22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17ŞUBAT1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Tuba İnal pesim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Heykel sanatçısı Tuba İnal'ın eserleri Ankara Vakko Sanat Galerisi'nde sergilenmeye başladı. Heykel çahşmalannı insan figürü üzerinde yoğunlaştıran İnal. tema olarak insanı ele alıyor. Sanatçı korku. kaygı. sevinç gibi duygulan mermere ve bronza aktanrken. ele aldığı duyguyu yoğun biçimde işliyor. inal. bu süreç içinde. eskizden tamamen uzaklaşarak yeni bir forma ulaşiığını. figürlerinde aynntıdan çok. bütüne önem verdiği belırtiyor. Sanatçı, 1982 yıhnda Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Seramik Bölümü'nden mezun oldu. Çahşmalannı heykel alanmda sürdürmeye öğrencilik yıllannda karar verenTuba İnal, ilk kişisel sergisini 1983 yıhnda açtı. Sanatçı daha sonra sırasıyla. 1985 yıhnda Galata Sanat Galerisi'nde, 1990 yıhnda Vakko Beyoğlu Sanat Gakrisi ve Ankara Galeri Nev'de, 1992 yıhnda Vakko İzmir Sanat Galerisi'nde kişisel sergjler açtı. Sanatçının yapıtlan yurtiçindekı ve yurtdışındaki özel kolleksiyonlarda bulunuyor. Tuba İnal. Ankara Anakent Belediyesi için Seğmenler Parkı'da, dört tarafı derin röliyefli fıgüratif heykel gerçekleştirdi. Bosna Hersek'e yardım sergisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türkıye Yardımsevenler Derneği. Bosna Herseke yardım amacıyla "bağış sergisi" düzenledi. Ünlü ressam ve heykeltraşlann yapıtlannı bağışladıklan sergıden sağlanan gelir. Bosna Hersek'e gönderilecek. Vakıfbank Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki sergi içın bağışta bulunan sanatçılar şöylesıralanıyor: Hüsamettin Koçan. Mustafa Ata, Tanju Demirci, Kadir Reisli, Sedat Balkır, Meriç Hızal, Ekrem Kahraman, İbrahim Çiftçioğlu. Mehmet Özer, Tayfun Erdoğmuş, Fevzi Karakoç., Zafer Mintaç. Ergin Inan. Kadri »«- Özayten, Erol Eti. Metin Şahınoğlu. Nevzat Yüzbaşıoğlu, Filiz Başaran. Cevat Demir. Devabıl Kara. Mürteza Fıdan, Bülent Sanser, Cemil Ergin. Balkan Naci İslimyeli. Zahit Büyükişliyen. Turan Erol. Kayıhan Keskinok, Zafer Gençaydın, Veysel Günay. Hasan Pekmezci. Yalçm Gökçebağ, Zeki Şahin. Nazan Sönmez, Ismail Ateş, Hayati Misman. Mürşide İçmeli. Halil Akdeniz, Hüseyin Bilgin, Nuri Abaç. Asun Yücesoy, Muammer Bozkurt. Porselen sepgisi • ANKARA (UBA)- Esin Alptuna'nın "El Dekoru Porselen Sergisi", cuma günü Türk-Amerikan Derneğinde açıhyor. 18 yıldır üzerinde çalışüğı eserlerinı sergileyecek olan sanatçı. altın yaldız dekorlarda 22 ayar altın kullanıyor. Sanatçının sergisi 27 şubata kadar aezilebılecek. •ANKARA (UBA>- Tayfun Anlıman'ın Hissedişin Şiirselliği' konulu resim sergisi, cuma günü Turkuvaz Sanat Galerisi'nde açılacak. 1930 yıhnda Adana'da doğan sanatçı. 1980'de Altın Paletödülüaldı. 1992yılında Chicago'da açtığı kişisel sergisinde. birbirine yakın renkleri farklı tonlarda veren sanatçı, üçüncü kişisel sergisini de aynı anlayışla oluşturdu. Sergi 10 marta kadar görülebilecek. Cemal Süreya •Kültür Senisi- Ünlü şair Cemal Sûreya, pazartesi günü Bandırma'da anıldı. Bandırma Belediyesi'nin, levam eden kültür ve sanat jtkinlikleri kapsamında yer alan Cemal Süreya anma programına AtillaÖzkınmlı ile Enver Ercan ve öner Yağcı konuşmaa olarak katıldı. Wahler'in3. senfonisi' • ANKARA (AA)- Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, G. Mahler'in 3. senfonisini 19-20 şubat tarihlerinde Ankara'da ilk kezseslendirecek. Yorumlanışı ilk kez yapılacak eserde, orkestrayı Polonyah şef Marek Pijaronski yönetecek. A!to solo partisini Çekoslovakyah sanatçı Jaraslowa Horska . söyleyecek. Türk bestecilerin eserlerinden oluşan bir CD çıkaran orkestra şefî Howard Grifîîths: Devlet, ııotaEVİN İLYASOĞLU Howard Griffiths son günlerde mü- zik dünvamızın gündemindeki şef. Geçen hafta İDSO konserlerini yönet- ti. Bugün (17 2) Akbank Oda Örkest- rasını yönetiyor. Geçen mevsim İDSO ile kaydettiği compact disc de bu hafta pi>asa çıktı. Aynca Türk bestecilerin- den oluşan ve Koch fırması tarafından basılan compact disc'de de İngiltere'- nin Northern Sinfonia orkestrasını vönetmiş. İDSO'nun konseri Bülent Tarcan'ın 2. süitinden bölümlerle başladı. İki yıl önce 16. şubat günü yitirdiğimiz renkli bestecimiz Tarcan! Derin müzik tarihi bilgısi. geniş çaplı orkestra yapıtlan ve 46 yıl hekimlik ile besteciliğini bir ara- da yürütmesiyle Tarcan, çoksesli mü- zik tarihimizin unutulmaz bir besteci- sidir. Iskoç giysili gaydacı İDSO onu anmak ıçin daha ahmh bir yapttını seçebilirdı. Ayşegül San- ca'nın bir saten kumaş dokurcasına seslendirdiği Chopin'in 1. Piyano Konçertosu'ndan sonra Griffiths yö- netimindeki orkestra Şostakoviç'in Ekim senfonik şiirinı çaldı. Büyük or- kestranın görkemini enerjik bir geliş- meyle doruğa tırmandırdı Griffiths. Son yapıt ise İskoç besteci Peter Max- well Davies'in İskoç ezgisi üstüne bes- telediği ve Boston Pops Orkestrası için yazdığı eğlenceli müzikti. Yapıtın son dakikasındaki güneş doğması sahnesi için otantik İskoç giysileri içinde iki yüzyılhk gaydasını çaîarak dinleyicile- rin arasından gelen gaydaa, konsere bir başka renk kattı. Gürer Aykal hastalanınca Griffiths haftahk konser program- lannı ara sıra böylesi yapıtlarla hafif- letmekten yana: "Pek çok orkestra bir hafta ağır program yaparsa sonraki hafta daha kolay anlaşıhr, neşeli bir program yapıyor. Ben de İDSO'nun bu konseri için Şostakoviç ve Chopin'- den sonra böyle bir espri düşündüm. Dinleyici konser sonrası evine döner- ken yüzünde bir gülümseme taşımalı. Gençlere ve çocuklara yönelik prog- ramlar da gözetümeli. Bir de konser öncesi besteci-icracı ve dinleyicilerin birlikte konuşup konsere haarlık yap- ması sağlanabilir.' Hovvard Griffiths, Kraliyet Akademisi'nde (Londra) okurken bugünkü eşi Semra Griffiths ile tanışmış. Her ikisi de viyola bölü- münü bitirmişler ve Ankara'ya gel- mişler. Henüz 21 yaşındaymış. "Yıl 1971'di. Eşim CBSO'ya binnci viyolacı oldu, ben de Ankara Opera Orkestrası'na. Sonra Ankara Oda Or- kestrası'run ilk kurucu üyeleri arası- ikıımıalıfiths ailesinin iki çöcüğu var. Semra Griffiths Zürich opera orkestrasının viyolacısı. H.Griffiths ise artık vıyo- lacı değil, "free-lance" şeflik yapıyor. Avrupa'nın her yerinde çeşıtli or- kestralan yönetiyor. "İyi bir şef mut- laka orkestra ailesinin içinden çıkmah. Ve mutlaka yaylı çalgılarlardan birini çalmış olmah. Orkestranın yansını yayh calgılar oluşturur. önceden nasıl ama konser sırasında öyle bır kıvılcım bulur ki sanp götürür orkestrayı da dinleyiciyi de." Howa'rd Griffiths 1971in Anka- rası'nı şöyle anlatıyor: "Gelenek sahi- bi bir senfoni orkestrası ve opera bul- mak beni çok şaşırtmıştı. Türk Beşle- ri'nin hepsi yaşıyordu, hepsiyle tanıştım, çalıştım. Orkestralara yeni konservatuvar mezunu genç eleman- • k Türk bestecileri- nin öyle güzel yapı- tlan var ki, hepsi ses- lendirilmeye. dün- yaya tanıtılmaya de- ğer besteler. Ancak nota bulmak bir bü- yük sorun. • Bence Devlet Nota Kütüphanesi gibi bir merkez olmah. Her bestecinin yapı- tlannın bir kopyası bu merkezde arşivlen- meli. • Anladığım kadar özgün notalar kay- bolmakta" diyerek en önemli sorunlanmı- zdan birini de dile ge- tiriyor Howard Grif- fiths. nda yer aldık. Faruk Güvenç, Gürer Aykal ve Suna Kan ile. Bir ara Halkcvi Orkestrası'nı yönettim. Bir gün Car- mina Burana'yı yönetirken Gürer Ay- kal hastalandı ve değneği bana verdi. Böylece şefliğe ilk adımlanmı attım" diyor Howard Griffiths; sonra George Hurst ile şeflik çahşmış ardından Paris ve Zürich'te aynı eğitimi sürdüımüş. 1981 yıhnda İsviçre'ye yerleşen Grif- yönetilmiş olmak istediğinizi bildiği- nizden şef olunca toplulukla daha ko- lay diyalog kurabihrsiniz. Şef provalar boyunca işin mekanik yönünü çözrne- lidir. Konser artık bir başka coşkudur. Her konser bir yeni deneyimdir. Şef mekanik çahşmayı unutup yeni bir ruh kazandırmahdır konserde. Bazı şefler provada çok iyi olmayabilir, lar geliyordu sürekli. Zengin bir kadro vardı. Bugün pek çok Türk sanatçı var Türkiye sınırlan dışında yaşayan. On- lan toplasanız bir kocaman senfoni orkestrası kurulabilir. Her biri belh di- siplinler içinde çahştıklan orkestraya bağlanmışlar artık. Tekrar Türkiye'ye döameleri için o kadar kaliteli orkest- ralar obnalı ve aynı koşullar sağlan- malı." İstanbul, Ankara ve İzmir'de kon- serler yöneten Griffıths'e tarafsız bır gözle üç orkestramızın sorunlannı so- ruyoruz. "İstanbul'un kendine ait bir binası, salonu olmayışı inanılır gibi de- ğü. Provalar küçük salonda, konserler büyük salonda yapılıyor. Ses yoğunlu- ğu tehlikeye düşüyor. Ben bu hafta şanslıydım. tüm provalar büyük sa- londa yapıldı. Ancak korkunç bir ku- rander ve ışıklann düzensizliği yine huzurlu çalışma ortamını engelleyen faktörler. Londra'da da bazen prova ve kon- ser salonlan ayn olabilir, ama yirmi orkestrayı yirmi ayn konseri düzenle- mek için başka çare yoktur. Koskoca İstanbul'da tek bir orkestra var. Or- kestralann yönetimi açısından en sağlıkh yol bir menajer ve bir de genel sanat yönetmeni olmasıdır. Aynca or- kestralann turnelere çıkması yürek- lendirici. Mutlaka gittikleri yerde yüz- de on daha iyi icra ederler. Dünyaya kendıru tanıtmak için turneler yap- ması ve plak doldurması gerekir or- kestralann. İzmir'de de salon sorunu büyük. Bır de calgılar yenılenmeli. Ankara artık salon sorununu çözü- yor." İDSO'nun 2().\ ılında Aurophon fırması tarafından bası- lan CD'de Howard Griffiths yöneti- mindeki İDSO Şostakmiç'in yapı- tlannı seslendirmiş. Piyanist Meral Güne>Tnan bestecinin ikinci piyano konçertosunu ışıl ışıl çalıyor. tkinci yapıt "Atsineği" başhklı fılm müziği- nin süiti. Mozaik dokuda İDSO çok profesyonel bir yorum sunuyor. Ne- den baştan sona bir Şostakoviç plağı sorumuza, "Bu orkestra özellikle Rus müziğini çok iyi çahyor. Şostakoviç'i de istediler. Aynca Gadflyın dünyada çok az kaydı var. Bir ya da iki" ya- nıünı ahyoruz. Böylece İDSO da İcu- ruluşunun yirminci yıhnda kendi plağını çıkarmış oldu. Ancak nasıl elde edilecek. nerede satılacak, kim it- hal edecek henüz pek belli değil. H.Griffiths'in bir başka CD'si de Koch fırması tarafından basılmakta olan Türk besiecileri. Northern Sinfo- nia'yı yönettiği CD'de Saygun'un 1. Senfonisi; Suna Kan solistliğinde Ce- mal Reşid Rey'in Andante-AUegro'su ve Erkin'ın Sinfonietta'sı yer alıyor. Jagger'dan anlar Jaçger. 9 şubatta New York'unWebsterHall salonunda bir konser verdi. Efsanevi Rolling Stones grubunun solisti olan Mick Jagger, Webster Hall konserinde özellikle son çıkardığı solo albüm olan "Wanderding Spirif'ten parçalar seslendirdi. Jagger konserde, Rolhng Stones'un artık "klasikleşmiş" yapıtlannı da yorumlayarak grubun hayranlanna nostaljik anİaryaşattı. İDSO ,Witold Lutoslawski ve Adnan Saygun'un eserlerini seslendirdi Söziiııbittiğiyerdemüzikbaşlar Kendi seslerinden şairleriıi şiirleriKültür Senisi - Rıfat Ilgaz, Şflkran Kurdakut >e Ataol Behramoğ- lu'nun şür kasefleri piyasaya çıktı. Yeni Dün> a Plak ve Yayınlan'nca "Şairlerimu ve Şiirleri" dizisi çerçe\esiiMİe, Rıfat Ilgaz'ın "Yaşadı- kça", Şükran Kurdakul'un "Bir Yürekten Bir \ aşamdan" ve Ataoi Behramoğlu'nun "Bir Gün Mutlaka" adlı kasetkri şiirseverlere su- nuldu. Şairler, şiir kasetlerinde ilk dönemden bugüne kadarki şiir- lerinden oluşan bir secki>i kendi sesleriyle sunuyorlar. Bu \önüyle kasetler. belgesel bir nitelik de taşıyor. Üç kasedinde ara ve fon müzikleri Ezginin Günlûgü tophıluğundan Nadir Göktürk tarafından hazırlanmış. Yeni Düma Plak ve V ayı- nlan daha önce de Can Yücd. Arif Damar. Oktav Rıfat, Melih Cev- det Anday ve A. kadir'in kendi sesieriyle okuduklan şiir kasetlerini yavınianiıştı. Rıfat Ilgaz'ın "Yaşadıkça" başlıklı kasedinde, şairin "Defuefcr Gibi", "Bibem Ki","Çocuklanm", "Bu Da Bir Özgürifik Şiiri". "Körüz Biz" gibi şiirleri >er alıyor. Şükran Kurdakul, "Bir Yürekten Bir Y aşamdan" adlı kasedinde "İzmir V'ar Mı Sende", "İzmir'in İçinde Amerikan Neferi", "Turki- yem Nereye Götürüyoriar Seni". "Carmen" >e "Ege Dalgalan" gibi şürlerine yer veriyor. Ataol Behramoğlu ise. "'Bir Gün Nlutlaka"da "Unuttum Nasıklı Annemin Yiizü", "Yaşadıklarundan Oğrendiğim Birşey Var", "Melankoli", "Onun Türküsü, Guevera'nm" ve "Bir Gün \Iurlaka" gibi şürlerini okuyor. KONUK YAZAR 'Aida' operasında ikiünlü konuk ANKARA (AA) - Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği Verdi'nin "Aida" operasının bu akşam yapıla- cak temsılı için Fransa ve Ital- ya'dan iki ünlü konuk sanatçı Türkiye'de bulunuyor. Verdi'nin ünlü yapıtı, "Ai- da" operasında "Aida" rolü- nü İtalyan soprano Martha Colalillo. "Radames" rolünü ise Fransız tenor Gilbert Py yorumlayacak. Martha Colalillo. Superlor Art of the Theatre Colon Enstitüsü'nde özel öğrenci statüsünde öğretim gördü. Sanatçı, birçok Avrupa ülke- sinde sahneye gktı. 1987 yıhnda "Aida" operasındaki rolüyle Verona'da sanatsever- lerin karşısına çıktı. Fransa'nın en ünlü opera sanatçılanndan biri olan Gil- bert Py. sanat yaşamma bale ile başladı. Özellikle "Samson ile Dalila" operasında Sam- son rolünü dünyanın pek çok sahnesinde 350 defa can- landırdı. JeanLouis Petit Orkestrası veOnay Kültfir Senisi - Ünlü Fransız Jean-Louis Petit Oda Orkestrası, cumartesi ve pa- zargünleri saat 19.00'da ünlü İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda iki konser verecek. İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nin düzenlediği kon- serlere solist olarak Patrice BocquiIIon (flüt), Marie Chris- tine Milliere (keman), Jean- Marie Coatantiec (keman) Je- an-Marie Louchart (klavsen), Jacques Vandeville (obua), Therese Pollet (viyolonsel) kaulacak. Jean Louis Petit orkest- rasının pazar günü vereceg konserde iseücvlet SafiatçiSH piyanist Gükin Onay da yer alacak. 1937 yıhnda doğan Jean Louis Petit müzik eğjtimini SimonePIe ve Olivier Messi- an'm sınıflannda tamamladı. Daha sonra Sipush. Auna- combe, Ferrera, Markevitch ve Boulez'den özel olarak or- kestra eğitim aldı. 1964 yıhnda başlayarak 18.yüzyıla ait önceden kaydedilmemiş 1000 Fransız eserinden oluşan 30 disk ile tanındı. Bu disklerden iki tanesiyle Grand Prix du Disque ödülü- nü aldı. Son yıllarda disk radyo ve televizyon için çok sayıda çağ- daş müzik üreten Jean Lous Petit, klasik senfoniler ve lirik- leryönetti. BEN AL TANRISEVER Müziktei ÜNER BtRKAN İZMİR- Polonyah yönetmen Tadeusz Strugala. İzmir DSO'- nun 12 şubat hafta sonu konse- rinde, çoksesli evrensel müziğin, biri bizden, öbürü Polonya'dan iki büyük bestecisini, Ahmed Ad- nan Saygun (1907-1991) ve Wi- told Lutoslawski'yi (1913) eserle- riyle bir araya getirdi. İki 'dünya insanı' Strugala'ya. bu iki seçkin bes- teciyi aynı konser programında seslendirmek istemesinin bir rast- lantı sayılamayacağını söyledi- ğımde, hak verdi bana. Gerçek- ten, aynı dönemin, aynı kuşağın, ama daha önemlisi, benzer so- nınlann, ortamlann sanatcılan Saygun'la Lutoslavvski. İkisi de birer "dünya insanı", birer bü- yük hümanist. İkisi de gereksizce ön safa çıkmaktan. kendinden söz etmekten hoşlanmayan, iç ev- renlerinin zenginliğinde durma- dan üreten yaratıcılar. Lutos- lawski'nin en sevdiği. hep yine- lediğı sözlerden biri Debussy'nin şu ünlü tümcesiymiş: "Müzik, sö- zün bittiği yerde başlar". Bunu öğrendiğimde, Saygun'un, ko- nuşmayı değil çahşmayı, üretme- yi ilke edinmiş, ilk bakışta olduk- ca yadırgatıa, "mesafelı" denebi- lecek yaradılışıyla koşutluk kur- dum. 80 yaşındaki Lutoslawski Lutoslavvski bu yıl 80 yaşında; Varşova yakınlanndakı "Zoli- borz" ("Güzel Orman" demek- mış) kasabasında. sakın bir kır yaşamı süriiyor. arada bir dost- lanyla, genç bestecilerle buluşu- yor orada. Polonya'nm müzik yaşamına "En Büyük Usta" ola- kıpır canhhğına. Debussy-Ravel ve sonrası Fransız müziğinin ice dönüklüğüne, tinselhğine, Scho- enberg'in on iki nota yöntemine, rastlamsallığa ulaşan. geniş, yaygın, zengin bir etkilenme pale- ti. Ardından. bireysel biçemin, özgün müzik dilinin yakalan- ması. Saygun'un Op.44 keman konçertosunu Çağd Yûcelen seslendirdi. rak o yön veriyor. Kendisini, bu- günün müziğinde ortalarda bir yerlerde, ağırbaşlı müziğin, ama gülünç olmayan ağırbaşlılığm yanında" gören Lutoslavvski'nin yaşamöyküsünün başlannda, büyük savaşm patlak verdiği o korkunç 1939 güzünde, gizli bir radyo istasyonunu yönetip ru- tuklanması, arkadaşı (bugün İngiltere'de yaşayan ünlü besteci) Aadrezj Panufnik'le, Varşova fe"lerinde çalgıcıhk yapması gibi ilginç serüvenler var. Sonra, Al- man işgali altındakı bunalücı günler, Polonya'nm "demir per- de' arkasına gizlenerek dünya ile ilgisini kesmesi; 1950 ortalanna kadar, "sosyal realizm" politi- kasının zorlamasıyla gınlen "gö- nüllü uzlaşma" dönemi. Folklor gereçlerinin, tiyatro-sinema için işlevsel müzıklerin yanı sıra kişi- sel bir müzik dili arama çabalan. 'Varşova GüzterT Daha sonra da Tadeusz Baird ve Kazimierz Serocki ile birlikte, 1956'da, "Varşova Güzleri" adıy- la tanınan çağdaş besteciler bu- luşmalannın gerçekleştirihnesi (o günlerden bu yana bütün gücü, saygınhğı, etkisiyle sürüyor bu buluşmalar). Modern Polonya müziğinin o akıl almaz zengınlik- teki verimini başlatan Karol Szy- manowski'nin post-romantiz- minden, Stravinski'nin uçsuz bu- caksız orkestra tasanmlanna; Bartok'un, Prokofıev'in kıpır Müziğin iyi kavranması "Besteleme yöntemimde her zaman. kendi kurallan içinde yü- rüyüp giden soyut nesneler orta- ya çıkarmayı değil, müziğin din- îeyenlerce iyi kavranmasını sağ- layacak bir ortam yaratmayı önde tuttum" diyor Polonya'nın (kimilerine göre, dünyanın) yaşa- yan en büyük bestecisi. İzmir'- deki 12 şubat konserinde. Struga- la'nın orkestrayı ehnden tutup önüne getirdiği pencereden de böyle bir görünüm izleniyor: Unutulmaz bir deneyim 1954 yıhnın baskılı. ağır or- tamında. halk şarkılan, danslan da gözetilerek yazılmış olan "Or- kestra Konçertosu", adı üstünde. bütün orkestrayı bir "solist topluluğu" gibi algıhypr; calgılan tek tek ya da gruplar halinde. renkli. tını özelhklerini incelikle, titizce gözeten bir doku içinde dinleyicinin kulağma götürüyor. Ancak "virtüöz" orkestralann üstesinden gelebilecekleri bu top- lu çabanın, izmir DSO'ya büyük, unutulmaz bir deneyim ka- zandırdığına ınanıyorum. Saygun'un Op.44 Keman Konçertosunu (1967) genç ke- mancı Çağıl Yücelen (1962) sun- du. Çağıl'ın müzikal, açık, yo- ğun, güvenli anlatımı, şaşmaz en- tonasyonu, ılımlı tamperamaru, Saygun'un solo yazısındaki olan- ca güzelliğı serdi ortaya. D ünya müzik piyasasında yeni yapı- mlarla ilgili olarak arşivlerinde yak- laşık 15 mılyon kayıt bulunan New York'taki Toıver Records 'a yaptığım ziyaret ve bu kuruluşun önde gelen vöneticisiyle görüşme- den edindığim son bilgileri aktarmak istiyorum. Adı geçen kuruluş müzikseverler için gerçek bir Luna Park, bu "parkta" sunulan kayıtlann fiyatı da kalitelerine göre 4 dolardan 22 dolara kadar değişiyor. Bu fiyat farkındakı en önemli faktör, kayıtlannı gerçekleştir en şirketin kalitede gös- terdikleri tiütızlik. Bu konuda birkaç ısim belirt- mek gerekirse. Deutsche Gramaphon, Phillips. RCA, London, Sony. EMI, Teldec, Denon, ECM şirketlerinin aradığinız kalite müziği sizlere dinle- teceğinden hiç şüpheniz ol- masın. Klasik müzik dünyası öteden beri, "harika çocuk" listesine ekleyecek keşifler peşinde ol- muştur. Son yıllarda küçük Ja- pon kemancı Midor; sürekli bir arayış içinde olan bu dünyanın gereksinimini önemli ölçüde gi- dermiştir. Ancak bu "harika çocuğun" büyüyüp olgunlaş- ması, söz konusu müzik çevre- lerinde panik yaratarak, hemen yeni bir harika çocuğun yaratılmasma yol açmıştır. Bu yeni "harika çocuk" Kore- Ameri- kan vatandaşı 11 yaşındaki Sarah Chang, 9 yaşı- nda seslendirdiği eserler plakçılarda satışa bile çıkanlmıştır. Mehta, Muti gibi dünyanın önde gelen orkestra şefleri , bu tercihli küçük kıza yeşil ışık yakmışlar. Chang 'ın ünlü İngiliz şef Sir Cofin Davis ve Londra Senfoni Orkestrası ile yakında çıkaracağı Çaykovski keman konçertosu müzik çevrelerinin önde gelen merak konulanndan biri haline gelmiştir. Bunun yanısıra Midori . Mehta yönetimindeki Dvorak keman konçertosu ve Mi- dori Encore ile dikkatleri çekmekte. Itzhak Peri- man , Daniel Barenbroim ikılisinin Brahms ke- man sonatlan hararetle tavsiye edilir. Genç İngi- liz Nigel Kennedy de Vivaldi 'nın 'Dört Mevsimi' ndeki değişik yorum ve çalışı kadarrenklikişılıği ile popüleritesini koruyor. Yine son yıllarda hızla yükselen Cho- Liang Lin . Chicago Senfoni ile Bnıdı 'ın I.keman konçertosunu seslendirmiş, kayda değer bir yapıt. Müzik dünyasında, keman, piyano, senfoni ve opera eserlerindeki bazı son yapıtlardikkat çekiyor. Uzun yıllar Moskova 'daki ABD Büyükelçili- ği'nde mahsur kaldıktan sonra. sansasyonel bi- çimde Amerika'ya kaçınlan Rus piyanist VTadi- mir Feftsman "ın Moskova Konservatuvan'nda doldurmuş olduğu JJS.Bach 'ın Goldberg Varia- tkms 'da dikkat çekiyor. "Son romantiklerden" diye anılan Shura Cherkassky 80.yaşgününü Camegie Hall 'da resital vererek kutlamışü. Pi- yanoyu sihirbaz gibi kullanan Cherkassky 'nin bu resitali, piyasaya CD olarak çıktı. Sade ve et- kili stiliyle tanınan Morray Perahia son yapıtı- nda Vlozart Piyano Sonatlan K. 310- K. 311 - K.533 494'üseçmiş. Rusya'nın son harika çocu- ğu Evgeoy Kissi , Rus romantiklerinden Mo- zart'a geçiş yapıp, Spivakov yönetıminde, Mos- kova Virtûözleri ile Mozart 12-20 numaralı piya- no konçertolannı disk yapmıştır. Caz piyanısti olarak bilinen Keith Jarret, Dimitri Şostakoviç 'in 24 prelüd ve füg opus. 87 ile piyano repertuvanna katkıda bulunmuştur. Yeni senfonik eser kayıtlan açısından New York Filarmoni Orkestrası 'nın müzı\ şefi olan Kmt Masur gösteriye fazla me- raklı, eski şef Zubin Mehta'dan sonra yeni bir stil ve yaklaşımı getirme çabası içinde. New York Filarmoni, Kurt Masur yönetiminde 150.yıhnı kutlarken, son yirmi senenin en güzel yapıtlannı ortaya çıkardığiru kanıthyor. Olümünden sonra dahı plaklan satış rekorlan kıran Leonard Bernstein , son konserde Boston Senfoni 'de Beethoven 'ın 7. senfonisi, Viyana Filarmoni ile de, Sibeüus 'un 1. senfonisini yönetmişti. Konserlerin kajıtlan da halen piyasada büyük ilgi gören yapıtlardan. Son yıllarda büyük ölçüde popüleritesini Pa- varorti 'ye borçlu olan opera eserleri CD merakh- lannın gözdesi olmaya devam ediyor. Sibiryalı bariton Dimitri Hvorostosky, dünyaca ünlü Fisc- ber - Dieskou ile sık sık kıyaslanmakta. Bu umut vadeden genç baritonun, Çaykovski- Pique Dame kaydında dinleyebilirsiniz. Pavarotti'nin Berlioz Requiem , Domingo'nun Saint- Seans Samson ve Dalida operası. Carreras 'ın I975'te doldurduğu ilk Amerika resitali son aylann ilgi çeken kayıtlan arasında. Soprano Kathleen Barts. Itzhak Perlman eşliğinde Bach söylemiş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear