Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN1993 PA2ARTESİ
14 DIZIYAZI
Ç u k o b i r l i k
B İ R T A L A N I N
Ö Y K Ö S Û
ÇETİN YİĞENOĞLU
Değişiklikyakında
\Jenel olarak birliklerde hastaüğın tamnu ve çözüm önerileribirbirine benziyor.
Çeşitü görüşlere göre sorun, devletin vesayeti vepoütikamn bulaşmasından kaynaklanıyor.
Çözüm olarak, entegrasyona gitmiş birliklerde kooperatiflerle sanayikesiminin
birbirinden ayrılması isteniyor.
A
'Buknt Ozülku ısmı
genelde dolaşıyor. Kulis-
lerde herkes duyuyor.
Yazıda benimle ilgili de
yaklaşimlar var. Doğru
degil. Bülent özülkü ile
eski dost olduğum, seçim-
lerde yardım ettiği, karşılık olarak dıyet
borrunı olduğu. ödcmediğim icin de
aramızda ihtilaf çıktığı konu edilmiş. Bir
kere bunun doğru olmadığını söylemek
istiyorum. Bcn yaşamrm boyunca kim-
seden bir kuruş para almadım. Bana
para veren adam dünyanm en şerefsiz
adamıdır. Eğer para aMıysam ben de en
şerefsiz adamım. Bülent özülkü'nün ku-
lislerde yardım ettiği sövlenen kişilerden
•biri Çukobirlik GeneJ Mûdûr
Yanümcısı Vahap Çirkin'dı. Çirkin.
sava yanıt verirken, Bülent Özülkü'yü
tanıdıgını, bir politikao olarak bunun
doğal olduğunu belirttı. "Burada doğru-
lar ve yanlışlar var" diyerek şunlan söy-
ledi: "Genel seçim öncesinde pek.çok
işadamından olduğu gıbi Bülent Özul-
kü'den de SHP'ye yardım aldık. Bunu
alırken sayman arkadaş da vardı, başka-
lan da vardı. Makbuzunu da kestik.
Çocuğuma burs verdiği de füniversite
hazırlık kursu) doğrudur. Ama heT yıl
verdiği elli altmış çocuktan biri de bizim-
kiydi. Vaktiyle durumumuz iyiyken biz
de bazı çocuklara burs veriyorduk. Bu-
nun dışında samimi olduğumuz da. söy-
ledıkleri de yalandır." Yine Özülkü'nün
yardım ettiği savlananlardan bir başkası
da SHP Seyhan flce Başkanı Senai Ge-
dik'ti. Yeni yönetimin işbaşına gelme-
sinden sonra "istediklenni yaptırama-
yan özülkü, Gedik'i önoe Çukobirlik
Genel Müdürü Sedat Doğan'a muhale-
fet yapmaya zorlar. Hatta Gedik'in an-
lattığına görc bu iş ıçın para da teklıf
eder. Ancak Gedik kabul etmez." Bu-
nun üzerine evine 300 milyon liralık ha-
ciz gelir. Senai Gedik haciz geldikten
sonra yaptığı açtklamada şöyle diyordu:
'.'Aslmda ortada senct sahtckarlığı var
Özülkü'ye verilmiş sencdim yok. Sözko-
nusu senetlerden bıri çok önceden birar-
kadaşıma verdiğim tarihi boş bırakılmış.
hatır senediydı. Nasılsa eline geçirmış.
Tarih olarak da genel seçimlerin hemen
öncesi atılmış
Çukobirlik savcıhkta
Türlü söylenti "vıdı vidı piyasasf'nda
gündeme gelirken inter Slar televizyo-
nunda yayımlanan "'Teleobjektif" adlı
programdaki Çukobirlik'ın yeni vöneii-
male ilgili yolsuzluk savlanna Adana
CSnhuriyet Savcılığt'nca elkonuldu. Bu
arada, Çukobirlik yönetimi de "zan al-
tmdalar'". "mafya dışarda değil içerde".
"milyarlarca lira götürdüler" diye yol-
suzluk savında bulunanlar haklunda
Cumhuriyet Savcıhğı'na başvurdu. Sav-
lar ve başvurular üzerine savcıhk. yöne-
tim ve denetim kurulu üyelerinın ifadele-
rini aJdı. Bir süre sonra da sözkonusu te-
levizyon programında Çukobirlik Genel
Müdürü Sedat Doğan ile yöneticiler
hakkında yolsuzluk yaptıklan suçlama-
sında bulunan Mustafa özalp hakkında
"basın yuluyla hakarette bulunduğu"
gerekçesiyle gıyabi lutukiama karan ve-
nldi. özalp daha sonra yargılandı
Doğan konuşuyor
Sedat Doğan'la mafvayı, yolbuzluklan,
hakkındaki suçtamalan, Çukobirlik'in
sorunlannı, alınması gereken önlemleri
konuştuk. Hakkındaki yolsuzluk savla-
nyla ilgili olarak "Doğru değil. Önce is-
patlamalan, beigelemeieri, en azmdan
yakıştırmalan gerek" dedi. Hakkındaki
suçlamalar, fıstık, yemek, tupgaz ihalele-
riyie küspe fiyaünın önce yüks>eltılip son-
ra indirilmcsınden oluşuyordu. Doğan,
bu konularda geniş açıklamalar yaptı.
Özünü zedelemeden özetle veriyoruz:
Yemek ihalesi: "'Seksiyon müdürlerimiz-
den oluşan on bir kişilik Yeterlilik Ko-
misyonu dokuz firtnanın dokuzunu da
yeterli buluyor. Dokuz fırma yönetim
kurulunun huzurun-
da ihaleye katılıyor.
En düşük teklif veren
Ekonomik Yemekçi-
lik ihaleyi alıyor. Yol-
suzluk bunun nere-
sinde? Yani istesem
veya herhangi bir yö-
netim kurulu üyesi is-
tese, istediği firmaya
en düşük tekfifi
vermedıkten sonra
ihaleyi verebilir mi?"
Ftstık ihalesi: "Ben 8
nisanda göreve baş-
ladım. Ben göreve
başlamadan şartna-
mesi hazırlanmış, 4
nisanda gazetelerde
ilan edilmiş. thalede
yönetim kurulu baş-
kanı da ben değilim.
Her isteyen ihaleye
girebilıyor. Hepsi
tekliflerini vermiş. En
pahalı veren FİSAN
A.Ş. fıstıklann tümü-
nü aimış. FİSAN'ın
sahibi de Malatyah'-
ymış (kendisi gibi)
şansımızdan. Oysa
ben adamı tanımıyo-
rum bile. Fıstığın bir
kısmı geçen yıldan
kalmiş. Bu adam al-
mazsa fıstık değer
kaybedecek. Diğer
firmalar toplam ikı
bin tona teklif ver-
mişier. Bu adam 8 bin
600 tona teklif ver-
miş. Yani bu adam
gelmezse 6 bin 600
ton elımızde kaiacak.
Ucuz verdiğimizi
söylediler. Adam ge-
liyor, 5-10 ton fıstık
alacak. 7 bin liraya da
alır. 16 bin liraya da
alır Bcni ilgilendir-
mez. Benim elimdeki
fıstık, bır kilo, on kilo
değil. 8 bin 600 ton.
Kilo kilo satılsa 7 bin
liraya satılır, Ama
Çukobirlik kilo kilo
satamaz ki. Fıstık
çok rahat pazar bu-
lan ürün değil ki.
Fıstığın satıldığı gün
oh'çektık."
BİR GORUS / SULEYMAN GIRMEN
r
ıÇ
Iik hiç ihale yap-
madan tüp ihtiyacını
on yıldır Mobilgaz'-
dan karşılıyordu.
Mobilgaz yüzde on
indirim yapıyordu.
Piyasaya sorduk ki
tüpün kar marjı yüz-
de 28. Bunun üzerine
ihale yaptık. Şu an
ihaleyi alan firma
yüzde 34 tenzüat
yaptı. Yıllardır yüzde
on indirim yapan
Mobıl ise yüzde 31.5
teklif verdi. thaleyi
alan kişi protokolûn
gereğini yerine getir-
mezse teminatıru ya-
kar, derha) piyasa-
dan alınz. Tûp bu-
lunmaz Hint Kumaşı
deği) ya?"
Küspe Saöşı:"Küspe-
1100 l i d 1235
Adana Ziraat Odası Başksnı
Süleyman Girtnen dc Çukobiriikin
kurtıdınası. kazançlı bir kurum haline
getirümesi için sanayi kunıluşlan>'la
koopfrabf kcsnıtîııın birbinnden
a>Ttiması gerektiğini düşönöyor.
Ginnen, Çukobirlik'in sanayi
tesislerinin özelleştirilmesinden y ana.
AjTica gene/ müdürün üreticiler
tarafından belirienip atanmasmı
btiyor. Sonıinnma ve Girmen'in y a-
ratlan söyle:
-Üreticfler acjsmdan Çukottriik
nasdgörûnüyor?
GtRMEN- Bugûn Çukobirlik
ohnasaydı, Çukurova'nm pamuk eken
çiftçtsi tüccann eline düşecekti.
özettikleson birkaç y ıldır perişan
oiacakb. Bunun yani sjra üreticinin
Çukobirlik'tc yabaocıhk çekmcsi
konusu var. Kendi kooperatifi
ofanasına karştn Çukobirlik'e
girtiğinde çiftçi yabancı bir
kunıluştaynıışğibi Ussediyof kendini.
Çünkü oraya seçilefi >öneticilef
kooperatifin sanayi kesirni ile ilgilent-
yoriar. Kooperanf kesiınine
aJdvmıyoriar. Oysa sanayi kesiminin
çiftçi ile bir aJakası yok. -
Ydnetsel yapıyı ve işietmecilik
anlavışıra nasil buluy orsunuz?
GİRMEN- Genel" müdürün
bakaıdıkça ataıvnasını doğal
karşjlamıyorura.
Madem burası
kooperatif. genel
müdürii de bizden,
çiftçüerden biri
oimalı.Tanm kredi
koopfratrflerinde
böJge bölge her
yerin başkanı
ortaklan arasudan
çtkıyor. Hatalar
öncedefl bastam^.
Çukobiriikilkbasta
bir çırçır işletmesi
olarak düşünülmûş.
Bilahareentegre
tesishaUııe getirilmiş. Ortadoğu ve
Balkanlar'ın en büyük entegre te-stsi.
Bir y andan pamuk olarak kuttü
giriyor; be/, basma, y ağ olarak
çıkıyor.Sanayiciliğc giriMiği anda
kooperatifçilik aynlmabydı demek
istiyonım.
' -De^lede.hükümertcrle
Çukobirlik in ilişkilerini aasi
göriiyorsumız?
ClRMEN- Yöneh'm sfetemi çok
yanlrj. V ani koskoca bir hükümerin
Çukobirifk'e nıödahale etmesi,
kuUanması çok y anlıs. Ama ne ya/ık
ki hergeİen ikb'dar böyle yapnıış,
kendi arpaliğı gibi görmüş. Kendi y an-
daşlannı doldurmu>. Dolaysıyla
bugÜB 2-3 bin kişiyle dönebilecek
iştetme 6 bin kişiyle dönmeye
baştaımş. Ne yaparsanız y apm böyle
bir «sfeöBeyi kara geçumeniz zordur.
-Çukobirük ile politikaolann
iUşkücri bakkmda neterdüşûnû-
yorsonoz?
GİRMEN- Bir anımı aniaUyım:
Kooperatif üyesi te Ziraat Odası
menaıbu olarak 1991 vıiındayapıla^ı
Çukobirlik yönetim kurulu
seçrnıkrinegirdik. Hivohnaması
gereken. şimdiye kadar olmamış
durumlarla kar>ılaştık. Ömegin,
iktidar partisuvraensuptiira
miHertekilleri seçim yeriodeydi. Adeta
kapı tutmu^ar. geien delegdere
kartvizit dağıtıyorlardı. \ e bu seçiıni 2
veya3oy farkla\ezoriaaldriar. İabii,
bu bana göre çok yanfaş. Madem
borası bir üretici kooperatifi, üreticiler
kendi kozlanm aralarmda
paylaşmalrydılar.
^Çukobirlik size göre neöen bu
dururna duşrü?
GİRMEN- Bunun nedeni bana göre
alntı ve satımlarda gizli. Mesela bir
liralık mal on liray a ahnıyor. Beş
liray a maJolan ürün üç liraya satıbyor.
Çukobirlik'in bu dunıma
düsmcsindfkj etkeoierden tmzûan
bunlar. Her gelen iktidann.
seçmenlerine boş görünebümek için
yandaslannıÇııkobirtik'entroası
önemti etkenlerden biri.
-Çukobiriikteki yobuzfaık
savlanyla ilgili düşfinceieriaiz?
Gl RMEN- öyle enteresan şeyler
duyuyoruz ki. Basmdan öğrendiğinıiz
kadanyla fikir sahibiviz. Ama ben
başımdan geçen bir oiay ı nakJedevim:
Bu yıl üretici. pamuğunu kendi
kooperatifinegötürdöğü hakk sanki
özei bir fabrikaya gdtünnâş gibi
dışlandı. günlerce kuyrukta bekledi.
Perişan oktu. Çukobiıiik'te bir
hamali>eoiav? tar. Buydronu8bin
liradan boşaltma y apılacak diye ihale
edilmiş. Bu yıl pamuk ekmıştim. Ben
de parnugumu gönderdim. Kanıyoo
içeri gkdiği zaman-»ıraaın sLte gele-
bilmesi için hamallara araba başma 50
iklOObinhra
venneK
zonmdasmtz. Bu
parayitermekleiş
bitmiyor. Ton
başma8binUradan
almması gereken
boşaitma parası en
az 20-30 bin liradan
uygulanıyor. Bizzat
yâşadık. Vani,
diyeceksiniz ki siz
yapmadımzmı?
Doğru, ben de ver-
mckzonmda
kaldım. Çünkü
pamugun boşaltımı pamuk arabasının
o günkü yiikû almak için köy e geri
dönmesi gerekiyordu. Mecburen ben
de yaptun.
-Evet. size göre Çukobirlik nasıl
kurtıdur, kazançlı hak getirflir?
GİRMEN-Bana göre
Çukobirlik'in şu an kurtuunaa
mümkûn değil. Çünkü trilyonlarca
borcun altından böyie bir kurumun
özellikJe bugiinkü Türkiye'de
kaJkması mümkün değildir. Farzedin
ki borçlar sıfıriandı, ama Çukobirlik
yine kara geçemez. Çünkü birkere
düzensiz bir rşçi alunı >ar. V ani
ihtiyaca göre adam aiınmryor. Adama
göre iş bulunuyor Çukobiıiik'te.
Çukobirlik. bana göre yeıddetı
yapılanmak sayesinde kurtulabüir.
Bunun için de önceJikle kooperatif
kesiıra ile sanayi kesimi birbirinden
avnbnalıdn'. Yani üreticinin sanayi
kesinu üe ilgisi yok. Çiftçi üretiddir,
pazarlamacıdeğildir. Sanayi kesûnine
gelince... Son y ıllarda özeluide
üstünde dunıUn bir özelleştinne
yöatemi var. KİT'lerin çoğu saoisın
deiMİiyor. Bu arada Çukobirlik de
düşünülebilir. \ma sadece sanayi
kesimi için. Sanayi kesimi ile
kooperatifi a\ ırsınlar. sanayiyi
özeUeştirsiııler. Bu şekiUe devletin
sırbodan bir kambur da ekşimişokır.
Böylece bizûn paramuU, bizön
strtamızdan poütikacı otsun. özei
şirketkr otsun para kazanma'anlar.
Genel
nuidüru
üreticiler
beMeshı
fiyatlannda sadece
bir yüzde altılık indi-
rim söz konusu. Küs-
pe satılmasa dışan
aksa. yağmur yağsa
yanacak. Fabrikayı
bağlaraak zorunda-
yım. Ticaret yapıyo-
rum ben. Küspenin
yüzde 6 aşağı satı-
İması çok önemli de-
ğil. Benim fabri-
kamın işlemesi
lazım."
- tsterseniz başa, şu
mafya tarbşmasma
dönefim?
DOĞAN - Nereye
eümizi atsak elimizde
kabyor. 1980 sonrası
Çukobirlik'te bir
çıkar şebekesi ortaya
çıkmış. Haksız ka-
zanç sağlayan bir
grup. kendi içinde bir
de yapı oluşturmuş.
Yen geldiğı zaman
adam dövüyor, silah
sıkıyor, adam öldü-
rüyor, adam kaçıra-
bifiyor. Bunlar tesa-
düfı olaylar değil.
Birbirine bağh olay-
lar. Ama ne yazık ki
bunlann hiçbirinin
faili bugüne dek bu-
lunamamış.
- ÖMünne, yarala-
rna gibi otayiann özei,
kişisel nedeni olamaz
rnı? Bu olaylann tü-
münü mafya ile nasıl
tfişkilendiriyorsuDuz?
DOĞAN - Ota-
maz. Şunun için ola-
maz: Yaralanan,
kaçınlan insanlan
yakinep tanıyoruz.
Hiç kimseyle yaşamı
boj'unca ihtilafa düş-
memiş, kimseye kö-
tülük etmemış. kim-
seyi incitmemiş in-
sanlar bunlar. Ayn-
ca. telefonlarla da bu
anlamda istihbarat
alıyoruz. lşte. 'ka-
ymbiradenni vur-
duk. şimdi sıra sizde'
der gibi telefon teh-
ditleri. Tümünü dü-
jündüğürnİKde . b»-
Çukobirlik'e gelene
kadar hiç kimsenın
başı ağnmamış, da
geldikten sonra mı
bu insanlann başı ağ-
nmış? Bu nedenle
olaylar kesinlikle Çu-
kobirlik'le ilgjlidir. -
-Mafya dediğûiizde
tek örgütten mi, yok-
sa örgnderden nri söz
ediyorsunuz?
DOĞAN - Çuko-
birlik'i şimdiye kadar
Çukobirlik'in yöneti-
cileri yönetmemiş.
Dışandan insanlar
yönetmiş. Çukobir-
lik'te ben'rli merkezle-
ri tutmuşlar. Çuko-
birlik'in her bölü-
müyle de dertleri
yok. Sağkaya koo-
peratifiyle ne işleri
fbrik üd
ni pahalı olarak maliyetini arttınyor, pi-
yasanın çok alünda satarak zarar edi-
yor. Şimdi on yedi ay önce 120 bin liraya
bastınlan bir cilt izin belgesini biz 13 bin
liraya basünyoruz. Bu bir örnek. Bu ör-
nekleri çoğaltabiliriz. Ama hammad-
deyle kimyevi maddelerle ijgili daha
çarpıcı bir ömek vermek istiyonım:
Bundan aylar önce 700-800 milyon civa-
nnda parayla ahnan bir demir tutucu
kimyevi maddesi bizim dönemimizde
250-300 milyon lırayla temin edilebüi-
yor. Satışlar çok çarpık. Piyasada bin li-
raya saükn mah Çukobirlik 600-700 li-
raya satmış. Aradaki 300-400 lirayı bir-
takım insanlar bölüşmüşler. Bu, yılda
birkaç yüz milyan buluyor.
- Peki. göreve başladıktan sonra yol-
suzhıklann örrfenmesi için ne gibi önlem-
leraJdmız?
DOĞAN - Ahmlara dikkat ediyoruz.
Daha önce belirttiğim gibi alınacak mal
numunelerini numaralandınyoruz. Ar-
tık her şeyden önce Çukobirlik'i batık
firmalann karargahı olmaktan çıkarma-
ya çahşıyorum. Teminatlanmızı teyitli
sekilde bankalardan istiyoruz. Çek, se-
net, ipotek ahmını durd'urduk. Bir tek
ipotek aldık, onu da bakanlığın izniyle.
Firmalar hakkında istihbaratı çahştın-
yoruz. Ürünlerin piyasa değerinde satıl-
ması için çalışmalar yapıyoruz. Tekelci-
liğı kırdık, herkesten mal' almaya çalışı-
voruz. Üretimi arttırmaya çahşıyoruz.
Iplık fabrikasmda 36 tonla aldığırnız
üretimi 46 tona çıkardık.
Başbokarun onayı
lşte bu yüzden DYP-SHP koaüsyon
hükümeü, birliklerin yönetsel yapısında
degişıkliğe gitti. 3186 sayıh yasanın ıki
maddesi ile birer fıkrasının değiştirilmesi
için verilen yasa önerisi TBMM günde-
mine alındı. Önerinın yasalaşmasıyla bir
anlamda eskiye. 12 Eylül öncesi modele
dönüş sağlanacaktı. Yönetim Tcurulu
başkanlığına genel müdürlenn yerine,
seçımle gelmiş ü%"eler getirilecekti. Baş-
kanvekılliğine de seçilmiş üyeler getirile-
cek ve genel müdürler yönetim kurulu
dışında kalacaku. Aslında güncel sorun-
lann aşılması amaçlanan tasannın getir-
diği öbür önemli nokta da genel mudür-
lerin atanmasıyla ilgıliydi. "Çankaya'-
dan kajrıaklanan sorunlann çözümü
için" birliklere genel müdür atanırken
Cumhurbaşkanhğı makamı devre dışı
bırakılacak, atamada bakanın önerisi,
başbakanın onayı yeterli olacaktı. Tasa-
n yasalaşıp yürürlüğe girdiği an bütün
birlik genel müdürlerinin görevi sona
erecek nuon beş gün içinde yerlerine ye-t-
nılcri atanacaktı. Genel olarak birükler-
de hastaJığın tanımı ve çözüm önerileri
birbirine benziyordu. Çeşitli görüşlere
göre sorun, devletin vesayeti ve politika-
nın bulaşmasından kaynaklanıyordu.
Çözüm olarak. entegrasyona gitmiş bir-
liklerde kooperatiflerle sanayi kesiminin
birbirinden ayntması isteniyordu.
Sonuç
yı 1100 lirâdan 1235 üraya çıkaran bir vardı. Bu arada dışandan on bin ton ^cak? Ikmal. ticaret, fabrika müdür-
• •• • • • ~- --• <-••- -• •-—*-•--j j--ı- *— luklenyleıştenvar. Olaylarıçendenveya
dışandan bir kişinin yapabileceği işler
değil. Bir organizeyi gerektiriyor.
-Nasd bir organizasyon?
DOĞAN - Asıl vurgun ahm-satımlar-
la ilgili. Özetle söylemek gerekirse Çuko-
birlik hammaddeyı alırken pahalı aiıyor.
mamüllerini satarken ucuza satıyor. Ya-
y y ç ş
yönetim kurulu karanmız var. Diyorlar küspenin geleceğini duyuyorduk. Ama.
ki ithalatçı fırma mal getirecekti, siz zam kaç liradan saülacağı belü değildi. Zam
yapunız ki onun mah saülsın. Dolaylı yapmakgerekiyordu. zam yaptık. Sonra
yönden kazanç sağladınız... O gün so- bir baktık ki küspe saülmıyor. Aynca 60
yanın fiyatı 1300 liradan 2600 liraya bin ton küspenin daha Türkiye'ye gire-
çıkmıştı. Kütlü fiyatının beş bin liranın ceğıni duyduk. fşte o zaman küspe eli-
aJtında olması beklenmiyordu. Piya- rnizde kahr endişesir.e kapıldık. Hemen
sanın 60-70 bin ton küspeye ihtıyacı bir ayhk vadeyi ikı aya çıkardık. Küspe
Yaptığımız görüşmelere göre Tanm
Satış Kooperatiflerinin "arpalık" ol-
maktan çıkanlmalan. kazançlı kuruluş-
lar halinc getirilmelen için ortaya çıkan
noktalar şunlardı: ? Birlikler sahiplerine
teslim edilmeli. ? Borçlar bir kez için dev-
let tarafından silinmeli. ? Sanayi tesisle-
riyle kooperatifler birbirinden ayn-
lmalı.? Sanayi lesislerine de kooperaüf-
lere de ayn statüler gctinlmeli ? Destek-
leme alımlan kooperatifler araalığıyla
yapılmalı. Ancak kooperatiflerce yapı-
İan desteklcme alımlannda reel fiyatlarla
destekleme alımlan arasındaki fark dev-
let tarafından karşılanmalı. Bu röportajı
yaptığımızda, sahipsiz sayılan birhkJerin
sanayi tesisleri ile kooperatifler asıl sa-
hiplerine teslim edilirse yolsuzlukJann
ortadan kalkacağı. iyi ışletilip yönetilirse
de kazançlı kuruluşlar haline geleceği
göriişleri ağır basıyordu.
BİTTİ
^Dilerînı doğanher güneş seni getîrir
9
O N B I N L E R
İCİN YAZDI
Uğur Mumcu'ya, Atatürk ilke
ve inkilaplannın savunucusu
laiklikden ödün vermeyen, ülke
yaranna olan her konunun sa-
%'unucusunu ve emekçisi. Laik-
le yazılannı okuduğuinuz eşsiz
brr kalemin önünde saygjyla
eğiliyoruz. Ruhun ışıklarla dol-
sun.
Ağm Kürtür ve Dayaıuşma Der-
neği Yönetim Kurulu Adma
Asal Lçkunluya
Seni sevenJer, senin görüşlerine
katılanlar demokrasiyi benim-
seyenler olarak yüreğimizdeki
aayı söz ya da yaa ile ifade et-
mek mümkün değil. sadece sa-
na şunu söylemek istiyonım
"Senin gibi Mumcular daima
yaşayacak. senin görüş ve dü-
şüncelerini yalaşacaklardır."
Sevil Akardere
Sevgili Uğur Mumcu. kendimi
bildim bileli Cumhuriyel oku-
ruyum, gene kendimi bildim bı-
leli ne düşüneceğimi şaşırdı-
ğimda bakalım Uğur Mumcu
ne yazmış? diye senin köşene
danışınm. Gene pek çaresizim
-keşke sen olsan da seni sustur-
mayı deneyenlerin kimler oldu-
ğunu, nasıl ve neden bunu de-
nediklerini bana ikna olacağım
şekilde açıklasan... Saygıyla ve
özlemle...
Deniz Torba Ceyla
Sevgili Uğur Ağebeyim, senin
bedenini toprağa gömdüler,
ama fikırlerini asla gömemeye-
cekler. Allahsızlar bunu bilsin-
ler ki bu bir bayrak yanşıdır.
Sen başlattın gençlik bu bayra-
ğı üelebet götürecektir ve yaşa-
tacaktır.
Devrim Övet
Çok sevgili saygıdeğer Uğur
mumcu, seni hiç bir zaman
unutmayacağım. sensiz bir
CumhL'riyet düşünemiyorum
Sabahat Tüvel
6ELECEKTE BİRER UĞUR MUMCU GİBİ
O A V R A N A B İ L E C E K M İ Y İ Z ? . .
A M f O B A
Sevgili Uğur Mumcu. Kendimi
bildim bileli Cumhuriyet oku-
dum. Yılmadan okuyacağım.
okuyacağiz. Ruhun şad olsun.
G.
Ben yeni bir Cumhunyetçiyim.
Bugün izin günüm alkollüyüm.
Ama sarhoş olupta nara atmak
da güzel. Fakat. en güzel şcy
birşey sevmek dostluk, demok-
rasi ve seni Atatürk'ü sevmek.
Sen ölmedin öhneyeceksin.
Mehmet
Sevgili Uğur ağebeyim. Şu an-
da ne yazmam gerektiğim bil-
miyorum. Sen ki, demoksamı-
zin yılmaz savunucusunu ka-
betmeriin üzüntüsü yaşıyorum.
Senin f.kir ve düşüncelerinden
aynlmayacağıma şeref sözü ve-
riyonım. Sen ölmedin ve de hiç
bir zaman da ölmcyeceksin.
Hüseyin Peker
Size yapılan bu suikast Ata-
türkçü Türk m
:
lletine yapılmış-
tır. Sizölmediniz!... Bıraktığınız
yerden tıpkı Atatürk'ün izin-
den yürüdüğümüz gibi yürüye-
ceğiz. Bundan emin olabilirsi-
niz. Birtek şey çok üzüyor bizle-
ri sizin kıymetinizi bilemedik ve
size sahip çıkamadık. Bizleri
afedin ve huzur içinde uyuyun
sonsuza dek!...
Ecz.Betül Zeybek
İnsanlar var oldukça kalemler
susmayacaktır. Mumcu hoca
varhğıyla, insanlığa demokrasi
ve özgürlük şiannı en anlamb
bir biçmide sunmuştur. Onu hiç
kimse susturamadı. Daha da
anlamlı yaşıyor. Kahrolsun
ona karşı olanlar.
Meontet GüzeUere
Yaşım cok büyûk
Acım çok büyük
İçım paramparça
Isyanım çok büyük
Ne olur halk ayağa
Bunu da anJat bana.
Yasım neden
İsyanım neden
Acım neden
Bunu da anlat bana.
Nurterı Turan
Sevgili Uğur Mumcu, seni de
susturduklannı zannettiler, tıp-
kı diğerleri gibi. Ama yaruhyor-
lar. Seni ve düşüncelerini yaşa-
tacak onbinlerce insan huzu-
runda saygıyla eğiliyoruz. Seni
unutmayacağiz ve senin önder-
liğinde asla susmayacağız.
Bülent Cerit
Mücadelelerini beyinleri yerine
silahlanyla yapülar. Lanetler.
Arzu Gfineysu Yıldınm
Insanlık sende güzeldi. İnsan
olmak en çok sana yakışıyordu.
Bende sana yakışır olmaya çalı-
şacağım.
SeygiKayAan
Her gelen yeni bir gün bir güne-
şi getirir. Dilerim doğan her gü-
neş seni getirir.
H.G.
Ülkemizde ihanet içinde olan-
lara karşı, gaflet ve delalet ıçın-
de olanlan uyandıran sevgili
Uğur Mumcu, seni unutmaya-
cağiz.
Av.Kamran Banan
StRECEK
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Defiden Al HaberL.
'ilk'ten, 'ortadan, lise'den arkadaşlar var, bir de Dil/
Tarih'ten.. Dil/Tarih kendimizi bildiğimiz yıllar mı, bir dû-
şünce uğruna yitirdiğimiz!.. 108 kişiydik, "Yüzsekizler-
denim, meydanda merdim" diye türkülerçığırırdık. Bas
bariton sesiyle Ruhi su öğretirdi bize bu türküleri. O soy-
ler, biz dinlerdik; biz söylerdik, o dinlerdi: "Olmadı",
derdi. "Olmuyor! Türküyü çığırmak da, dinlemek de zor-
dur."
Hocalarımızı fakülteden atmışlardı. Demek, taaa, o
zamanlardan beri varmış, imza toplardık. Imza koyanla-
n polis uzun aramadan sonra buldu, 108 kişiymiş...
Onun için bize "Yüzsekizler" demişlerdi.
"Yüzsekizlerdenim, meydanda merdim."
Yüreğimizde korku, gözlerimizdeyılgınlıkyoktu. Kötü-
lük nedir, kaypaklık nedir, kalleşlik nedir bilmezdik. öğ-
renmezdik, öğrenmek istemezdik...
Düşünüyorum da aradan elli yıl geçti... Elli yıl geçmiş
demek ki... Hâlâ vanz. Geçende telefon çaldı, telefonda
tantdık bir ses,
"Alo, Kemal!.. Ben Necdet, Deli Necdet hatıriadın mı?
Delisi her zaman var."
Eskiden deli dendi mi kızardı, şimdi övünûyor.
"Bilmez olur muyum, nasılsın?"
Ordan burdan, kimleri görüyorsun, kimleri görmüyor-
sundan sonra sıra sağlığa gelir:
"Sağlığın nasıl? Aman sağlığına dikkat et! Biliyorsun
iki oğlum var, birisi doktor, kendimi güven altına aldım."
Deli Necdet kendini güven altına almış, ama bizde ne
oğlan var, ne de doktor.
Burada bir parantez acalım. (Prof. Şerafettin Turan da
o yıilarda Tarih Vakfı'ndan Haberler'de okuduğumuza
göre Dil/Tarih'te imiş. Tarihçilerin Mutfağı'nda yazdığı-
na göre sahanda iki yumurta kırmayı bilmezmiş ama, 15
yaşında Muş'tan Erzurum Lisesi'ne gidebilmek için iki
katırla kar fırtınasında, ayakta çarıklar, 8 günde Erzu-
rum'a gidebilirmış... Doğudaki kara kışa göğüs gere-
rek...).
Parantezi burada kapatalım, gelelim Laz Naci'nin
mektubuna: "Nasılsın, iyi misin? Yıllannötesinden mer-
haba diyorum. Ben Naci Akın, Dil/Tarih'ten, Ankara Tür-
kiye Gençler Derneği'nden. nam-ı diğer Laz Naci.."
Selam kelam yazdıktan sonra, "Yazılannı zevkle okuyo-
rum. Sağlıklı nice yıllar diler, gözlerinden öperim." diye
baglıyor.
Albay Osman özeren (General de olabilirdi, Dil/Tarih-
li diye yapmadılar) her karşılaşmamızda, "Yahu köşen-
de yaz da arkadaşlar ayda yılda bir buluşup eski gunleri
analım" der, ama bir türlü buluşup anamayız. Bu öneriyi
son telefonunda Deli Necdet de yineledi.
Öğrencilik yıllarımızda Hergele Meydam'nda bir On-
beşinci Yıl Kahvesi vardı. Fakülte kahvesinde bitirileme-
yen söyleşiler burada tamamlamrdı. Dil/Tarih'ten, Mül-
kiye'den, Hukuk'tan çıkanlar eğer söz bitmemişse
soluğu burada alırlardı. Kahvede her şey bildik, tanıdık,
dostluk doluydu.
Geçende Bizim Yokuş'ta (Babıâli'de) Dil/Tarih'ten Hil- ,
mi Artun'a rastladım. O da yukarı çıkıyormuş.. bir yan-
dan yokuşu trmanıyor, bir yandan da lafın gözüne vuru-
yorduk. Kahvede otururlarken birkaç kişi varlarmış.
Ciflara alacaklarmış, ama cigara parası yok. Daha dog-
rusu cigara parası var da beş kuruş eksik. Derken masa
masa dilenen bir dilenci çıkagelmiş. Elinde küçük bir ka-
se, kasenin içinde de paralar. Muzip arkadaşlardan biri
•dilenciye seslenmiş, "Baba, cigara parası eksik şura-
dan bir beşlik alalım mı? Sonra nasıl olsa veririz." Dilen-
ci, "Al evlat, demiş, yabancı değilsiniz, paranız çıkıştı-
ğında verirsiniz."
Dil/Tarihli olmak kolay mı, dilenmekte bile ortaklık is-
ter. Kahvede bekleşen polisler, belki o günkü raporları-
na, "Dilenciden beş kuruş ödünç aldılar" diye yazmış-
lardır. Belki de, bizim solcu öğrenciler bugün de dilendi-
ler diye yazmışlardır... Bunlar polis raporuna girenler...
BULMACA
1
SOLDAN SAĞA:
1/ Attili tünn'ın bir şıir
kitabı... "Yiyin efendiler
yiyin bu 1 iştihâ sizin 2
/ Doyunca, tıksınnca, Q
çatlayıncaya kadar yi-
yin" (Tevfık Fikret). 2/ 4
Izrnir Körfezi'nin orta 5
kesimindeki ada. 3/ Iktı-
darmevkü.4/Kimigöçe- 6
be Türk boylannda bir- j
kaç aileye ait çadırdan
oluşan topluluk... Bede- 8
nin yaşama gücü. 5/ Bir g
nota... Tutsak. 6/ Lanta-
nın simgesi... Haber toplama ve
yayma işiyle uğraşan kuruluş. 7/
Tırnak, boynuz, kıl gibi üstderi
ürünü olan yapılan oluşturan pro-
teinli madde. 8/ Çözümleme...
Şöhret. 9/ Baş örtüsü olarak kulla-
rulan bir tür ipekli dokuma... lnci-
ÇÇeği
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Jean-Paui Sartre'ın. beş öykü-
den oluşan ve dilimize de çevrilen
yapıü... Yılamn deri değiştirirken
atüğı deri. 2/ Eü işe yatkın, becerikü... Yelkenli gemilerde iki di-
rek araşına açılan üçgen yelken. 3/ Yüreğin gevşeyip kasılma-
sından ileri gelen kımıldamşı... Takımada. 4/ Gemilerde türlü
işlerde kullanılan bir tür demir halka... Kanşüc renkli. 5/ Habeş
soylusu... Hindistan'da, ölen kocasımn cesediyle birlikte ateşe
atıhp yanan ve ermiş sayılan kadınlara verilen ad. 6/ Devletin
ekonomik faaliyete sistemli bir biçimdemüdahalesi. 7/ Kumru.
8/ îlenme. beddua... Gümuşün simgesi. 9/ Bir meyve... Un, et
ve bamya ile yapılan bir yemek.
İLAN
YOMRA KADASTRO HÂKtMLİĞl'NDEN
Davaa Bekir Korkmaz"ın davahlar. ömer Aslan, Refik Aslan ve
Halil Aslan aleyhlerine ikame olunan Kadastro tespitinın iptali ve
tescil davasmın mahkememizin 1991 /13 esas sayılı dosyasında adı ge-
çenin adresinin tespiti mümkün olamadığından adına dava dilekçesi
teblığ olunamamış ve mahkememizce ilanen tebliğine karar verilmiş
bulunduğundan,
Yomra ilçesi Sancak mahallesinden Memduh Tan mahkeme-
mizin 1991/13 esas sayılı davasmın 10.5.1993 tarih ve saât 10.30'da
yapılacak duruşmasmda hazır bulunması, bütün delillenni ibraz et-
mesi veyahut dâ bir vekılle lemsıl olunması, aksi halde yokluğunda
duruşmaya devam olunacağı ve karar verilecegi hususu dava dilekçe-
si ve meşruhatlı tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur.
6.4.1993
Basın: 47472
T.C.
AKPINAR ASLtYE HUKUK
MAHKEMESt
1991/84 Esas
Davacı Sevgül Apaydın vekili Av. Hanifi Sancar Karaca tarafın-
dan davalı Yusuf Apaydın aieyhine açılan alacak davasının yapüan
açık yargılaması sonunda 1.7.1992 tarih ve 1991/84 esas, 1992/89
karar sayılı hükmü ile 23.8.1991 tarihli bilirkişi raporunda yazılı çe-
yiz e»a!annm aynen. olmadığı takdirde bedellerinın davalıdan aiı-
narak davacıya verîlmesine karar venlraışıir.
Davalı Yusuf Apaydın'a 7201 sayılı Tebligal Kanunu'nun 28 ve
29. ınaddosi gereğince hukmün tebliğine, hOkmün neşrinden itiba-
ıcn 15 gun sonra kararın kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur.
•" 4.1993
Basın: 47521