25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 NİSAN 1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 21 .yıhndaki Uluslararası İstanbul Festivali, artık sanat yaşamımızda bir geleneğin temsilcisi Sanatçılarımızda arumsanmalı... EVtN ÎLYASOGLU Y irmi yılı geride bırakan İs- tanbul Festivali artık bir geleneğin temsilcisi olarak sanat yaşamımızda yer alı- yor. Seçiciler de bu geleneğe olan sorumlulukla daha bir titiz ol- mak zorundalar. Giderek uluslararası festivalin yalnız uluslararası sanatı ge- tirmesi değil, uluslararası dinleyici çekmesi de gözönünde tutularak ken- dine özgü olması, bize olduğu kadar diğer sanat merkezlerine de alımlı programlar düzenlemesi gerekiyor. Bu yılkı programın en ağır topu çağımızın ünlü bestecı ve şefi Fransiz müzisyeni Pierre Boukz, Londra Sen- foni Orkestrası'nı yönetecek. Henüz solist ve programı bilmiyoruz. Shlomo Mintz, büyüleyıci kemanı ile ve şu günlerde yeni kurduğu İsrail Oda Or- kestrası ile iki yıl önce müzıkseverlenn övgüsünü derlemişti. Yine aynı toplu- lukla geliyor, bir de resital verecek. Çok ünlü bir başka kemana da Cem Mansur'un yöneteceği Enescu Filar- moni Orkesrrasına solist olacak : Mi- dori. Bu bayan Japon kemana. zaman zaman Perlman ile karşılaşlınlır. Eski müziği özgün çalgılarla seslendirme üstadı Chıistopher Hogwood. Aca- demy of Ancient Music topluluğuna. kornocu Habtead'i solist olarak kata- cak. I Musici kaçina kez yine büyük zevkle dinleyeceğımiz bir toplul uk ola- cak. Yıllann deneyimli ıki şan sa- natçısı Victoria de Los Angdes vc Monserrat Caballe ilginç konuklar- dan. Jose Collado'nun yöneteceği îstanbul Opera Orkestrası'na solist olacak Cabballe. Bellinı ağırlıklı İtal- yan bel canto sanatını yorumlayacak. Piyanist Aldo Ciccolini Fransız beste- cileri yorumuyla ünlü. Eugene Sarbu (keman)- Bnıno Canino(pi>ano) ikili- sinin resitali, deneyimli klavsenci G. Malcolm'un dinletisi de ilgi çekici. Rus asilh çellist lsserlis, Mercury müzik ödülü sahibi. Duyulmamış. az çalınan parcalar ve kendi yaptığı dü- yıldızlar da sıralanmamış. Aynca ne- den bizim dünyaca ünlü, plaklanyla, konserleriyle, odülleriyle sesini duyu- ran sanatçılanmızdan hiçbiri yer almı- yor ? Pekineller, tdil Biret, Hüseyin Sennet, Ruşen Güneş, Gülşen Tatu, Gûrer Aykal gibi sınırlanmızın ötesın- de uluslararası ün yapmış sanatçı- larımız yok. Festivale katılan yorum- cuların uluslararası olması kadar. din- leyicinin de değişık uluslardan geime- ye başlayacağını düşünürsek, bizim de kendini kanttlamış, her köşede tanıtmış sanatçılarımızı gözetmemiz gerekmez mı? Bu yılki festivalin pop-caz ağırlıklı sanatçılan belki de klasik müzik dün- yasındakilerden daha ünlü gruplar. Pop-cazseverlere güzel bir şölen ola- cak. Yirmi yıldır özellikle yabanalann büyük ilgiyle izlediklen Saravdan KE Kacırma operası yine A.Schwinck yö- netiminde sahneliyor. Eski müziği özgün çalgılarla seslendirme üstadı Christopher Hogwood ve Academy of Ancient Music topiuluğu. GEÇEN HAFTADAN Kemancı Midori İstanbul Festivali, artık bir geleneğin temsilcisi olarak sanat yaşamımızda yer alıyor. Giderek uluslararası festivalin yalnız uluslararası sanatı getirmesi değil, uluslararası dinleyici de çekmesi gözönünde tutularak, kendine özgü olması gerekiyor.Genç topluluklar ve çok ünlü yıldızlar yer almıyor programda. Neden dünyaca ünlü plaklanyla, konserleriyle, odülleriyle sesini duyuran sanatçılanmızı gözetmiyoruz? Fransız şef Pierre Boulez zenlemclerle viyolonsel edebivalını viç Dans Topiuluğu bu yılki tek bale- zenginlcştirmiş bir sanatçı. Kla\senci d.ais olaylan. Bu yıl ıçinde birkaç kez Cole eşliğindeki resitali değişik bir dinlediğimiz lgor Oistrakl bugüne dek haya sunacak. .festivale en çok katılmış sanalçılar- İngiliz Kraliyet Balesi ve Lar Lubo- dan. Ayla Erduran ile Akbank Oda Orkestrası eşliğjnde Bach'ın ikili kon- çertosunu çalacaklar. Önceki yıllara göre oda müziğinde tno ve kuvartetlere rastlanmıyor bu yıl. Genç topluluklar veya çok ünlü Geçen hafta İstanbullu dinleyiciler yeni kurulan bir dörtlü ile tanıştı: İstanbul Kuartet. Seda Subaşı (1. ke- man). Dolunay Erten (2. keman), Ay- sun Sünbütoğlu (viyola) ve Mûnif Akalın*dan (çello) oluşan grubun ha- rum üyeleri İstanbul Devlet Opera or- kestrasmdan. Münıf Akalın ise İstan- bul Üniversitesi Devlet Konservatu- an'run öğrctim görevlisi. Boccherini, Mozart (K.458) ve Dvorak Amerikan Kuarteti'nin yanı sıra Aydın KarlıbeT- in bu kuartet için kısaak bir uyarla- masını çaldılar. Birliktcliklerini, tonlan, müzikalite- leri ile yannlar için güzel bir bir gelecek vaad ediyorlar. Özellikle Amerikan Kuarteti'nde ezgi cümlelerini titızlikle seçmeleri. dinamiklerde. tempoda, an- latımda gösterdikleri özen övgüye de- ğer. Oda müziği toıpluluklanna çok ge- reksinim olan müzik dünyamrza böy- lesi coşkulu, istekli gençlenn birlikte- liklerini korumalannı dileriz. BU GENC PIYANISTI TANIYOR MUSUNUZ ? ALPARSLAN ERTUNGEALP 'Geçmiş kuşakların birikimini de taşımalıyız'Piyanist Alparslan Ertüngealp. per- şembe günü saat 20.00'de lonescu Galati yönetimindeki Anadolu Lniversitesi Yayiı Çatgılar Orkestrası ile Boğaziçi Üniversitesi'nde çalacak. "Müzisyenler teknikte kusursuz ol- mak uğruna müziğin ötesine geçtiler. Doğal bir özörün yoksa, iyi bir danı- şmanın ve de sabrın varsa teknik kusur- suzluk eMe edebilirsin. Teknik nedir ki! Hissettiğimi istediğim anda ses haline dönüştürebilme aracı. Bir gösteri. bir cambazlık değil. Bir araç" diyor Alparv lan Ertüngealp. 1968 doğumlu. Babası tıp doktonı. Alman Lisesi'ni ve Konser- vatuan bir arada yürütmüş. İstanbtf İ'ni- versitesi Devlet Konservaruan'nda Özen Veziroğlu'nun öğrencisi olmuş. Sonra müziğe de\am etmeye nasıl ikna edebil- miş ailesini? "fierljn^le karajan N^izik AkadetnisiMin Oda Müziği Böliim Baş- kanı diıüedi beni. Piyanistik yeteneğimi, müzikal niteliklerimi piyanist olarak ka- riyer yapmamda yeterli buldu. Mutlaka Rusy a'y a veya Budapeşte'ye gidip eğirim görmemi salık verdi.'" Sonra 1987'de Franz liszt Akademi- si'ne girmiş, bir süre Jando LenÖ ile çalışmış. Tamas Vasary, Andreas Schiff gibi ünlü ustalann kurslarına katılmış, Ferenc Rados ve Georgy Kurtag ile çalı- şmalarını tamamlamış. Halen Budapeş- te'de araştırmalar yapıyor, konserler ve- riyor ve dağareığını geiiştirme çalışma- lannda. "Bir süre daha bu kentte yaşa- mak istiyonım. Müzikal açıdan her an yaşam dolu, ünlülerin uğrağı olan, yoğun bir sanat dünyasırun yaşandığı ortamı var. Biraz daha oda müziği yapmak tsti- yonun. En zor şey bence iyi bir oda mö- zikçisi olmak. Birbirini dintemey i öğreni- yorsun, armonik \ aptyı ses renklerini av - rımsamayı kavrıyorsun." Alparslan Ertüngealp için dünya üs- tünde çok piyanist var ama çok azı mü- /isyen. "Gerçek mü7İsyen geçmiş kuşakların birikimini de taşımalı. En çok dinlediğim ve yorumlarına hayran kaldığım yorum- cular, çağ başında y aşamış olanlar. Hei- fetz, David Oisrrackh. Rubinstein. On- ların sıcaklığı bugün orta y aşı geçmiş ün- lülerde yok. Dinleyici o sıcaklığa aç. Ama sanınm yeni yetisen genç kuşaklar- da bu kalıtım izlenebilecek." Türk mü- zts>enleri arasnda en önetnlisi Hüseyin Sermet, Alparslan için. PekineDer'i ayn bir kategoride değeriendirmek gereğine inanıyor. Bir piyanist için yorumda herşeyin bir işlevi olduğunu. piyanistin müzikal bir çerçeve içinde her yaptığı hareketin an- lamını değerlendirmesi gerektiğini sa- vunuyor. "'Escrin özüyle ilgili olmalı her şey. Bütünlük çok önemli. Çalışırken de kuru egzersiz yapmak yerine eserin belli pasajlarındaki zorluğu yenmek için ek egzersizler yapmalı." Alicia Alonso Ankaradaydı 72 yaşındaki birbaleanıüVEFA ÇİFTÇtOĞLL ANKARA - Dünya dans gününü kutlamaya kısa bir süre kala Ankara Müzik Festivali'nde üç gün. üç ayn dans grubunu izle- me şansı yakaladık. 10 ve 11 yıl nısan akşamı ızlediğimiz Küba Ulusal Balesi"nin en büyük özelliği. kurumu oluşturup bugünle- re gclmesıni sağlayan 1921 doğumlu ünlü balerina Alicia Alon- so'nun dançılannın başında Ankara'ya gelmiş olması. Madam Alonsonun ülkesindeki adı "Ballerina Absoluta" Küba için bir sembol. Adı erişilmezliği sembolize ediyor. 1948'- de eşi Fernando Alonso ile birlikte kurduğu "Alicia Alonso Bal- let" kumpanyası 1955 yılında Fidel Castro tarafından resmileşti- rilmiş ve BaÜet Nacional de Cuba" adı altında çahşmaya baş- lamış. Bir müddet sonra Küba'nın ulusal onuru haline gelen Madam, Fidel Castro'nun yardımlan ile Küba meclisınemillet- vekili olarak katılmış. Bir bale anıtı olan Alicia Alonso'yu 72 yaşına rağmen yaşının ötesinde bir fızik ve ruh hali içerisinde izledik. Alkışlanmız onun yıllanna, emeğine ve dansa olan tutku- sunaydı. 35'ine gelip dansı bı- rakanlann kulaklannı çınlat- mamak ayıp olurdu, biz de çtnlatük. Yalnız onlann mı, saygıdeğer devlet büyükleri- mizi unutmadık. Küba'da bir balerini Castro meclise abyor, bizim partileri- mizin ise teklif götürdüklen sanatçılar ortada. İşte değer yargılanrruz, işte sanata bakış açımız. Kültüre an çok deste- ^n verilmesi gereken bir dö- <ıemde balerin papuçlanna ta- kan bir yönetimle idare edili- yor sanatımız. Umanm bale pabuçlanndan alınan yüzde 20'lik gümriik vergisi yaralara merhem olur. Dost başa düşman ayağa bakarmış. Gel de inanma... Ahcı Alonso bir istisna değildı. Bir kez daha gördük ki dün- yaca ünlü Küba balesinden aşağı kalır yanımız yok, hatta onlar- dan çok daha yetenekli sanatçılanrruz var. Yıllardır Rus ekolü- nün bütün nimetlerinden faydalanan Fransa ve İngiltere gibi ül- kelerde rahatça çalışma imkanı bulan dansçılanyla bu noktaya gelen Küba balesi, sözü geçen olanakian rüyasında bile göreme- yen Türk balesinden üstün yanlan fazla olamayan bir konuma sahip. Ben inanıyorum ki, iç huzuru sağlayabilen ve devlet des- teğıni yanma alan Türk balesi pek çok Alicia Alonso yetiştire- cektir. Kısaca değinmek istedığim bir konu da TRTmizin gö- revlerini büyük bir titizlikle yapan kameraman ve yönetmenleri- ne. Öylesine titiz bir çalışma içerisindeler ki kendilerini kaybe- diyorlar. İzleyici var mı, yok mu?Dansçılar sahnedeler mi. de- ğiller mi. Umurlannda değil. Ha İnönü Stadı'ndan maç nakli. ha konser salonundan bale nakli. Bağırmak çağırmak serbest, salondan gelen protestolar ise hiç önemli değil. Ne de olsa meslek aşkı! Saygı duymak lazım... Izmir Devlet Opera ve Balesi, Verdınin 'Macbeth' operasını sahneliyor Kan dökücü 'zavallı' bir buyurgan ÜNER BİRKAN büyük VVİUiam İZMİR- İzmir Devlet Operası. önceki yıllarda sahnelcdiği. Giuseppe Verdi'nin (1813-1901) ustahk dönemi '"üçleme"'sin- den (La Traviata 1985: Rigoletto 1990; II Trovatorel992) sonra, on dokuzuncu yüzyıl opera sanatının doruktaki bestecisinin ilk Shakespeare uyarlaması olan Macbeth'ı 10 nisan cumartesi akşamı seyircisine sunmaya başladı. Macbeth. opera sanatının ustasmın onuncu eseridir. Verdi Shakespeare'in (1564-1616) tragedyalan ile bütün yaratma yaşamı boyunca büyük ilgi içinde olmuş. 1847"de(otuzdört yaşında) sahneye çıkardığı Macbeth'ten tam kırk yıl sonra Otello'yu. kırk beş yıl sonra. seksen yaşındayken de Fals- taffı opera dünyasma armağan etmiştir. Verdi'nin. Kral Lear üzerinde de yıllarca kafa yordu- ğu. ancak, bu tragedyayt opera- lan arasına katmavı başarama- dığı da bilinen gerçeklerdendir. Izmir DOB'nin Macbeth'ini Mehmet Ergüven sahneye koy- muş. Elhamra salonunun dar, elverişsiz sahnesinde, sağlı sollu iki metal merdiven, genişçe bir sahanlık, sahne arkasına açılan bir kapıdan oluşan, Adnan Ön- gün'ün başanyla tasanmladığı dekor elemanlan. dört perde boyunca. on sahne için ortam hazırlıyor; Shakespeare traged- yalanna özgü, karanlık. kimi zaman sisli-puslu atmosferde, cadılann mağarasını. Mac- beth'in şatosunu. oradakı şölen salonunu, İngiltere-İskoçya sınınndaki savaş alanını.. getiriyor gözler önüne. çaldığı kaftan gibî sırtına bol gelen bir canlandınyor. Konuk Italyan tenor Tıno korkağa, insanlığın bu yüzyılda da acıklı serüvenlerini yaşadığı. zavallı. yalnız, kan dökücü bir buyurgana dönüşüyor. Opera. bu iki kanlı kişiliğin çevresinde, "mevki hırsı"nın, "kaba kuvvet'"in düşünceyi bulandıran, kalbi katılaştıran. sevgi tanı- mayan, zulme ve cinayete yol açan özellik- lerini gözler önüne seriyor. Operarun bu iki temel kahramanının çevresinde, Banquo/ Macduff/Macolm üçlüsü, yüzyıllann ötesinden. evrensel erdemleri kutsal bir anıt gibi simgeüyor. Soprano, Selmin Cecchele, ünlü Domingo'yu andıran. iri yan yapısı ve dördüncü perdenin başı- ndaki şarkısıyla, seyri ve dinlenmesi tat veren bir Macduff. Malcolm'da tenor Can Solaklar, bu kısa rolün gereğiru yerine geüriyor. Verdi, Floransa'lı emprezaryo Alessandro Lanari'ye yazdığı bir mektupta. ona şu tembihte bulunmuştu: "Küçük rolleri olan şarkıcıları da en iyilerinden seç; ansambl'lere çok önem veriyorum çünkü, bunlan en iyi seslerin söylemesini istiyorum." Ergüven'in bu "küçük rol"ler İzmir Devlet Opera veBalesi, Verdi'ninShakespeare'den uyarladığı 'Macbeth'i sahneliyor. Dramaiik kurgu, ilgiyi her an ayakta tuta- cak bir dinamizm sergiliyor. Sahnenin siyah-beyaz karşıthğı ortasında, Lady Macbethin. kocasını avuçlan arasma almış bir acımasız. tutku tutsağı kadının simgesi olan "Kan" motifı, kocaman. kıpkırmızı, bir leke gibi duruyor. Geleceğini cadılardan sorup öğrenen, kral ordusunun kahraman komutanı Macbeth. Verdi'nin pek de vurgulaınadığı bu asal kişiliğıni zaman içinde bütün bütüne yi- tiriyor; ürkütücü hayaller gören, traged- yadaki Angus'un deyişiyle, "Elleri sakladığı cinayetlerin kanlanyla yapış yapışı krallığı, bir cücenin bir devden Günoz, sahne görünümüyle ve oyunuyla da, olaylann trajik akışını bütün inceliğiyle veren, vurgulamalan, soluk alıp verme düzeni, entonasyon sağlamlığı bakımı- ndan hiçbir açık vermeyen şarkı söyleyişiy- le de. heyecan verici. üzerinde büyük titizlikle durulduğu belli olan bir Lady Macbeth. Bariton Gökhan Koç (Macbeth), için seçtiği seslerden. ansambl'lere katılan, dramaük akışta payı olan ikisi (mezzo soprano Çiğdem Ener/Dama: bas özkan Şeâ/doktor) özellikle dikkatimi çekti; on- lan da, başanya katkılan dolayısıyla kutlu- yorum. Selman Ada'run yönetimindeki Izmir DOB Orkestrası, eserin dramatik ör- güsünü çizmekte büyük etkisi olan bir plas- yeteneklerini akıllıca kullandığında, İzmir tik akıcılık içinde, temiz, parlak, sahneyi DOB'nin tek "Verdi baritonu" olabilecegıni düşündürüyor. Banquo'da bas Alpaslan Mater, mevsim başında II Trovatore'de gösterdiğı performansı sürdürüyor; geniş boyutlu, abartmasız anlatımıyla, Shakespeare'in "Macbeth'ten hem daha mutlu, hem daha mutsuzKral olmasa da krallar yetiştirecek" diye nitelediği, erdemli kahramanı başarıyla boğmayan. şarkıcılann seslerini örtmeyen. "sotto voce" bir eşlik gerçekleştiriyor. Ca- ner Ruhselman'ın hazırladığı koronun kıvamh, düzgün, oylumlu söyleşisi. Macbeth'in kıvanç verici bir başka özelliği. Sevda Aksakoğlu'nun giysi tasanmlan. on- birinei yüzyıl İskoçya krallığı giysileri ile il- gili. ince. titiz bir araştırmanın sonuçlannı vansıtıvor. 'Gecenin Kullan' • ANKARA (AA) - Yazan Dinçer Sümer'e TOBAV'ın 1988 oyun yazan ödülünükazandrran "Gecenin Kullan" Küçük Tiyatro'da satonelenmeyebaşlandı. Dinçer Sümer'in yazıp yönettiğj oyunun reji yardımcıhğını Mesude Şenol yapıvor. 30 nisan cuma günnne kadar sahnelenecek olan oyun. Ankara'da eski bir otelde bannan yoksul pavyon kadınlan ve küçük şarkıcıtann dünyasında geçiyor. Bir gece yansından sabaha kadar geçen sürede, bu insanlann öyküsü bir aşk ekseninde anlatılıyor. Behlüldane Tor'un dekorlannı. Sevinç Gürliik'ün kostümlerini, Selahattin Şenol'un ışık düzçnlemesıni \ aptığı oyunda Oytun Şanal, \'avuz Köken, Faruk Gümığur, Hakan Güneri, Deniz Baytaş, Levent Şenbay, Adviye Gültepe, Gönül Döğüşçü, Ensar Kılıc. Güven Mokna, Hay at Olcay, Meral Gözendor, Arif Soy^alan rol aJıyor. Nasreddin Hoca Etnografya Müzesi • KONYA (AA) - Nasreddin Hoca'nın doğup büyüdüğü Konya'nın Akşehirilçesinde. "Nasreddin Hoca Etnografya Müzesi" kurulacak. Yapılan açıklamayagöre ilçede Rüştü Bey Konağı olarak bilinen tarihi bina, Röleve ve Anıtlar Kurulu'nca restoreedilerek müzeye dönüştürülecek. Önümüzdcki günlerde restorasyon çalışmalanna başlanacak olana binada. Nasreddin Hoca dönemine ait eserler sergilenecek. Nasreddin Hoca'ya ait giysı ve eşyalar içiri özel bir bölüm3n yer alacağı müzede aynca, çizgi fılm odası ve sergi salonu da bulunacak. Restorasyon çalışmalan için 3 milyar lira harcanacak olan müze. önümüzdeki yıl içinde açılacak. 'Müziksiz Evin Konuklan' • ANKARA (UBA) - Tiyatrokare, "M üziksiz Evin Konuklan" adlı oyunla Ankara'da tiyatro izlcyıcisinin karşısınaçıkacak.Toplam lOödülkazanan Tiyatrokare'nin bu ilk çalışması olan oyun, 19 nisan-2 mayıs tarihleri arastnda iki hafta boyunca Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde sahnelenecek. Neil Simon'ın yazdığı oyun. sevgınin ve hoşgörünün zaferini kutlayan çağdaş bir oyun. Yıllarca Broadway'de kapalı gişe oynadıktan sonra Londra'da sahnelenen ve şu anda Hollyvvood'da fılme alınmakta olan bu yapıtta. Nazi Almanyasf nda yaşadığı deneyimler sonucu katılaşmış bir kadının. çocuklan ve bir süre için evinde yaşamak zorunda kalan torunlanyla ilışkisı konuediliyor. Suna Kan Samsun'da • SAMSLN (AA)- Dünyaca ünlü keman sanatçısı Suna Kan. çoksesli klasik Batı müziğinin gelişebilmesi için Anadolu'ya açılmanın gerekli olduğunu söyledi. "Bahar Resitali" vermek için piyanist Gülay Lğurata ile birlikte Samsun'a gelen Suna Kan. klasik müzikte cumhuriyet -döneminden sonra önemli gelişmelerin yaşandığmı belirterek şöylededi: "Samsun'un klasik Batı müziği potansiyeli var. Ancak henüz kuyruklu bir piyanosu bile yok. Avrupa'da bin >ıldır var olan çoksesli klasik Batı müziği, bızde cumhuriyet dönemi ile birlikte dinlenmeye başlandı. Bu dönem içinde önemli gelişmeler yaşandı. Ama yeterli olamıyor. İstanbul, Ankara ve Izmırdışında kalan kentlerimize bu müziği aktaramazsak olduğumuzyerde sayanz." Son yıllarda Türkıye'de klasik müzik alanında önemli sanatçılann yetiştiğinede değinen Suna Kan, "Avrupa ve ABD'de klasik Batı müziği lıteratüründeTürk sanatçılann yeri hep ayn oldu. Dünyaca ünlü yorumcular ve bestcciler çıkarabildiğimize göre. bir potansiyele sahibiz. Bunu iyi değerlendirrhemiz gerekir" diye konuştu. 'Dil ve Kültür Seminerleri' • Kültür Servisi - Türkiye Felsefe Kurumu'nun 1991 yılında İstanbul Atatürİc Kıtaphgı'ndadüzenlediği "Dil ve Kültür Seminerleri" bıldirileri İnsanol küllür ve sanat dergisinde yay unlanıyor. Doç. Dr. Betül Çotuksöken ve Felsefe Kurumu Başkanı Ionna Kuçuradi nın gırişimleri sonucu bildiriler her sayıda belli miktarda yayımlanacak. Böylece bildirilerin tartışmaya açılmış olacağını söyleyen Betül Çotuksöken "Ülkemizde, özellikle ünıversite çevrelerinde her zaman gündemde olan dil, kültür ve bunlannetkileşimi konusunun90'U yıllann başlannda çoğu üniversitelerde bulunan araştırmacılanmız. düşünürlerimiz tarafından naşıl değerlendirileceğj bir kez daha gösteriImiş olacak" dedi. İnsancıl dergisinde bugüne kadar Ionna Kuçuradi. Arda Denkel, İsmet Zeki Eyuboğlu. Betül Çotuksöken ve İhsan Turgut'un bıldirileri yayımlandı. Dcrginin bu ayki sayısında ise Vehbj Hacıkadiroğlu'nun "Dil ve Kültür" konulu bildinsiyleÖmer Demircan'ın "Özelleştirmenin Dilsel Yorumlan" başlıklı bildirileri yer alıvor FESTIVAL BUGÜN Beyoğlu Emek: Yolculuk (12.00-18.30), EşlikçiKız (15.00-21.30) Beyoğlu Sinepop: Kayrat (12.00-21.30)),Paris Uyanıyor (15.00), Köprüüstü Aşıklan( 18.30) Beyoğlu Atias: Ayin Sesi (12.00-18.30). Elma Ağaçlan (15.00-21.30) Beyoğlu Beyoğlu: Dönersen IshkÇal (12.00), Düş Gezgınlen (15.00), Ah... Gardaşım (18.30), Karaaval Günü (21.30) Şişli Kent: Domuz Bestcısı Leon( 12.00-18.30), II.Edward(15.O0-21.3O) KadıköyReksEv Kadınlan (12.00). Napolili Bir Matemaükçinin Ölümü (15.00).İşçiSınıfıCennete Gider (18.30). Doğum Günün KutluOlsunTürk(21.30) YARIN Beyoğlu Emek: Qui Ju'nun Öyküsü (12.00-18.30), Uzun Günün Sonu (18.30- 21.30) Beyoğlu Sinepop :Ultugan (12.00,21.30). Mahdum Kulu (15.00-18.30) Beyoğlu Atlas: Kalıcı İzler (12.00-18.30), Takımadalar (15.00-21.30) Beyoğlu Beyoğlu: Fikrimin İnce Gülü (12.00), Tapılacak Yalanlar(l5.00),Denize Hancer Düştü (18.30). Beyaz GüvercinManila(21.30) Şişli Kent. Dans Et ve Haykır (12.00), Jigolo( 15.00-21.30), Paris Uyanıyor (18.30) Kadıköy Reks: Kelebek Avı (12.00), Şaşkın Kral( 15.00), IlkbaharÖykülsü (18.30), NahnAğacı (21.30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear