22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 ŞUBAT1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLEREN DEVAMI 17 GUNCEL CÜNEYT ABCAYÜREK • Baştarafi I. Sayfada Barkley, elınde bir zart, çıkageldi ABD Dışişleri Baka- nı Warren Christopher, meslektaşı Çetin'e gönderdiği mektupta, önce Bosna-Hersek'teki olayları anlatıyor, yardımın "herbakımdan ciddibir soruna dönüştüğünü" belirttikten sonra, "Bosna'ya havadan yardım operas- yonu düşündüklehni, ilerde bu operasyonun bir NATO harekatı olabıleceğini, ama ilk aşamada -şimdllik- bunu "bu hafta içinde gerçekleştirmeyi' tasarladıklannı" bUd'ı- riyordu. Duyarlı nokta, havadan yardımın Türkiye'nin katkısıy- ta ilgili olan satırlarındaydı. Christopher, "Türkiye'nin desteğine genel bir ifadey- le" değiniyordu. Mektupta Türkiye'nin havadan yardım operasyonuna nasıl destek vereceğini gösteren açık se- çik bir anlatım yoktu. Dışişleri Bakanı Çetin; büyükelçiye -haklı olarak- sor- du: "Destek isteniliyor, evet ama, nasıl bir destek?" Barkley'in yanıtı ilginçti. "Kati olarak ben de bilmiyo- rum. Türkiye'den özel ya da genel bir destek mi istenili- yor, bilemiyorum. Bendeki bilgi bu kadar" dedi. Desteğin çeşidi üzerinde bir büyükelçi bilgisiz olduğu- nu söyleyince, Dışişleri Bakanı Çetin'e yapacak tek şey kalıyordu: Türkiye'nin yardıma katılımını bir kez daha anlatmak! Biz hazınz ama ''Türkiye, hertürlüdesteği vermeye, katkıdabulunma- yahazırdı." Çetin, elbette yetkili çevrelerle de konuşacaktı ama, daha şimdiden yardım filosuna Türkiye'nin "C-160 tipi yardım uçaklarıyla katılabileceği" söylenebilirdi. Kuş- kusuz, Ankara "her türlü yardıma açıktı." Çetin, öğleden sonra toplanan MGK'ya katılacakt, Köşk'e çıktı. Başbakan Demirel'e mekiubu verdi ve elçi- ye söylediklerini aktardı Başbakan'ın yanıtı: "Iyi ol- muş!" Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş, "Her şeyi yaparız"diyordu. Herolasılığa karşı hazırlık yapıld.ğını, uçak isterlerse C-160 verebileceğimizi söylüyordu. Siyasal yorumumuzu Çetin'in bir cümlesi özetliyor: "Böylece ilk kez, askeri müdahale yaptınmını da içeren birplan, uluslararası toplum tarafından uygulanacak." Iyi ama, pek hevesli olduğumuz "katkı isteklerimize" ne oluyor? Dün öğleye kadar, -Çetin'in ifadesiyle- "he- nüz somut bir istek gelmemiş'ti. Varsayımlara göre havadan yardımdaha çok ttalya ve Almanya'dan organize edilecekti. Katılacak mıyız, katılamayacak mıyız? Hikmet Çetin, "isterlerse katılacağımızı, henüz istemediklerini" yine- ledikten sonra, iki olasılıktan söz ediyor Birincisi, ABD'- nin NATO üyelerini katılıma çağırması. 0 zaman Türkiye payına düşeni yerine getirecek. Ikincisi ABD'nin ya tek başına ya da birkaç müttefikiyle örneğin, Hollanda, Al- manya. italya, belkı Türkiye ile operasyonu yürütmesi önce BM Güvenlik Konseyinden karar çıkacak. Son- ra ona göre uygulamanın btçimi saptanacak. Havadan yardıma katılıp katılmayacağımız konusun- da acele karar vermemek, bir iki gün gelişmeleri bekle- mek gerekiyor. HAVA DURUMU TÜRKİYE'OE DÜNYADA Meteorolotı Genel Mudürluğu nden alınan bılgıye gore. yurdun batı Kesımlen çok bufutiu, Marmara. Ege, Akdenız, Iç Anadolu ıle Batı ve Orta Karadentz yağmur ve sağanak yuKsek kestrnler karla kanşık yağmurlu , otekı yeryler parçalı ve çok bulutlu geçecefc Mava sı- caklığırtda onefnl. bir değışıkl/k olmayacak fluzgar, guney ve batı yonlerden hafıt, ara sıra orta kuvvette, yurdun bat kesımlertnde yer yer kuvvetlı otarak esecek. Van Gokj'nde rtava, parçah ve çok bulut- lu geçecek. Eskışehır btsnbul Izmır Kare Kocıya Samsun TraDzon ZongukMt v 7 B -1 Y 8 Y 15 Y 14 Y 9 Y 9 B 8 Y 3 B 1 Y 8 Y 9 Y 15 B -6 Y 9 Y 16 B ta Y« ^Yağmurlu Bulutlu Sisli Güneşli ;: -ÎSSSPK.". . • Kurşunsuz benzini kim engeUedi? • Baştarafi I. Sayfada An- cak. 10 yıldır dcyim ycrindcysc bir "Kör duvar"a konuşan Er- kan'ın bu göriişlcrini çcşilli ge- rekçcler bularak "geciştirme- yc" çalışan OSD, 10 yıl sonra insan vc çcvrc üzerinde çcşitii hastalıklara yol açan benztn içensındckı kurşundan kaçına- bilmcnin mümkün olduğunu açıkladı. Peki, ürcülen araçlarda kur- şunsuz bcnzin kullanılabilcccği halde, bu gerçek nedcn yıllardır kamuoyundan gjzlendi? Renault Mais müdürlerin- den Levenl Taylan, kamuoyu- nu bu konuda bilgilendirmedc geç kalmış olmalannı TÜP- RAŞ'ın kurşunsuz bcnzin ürcli- mine daha son yıllarda başla- mış olmasıyla açıkladı. Taylan. "1993 yılında Türkiyc'dc kur- OLAYLARIV ARDENDAKİ • Baştarafi I. Sayfada let Tahvili faizi ise vüzde 78 olarak belirlenmişü. Vstelik bu oranlardan elde edilen gelir, gerçek kişi niteliğindeki yalı- rmcılar için 'vergisiz' idi. Aynı tarih itibariyle banka- larırt verdikleri fahler (yülık bileşik netfat olarak) ise şu oranlardaydı: 3 aylık vüzde 755, 6 aylık yüzde 68.8 ve yıl- Iıkyûıde64.2. Işin ilk püf noktası' burada yatmaktaydı. 1993 yülık orta- janut enflasyonun yüzde 70.1, son 12 aylık ortalamanın ise yüzde 66 olarak resmen açık- landığı ûlkemizde gerek Hazi- ne, gerekse bankalar kısa va- deli mevauata yüksek faiz veriyor, buna karşılık parasını uzun vadede kendilerine.bağla- yan tasarruf sahiplerine öde- diklerı faizi düşük tutuyorlar- dı. Kısa vadelî iç borçlanma döngeline düsmüs bir ekonomi için, ilk bakısla, bu son derece olağan saydabilirdi. Ne var ki bankalar işirt kolaymı bulmuş- lar ve ausükfaizle topladıkları kısa vadeli mevduatlan, kendi- lermden çok yüksek getiri sağ- laym Hazine'ye yatırmaya başlamıslardı. Kredi faizleri- ninyüksek olduğu bu ortamda, banka/ar için kârlı biryatvım- dıbu. Ancak Hazine, kısa vadeyle vevüksekfaizle alınan iç borç- lam devlete nasıl altmdan kal- kümaz bir yük yüklediğinin de pekâlâ ayrımındaydı. Bu kaypykuhr kifaizlerin indiril- mesi yolunda baskı yapmaya bajladı. Devktin bundaki armcı, iç borçlanma vadesini ve dolayısıyla yükünü azalt- nuktı. Ancak Hazine 'deki he- safbankalara uymadı. Çünkü batkalar, kısa vadeli mevduat faiderini devletin hiç de bekle- ve&ği bir hevesle düsürmeye koyMüar. Bugün için 3 ay va- del mevduat faizlerinde 7, 6 ay&larda ise 5puan dolayında bir wtalama düşüs görülmek- tedr. Bu da, tasarruf sahibi açmdan, kısa vadeli mevdua- tm çekiciliğini yitirmesiyle eşaiamlıdır. Tkkiye gibi, toplatn mev- dum yüzde 50-55'inin 3 ay vaa'Jmevduat ta toplandığı bir ekdomide, kısa vadenin çeki- cilişni yitirmesi sakıncalı so- nuçsra yol açabilecek bir ge- \üfus cüzdanlanmıa uybettik. Hükümsüzdür. CANSETAK1N NAZL1AKIN VÜMtNMURATAKIN lişmedir. Şöyle ki: Kısa vade- den kaçacakpara, kendisîne en yüksek getiriyi sağlayacak alanlara kayma eğilimine gire- • cektir. Bu alanlarm başında da döviz ve gayri menkul gebnek- tedir. Paranın Hazine ihaleleri vejya da bankalardan kaçışı ise devletin iç borçlanma he- saplarını alt üst edecek bir olaydır. Ancak devletin şanst, Ameri- kan Doları'nın şu sıralarda 'durgun' bir seyir izlemekte olusudur. fVashington'un yeni Başkanı Bill Clinton 'm açıkla- dığı ekonomik programm umulduğu gibi çıkmaması ya da diğer bir deyişle, uluslarara- sı piyasaların henüz bu progra- mm ruhunu algılayamamış olmaları, doları, şimdilik de ol- sa, dengede tutmaktadır. Yanı sıra, TC Merkez Bankası'nm, dünyanın diğer merkez banka- ları için alısdmadık sayılan bir girişkenlikle, iç piyasaya sık sık müdahale etmesi de S/TL paritesinde aşırı oynamalara izin vermemektedir. Dolar bu- gün için 9 bin TL nin üzerinde seyretmekte, ancak 'gayri res- mi' çevreler, gerçek değerin 11 bin TL'nin allında olmadığını fmdaamakladırlar. Paranın gayri menkul yatı- rımlarına kaçması ise, etkisini uzun vadede gösterebilecek bir olgudur. Pekiyi, devlet ya da daha doğru bir deyişle hükümet, bu operasyona neden gerek duy- muştur? Bu sorunun iki yanıtı olabilir. Birincisi; hükümet, mevduat faizlerini ve dolayısıyla da kre- di faizlerini aşağı çekerek, iş çevrelerine 'bakm, maliyetleri- nizi düsürüyoruz, sizdebudü- şüşü fıyatîarmıza yansıtm ki enflasyon da düssün' mesajmı vermiştir. Ne yazık ki ekono- minin içinde buhmduğu ortam ve koşullar buna elverisli değil- dir. Çünkü tıpkı 1980 vesonra- sı dönemde sağlanan teşvikle- rinfiyatlara yansıtıbnayışmaa olduğu gibi, bugün de maliyet indirimine koşut birfiyat düsü- şünün söz konusu edilmesi zor- dur. Ekonomiyi yönlendiren sanayi kuruluşlarmm çoğunun 'piyasayı paylasmıs' ve 'gizli ya da açık atüasmalarla 'fıyat- ları yüksek tutmayı güvenceye almıs kartellerden oluşması, karamsar bakışı geçerli kıl- maktadv. Ikincisi; hükümet, operasyo- nu, yukarıda belirttiğimk amaçlara ulasmak için baslat- mısttr ve bununla da '500. Gün' hesaplaşmasma hazırlamakla- dır. • • • şunsuz bcnzin ürctılmiyordu. o nedcnle kamuoyuna açıklama yapma gcrcğı duyulmamış ol- malı" dcrken. Avrupa'da kaia- lizörün ise püskürtmcli moiorlu araçlarda kullanıldığını söylc- di. Tofaş Oto Gcncl Müdürü Uğurman Yelkcncioğlu ise, kendilerine sorulmadığı için bu konuda açıklama yapma gcrcği duymadıklannı belirlti. Ycl- kencioğlu, ürctıiklcn araçlarda kurşunsuz bcnzin kullanılabilc- ccğıni doğrularkcn, kaializör de kullanmanın mümkün oldu- ğunu açıkladı. Ürelici firmaJar bu şckıldc görüş bildirirkcn, OSD Genel Sekrcieri Prof.Dr. Ercan Tezcr, dcrnek olarak böylc bir açıklama yapmadık- lannı önc sürdü. Basında yer alan habcri nedcn ickzip clmc- diklerinc ilişkin sorumuza "O bcnim sorunum. Basında bi- 53 PKK'ü yakalandı Smırda PKK ile çatışıııa Haber Merkezi -Şanlıurfa'- nın Ceylanpınar ilçesindc, gü- venlik güçlcriyle PKK mililan- lan arasında çıkan çatışmada 2 PKK'lı öldürüldü. Sivcrek'fc bir evdc mcydana gckn patla- mada 3 kişi öldü. Baiman'da bir öğrctmcn kimliği bclirsiz kı- şilerin silahlı saldınsı sonucu ağır yaraland). Güvenlik güçlc- rinin Diyarbakır, Mardin vc Şırnak'la düzenlcdiği opcras- yonlarda 53 PKK'lının yaka- landığı bildirildi. Şanlıurfa'nın Ceylanpınar il- çcsine bağlı Ycşiltcpc köyü Yonca mczrası sınır kesiminde devriyc gezen güvenlik güçlcn, Suriyc'dcn Türkiye'ye gcçınck isleyen bir grup PKK miütanı ile karşılaşlı. Güvenlik güçleri- nın "teslim ol" çağnsına mili- lanlann aieşle karşılık venmesi üzerinc çatışma çıktı. Çatışma- da 2 PKK mililanı öldürüldü. Şanlıurfa'nın Siverck ilçcsi Gülabibcy Mahallesi İzmir So- kak'laki Mustafa Baliman'a ail bir evde dün saat 12.30 sırala- nnda şiddetli bir padama oldu. Patlamadan sonra evc giren gü- venlik güçlcri 3 kişinin ccsediylc karşilaştı. Yetkililer. pailama- nın mcydana gcldiği evdc bom- ba imaî edijdiğını önc sürdüler. Patlamada ölen "Hasan" kod adlı Yıldınm Bilgi'nin yasadışı bir örgütün bomba uzmanı ol- duğu vc arandığı bildirildi. Olayda ölen diğer iki kişinin Vcyscl Bariman ile Cuma Kızıl olduğu öğrcnildi. Adana'nın Dağlıoğlu Ma- hallesi'ndc önccki gccc 00.30 sıralannda dcvriye görcvi ya- pan 2 polis aracı kimliği bclirsi/ kişilcrcc olomalik silahlarla la- randı. Olayda Cemil Korkmaz ile Zekai Kümbet adlı polıs mc- murlan ağır yaralandılar. Çu- kurova üniuvcrsitcsi Balcalı Haslanesinc kaldınlan polisl- hcnn hayali tchlikcyi allatama- dığı hcliriıldı. Olayda yaralu- nan Hüscvin Işıklı, Abdullah Coşkun, Cafer Kaplan ve Kenan Gürsoy adlı polıs mcmurlarıııın sağlık durumlannın ıyi olduğu öğrcnildi. Baiman'ın Sağlık mahallesi 1908sokak ü/crindcyaya yürü- mcklş^olan Endüslri Meslck Liscsi Müdür Yardımcısı Vusut Çetebi önccki gccc kimliği bclir- siz kişılcrin silahlı saldınsına uğradı. Ağır yaralanan (,'clcbi Baiman Dcvlci Hasiancsindc tcdavi aliına alındı. Olağanüstü Hal Bölgc Valı- liği'ndcn yapılan açıklamada. güvenlik güçlerinin Şırnak'ın Idil ilçesindc yaplıklan opcras- yonda 24. Diyarbakır. Mardin. Baiman vc Şırnakta da 23 PKK miliianının uzun namlulu silah vc 2 labancayla birliktc yakalandığı vc yakalananlann lümünün scvk cdildıklcri mah- kcmccc tutuklandıklan bildiril- di. İııöııü, Papa ile görüştü ROMA (AA)-Deviet Bakanı ve Başbakan Yardmctsı Erdai İnönü, bazı Batı Avrnpa ülkefe- rini kapsayan ve iki hafta süre- cek olan gezisiııin ilk durağı olan Roma'da dün Papa 2. Jean Paul tarafından kabul edildi. Papa ile yaiıuz olarak 20 da- kika görüşen İnönü, Papa'nın Türkiye-Vatikan ilişkilerinden memnuniyetini dile getirdiğini belirtti. Bosoa-Hersek konusun- da Papa'nm da dikkatini çeken ve Ankara'nın kaygılannı dile getiren İnönü, dini lidere Tür- kiye'nin Bosna-Hersek ile olan dini külture) >e tarihi baglarmı anlartı. . Görüşmede Kafkasya, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika konu- lannm da gündeme geldiğini, Ermenistan'm Karabağ'daki te- cavüzlerinin devam etmesinin Türkiye'de yarattığı rahatsızJık konusunda Papa'ya bilgi verdi- ğini belirten İnönü, "kendisine komşularmıızjfi da banşistediği- mizi anlattan" dedi. Atiııa, 4 Türk cliıı adamını sınırdışı ettiGÜMÜLCİNE (AA) - Ra- mazan dolayısıyla Batı Trakya'ya gelen dört Türk din adamı, bu akşam Kamu Düze- ni BakanJıgı tarafından isten- meyen kişi ilan edilmek suretiy- le sınırdışı edildıler. Gümüknne Emniyet Müdür- lüğü'ne dün öğleden sonra ikin- ci defa çağınlan Trabzon İl Müftüsü Raif Korkmaz ve Çan- kın tl Müftüsü Ahmet Durmuş, gazetecüerden gizli şekilde bi- nanın arka kapısından çıkanla- rak bir araçla sınıra gönderildi- ler. Iskeçe'de bulunan Gaziantep tl Müftüsü Zeki Soydal ve Bitlis tl Müftüsü Mehmet Erpolat da polisler tarafından sınıra götü- rüldüler. Gümülcine Emniyet Müdür- lüğü dün sabah Gümülcine Müftüsü Ibrahim Şerif tarafın- dan misafir edilen Korkmaz ve Durmuş'un pasaportlanna el koymuş ve en geç saat 14.00'e kadar bölgeyi ya da ülkeyi terk etmeleri istenmişti. Iskece'deki iki Türk din adarruna da aynı talep iletilmişti. Türk din adamlanna, Yunan yönetimi değil de Türk azınlık tarafından seçilmiş müftülerlc temas kurdukJan için bölgeyi ya da ülkeyi terk etmelerinin is- tendiğj söylenmişti. Yunanistan'ın sınırdışı ettiği 4 Türk müftüsü, Edirne'nin lp- sala Sınır Kapısı'ndan yurda döndü. Ipsala'da gazetecilere açıkla- ma yapan 4 din adamı, Yuna- nistan'da Türk cemaati tarafın- dan seçilen müftülerle işbirli- ğinde bulunduklannı, ancak Yunanistan Kamu Düzeni Ba- kanlığı'nca bu çahşmalannın engellendiğini söylediler. zımlc ilgili her çıkan yalan ha- bcri lck/jp cdccck olursak, onun için bir komisyon kurma- mız lazım" diyc yanıllarkcn. ürcıici firmalann yapiığı açık- lamalar konusunda görüş bil- dirmcdi. Ürelici firmalann ba- sında yer alan açıklamayı doğrular nilclikicki açıklama- lannı açıkladığımızda ise Tezcr, " Uğurman Bcy"in söylcdiği kcndisini bağlar. Biz dcrnek olarak öylc bir açikiama yap- madık. Habcryalandır"dcdi. Kavala Şirkclkr Gurubu Çcvrc Koordinaiörü Erkan. günümüzdc çcvrc sorunlanna yol acarak çcvrc vc insan sağlı- ğıyla oynayanlann. günün bi- rindc muılaka hcsap vcrmck /orunda kaldıklanna dikkal çc- kcrck. Türkiyc'dc başta otomo- liv sanayi vc Çcvrc Bakanlığı oimak üzcrc bu gcrçcklcri gi/lc- ycrck kamuoyunu yanılianla- nn da hcsap vcrmck zorunda kalacaklannı söylcdi. Oıomo- tiv sanayinin, kurşunsuz bcnzin kullanımının yaygınlaşmasını cr.gcllcmck için ürctıiklcri araç- larda kurşunsuz bcn/in kulJanı- labildiği gcrçcğini gı/lcdığini bclincn Erkan. şunlan söylc- di:" Kurşunsuz bcnzinin yay- gınlaşmasıyla birliktc gündcmc gclccck olan kalali/ördür. Kur- şunsuz bcn/in ülkc gcnclindc ucu/layıp yaygmlaştığında. olomotıv sanayi ürcllıği araçla- nna kalalizör takmak zorunda kalacak. Bu ncdcnlc ba/ı gcr- çcklcr kamuoyundan gi/lcni- yor. Bakiinlıkça kurşunsu/ bcn/in kapasitcsinin 500 bin lon olduğu açıklanan TÜP- RAŞ'ın kurşunsu/ bcn/in ürcii- mini. kapasılcsinin yü/dc 2-3'ü gibi çok sınırlı oranda tuiması i.sc. oio üreltci)crimı/in 'Bi/çcv- rc dosiu laşıi ürdmcyc ha/ınz. Ancak Türkiyc'dc kurşunsuz bctı/ın yok° şcklindc açıklama- lar yapmalanna fırsal veriyor. Oysa. onlar bunu söylcrkcn, cn son lcknolojiyc göre ilk 'çcvrc dosiu' araç. iki yıl önce Tür- kiyc'dc ürciildı. Opcl, iki yıl önce katalizörlü aracını ürclip Avrupa ülkclcrinc saımaya başladı. ama sankı bu yıl ürctil- miş gibi daha gcçcn hafta ilk' çcvrc dosiu araç' diyc basına manşct oldu. Ycrli olomoıiv sa- nayi onlan bilc öylcsinc baskı aliına aldı ki, bu konuda aracı iç piyasaya sürmck biryana. bu konuda kamuoyuna bilgi bilc vcrcmcdilcr. Ancak. dünyadaki ilclişim öylc bir noktaya gcldi ki, kişiscl gkar uğruna yctkilc- rc. makamlara dayanarak bu gelişmeleri gizkmck, gözardı cttirmck ya da gcciktırmek hiç kimscnin haddi dcğildir. Gcli- şen ülkc böylc olacakiır:hesap sorarak, hakkını arayarak, nc isıcdiğini bilcrck' dcdi. Kurşunsuz bcnzinin OSD- nın açıklpdığı gibi bclirli araç- larda değil, bcn/inlc çalışan diğer araçlarda da kuilanılabi- lcccğini bclincn Erkan, bu ko- nuda da şunlan söylcdi "Bugü- nc kadar 'kurşunsuz bcnzinin ancak kalalizörlü taşıllarda kullanılabilcccği' vcya 'kurşun- suz. bcnzinin kalalizörlc birliktc kullanılması halindc amacına ulaşacağı şcklindcki açıklama- lar hiçbır şckildc gcrçcği yansıl- mıyor. OSD'nin 10 yıl sonra yapiığı bu açıklama da bu gcr- çcği doğrulamışlır. ÇünkK kur- şunsuz bcnzin katalizör kuila- nımı için bir ön şan olmakla bcrabcr. kalali/ör. kurşunsuz bcnzin kullanılabilmcsi için gc- rckli dcğildir. Bu uygulamayı yapan ülkclcrdcgörüldüğü üzc- rc, pck çok kalalizörsüz cski laşıt da. kurşunsuz bcnzin kul- lanarak kurşun kirlıliğinin azal- lılmasına kalkıda bulunabil- mcklcdir. Bu.pcriyodik olarak, iki dcpo kurşunsuz bcnzin. bir dcpo kurşunlu bcnzin kullan- mak şcklindc uygulanabılmck- lcdir. Bu bilgi, Alman Oto Kulübü ADAC'ın, kalalizör- süz taşıllarda kurşunsuz bcnzin kullanırkcn uyulacak hususlan belirten vc 1980den bu yana halka dağıllığı broşürlcrdc yer alıyor. Dolayısıyla, yalnızca OSD'nin açıkladığı araçlarda değil, sübap yuva vc kapaklan scnlcştirilmck kaydıyla karbü- raiörlü ycrli araçlanmızda da kullanılabilir. Bunun maliyeti ise 5-10 bin lirayı gcçmcz." Muhalefete hak Başbakan Yardmcısı İnönü daha önce de italyan Sosyalist Partisi'nin yeni genela sckrctcri Giorgio Benvenuio ile görüştü ve Vatikan'ın Başbakan düzeyin- deki temsilcisı kardinal Sodano ile bir aray» geidi. Temaslan hakkında basın bil- gi veren inönü, İtaiya'daki sryasi kriz hakkında bilgi aldıngını söyledi. Bakanla görüştii Bu arada İtalya'da temasları- nı sûrdüren SHP Genel Başka- nı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, dün Dı- şişleri Bakanı Emilio Colombo ile bir araya geldi. İtalya Drşişkri Bakanı Co- lombo, 1.5 saat süren ikili görüş- meden sonra basına yapOğı açıklamada. ülkesinin Tfirkiye'- nin AF> e tam üyelik girişimleri- ne dımiı baktığmı ve tehte oldu- ğunu söyledi. • Baftarafi 2. Sayfada bilirlik sınınnın herhangı bir ki- şiylc. hatıa bir siyasct adamıyla ılgtlı olanlardan daha geniş ol- duğunu bclirtmckle. Bir dc- mokraıik düzcndc, hükümctin fıil ya da ıhmallcnnin sadecc yasama vc yargı organlannın değil ama aynı zamanda basın ve kamuoyunun da yakın dene- timi altında olduğu vurgulanı- yor. Karara göre hükümeiin cgemcn konumu, özcllikle mu- halifierin ya da basının hakstz cleştirilerine yanıt vermede baş- ka olanaklann kullanılabilir olması halindc, cczai kovuştur- ma yolunun daha ihtiyatla kul- lanılmasını gcrekli kılmakıa. Sonuç İnsan Haklan Avrupa Mah- kemesi, 23 Nisan 1992 tarihin- dc Castells, lspanya'ya karşı davasında, bu görüşlere daya- nak, mahkumiyct karanmn dcmokratik toplum için gcrekli bir müdahale olmadığı sonucu- na vardı ve tspanya'nın sözleş- menin J0. maddesinı ihlal elıi- ğinc karar vcrdi. Castells karannda, dcmokra- lik (oplumu düzeni muhalefete hak vc bu hakkın kullanılma- sında düşündüğünü açıkça söy- lcmc özgürlüğü esas alınarak tanımlanıyor. Muhalefeti. dü- şündüğünü söyleyebilme öz- gürlüğüne, parlamcnto içinde sağlanan koruma, parlamento dışında da geçerli; bu hakkın basın yoluyla kullanılması da bcnzer bir güvcnccyi gcrcklir- mekic. Dcmokratik toplum düzeni hukuk yoluyla somutlaşiınlır- kcn iküdann kamuoyunca de- nctimi önc çıkamlmış, basın özgürlüğü de bu çcrçcvcde dü- şünülmüştür. Muhalefete hak. dcmokratik toplum düzeninin gereklerinden biridir ve bugün Türkiye'nin dc siyasal ve hu- kuksal gündcminin öncmli so- runlanndandır. ANAP'hlar By-Pass'a ügisiz ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın atama ve kararname- lerdeki yetkilerini tırpanlayan yasa tasansı mecliste görüşü- lürken, ANAP'ı milletvekilleri Genel Kurul'a gelmediler. özal'ın yetkilerinin elinden alan yasa tasansırun oturumu- na ANAP'lı milletvekilleri Ha- lit Dumankaya, Neşet özmen, Rauf Erten, Ulkü Gökaip Gü- ney Bahattin Yöcel. Selçuk Maruflu, Elaaftin Elmas, Ha- san Korkmazcan, Kerem Çaleş- kan ve Yaşar V alçın katıldılar. Bu milletvekjllennin de görüş- meter sırasında Özal'ı savunan RP ve Özalla birlikte yeni parti oluşumuna hazırlanan millet- vekillerinin aksine kuliste soh- beti yeğledikleri görüldu. ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz'ın genrel kurula gelme- yişi ve aynı gün MKYK düzen- lenmesi ve toplantıdan sonra milletvekili ve yöneticiJerin TBMM'ye gelerek özal'a des- tek kolmayışlan dıkkat çekti. Görüşmeter sırasında ANAP'hlar tasannın anayasa- ya aykın olduğunu. hükümeiin Cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlamak istediğini belirtcrck tasanya karşı çıktılar. RP söz- cüleri de aynı görüşü savundu- lar. Şahsı adına söz alan SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç "Çankaya'daki zatın iav- n yüzünden böyle bir lasannın gündcmc gcldiğini" belirtcrck olası sakıncalan nedeniylc uy- gulama için 6 ay gibi bir süre sınırlama gctirilmcsini istcdi. Hüsnü Doğan da " bu layin sis- lcmi hakımından fiilen başba- kanlık scviycsindc başkanlık sistcmi kurmaklır. Anayasayı değiştirmcdcn böylc hükümler gelirirscniz bir yerde söncr" de- di. Tasannın maddelerine geçil- mesinin ardından. bazı ANAP milletvekilleri ile ANAP'tan is- tifa eden özal yandaşı milletve- killeri ard arda söz aldılar ve değişiklik önergeleri verdiler. Tasannın görüşülmesine bu- gün devam edilecek. HUKUKSUZ DEMOKRASf HaUl Çeienk 3. bası 20.000 lira (KDV içinde) Çagdaş Yayınlan TOrkocagı Cad. 39-41 Cağaloğlulstanbul Ö4tmeti «öndrriimcz. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baftarafi I. Sayjada sayan bir kısım aydınlarımızın ortak hastalığıdır! Solun ıçinden çıkan yazarlar, lıderler, sanatçılar, once kendı arkadaşlarınca yaralanmış ve karalanmışlardır. Solun, sola verdığı zararın maliyetini hesaplamak bıle güçtur Ama neden? Bunun bir değil birçok nedeni var Bu nedenlerin çoğu da karmaşık yapıdadır Sol içindeki ideolojık bölünme- den tutun da kişisel çekişmelere ve kıskançlıklara kadar uzanan bir dizi neden bu düşmanlığa, bu soğukluğa yol açar Sol görüntülü birçok aydın da bir çeşit 'gizli faşist' ya da "Sol McCarty'ci dir; kendi ideolojik inancı dışın- dakilere söz hakkı tanımaz, tanımadığı gibi sırası gelin- ce jurnalciliğe de başvurmaktan çekinmez. Sözgelişi inançlarını her gün ucuz mezeler gibi yiyip bitiren yılışık yazar bozuntusu için neyin önemi var ki? Böyleleri için önemli olan, eski arkadaşları aracılığı ile fırsatını bulup televizyon ekranına çıkarak sakalını sı- vazlatmak ve güçlülerin masalarında bir yer kapmaktır. Meyhane masasında adam harcamak ve bohçacı kadın şehveti ile dedikodu yapıp, insan karalamak, böylece ileri düşüncenin bayrağını dik tutanları sırtlarından han- çerlemek bunların hüneridir. 1968 yılında, Ankara'da bir parti kongresinde kürsüde konuşan bir parti liderine nasıl saldırıldığını anımsıyo- rum. Bu lidere o gün, o salonda, ertesi gün gazete ve dergi köşelerinde en ağır saldırılan yapanlar şimdi hol- dinglerin köprülerinde akrobattık yapıyorlar Bu lıder, geride bıraktığı yetmiş yaşına karşın inançlarını yine sürdürüyor ve kendi doğrultusunda yılmadan yine kav- ga veriyor. Peki, kime inanalım şimdi? Ve kimi suçlaya- lım? Sol kendi içinde bu kadar bencil ve acımasız olursa, ilerici yazar, ilerici sendika ve parti lideri, söyler misiniz nasıl yetişecektir? Nedir bu solun, sola düşmanlığı? Ne- dir bu kin? Nedir bu öç alma duygusu? Nedir bu ideolojik tafralar? Bilgiçlikler? Ve "Ben solum, sen değilsin" ka- sılmaları? Sol, sanatçısına, romancısına düşman, sol kendi için- den çıkan parti liderine, sendikacısına düşman.. Sol, ile- rici yazarına düşman. Evet, sol, sola düşman... Hayır' diyebilir misiniz bütün bunlara? Oysa, Türkiye'de solun yazgısı demokrasinin yaşamı- na bağlı. Her kim ki, demokrasiyi savunur, 'ilerici' olan odur Bu kural dışında, kimse ama kimse, ideoloji pistirv de buz pateni yapmasm, demokrasiden daha güncel, demokrasiden daha gerekli hiçbir amaç yok sol için. Şimdiye kadar olmadı, şimdiden sonra da olmayacak.. özgürlük ve hoşgörü.. Gündemimizde yalnızca bun- lar var. Demokrasi; özgürlük ve hoşgörü ile kurulacak. öyle ama gel anlat bakalım, gel de anlat... MGK, genel seçimlere ancak üç partinin katılmasını uygun gördü. Bu üç parti de bütün kurucuları ve millet- vekili adayları ile birlikte Konsey'in onayından gecti. Bu açıdan, bu üç partinin birbirlerinden hiç farkı yoktur. HP içirı muvazaa partisi' diyen bir kısım solcu, HP.ile aynı onay merkezlerinden geçen özalın ANAP'ını 'sivil top- lum öncüsü diye bağrına basıp, oy vermedi mi? Aynı sol, Özal'ın 12 Mart ve 12 Eylül öncesi ve sonrasındaki görev yerlerini, özel sektördeki işlevini ve pdrtisinin ül- kücü sağ ile olan organik ilişkisini görmezlikten gelip, kendisini sivil demokrasinin 'tek seçeneği'saymadı mı? Yaşamlan boyunca özgürlükler kavgası için acı çek- miş, bin bir türlü bela çemberinden geçmiş ve bütün bu baskılara karşın başlarını eğmemiş sosyalistlere, Ata- türkçülere, ilericilere gostermediği hoşgörüyü ûzal'a çömertçe sunan bir kısım solcumuz, bilmem ki kimin dostu, kimin düşmanıdır? Bilmem ki kimin! Yok yok... İdeoloji için ideoloji yapılmaz. Her şey insan içindir, insanın mutluluğu içindir. Ve çağdaş insan an- cak ve ancak özgür bir toplumda mutlu olur. özgür bir toplumun kurulması, insanların birbirlerine karşı saygılı ve hoşgörülü olmalarına bağlıdır. önce solun sola karşı hoşgörüsünü sağlamak gerek- mez mi? Nedir bu solun, sola düşmanlığı, söyler misiniz, nedir? PENCERE • Baştarafi 2. Sayfada Sayın Selçuk, Yine yazınızın bir başka bölümünde belirttiğiniz gibi Istanbul öylesine büyük bir metropol ki, örneğin Küçük- çekmece de yaptığınız bir hizmetten, Pendik'te yaşayan bir insanın haberi olması gerçekten güç. Ancak hasatyılı' olarak adlandırdığımız 1993yılı so- nunda, Kazlıçeşme'den tamamen arındırılmış, sahilleri yemyeşil parklarla bezenmiş, yeni otogarı hizmete gir- miş, metroda onemli aşama katetmis, hızlı tramvayı havaalanına uzanmış, biyolojik arıtmaları bir bir ta- mam/anmaya başlamış ve kullanımı her geçen gün ar- tan doğalgazı sayesinde havası önemli ölçüde temiz- lenmiş birIstanbulortayaçıktığında, eminim sis bomba- larının yarattığı dumanlarda dağılmakzorunda kalacak- lardır." • Refah Partisi'nin gerici saldınsına karşı Rıfat llgaz'ın savunulmasını üstlenen Anakent Belediye Başkanı, ge- niş bir yaylım ateşi altındadır. Yaylım ateşi nereden geliyor? Sözen, yerel yönetimin başına gelince ilk elde büyük çıkar çevrelerinin kovanlarına çomak soktu; baba hol- dinglerin yazarlarıyla ters düştü; ANAP yönetiminde, al takke ver külah, avık ilişkilere alışmış kimi gazetecinin boşuna gitmeyecek birtutum takındı; ektiğini de biçiyor. istanbul'da -ya da Ankara'da, İzmir'de, bir başka bü- yük kentte- belediye başkanını eleştirmek için binbir neden bulunabilir; nüfus patlaması ve şehre göç olayı- nın kıskacında kırk yıldan ben yıkım-yapım ikileminden kurtulamayan büyük yerleşim birimlerinde çukurdan ve çamurdan kurtulmak olanaksızdır. Al eline kalemi, ver- yansın et belediyeye.. Ucuz yöntem bu.. Oysa Dolmabahçe Sarayı'nın tepesine ve bahcesine koskoca beton heyula' oturtuldu İstanbul'da. Bu cinayeti işleyeni tarih ve estetik açısından sanık sandalyesine oturtup yargılamak gerekir. Kenti çıkar hesapları yüzünden boğazlayanların bugün ellerini kol- larını sallayıp şişinerek dolaştıkları bir garip ortamda yaşıyoruz. Parasal gücün yarattığı edepsizliğin kol gez- diği toplumun felsefesi köşedönücülük.. Zifostan geçilemeyen bu ortamda Rıfat llgaz'a sahip çıkan Başkan'a teşekkür 'r»em^er/"nin görevi... • Türkiye'nin metropollerinde birer kücük ülke vedevlet oluştu. Bu başdöndürücü değişimde belediyelerin ka- şarlanmış bürokratları, konduların magandalan, hol- dinglerin babaları arasında kurulmuş örgünün ilmikleri ve çıkar düğümleri kolay çözülemez... Ancak yerel yönetimlere bakış açısında ilk çözülmesi gereken bir şey var.. Nedir o? Son yıllarda iki siyonlu sozcük moda: 'Vizyon' ve transformasyon...' Artık yerel yönetimleri Türkiye'nin genel yönetimin- den soyutlayıp da ele almak olanaksızdır; demokratik- leşmenin bütünlüğü içinde ikisirte de bakılacak; yoksa filanca sokaktaki çukur ya da çamurla uğraşılarak bir yere gidilemez.. Hele İstanbul'da, holding babası o/u/-'deyinceoturan, kalk' deyince kalkan kimi gazeteci, belediye başkanını eleştirdigi zaman, hemen bir soru gündeme geliyor: Acaba hangi patron buyurdu da bu yazı yazıldı? Ne yazık basın bu hale düştü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear