25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10ARAUK1993CUMA HABERLER Köleliktengünümüzeinsanlıaklan Yaytna hazırlayantar: SHZATp&&ntm A «BÇflÖİJ Insan Haklan Haftası etkinükleriHaber Merkezi-İnsan Haklan Derneği'nin (İHD), İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin 45. yılı nedeniyle düzenlediği bir dizi etkinlik bugün başlıyor. Yedi gün boyunca sürecek etkinlikler, saat 10.30'da Ankara'da Karayollan Genel Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda başlayacak. Açılış konuşmasını. İHD Genel Başkanı Akm Birdal'ın yapacağı toplanlıda, konuklann konuşmalanndan sonra insan haklan ödüllerinin dağıtım töreni yapılacak. "İnsan Haklan ve Banş " konulu açıkoturumla, saat 14.00'te başlayacak 2. gün etkinükleri, Harb-İş Toplantı Salonu'nda devam edecek. Gazetemizden Oral Çalışlar. Özgür Gündem Gazetesi'nden Ferda Çetin, Turkısh Daıly News'dan Isnıet Imset. Aydmlık Gazetesi'nden Hasan Yalçın'ın katılacağı toplantıyı, Ragıp Zarakolu yönetecek. Etkinlikler çerçevesinde, 12 aralık günü, Harb-İş toplantı salonunda, "Banş Hakkı" konulu uluslararası bir sempozyum gerçekleştirilecek. Doç. Dr. Semih Gemalmaz'ın yöneteceği oturuma, Filistin Büyükelçisi Foed V asin Yesiıı, Birleşmiş MilletlerTürk Demeği Başkanı Prof. Dr. CahitTalas. İngiliz Akademisyen avukat Ivan Topping konuşmaa olarak kaülacak. Türkiye Soroptimistler Kulüpleri Federasyonu ve Ankara Soroptimist Gruplan adına Gazı Osman Paşa Soroptimistleri Klubü, insan haklanyla ilgili olarak bir panel düzenledi. Paneli, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Bediz Denüray yönetecek. MahmutTaliÖngören, Ankara Hukuk Fakültesı Öğretim Üyesi Prof. Clker Gürkan, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu, İnsan Haklan ve Kadın Statüsü Koordinatörü Gûlriz ÖzyıMmm ile gazetemiz yazarlanndan Mıistafa Ekmekçi konuşmaa olarak katıJacaklar. Açış konuşmasını, Gazi Osman Paşa Soroptimist Kulüp Başkanı Prof. Dr. AyferGünalpyapacak Toplantı. bugün saat 14.00'de, TC Ziraat Bankası'nm Tandoğan'daki toplantı salonunda vapılacak. İzmir İzmir Barosu, ÇHD ve İzmir Tabip Odası temsilcileri, Buca Cezaevi, çocuk yurdu. ıslahevi, huzurevi, genelev ve karakollara giderek İnsan Haklan Bildirgesi dağıtacaklar. Hafta nedeniyle. bugün Atatürk Müzesi'nde insan haklan karikatür sergisi açılacak. Gecede Bilgesu Erenus, Metin Kahraman Koma \e Harun'un katılacağı, şiir dramatizasyon gurubunun katılacağı konser gerçekleştirilecek. Karşıyaka Belediyesi'nin bu yıl Ufnr Mumcu'ya \erdiği İnsan Haklan Odülü'nü kardeşi Ceyhan Mumcu alacak. 12 Aralık Pazar günü saat 17.30'da Karşıyaka İnsan Haklan Parkı'nda yapılacak törene SHP Genel Başakanı Murat Karayalçın'm da katılacağı bildirildi. İstanbul İnsan Haklan Derneği bugün saat 12.00'- de Sultanahmet Parkı'nda basın açıklaması yapacak. Akşam saat 19.30'- de Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde "Insanlık adresine gönderibniş bir mektuptur Emil Galip" gecesi. TYS, ÇGD. TİHV ve Pen Yazarlar derneğinin katkılanyla gerçekleştirilecek. Çağdaş Gazeteciler Derneği, bugün saat 10.00'da taplaülan, kapatılan. baskıya uğrayan hasın kuruluşlannı temsilen Özgür Gündem Gazetesi'ni ziyaret edecek. Ziyarete ÇHD, ÇASOD. İHD ve DİSK temsilcileri de kaülacak. Yann İHD'nin *Savaş ve Biz" adlı forumu Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde saat 11.00'de gsrçekleştirilecek. 12 Aralık pazar günü sıat 12.00-17.00 arasında Beyoğlu Mis Sokak'ta sokak şenliği yapılacak. Akşam saat 20.00"de Cemal Reşit Rey konser salonunda "Zıkkmıın Kökü" adlı fılmin plası gerçekleşecek. 13 Aralık pazartesi İHD İstanbul Şubesi'nde "tnsan Haklan Mücadelesinde Bir Uzun Yiirüyüş" tonulu söyleşi ve video ve dia gösterisi jerçekleştkirilecek. 14Arabksalıgünü sıat 19.00'da Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde "Medya ve insan haklan" tanulu panel yapılacak. Kölelik sisteminde bütün insanlar için geçerli haklardan söz edilemiyordu. Bu dönemdeki haklar öncelikle özgür vatan- daşlar için geçerliydi. Özgür vatandaşlar ise sadece erkeklerdi. Ortaçağ'da Avnıpa, dini ve dünyevi ik- tidarlann çatışmasına tanık oluyordu. Kilise ile yönetici otorite arasındaki bu çaüşma, iktidarlann sınırlandınlması fik- rini ortaya çıkardı. Kral ile derebeyler. derebeyler ile köylüler arasındaki ilişİciler de insan haklan kavramının gelişmesinde rol oynadı. Ortaçağ Avrupası, gücünü arttırmak isteyen merkezi iktidarlara karşı yerel güçlerin mevcut haklanru koruma savaş- lanyla doludur. Bu mücadeleler sonu- cunda ilk insan haklan belgeleri oluştu. Bunlann başında 1215 tarihinde İngilte- re'de imzalanan "Magna Charta" gelir. Soylular ile kral arasında imzalanan bu anlaşmayla, krala karşı soylulann hak- lan güvence altına alınmış ve baronlar ta- rafından oluşturulan bir komisyon, bir tür iktidar kontrol organı olarak çalışma- ya başlamıştı. 1514"te "Tübingen Anlaş- ması" olarak bilinen anlaşmayla da Würtenberg'de oturan herkesin namus. vücut ve hayatını ilgilendiren konularda kanunlarda yazılı olanlar dışında cezaya mahkum edilemeyeceği hükme bağlandı. 16'ncı yüzyıl kilise reform hareketinin insan haklan düşünccsinin gelişmesinde etkisi olduğu savunuluyor. "Martin Lut- her"le birlikte kilise karşısında insanjn değeri aıttı. 16 ve 17'nci yüzyıllarda, insan haklan kavramı sistemleşmeye başladı ve dinsel ögelerden kurtulma sürecine gjrdi. Fransız Devrimi ile kilise karşıtı, din düş- manı bir karakter kazanan doğal hukuk anlayışı, bu dönemde yerleşmeye başladı. Artıİc insan haklan mantıkta, dolayısıyla akh ile düşünebilen insanda temellendiri- liyordu. 1689'da İngiltere'de, İkinci İngiliz Dev- rimi sırasında İnsan Haklan Beyanname- sinin (Bill Of Rights) ilanıyla "John Loc- ke". her birey için geçerli olan değiştirile- mez haklar anlayışını sistemleştirdi. Bu beyannameyle bugünkü insan haklan anlayışının klasik ilk biçimi temellendiril- di. Fransa, insan haklan kavramının yüzyıllar süren mücadelesinde tepe nok- tayı işgal eder. 1789 Fransız Devrimi'nde ilan edilen Vatandaşlık ve İnsan Haklan Bildirgesi, aynı zamanda bir çağın haber- cisidir. Bu beyannamenin oluşmasını sağ- layan"Rousseaıı","Montesquieu","Volta- ire" gjbi isimler, insan haklan kavramıyla birlikte anılmaya başlandı. Günümüzdeki içeriği İnsan haklanrun günümüzdeki içeriğini kazanması, başlıca üç aşamadan sonra oldu. İlk aşama, 17 ve 18'incı yüzyıllarda İngiliz. Amerikan ve Fransız devrimleri- nin klasik hak ve özgürlükleri yaratması- ndan sonra, haklar zemininde bireysel ve kişisel haklar ortaya çıktı. Yasal eşitlik. ÖzürHilere tamnanhaklarda 'özürlü 9 Diğer insanlardan "farklT olanın insan haklanndan yararlanamayacağını kim iddia edebilir? Bazı "uç" ideoloji ya da düşünceye sahip olmayan hiç kimse. İnsan haklanyla ilgili bütün kurallar. bütün insanlar için geçerli. Özürlüler için de. Kuramşal olarak. Ya gercekte?.. Ortopedik Özürlüler Federasyonu Başkanı. Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrii Boyraz, insan haklanmn bir bütün olduğu kuramşal olarak herkes tarafından kabul edilse de yaşamda bunun böyleolmadığmı söylüyor. Aileden devlete kadar toplumun bütün kurumlannın, bireylerinin özürlülere diğer insanlardan farklı davrandığını anlatan Boyraz, "Aile, sakat çocuğunu acıyarak böyütür. Ona güvenmez, beceremeyeceği düşüncesiyle hiçbir iş y aptırmamava çalışır. Toplum da ailenin bu da> ranrşını gösteriyor; sakata işe yaramaz göziiyie bakıyor"diyor. Eksik olduğu dü^ünülen ve nüfusun yüzde 13'undan fazlasını oluşturan sakatlar. ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar iş bulamıyor. toplum içindeki yerlerini hakettikleri ölçüde alamıyor. Sakatlar, Anayasal bir hak olsa da pratikte diğer ınsanlarla eşit tutulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sakatlarla ilgili doğrudürüst bir poliükası olmadığmdan yakınan Şükrü Boyraz. "Bırakın doğru düriist bir politikay ı, devlet, sınırlan içinde yaşayan sakatlann sayısını dahi net olarak bil- miyor. Resmi rakamlara göre Türkiye'de 6 milyona yakın sakat olduğunu iddia ediyorlar. Oysa bu rakam. bize göreçok daha fazla. Tedavi için önce teşhis koymak lazım. Clkesinde y aşayan sakatlann say ısını bilmeyen devlet, tedaviyi nasıl gerçekleştirecek?" diye soruyor. "Madem ki bizlerin de insan haklanndan aynen yararlanacağımız söyleniyor. iddia ediliyor, peki o zaman bir sakat için koskoca İstanbul'da neden iki tane tuvaJet var? Neden kaldınmlar. yoUar yapıiırken sakatlar da düşünübnüyorT" diyen Şükrü Boyraz, sakatlann çaiışma hakkının da verilmediğini vurguluyor. Yasalara göre işyerlerinde. her yüz kişi için iki sakaün istihdam edilmesi gerekirken işverenlerin buna uymadığı, devletin de bunu takip etmediği belirtiliyor. Birçok sakaün dört du var arasında yaşamak zorunda bırakıldığını da belirten Boyraz, '"Bunun, insan haklannda hiçbir yeri olmasa gerek" diye konuşuyor. Sakatlarda okuma- yazma oranmın yüzde 2, istidamın yüzde 2 oldu- ğuna değinen Boyraz," Yaşamak herkesin başta gelen hakkı. Insanlann her alanda toplum icinde yer alması gerek. Tüm bu söylemlere karşın, evimizden çıkıp tiy atroya. sinemaya bile gidemiyoruz. Çoğumuz işsiz. Bunlarda insan haklan kapsamına girmiyor mu?" diye soruyor. Dev let yardımmın 300 bin lıra olduğu düşünülürse, bırakın en sıradan insan haklanndan yararlanmalannı, onlara yaşama haklanmn bile tamnmadığı söylenebiür. tnsîinlar lıjıkİMnnı fı*»n aradı a m a İnsanoğlu, yüzjıllardır haklarmın peşinde koştu durdu. Bazen tek tek, ba- ınsanıar naKiarını nep araaı ama... Kn ^ ^ ç o c u ğ u a i l e s i y l e ^ t , ^ , göste riierde haykırdı: "insan, hak-^ ^ ç ğ y g y , lanyla insandır". Yasa koyucuya 'teba' değil yurttaş olduğunu sürckli anımsattı. Haklanmn bilincinde olduğunu gösterdi. Zorladı yasa koyucuyu insan haklan için. Bu zorlamalarla oluştu insan haklan manzumesi. İnsan haklanmn sivil örgütleri: Türkiye insan Haklan vakfı Önen: Türkiye bir rönesans yaşayabilirİHD ve İHD'nin 32 kurucusu tarafından Ankara'da 15 Şubat 1990"da kurulanTürkiyeİnsanHaklan Vakfı işken- ce görenlere yardım eden bir merkezin bulunmaması ne- deniyle bu işlevi ağırlıklı amaç olarak edinerek çalışma- lanna başladı. Türk Medeni Yasası'na göre kurulan, hü- kümet dışı ve bağımsız bir kuruluş olan vakfın gelirleri, bağışlar, günlük Insan Haklan Raporu'nun satış gelirle- rinden oluşuyor. Vakfın İstanbul ve İzmir'de temsilcilikle- ri bulunuyor.TİHV Başkanı Yavuz Önen sorulanmıza şu yanıüverdi: -Eklenen yeni kavramlarla birlikte Türkiye'de İnsan hak- larının genişJeyen boyutunun yeterince uygıdanabilir oldu- ğuna inanıyor musunoz? Hangi nedenle uygulanıyor ya da uyşjlanamıyor? ONEN-İnsan haklan Türkiye'de uygulanabilir mi so- rusu, devletin ya da hükümetlerin insan haklanna yak- laşırrana bakmamızı gerektiriyor. Bugün Türkiye'de iki ideolojinin devlet ve hükümet kaünda etkinleşmesine ve yükselmesine tanık oluyoruz. Bunlardan bir tanesi İslama ideolojidir. Bu ideoloji toplumumuza şeriat hükümlerinin belirlediği bir yaşam biçimini öngörüyor. Baü kökenli in- san haklan kavramlannı ve kurumlannı (devlet biçimi da- hil) yadsıyan yaklaşımı var. ikinci ıdeolojik akım milliyetçiliktir. Ülkemizde bugün demokrasi ve insan haklan kavramlan Türk milliyetçiliği- nin şoven politikalan uyannca belirleniyor. Her iki ideoloji güncel olarak dünyadaki gelişmelerin de yarattığı ivmeyle psikolojik bir avantaj sağlamış bulun- maktadır. Bu ideolojik avantajm sağlaîimasmda yalnız devletin ve hükümetin değil, parlamentonun. siyasi parti- lerin, sendikalann. demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalanrun da önemli sorumluluk ve katkılan vardır. Ge- nel tepkisizlik ortamında ve faşist bir anayasal ve hukuk- sal sistemin şemsiyesi altında her iki ideoloji halen, evren- sel insan haklan değerlerinı ve onlann kurumiannı genlet- • TIHV Başkanı Yavuz Önen: 12Eylülaskeri darbesinin anayasasının ve ona dayanan hukuk sisteminin ve demokratik yaşamı düzenleyen tüm yasalann insan haklan ve demokrasi ilkeleri ışığında değiştirilmesi gerekir miştir. Bugün ülkemizde. devlet ve hükümetin bakış açısı ne yazık ki özetle tanımlamaya çalıştığım ideolojilerin ege- menliği alündadır. Bu nedenle evrensel insan haklan de- ğerlerini, kavramlannı ve kurumlannı kabul etmekte ve uygulamakta sıkıntı çekmektedir. Onlan uygulamakta, geliştirmekte bir yükümlülük ve sorumluluk duymamak- tadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi düzeyinde imzalanmış olan sözleşmeler de bu ideolojilerin süzgecin- den geçirilmektedir. Sonuç olarak, insan haklan ve demokratikleşme alanı- nda toplumsal bir baskı hissetmeyen. aksine dinci, şoven milüyetçi akımlann, militarizmin ağır baskısı ve yönlen- dirmesi altında bir devlet rejiminde, ek olarak ağır savaş koşullannda, Türkiye'de bırakalım genişleyen boyut- lannı, insan haklanmn başlangıçta olanlan bile uygulana- mamaktadır. Bu koşuliar sürdükçe de beklenen uygulama gerçekleşemeyecektir. Uluslararası sözleşmelere uyulmalı -İnsan haklan ihlallerinin Türkiye'de önlenebUmesi için ne gibi önerileriniz var? ÖNELN-İnsan haklan ihlallerinin önlenmesi. dünyaya ve in<;ana insanca bir bakışın ışığında verilecek uğraşlara bağlıdır. İnsan haklan kavramlannın ve onun uğruna mü- cadelenin önce toplum icinde yerleşmesi ve yaygınlaşması gerekmektedir. Demokrasimizin gerçekten yaşanır bir du- ruma geürilmesi ve bu amaçla toplumun siyasi partilerle beraber diğer tüm kurum ve kurulıışlannın özgür bir or- tamda etkinlik göstermeleri ve gelişmelerinin önündeki engellerin kaldınlması gerekir. Kişi ve kuruluşlann düşünme. örgütlenme özgürlükleri kısıtlıdır. Bütün bu engel ve kısıtlılıklan ayakta tutan 12 Eylül askeri darbesinin anayasasının ve ona dayanan hu- kuk sisteminin ve demokratik yaşamı düzenleyen tüm ya- salann insan haklan ve demokrasi ilkeleri ışığında değişti- rilmesi gerekir. Türkiye'de insan haklan ihlallerini teşvik eden, koruyan ve ihlalcileri koğuşturmayan bir anlayış ve ona uygun bir yasal düzenleme var. Bütün bu anlayışın ve düzenlemelerin terkedilmesi gerekir. Uluslararası sözleş- melerin iç hukukumuza temel veri oluşturması gerekir. Bu değişime kararlı siyasi akımlar veya hükümetler için, Türkiye elverişli bir ortama sahip. Demokrasi ve insan haklan alanında hergün ileri bir adım atılabilir. Toplu- mun böyle bir sürece girmesiyle, istemleri hakkında doğru saptamalar yapılabilir ve Türkiye bir insan haklan röne- sansı yaşayabilir. Yeni yasal düzenleme olayı Türkiye'de ertelenemez önemdedir. Tüm toplumu bu amaçla tartışma sürecine sokacak bir erken genel seçime gidilebilir. Siyasi partiler Kürt sorunu, insan haklan ve demokratikleşme konulan- nda halka mesaj iletebilir, halkın tepkisinı ölcebilirler. Ancak dinamik ve acil bir tartışma ortamında, devletin, hükümetin, medyanın bugünkü ideolojik kısıtlanmadan sıynlması ve banşcıl demokratik bir toplum kurma yolunda adım atması gerekir. Toplumsal ölçekte özgür bir örgütlenme ve propaganda ortamı yaratılmadan, Türkiye'de insan haklannı koruma ve geliştirme alanında daima sorunlar yaşanacaktır. kişi güvenliği, bireysel özgürlük, düşünce ve inanç özgürlüğü, siyasal haklar ve mül- kiyet hakkı bunlann en önemlisi olarak belirirken, kapitalizmin yükselişi döne- mindeki bu gelişmeleri devletler sadece "seyretti." Çünkü çağın egemen ideolojisi liberalizm ve bireycilik, devletin rolünün en düşük düzeyde kalmasını öngörüyor- du. Ekonomik ve toplumsal güçten yok- sun geniş halk yığım için, soyut içerikteki bu tür bir insan haklan kavramı anlam taşımıyordu. Insan haklanmn gelişmesinde ikinci aşama, 19'uncu yüzyılın ortasından sonra yükselmeye başlayan kitle hareketleriyle belirginleşti. Kitle hareketleri, bu kez sos- yal eşitlik eksenıne yönelirken, sosyalist ve reformcu düşünceler bu hareketlere ön- derlik ediyordu. Bu hareketlerin sonunda insan haklanmn içeriği genişledi ve devle- tin tutumunun "sosyal devlet" olması ge- rektiği sentezine ulaşıldı. 20nci yüzyılda anayasalara, yasalara ve uluslararası söz- leşmelere giren ikinci kuşak insan haklan maddeleri. ekonomik. sosyal ve kültürel nıtelıkteydi. Çaiışma, adil ücret. sosyal gü- venlik, sendıka. grev, sağlık ve eğitim gibi haklan kapsıyordu. Bu haklar devlete, ka- pitalizmin yarattığı sosyal eşitsizliği gi- derici müdahalelerde bulunmak, çalışan sınıflan ekonomik. sosyal ve kültürel yön- den desteklemek görevini veriyordu. Böylece "bekçi" ya da "jandarma" devlet, yerini "sosyal devlef'e bırakıyordu. Üçüncü aşama 20'nci yüzyılı ikiye ayı- ran İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin istemlerini yansıtan uluslararası bir anlayışın yaygı- nlaşması ve uluslararası destek bulmasıyla ortaya çıktı. Bu süreçte. gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerin siyasal. ekonomik, sosyal ve kültürel geleceklerini belirleye- bilme, doğal kaynaklardan yararlanabil- me hakkı dile getirilirken, ezilen uluslann halklannın bağımsızlık. dünya nimetle- rinden eşit ve adil yararlanabilmek için verdikleri mücadele ön plana çıktı. Banş hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşa- ma hakkı, kadın ve çocuklann sahip oldu- ğu haklar gibi bütün insanlığı kucaklayan biçimlerde uluslararası düzeyde antlaşma- lar düzenlendi ve Birleşmiş Milletler'in öncülüğünde bu haklann uygulanması için üye ülkelere tavsiyelerde bulunuldu. Bu süreçte görüş birliğine vanlan haklann kollektif nitelık taşıması. bunlara topluca "dayamşma haklan''' denmesine yol açtı. Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye CumhuriyetTne Türk toplumlannm yapısını inceleyen araşürmalarda, şiddetin, yöneticilerin elinde bir hak olarak kullanıldığı görülü- yor. Araştırmalarda ilk Türk toplum7 lannın dini olan Şamanizmde akıllı kışile- rin tannnın işine yarasm düşüncesiyle öldürülmesi ve "adam ötdünnek insana cennette bile varar sağlar" gerçeğiyle karşılaşılnor. fslamiyeün kabul edilme- siyle de "fslant kılıç ve gaza dinidir" sözün- de olduğu gibi yaygın uygulama sürüyor. Osmanlı döneminde padişahlann 3'te birinin, 200 vezirden 76'sının öldürülmesi, padişahhk için kardeşlerin bırbirlerini bo- ğazlatmalan. hep bu düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkıyor. "Siyaseten Katl" adıyla insanlar idam ediliyor. 1837 yılı- ndaki Kürt ayaklanmasının bastınlması için. kesilmiş Kürt başı getirene 200 kuruş verildiği tarihçilerce belirtiliyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun modern içerikteki ilk düzenlemesi Tanzimat Fer- manı ile oldu ve işkence yasaklandı. Bunu izleyen 1858 Ceza Kanunu da işkenceyi. "menınu" kılarken sürgünü ceza olarak içeriyordu. Modern hukukta "ilkd" ola- rak nitelenen sürgün cezası 20'nci yüzyılın başında yeterli görülmedı ye siyasi cina- yetler işlenmeye başlandı. İlk gazeted ci- nayeti. bu dönemde işlendi. TürkiyeCumhuriyeti tarihinde de"Tak- rir-i Sükun" yasasıyla İstiklal Mahkeme- len kuruldu ve bu mahkemeler birçok ki- şinin idamını kararlaştırdı. Tek parti döneminin ardından "daha çok demokrasi'* vaadiyle iktidara gelen Demokrat Parti döneminde de. bir süre sonra "komünLst a»ı" başladı. Devlet baskısı her alanda kcndısıni iyice hissettir- meye başladı. Bu dönem. özellikle öğrenci başkaldınlannın etkisiyle 27 Ma>ıs 1960 ihtilaliyle sonuçlandı. Bu kez de Demok- rat Partili avı başlamıştı. 1961 Anayasası. görece daha demokratik haklar içeriyor- du. 12 Mart 1971 askeri muhtırasının ardı- ndan da insan haklan iyice ayaklar altına alındı. Toplumun ilerici. aydın unsurlan- nın neredeyse tamamı cezaevlerine girdi. Ünlü Ziverbey Köşkü. bu dönemin insan haklanna bakışı açısından karakterisuği- ni ortaya koyan işkencelere sahne oldu. Yine Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin tnan siyasi eylemlerinden ötürii. siyasi ka- rarla asılarak öldürüldü. 12 Eylül'ün bilançosu Askeri darbelerin sonu henüz gelme- mişti. Türkiye. bir 12 Eylül darbesini de yaşamak zorunda kalacaktı. Bunun fa- turası ise, insan haklan açısından, çok çok ağır oldu... Dünkü sunuş yazımızda da yer verdiği- miz gibi bu dönemde 650 bin kişi gözaltı- na alındı, bunlann 210 bini hakkında da- va açıldı. 6 bin 353'ü hakkında idam ce- zası istendi, 50'si idam edildi. 370 bin kişi- ye pasaport verilmedi. 14 bin kişinin siyasi haklan elinden alındı. Sorgusu sırasında 300 kişinin ölümü "kuşkulu " bulundu. 17 kişi işkenceden ölürken 52 bin kişi çeşitli hapis cezalanna çarpünldı. 937 fılm ya- saklandı. 251 kitap yakıldı. 458 süreli yayın ile 23 bin 667 dernek yasaklandı. Bütün bu karanhk tablo insanlan ör- gütlenmeye itti ve başta İnsan Haklan Derneği olmak üzere çeşitli sivil örgütler kurulmaya başlandı. 2000 yılına hazı- rlanan dünya ve Türkiye'de insan haklan hala ihlal ediliyor ve hemen her ülkede insanlar haklannı korumak; yeni haklar elde edebilmek için örgütleniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear