Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 NİSAN 1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
21 .yıhndaki Uluslararası İstanbul Festivali, artık sanat yaşamımızda bir geleneğin temsilcisi
Sanatçılarımızda arumsanmalı...
EVtN ÎLYASOGLU
Y
irmi yılı geride bırakan İs-
tanbul Festivali artık bir
geleneğin temsilcisi olarak
sanat yaşamımızda yer alı-
yor. Seçiciler de bu geleneğe
olan sorumlulukla daha bir titiz ol-
mak zorundalar. Giderek uluslararası
festivalin yalnız uluslararası sanatı ge-
tirmesi değil, uluslararası dinleyici
çekmesi de gözönünde tutularak ken-
dine özgü olması, bize olduğu kadar
diğer sanat merkezlerine de alımlı
programlar düzenlemesi gerekiyor.
Bu yılkı programın en ağır topu
çağımızın ünlü bestecı ve şefi Fransiz
müzisyeni Pierre Boukz, Londra Sen-
foni Orkestrası'nı yönetecek. Henüz
solist ve programı bilmiyoruz. Shlomo
Mintz, büyüleyıci kemanı ile ve şu
günlerde yeni kurduğu İsrail Oda Or-
kestrası ile iki yıl önce müzıkseverlenn
övgüsünü derlemişti. Yine aynı toplu-
lukla geliyor, bir de resital verecek.
Çok ünlü bir başka kemana da Cem
Mansur'un yöneteceği Enescu Filar-
moni Orkesrrasına solist olacak : Mi-
dori. Bu bayan Japon kemana. zaman
zaman Perlman ile karşılaşlınlır. Eski
müziği özgün çalgılarla seslendirme
üstadı Chıistopher Hogwood. Aca-
demy of Ancient Music topluluğuna.
kornocu Habtead'i solist olarak kata-
cak. I Musici kaçina kez yine büyük
zevkle dinleyeceğımiz bir toplul uk ola-
cak. Yıllann deneyimli ıki şan sa-
natçısı Victoria de Los Angdes vc
Monserrat Caballe ilginç konuklar-
dan. Jose Collado'nun yöneteceği
îstanbul Opera Orkestrası'na solist
olacak Cabballe. Bellinı ağırlıklı İtal-
yan bel canto sanatını yorumlayacak.
Piyanist Aldo Ciccolini Fransız beste-
cileri yorumuyla ünlü. Eugene Sarbu
(keman)- Bnıno Canino(pi>ano) ikili-
sinin resitali, deneyimli klavsenci G.
Malcolm'un dinletisi de ilgi çekici.
Rus asilh çellist lsserlis, Mercury
müzik ödülü sahibi. Duyulmamış. az
çalınan parcalar ve kendi yaptığı dü-
yıldızlar da sıralanmamış. Aynca ne-
den bizim dünyaca ünlü, plaklanyla,
konserleriyle, odülleriyle sesini duyu-
ran sanatçılanmızdan hiçbiri yer almı-
yor ? Pekineller, tdil Biret, Hüseyin
Sennet, Ruşen Güneş, Gülşen Tatu,
Gûrer Aykal gibi sınırlanmızın ötesın-
de uluslararası ün yapmış sanatçı-
larımız yok. Festivale katılan yorum-
cuların uluslararası olması kadar. din-
leyicinin de değişık uluslardan geime-
ye başlayacağını düşünürsek, bizim de
kendini kanttlamış, her köşede
tanıtmış sanatçılarımızı gözetmemiz
gerekmez mı?
Bu yılki festivalin pop-caz ağırlıklı
sanatçılan belki de klasik müzik dün-
yasındakilerden daha ünlü gruplar.
Pop-cazseverlere güzel bir şölen ola-
cak.
Yirmi yıldır özellikle yabanalann
büyük ilgiyle izlediklen Saravdan KE
Kacırma operası yine A.Schwinck yö-
netiminde sahneliyor.
Eski müziği özgün çalgılarla seslendirme üstadı Christopher Hogwood ve Academy of Ancient Music topiuluğu. GEÇEN HAFTADAN
Kemancı Midori
İstanbul Festivali, artık bir geleneğin
temsilcisi olarak sanat yaşamımızda
yer alıyor. Giderek uluslararası
festivalin yalnız uluslararası sanatı
getirmesi değil, uluslararası dinleyici
de çekmesi gözönünde tutularak,
kendine özgü olması gerekiyor.Genç
topluluklar ve çok ünlü yıldızlar yer
almıyor programda. Neden dünyaca
ünlü plaklanyla, konserleriyle,
odülleriyle sesini duyuran
sanatçılanmızı gözetmiyoruz?
Fransız şef Pierre Boulez
zenlemclerle viyolonsel edebivalını viç Dans Topiuluğu bu yılki tek bale-
zenginlcştirmiş bir sanatçı. Kla\senci d.ais olaylan. Bu yıl ıçinde birkaç kez
Cole eşliğindeki resitali değişik bir dinlediğimiz lgor Oistrakl bugüne dek
haya sunacak. .festivale en çok katılmış sanalçılar-
İngiliz Kraliyet Balesi ve Lar Lubo- dan. Ayla Erduran ile Akbank Oda
Orkestrası eşliğjnde Bach'ın ikili kon-
çertosunu çalacaklar.
Önceki yıllara göre oda müziğinde
tno ve kuvartetlere rastlanmıyor bu
yıl. Genç topluluklar veya çok ünlü
Geçen hafta İstanbullu dinleyiciler
yeni kurulan bir dörtlü ile tanıştı:
İstanbul Kuartet. Seda Subaşı (1. ke-
man). Dolunay Erten (2. keman), Ay-
sun Sünbütoğlu (viyola) ve Mûnif
Akalın*dan (çello) oluşan grubun ha-
rum üyeleri İstanbul Devlet Opera or-
kestrasmdan. Münıf Akalın ise İstan-
bul Üniversitesi Devlet Konservatu-
an'run öğrctim görevlisi. Boccherini,
Mozart (K.458) ve Dvorak Amerikan
Kuarteti'nin yanı sıra Aydın KarlıbeT-
in bu kuartet için kısaak bir uyarla-
masını çaldılar.
Birliktcliklerini, tonlan, müzikalite-
leri ile yannlar için güzel bir bir gelecek
vaad ediyorlar. Özellikle Amerikan
Kuarteti'nde ezgi cümlelerini titızlikle
seçmeleri. dinamiklerde. tempoda, an-
latımda gösterdikleri özen övgüye de-
ğer.
Oda müziği toıpluluklanna çok ge-
reksinim olan müzik dünyamrza böy-
lesi coşkulu, istekli gençlenn birlikte-
liklerini korumalannı dileriz.
BU GENC PIYANISTI TANIYOR MUSUNUZ ? ALPARSLAN ERTUNGEALP
'Geçmiş kuşakların birikimini de taşımalıyız'Piyanist Alparslan Ertüngealp. per-
şembe günü saat 20.00'de lonescu Galati
yönetimindeki Anadolu Lniversitesi
Yayiı Çatgılar Orkestrası ile Boğaziçi
Üniversitesi'nde çalacak.
"Müzisyenler teknikte kusursuz ol-
mak uğruna müziğin ötesine geçtiler.
Doğal bir özörün yoksa, iyi bir danı-
şmanın ve de sabrın varsa teknik kusur-
suzluk eMe edebilirsin. Teknik nedir ki!
Hissettiğimi istediğim anda ses haline
dönüştürebilme aracı. Bir gösteri. bir
cambazlık değil. Bir araç" diyor Alparv
lan Ertüngealp. 1968 doğumlu. Babası
tıp doktonı. Alman Lisesi'ni ve Konser-
vatuan bir arada yürütmüş. İstanbtf İ'ni-
versitesi Devlet Konservaruan'nda Özen
Veziroğlu'nun öğrencisi olmuş. Sonra
müziğe de\am etmeye nasıl ikna edebil-
miş ailesini? "fierljn^le karajan N^izik
AkadetnisiMin Oda Müziği Böliim Baş-
kanı diıüedi beni. Piyanistik yeteneğimi,
müzikal niteliklerimi piyanist olarak ka-
riyer yapmamda yeterli buldu. Mutlaka
Rusy a'y a veya Budapeşte'ye gidip eğirim
görmemi salık verdi.'"
Sonra 1987'de Franz liszt Akademi-
si'ne girmiş, bir süre Jando LenÖ ile
çalışmış. Tamas Vasary, Andreas Schiff
gibi ünlü ustalann kurslarına katılmış,
Ferenc Rados ve Georgy Kurtag ile çalı-
şmalarını tamamlamış. Halen Budapeş-
te'de araştırmalar yapıyor, konserler ve-
riyor ve dağareığını geiiştirme çalışma-
lannda. "Bir süre daha bu kentte yaşa-
mak istiyonım. Müzikal açıdan her an
yaşam dolu, ünlülerin uğrağı olan, yoğun
bir sanat dünyasırun yaşandığı ortamı
var. Biraz daha oda müziği yapmak tsti-
yonun. En zor şey bence iyi bir oda mö-
zikçisi olmak. Birbirini dintemey i öğreni-
yorsun, armonik \ aptyı ses renklerini av -
rımsamayı kavrıyorsun."
Alparslan Ertüngealp için dünya üs-
tünde çok piyanist var ama çok azı mü-
/isyen.
"Gerçek mü7İsyen geçmiş kuşakların
birikimini de taşımalı. En çok dinlediğim
ve yorumlarına hayran kaldığım yorum-
cular, çağ başında y aşamış olanlar. Hei-
fetz, David Oisrrackh. Rubinstein. On-
ların sıcaklığı bugün orta y aşı geçmiş ün-
lülerde yok. Dinleyici o sıcaklığa aç.
Ama sanınm yeni yetisen genç kuşaklar-
da bu kalıtım izlenebilecek." Türk mü-
zts>enleri arasnda en önetnlisi Hüseyin
Sermet, Alparslan için. PekineDer'i ayn
bir kategoride değeriendirmek gereğine
inanıyor.
Bir piyanist için yorumda herşeyin bir
işlevi olduğunu. piyanistin müzikal bir
çerçeve içinde her yaptığı hareketin an-
lamını değerlendirmesi gerektiğini sa-
vunuyor. "'Escrin özüyle ilgili olmalı her
şey. Bütünlük çok önemli. Çalışırken de
kuru egzersiz yapmak yerine eserin belli
pasajlarındaki zorluğu yenmek için ek
egzersizler yapmalı."
Alicia Alonso Ankaradaydı
72 yaşındaki
birbaleanıüVEFA ÇİFTÇtOĞLL
ANKARA - Dünya dans gününü kutlamaya kısa bir süre kala
Ankara Müzik Festivali'nde üç gün. üç ayn dans grubunu izle-
me şansı yakaladık. 10 ve 11 yıl nısan akşamı ızlediğimiz Küba
Ulusal Balesi"nin en büyük özelliği. kurumu oluşturup bugünle-
re gclmesıni sağlayan 1921 doğumlu ünlü balerina Alicia Alon-
so'nun dançılannın başında Ankara'ya gelmiş olması.
Madam Alonsonun ülkesindeki adı "Ballerina Absoluta"
Küba için bir sembol. Adı erişilmezliği sembolize ediyor. 1948'-
de eşi Fernando Alonso ile birlikte kurduğu "Alicia Alonso Bal-
let" kumpanyası 1955 yılında Fidel Castro tarafından resmileşti-
rilmiş ve BaÜet Nacional de Cuba" adı altında çahşmaya baş-
lamış. Bir müddet sonra Küba'nın ulusal onuru haline gelen
Madam, Fidel Castro'nun yardımlan ile Küba meclisınemillet-
vekili olarak katılmış.
Bir bale anıtı olan Alicia
Alonso'yu 72 yaşına rağmen
yaşının ötesinde bir fızik ve
ruh hali içerisinde izledik.
Alkışlanmız onun yıllanna,
emeğine ve dansa olan tutku-
sunaydı. 35'ine gelip dansı bı-
rakanlann kulaklannı çınlat-
mamak ayıp olurdu, biz de
çtnlatük. Yalnız onlann mı,
saygıdeğer devlet büyükleri-
mizi unutmadık.
Küba'da bir balerini Castro
meclise abyor, bizim partileri-
mizin ise teklif götürdüklen
sanatçılar ortada. İşte değer
yargılanrruz, işte sanata bakış
açımız. Kültüre an çok deste-
^n verilmesi gereken bir dö-
<ıemde balerin papuçlanna ta-
kan bir yönetimle idare edili-
yor sanatımız. Umanm bale pabuçlanndan alınan yüzde 20'lik
gümriik vergisi yaralara merhem olur. Dost başa düşman ayağa
bakarmış. Gel de inanma...
Ahcı Alonso bir istisna değildı. Bir kez daha gördük ki dün-
yaca ünlü Küba balesinden aşağı kalır yanımız yok, hatta onlar-
dan çok daha yetenekli sanatçılanrruz var. Yıllardır Rus ekolü-
nün bütün nimetlerinden faydalanan Fransa ve İngiltere gibi ül-
kelerde rahatça çalışma imkanı bulan dansçılanyla bu noktaya
gelen Küba balesi, sözü geçen olanakian rüyasında bile göreme-
yen Türk balesinden üstün yanlan fazla olamayan bir konuma
sahip. Ben inanıyorum ki, iç huzuru sağlayabilen ve devlet des-
teğıni yanma alan Türk balesi pek çok Alicia Alonso yetiştire-
cektir. Kısaca değinmek istedığim bir konu da TRTmizin gö-
revlerini büyük bir titizlikle yapan kameraman ve yönetmenleri-
ne. Öylesine titiz bir çalışma içerisindeler ki kendilerini kaybe-
diyorlar. İzleyici var mı, yok mu?Dansçılar sahnedeler mi. de-
ğiller mi. Umurlannda değil. Ha İnönü Stadı'ndan maç nakli.
ha konser salonundan bale nakli. Bağırmak çağırmak serbest,
salondan gelen protestolar ise hiç önemli değil.
Ne de olsa meslek aşkı! Saygı duymak lazım...
Izmir Devlet Opera ve Balesi, Verdınin 'Macbeth' operasını sahneliyor
Kan dökücü 'zavallı' bir buyurgan
ÜNER BİRKAN
büyük
VVİUiam
İZMİR- İzmir Devlet Operası. önceki
yıllarda sahnelcdiği. Giuseppe Verdi'nin
(1813-1901) ustahk dönemi '"üçleme"'sin-
den (La Traviata 1985: Rigoletto 1990; II
Trovatorel992) sonra, on dokuzuncu
yüzyıl opera sanatının doruktaki
bestecisinin ilk Shakespeare uyarlaması
olan Macbeth'ı 10 nisan cumartesi akşamı
seyircisine sunmaya başladı.
Macbeth. opera sanatının
ustasmın onuncu eseridir. Verdi
Shakespeare'in (1564-1616)
tragedyalan ile bütün yaratma
yaşamı boyunca büyük ilgi
içinde olmuş. 1847"de(otuzdört
yaşında) sahneye çıkardığı
Macbeth'ten tam kırk yıl sonra
Otello'yu. kırk beş yıl sonra.
seksen yaşındayken de Fals-
taffı opera dünyasma armağan
etmiştir. Verdi'nin. Kral Lear
üzerinde de yıllarca kafa yordu-
ğu. ancak, bu tragedyayt opera-
lan arasına katmavı başarama-
dığı da bilinen gerçeklerdendir.
Izmir DOB'nin Macbeth'ini
Mehmet Ergüven sahneye koy-
muş. Elhamra salonunun dar,
elverişsiz sahnesinde, sağlı sollu
iki metal merdiven, genişçe bir
sahanlık, sahne arkasına açılan
bir kapıdan oluşan, Adnan Ön-
gün'ün başanyla tasanmladığı
dekor elemanlan. dört perde
boyunca. on sahne için ortam
hazırlıyor; Shakespeare traged-
yalanna özgü, karanlık. kimi
zaman sisli-puslu atmosferde,
cadılann mağarasını. Mac-
beth'in şatosunu. oradakı şölen
salonunu, İngiltere-İskoçya sınınndaki
savaş alanını.. getiriyor gözler önüne.
çaldığı kaftan gibî sırtına bol gelen bir canlandınyor. Konuk Italyan tenor Tıno
korkağa, insanlığın bu yüzyılda da acıklı
serüvenlerini yaşadığı. zavallı. yalnız, kan
dökücü bir buyurgana dönüşüyor. Opera.
bu iki kanlı kişiliğin çevresinde, "mevki
hırsı"nın, "kaba kuvvet'"in düşünceyi
bulandıran, kalbi katılaştıran. sevgi tanı-
mayan, zulme ve cinayete yol açan özellik-
lerini gözler önüne seriyor. Operarun bu iki
temel kahramanının çevresinde, Banquo/
Macduff/Macolm üçlüsü, yüzyıllann
ötesinden. evrensel erdemleri kutsal bir
anıt gibi simgeüyor. Soprano, Selmin
Cecchele, ünlü Domingo'yu andıran. iri
yan yapısı ve dördüncü perdenin başı-
ndaki şarkısıyla, seyri ve dinlenmesi tat
veren bir Macduff. Malcolm'da tenor Can
Solaklar, bu kısa rolün gereğiru yerine
geüriyor. Verdi, Floransa'lı emprezaryo
Alessandro Lanari'ye yazdığı bir mektupta.
ona şu tembihte bulunmuştu: "Küçük
rolleri olan şarkıcıları da en iyilerinden seç;
ansambl'lere çok önem veriyorum çünkü,
bunlan en iyi seslerin söylemesini
istiyorum." Ergüven'in bu "küçük rol"ler
İzmir Devlet Opera veBalesi, Verdi'ninShakespeare'den uyarladığı 'Macbeth'i sahneliyor.
Dramaiik kurgu, ilgiyi her an ayakta tuta-
cak bir dinamizm sergiliyor. Sahnenin
siyah-beyaz karşıthğı ortasında, Lady
Macbethin. kocasını avuçlan arasma
almış bir acımasız. tutku tutsağı kadının
simgesi olan "Kan" motifı, kocaman.
kıpkırmızı, bir leke gibi duruyor.
Geleceğini cadılardan sorup öğrenen, kral
ordusunun kahraman komutanı Macbeth.
Verdi'nin pek de vurgulaınadığı bu asal
kişiliğıni zaman içinde bütün bütüne yi-
tiriyor; ürkütücü hayaller gören, traged-
yadaki Angus'un deyişiyle, "Elleri
sakladığı cinayetlerin kanlanyla yapış
yapışı krallığı, bir cücenin bir devden
Günoz, sahne görünümüyle ve oyunuyla
da, olaylann trajik akışını bütün inceliğiyle
veren, vurgulamalan, soluk alıp verme
düzeni, entonasyon sağlamlığı bakımı-
ndan hiçbir açık vermeyen şarkı söyleyişiy-
le de. heyecan verici. üzerinde büyük
titizlikle durulduğu belli olan bir Lady
Macbeth. Bariton Gökhan Koç (Macbeth),
için seçtiği seslerden. ansambl'lere katılan,
dramaük akışta payı olan ikisi (mezzo
soprano Çiğdem Ener/Dama: bas özkan
Şeâ/doktor) özellikle dikkatimi çekti; on-
lan da, başanya katkılan dolayısıyla kutlu-
yorum. Selman Ada'run yönetimindeki
Izmir DOB Orkestrası, eserin dramatik ör-
güsünü çizmekte büyük etkisi olan bir plas-
yeteneklerini akıllıca kullandığında, İzmir tik akıcılık içinde, temiz, parlak, sahneyi
DOB'nin tek "Verdi baritonu"
olabilecegıni düşündürüyor. Banquo'da
bas Alpaslan Mater, mevsim başında II
Trovatore'de gösterdiğı performansı
sürdürüyor; geniş boyutlu, abartmasız
anlatımıyla, Shakespeare'in "Macbeth'ten
hem daha mutlu, hem daha mutsuzKral
olmasa da krallar yetiştirecek" diye
nitelediği, erdemli kahramanı başarıyla
boğmayan. şarkıcılann seslerini örtmeyen.
"sotto voce" bir eşlik gerçekleştiriyor. Ca-
ner Ruhselman'ın hazırladığı koronun
kıvamh, düzgün, oylumlu söyleşisi.
Macbeth'in kıvanç verici bir başka özelliği.
Sevda Aksakoğlu'nun giysi tasanmlan. on-
birinei yüzyıl İskoçya krallığı giysileri ile il-
gili. ince. titiz bir araştırmanın sonuçlannı
vansıtıvor.
'Gecenin Kullan'
• ANKARA (AA) - Yazan Dinçer Sümer'e TOBAV'ın
1988 oyun yazan ödülünükazandrran "Gecenin Kullan"
Küçük Tiyatro'da satonelenmeyebaşlandı. Dinçer
Sümer'in yazıp yönettiğj oyunun reji yardımcıhğını Mesude
Şenol yapıvor. 30 nisan cuma günnne kadar sahnelenecek
olan oyun. Ankara'da eski bir otelde bannan yoksul
pavyon kadınlan ve küçük şarkıcıtann dünyasında geçiyor.
Bir gece yansından sabaha kadar geçen sürede, bu
insanlann öyküsü bir aşk ekseninde anlatılıyor. Behlüldane
Tor'un dekorlannı. Sevinç Gürliik'ün kostümlerini,
Selahattin Şenol'un ışık düzçnlemesıni \ aptığı oyunda
Oytun Şanal, \'avuz Köken, Faruk Gümığur, Hakan Güneri,
Deniz Baytaş, Levent Şenbay, Adviye Gültepe, Gönül
Döğüşçü, Ensar Kılıc. Güven Mokna, Hay at Olcay, Meral
Gözendor, Arif Soy^alan rol aJıyor.
Nasreddin Hoca Etnografya Müzesi
• KONYA (AA) - Nasreddin Hoca'nın doğup büyüdüğü
Konya'nın Akşehirilçesinde. "Nasreddin Hoca
Etnografya Müzesi" kurulacak. Yapılan açıklamayagöre
ilçede Rüştü Bey Konağı olarak bilinen tarihi bina, Röleve
ve Anıtlar Kurulu'nca restoreedilerek müzeye
dönüştürülecek. Önümüzdcki günlerde restorasyon
çalışmalanna başlanacak olana binada. Nasreddin Hoca
dönemine ait eserler sergilenecek. Nasreddin Hoca'ya ait
giysı ve eşyalar içiri özel bir bölüm3n yer alacağı müzede
aynca, çizgi fılm odası ve sergi salonu da bulunacak.
Restorasyon çalışmalan için 3 milyar lira harcanacak olan
müze. önümüzdeki yıl içinde açılacak.
'Müziksiz Evin Konuklan'
• ANKARA (UBA) - Tiyatrokare, "M üziksiz Evin
Konuklan" adlı oyunla Ankara'da tiyatro izlcyıcisinin
karşısınaçıkacak.Toplam lOödülkazanan
Tiyatrokare'nin bu ilk çalışması olan oyun, 19 nisan-2
mayıs tarihleri arastnda iki hafta boyunca Dil Tarih
Coğrafya Fakültesi'nde sahnelenecek. Neil Simon'ın
yazdığı oyun. sevgınin ve hoşgörünün zaferini kutlayan
çağdaş bir oyun. Yıllarca Broadway'de kapalı gişe
oynadıktan sonra Londra'da sahnelenen ve şu anda
Hollyvvood'da fılme alınmakta olan bu yapıtta. Nazi
Almanyasf nda yaşadığı deneyimler sonucu katılaşmış bir
kadının. çocuklan ve bir süre için evinde yaşamak zorunda
kalan torunlanyla ilışkisı konuediliyor.
Suna Kan Samsun'da
• SAMSLN (AA)- Dünyaca ünlü keman sanatçısı Suna
Kan. çoksesli klasik Batı müziğinin gelişebilmesi için
Anadolu'ya açılmanın gerekli olduğunu söyledi. "Bahar
Resitali" vermek için piyanist Gülay Lğurata ile birlikte
Samsun'a gelen Suna Kan. klasik müzikte cumhuriyet
-döneminden sonra önemli gelişmelerin yaşandığmı
belirterek şöylededi: "Samsun'un klasik Batı müziği
potansiyeli var. Ancak henüz kuyruklu bir piyanosu bile
yok. Avrupa'da bin >ıldır var olan çoksesli klasik Batı
müziği, bızde cumhuriyet dönemi ile birlikte dinlenmeye
başlandı. Bu dönem içinde önemli gelişmeler yaşandı. Ama
yeterli olamıyor. İstanbul, Ankara ve Izmırdışında kalan
kentlerimize bu müziği aktaramazsak olduğumuzyerde
sayanz." Son yıllarda Türkıye'de klasik müzik alanında
önemli sanatçılann yetiştiğinede değinen Suna Kan,
"Avrupa ve ABD'de klasik Batı müziği lıteratüründeTürk
sanatçılann yeri hep ayn oldu. Dünyaca ünlü yorumcular
ve bestcciler çıkarabildiğimize göre. bir potansiyele sahibiz.
Bunu iyi değerlendirrhemiz gerekir" diye konuştu.
'Dil ve Kültür Seminerleri'
• Kültür Servisi - Türkiye Felsefe Kurumu'nun 1991
yılında İstanbul Atatürİc Kıtaphgı'ndadüzenlediği "Dil ve
Kültür Seminerleri" bıldirileri İnsanol küllür ve sanat
dergisinde yay unlanıyor. Doç. Dr. Betül Çotuksöken ve
Felsefe Kurumu Başkanı Ionna Kuçuradi nın gırişimleri
sonucu bildiriler her sayıda belli miktarda yayımlanacak.
Böylece bildirilerin tartışmaya açılmış olacağını söyleyen
Betül Çotuksöken "Ülkemizde, özellikle ünıversite
çevrelerinde her zaman gündemde olan dil, kültür ve
bunlannetkileşimi konusunun90'U yıllann başlannda çoğu
üniversitelerde bulunan araştırmacılanmız. düşünürlerimiz
tarafından naşıl değerlendirileceğj bir kez daha gösteriImiş
olacak" dedi. İnsancıl dergisinde bugüne kadar Ionna
Kuçuradi. Arda Denkel, İsmet Zeki Eyuboğlu. Betül
Çotuksöken ve İhsan Turgut'un bıldirileri yayımlandı.
Dcrginin bu ayki sayısında ise Vehbj Hacıkadiroğlu'nun
"Dil ve Kültür" konulu bildinsiyleÖmer Demircan'ın
"Özelleştirmenin Dilsel Yorumlan" başlıklı bildirileri yer
alıvor
FESTIVAL
BUGÜN
Beyoğlu Emek: Yolculuk
(12.00-18.30), EşlikçiKız
(15.00-21.30)
Beyoğlu Sinepop: Kayrat
(12.00-21.30)),Paris
Uyanıyor (15.00), Köprüüstü
Aşıklan( 18.30)
Beyoğlu Atias: Ayin Sesi
(12.00-18.30). Elma Ağaçlan
(15.00-21.30)
Beyoğlu Beyoğlu: Dönersen
IshkÇal (12.00),
Düş Gezgınlen (15.00), Ah...
Gardaşım (18.30), Karaaval
Günü (21.30)
Şişli Kent: Domuz Bestcısı
Leon( 12.00-18.30),
II.Edward(15.O0-21.3O)
KadıköyReksEv
Kadınlan (12.00). Napolili Bir
Matemaükçinin Ölümü
(15.00).İşçiSınıfıCennete
Gider (18.30). Doğum Günün
KutluOlsunTürk(21.30)
YARIN
Beyoğlu Emek: Qui Ju'nun
Öyküsü (12.00-18.30), Uzun
Günün Sonu (18.30- 21.30)
Beyoğlu Sinepop :Ultugan
(12.00,21.30). Mahdum Kulu
(15.00-18.30)
Beyoğlu Atlas: Kalıcı İzler
(12.00-18.30), Takımadalar
(15.00-21.30)
Beyoğlu Beyoğlu: Fikrimin
İnce Gülü (12.00), Tapılacak
Yalanlar(l5.00),Denize
Hancer Düştü (18.30). Beyaz
GüvercinManila(21.30)
Şişli Kent. Dans Et ve Haykır
(12.00), Jigolo( 15.00-21.30),
Paris Uyanıyor (18.30)
Kadıköy Reks: Kelebek Avı
(12.00), Şaşkın Kral( 15.00),
IlkbaharÖykülsü (18.30),
NahnAğacı (21.30)