22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 ARALIK1993 CUMARTESİ SAYFA HABERLER TÎÎBrrAK'tabiliıııe bütçeengeli TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin 1993 yılı çalışma raporuna ilişkin toplantıda konuşan Ömer Kaymakçalanl994 bütçelerinin önceki yıllara göre büyük oranda azaldığını belirtti İstanbul Haber Servisi- Türkiye Bi- limsel Teknik Araştırma Kurumu TÜBİTAKa bağlı Marmara Araştı- rma Merkezi'nin 1993 yılı çalışma ra- poru ve 1994 yılına ilişkin program ça- lışmalannın açıklandığı toplantıda konuşan Merkez Başkanı Ömer Kay- rnakçalan. "Bize 1994 yıluıda tanınan bütçede önceki yülara göre büyük oran- da reei düşüşier var. Bizim bu sınırlı kaynaklarla araştırma yapmamız mümkün değil. Bilimsd çalışmanın ne olduğunu bilen Erdal İnönü'nün Baş- bakan Yardımcılığı döneminde gerek bütçede gerekse diğer konularda büyük katkıiarı olmuştur" dedi. Gebze'de kurulu bulunan Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Ömer Kaymakçalan, kendilerinin lısans, yüksek lisans, doktora ve doktora üstü gibi çeşitli kademelerde yaklaşık 380 kişilik bir araştırma grubuyla hiz- met vermeye çalıştıklannı, 1993 yıbna ait bütçenin ise 300 mılyar lira düze- yinde olduğunu bildirdi. 1994 yılı için tanınan bütçenin ise 450 milyar lira dolayında olduğunu açıklayan Ömer Kaymakçalan, ABDde MAM hac- mindeki bir bilimsel araştırma kurulu- şu için aynlan bütçenin 500 milyon dolar düzeyinde olduğunu belirterek "Biz lisansüstü düzeyinde bir araştı- rmacımıza briit 10 milyon ücret verebi- liyonız. Durum böyle olunca ülkemiz- den yurtdışına büyük oranda bir beyin göçü yaşanıyor. Beklenen \erimlilikte araştırma yapmamız söz konusu olamı- yor" dedı. Çarçur etmeyiz Merkez bünyesinde faaliyet göste- ren danışma kurulu üyelerinin de katıldığı basın loplantısında getirdiği eleştirilerini bütçe konusu üzerinde yoğunlaştıran Kaymakçalan aynca, buna rağmen mümkün olabilecek en yüksek performansla araştırma çalı- şmalannı sürdüklerini kaydederek, '"Daha sağlıklı çaltşmamız için bütçe- nin 10 kat daha arttırdması lazun. Bİze bu para verilse herhalde çarçur etme- yiz" savlamasında bulundu. MAM'ıngeleceğine. rÜBİTAK Bi- lım ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun bu yıl içerisinde aldığı karar gereği 10 yıllık bir perspektif doğrultusunda baktıklannı açıklamalanna ekleyen Kaymakçalan. bu çerçevede araştı- rma-geliştirme faaliyetleri için aynlan kaynaklann 1993'te yüzde 0.33 olan GSMH'ye oranının 2OO3'e kadar en az yüzde 1 düzeyine çıkanlmasının planlandığını. aynca bu alanlardaki harcamalarda halen yüzde 18 olan özel sektör katkısının da aynı yıla ka- dar yüzde 30'a yükseltilmesinin dü- şünüldüğünü ifade etti. Araştırma merkezini tanıtıcı ki- tapçıkta yer alan bilgilere göre sanayi- nin yoğun olduğu Gebze'de 1972 yılında. 7200 dönümlük bir arazi üze- rinde kurulan MAM'a bağlı olarak Temel Bilimler Enstitüsü ve Metroloji Araştırma Enstitüsü adlannda iki ayn enstitü de bulunuyor. Araştırmacılarla beraber toplam 835 personelin görevli bulunduğu MAM'da toplam 18 ayn alanda bi- limsel araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmalan sürdürülüyor. Görevleri arasında hükümete bilimsel konular- da destek sağlama işlevi de bulunan MAM. aynca kendisine talepte bulu- nan sanayi kuruluşlanna prpje geliş- tirme hizmetı de veriyor. TÜBİTAK TOPLAMISIIVDAN İZLENİM Bitim nerede politikaa nerede? ORHANBURSALl Türkiye"de iktidara gelenler ve gelecekler, bir ülkenin kal- kınmasında, ilen sanayi ülkeleri arasına katılmasmda bili- min. teknolojinin rolünü artık araştırmak ve bilmek zorun- dalar... Sayın Ömer Kaymakçalan. başkanlığını yaptığı Marma- ra Araştırma Merkezini (MAM) ve orada yapılan bilimsel ve teknolojik çalışmalan tanıtma toplantısında 1994 bütçe- lerinin budanmasından haklı olarak yakınırken, siyasetçi- nin bilimle hiç bir ilişkisinin olmadığı aa gerçeğini bir kez daha akla getiriyordu. Bugün ileri düzeyde kalkınmış ülkelerin geçmişıni hep bi- lim adamlan mı araştıracak? Pasifık ülkelerinin teknolojide bugün Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya bile kafa tutacak hale gelmelerinin, Japonya ile rekabet etmelerinin altında yatan gerçeği. politikacılar, siyasi parti yöneticileri niçin araşurmazlar? Ve Türkiye'yi geleceİc yüzyıla taşıyacak alt- yapı planıru oluşturmazlar? TÜBİTAK Başkan Yardıması Namık Kemal Pak. bi- limsel ve teknik altyapı yatınmlannm bizde de kurulması durumunda Güney Kore'nin 95 milyar dolarlık dışsatımına Türkiye'nin de 10 yıl içinde ulaşabileceğini belirtirken, salt günümüzün değil, geleceğjn bir gerçeğini dile getiriyordu: Gümruk duvarlannın indirilip smırlann neredeyse yok ol- maya gittiği birdünyada ekonomik. ticari, sanayi bakımın- dan ayakta kalmak zorlaşıyordu ve giderek artan rekabet koşullannda ancak sağlam bir bilimsel ve teknik altyapıya sahip olan ülkelerin yaşama şanslan olacakü - diğerlerinin ancak yerlerde sürünme şanslan vardı. Projesi olan var mı? Fen bilim. sosyal ve ekonomı bılimcilennin araşürdıklan ve sık sık da yayımladıklan bu bılgi ve gerçek, gerçi söz ola- rak potmkacının kulağına-çeşklı kanallardan akıtılmıyor değikii. Ancak. acaba hangj polıtikacımızın uzun vadeli bir TürJciy^'yi kalkındırma projesi var krbu bilgiler plana, programa ve uygulamaya dönüşsün? Ozetle bilim ıle polıtıka çarklan arasında kayışlar eksik. dişliler birbirine girmiyor, her ıki çark kendi başına dönü- yor. tktidarda bilim perspektifı olmayan politika oturduğu için, milyarlann boşa akjtıldığı Türkiye'de bilimin zaten çok sınırlı olan bütçesi de kırpılıyor. Toplanüdan aynlırken Sa- yın Ömer Kaymakçalan'ın MAM'daki çalışmalan üzerin- deki bilgiler doLaşıyordu düşüncelerimde: Türkiye'nin araş- tırma geliştirme harcaması yüzde 0.33. Güney Kore'nin yüzde 2. Japonya'nın yüzde 3. MAM'ın kazandığı uluslara- rası teknoloji ihaleleri: Almanlar'dan Hava savaşlan simü- lasyonu. Yüksek hızda görüntü taruma teknikleri geliştir- me... MAM'ın sanayi prpje ve hizmetlerinden kazandığı paranın son iki yılda iki misli artarak 23 milyar liraya yük- selmesi... Ama daha çok, bilimin politikanın gündemine nasıl sokulabileceği düşüncesi başımda uğuldayıp duruyor- du. Bir tutuklu öldürüldü ÖOretlm üyeleri: SerdarGüreş'e torpilyapmadık • İstanbul Üniversitesi Konservatuvan öğretim üyeleri Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in oğlu Serdar'a ayncalık tanındığı yolundaki iddialan reddettiler. Haber Merkezi- İstanbul Güreş ailesiyle bir kez, o da Üniversitesi Devlet Konserva- Serdar'ı konuşmak amacıyla tuvan öğretim üyeleri. Genel- yemek yediğini, yemek daveüni kurmay Başkanı Orgeneral Do- de kendisinin yaptığını belirten ~ Yıldız Kenler>Ben başka veü- Thyakiyikancbrmakgüç Önümüzdeki yaz mevsinünde de plajlar, yine mayo fırmalarının reka- betine sahne olacak. Müşteri yeipazesini genişletmek ve pazardaki paymı arttırmak için kıyasıya girdikleri yarışı hızlandıran üretici fîr- malar. 1994 yazının mayo-bikini ve plaj gjvsilerinden oluşan modelle- rini. defîlelerle bayilerinin beğenisine sunuyor. Otuzuncu yılını kutla- yan Ten Mayolan'nın koleksiyonu, Polat Renaissance Otel'deki defilede tanıtıîdı. Ürünleri. mankenler Nicola Folley, Alithea Came- ron, Bernedetta Racnoni. V'aleria Pennick, Tanya Perret. Helen Mil- let, Saskia Portir ve Yeşim Çakar sundu. Özeİlikle saydam içgiyim ürünleri büyük ilgi gördü. \ abancı mankenlerin. dahaönce böylesi de- filelere çıkan Türk mankenlerden daha rahat davranmaları, defıle tir- yakileriningözünden kaçmadı.(Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) ğan Güreş'in oğlu Serdar Gü- reş'e torpil yapıldığı iddialannı yalanladılar. Öğretim üyeleri Yardımcı Doçent Suat Ozturna ile Hal- dun Dormen, Engin Lludağ ve Mehmet Birkiye ortak. Yüdız kenter ise aynca yaptığı basın açıklamasında. Serdar Güreş'- in dört yılda bitırmesi gereken okulu altı yılda bitirememesi- nın "özel himaye görmemesi- nin" açık kanıtı olduğunu vur- guladılar. Ne ilki ne de sonuncusu Ahmet Letendoğlu'nun ken- dısini ilgilendiren iddialan ne- deniyle ayn açıklama yapmak ihtiyacını duyduğunu belirten Yıldız Kenter. "Serdar Güreş, Ahmet LevendoğlıTnun devi- miyle "başımızın belası" değilse de değişen yaşamın. değişen ko- şullarını taşıyamayan sağlıksız, ilgiye, yardıma muhtaç prob- lemli öğrencilerimizden biri ol- muştur. Serdar ilki değildir bu öğrencilerin. sonuncusu da ol- mayacaktır" dedı. Kenter. söz- lennı şöyle sürdürdü: "Ama Serdar. paşanın oğlu- dur. Bunu ne kendi unutabilmiş- tir ne de bazı hocaları. Keşke Le- vendoğlu Cem'e, CelaPe, Övül'e, İsmail'e baktığı gibi ba- kabilseydi Serdar'a da. Keşke, tüm sınıf çocuklannı da harca- ma pahasına "Scrdarın okudu- ğu sınıfa ders vcrmem' diyerek kişisel davranmayabilseydi." lerle de buluştum. konuştum, yaztştım. Tabii onlar 'paşa' de- ğildiler. O zaman kime ne değil mi" diye sordu. "Birçok ögren- ciye yapıldığı gibi onu da kurtar- maya, kazanmaya çalışınz. Bu- nun başka yolu yoktur" görü- şüne yer veren Kenter açıkla- masında şunlan dedi: "Biri okul açıldığında imtiha- nı olduğu halde, Bodrum'dan te- lefon edip imtihanda bulunama- y acağını bildiren ve 1 -1.5 ay son- ra 'ben geldim' diye ortaya çıkan, ama idare tarafından eli- ne bir teşekkür mektubu rutuştu- rulan bir yeni öğretim görolisi. Diğeri hocalığı döneminde kendi de pek de\ amlı olmay an ve kendi isteğiy le 2 y ıl önce okuldan ay rı- lan bir görevli. Bir diğeri ise yurt dışında olduğu için kendi ricası ile ûntihan günü değiştirilen, o imtihana da gelmeyip sorulan yollay arak "siz imtihan edin' di- yen, dönüp geldiğinde de imtihan sonuçlannı kabul etmey ip küple- re binen üç kusurlu öğretim gö- revlisi. İnsaf! \e bunlar, suclu öğrenci Serdar Güreş'i ipe cek- meye kalkıyorlar! Miting mey- danlannda. El insaf!.. Bu üçlüden biri, "hcmcn gitti rapor düzenlettı. getirdi" diyor. Doğrudur. getirdi. Ama rapor kabul ediidi mi? Hayır.. Çocuk sınıfını geçti mi? Hayır... E bun- lan da söylesenize... Bu çocuk her yıl ikmale kaldı, iki yıl da sınıfta kaldı. Bu nasıl torpil?.." ARAYIŞ TOKTAMlŞATEg Rektöp Seçmenin Dayandmaz SıkınüSL.. Bundan on gun önce, rektör seçimleriyle ilgili olarak bu sütunda yazdığım yazıda 'yaptığımız şey seçim- meçim değil' demiştim. "Gönül eğliyoruz." Zira yapılan şey, olsa olsa bir kanaat bildirimiydi. Gene de yaklaşık 2000 öğretim üyesi gün boyu oy kullandı. Fakülte ve ük- sekokullar tatil ediidi. 45.000 öğrenci derslerinden yok- sun kaldı. Ama aradan on gün geçti. YÖK'te bir hareket yok. Anlaşılan YÖK bizim 'kanaatimizi' de pek ciddiye almıyor, 'iplemiyor.' Gerekçe ise hazır: Ne yapalım, ya- sa böyle... Yasaya göre Yüksek Öğretim Kurumu, en çok oy alan altı adaydan üçünü eleyecek ve Cumhurbaşkanı'na üç isim bildirecekti. Cumhurbaşkanı da bu üç isimden birini rektör olarak atayacaktı. Bugüne kadar hiç ses çıkmadı. Kulağımıza geldiğine göre belirlenen adaylar incele- niyormuş. Nesini inceliyorlar, nasıl inceliyorlar? Bu ku- rum, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) mu, 'Yüksek Istih- barat Kurumu' (YİK) mu? Bu memlekette memuriyete girişte bir 'güvenlik so- ruşturması' yapılıyor. Evlere şenlik. Bir zamanların eli silahlı ülkücü militanı 'güvenilir' çıkıyor, amcası TÖB- DER'den yargılanan genç (bu nedenle) güvenilmez' oluyor. Tam anlamıyla yargısız infaz.' Zira en göster- melik yargıda bile suçlananm kendini savunma hakkı vardır. Ve işte köşebaşlarını böyle tuttular. Ve bu tür özürlüler nedeniyle, devletin kimi çarklan birtürlü dön- müyor. En çok oy alan altı adayın nesini ve nasıl inceleyecek- lerini gerçekten anlamıyorum. Zaten yasayı böyle de- ğiştirenlerin mantığını da anlayamamışhm. Yasanın i!k biçiminde ve ilk uygulamalarında rektörler, atamayla geliyordu. Rejim kısmen sivilleşip, birazcık (!) demokra- siye benzeyince, tepkiler dile gelmeye başladı. Ve yasa bu hale sokuldu. Demokratık mi oldu? Hayır. Tam tersi- ne. Zira "Yozlaşmış ve sahte bir demokrasiden, gerçek demokrasiye geçmek; totaliter bir rejimden demokrasi- ye geçmekten çok daha zordur." Günümüz siyaset ya- şamının en üstlerinde dolaşan bir isim, bir zamanlar bu sözleri çok kullanırdı. Acaba kimdi dersiniz? YÖK en çok oy alan altı adayın üçünü eleyecek. "Ne hakla"diyesormuyorum Zirahakkınkaynağıbelli:Anti- demokratik Yükseköğrenim Yasası. Ama "hangigerek- çeyle, hangi kıstasla" diye sorabilirim. Bu konuda oy kuilanan bir öğretim üyesi olarak benim de buna hakkım olması gerek. Daha çok oy alan bir ya da birkaç adayı eleyerek daha az oy alan bir ya da birkaç adayın adını ilk üçe sokarak Cumhurbaşkanı'na sunanlar bunun yanıtını nasıl vere- ceklerdir? Belki de yüzlerce öğretim üyesinin 'tercihini' bir kalemde geçeriz saymak. vicdanlarını sızlatmaya- cak mıdır? Belli kulislere dayanan bir 'atanma'dışında, YÖK üyelerinin, oy kuilanan diğer öğretim üyeleri ile ne farkları vardır? Ustünlükleri nedır? Meslektaşlan değil midir? Bir gün bunun hesabı sorulmaz mı? Tek farklı yanları, olsa olsa yaşları olabilir. Zira 67 ya- şını bitiren bir öğretim üyesi 'yaş haddinden' emekli olurken YÖK uyesi olursa bu sınır kalkıyor. lOOOyaşına kadar YÖK üyeliği sürebilir. Aynı biçimde, rektör olmak da yaş haddinden emekliliği durdurabiliyor. Bu da yasa- nın bir başka hikmeti.' Hocalık yapamayacak kadar yaşlı' insanlar rektörlük ve YÖK üyeliği yapabiliyor. Ar-. tık bu nasıl bir mantıksa... En çok oy alan adayın dışındaki adayların durumları da ilginç. Gazetede okudum. Bizim üniversitede seçim sonuçları belli olunca. en çok oyu alamamakla birlikte, ilk altı aday arasına giren biri "Bu iş daha bitmedi, bu işin Ankara'sı da var" demiş. Ve eklemiş "Ne yapalım, yasa boyle." Doğru, yasa böyle. Ancak bu hocamız da- hil, seçimlere giren tüm adaylar, seçimlerden önce yazı- lı ve sözlü olarak 'demokratik üniversite' vaadinde bu- lunmuşlardı. Eski dönemi ve uygulamaları eleştirmiş- lerdi. Şimdi kendilerinden çok oy alan bir meslektaşları yerine rektörlüğe atansalar, bunu nasıl içlerine sindire- cekler? Bu durum demokrasiyle bağdaşır mı? YÖK düzeni, üniversitelerimizde onarılması çok güç bir yıkıma yol açmıştır. Ve bu düzen, tüm mantıksızlıkları ve antidemokratik hükümleriyle sürmektedir. Yitirilen zamanı geri getirebilecek hiçbir güç yoktur. Cezaevinde silalıh çatışıııa • Paşakapısı Cezaevi'ndedün sabaha karşı meydana gelen silahlı çatışmada Erdal Meral adlı tutuklu tabancayla vurularak öldürüldü. Meral'i vuran ve adam öldürmekten 9 yıla hükümlü Mehmet Kabakçı silahıyla birlikte ele geçirildi. İstanbul Haber Servisi- Üs- küdar Paşakapısı Cezaevi'nde mahkum ve tutuklulann kaldı- ğı koğuşta meydana gelen silah- lı çatışmada. tutuklu Erdal Me- ral. hükümlü Mehmet Kabakçı tarafından kurşunlanarak öl- dürüldü. Dün sabaha karşı saat 03.00 dolaylannda meydana gelen olayda adam öldürmekten 9 yıla hükümlü olduğu öğrenilen Mehmet Kabakçı adlı mah- kum kendisine küfür ettiği ge- rekçesiyle aynı koğuşta kaldıgı Erdal Meral'i, üzerinde bulu- nan tabancasını çıkararak kur- şun yağmuruna tuttu. Erdal Meral başından ve boynundan aldığı iki ayn kurşun yarasıyla olay yerindecan verdi. Tak>iye kuvvet geldi Silah seslerinin duyulması üzerine diğer koğuşlarda bulu- nan hükümlü ve tutuklulann ise ne olduğunu anlama telaşıy- la koğuş parmaklıklanna vura- rak tempo tutmaya başladılar. Bunun üzerine olaylan kontrol altına almaya çalışan Paşa- kapısı Cezaevi yönetimınin olâsı diğer olaylan önlemek amaayla bölge güvenlik güçle- nnden ve jandarma kuvvetle- rfndenyardım istediler. Çevik Kuvvet Şube Müdür- lüğii ve Üsküdar Emniyet Mü- düriüğü'ne bağlı birimler 3 panzer ve çok sayıda araçla be- raber Paşakapısı Cezaevine ge- lerek bina etrafını çevreledikleri gözlemlendi. Ardmdan gelen jandarma birliğinin ise cezaevi- ne girerek olayın meydana gel- diği koğuştan itibaren içerisini kontröl altına almaya ginştı. Ahnan bu önlemler sonrasında bütün mahkumlar tek tek üst aramasından geçirilerek bulun- duklan koğuşlardan dışan çı- kanldılar. Aramalar sonucu olayın sanığı Mehmet Kabakçı. Erdal Meral'i öldürdüğü tabanca ıle beraber ele geçirildi. Paşakapısı Cezaevi SavcilığYnca başlatılan soruşturma kapsamında olay- da kullanılan tabancanın cezae- vine nasıl ve kimler aracılığıyla sokulduğunun araştınldığı be- lirtildi. Adam yaralamak su- çundan tutuklu olduğu sapta- nan Erdal Meral'in cesedi. ön soruşturmanın tamamlan- masının ardmdan Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne getirildi. Ancak hastanede görevli dok- torlann sorumluluk alamaya- caklan gerekçesiyle cesedi Morga kabul edemeyeceklenni söylemeleri üzerine Erdal Me- ral'in cesedi yaklaşık bir saat boyunca getirildiği ambülansta bekletildi. Daha sonra Paşa- kapısı Cezaevi Savcısı'nın giri- şimleriyle ceset hastane morgu- na alındı. '••A5KODA Skodo, siiper golleri ödiillendirmeye devom ediyorL EylüTde FB'li Bülent... Ekim'de BJK'li Mehmet... Kasım'da BJK'li Oktay, süper goller attılar... ödüllerini aldılar... Süper golleri, Türkiye'nin en tanınmış spor adamlarından oluşan seçici kurulumuz belirliyor. Yarış lig sonuna kadar. Büyük ödül, sezon sonunda, 2 Skoda Favorit... Sezon bitince, ayın gollerinden biri Yılın Süper Golü seçilecek. Skoda Türkiye Distribütörü Yüce Auto, Skoda'lardan birini bu golün sahibine, ikinci Skoda'yı ise, yılın golünü tahmin eden bir futbolsevere verecek. Futbolcular !.. Futbolseverler !.. Golleri Kaçırmayın. Son model Skoda'lar sizleri bekliyor... Scpd Kurul Oyeleri: • Erdogan Anpınar (Organızasyon Komitesi Başkanı) • Cem Atabeyojlu (Spor Tarıhı Yazarı) • Mehmet Atalay (Zamar Cazetesı Spor Servisi Mûdürû) • Nurhan Aydın (Turkıye Cazetesı Spor Yazarı) • Kahraman Bapçum (Mıllıyet Gazetesı Spor Yazan, Spor Otontesı) • Can Bartu (Sabah Gazetesı Spor Yazan) • Togay Bayath (AIPS Başkanı, Mıllıyet Gazetesı Spor Yazan) • Kemal Belgin (Yeni Gûnaydın Gazetesı Spor Yazan) • Necati Bilgiç (Tercüman Gazetesi Spor Yazan) • Bekir Boran (FLASH TV Spor Servisi Müdûrû) • Faik Çetiner (Meydar Cazetesı Spor Senisı Müdûrû) • Hûsnü Çil (Sabah Gazetes Spor Yazan) • Turgay Demir (Fotospor Gazetesi Yazı Islen Müdûrû) • Mustafa Denizli ( A ^ Spor Yoaımcusu) • Haldun Domaç (Spor Yazan) • Talay Erker (Yenı Gönaydın CazetesiSpof Servisi Müdûnj) • Büsah Cencer (Sabah Gazetesı Spor Servisi Müdûnj) • Atilla Cökçe (Millıyet Gazetesı Spor Yazan) • Korkut Cöze (Hürriyet Gazetes. Spor Yazan) • Hayri Hiçler (STAR Spor Servisi Mudurü) • Necati Karakaya (Millıyet Gazetesı Spor Yazan) • Erol Kaner (TRT Bölge Mûdurlügü) • Dogan Kologlu (Hümyet Gazetesı Spor Yazan) • Alaattin Metin (hümyet Gazetesı Spor Yazan) • Oguz ökem (Futbol Federasyonu Cenel Koordınatönj) • Coşkun özarı (Sabah Gazetesı Spor Yazan) • Hasan Sarıçiçek (Tüfkıye Gazetesi Spor Yazan) • Sadık Söztutan (Türkıye Cazetesı Spor Semsı Müdürü) • Turgay Şeren (Spor Gazetesı Yazan) • Necmi Tanyolaç (Gazeteoler Cemiyetj Başkanı, Spor Yazan) • Ferhan Tezcan (KANAL 6 Spor Seıvisı Mûdür Yardıması) • Ihsan Topaloglu (M'll'ıyet Gazetesi Spor Servsi Mûdûrû) • Hıncal Uluç (Sabah Gazetesı Spor Yazan) • Hayri Ülgen (Gûn Gazetesı Spor Yazan) • Naci Yalınkıln; (TGRT Spor Servisi) • llker Yasin (SHOVVTV Spor Programı Dtrektör Yardımosı) • Rıdvan Yelekçi (Hürriyet Gazetes Spor Yazan) • Remzi Yılmaz (Türk Spor Ajansı Yazı Işlen Mûdûrû) • Abdûlkadir YOcelman (Cumhuriyet Cazetesi Spor Servtsı Danışmarı) S o y a d ı n ı g S r c • I f ı b e t i k s ı r a I a n m ı | l ı r.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear