16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR1YET 22 MAR i 1993 PAZARTESI S DUNYADA GEÇEN HAFTA Nükleerbisküviler Soıııaliyohında EDtPEMİLÖYMEN LONDRA -1960'larda Soğuk Şavaş'ın en dondurucu yıllannda Ingilizler. neolurneolmazdiyerek bir nükleersaldıma karşı hazırlıklı duruyorlarmış. Savunma Bakanlığı, böyle bır saldın olurda insanlar sığınaklara doluşursa ne yiyecekler diyedüşünmüş. Ve yüksek proteinli bisküvi yaptırmış. Tam 200 bin ton. Milyonlarca. Herbiri 15gram ağırlığında ve 71 kalori veren, tatsız, tuzsuz, ama işe yararcinsten. Öyle ki günde 6 tane yiyene başka gıda gerekmiyormuş. Tarifnamesi hiç iç aciçı değil karbonhidrat meraklılan için: Un. ayçiçek yağı. şeker. luz. amonyum bikarbonat ve sodyum metabısülfat. Ama amaç, ağız zevki değil, hayatta kalmayı sağlamak. İngilizlerin bekledikleri nükleer saldın gelmeyince bisküvilerelde kalmiş. Eldedediysek. gayet fenni yöntemlerle saklanmış tabii. Hava geçirmez ambalajlar içinde, plastik örtülere sanlı biçımde, ısı ve nemi ayarh özel depolarda. Sadece bisküvi de saklamamışlar. Kuru maya, yağ, şeker ve un da saklanmış. Ama bunlar daha kolay bozulduğu için de üşenmeden ve hiç aksatmadan, belli aralıklarla İNGILTERE bayatlayanı alıp. tazesini koymuşlar depoya. Bütün bu operasyon için bir Bisküvi Müdürlüğü kurulmuş. Depolarda sırf bisküvilere baksın diye Bisküvi Nöbetçiliği de Savunma Bakanlığı kadrolannda yer almış. 25 yıllık nükleer bisküviler geçen hafta ortaya çıkü. İlk günkü kadar taze olduklannuyiyenlersöylüyor. Karton kokuyorsa da kupkuruysa da artık o kadar olacak. Nükleer savaşta içi fındıklı bisküvi yemek her halde kimsenin aklına gelmezdi. İngiliz halkının mevcut proteinine protein katamayan bu bisküv iler şirndi Somali yollannda. 2,500 tonunu. "Çocuklara Yardım Fonu" ve "İngiliz Denizaşın Yardım Bakanlığı" oraya yolladı bile. Depolarda durupduran, bisküviler ve "unlu mamül" üretimi için gerekli diğer un, şeker vesaire devlet laboratuvarlannda incelendi. Mikropsuz ve yenilebilir olduklan saptandı. İnceleme. sadece yiyecekler için de yapılmadı. Depolarda seyyar fınnlarda vardı. Savaşçıkarsa, bu fınnlar hemen devreye sokulacaktı. Savunma Bakanlığı, bu fınnlann da belli aralıklarla kullanılmasını ve ekmek yapılmasını öngörmüş. Kayıtlara göre son deneme 4yıl önce yapılmış. Kocalan askerolan kadınlann çoğunlukla katıldıklan "Kadın Gönüllüler Taburu" bu işi üstlenmiş. Seyyar fınnlarda sadece ekmek değil, hamur tatlılan da yapılabıliyormuş ve tabii. her askerin temel gıdası olan patates de haşlanıyormuş. Şimdi bu seyyar fınnlar da açıkarttırma iie satılacak. Çünkü hükümet. bu stratejik depolan kapatıp Bisküvi Müdürlüğü'nüde kaldınp Bisküvi Nöbetçilerinede yol veriyor. Eııkalıramaıı general bizimgeneral FRANSA MİŞEL PERLMAN PARİS- Fransa'dagünün adamı bir general. Buaskerden gururduymayan pek kalmadı ülkede. Tabii. oy pusulasıymış, milletvekili seçımiymış. bunlardan hiçbıriyle ilgisi yok Philippe MorilloıTun. Ellisinde, dinc. tığ gibi bir general. Bosna'nın gayet iyi tanıdığı bu asker. kışiliğinin biraz da "inatçı' yanıyla nihayet insani yardımı Srebrenica kentinc ulaştırmayı başardı. Şimdi sağdan soldan sesler yükseliyor: "Bro\a adama" dıye. Aİkış tutuluyor ve de kaygıyla heyecan kanşımı bir duygu içinde, alabildiğince dökülüyorgözyaşlan... Srebrenica, I9martgünüsaat 17.00sıralannda haberi aldığında sevinççığlıklan atmış. Düşünün. Sırplann insanlık dışı davranışlan nedeniyle dünya ılc ilışkileri epeydir kesilmiş kente nihayet ulaşabilen insani yardım tam 18 kamyon dolusu ve de 2 ambulans. Yani aclığın sanasını çekmiş yaklaşık 60 bin kişiye. azda olsa umut veren bir gelişme. Sırp bölgesinde 8 günlük bir bekleyişten sonra hedefevanş. Uzunpazarlıklar sonucu. konvoya eşlik eden Birleşmiş Milletler'in 2 zırhlı aracından. Sırplann baskısı üzerine vazgecen general Morillon, aynca dönüş aşamasında, hasta ve yaralılan Srebrenica "dan Tuzla'ya doğru uzaklaştırmayı da başarmış bulunuyor. Generali tanımayan yok gibi şimdi Fransa'da. Zira tüm TV ve radyo istasyonlan gün geçmiyor ki haber bültenlerinde Philippe Morillon ile gerçekleştirdikleri ses bağlantısını yayımlamasın. Ve Srebrenica'da parazitlerin cızırtısı arasında duyuluyor şu sözler: "Her gün kadın ve çocuklar ölüyor buralarda"... Bosna'daki Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Komutanı Fransız generalinin. kendi kişisel çabası ve inadıyla gerçekleştirdiği insani eylemlere bir yerde klasık siyasal çevrelerin görüşlen de kanşmıyor değil. Fakat sözlü bireylemin ötesinegitmeyen, kimi zaman an niyetli laflar. General Morillon'un dedikleri ise daha basit ve gerçekçi. 175 ton gıda maddesiy le çeşitli ilaçlann dağıtımının yapıldığı Srebrenica'nın, günde en az 60 ton yardıma gereksinimi olduğunu vurguluyor. Bu gerçeği. bazı vurdumduymazlann suratma çarparcasına! Başkarila oyun oynamanm keyfi... ABDBaşkanıBHl Clinton çocuklara ve müziğe olan sevgısini her yerde gösteriyor. Geçen hafta Atlanta'da iş adamlanyla yapacağı toplantıdan önce, bir kreşi ziyaret ederek çocuklarla oyun oynayıp, müzik yaptı veşarkı söyledi. Küçüklerbelkide yanlannda diz çöküp kendileriyle oyun oynayanın Amerika'nın Başkanı olduğunun tarkında biledeğildi. 4yaşındaki Tamela yanıbaşındadavul çalan Başkan Clinton'a gitarda eşlik ederek şarkı söyledi. Bill Clinton çocuklaria birlikte olduğunda, dünya ve ülke sorunlanndan uzaklaşmanın mutluluğunu yaşıyor. (Fotoğraf: REUTER) Işsizler ordusunaher gün 8bin Ispanyolkatılıyor ALİKIŞLAK MADRİD - Aldı başını gidiyor işsizlik. "Dur'diyen var elbette. ama takanyok. Her gün 8 bin İspanyol işsiz sıfatı kazanıyor. Bu gidişle Felipe'nin başını yiyecek, kasım ayında genel seçimler var. Biraz ekonomi rnürekkebi yalamışlığım var. İyi ki var. Öylesinekanşık mıdırhep bu ekonomi işleri, yoksa İspanyollar mı böylesine arapsaçına çevirmişler, anlamak zor. Enflasyon bir canavardır. İşsizlik öylesine yüksekür ki kimse ölçmeye bile gerek duymaz. Yolsuzluklar gırladır; köşe dönmek hünerdir. sosyal kültürdür. Yada bir ülkenin ekonomisi dostlar başınadır. Enflasyon yüzde bir iki. işsiz yok, sosyal güvenlik tam... Gelelim İspanya'ya. İspanya, 'gelişmekteolan' falan değil de, "gelişmiş" bir ülke. Ama bu 'gelişmışliğe' zıt öyle kırmızı rakamlar v ar ki ekonomi kitaplannın yazdıklan pek tutmuyor. Çarpıklıklar.çelişkilerdolu. Kişi başına milli gelir 14 bin dolar. Yani or»alama bir İspanyol. benım ortalama bir vatandaşımdan 7 kat daha zengin. Ama gel gör ki bu 14 bin dolarlık ülkede. çalışabilir 15 milyonluk işgücünün ancak 12 milyonu bir işi ucundan tutma şansını yakalamış, geri kalan 3 milyon İspanyol işsiz. Bu da yüzde 20 işsizlik oranı demek. Felipe Gonzaiez'in sosyalist hükümeti kesıntisiz tam on yıldıriktidann tadınıçıkanyor. Ama artık fıesta. şenlik bitmişe benziyor. Muhalefet bastınyor. Gündem hep işsizlik. Felipe. "Benim suçum değil. baksana tüm dünyada ekonomiler gümbürtüde, yani resesyonda" diyecek oluyor ama muhalefet affetmiyor: İşsizlik "geçici" değil, 'yapısal' diyor. Senin yapın. sistemin. ekonomik politikan bozuk. diyor. Sen çekil. ben geçeyim: liberal politikalanmla üç günde işsizlik tamam! Yapısal ise işsizliğin nedeni. İspanypllann yapılannı incelemek gerek. İş var daçalısanmı yok, yoksa iş mi yok? Hani bir görüşe göre adam akşama kadar kahvede oturur. kağıt oynar, çalışmak istemez. tembel tembel yatar. Oysa isteyen herkese iş vardır. Yani işsizlik, insanlar çalışmak istemedikleri için vardır. Belki de İspanyollann kanlannda yüksek oranda"Akdenizlilik, güneylilik" karakteri yoğunlaşmıştır. Yaşamın tadını çıkarmaktır amaç. Sabahın köründen akşam karanlığına ve de böylesine bir ömürboyu çalışacağına. ucuz bir barda iki kadeh atıp gününü gün etmektir. Kişilerin gıderek toplumun kanı ve yapısı, sistemin yapısını etkiler ve belirler. Sorun yapısal ise muhalefet de İspanyollann karakterlerini, kanlannı değiştiremeyeceğine göre işsizliği de önleyemeyecektir. Faizleri düşür, şirketler yatınmlanrv arttırsınlar, işsizlik düşsün diyor muhalefet. Ama Felipe'nin işine gelmiyor bu. Faizler düşerse yerli-yabancı yatınmcı parasını bankadan çeker. İspanyol pesetasının değeri düşer. Peseta. Avrupa para sistemi içinde; öyle istediğin gibi paranın değcrini düşüremezsin. Avrupa Birliği kurallanna uymak gerek. yoksa Av rupa Treni'nden aşağı atı verirler. Felipe'nin hiç de ödün verecek hali yok, ne olursa olsun ilk hızda trene binmek istiyor. Dış ticaretmin yüzde 60"ını Avrupa Topluluğu ülkeleriyle yapıyor İspanya; dışlanmayı göze alamazyani. Yüksek faiz. yabancı sermayeyi çekiyor. Paran değerleniyor. Ama yatınmlar düşüyor. y aunmcılar y üksek faizi sevmiyor. Ve ekonomi büyümüyor. Ve işsizlik... Devleı borca girsin, diye komünistlervedesendikalar;iş yaratsın devlet. Olmaz. diyor Felipe. devletin borca girmesı "bugün ekmek, yann açlık" demektir. Hem Avrupa trenine binebilmesi için iç borçlann yüksek olmaması gerek... Sağcılar, Avrupa Para Sistcmi'ndençıkmak istiyorlar, İngilterenin yaptığı gibi sonra da rahat rahat faizleri düşürmek. kamu borçlanmasını arttımnak. Ama o zaman enflasyon canavan azar. Olsun. diyor sağalar; düşürmek gerek. enflasyon önemli değil! İşe bakın ki işçi sendikalan da aynı şeyi söylüyorlar. Aynı Felipe'nin sosyalist hükümeti de 1982'de hükümete geldığinde. şimdi şağcılann dediğinin a> nısını diyordu: Önce işsizlik. sonra enflasyon! O zaman da sağalar 'önce enflasyon. sonra işsizlik' diyorlardı. O senede ağızlar değişti yani! Şu dünyanın işine bak. solcular sağcı. sağcılar solcu oldular. Olan yine işçilere oldu. Kitaplara göre enflasyon artarsa işsizlik düşer. işsizlik artarsa enflasyon düşer. Felipe'nin de hakkını yememek gerek; Franco'dan gelen yüzde 30 enflasyonu yüzde 6'ya düşürdü. 3 milyon işsizın yansı işsizlik maaşı alıyor. Felipe, bir buçuk milyon yeni iş yarattı. ama işgücü de 2 milyon arttı. Yani işlerpek tıkınnda gitmiyor. Kasım ayında işsizler Felipe'nin işini bıtirmezlerse İspanya, Avrupa Birliği Treni'nin son vagonuna da olsa tutunabılirler. Hele bir treni yakalayalım önce. doldurduğumuz gibi işsizlen trene. ver elini Almanya, Fransa. İngiltere... AMLAR-KAMLAR ECMEL BARUTÇU Bunlarla mı Federasyon? 17marttarihlibasında, Dışişleri BakanıHikmetÇetin- in "Artık Kıbns'ta federasyonun anlamı kalmadı. Bunu ikili görüşmelerde anlatıyoruz. Federasyonların dağıldı- ğı bir dönemde, bu yöntemde ısrarlı olmanm anlamı yok" şeklindeki beyanının yer aldığını gördüm. Bu sözler, Türkiye'nin Kıbns'ta federasyon tezinden uzaklaşmaya başladığının ilk önemli işareti olarak gös- terilmektedir. Boylece kişisel düzeyde clabilecek farklı düşünceleri hariçtutarsakTBMM deki siyasi partilerin hemen hepsi- nin Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda aynı çizgiye gelmiş olduğunu görürüz ki bu durum, sorunun çözü- münde Kıbrıs'taki ve dünyadaki gerçeklere daha uygun bir istikamete yönelmeyi sağlamak bakımından Tür- kiye'nin daha güçlü şekiide hareket etmesini mümkün kılacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Kıbrıs konu- sunda yakın geçmişte yapılan hataların tekrarına mey- dan vermemek olmalıdır. Unutmamak gerekir ki bu tu- tum değişikliği üzerine Batı'dan ülkemize yönelik bazı girişimler kendini göstermekte gecikmeyecektir. Kıbrıs meselesi halledilirse Türkiye'nin AT'ye girmesinin ko- laylaşacağı tekrar söylenecek, hatta birtakım insanlar öne sürülecek ve bilinen oyunlar yine tezgahlanacaktır. Bunlara kapılmamanın yolunu Kıbrıs konusunda Dı- şişleri'ndekiuzmangörüşleredeğerverilmesındegörü- rüm. Bu konudaki görüşümü daha önce bu köşede yazmış ve Kıbrıs meselesi çözümlenirse Türkiye'nin AT'ye gir- mesinin kolaylaşacağını ileri süren Batılı çevrelere ina- nacak kadar saf olmadığımı belirtmiştim. O yazımı tek- rar okumak için kütüphanemi karıştırırken Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs konusunda 4 Mart 1964 tarihinde al- dığı karar üzerine Ada'ya gönderilen Barış Gücü'nün oradaki faaliyetleriyle ilgili olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin yayımladığı ilk devresel raporlar elime geldi. Bunları rastgele karıştırdım. Neler söylemi- yor ki Genel Sekreter: "21 Aralık 1964 günü Kıbns'ta şiddet hareketlerinin patlak vermesinden bu yana Kıbrıslı Türklere Rumlar tarafından çeşitli kısıtlamalar getirilmiştir. Kıbrıslı Türk- lerin yollarda serbest şekiide dolaşmalarına konulan kısıtlamalar yüzunden Kıbrıs Turk toplumunun dünya ile tlişkisinin kesilmesi bu toplumun üyeleri için büyük sı- kıntı yarattığı gibi onlarm ekonomik faaliyetlerini de cid- di biçimde bozmuştur. "Âçlıktan ölmek üzere olduklan yolunda Kıbrıslı Türk- lerden alınan şikayetler üzerine Barış Gücü nün yaptığı ilk inceleme, köylerin yüzde 40'ında un olmadığmı, yüz- de 25'inde ise bir iki hafta yetecek un bulunduğunu gös- termiştir. Süt ve sütten mamul gıdalar ile pirinç ve tuz ihtiyacı en yüksek düzeye çıkmıştır. Gazyağı ıkmali son derece sınırlı şekiide yapılmaktadır. Köylerde tıbbi ba- kım hemen hemen yoktur. Şehirlerdeki durum. köylere nazaran daha iyi olmakla beraber, çabuk şekiide bozul- maktadır. "Türk toplumunun ticareti esaslı surette bozulmuş ve işsizlik çok yüksek düzeye çıkmıştır. "Kıbrıs Türk toplumunun takriben yansı yardımla ya- şar hale gelmiştir. 25 bini mülteci, 23.500'ü işsiz ve 7. 500ü kayıp ve sakat kalmış kimselerin aileleri olmak üzere toplam 56 bin insan Kızılay'ın Türkiye'den gön- derdiği yardımlarla yaşamaktadır." Bunlar daha işin başı. Raporları karıştırmaya devam ediyorum. "Kıbrıs Türk halkı her çeşit eziyete maruz kalmaya devam etmektedir. Sivil halkın hareket serbestisine ge- tirilen kısıtlamalar, ekonomik faaliyetlerin sınırlandırıl- ması, hayati bazı kamu hizmetlerinin mevcut olmaması ve mültecilerin çektiği ıstırap bunların başında gelmek- tedır. "Barış Gücü'nün kuvvetli itirazlarına ve Kıbrıs Türk toplumuna uygulanan kısıtlamalann azaltılması için Rum yetkililerle varılan anlaşmaya rağmen Türk Kızıla- yınca gönderilen yardımların Türk bölgelerine ulaşma- sı, Kıbrıs Rum kuvvetlerinceengellenmektedir.'' Tıpkı Bosna-Hersek'teki gibi değil mi? Rumların Kıbrıslı Türklere uyguladığı mezalim 11 yıl sürdü. Rumların Türk bölgelerine yaptığı silahlı saldırıları, ölen, yaralanan, yollardan alınıp götürülen ve bir daha kendilerinden haber alınamayan Kıbrıslı Türkleri yazmı- yorum. Bütün bunları unutmak mümkün mü? Daha birkaç gün evvel italya'nın Torino kentinde Efes Pilsen ile Yunan Aris basketbol takımları arasında yapı- lan Avrupa Kupası final karşılaşmasında neler olduğu- nu gördük. Yunanlı seyirciler, galip gelen takımlarını kutlayacakları yerde, sahaya hücum edip bizim oyuncu- ları ve Türk-Yunan dostluğunu simgeleyen tişörtlerle Torino caddelerinde volta atmış olan Türk seyircilerini dövdüler Yunanistan'daki aşırı gösteriler Lefkoşa'nın Rum ke- simine sıçradı. Rum gençleri KKTC sınırına yürüyerek Türklere ve Türkiye'ye veryansın ettiler. Bunlarla mı Kıbrıs'ta federasyon? Hadi canım Allahaşkına. STASÎ ajaıılanııatüıııkapılarkapalı DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN - Duvarlann yıkılması Doğu Avrupa'da reel sosyalist rejimin emrindeçalışan kadrolan da işsiz bıraktı. Demokratik Almanya'da kendini boşlukta hıssedenlerin başında eski "Devlet Güvenlik Bakanlığı" yani istihbarat servisi görevlileri geliyor. "STASİ" subaylannın adlan. bakanlığın neredeyse tüm Doğu Almanlan fışlediği dosyalarda açık seçikbelırtilivor. Yaklaşık 100 bin kişilik bu ordunun mensuplanna bugün kamu hizmetlerinde çalışmak yasak. Eski istihbarat görevlileri belediyede çöpçü bile olamıv or. Bütün toplumu denetleyen. devlet içinde devlet oluşturan gizli bir örgüt olarak "STASİ "nin özel eğitiminden geçmişelemanlan içinedüştükleri boşlukta çıkış yolu bulamıyor. İntiharlar vealkolizm revaçta. Ama Berlin Anayasa'yı Koruma Teşkilatı'nın geçen hafta yayımlanan raporuna göre istihbaratçılann hepsi ALMANYA evinin dört duvan arasında gönüllü mahkumiyetegirmiş değil. Bir zamanlar Demokratik Almanya'nın en ayncalıkh kesimini oluşturan "STASİ" subaylanmn bir kısmı kadece sessizce razı olmak yerine örgütlenip "haklanna sahip çıkmaya" çalışıyor. Kendisini dışlamış ve haksızlığa uğramış hisseden bu insanlann eski ilişkilcrini kullanarak yeniden konspiratif faaliyetlerde bulunduğu saptandı. Dosyalar bugün kilit altında bulunsada kafalardaki istihbaratlar silinmiş değil. "STASİ" elemanlan. Duvar yıkılıp Almanya birleştikten sonra saygın görevlere gelen Doğu Almanlar hakkındaki eski bilgilerini tazeleyip şantaj yoluyla para sızdınyor yada kendilerineiş verilmesini sağlıyorlar. Berlin'de yayımlanan rapora göre şu anda Almanya'da eski istihbaratçılann örgütlendiği birçok yasal ya da gizli dernek var. Bunlardan biri. "Demokratik Almanya'nın Silahlı Organlannın Eski Mensuplannın Sosyal Haklannı Koruma Derneği." Bu upuzun ada sahip olan derneğin 7 bin üyesi var ve yalhız eski istihbaratçılan değil, düzenli ordunun bugün işsiz kalan subaylannı da içinde banndınyor. "STASİ"nin tarihini araştırmayı hedefalmış görünen başka birörgütün ise "komünizm propagandasına devam ettiği" saptanmış. Doğu Berlin'de faal başka bir örgütlenme. çeşitli suçlardan yargılanmakta olan üyelerine mahkemede nasıl davranacaklanna dair öğütler veriyor. Üyeleri emeklilik haklanndan nasıl faydalanılacağını konusunda aydınlaüyor. Eskiden ülkenin en iyi ödenekli kesimi olan STASİ subaylan Almanya'da bugün en düşük emekli maaşını alıyorlar. 1991 yılının sonunda ortaya çıkan "Kızıl Yumruk", Berlinli güvenlik görevlilerinin dikkatini en çok üzerinde yoğunlaştırdığı örgütlerden biri. Şehir dışında terk edilmiş bir üste askeri eğitimlerine devam eden örgüt üyelerinin özellikle "sabotaj ve terör çylemleri"ne hazırlandığı belirtiliyor. Orgütün para kaynağı, benzin istasyonlanyla dükkanlara düzenlenen soygunlar. Eski "STASİ" elemanlan. soyguna uğrayan dükkan sahiplerini ziyaret edip kendilerine "koruma" teklif ediyorlar. Kısacası kendi taleplerini kendileri yaratıyorlar. İçişleri Bakanlığı hal'ka. eski STASİ elemanlan tarafından rahatsız edildikleri ya da şantaja uğradıklan zaman suçduyurusunda bulunmalan için çağn yapıyor. Ama 16 milyonluk Demokratik Almanya'da resmi üye sayısı 100 bin. gayriresmi üyesi ise dört-beş milyonu bulan "STASİ"ye karşı suçduyurusunda bulunmak her babayiğidinharcı değil. Nedeolsa herkesin bir "kirii çıkısı" vargeçmişine ilişkin. Hele eskiden madalya takılmaya layık görülen faaliyetlerin bugün "diktatörlük rejimıne hizmct" olarak nitelendiğı düşünülürse... ELAZIĞ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ Dosya No: 1990/1397 tbrahim Halil Ersoy tarafından Selahattin Kas ve muşterekleri aley- hine ikame edilen Elazığ Kesrik Mahallesi, Kırkdut mevkiındeki ada: 819, Parsel: 7 sayılı 373 m 2 mesahalı arsa ile aynı yerdeki 8 parsel sayılı taşınmazın satışları sureti ile paydaşlar arasındaki ortaklığın giderilmesıne karar verilmiş olup paydaşlardan Selahattin Kas, Tay- yibe Kas, Yusuf Kas, Mustafa Doğrul ve Fahrettin Doğrul'un adres- İeri tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla 13.8.1991 tarih 1990/840 sayılı karar adresi tespit edileme- yen davaiılar Selahattin Kas, Tayyibe Kas, Yusuf Kas, Mustafa Doğrul ve Fahrettin Doğrul'a ilanen tebliğ oiunur. CUMHURBAŞKAN1 GAZİM.KEMAL PAŞA'MN SONBAHAR GEZtLERİ Nuri Onat (yayına hazıriayan) 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul AYNADA (ANILAR-2) Mücap Ofluoğlu 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul BİZİM KÖY Mahmut Makal 13. bası 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul ** De Kürk ticaretine çıplak protesto 5 1 ı ^ ^ z merkezUWr hayvan hakları savunucusu örgütün (PETA) Fransız üyeleri Paris'te açılan uluslararası kürk fuannın önünde protesto göste- risi düzenlediler. Polis tarafından tutuklanan çıplak göstericiler, hayvanların kürkleri için öldü- rülmelerine karsı olduklarını ifadc eden sloganlar atıp pankartlar açtılar. (Fotoğraf:RELTER)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear