22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12NİSAN1993PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Japonya yavaşladı I Ekooomi Servisi - Japon ekonomisinin hızh büyümede frene bastığı ,özlenıyor. Biryandan, fazlalık veren dış ödemeler dengesinin özellikle ABD ile yaratüğı sorunlar, bir yandan da uluslararası ekonomik durgunluk, sonunda Japonlan da ektilenuşgibi. Nitekim, I993 için yüzde 3.3 olarak belirlenen Devlet Planlama kuruluşu'nun rakammı fazla iyimser bulan Japon sanayicileri. büyümenin en iyimser tahminle yüzde 2.4 olarak gerçekleşebileceği £Örüşûndeler. İtalyan umudu • Ekooomi Servisi - İtalyan ekonomisinin 'ılımlT da olsa, düzelme sürecine girdiği konusunda görüş birliği sağlandı. İtalyan Merkez Bankası Guvernörû Carlo Azelgio Ciampi, Liret'in uluslararası piyasalardaki zayıflığı ile hisse senedi borsalanndaki düşüşleri de, ekonomik yapmın kötülüğünden çok siyasal belirsızliğe bağladığını belirtti. VVV-Audi elele • Ekooomi Servisi- Volkswagen'in 'lüks' markasi Audi, spor otomobil alanında uzmanlaşmış Porsche ile girdiği işbirliğinin ürünü olan yeni 'tipi'ni eylülde piyasaya çıkartacağım açıkladı. Kauçuk kavgası • EkooomiServisi - BirleşmışMilletler'in 1983 yıbnda yürürlüğe soktuğu Uluslararası Kauçuk Anlaşması'nın 'yenilenmesi' için görüşmelere bu hafta başlanıyor. Biryandan ormanlann daha fazla zarar görmesine şiddetle karşı çıkan çevreci örgütlerin baskısı; bir yandan da, zengin tüketici ülkelerden daha fazla teknolojik ve fınansal destek isteyen ûretici ülkelerin ağırlığı, görüşmelerin hıç de kolay geçmeyeceği izlenimi yaratmlş dununda. \ \ Çin çok ısınd? • Ekonomi Servisi - Dünya Bankası, geçtığımiz yıl yuzde 20'lik enflasyon eşliğinde, yüzde 12.8 gibi yüksek bir büyûme hızı yakalayan Çin'de 'ekonominin aşın ısındığını' belirterek 'hız kesilmesini' istedi. Çin'in en büyük 'borç vereni' dunımundaki bankanın bu çıkışından sonra Pekin'in ekonomik gelişmesini yeniden gözden geçirmesi bekleniyor. Polonya'da özelleştirme M Ekonomi Servisi - Polonya, ilk büyük ticari banka özelleştirmesini gerçekleştirme için hisselerin yüzde 28.5'ini Avrupa Kalkınma ve Yeniden Yapılanma BankasTna satacağını, yüzde 27'lik hissenin ise halka arz edileceğini açıkladı. 1993'ün sosyal devleti artık işveren rolünü üstlenmek istemiyor Devletmgönlüsatıştanyaııa MURATARIN 2000'e yedi kala sosyal devlet ri döndü. Ama bu sosyal dev- 2000'e geri. let işveren olmayı hiç aklına ge- tirmiyor. Devletçilik ağza alınmıyor. Liberal politikalar çerçevesinde 1980'lerde yükse- len özelleştirme politikasru ter- sine çevirmek niyetinde değil. Devletin üretimdeki payınm küçültülmesine devam edile- cek. 1993'ün sosyal deyleti, yeni işletmeler kurarak istihdam ya- ratan bir devlet değil. Devlet, vatandaşlanna yeni iş alanlan yaratmak, ekonominin kendi başına çözemediği sorunlanna çareler aramak için etkisini artünyor. Ancak devletin eko- nomiye müdahalesi vergiler ve teşvikler kapsamında kalıyor. Devlet, işletmeci olarak değil, düzenleyici bir el olarak geri dö- nüyor. 1980'ler kapitalizmin liberal ekonomiyi günün koşullanna göre tam anlamıyla uyguladığı yıllar oldu. ABD'de Romdd Re- agan ve George Bush, tngıltere- de Margaret Thatdıer'ın önder- liğmde dünyayı "Laissez faıre. laissez passer" (Bırakınız yapsı- nlar, bırakınız geçsinler) kasıp kavurdu. 1990'lann başına gelindiğin- de, ABD ve lngiltere, hızla ar- tan ışsizlik ve dev boyutlara ulaşan bütçe açıklanyla karşı- laştı. Uygulamaya konan li- beral poliükanın temelinde, devletin ekonomiden elini çek- mesi, düşük faiz, ucuz kredilerlc tüketim ve yatınmlar için or- tamı en uygun biçimde bırak- ması yatıyordu. Vergiler azaltı- lacak, bunun sonucunda tüke- tim patlayacak, yatınmlar ve is- tihdam artacaktı. Devletin dü- zenleyici elinin yerinin ekono- minin '"görünmez eli" alacakü. Bu politikalar önce başanlı oldu, tüketim patladı. işsızlık önemlı ölçüde azaldı, ancak bü- yüyen bütçe açıklanyla birlikte ekonomi bir kısırdöngüye girdi. Körfez Savaşı'nın beraberinde gctirdiği talep daralmasıyla bir- likte büyüme hızı sıfıra doğru gerilerken işsizlik tınnanışa geçti. 1993 yıh 'daha az vergi, daha çok tüketim' politikasırun so- ounu getirdj. Önce ABD'de BiH Cttnton, sonra İngiltere'de John Major, şimdi dc Fransa'da Edo- uard Balladur'ün açıkladıklan ekonomik politikalar, 'daha fazla vergi, daha fazla yaünm, daha fazla istihdam' diyor. Ver- gi arttınmlanyla bütçe açıklan aşağıya çekilecek, özel sektör yatınm için teşvik edilecek, dev- let altyapı yatınmlanyla istih- dam yaratmaya çalışacak. Böylece, devletin ekonomi içindeki ağırlığı yükselişe geçi- yor. Liberalizmin yerini ölçülü müdahale alıyor. Ancak devle- tin ekonomiye yeniden el at- ması bugün için devletin küçül- mesi hedefınden vazgecildiği anlarruna gelmiyor. Gelişmış ûlkelerde yukselen sosyal devlet anlayışı, işletmeci devleti geri getirmiyor. Ekonominin sağlıkh bir biçimde büyümeyi sürdürmesi için gerekli müda- haleleri ve düzcnlemcleri yapan bir devlet öngörüyor. Bugün Avrupa'da, eski Doğu Bloku ülkelerinde, Latin Amerika'da özelleştirme, koşullara göre olabıldığınce hızlı bir biçimde sürüyor. Batı Avrupa'da devletin üretimdeki payı giderek küçülüyor Fraıısamn umudu özelkştinnede • Fransa Fransa'da başta işsizlik otanak üzere ekooomik sorunlar Sosyalist Partfnin mart ayında yapdan genel seçimlerde ağır bir yenflgi almasma neden oMu. tktidara gelen merkez sağ hûkümet, ekonomiye rvme kazandınnak için başbca kaynak olarak özelleştirmeden gelecek parayı görüyor. 1986-88 > dlart arasmdaki 'cohabitation' (Sosyalist cumhurbaşkanı ile merkez sağ hûkûmetin ülkeyi birlikte yönetmesi) sırasmda, Başbakan Jacoues CbJrac De François Mitterrand arasmda birçok konunun yanı Fransa'da iktidara gelen merkez sağ hükümet, özelleştinnelerden gelecek paraya göveniyor. sra özeDeştirmeler hakkında da büyük görüş aynlıklan otmuştu. Mitterand, cumhurbaşkanlığnun ilk döneminde hızla özefleştirifanesL Buradan gden para ekonomiye enjekte edilecek. • lngiltere tngiltere'de geçen on yıl içmde geniş çaplı bir özeDeştinne programı uygulandL Geriye bemen ekfen çikartüabilecek işletme pek kabnadı. Şimdi lngiltere, kömûr ocaklamn ve demiry oiu tşletmesini özelkştirmeye hazırlanıyor. Ancak bu işletmeter kar eden kumluşlar obnadıklan için 19%\a kadar uzanan bir özelleştirme programı hazniandı. • ttalya ttalya bugün yotsuzluklarla çalkalamyor. Bundan bir yıl önce yeni secilen Başbakan Giuliano Amato, Gayri Safi Milli Hasüa'nın yaklaşık yansını üreten kamu işletmelerinin yaptığı devletleştirmelerden sonra kamu işletmelerinin sattşını hızla gerçekleştireceklerini açıklamıştL ttalya kökU satıbnasına karşı çıkmıştı. Hükümetle cumhurbaşkanı arasmdaki bu çatışmaya karşn, bazı özelleşrirmeler yapdabikli.l988'deki genel seçonlerden sonra iktidara gelen Sosyaiist hükümetier ise o güne kadar izlediği politikaları ters yüz ederek özeDeştirmeleri sürdurdü. Bugün Balladur'ün başbakanbğnıdaki merkez sağ koalisyonun yüzde 1 ctvarmda seyreden büyüme hızı ve yüzde 10'un özerine çıkan işsizliğe çözüm olarak elindeki en onemli kozu dev kamu tşletaıelerimn bir reform bekliyordu. ÖzeUeştirme beklenrisi 1993'e girerken Mflano Borsası'nı da canlandırnuştı. Oysa ekonomi durgunloğa giriyordu. Sanayi üretimi 1992'nüı son çeyreğinde yüzde 3 J oranmda geriledL Buna karşm Mflano Borsası'nda hisse senetkri eylul aymdan ydbaşma kadar yüzde 40 yükseldi. Ancak ltalya'da, pon'tikacdan, iş adamlarnu ve kamu işletnıeieri yönetkâerini sarsanskandaOarherşeyialtüstetti. Eski komünistler kamu işletmelerini halka satarak kapitalistleşiyor Üretkentik:Katnudankurtutuş • Abnanya (Doğu) Atananya'nm birleşmesinden sonra, Batı, Doğu'dangeri teknotoyisiolan, pazar ekonomisine ayık uydurmakUn uzak,köhne işletmeler devnüdı. Bu ışletmelerin özelkştirümesiyada . kapatüınasıicin ^ Treuhandadhbir kurulaş altında toplandı.Treuhand bugüne kadar 10 bin 403 kamu işletmesini saftı, 1924'ünü kapattı.Şuambı3 bin 189 işletme özeDeştirikneyi ya da kapatdmayı bekliyor. Treuhand, Doğu Almanya'dan devralınan işletmeleri ekonomiye kazandırmak için her yöntemi uyguluyor, bazen üste para bfle veriyor. örneğin işletmeyi simgesel bir öcret ödeyerek satm alan bir yatHimcıya, teknolojiyi yenDemesi için kredi açüıyor. • Çek ve Slo> ak Cumhuriyetleri Çek re Slovak Cumburiyetfcri, ÖzeUeştirme işini kökünden çözmeyi tercflı ettL Geçen yıl bütün vatandaşlara kupon dağrtddı ve bu kuponlar karşıbğında işletmelerin hisse senetkri verildi. Böylece, sermaye tabana yavıhnaya çauşddı. Ancak bu sartşm karşılığuıda bir para alınmadı. Aynca borsann kunılmasmda geç kalındı. Bu nedenle bugüne kadar bir sermaye piyasası yaratüamadı. • Macaristan Macaristan, eski Komünist blok içinde yabancı sermayeyi en fazla çeken ülke. Kamu işletmeleri, ortaklıklar ve sattşİarla özelkştirihyor. Aynca, Macar vatandaşlannm şirketleri satın alabilmeleri ipn kredi kolaylıklar getiriliy or. Doğu Alman çelik işçisi devkt için değil özet işletmeciler için çalışacak. Macaristan42 yi kapahkalan borsasuu üç yıl önce yeniden açarak özeDeştirmenin öoüoüaçtı. Bugüne kadar kamu jşletmelerinin yüzde 18'iözeUeştirildi. İşletinelerin yüzde 50'siııin özelleştirilmesi hedefleniyor. • Polonya Polonya veRusya özeDestirnte konusunda öteki ülkelerden daha geri kaldı. Polonya'da hükümet, şu svalarda medisten özelleştirmelere hız verecek yeni bir yasaçıkartmaya çauşıyor. Mart ayında y apılan oylamada yasa reddedflmişti. Şimdi bazı değişikliklere uğrayarak yeniden ele almdı. Başbakan Hanna Suchova, ilk etapta, ekonominin yüzde 10'- unu temsfl eden 600 büyük ve orta çapta işletmeyi satmayı hedeffiyor. Polonya'da da Çekoslovakya'daki gibi işletmeler halka satdacak. Ancak Çekoslovakya'da dağıtılan hisselerin büyük kısmı yatıran fonlânnın elinde toplandı, halk devreden çıktL Polonya, aynı hatayı yinelemek istemiyor. • Rusya Rusya, daha birçok reformda olduğu gibi özelleştirme yapmakta da geç kaldı. Asunda bugüne kadar \ apılan özeUeştirmeler Rusya'nın yüz akı. Ancak istenllen hız yakalanamadı.50 bin orta ve küçük çaplı dükkan en yüksek ücreti ödeyene satıldı. Buna karşın, ancak yedi yüz büyük çktme satdabüdi. Bu yıl S bin işietmenin safjşı planlamyor. tsletoieçaltşanlanveyöneticDeröncetikli. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Toplumsahğı Bugünlerde, ortaklıkların ve holdinglerin bilançoları ya da yıllık hesap özetleri kamuoyuna açıklanıyor. Top- lumsal yaşamı hemen her bakımdan etkileyen büyük ekonomik birimlerin yıllık çalışmalarının değerlendiril- mesi büyük önem taşıyor. Ortaklıklann ve holdingierin toplam satış gelirleri, kat- kılı ve net kar durumları, iç ve dış sermaye kaynaklan kı- saca tüm varlıkları ve bunlann kaynaklan, söz konusu birimin büyüklüğü ölçüsünde toplumu da tümüyle ilgi- lendiriyor. Bu nedenle olacak, basın ve yayın organları, bilanço- ları yalnızca ilan olarak yayımlamakla kalmıyor bunlar- dan haber de üretiyor. Gazetelerin, ekonomi sayiaları bir yana, çoğu kez birinci sayfadan ve büyük başlıklarla holding haberleri verdikleri, bunlan çizimler, fotoğraflar ve yorumlarla süsledikleri görülüyor. örneğin x holdingi karlarını beşe katladı. y holdinginin üç katı satış geliri elde etti gibi haberler, büyük bir yarış özeti gibi kamuo- yuna sunuluyor. Büyük holdinglerin ekonomik durumuna ilişkin ve yi- ne kendilerinin yayımladığı sayısal verilerin haber ola- rak verilmesinde hiç kuşkusuz yadırganacak bir nokta yoktur. Eksik olan, bilançoların toplumu ilgilendiren ögeleri- ne verilen göreli önemdir. Daha doğrusu böyle bir yak- laşımın eksikliğidir. Ortaklık ve holdinglerin genel kamuoyunu ilgilendiren yönleri önem derecesine göre ikiye ayrılabilir. Birinci derecede önemli olan kuruluşun ödediği vergilerdir. ikincisi de eğer söz konusu ortaklığın pay senetleri bor- sada alınıp satılıyorsa, bu işle uğraşanların konuya du- yacağı ilgi ya da karlılıktır. Bir başka deyişle ortaklık bilançolarının vergiler bölü- mü tümüyle toplumu, hepimizi ilgilendiriyor. Karlılık du- rumu başta olmak üzere ortaklığın sermaye yapısına ve çalışmalarına ilişkin öbür sayılar da pay senedi piya- salarında ve işlemlerinde önem kazanır. Kapitalizmin gelişmesine ve demokratikleşme süre- cine bağlı olarak, ortaklıkların verdikleri vergiler ve elde ettikleri karların toptumsallığı da artmaktadır. Ülkemizdeki uygulama bu toplumsallık özelliğinden çokuzaktır. Kamuoyuna ilan yoluyla aktarılan ortaklık ve holding bilançolarında elde edilen karların kaynaklan çoğu kez beiirsiz kalmaktadır. Karların üretimden mi, satışlardan mı yoksa tümüyle parasal işlemlerden mi doğduğu açık değildir. Bu açıdan, pay senedi piyasasını en çok ilgilendiren karlar konusunda ortaklığın sağlık derecesi belli olmu- yor. Çok daha önemli bir biçimde toplumu ilgilendiren ver- gi ödemeleri de çoğu kez sisler içinde bırakılmaktadır. Onceiikle vurgulayalım ki holdinglere ilişkin olarak ba- sında yer alan haberlerde vergi konusuna hemen hiç yer verilmiyor. »Basın, toplumu en çok ilgilendiren holding ve ortaklık- ların vergi ödeme durumlarını kamuoyuna yansıtmak- tan büyük bir özenle kaçınıyor. Bu nokta bir yana, gazete sayfalannda yer alan bilan- ço ilanlannda vergi, resim ve harç giderieri başlığı altın- da yer alan sayıların da gerçek vergi ödeme durumunu tam olarak yansıtmadığı bilinmektedir. Vergi öncesi karlılık ve vergilerin doğrudan ödenme durumu açıkça belirtilmedikçe, ortalık ve holdinglerin toplumsal sağlığı doğru bir biçimde saptanamaz. Röntgeni açık olmayan bir bilanço düzeni geçerlidir ve bu olgu çok büyük ekonomik ve toplumsal sorunlar yaratıyor. Asgari ücretin yüzde 25 oranında vergilendi- rildiği bir ortamda sermaye gelirlerinin yalnızca yüzde 10 dolayında vergi ödediği bir uygulama sürdürülebili- yor. Borsa, ekonominin sağlık durumunu gösterecek yer- de bir oyun ya da kumar alanı olabiliyor Ortaklıklann çalışanları, işverenlerine ilişkin doğru bilgi alamıyor. Vergi kaçırmanın çok büyük boyutlarda olduğu kanısı kamuoyunda yerleşmiş bulunuyor. Futbol takımı tutar gibi holding şakşakçılığı tamam da, kapitalizmin oyun kurallannın >erine getirilmesi de ke- sin bir zorunluluktur. Bilançolar, toplumsal denetimin biricik araçlarıdır. Ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeleri birinci dere- cede etkileyen. bundan da öte belirleyen holding ve or- taklıkların toplumsal denetimi, çağdaş kapitalist geliş- melere uygun bilanço düzenine geçilmesine bağlıdır. Sermaye ortaklıklarım büyüteç altında tutmayan bir yaklaşımla demokrasi doğrultusunda sağlıkh adımlar atılamaz. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ ERGİN YILDKOĞLU LONDRA Demokrasi, serbest piyasa ve ekonomik gelişme Ç in Halk Cumhuriyeti ve SSCB ekonomik ve politik sistemleri açısından birbir- lerinin neredeyse ikiz kardeşi gibiydiler. Bugün her ikisi de merkezi planla- ma, devlet mülkiyeti ve sıkı sıkıya ko- runan bir iç pazardan serbest piyasa ekonomisine, bireysel özel mülkiyete ve dünya ekonomisiyle bütünleşmeye geçme süreci yaşıyorlar. Ne var kı Çin hızlı bir ekonomik gelişme sergilerken eski SSCB'nin bugün yerini almış olan politik cağrafyada ekonomik kaos ve politik istikrarsızlık var. Rusya ve Çin deneyleri arasmdaki farklıhk şu eski soruyu tekrar günde- me getirdi: Demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ve ekonomik gelişme ne kadar birbiri ile bağdaşır? Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye gibi ûlkelerde sanayileşme ve eko- nomik gelişme sürecinin sık sık as- keri, otoriter rejimlerle kesilmesi ve bu rejimler sırasmda hızlı bir ekono- mik büyümenin yaşanması bu yuka- rıda sorulan soruyu 1970lerde sık sık gündeme getirmişti. Daha sonra 1980'lerde liberalizmin' ideolojik ve politik etkilerinin hızla güçlenmesi SSCB'de bir demokratikleşme süre- cinin başlaması ile unutulan bu soru 1990'larda tekrar ilgi çekmeye baş- ladı. (Newsweek, 12/04/93) 'Ekonomik gelişme ve demokrasi bağdaşır mı' sorusuna Malezya Baş- bakanı Mahatir Muhammed'in cevabı olumsuz. Muhammed, Malezya'nın son on yıllık ekonomik gelişmesi sı- rasında ülkeyi baskı ve terörle yönete- rek 'istikrarı sağlamış' olan bir politi- kacı. Bu yüzden ne yaptığını bilen biri- si olarak sözlerine kulak vermek gere- kir. Muhammed'e göre Çin ile Rusya'- nın ekonomik performansları ara- sındaki en önemli fark bırinin politik olarak istikrarlı, diğerinin ise istikrar- sız olması. "Demokrasi istikrargetiren bir sistem değil' diyen Muhammed'e göre 'Rusya demokratikyolu deneme- ye devam ettikçe daha çok kaosa sü- rüklenecek.' Bu yüzden 'Rusya'da oto- riter bir rejimin hemen kurulması ge- rekiyor1 . (Wall Street Journal 30/03/03) Kapitalizmi anlayamayınca Rusya'ya gelince Muhammed'e göre sorun liderlik' de değil, Rus halkının serbest piyasayı ve demok- rasiyi anlamamasında yatyor.' Halk kavramından sadece devlet bûyûk- lerini ve sermayedarları anladığını dü- şünürsek, Muhammed'e hak ver- memek mümkün değil. Nitekim son zamanlarda Asya'da Japonya nın da teşviki ile liderler ve akademisyenler arasında 'Global istikrar ve refah iste- niyorsa demokrasi fıkrinde ısrar et- mekten vazgeçmek gerekir' çünkü çoğu zaman ekonomik gelişme ve serbest piyasa ancak işçiler sıkı disip- lin altında ve düşük ücretlerle çalışırsa gerçekleşebilıyor şeklinde bir görüş hızla taraftar buluyor. Türkiye'de işçi ücretlerinin yüksekliğinden tekrar şi- kayet edilmeye başlandığı şu günler- de konuya yaklaşırken 1990'larda yu- kandaki görüşlerin yavaş yavaş yaygınlaştığı bir dünyada yaşamakta olduğumuzu da göz önüne almakta yarar var. Latin Amerika ülkeleri özellikle Şili, Meksika ve Arjantin son yıllarda tek- rar uluslararası mali kuruluşların göz- bebeği oldular. 1980'lerdeki borçkrizi- ni şimdi kimse hatırlamak istemiyor. Bugün, aynı Türkiye'de olduğu gibi bu ûlkelerde bir döviz bolluğu var. Ne var ki ben de dahil, bir grup 'kötümser' ekonomist bu durumun daha uzun za- man böyle devam etmesinin mümkün olmadığını düşünüyor. 1970'lerin sonunda ve 1980lerin başında blu ûlkelerde {Türkiye'de de olduğu gibi) önce bir dış borç ödeme zorluğu ortaya çıktı. Bunun sonucun- da yeni dış kredi bulmak zorlaştı. So- nuçta ülkede döviz kıtlığı oluştu. Ne zaman ki bu ülkeler dış ticareti serbestieştirdiler, devlet işletmelerini özelleştirmeye, dış borca karşılık (swap operasyonlannda) elden çıkar- maya başladılar, sıkı para ve maliye politikaları uygulamaya başladılar dış borç almaları yeniden kolaylaştı ve yabancı sermaye gelişi yeniden baş- ladı. Ha, az daha unutuyordum bir de tabii, bu tedbirleri halk tabakalanna kabul ettirmek için uygulamaya kon- mak zorunda kalınan politik tedbirler var... Bugün Şili, Meksika ve Arjantin'de enflasyon kontrol altına alınrnış gö- züküyor (1992desırasıyla: %12, %13 ve %25). Ekonomik büyüme de olduk- ca güçlü (1992'de sırasıyla: % 10.4, %9, %5.5). Döviz de bol. Ne var ki bu durum bir zayıflığı gizliyor.Hızla artan dış borçlar esas olarak özel sektör borçları ve kısa vadeli sermaye hare- ketlerinden kaynaklanıyor (kısa vadeli borçlar Meksika'da toplam borçların yansına yaklaşıyor.) Dert kaynak sorunu Dış borçların hem de kısa vade üze- rirtden atmakta olması ekonominin kaynak sorunun bütün reformlara rağ- men çözülmeden kaldığını gösteriyor. Üstelik, hem bu sorunu çözmek hem de enflasyonu sınırlamak için izlenen yüksek teiz ve aşın değerlenmiş kur politikaları sanayi üretimi ve ihracat üzerinde gittikçe artan bir baskı yaratı- yor. Sonuç: Meksika'da 1991 'den, Ar- jantin'de de 1988den beri gittikçe ar- tan cari açıklar Besbelli ki bir taraftan yüksek faiz ve kur politikası ekonomiyi sıkıştırırken cari açığın sürekli bö- yümesi dış borç ihtiyacını artbrıyor. Bu ikisi ise birbirine karşı işleyen iki eği- lim. Böylece ekonomi giderek faizleri daha da boğacağı ve özel sektörün dış borçlarını ödemesi giderek imkansı- zlaşacağı bir yere doğru koşuyor. Bü- tün bunlartn yerine ciddi bir devalüas- yona da gıdilebılır. Ama bu kısa vadeli sermaye hareketlerine hızla son vere- cektir Sonuç olarak denizin bittiği an- laşılıyor. Değişen ise dün devalüas- yon yapmadığı için, IMF tarafından, döviz kıtlığına düştüğü savunulan ül- kelerin bugün devalüasyon yaparlar- sa, döviz kıtlığına düşme durumuna gelmiş olması. Kazanmak İçin Bilgi Gerekir. SİAR ORTA ASYA ABONELERİ SİAR Uluslararası Araştırma A.Ş. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ilgili olarak Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri için aylık Genel Ekonomik Rapor ile altın ve petrol sektörleriyle ilgili üç ayda bir Sektör Raporları yayımlamaktadır. SlAR'ın Ingilizce ve Türkçe yayımladığı bu raporlar için abone işlemleri sürüyor. Raporların teslimatına başlanmıştır. Gecikmeden başvurun, bilgi alm. SİAR Uluslararası Arastırma A.Ş. Gazeteciler Mahallesi 23 Temmuz Meydanı No: 8 Esentepe, 80300 İSTANBUL Telefon: (1) 273 04 25 - 267 39 32 Faks: (1)288 62 56 Teleks: 245 59 Avel Tr. SİAR J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear