosu ve Pozna Balesi'nin rock balesi gösterisı ve Sirin Pancaroğlu'nun harp resitali gerçekleşiirildi. Bugün veyann "SkylightOperaTheatre"nınsunacağı eösteri iptal edildi. Senaryo Yanşması sonuçlandı • ANKARA(AA)- Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen "Sinopsis ve Senaryo Yanşmasf'nın ikincı aşaması olan senaryo yanşması sonuçlandı. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Gülşen Karakadıoğlu başkanlığında toplanan ve Telif Haklan ve Sinema Genel Müdür Yardımcısı Gürbüz Mutlu, Prof. Dr. Sami Şekeroğlu, Prof. Dr. Lnsal Oskaey, Doç. Dr. Naci Güçharu Oktay Kutluğ, M. Tali Öngören, Sabahat Emir vc Fehmi Yaşar'dan oluşan degerlendırme kurulunun 17 senaryo arasından ödüle değer bulduklan şöyle: Mustafa Altroklar'ın "İstanbul Kanatlanmın Altında", A.Haluk Önal'ın"'Şarlp", Turgut Yasalar'ın"Sergüzeşt-iDarbe-i Hükümel". ÇnsalÖzmen'in "Yedi Uyuyanlar", tpek Çalışlar'm "İstanbulu Anyorum", özer Kızıltan'ın •'VVelcome Missouri". 'Günaydın Berlin' • Kültür Servisi- Anadolu Tiyatrosu tarafından Berlin'de sahnelenen "Guttenmorgen Berlin" (Günaydın Berlin)büyük ilgi topluyor. Erol Başpınar ın sahneye koyduğu oyun yerli ve yabancı Berlinlilerin gerçek hayatlanndan kısa hikayeler aktanyor. Faşizm. küçük mutluluklar, fakirlik, sevgisizlik, sürgün, uyum sağlama, mizah, devlet, gerilim, teslimiyet, ırkçılık, korku, ikı dünya arasındaki yaşam gibi konulann irdelendiği oyunda bir psikiatri hastasının kendı kurduğudünyada.'en farklı konumlan anlatırken yaşadığı şaşkınlık ve (•şizofrcni dile getiriliyor. Almanca sahnelenen oyunda. Hasan Arslan, Olaf Brinknıann, Mehmet Esen, Jana Glasebach. Yusuf İslamoğlu, Ole Johannes, Candan Kadak, Adnan Kaikancı, Sarah Schulze, Romy Schnarze, Mustafa Sisman \e Ayhan Sönmez rol alıyor. Tiyatro Eğit-Sen • Kültür Servia- Eğitim ve Bilim Emekçileri Scndikası İstanbul 1 .nolu şubeye bağlı olarak "Tiyatro Eğit-Sen" adıyla yalnızca eğitmcilerin görev aldığı bir topluluk kuruldu. Genel Sanat yönetmenliğini M. ZiyaOktay'ın yaptıgı toplulııkta İştanburun değişik okullarındah 18 kişi yer alıyor.Tiyatro Eğit-Sen ilk olarak Tuncer Cûcenoğlu'nun yazdığı ve " Avni Dilligil En İyi Yazar" ödülünü kazanan "Dosya" adlı oyunu sahneleyecek. Dosya, yolsuzluk dosyalan hazırlarken kendisi için gerçek dışı dosya hazırlanarak susturulan bir yöneticinin traji-komik övküsünü anlaüyor. Ole Johannes Resim-heykel sergisi • ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Bulgaristanlı sanatçılar Vejdi Raşidov ve Zahari Kamenov'un resim-heykel sergisi Armoni Sanat Galerisi'nde devam ediyor. "Müzik" konulu sergide, Raşidov*un 9 heykeli, Kamenov'un da 25 desen ve gravürü bulunuyor. Dünyanınçeşitli ülkelerinde karma sergiler açan sanatçılann eserleri. 5 mayısa kadar Çevre Sokak 30' 1 numaradaki Armani Sanat Galensi'nde görülebilir. BENAL TANRISEVER ÜNER BİRKAN İZMİR- Yıllık programa bakıyorsu- nuz: "Çaykovski 100. Ölüm Yılı Konse- ri." Bu bozuk Türkçenin. "Çaykovski'- nin anısma adanan bir konser" anlamı- na geldiğini kestirip. ona göre hazırlı- yorsunuz kendinizi. Konser günü geldi- ğjnde. programın ancak yansmın, yılın bestecisi Piyotr Ilyiç Çaykovski'nin (1840-1893) "bir yapüma aynldığını gö- rüyor, şaşınyor. ilgjlilere soruyorsunuz. Aldığınız yanıt, iki hafta önce, kemancı Ayla Erduran'ın konserindekı "son dakika" değişikliğinden sonra dny- duğunuzun aynı: "Notalan elde edeme- dik!.." Çaykovski'nin 2. konçertosu Solist. piyanist İdil Biret, bundan bir yıl kadar önce İzmir'e geldiğinde, Çay- kovski'nin "BirincT'ye göre çok daha az çahnan, dolayısıyla az tanınan "İkinci" konçertosunu çalmak istediğıni söylü- yor o aynı ilgililere, ama bir şartı var: Rus piyanist Aleksandr ZDoti'nin kur- calayıp tanınmaz bir kıhğa soktuğu versiyonu değil. ağır bölümünde doyul- maz bir oda müziği tadı olan, özgün versiyonu şağlamalan gerekmektedir. 'lendisıne, İzmır DSO'nun 1979'daki 7. istanbul Festivali'nde o versiyonu Rus piyanist Irina Plotnikova ile birlikte caldığjnı anımsatıyorum, "Şanınm, ko- layca bulurlar'" diyorum İdil Biret'e. Gelgelelim, sorumluluk bilincine henüz erişememiş, olan ilgi(siz)liler, kulak- lannın üzerine yaüyorlar, bu yüzden, dmleyicileri herhalde unululmayacak bir yeni "İdil Şöleni'nden yoksun bı- rakıyorlar. Brahms kurtancı mı? Brahms "kurtancTmı? İki hafta önce Erduran'ın çaresizlikle yaptığı gibi, Biret de Brahms'a sanlıyor. Ham- burglu ustanın, bu nitelemcyc hcnüz ulaşmadığı, yalnızca Robert Schmann'- ın. "..Ustahğjnı öyle yavaş yavaş değil. hani Minerva zleus'ün kafasından bü- tün silahlanyla nasıl çıktıysa, birden fışkırarak gösterecek..." tanısını koydu- ğu gençlik günlerinden kalma, op. 15 İdil Biret, Erol Erdinc yönetimindeki İDSO ile Brahms'ın Re minör birinci kon- çertosunu seslendirdi. Re rrunör birinci konçertoya hazırlanı- yor. On sekiz yaşının bahannı sürmekte olan İzmir DSO'da, 1988 yılı sonunda, genc aynı yönetmenle, Erol Erdinç'le birlikte, Lazar Beıman adlı piyano devi- ne sunduğu eşüğin bir benzerini dinleti- yor bize: Bu "orkestra ağırlıklı konçer- to"nun romantik dokusunu tattıramı- yan. sallantılı, entonasyon bozukluk- İanyla dolu bir eşlıkbu. idil Biret'in.son yillarda büyük bir "CD maratonu"nu başanyla gerçekleştiren bu uluslararası piyanistin, iç çalkantılanyla yüklü ala- bildiğine dramatık. tutkulu anlatımını bilinçli bireşlikle destekleyemiyor İzmir DSO. Sanınm, o konserin ikinci yansı- nda dinlediğimiz Çaykovski yorumu- nun verdiği yorgunluk etkili oluyor bu sonucun alınmasında... Erol Erdinç'in Çaykovski'nin op. 58 "Manfred Senfonisi" yorumu ise, ince, titız bir araştırmanın ürünü olarak, çok büyük bir başanyla tınlıyor. Çaykovski. son üç senfonısinden önce. 1885-86 yıl- lannda, Milli Bajakirev'in ısrarlı önen- siyle yanaşmıştır İngiliz ozan (Lord) By- ron'un Manfred adlı koşuklu oyununa. Bir cinayetin vicdan azabı içinde ezilen. sevdiği kadın Astarte'yi elindcn kaçı- ran, umutlannı yitiren, İsviçre Alpleri'- nde Jungirau'nun tepesinden kendini atmak isteyen, sonunda bir kuleye kapanan. kölü ruhlara meydan oku- yan, onlara teslim ohnayan, ölürken dua etmeyi reddeden. bunahmlı kahra- manı dört bölümlük bir senfoni içinde anlatmakıadır gençlik bunalımı içinde- ki Rus besteci. Arada. koruyucusu Mme vcn Meck"e, "'Bir zaman için. ken- dimi Manfred'lc özdeşlesmiş gibi gör- düm" diye yazar. Yaşam önündeki umarsızlığı da Manfred'in çizgisiyle ko- şuttur ncredeysc. Mcktuplanndan bi- rinde. şöyle özetler bunu: "Geçmişten dolayı pişmanlık içindcyim. gclecekten bir şeyler umuyorum. bugünümden ise hiç hoşmıt değilim..." Erol Erdinç. Çaykovski'nin 4/5/6 nu- maralı senfonilerinin yanında hakkı yenmiş olan bu dolu dolu, uzunluğu içinde müziği bütün tadı tuzuyla sunan programlı senfonisinde. İzmir DSO'nun olanaklannı çok iyi kullanmayı ba- şarmış. Tek bir yerdc bile, en ufak ento- nasyon sallantısı. çizgise! ve büıünsel bozukluk yok. Yorucu bir çalışmanın sonunda, kendileri için "yeni" olan bir yapıtı tanımanın doygunluğurtu gör- düm konserden sonra orkcstra üyelcri- nin tümünde. Erdinç'i de İzmir DSO üyelerini de gönülden kutluyorum. •W _ _ ingilizOdaOrkestraa'nınturnesiİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- İngi- liz Oda Orkestrası, yarın Ismel İnönü Kül- tür Merkezi'nde saat 16.30'da, çocuklar icin bir konser \erecek. British Council'in davetlisi olarak Tür- kiye'ye geletı Orkestra, 22 >e 23 Nisan'da da İstanbul Re^it Rey Konser Salonu'nda konserlerini sürdürecek. Orkestranın bugün, yarın *e 23 Nisan'da vereceği konserier çocuklara yönelik ola- cak. Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, British Air- ways. Sheraton Ankara ile İzmir ve Ankara Hiİton'un işbirliğiyle düzenlenen turne, İstanbul, Ankara ve İzmir'i kapsıyor. Kon- serierine dün Ankara'da başlayan İngiliz Oda Orkestrası'nı, şef Howard GrifTıths yönetiyor. Orkestranın, yann İzmir'de çocuklara yönelik vereceği konserdeki parçalar, şun- İardan oluşuyor. Makolm Amold'dan "Allegra con Brio'- 'yla ııSenfoni no I", Benjamin Britten'den "Pittkato Giocoso", Antonio Vivaldi'den "Dört Mevsim'den Döhjmlerv, Sonbahar 3. Böiüm Allegro. İlkbahar 2.Bolüm Largo, Kış I.Bölfim Allegro non molto", W.A. Mozart'tan "Türk Marşı Rondosu", Mal- cohn Habarro'dan "Vurmalı Çalgılar Par- risi", Jean de BrunhofTun yazdığı, mü/iğini Prancis Poulenc'in yaptığı "Küçük Fil Babar'mÖyküsü".* İngiliz Oda Orkestrası'nın y ann saat 18. 30*da vereceği konserin biletleri, İsmet İnö- nü Sanat Merkezi, De>let Senfoni Orkest- rası, Detlet Opera ve Balesi gişelerinde, Beymen mağazalan ve Panda Müzikevi'- nde, 60 bin liradan satışa sunuldu. Canlımüziğin önemi K aliteli bir kompakt disk. iyi bir mü- zik seti ile birleşince, şüphesiz ortaya üstün kalitede müzik dinleme ola- nağı çıkıyor. Müzik kayıtlan. taş plaktan bir uzunçalara ve kasete geçmiştir. Nc kadar özen gösterirsek gösterelim. hangimiz uzun yıllar boyunca bir uzunçalann ya da kasetin aldığımız günkü kahtesini koruyabil- mişizdir. Uzunçalarlar. genelde çizilir, kasetler ise özellikle sıcaktan etkilenip kopar ya da kalite- si bozulur. Kompakt diskler ise en az bir özen- lebile uzun yıllar kullanılabilir. Hepimizin ha- yatı gün gcçtikçe zorlaşıyor. Dünyanm yaşam şartlan güçlcşiyor. Gün boyunca zorluklar, baskılar allında zamana karşı yapılan bir yanş sonunda akşam cve döndüğünüzde kompakt disk dinlemek. günün yor- gunluğunu atan. gerilimi çö- zen bir terapi oluyor. Madalyonun bir de öteki yüzü var... Yine aynı senaryo ile başlı- yorum; tüketen bir işgünü so- nunda iki seçeneğiniz var: 1 - Konsere gitmek, 2 - Evin sıcaklığında. size konse- ri aratmayacak bir disk dinle- mek. İşınızden koşa koşa çıka- caksınız. yolda trafiğe yakalanıp konsere geç kalma heyecanıyla günlük stresıniz daha da artacak. Soluk soluğa konsere yetişıp yerinizc yerleşeccksiniz. Tam sahnedekı müzik olayına kendinizi vcrmcyc başladığınız zaman, akşam ycmeği yemeye fırsatınız olmadığından karnınızın acıkmaya başladığını fark edeceksiniz. Müzi- ğe yönelmesi gereken konsantrasyonunuz, kon^r arasında nc yiycbileccğinızi düşünme- ye kayacak. Konserin ilk yarısı böyle bir kıpırdanma içinde geçtikten sonra, ikinci yan da ayaküstü atıştınlan yemeğin getirdiği rehavcl ve günün bütün yorgunluğunun vücutta hissedilmesiyle bir an önce eve vanp, bu günü dc geridc bırak- ma umuduyla son bulacak. Bu biraz abarlılı görünse de pek çok insan kendini aynı senaryo içinde bulacaktır. "Evde. kendi konforunda kaliteli müzik din- lemek varkcn. canlı bir konser dinlemek için bu kadar sıkınlıya dcğcr mi?" dıyorsunu. lüı- Diskler, besteci- müzisyen işbirliğinden doğan canlı müzik ürünleridir.Asıl yaratıldığı yer konser salonlandır. fen tam orada durup bir adım geri atın ve dü- şünün. Gözünüzü kapatın ve dünyada canlı müzi- ğin yokolup müzik dinlemenın sadece kayıt- lardan mümkün olduğu bir ortamı gözünü- zün önüne geürin. Çünkü canlı bir müzik konserinde evdeki diskin hiçbir zaman vere- meyeceği çok önemli bir faktör gizlidir: İnsan konlağı... Sahnedeki insan veya insanlar topluluğun- dan dinleyicilere aktanlan enerji akımı.coşku. heyecan, sevgi, hüzün: teknolojinin veremeye- ceği yüce duygulardır. Bu. yalnız klasik müzdk için değil. bütün müzik türleri için geçerlidir. Onun için. yorgun bir gün sonunda konsere gitmek sizin için fazladan bir çaba gösterme- nizi gerektirirse. unutmayın. karşılığında alacağınız ödül. hayatta olduğunuzu bir daha hatırlatan duygular olacaktır. Evde bir müzik kaydı dinle- mekle, aynı parcayi bir kon- scrde dinlemek arasındaki çiz- gi farkı bu kadar ince. bu ka- dar derındir. Tabii ki disk kayıtlan mü- zisyenler ve dinleyicisi için vazgeçilmcz bir hayat da- mandır. Müzisyen kayıt yapıp bunu geniş kitlelerc ulaştırmalı, dinleyici de buna karşıhk verip satın almalıdır. Kompakt disk, bir yandan insanlara kaliteli müzik dinleme fırsatı yaratırken, bir yandan da klasik müziğin yaygınlaşmasmda aracı ol- muştur. Taşınması ve kullanım kolaylığı, in- sanlan müzik kütüphanelcrini zenginleştir- meye leşvik etmişlır. Bu paralelde, piak şirketleri de salt klasik müzik yapıtlan y anısıra. popüler ve kolay din- lenebılen parçalar sunarak daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmayı başarmtşlardır. Bunlar hoş, sağlıklı gelişmclerdır ve bu çiz- ginin devam etmesi gerekmektedir. Benim dikkat çekmek istediğim nokta, disklerin cazibesine kapılıp işin özünü unut- mamaktır. Diskler, bcstcci-müzisyen işbirliğındcn do- ğan canlı müzik ürünleridir. Ancak bu muh- tcşem olayın asıl yaratıldığı yer. konser sa- lonlandır. Bir kompakt disk. o yaratılıştan size kalan. güzel ve istendiği zaman tekrarlanan bir anıdır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear