25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN1993 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Ekonomik demokrasi yolunda enflasyon l'lkemizde siyasal ve ekonomik demokrasiyi beraber yürütecek açık siyasal tercihli hükümetler oluşana kadar enflasyon beş yüz günlerin ötesinde de devam edecektir. Prof.Dr. CENGİZ EROL ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme BÖlümü H ükümetin tükenen 500 günü. siyasal demok- rasi harckcti yönündc bazı geüşmcler göstc- rirken enflasvon ve ekonomik demokrasi hareketi yönünde pek bir gelişme gös- termemiştir. Ekonomik gönenç (re- fah) ve enflasyondan sorumlu Sayın Bakan"ın sözleri ekonomik yaşamda pek ses getirememiştir. Bakana göre dövize yatıranlar pişman olacaktı. ama tersıçıktı. 21 Ekim 1991 tarihinde 4960 TL olan dolar. 5 Nisan 1992 tari- hinde 9700 TL sınınna ulaşmış du- rumdadır. Yatınmalar Sayın Bakan'- ın sözlerini duymuş olsalardı. belki dolar bu kadar artmavabilirdi. lın bir çuval paranın arkastndan koş- ması olayıdır. Bunun önlenebilmesi için koşudaki taraflar iyi tanımlan- malıdır. Klasik yapısı ilc enflasvonun gerçek kökenine inmek gerekmekte- dir. İlk aşama olarak tanımı doğru yapılan. toplumdaki reel yapısı belirle- nen enflasyonun çözümü için üç temel polilikaya başvurulabilir. Bunlardan ikisi ekonomik, birisi de siyasal bir ya- pı göstermektedir. Çözüm önerileri Birinci çözüm önerisi. tanımı yapı- lan enflasyonu biiıçe kısıtlaması yo- luyla ekonomik büyümeyi durdura- rak engellemeye çahşmaktır. Klasik önlem olarak belirlenen bu yöntem. ekonomide kesin bir durgunluk yara- tabilir. Bu yöniemin aynntılan sektö- rel bazda fıyat denetimi ile takviyeedi- lerek daha da sağlamlaştınlabilir. Ör- neğin, enerji. gıda, ın^aat gibi sektörle- re spesifik fıyat denetım reçcteleri ge- lişürilerek enflasyon ek lokomotifinde Konu. enflasyon açısmdan da aynı özelliği göstermektedir: Hükümet enf- lasyonun düşeceğinden söz ederken fı- yatlar her gün yükselmeye devam et- mektedir. Fiyat yükselişi, K.İT ürünle- rine yapılacak zamlann hükümetçe zorunlu denetim altında tutulmasına karçın devam etmekte. dolar sürekli ek yavaşjamalar sağlanabilir. Sektör- anmasına karşın petrol ürünlerine ay- lerdeki fıyat denctimleri genel ekono- mik yapıya yansıyarak toplumda fıyat psıkolojisi yaratabılır. Sektör bazında yaygınlaştınlacak fiyat denetim meka- nizması ile enflasyon çözümü aslında serbest ekonomi ile çelişmeyen ve kü- __, c t ___ çümsenmemesı gereken seçenek bir bakan. gerekse hükümetin öbüryetki- yöntemdir. Örneğin. ülkemizde tanm lileri enflasyonun düşeceğinden söz sektöründe fıyat denetimini, fıyatı tes- pit eden aracılar yapmaktadır. Onlar da fiyat hareketini arzulanna göre kendilerince tanımlanmış serbesı pa- zarda gerçekleştiımektedirler. Vapay fıyat artışı sağlayan bu grup. oluşturu- lacak sistemli bir fıyat mekanizması ile ortadan kaldınlabilir. Bu mekanizma. görüse göre para arzında uygulanan sıkı denetim enflasyona çözüm getire- cektir. Yalruz, bu politikada para arzı denetiminin ek önlemlerle desteklen- mesı savunulmaktadır. Şöyle ki. para ara denetimi, ücret ile beraber yürü- tülmelidir. Bunlar yapılmadan önce de hükümetlerin genel ekonomik poli- tikalanna entegre cdilmiş açık bir enf- lasyon denetim politikası oluşturul- malıdır. Enflasyon programı. hükü- met programı. siyasal demokrasi hare- keıi ile birlikteadım adım uygulanma- ya konulmalıdır. Enflasyonun uzun dönem içinde ele alınmasını çözüme başlangıç olarak gerektiren bu görüş- te, enflasyonun çözümü iki nokiada düğümlenmektedir. Uzun dönemde varlığı kabul edilen enflasyon ortamı- ndan hareket eden hükümet, büyüme oranını ve bütçeyi küçültmekle işe baş- lamalıdır. İkinci aşamada, programlı şekılde para arzında azaltmaya gidıl- melidir. Küçülen bütçe ile para arzı- nda uzun dönem azalrnalar sabırla uy- gulanması gereken politikalar olarak yorumlanmaktadır. DYP ve SHP hü- kümeti uygulamalanna ve atamaiara bakıldığında herhangi bir küçülme bölümünde enflasyonun açık bir siya- sal tercihi temel alan ekonomik de- ınokrasi yoluyla nasıl çözümlenebile- ceği konusu anlatılacaktır." Daha önce değindiğimiz gibi, hükü- metler endüstri ve sektör bazında fıyat denetimine giderek ekonomik müda- halelerle enflasyonu kırabilir ve bunu yaparken birçok ekonomik çözüm bi- İeşimini deneyebilir. Örneğin, sıkı para politikalan, fiyat denetirnleri gibi makro-mikro politikalar birleşimi ile belli bir süreç sonunda enflasyon önle- nebilir. Ancak bu politikalann uygu- lanmaya konmasının kesin bir maliye- ti vardır. Bu maliyet hükümetler açı- sından siyasal bir tercih ve nitelik taşı- yacaktır. Nedir bu maliyet ve syasi tercih? Para arzı azalulıp, rriemur veişci ücret- leri dondurulup, yeni işe alımlar dur- durulup. KİT'ler. ısteyen sermayeda- ra verilerek hükümetin kamburu (eğer kambur ise!) düzeltilebilir. Bu uygula- malarla ekonomideki devlet payı dü- şürülüp. işçi memur ücretleri kısıtlana- bilir. Kısacası, pijamayı hükümet yeri- ne özel sektör fabrikalan üretmeye başlar. Sonuçta enflasyon %3-4'lere sinyali göze çarpmamaktadır. Bunun indirilebilir. Bu politikarun ise maliyeti lardır zam yapılamamaktadır. Hükü- metin vaallerine karşın enflasyon so- runu beş yüz günde giderilememişUr. Hükümet aynı poliükasını sürdürürse enflasyonun ikinci beş yüz günde de düşmesi mümkün dcğildir. Gerek ilgilı ededursunlar. vatandaş artık enflas- yonun bu belirsiz politikalarla dü- şemeyeceğinin farkına varmış dunım- dadır. Yazımda enflasyonun önlene- bilmesinin ekonomik önlemlerin yaru sıra siyasal tcrcihle mümkün olacağı- nı. mevcut hükümetin ise açık siyasal tercih ve ekonomik demokrasi hareke- tini benimscmediğiiçinenflasyonudü- şüremeyeceğini açıklamaya çalışa- cağım. Her gün ensemizde sıcaklığını du- unısadığımız enflasyon. bir avuç ma- işletmelerin ürünlerini dolaysız (di- rekt) olarak tüketıciye ulaştırmalannı sağladığı sürece amaca hizmel edebi- lir. Enflasyonu önlemek için para poli- tikasinın kullanılmasını öneren ikinci yanında para politikası, yetkiülenn açıklamalanndan anlaşıldığına göre para arzını azaltmaktan çok artünlma eğilimi taşımaktadır. Yeni bir milyon- luklar yoldadır. Bu beklentilerle enf- lasyonun önlenmesi için ikinci yolun da pek işlemeyeceği ortadadır. Para arzındaki arüşlar, yüksek enflasyon, yeni ücret artış talepleri ve ekonomik kilitlenme sonucu önümüzdeki aylar- da enflasyon oranının eskiye oranla daha büyük bir artış eğilimi gösterece- ği iddıa edilebilir. Siyasal tercih sorunu Yukanda tartışlığımız iki temel ekonomik politika ile enflasyona çö- 7Üm bulunması mümkünse de ülke- mizde bu iki politikanın uygulanması- nın uygun görülmediği ve mevcut hü- kümctçc uygulanmaya konmadığı or- tadadır. Bu durumda ülke ekonomisi- nin enflasyondan kurtanlrruısı için veni bir arayışa gidılmelidir. Bu aıayı^ın haşansı hükümetin açık bir si- yasal lercih ortaya koymasıyla müm- kündür Yu/ımı/ın bundan sonraki işsizliktir. KİTlerde çalışanlar işten çıkanlır. Yeni istihdam olanaklan or- tadan kalkar. Ücretlerin dondurul- masının maliyeti, sabit gelirlilerin ha- yaı sıandartlannın düşürülmesidir. Para arzının kısılması hükümetin sosyal devlet anlayışına son verir. Enf- lasyonun maliyetine dikkat edilirse, toplumda sabıt ve dar gelirlilerin omuzlanna yakılmıştır. Siyasal de- mokrasinın geliştiği ülkede sandıktaki tercihi belirleyecek kitleyı aç, işsiz bı- rakarak sermayedar lehine bir enflas- yon politikasına hiçbir hükümet cesa- retedemez. Seçenek olarak hükümet tercihini emekten yana koyarak getireceği adil vergı reformu ile sermayedann milli gelirdeki payını azallarak enflasyonu önleyebilir. Hükümet para basmak yerine toplamış olduğu vergilerle yeni politikalannı belirieyebilir. Bunun yanında sermayedar ve hükümet lokomotifindeki zamma fı- yat denetimi ile son verilebilir, üretim artışım zorlayacak önlemJerle talepte- ki artıs önlenebilir. Ancak unutma- mak gerekir ki, bu tür önlemler hükü- metle sermayedan karşı karşıya geti- rir. Sonuçta enflasyona çözüm sece- nekleri, hükümeti, sabit gelirli ile ser- mayedar ç-karlan arasında bir seçim yapmaya zorlar. Eğer hükümet açık siyasal tercih yerine her iki gruba da şi- rin gözükerek kör noktadan çıkma- dan enflasyonu önleyeceğim derse bu mümkün degildir. Ara tercihli siyasal parti ve hükümetler enflasyonu önle- yemez. Çünkü dengeler hükümeti çekerken hükümetin elinden denetim çıkar ve enflasyon devam eder. Beş yüz günlük DYP-SHP hükümetinde bu durum çok açık şekılde gözlenmektedir. Bu nedenle de enflasyonun önlenmesi yö- nünde herhangi olumlu bir sinyal gö- zükmemektedir. Sonuç Siyasal demokrasi hareketıyle emek kitlesine şirin gözükmeye çahşan 1980'in ekonomik politikasını tarna- men benimsemiş yönetim ve temsilci- leri, ülkede yeni bir ekonomik demok- rasi anlayışı _getirmezlerse enflasyon önienemez. Ülkedeki «iyasal iktidar, toplumu temsil eden kitlenin ihtiyaçla- nna yanıt verecek ekonomik demok- rasi hareketi ile enflasyona katlanacak grubu açık olarak tanımlamalıdır. Bu grup, seksenden bu yana enflasyon maliyetini çeken sabit gelirli olınama- lıdır. Hükümet enflasyon maliyetini sesli şekılde telaffuz ederek sorumlu bir karar almalıdır. Bugünkü hükü- met, yapısı itibanyla bunu yapacak ni- telikte gözükmemektedir. Enflasyon politikası içinde sabit gelirlinin maliye- tini azaltacak iş güvencesi yasa ta- sansına karşı reaksiyon bunu açık şe- kilde ortaya koymuştur. Bugün siyasal demokrasi sözcülüğü yapılarak kişilerin kazanma ve kazanç özgürlüklerinin eşit şekilde oluşmadı- ğı, yani ekonomik demokrasi hareke- ünin başlatılmadığı, açık siyasal ter- cihli partilerin hükümetleri yönetme- diği ülkelerde, enflasyon çözümü mümkün gözükmemektedir. Ülke- mizde siyasal ve ekonomik demokra- siyi beraber yürütecek açık siyasal ter- cihli hükümetler oluşana kadar enflas- yon beş yüz günlerin ötesinde de de- vam edecektir. ARADABIR ARSLAN KAYNARDAĞ Felsefeci- Ycr.ar Görele'deki Hasan Ali Yficel Kültür Merkezi Türkiye'nin yaklasık üç yüz yıldan beri gelişme çabası içinde olduğunu biliyoıuz. Geri kalmışlığın eğitimdeki bozukluklardan kaynaklandığı anlaşılmış, çareler aran- mıştır. Üst üste gelen acı yenilgiler, cahillikle savaşma- nın önemini açık seçik ortaya koymuştur. Bu nedenle, Cumhuriyet'in ilk yöneticileri özellikle eğitim alanına yönelerek işe başladılar. Geri kalmışlığın güçlükleri onları yıldırmadı. 1920 ile 1950yılları arasında ülkeyi aydınlığa götüren başanlı adımlar atıldı. 1700- lerin ilk yıllarında başlayan Türk aydınlanması Cumhuri- yet devrimleri ile hızlandı ve gittikçe daha bilinçli bir hal aldı. 1950den sonra isegerilemeler, yozlaşmalar birbi- rini izledi. Cumhuriyet'in eğitim bakanları arasında, özellikle üç kişinin adı unutulmamalıdır Mustafa Necati. Reşit Galip, Hasan Ali Yücel. Bu yurtsever insanlar yaptıkları hiz- metlerle eğitim tarihimizin üç temel aşamasına kişilikle- rinin damgasını bastılar. Hizmetleri o kadar büyüktür ki, üçünün de heykeli dikilmeli, adlarına kültür merkezleri kurulmalıydı. Yapılacak işlerden biri de eğitim müzesi kurmak, oradaki salonlara bu değerli bakanların adım vermek olmalıydı. Hasan Ali Yücel bilinçli bir aydınlanmacıdır, felsefe öğrenimi görmüşür. Yıllarca bilgisizliğin, bağnazlığın karanlığında kalan halkımızın eğitim gereksinmelerini çok iyi biliyordu. Tarih ve dil devrimlerini bir rönesans olarak nitelendiriyor, eğitimde akılcı ve ümanizmacı gi- rişimlerde bulunuyordu. Ümanizmacı kültür'e bağlı ol- mayan, etik değer tanımayan uzmanlıklardan yarar de- ğil zarar geleceğini söylüyordu. Başlıca amacı, felse- fenin aydınlığında düşünen, ülke için yararlı işler yapan, çalışkan insanlar yetiştirilmesiydi. Bir yandan Batı'nın kültür kaynaklarma, bir yandan da Türkiye'nin insan kaynaklarına gidilmesini istiyordu. Böylesine yurtsever ve insancıl bir eğitim anlayışı ka- raniık güçleri tedirgin etti. Bütün bu güzel girişimleri en- gellemek isteyenler Yücel'in temiz adını karalamaya çalıştılar. Elinden devlet olanaklarını aldılar. O yine de doğru bildiği yolda tek başına yürümekten geri kalmadı. tğitim, özgürlük, iyi insan, iyi vatandaş konularında ya- zılar yazdı, kitaplar yayımladt. Yüreği yaralı idi, ama yıl- gın değildi. Gelecek kuşaklar, Hasan Ali Yücel'i unutmayacaklar, O'nun ilkelerine sahip çıkacaklardır. Ona olan sevgi ve saygı, her geçen yıl daha çok büyüyecektir. Şimdiden haberler geliyor bize, Karadeniz'in bir ilçesinden gelen haberi vermek istiyorum: Görele halkı bir ay kadar önce belediye meydanına Hasan Ali Yücel'in güzel bir büstünü dikti. Törende yapı- lan konuşmalarda, yerel gazetedeki yazılarda onun kişi- liğinden, hizmetlerinden söz edildi. Şimdi şehrin kitaplı- ğına da Hasan Ali Yücel'in adını vermeye hazırlanıyor- lar. Bu kitaplık kısa zamanda genişletilerek kültür mer- kezi olacak, seminerler, açıkoturumlar düzenlenecek. Yukarıdaki haberi öğrenince heyecanlandırn, size de duyurmak istedim. Kitaplıkta bir de Hasan Ali Yücel bel- geliği (arşivi) oluşturulmasının yerinde olacağını düşü- nüyorum. Başta Yücel ve onun dönemi olmak üzere, Cumhuriyet eğitimi ile ilgili yayınlar, belgeler ve bilgiler burada toplansa ne kadar iyi olur. Araştırma yapacak kimseler gelir yararlanır. Görele'deki girişim son günlerin en güzel haberlerin- den biridir Başta Kültür Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve aydınlarımız olmak üzere herkesi bu örnek girişinıi des- teklemeye, Hasan Ali Kitaplığı'na bağışta bulunmaya çağırıyorum. TARTIŞMA Küllerde var olan uranyum Y atağan Termık Santralı çevresindeki yerleşim alanlannda radyoaktivitc değerlerinin kabul edilebilir sınırdeğerlerinin üzcrine çıkması üzerine kam'.ıoyu duyarlı halegelmiştir. İlgililer ise evsei ısıtmada kııllanılan kömürlerdc radyoaktivite olduğunu söyleyerek konutlarda ısınma için bu kömürlerin kullanılmaması gerektiğıni belirtmişlerdir. Daha sonr? nc tür bir önlcm alındığı anlaşılamadan santrala ait üniteler birer birer devreye alınmıştır. Şimdi, Türkiye 5. Enerji Kongresi(22-26 Ekim I990 Ankara)Teknik Oturum Tebliğleri cilt 3. sayfa 103-11 Ideki bildıriye( l) göz gczdirelim. Buna göre; 1- Yapılan araştırmalar<2.3) Manisa-Soma vc Muğla-Yatağan tcrmik santrallannda kullanılan lir.yit küllerinin uranyum ıçerdığini göslcrmektedir. 2- Yatağan Termik Santralı verileri: Güç: 210 M W, Günlük kömürharcaması: 16.500 T, gün, Günlük oluşanyer külü: 5000-6500 T'gün. Günlük oluşan uçucu kül: 30-40 T gün. Günlük oluşan SO:gazı:600T,gün. Bilindiş gibi SO2 liny itteki kükürdün yanması ile oluşmakta vedoğal ormanlık alanlan. tanmsal alanlan. insan sağlığını olumsuz bir biçimdeetkilemektedir. Konumuz termik santraldan atılan SO: gazı olmadığı için radyoaktifelcman uranyuma dönelim. 3- Yine aynı tebliğe göre; uçucu ve ycr küllerindeki uranyum göz önüne alınırsa Yatağan Tcrmik Santralı'nda yılda küller içinde 300 T uranyum oluşmaktadır. Bumiktar uranyum 600 MW gücündeki bir nükleer santrahn yıllık gereksiniminin 3.5 katından fazladır. Şimdi, konuşulması gereken şey bu miktardaki uranyumun insan ve doğal ortam sağlığına zarar vermeden nasıl ve nerede saklanmakta olduğudur. Bunun tatmin edici yanıtı alınmadan termik santrahn yeniden devreye alınması şakıncalıdır. İlgililerin bu kez, daha önce Çemobil olayındaki ilgililerin göstermiş olduğundan farklı bir davranış ve duyarlılık göstermelerini ve durumu tüm açıklığı ile kamuoyuna yazılı olarak açıklamalannı diliyonım. KAYNAKLAR: 1- S.Kalayhoğlu, E.Ünseren; Muğla Yatağan Termik Santralı Küllerinden Uranyum Kazanılması (Türkiye Ş. Enerji Kongresi Bildirisi), ITÜ Nükleer Enerji Enstitüsü, (1990) 2- D.Derman, N.Gönen; Soma Termik Santralı Uçucu Küllerinden Uranyum Kazanılması, MTAE Teknoloji Dairesi, Rapor No: 51,(1983) 3- Hepşen, Muğla Yatağan Bölgelerindeki Uranyumlu Linyitlerden Uranyumun Değerlendirilmesi, Doktora Tezi, İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü, (1976) M. Erdal Gûnel / Makine Yüksek Mühendisi PENCERE Nal Toplamak.. "Bugün AG'nin (Araştırma-Geliştirme) tüm dünya». birtakım basite indirgenmiş ölçütleri vardır. Bunları 4 kalemde sayabiliriz. llki GSMH'den (Gayri Safi Milli Ha- sıla) AG'ye ayrılan pay, ikincisi 10 bin çahşan nüfustaki araştırıcı sayısı, üçüncüsü özel sektörün araştırmaya ayırdığı pay ve dördüncüsü bilimsel yayınlar açısmdan Türkiye'nin dünya bilimine katkısı. 1990'da Devlet Istatistik Enstitüsü ile TÜBİTAK (Türki- ye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) yapmış oldu- ğu bir araştırmanın sonuçlanna göre Türkiye'de GSMH 'den AG 'ye ayrılan pay yüzde 0.33'tür. 10 bin çah- şan kişi içinde 7 araştırmacı var. Bilimsel yayınlar açı- smdan dünyada 40 ila46'ncı sıra arasında yer değiştiri- yor. Özel sektörün araştırmaya ayırdığı pay da demin bahsettiğim yüzde 0.33 içinde yüzde 18." TÜBİTAK Başkanı Prof. Tosun Terzioğlu, yukarıdaki bilgileri verdikten sonra sözünü sürdürüyor: "Bu sayılar değişebiliyor. Örneğin Almanya'da GSMH'den AG'ye ayrılan pay yüzde 2.5. On bin çahşan nüfustaki araştırmacı sayısı ise 55. Başka örnekler de verilebilir. Mesela Güney Kore'yi ele alalım. Orada GSMH'den ayrılan pay yüzde 2 'yi aşmış durumda. Araş- tırıcı sayısı da 10 binde 53. Güney Kore çok kısa bir süre içerisinde araştırma yaymları açısmdan dünyada 30'- unculuğa çıkmış, 55'inci sıradayken..." Cumhuriyet'in 'PazarKonuğu'Prof.TosunTerzioğlu- nun verdiği sayılar düşündürücü... * 1980lerden beri siyasal içerikli bir slogan çoğumuzun dilinde dolaşıyor: "- Türkiye çağ atladı!.." - Neden? ' 'Eskiden cebimizde Amerikan Doları 'yla ya da Alman Markı'yla dolaşamazdık, şimdi koy cebine dövizini iste- diğin gibi sokakta gez dolaş.." Eh, ölçü bu olunca çağ atlamak kolay. Cumhurbaşkanı özal bile, bir köy camisine bağış yapmak için cüzdanını açıyor, içinden 100 dolar çıkarıp imama veriyor. Çağ böyle mi atlanır? "Bilgi toplumu" ya da "bilimsel teknolojik devrim" gi- bi yeni deyışler bütün dünyada dalgalanıyor; çağımız değişik bir dönemi vurguluyor; öyleyse gelişmenin ne- resinde olduğumuzu, politikacıya sormayalım... Kimesoralım? Bilim adamına. "Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu"nu ölçütleri çok daha değişik... Biz uygarlığın neresinde ol- duğumuzu sağlıkla saptayabilirsek, nereye doğru yürü- yeceğimizi de biliriz. "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilim değil mi?" • Ülkemizde bilim ve sanat uzun süreden beri horlamyor, dışlanıyor; Türkiye'de dışarıya beyin göçü var; bilim adamına yeterli ortamı hazırlayıp sunamıyoruz; üniver- sitelerimiz YÖK'leşti. Bir toplum bu koşullarda derlenip toparlanamaz, bize köşedönücü değil, bilim adamı ge- rekli... Ne yapmalı? Sovyetler Birliği dağılinca kuzey komşumuzda bilim adamınınboynubükükkaldı. Peki, "beyinithalı'•"gerçek- leşemez mi? TÜBlTAK'ın bu yolda bir girişimi var, Ba- ğımsız Devletler Topluluğu'ndan bilim adamı ithali de ucuz... Terzioğlu diyorki: "Bu ülkelerde çok iyi bilim adamları var. Bugün 8a- ğımsız Devletler Topluluğu'nda bir bilim adamınm maa- şı ayda 40 dolar ve hayat koşulları onlar için çok zor..." 1930larda Hitler Almanyası'ndan kaçan bilim adam- ları Atatürk Türkiyesi'ne sığınmışlar, üniversitenin dü- zeyini yükseltmişlerdi, buna benzer bir olgu mu yaşana- cak? • Sığ politikanın didişmesinde beyinler de sığlaşıyor, ger- çek ölçütler kayboluyor, basın bu sığlaşmanın itici gücü- ne dönüşüyor. Oysa Türkiye, bilim ve teknolojiden yok- sun kaldıkça, uygarlık dünyasında nal toplayacaktır. Nalbantlık zanaatı çoktan tarihe karıştı masal oldu, değil mi?.. PERDE ARAUĞBVDAN Nadir Nsdi 4. bası 25.000 lira (KDV içinde) Çggdoş Yttyınlon Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htonbul ÇOK KAPILI ODA Asım Bezirci 3. bası 20.000 lıra (KDV it inde) Çağdaş Yuyınları Türkocağı Cad. 39-41 Cuğaloğlu-İslanbul Ödemeli gonderilmez. "Bir yazhk evim olsa, balkonunu çiçeklerle süslerdim!" Sağlıklı PAKSOY ÇİÇEK'ten çiçek gibi 3 yazhk ı PAKSOY ÇİÇEK'le çiçek gibi yazlıklarda, nice sağlıklı yazlara! Yazhğımz Mersin Çaltana'da, deniz kıyısmda! Mersin'in en güzel sayfiye yerlerinden Çaltana'da, her türlü konfora sahip tatil sitesinde, deniz kıyısmda 3 yazhk sizi bekliyor! Bu kampanya Mıllı Pıvango İdaresı'nın 3 Mart 1993 tarıh 0.13.00.02/585/2332 sayılı ıznı ile duzenlenmektedır Noter huzurunda yapılacak çekılışıe kazananlar 27 Hazıran 1993 tarıhlı Hurrıyet Cazetesı'nde duyuruJacaktır Kampanyaya 18 \aşından kuçukler katılamaz Kazanmak çok kolay! 2 PAKSOY ÇİÇEK cam şişe etiketini veya 1 teneke ambalaj kapağını en geç 20 Haziran 1993'e kadar PK 90, 01321 ADANA adresine yollayın, çekilişe katılın. Daha çok zarf yollayın, kazanın ! Artık yaz günlerini doyasıya yaşayın ! PAKSOY ÇİÇEK Türkiye'nin sağlıklı ayçiçek yağı PAKSOY TİCARETve SANAYI A.Ş. Adana (71) 21 07 63 (5 hat)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear