22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30MART1993SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Atatürk-İnönü , '\Voyzeck' Müge Gürman'ın yönetimiyle w izlenmeye ve tartışmaya değer' bir yapıma dönüşüyor fotoğraf sergisi • Kültür Senisi- Atatürk'ün foıoğrafçısıCemal IşıkseTin ailesi tarafından İnönü Vakfı'na armağan edılen Atatürk ve İnönü'nün fotoğraflanndan oluşan sergı. 31 Mart Çarşamba günü Beyoğlu Devlet Gıizel Sanatlar Galerisi'nde açılacak. 1925yılından itibaren Ataıürk'ü \e İsmet İnönü'yü yakından izlemiş olan ve binlerce fotoğraf çeken FoioCemal Işıksel'in II. İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle düzenlenen bu sergısinde, günümüze kadar hiç sergılenmemiş fotoğraflar da yer alacak. Sergi bir hafta açık kalacak D sergisi uzatıldı • Kültür Servisi- Maçka Sanat Galerisi'nde devam etmekteolan D sergisi iki hafta uzatıldı. Daha önceleri A.K.M. salonlannda ge'rçekleştinlen A. B. C sergilerinden farklı bir anlayış benimsenerek gerçekleştinlen sergide 10 sanatçının eserleri yer alıyor. Mekânolarak bir sanat galerisi ve iki çağdaş mobılya mağazasının tercih edıldiği sergide Osman, Selim Birscl,Yeit Stratmann. Serhat Kiraz, İsmail Sara>, Füsun Onur, Ayşe Erkmen. John Latham, Cenan Beykal ve Henri Basmadjian ın eserleri bulunuyor. Bu aradaFrançois MoreUet'nin Maçka Sanat Galerisi'nde 23 martta açılacağı duyuruJan sergisi sanatçının rahatsızlanması üzerine ertelendi. Aktunç'un Şarkıları • KültürServisi- Atatürk Kitaplığı'nda bugün "Canlı Eleştiri" bölümünde Hulki AkhınçWŞarkılar"kıtabı ele alınacak. Saat 16.00'daki toplantıy a eleştirmenler Oriian Alkaya ve Güven Turankatılacak. Keribar'ın dia gösterisi • Kültür Servisi- Fotoğraf sanatçısı Izzet Keribar. bugün saat 18.00 ve 19.00'da Istanbul Fransız Kültür Merkezi'nde Havvai'nin Oahu Adaşı.'nd.a,, çektiği dialann yer aiacağı bir gösteri gerçekJeştirecek. Pekineller'in konseri iptal •(A.A)- İstanbul Senfoni Orkestrası'nın hafta sonu konserleri kapsamında, 2-3 nisan tarihlerinde Güher-SüherPekinel ikilisinin solist olarak katılacağı konserler iptal edildi. İDSCTdan yapılan açılclamada. konserlerin GüherPekinel'in hastalanması üzenne iptal edildiği ve biletlerin iade edileceği belirtildi. İstanbul Üniversitesi Sinema Günlerî • Kültür Senisi-İstanbul Üniversitesi Sinema Kulübü tarafından düzenlenen Sinema Günleri kapsarrunda bugün Fransız yönetmen Jactjues Demy'nin "Tath Günler'Tılmi. yann Claude Saute'nin "'Sen ve Ben"'adh filmi, 1 Nisan'da François Truffaut'nun "Jules ve Jim'adlı filmi ve 2 Nisan'da Ingmar Bergman'ın "Sessizlik"filmigösterilecek. Deep Purple gecesi • Kûltür Servisi - Beyoğlu Atlas Pasajf ndaki Sefahathane'de çarşamba akşamı saat 21.30'da Deep Purple gecesi gerçekleştirilecek. Imagine Rock Centre işbirliğiyle düzenlenen gecede, 1968'den 1991'edek Deep Purple imzalı 26 şarkı dinlenecek. 'Küçük adam'ın ürkütüeü seraveni AYŞEGÜL YÜKSEL Tiyairo döncminin başından bu yana siınduğu ycnı yapımlarda ortala- manın üstünde bir vuruculuğa ulaşa- ma>an Ankara De\let Tiyatrosu'nun ıkincı tur oyunlarda yenilıkçi dene- meler içındc olduğu görülüyor. 'VVoy- zeck'te Müge Gürman'ın "Uyarca'da Şakir Gürzumar'ın. 'Yeniden Yarat- ma'da Tamcr Levent'in oyun metnını sahneye akıarmanın ötesine giden bir sahneleme anlayışını benimseyen özenli çalışmalan 'sahnc ola> lan'nı bir kezdaha başkentin tartışma gündemi- ne getiriyor. Müge Gürman'ın "Cadılann Mac- beth'ı'. "Köprüdeki Adam' ve "Mat- mazel Julie'yi izleyen dördüncü yapım çalışması olan 'VV'oyzcck". yönetmenin varlığını baştan sona hissettiren bir sahne olayı. Yapım. seyirci üstünde hem vurucu hem de bunalııcı bir etki yapan. "olumlu" ya da "olumsuz" bir doluözellik içerivor Bıçak sırtı inceliğindeki çLzgi ~ Olumlu özellıklenn başında. 19. yüzyılın ilk yansında dünyaya ve insa- na 20. yüzyılın gözlükleriyle bakabil- miş Alman oyun yazan Georg Büch- ner'in duyarlılığını yansıtma yolunda çok yoğun bir zihinsel ve sanalsal çaba harcanmış olması geliyor. Gürman, insanın insan olmaözelliğinigıtgideyi- tirdiği. çığnndan çıkmış. adaletsız ve acımasız -bclki de tannsız- bir dünya- da "insan' olmanın anlamını çözmeye çalışan 'küçük adam'ın ürkütüeü serü- venini dile getirirken iki yönlü bir an- latıma başvuruyor. Ahlak ve bilim gibi üstyapısal kasramlann "insancıhk'la olan ilintısını koparrruşlığjnı. "söz'ün bir iletışim aracı olmakıan çıkıp bir "baskı" aracına dönüştüğünü gösteren "mekanik' ve 'yüksek sesli" bir konuş- ma düzeni ıçınde yansıürkcn insanın yalnızhğını \e dayanıksızlığını yavaş tempolu bir konuşma düzcniyle "pes" seslerlc aktanyor. Ancak her iki ko- nuşma düzeninde de seslerin -anlaşı- lmayan bir nedenlc- aşın düzeyde çı- 'NVoyzeck'. yönetmenin varlığını baştan sona hissettiren bir sahne olavu 'olumlu' ya da 'olumsuz' özellikler içeriyor. nlaması sonucunda "söz" çoğu zaman uzak düşüren 'yalnızlığYnı ve 'ya- anlaşılmaz oluyor. Bu sorunun üste- bancılaşmışlığı'nı 'sessizliğin sesi'yle sinden gelinmesi gerekli, çünkü zaman daha bir vurgulayarak baş oyun kişi- zaman yabancı dilde oynanan bir sini 'sıradışı' kılıyor. Woyzeck yoksul duygusuna kapılı- ve eğitimsiz olmanın boyun eğmişliği- ni oyun boyunca doğal bir çaresizlik oyunun sonlanna doğru duyulan heli- kopter seslerinin gerçek mi yoksa oyun gereği mı olduğunu sormaya başlıyorsunuz kendinıze. Yapımın te- mel sorunu da böylece belirginleşiyor: Her bir sahneyi vurucu kılma, her bir sahnenin belirleyici plastiğjni yaratma adına dramaturjiden oyunculuğa dek çok özenli çabalar harcamış olan Gürman, "parçalar'ı sahne uzamı için- de bütünleştirmede zorluk çekmiş, bir başka deyişle 'bütün'e ulaşmada ge- rekli ritm ve tempo tutturulamamış. Seyircinin naba oyunla birlikte değil. kendi bildiğince atıyor bu durumda. Görsel- işitsel çarpıcılık Kalabalık ve gürültülü sahnelerde kusursuz bir takım oyunculuğu izleni- yor. Bu sahnelerde Ümit Arlan, Aclan Büyüktürkoğlu ve Rengin Samurçay, Gürman'ın sahne biçemine gösterdik- leri yatkınlıkla öne çıkıyorlar. Erdal Küçükkömürcü, sanki yaşamı bo- yunca Woyzeck'i oynamaya susamış- çasına başanlı. Yönetmenin du- yarlığını soluk soluğa paylaştığı. son derece dingin. yine de görsel-işitscl çarpıalığı olan bir oyunculuk çizgısi içinde Woyzeck'i baştan sona inandı- ncı kılıyor. Oysa Fatma Öney. Ma- rie'yi içenden değil dışandan ovnuyor sanki, Marie olmuyor. Marie'ymiş &** v a P l v o r - Yüzbaşı da Cemil Özbayer. doktor- d B k S ü öldiklri oyun ızliyormuş yorsunuz. Gürman, eğitim görmüş 'üst sınıf ın tavuskuşu edasıyla sergilediği 'çok bil- mişliğin' ardındaki kofluğu. abartmalı bir görüntü ve eylem biçimi içindc bol ışık altında gözler önüne sererken oku- mamış 'alt sınıfın, toplum baskıa ve doğal dürtüleri arasında bocalamasıru yalın bir hareket düzeni içinde. loş ışık altında dile getiriyor. Sahteliklerle ger- çekliklerin iç içe geçtiği toplu sahneler- de ise görsel- işitsel düzeyde alabildi- ğince renkli ve çarpıcı bir anlatım ko- taran Gürman. bu sahnelerde Woy- zeck'in kendi sınıfından insanlanna da içinde yaşamayı sürdürüyor. Okumuş sınıfın süreklı yargılamalanna hedei" olan, üçbeşkuruş daha çok kazanabil- mek için üstünde laboratuvar deneyle- ri yapılmasına katlanan. üstelik sevdi- ği kadın tarafından da ihanete uğra- yan bu duyarlı küçük adamın baş- kaldınsı yaşamla ölümü ayıran bıçak sırtı inceliğindeki çizgide belirleniyor. İkibuçuk saatlik tutsaklık Gürman. VVoyzeck'in karabasana dönüşmüş dünyasında iki buçuk saat tutsak ediyor sizı. Bu tutsakhğınız sı- rasında, özellikle de duyarlığınız Gür- man'ın kotardığı görseİ-işitsel zengin- liklere alıştıktan sonra alabildığince genişletilmiş sahne uzamının yeterince da da Burak Sergen, -tüm söyledikleri venmli biçimde kullanılmadığını algı- anlaşılmasa da- etkili birer yorum su- lamaya başlıyorsunuz. VVoyzeck'in gi- nuyorlar. Ali İpin, rolü daha çok ha- zemli sesler duyduğu sazlığın neden rek'ct vemimiğedayalı BandoÇavuşu-yğ ğ ğ y Ç ş sahnenin bir köşesine sıkışünldığını, nun üstesinden rahatça geliyor. Nur Marie'nin evinin neden seyirciierin Üzmen'in giysiieri ve Ekrem Kara- neredeyse üçte birinin rahatça izle- dağ'ın ışık düzeni Gürman'm yak- yemeyeceği bir noktaya yerleştirildiği- laşımını desteklerken Ceml Köroğlu'- ni, böylece Woyzeck ve Marie arası- nun çevre tasanmını çarpıcı kılmadakı nda geçen sahnelerin uzam acısından katkısının "küvet" ve 'laboratuvar neden ikincil düzeyde değerlendirildi- aygıtlan' gibi tasanmlarla sınırlı oldu- ğjni, seyirci uzamına taşan iki platfor- ğu görülüyor. 'Woyzeck' sahnelenme- mun üç dört sahne dışında neden de- si zor bir oyun. Müge Gürman bu zor- ğerlendirilrnediğjni, panayır sahnesin- luğu dürüstçe ve yüreklilikle göğüslc- de seyirdnin çok yakınında duran sfe- yerek 'izlenmeye ve tartışılmaya değer' vimli midillinın seyirciyi tedirgin ede- bir yapımla ortaya çıkıyor. Kutlan- rek dikkatini dağıtıp dağıtmadığını. masıgereken bir çaba... Ünlü İtalyan orkestra şefı Claudio Abbado, Telleas et Melisandel yönetecek Dııygıısallığuı doruk noktasındaKültür Servisi - Ünlü İtalyan yapmaktansa. bırakıp gitmeyi orkestra şefı Claudio Abbado. yeğledi. Kimilerine göre. kalıp şu sıralar Londra'da, Kraliyet savaşmalıydı ama doğrusu. bu Operası'nda Debussy'nin "Pel- da onun tarzı değildi. Pis bir leas eı Meü'sande"" adh'yapıtıru~ oyun oynarnaktansa, hiç oyna- yörietmeye ' n'azırlahı'yör. AV 'marnâyf yeğledi üftlü bfkestrâ bado'nun kısa bir süre önce çı- şefi. Peki şimdi eski görevinin mü- zik dünyasında getirdiği o gücü özlemiyor mu? "Hayır, kesin- likle. Aksine" diye yanıtlıyor. "Freelance" çalışmaktan kardığı aynı adlı albümü gözö- nüne alınırsa. "Pelleas et Meli- sande", Abbado'nun yoru- muyla puslu kuzey ışığından çok. sıcaak Akdeniz renklerine bürünmüş olarak gelecek sah- neye. Abbado'ya göre, De- bussy'nin bu yapıtı. "Son dere- ce romantik: bütün mesele du>- gusallığın doruk noktasını ya- kalamakta..." Müzik dünyasının önemli ödüllcrinden Koussevitzky ilc Mitropoulos'u alan, La Scala ve Viyana Fılarmonı'den sonra uzun yıllar Londra Filarmoni Orkestrası'nı da vöneten Abba- ş son derece hoşnut. Şu sıralar müzik dunyasına ilk "Fidelio"sunu s'unmaya hazırlanıyor. 1968- 1986 yillan arasında müzik yö- netmenliğini yaptığı La Scala'- ya döneceği yolundaki söylenti- lerin de asılsız olduğunu söylü- yor. Abbado ıle onun yerine ge- îen Riccardo Viuti arasındaki iJişkiIer de nedense hala sık sık basının malzemesı olmayı sür- dürüvor. Fotoğraf fırtınası • Insanal'ın 'Kültür Hareketi' Kültür Servisi- Aylık kültür sanat dergisı İnsancıl'ın 'Kül- tür Harckcti" fotoğraf fırtınası ile sürüyor. Açış konuşmasını Cengiz Gündoğdu'nun yapacagı et- kinlikler 29 mart-3 nisan tarih- lcn arasında y apılacak. Etkinlikler kapsamında Cengiz Özakıncı, dün "Görsel Kültür ve Fotoğraf konulu birsemıner vcrdi. İsa Çelik'in "Son Çalışma- lar" adlı saydam gösterisi 30 mart sah günü saat 18.00'de, Kamil Fırat'ın "Kırkpınar Yağlı Gürcşleri" konulu say- dam gösterisi 31 mart çarşam- ba günü saat 18.00'de. Sedat TosunoğJu'nun "Demiryolu ve İnsan. Cumalıkızık" adh saydam gösterisi 1 nisan per- şcmbe günü saat 18.00'de izle- nebilecek. "Belgesel Fotoğraf Üzerine bir Değerlcndirme" konulu 2 nisan cuma günü saat 18.00'de başlayacak tartışmaya Ahmet Öncr Sczgin. Hatıcc Tunccr, Erdal Yazıcı ve İbrahim Ak- yürek katılacak. "Madenci Fotoğraflan" konulu bir fotoğraf sergisinin dc dıızcnlendıği etkinliklcrin son gününde "Fotoğ- rafçılığımız Üzerine Üç So- run-Üç Öncelik" konulu bir tartışma vapılacak. Alberto Modiano, Aramis Kalay, Cengiz Özakıncı. İbra- him Akyürek, Kamil Fırat ve Sevil İj'zrek'm katılacağı tartı- şma <>aat 15.00'te başlayacak. (Yer: İnsancıl Okuma Ti- yatrosu Salonu. Tel: 513 93 99) Devlet Tiyatrolan yasası bir an önce çıkmalı • Claudio Abbado/freelance' çalışıyor ama bu arada Berlin Filarmoni Orkestrasf nda Karajan'ın yolunda 'baş' şef olarak görevini sürdürüyor. do. Londra'da bir anlamda anı- lannı tazeliyor. Ama İngiltere'- nin konser salonlan konusunda son derece umutsuz: "Cardiff ve Birmıngham fena değil. Ama Londra'ya çok daha iyı konser salonlan yakışırdı" di- yor. Abbado'yu şu sıralar en çok hoşnut kılan. artık işin "yöneti- cilik" yanını bırakıp yalnızca müziğiyle ilgileniyor olması... Sanatçı. 1991 yılında Viyana Devlet Operası'ndaki yönetici- lik görevinden istifa etti. İstifası "sağlık koşullan" nedeniyle açıklansa da Abbado'nun Vi- yana'yı terketmesinin gerçek nedeni. aslmda ötekı yöneüci- lerden Ioin Holender ile ters düşmesiydi. Holender, büyük yıldızlar istiyordu, büyük kon- serler, hızlı başanlar-işın "kay- mağınr' hemen yemek istiyor- du bir anlamda; bunun için Ab- bado'nun en çok önem verdiği projeierini engellemeyi bfie ba- şardı...Abbado ise, mısilleme Abbado bu arada Berlin Fi- larmoni Orkestrası'nda, Her- bert von Karajan'ın yolunda. "baş" şef olarak görevini sürdürüyor. Yöneticiliğin so- runlanndan çok uzakta. yalnı- zca "müzik volu"nda sağlam adımlar atıyor. Ama başanlan- ndan konu açılınca. son derece utangaç davranıyor! "Müzik eleştirmenlerini genelde oku- muyorum. Ama dinleyici çok sıcak davranıyor" diyor. Berlin'den çok hoşnut: "Sa- natsal gelişim acısından, Ber- lin'in sağladığı olanaklar hiçbir Avrupa şehrinde yok."Claudio Abbado'nun büyük zevklerin- den biri de genç orkestralarla çahşmak. Bunu, "Her türlü yeni düşünceyeaçık olağanüstü müzisyenlerle çahşmak" olarak niteliyor. Bu genç orkestralar- dan biri de Avrupa Tophıiuğu Genclik Orkestrası. Abbado. yakında Londra'da çok emek verdiği gençlerden kurulu bu orkestrayı da yönetecek. YILMAZONAY t)iinya Tiyatrolar Günü. tiv at- ro sorunlanmızı en ciddi biçimde irdelemimize vesile olmalı diye düşüntiyonım. Gündemdeki Dev- let tivatrolan vasası ber+ıaldeönde gelen konulardan biri. Yasa ta- sansı bepimizin özlemierini bire- bir karşılamav abilir. Ama tek tek görüşlerimiz de birbirini pek tut- muvor doğrusu. Çünkü tivatn)>- la iîgili derneklerimizin. kuruluş- lanmızm, tiyatro yasasına ilişkin bir toplu hazıriığı, çalışması ol- mamış. Devlet Tiyatrolan >a- sasını bile öncelikle Kültür Ba- kaıdığı'nm ve Devlet Tiyatro- lan'ndan sanatçı insivarifjerinin (TOBA\ dahil) ele almış olması ibret verickiir. kentlerin, o ülkelerin sanatçılan aptal mı ya da " tiyatro sanatıntn doğası"nı bizden az mı biliyoriar Hele. elindeki yetkilerin - di- veliır. bir bölümünü- özerk ya- pılara bırakmayı hedefleven bir vasa için bizzat şu andaki Ba- kanlık ve şu andaki Genef Müdür çaba sarfedivorken, "en iyT'yi arama gerekçesiyle bile olsa bu çabavı desteklemekten kaçı- nmayı iyive yormak mümkün de- ğil. Çünkü şu durumda "en iyf\ "i> i"nin düşmanı olmakta. Örneğin. ister özerklik adma, ister demokratiklik adına, her kunıl inesini. ner yöoeticiyi ve vönetmeni Devlet Tiyatrosu sa- natçılarının secmesi tarzındaki bir romantik talep, şu soru ile • Mevcut statüden rahatsız isek, aynntıda farklı görüş ve isteklerde olsak bile gündem- deki yasa değişikliğini ilke olarak destekle- meliyiz, hatta biran önce yasallaşması için özel çaba sarfetmeyiliz. Orkestra şefi Claudio Abbado'nun büyük zevkkrinden biri de genç orkestralarla çaltşmak. GSF 11. Tiyatro Haftası 'Kültür kirliliği ve tiyatro'İZMİR (AA) - Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakûltesi tarafından her yıl düzenlenen tiyatro haftası dün başkdı. EtkinlikJer. 3 nisana dek »ürecek. Dokuz Eylül Üniversitesi Giizd Sanatlar Fakültesi Sah- ne v« Görüntü Sanatlan Bölü- mü cğrencileri ileöğretim üye- lerinn katkısıyla hazırlanan tiyat-o haftası, Hılton Oteli'- nde iün Ankara Üniversitesi öğreim üyesi Prof. Dr. Seıda Senff'in ka'eme aldığı "32. Dün<a Tıvatrolar Günü" bıldiısınin okunmasıyla baş- ladı.Buarada l992SuatTaşcr Kısa Oyun YanşmaM'nda de- rece}e gırcn ovunlar da belir- lendi. Bu yılın ödül kazanan oyunlan "Dünyalılar", "İhti- yarlar Baladı", "Sokak Kapısı" ve "Sabaha Çok Var", tiyatro haftası çercevc- sinde fakültenın Suat Taşer Tiyatro Salonu'nda hafta bo- yunca sahnelenecek. 11. Tiyatro Haftası'nda aynca "Dekor-Eskız-Maket" sergisi de açıldı. Sokak Tiyat- rosu da İzmir'in çeşılli semtle- rindeki alanlarda oyunlannı halka ücretsı/ olarak sahnele- yecek. Tiyatro haftası sürcsıncc Atatürk Kültür Merkezi'ndc liyatro uzerine çok ^ayıda konfcrans da gcrçckleşiirıle- cek. Pnıl. Dr. Ö/dcmir Nutku. "Türk Tiyatrosunda Şiddetin Konumu", Doç. Dr. IVfurat Tunçay "Kültür Kirliliği ve Ti- yatro". Yard. Doç. Dr. Efdal Sevinçii "Müslüman Türk Kadınının Sahnc Sanatlan Özgürlüğü 70 Yaşında", Yard. Doç. Dr. Hülya Nutku "Sanatçı Adayı", öğretim gö- revlisi Didem Uslu "Çağdaş Amerikan Tiyatrosunda Va- roluşçu Tcmaiar" ve öğretim görevlisi Deniz Mutlu "Çocuk Tiyatrosunda Dckor" konula- nnda bırer konfcrans vcrccek. Hafta kapsamında tiyatro sa- nutçılun Haşim Hekimoğlu ve Çetin Köroğlu da "Tiyatro 1le Geçen Yıllar" konusundasöy- Devlet Halk Ozanlan Topluluğu kuruluyor Halk Ozanlan güvenceye kavuşacak • Kültür Bakanı Sağlar. Kültür Bakanlığı olarak Aşık Veysel ve diğer tüm halk ozanlannı çağdaş ve bilimsel bir yaklaşımla değerlendirmek için çalışmalar yaptı- klannı söyledi. ANKARA (AA) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar, halk ozanlan geleneği- nûı etkin bir biçimde sürdürülmesine katkıda bulunmak amacıyla. "Dev- let Halk Ozanlan Topfuluğu" kura- caklannı açıkladı. Kültür Bakanı Sağlar, Kültür Ba- kanlığı olarak Aşık Veysel ve diğer tüm halk ozanlarını çadas «e bilim- sel bir yaklaşımla dcğerlendirmck için çalışmalar > aptıklarını kay detti. Bakan Sağlar, bu çerçevede "Devlet Halk Ozanlan Topluluğu" oluştura- caklannı ve bu konudaki çalış- malanmn son aşamaya geMiğini açı- kladı. Sağlar, halk ozanı geleneğinin ya- şatıunası ve geliştirilmesi için 1993 yılı biıtçesinden ilk kez ödenek ay- nldığını da bildirdi. Kültür Bakanı. yavınlanmakta olan "Halk Ozan- larının Sesi" 1 dergisi ve "Yaşayan Halk Ozanlan Antolojisi" ile halk ozanlannın üriinlerinin geniş kitlele- re tanıtılmasının sağlandığını ifade etti. Halk ozanlannın anılarmı canlı tutmak amacıyla anıt-mezar proje- leri başlattıklannı anunsatan Sağ- lar, bu kapsamda Niğde'nin Bor il- cesinde Aşık Tahiri. Tokat'ın Nik- sar ilçesinde Erzurumlu Emrah, Yozgat'ta Yozgatlı Hüzni ve Erzu- rum'un Narman ilçesinde Aşık Süm- mani adına anıt mezar yaptırdı- klannı ve birçok halk ozamnın da anıtlannı dikmeyi sürdüreceklerini anlattı. Sağlar, halk ozanlannın sosyal güvencelerinin sağlanmaM amacıvla da çalışnıalar yaptıklannı kayde- derck "1992 vılı içinde mağdur du- rumda olan halk ozanlanmız ile va- şamını yitiren halk ozanlanmızın ai- lelerine müzik ve sinema sanatmı destekleme fonundan karşılıksız ola- rak verilen maddi yardım bu yıl da artarak sürmeRtedir" dcdi. Ödenekli tiyatrolann çağdtşı merkezi yaptstna yöneiik açık bir rahatsı/lık bugüne dek gereği gibi dile geririlmemis.se. şimdi varılan noktada. aman durun iyice bir dü- şünelim demek. biraz da mevcut statüde diretmek anlamına geli- yor. Öyle ki. yalnızca oyunlara bakarak Devlet Tiyatrolan'nı si- lip armak bile içtenİikü bir karşı çıkış değildir. Dolayisıyla diyonım ki, mev- cut statüden rahatsız isek, ay- nnttda farklı görüş ve isteklerde olsak bile. gündemdeki yasa de- ğişikliğini ilke olarak destekle- meliyiz, hatta biran önce \ asalaş- ması için özel çaba sarfetmeliyiz. Süreç içinde daha iyiye vanlır. Şunda anlaşıyor muyuz: Tüm ül- kedeki devlet tiyatro birimlerinin her bakımdan tek bir genel müdür buyruğunda olmasını isteyen ve bakan j a da genel müdür atamalı bir sansür kurulu niteliğindeki edebi kunıl içeren mevcut yasa. ülkemizin eriştiği sanat potansi- yeli acısından akd almaz derece- de çağdışıdır. Hatta, rüm ülke bir vana, örneğin yalnızca Beriin'- deki, Londra'daki, Paris'teki ödenekli tiyatrolann- ister devlet, ister belediye- hepsinin tek bir sa- nat yönetmenin buvruğunda ol- masını bile aklınız alıyor mu? O karşılaşabilir : O zaman niçin v alnız kurum sanatçılan? Tiyat- ro sanatı tüm toplum kesimlerini ilgilendirivor. Yani seçimi abart- manın sonu gelmez. Aynca de- mokratiklik yalnızca iç yapıda değil. asıl üreten sanatın içer^ğin- de. işlevindedir. Öte yandan, bu iyi niyetli abartmava karstiık, "tiyatro dik- tatoryayla yönetflir" savıyla mevcut statüyü savunanlara da benim bir sorum var : O zamaıı niçin > alnız devlet tiyatrolan? Ti- v arronun "doğası" diktatorya aerekririvorsa. devlet. belediye, ö/el ülkedeki tüm profesyonel ti- vatroların başına tek bir diktatör isteyiniz! Elbet iki uç da yanıhyor. Esas olan, repertuvar seçim ve uygo- lamasında bağımsı z birimler (en- semle'ler). onların başına belli sû- relerle gelen bağımsız ve iç işle- vişte tam y etkili birim sanat yö- netmenleri. bütçe dağıltnunda özerk kunıl ve hedef olarak çok sayıda birimin ülke içinde ve dışında özgürce sanat yartstna girmesinin sağlanmasıdır. Dün- yadaki uygulamanın temeli bu. Öfcsi, her ülkeye göre değişen aynntı. Bu süreci başlatalım, bir an önce lütfen ! Bu şans bir daha ele geçmez. Özel Boğaziçi Lisesi'nin Kitap ve şiir günleri Kültür Servisi- Özel Boğazi- da Pınar Yılmazer ve Buket çi Lisesi Kitap ve Şiir Günleri'- Uzuner saat ] 2.00-15.00 arası. nde Gülten Dayıoğlu, Tank Erdal Atabek ve Nennin Bez- Dursun K., Buket Uzuner gibi men saat 10.30-15.00 arası, 7 ünlü yazarlann da katılacağı nisanda Tank Dursun K. ve etkinlikler kapsamında kitap Güiten Dayıoğlu saat 11.00- sergisi açılacak, söyleşi veimza 15.00 arası kitapiannı imza- günleri vapılacak. layacak, okurlanyia söylcşe- Jale Sancak bugün saat 13. cekler. 00-15.00 arası. 31 martta Kür- Konferans salonunda dü- şat Başar ve Mario Levi saat zenlenen şiir günleri kapsa- 10.30-13.00 arası. Salim A. mında ise 8 nisanda saat 13 30- Kırkpınar saat 13.30-15.00 15 00 arası Orhan Veli şiirleriy- arası. 1 martta Osman Şahin le amlacak. Sunay Akın ve Ak- ve Öner Yağcı saat 11.00-13.00 gün Akova 9 nisan günü saat arası. I nisanda Duygu Ascna 13.00-15.00 arası düzenlenen saat 10.30-12.30 arası. 5 nisan- toplantının konuğu olacaklar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear