26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 7KASIM1993PAZAR HABERLER İlhan Erdost anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- İlhan Erdost ölümünün 13. yılında mezannın başında anıldı. 6 Kasıml980'deağabeyi Muzaffer İlhan Erdost ile birlikte gözaltına alındıktan sonra, Mamak Cezaevi'ne gönderilirken askerler tarafından dövülerek öldürülen Erdost. Onur Yayınlan'nın sahibi ve emekçısıydi. Erdost"uneşi Gül Erdost, kızlan Alaz ve Türküler, Muzaffer İlhan Erdost ve İlhan Erdost'un yakın dostlannın katıldığı törende yapılan saygı duruşundan sonra. 68"liler adına Tuncay Çelen şu konuşmayı yaptı: "68 kuşağı, dostlannı yitiren bir kuşak. Yitirdiğimiz dostlanmızın her biri, yüreklerimizde. yeni başlayan ve yanm kalmış bir türkünün acısını bırakıp gittiler. Öyle çoğaldı ki ölümler, yüreklerimize sığmazoldu." 80. yılında Tariş I JZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- TARİŞin 80. yılını kutlama etkinlıkleri kapsamında Tariş ve Tarih Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen "Türkiye'de Kooperatifçilik Hareketi ve 80. Yılında Tariş'" konulu sempozyum, 16kasımsah günü Atatürk Kültür Merkezinde yapılacak. Sempozyumun yapılacağı gûn. AKM salonlannda "Tariş Tarihinden Görüntüler" konulu bir de sergi açılacak. Mevsimlik işçiler haklarını istiyor •SAMSUN(AA)-Köy Hizmetleri Samsun Bölge ve ll Müdürlüklerindeçahşan 1600 kadar mevsimlik işçi, yaptıklan sessiz yüriiyüş sonrası Atatürk anıtına siyah çelenek koyarak hep bir ağızdan İstiklal Marşı'nı söylediler. Toplu bir halde Yol-İş2No'luSendıka Şubesi'ne gıderek oradan SHP ve DYP ıl merkezlerine yüriiyen işçiler, sorunlanna çözüm bulunmasını istediler. Konutlar cepltanelik gibi • GAZİANTEP(AA)- Şofben ve katalitik soba kullanımının yaygınlaşrnası sonucu likit petrol gazı (LPG) tüplerinin konutlardaki sayısının hızla arttığı bildirildi. TSE Gaziantep Bölge Müdürü Sedat Cengiz.yapuğı açıklamada bir evde en az üç LPG tüpü bulunduğunu kaydederek '"Bir de yedek tüp ile piknik tüpü hesaba katıhrsa, eyler cephaneliğe dönüyor. Önemsenmeyen hatalar da evlerde üzücü olaylara yol açıyor" dedi. Muzaffer İlhan Erdost'un 62 kitap ve pek çok belgeden yararlanarak yazdığı Şemdinli Röportajı Kiütleri kiııdikleriyletanımak MÜSTAFA BALBAY ANKARA - Anadolu bir "ırygarlıklar moza- iğj"dir. Tarih boyunca 35 uygarlığa beşik ol- muş bu topraklann Güneydoğu'su ise daha bir iç içe girmiş, birbirine kanşıp sarmal olmuş uygarlik ilişkileriyle doludur. Kürtlerle ilgüı bugüne dek pek çok kitap yayımlandı. Bansı ayaklanmalan, baası kültürel zenginlikleri konuetti. MuzafTer tlhan Erdost'un yeniden düzenle- yerek yayımladığı "Şemdinli Röportajı" ise Kürtleri. gerçekliği içinde hemen her yönüyle ele alıyor. Erdost'un 62 kitaptan ve pek çok belgeden yararlanarak okura sunduğu kitabı salt "röportaj" kalıbı içinde değerlendirmek mümkün değil. Kürtleri her şeyden önce "insan" olarak ele alıp okura sunan kitapta tanh, belge, üretim ilişkileri, feodal yapı, aşiretlerin. mirlerin ko- numu, kültür, günlük yaşam, tüm bunlan zen- ginleştiren 160 fotoğraf var. Aktanlan tarihi olaylar bugüne de ışık tutuyor. Erdost'la yeni kitabının ışığı altında Kürt sorununu. dünü. bugûnü konuştuk: - Şemdinli Röportajı, bir bakıma Şemdinli roonografisj. Bu özellik, kitabın yeni baskısında daha da öne çıkn. Sanırım. yeniden düzenlenir- ken ayrı bir çauşnıa yaptınız. Nasıl bir çalışma oldubu? Yaşayan tanıklardan ERDOST- Yedeksubay veteriner hekim olarak Şemdinli'de bulunduğum sırada (1963- 1965) başlayan Kürt tarihiyle ilgim devam edi- yordu. Bu iİgi, son yılda yeni bir çalışmaya dö- nüştü. Çalışmamı. 7 Kasım İlhan Kitap Gü- nü'ne kitap olarak ulaştırmak ıstiyordum. Ulaştıramadım. Ama bu çalışmamdan yarar- lanarak, Şemdinli Röponajı'nın "Tarihte Şemdinli" bolümünü yeniden yazdım. Olaylan doğrudan yaşayan tanıklardan saptadıklanmı doğal ki olduğu gjbı korudum. Şemdinli'de yaşanan, ama Şemdinli ile smırlı olmayan bu olaylan, genel tarih ıçindeki yerle- rine yerleştirirken. yeni edindiğım belge ve bil- gilerden yararlandım. "Ekler" bolümünü de yeni eklerie zengınleş- tirdim. Layard (1853), Cuınet (1891), Sykes (1913), Nikitin (1934) tarafından yaalan Şem- dinli anlatı ve araştırmalannı çevirterek, kita- ba aldım. Kitap olarak ilk baskıda, olanaklanmız el- verişli olmadığı için az foloğraf yaymlayabil- dik. Bu baskıda 160 özgün fotoğraf (kitapta 112 sayfa) yer alıyor. Şemdinli hemen tüm özelliğiyle. bu fotoğraflarda görselleşmekle kalmıyor: okur, Kürt yaşammı tüm boyut- lanyla (sanınm ilk kez) somutlaştırma ola- nağını buluyor. - Şemdinli aşiretlern le birlikte aşiret, mirlerte birlikte mirlik (beylik), şeyhlerle birlikte Nak- şibendi Tarikatı da irdeleniy or. \şiret, mirlik ve şeyhlik arasındaki farklar neler? Bu fark tarih- sel sürece nasıl yansıyor? ERDOST- "Aşirener. kanbağı varsayımı- na dayalı topluluklar. Aşiret reisi aîfesi, yüksek kan grubunu oluşturmakla birlikte aşiretin kanından gelir. "Mirlik" ise birkaç aşiret topluluğunu yöne- timi altında bulunduran ve bu nedenle de yö- netsel (idari) bir birimdir. Mirlikler, bölgeye egemen olan zamanın devletleri tarafından gö- revlendirilmiş olmalı. 16. yüzyılda Osmanlı pa- dişahına tabiyet arzeden mirlikler, doğal ki, bu tarihten önce oluşmuştu. Mirler. mirliğin "te- seLsületı". yani babadan oğula kalıtsal yolla geçrnesi koşuluyla, padışahın tebalığmı kabul etmişlerdir Aşiretler Kürt olmakla birlikte, mirler soy bakımından farklıdır. Ömeğin, Mem u Zin'de, Ahmede Hani, Cizre beyini. "Soyıı Arap, ken- di Kürt beyi" olarak niteler. Şemdinli aşiretleri üzerinde beylik kurrnuş olanlar da kendileri- nin, Hakkari beyleri gibi, soy bakımından Ab- basi (yanı Arap) olduklannı ileri sürerler. Mirler. Osmanh İmparatorluğu'nda. iç işle- rinde, tam bir serbestliğe sahıptiler. Tanzimat- la birlikte, mirlikleri, yönetsel (idari), mali. as- keri ve hukuki bakımdan devletle bütünleştir- me girişimleri. mirlerin tepkisine neden ola- caktır. Cizre Miri Bedirhan Bev 'in İstanbul'a getiri- lerek (1846) buradan sürgüne gönderilmesi, sistem olarak, mirliğin sona ermesi olarak nite- lenebilir. Ama. mirlikler sona erdikten sonra da. aşiretler varhklannı sürdürmüşlerdir. Şu var ki, mirliklerin sona ermesiyle halk, gerek iç düzeni ve gerek aşiretler arası güvenli- ği sağlayacak otoriteyı. Nakşibendi tekkesinde bulacaktır. Mevlana Hah'd'in Nakşibendiliğe üstünlük kazandırmaya başladığı yıllar. bir Kitabın bu baskısında 160 özgün fotoğraf 112 sayfa olarak yer alıyor. Şemdinli hemen tüm özelliğiyle, bu fo- toğraflarda görsdleşiyor \e Kürt yasamının. tüm boyutlanyla somutlaştırılmasına olanak veriyor. serlikleriyle ve sık olarak da îngiliz Yüksek Ko- miserliği yetkilileriyle görüştüğünü, belgeler- den, aynntılanyla bili- yoruz. Paris Banş Kon- feransı sırasında, yanı Sevr Antlaşması'nın hazırlık toplantılannda, Trabzon'dan Adana'ya kunılması planlanan Er- menistan'a karşı, Arap emirliklerine benzer İngiliz korumasında bir Kürt emirliği kunılması talebi, bu görüşmelenn esasmı oluştunıyor. Şeyh Abdülkadir'in İngilizlerle ilişkileri/ görüşmeleri. öyle an- laşılıyor ki, Sevr Antlaş- ması'ndan sonra (10 Ağustos 1920) kesiliyor. Şudavar ki, Sarayın "ira- de"siyle, Sıvas Kongre- si'ni basmakla görevlen- dirilen Harput Valisi Ali Galip'ın. Malatya'da bulunan Binbaşı Noel'in yanına gelmesi ve birlik- te hareketleri, buna karşı Mustafa Kemal Paşa'nın tepkisi, diplo- matik alanda. İngilizleri '^orT! durumda bırakı- yor. tngilizler, Kürtle- rin, Ankara hükümetine karşı kullanılmasmda, iüşkilerine daha bir dik- kat etmiş gibi geliyor bana. - Bu beigeler, Nehri is- yanına da tşık tutuyor mu? Nehri is\ anıyla tngi- lizlerin ilgisi >ar mı? ERDOST- Nehri is- yanı, Şeyh Abdullah'ın idam edilen babası ile kardeşinin bir bakıma bakıma. mirliklerin tarihsel olarak dönemleri- ni tamamlamaya başladığı süreçle eklemleşir. Nakşibendilik, tam da bu dönemde. Sünni (Şafi) Kürtler arasında hızla yayılacak ve Kürüerin, şeyhlerin yönlendirdiğj doğrultuda olmakla birlikte. daha geniş bir birlik oluştur- malanna olanak sağlayacaktır. Mirler "tesetsülen" tanınmış olmakla birlik- te, devlete karşı kimi hareketleri nedeniyle, mirlikten azledilebiliniyordu. Şeyhler ise tari- kat içinde kazandıklan hiyerarşiye göre, yani saraydan bağımsız olarak tekin ve egemen ol- maya başlayacaklardır. Bu da şeyhlere, daha büyük bir serbestlik saâlıyordu. - Sadete Nehri ailesiran, özellikk de Şeyh Ubevdullah'ın tarihsel kişiliği. kitabın yeni basktsında daha belirgin bicimde aydınlanıyor. Bu ailenin >e Şeyh L beydullah'ın Şemdinli ve bölge tarihi açısııidan önemi nedir? ERDOST- Bölgede, geçen yüzyıhn son yansına ve bu yüzyıhn ilk çeyreğine damgasını vurmuş Sadete Nehri ailesinin tarihi, kuşku yok ki önemü. Şu kısa bilgi verilebilir: Şemdinli'nin eski ilçe meTkezi Nehri'de, Mevlana Halid'in ha- lifesi Seyit Taha'nın Kürtler üzerinde etki- si artıyor. Türk-Rus savaşına kaülmak için milis toplarken ölüyor (1851). bu sa- vaşa kardeşı kaüL- yor. Oğlu Şeyh Ubey- dullah, 1877-78 Türk- Rus savaşına önemli sayıda milisle katılı- yor. 1880'de Kürt ile- ri gelenlerini (şeyh ve halifeleri. bey ve aşi- ret reıslerini) Nehri'- de topluyor. tki oğlu ayn ikı birliğın komutaa- nda, kendisi de "Livai Muhammed"' altında Kürtlere zulmeden Şahlık yönetimine karşı. bağımsız bir Kürt emirliği kurmak amaayla harekete geçiyor. Ubeydullah'la birlikte oğlu Şeyh Abdülkadir de Mekke'ye götürülüyor. Ubeydullah'ın Mekke'de ölmesinden sonra Abdülkadir İstanbul'a geliyor. Padişaha karşı bir komploya katıldığı için bu kez Medine'ye sürülüyor. Meşrutiyetten sonra İstanbul'a geliyor. Kürt Teali Cemiyeti'- ni (Kürt Kulübü) kuruyor. Şeyh Sait ısyanı- ndan sonra, Şeyh Abdülkadir'in Diyarbakır'- da küçük oğlu Seyit Mehmet ile birlikte idam edilmesi üzerine. büyük oğlu Şeyh Abdullah. tran ve Irak'tan sağiadığı silahh adamlanyla. Nehri taburunu ve bolüklerini basarak, subay- lan tutukluyor. Sonra subaylan, aşiret ileri ge- lenlerine öldürtecektir. - Bu ailenin İngilizlerle ilişlüşi oidu mu? ERDOST- Aıle üyelennın İngilizlerle ilişki- leri oldukça farklı. Bölgede geçen yüzyıbn yansında. Amerikan ve İngiliz misyonerleri. Nesturilerie yakından ilgileniyor. Bu arada. Amerikalı misyoner Dr. Cochran ile Ubeydul- lah arasında dostluk oluşuyor. Şeyh Ubeydullah'm büyük oğlu Muham- med Sıddık'ın, Nehri'ye gelerek îngiliz hükü- metine tabi olmasını isteyen 12 İngiliz "'siyasi hakimini'* öldürttüğünü, bu 12 İngilizi öldür- mekle görevlendirilen Seyit İslam'dan (135 yaşındaydı) dinledim. Muhammed Sıddık'ın oğlu Seyit Taha (II) ise 1920'lerde. bölgedeki aşiret ileri gelenlerine,u Ben Şemdinan'ı fngiliz- lere verdim'* diyerek, bir İngilizın denetıminde altın dağıtacaktır. Bunu da, kendısine veril- rdost, 'Röportaj, benim bilimsel sosyalizmle buluşmamdan önceki dönemde yazıldı. Ekler bölümünde yer alan "Şemdinli Aşiretleri ve Üretim İlişkileri"ni, daha sonra yazdım. mek istenen bin altını almayan bir aşiret beyin- den dinledim ve yazdım. İngilizlerin, "külliyetli miktarda" altın dağıttığı Nutuk'ta da var. Ama, öyle sanıyo- rum ki, olayı yaşamışlann tanıklığı ya da gör- güye dayalı belge. röportajda yer alan anlatı- mlar olmalı. - Şeyh Abdülkadir, Şeyh Sait isyanı sırasuHİa da ingilizlerle ilişkisini sürdürdü mü? ERDOST- Şeyh Abdülkadir'in. İstanbul'- da, Kürt Teali Cemiyeti Başkanlığı yaptığı dö- nemde, birer kez Fransız ve Amerikan komi- intikamını almak için yapılmış. Yayımlanan İngiliz belgelerine bakarak söylenebilir ki. Şeyh Sait isyanında da, Nehri isyanında da, İngilizlerin doğrudan ve fıili ilgisi yok. Şu var ki, Nehri isyanından sonra bir kısmı, bugün Irak tarafında kalan ve İngilizlerin askeri bakımdan yönetimleri altında bulundurduğu yörelere çekılen isyana katılmış aşiretlere, İngi- lizler para ve yiyecek olarak yardım ediyorlar, moral veriyorlar. Bu, ilk kez Şemdinli Röpor- tajı'nda, doğrudan tamk anlatımlanna da- yanılarak açıklanıyor. Sonuçta da tngilizler, Türkiye-Irak sımnnın, Musul'un Irak'a kalacak bicimde be- lirlenmesinde, bu iki isyandan da önemli ölçü- deyararlanıvorlar. - Röportajmızın •'Şemdinli'nin Diş Komşu- lan" bölümünde, Mehabad Kürt CunAuriyeti konusundaki açıklamalar. bu konuda yazılan- larla örtüşmüyor. Düşüncelerinizi öğrenebilir miyûn? ERDOST- Mehabad Kürt Cumhunyeti'ni, ilkin Şemdinli'de işittim. Bu hareketin içinde bulunanlann bana anlattıklannı olduğu gibi yazdım. Sanınm bizde, Mehabad Kürt Cumhuri- yeti'yle ilgili aynntılı bilgi, ilk olarak röportajda ve- rihnişti. Siyasal eyleminde öldü- rüm bile bulunmayan Gazi Muhammed'in Şah yönetimi tarafından idamı. insanda derin bir acı bırakıyor. Ne var ki, burada kalıcı anlamda bir devlet kurulduğunu söy- lemek de o denli zor. Dev- let için gereksinilen alt oluşumlar yoksa, insan- lann devlet kurma isteği. devlet kurmaya yetmiyor. Röportajda yer alan anlatımlardan. ben bu sonucu çıkardım. Ama, röportajda. özellikle tarih bölümünde herhangi bir yorum yapmak- tan özenle kaçındığım için bunlan yazmadım. - Ruslaruı ve İngilizlerin bölge ile ilgisinin merkczini petrolün oluşturduğu sö>1enebilir. Nesturiler ile ilişkilerde de petrol beürle)id bir rol oymıyor mu? ERDOST- Birinci Dünya Savaşı'na kadar Şemdinli'de Nesturilerde vaşamış. Kiliselerini gördüm, öykülerinı dinledim. Daha sonra da. tngilizlerin, Şemdinli'nin bir kısmının Nesturi- lere bırakılması çabalan dolayısıyla da, Nestu- ri tarihini bütünüyle özetlemeye çalıştım. Benim vardığım sonuçlara göre Ruslann Nestunlerle ilgisi. petrol ile bağlanülı değil. İngilizJerin, Uzakdoğu yoluna (Süveyş'e ve Basra'ya) ulaşmak, Almanlara karşı da, Ber- lin'i Bağdat'a bağlayacak demiryolunun önü- nü kesmek, Ruslann esas amacı. Bu nedenle de Osmanh (Türk)-Kürt farkından, Müslü- man-Hıristiyan aynmından yararianmak iste- mis. Nesturilerie ilişkisinin nedeni bu. Ingilizler ise Ekim Devrimi'nden sonra, Rus desteğinden yoksun kalan Nesturileri, özelhk- le de Musul'un kuzeyine (yani Türkiye ile Mu- sul arasına) yerleşürecek ve onlardan oluştur- duğu tabur ve alay lan, Kürtlere karşı da kulla- nacaktır. Nesturiler, Birinci Dünya Şavaşı'nda isyan ederek yitirdikleri yurtlannı, İngiliz ko- rumasında yeniden kazanabılmek için, İngiliz- lerin Musul politikasına alet edilerek büyük öl- çüde tüketileceklerdir. Demokratikleşınenin yolu • Bibınsel yönteminizin gereği olarak, "uretım ilişkileri "ne a\xı bir önem \en\orsunuz. Toplu- mu, tarihi ve olaylan. Marksist bir görüşle araştırmanın sizce a>n bir önemi olmalı.. ERDOST- Röportaj. benim bilimsel sosya- lizmle buluşmamdan önceki dönemde yazıldı. Ekler bölümünde yer alan "Şemdinli .Aşiretleri ve Cretim tlb}kileri"ni. daha sonra vazdım. Topluluklann ve toplumlann gecmişten günü- müze yapılanmalannı ve geçirdiği evrimsel de- ğişım ve devrimsel dönüşümleri, yalnızca Marksizmin irdelediği gözardı edilmemeli. Aşiret birlikleri, iç dinamizmleriyle evrimle- şemeyen, çözülmeye karşı dirençli birliklerdir. Bu, aynı zamanda çağımızda, tarikatlann ye- niden güçlenmesine de ortam hazırlıyor. Aşiret üyesi birey gibi, tarikat üyesi birey de (bin aşiretine. öteki tekkesine) bağlı ve bağımlı olduğu için özgürleşememışlerdir. Bireyleri öz- gürleşememış topluluklann demokratikleş- mesi olanaksız. Demokratikleşmenin tek yolu var: Ekono- mik yapmın sanayıleşmesi. Kırsal nüfus faz- lasını kendine emecek ve giderek kırsal alaru da kapsayacak bir sanayileşme, geleneksel mülkiyeti modern mülkiyete, bağımlı emekçiyi de özgür emekgücü satıcısına dönüştürecek tek yöntemdir. Batıda kokuşmaya varan üretim dışı aşın gönenç (refah). Doğu'da üretimin ve emek üretkenliğinin sıfırlanmasına varan yoksulluk. yani ekonomik eşitsizlik. ülkeyi ekonomik an- lamda ikiye ayırmakla kalmıyor. a>Tu zaman- da siyasal eşitsizliğe de temel oluştunıyor. Ekonomik ve siyasal eşitsizlik. ülke genelinde ekonomik ve siyasal bütünleşmenin engeli olu- yor. Etnik özellıği öne çıkaran baskıya karşı de- mokratikleşme savaşımı, karşı etnik özelliğini öne çıkararak, kendine yeni bir yol (mecra) açıyor. Bence, demokratikleşmeyi ve özgürleş- meyi, etnik farka göre aynlmada arayan an- layış, etnik farklıhğa dayalı ekonomik ve siya- sal baskı sonucu güçlen'di. Bugün, baskıyı yo- ğunlaştırarak, şiddeti tek çözüm biçımi olarak uygulayarak, sorunun çözümüne gidilmek is- tenmesi. daha da kaygı verici. Röportaj, başlangıctan yazüdığı 1965 yılına kadar olan dönemle kendini sınırlıy or. Son olay- lara değinmiyor. Giincel sorunları açıklamanu- za katkısı olabilir mi? ERDOST- Tarih bir bütün. Kürtlerin tari- hi, bir bölümüyle Türklerin tarihiyle iç içe geçi- yor. Yalnızca birini öğrenerek. doğal ki soruna nesnel olarak bakamayız. Türk ve Kürt "kar- deşliğf". benim tarihten çıkardığım sonuca göre. "edebi" bir yakıştırma değildir. Birinin baskılamasma. ötekinin isyanına karşın, güç- leri ve oranlan ölçüsünde birbirlerini, birlikte korumalan belirleyici olmuştur. Çağdaş topkımsal bilimleri yasaklayan ve kendilerini bu bilimlere kapayan siyasal kadrolar. tarihten günümüze, toplumsal yapıyı, değişmeyi, çelişki ve çatışmalan özün- den kavrayamaz, bunlara çözümler üretemez. Bugün yaşanan bunaluna çözüm bulunama- masının ilk nedenini burada aramak gerekir. Bilgisizlik ve baskı politikalan, sorunu, için- den çıkılması güç bir karmaşa içine sokmakla kalmadı, hemen tüm değerlenn kirlendiği, (in- san haklan ve demokrasi dahil) olumlu her- hangi bir şeyin açıklıkla savunulamadığı bir karmaşa ortamı yaratılmasına da neden oldu. Şemdinli Röportajı. konusuyla olduğu ka- dar, içerdiği bilgiler bakımından da sınırlı bir kitap. Ama Kürtleri, gerçekliği içinde ve her şeyden önce "insan" kimlığiyle tanımak için sanınm gerekli bir kitap. TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE ONERİLEN DEGIŞIKLIKLER / ATİLLA COŞKUN Duşünce özgûrlüğü. basın ve yayın özgür- lüğü veya örgütlenme özgürlüğü gibi temel özgürlüklerin kısıtlanması, aslmda siyasal re- jimin demokratik olma niteliğinin sını- riandınlması demektir. O bakımdan, tasannın hak ve özgürlükler karşısındaki dunımu. salt bir hukuk sorunu değil, siyasal bir sorundur. Konunun bu yö- nüne dikkat çektikten sonra, tasannın hak ve özgürlüklerle olan ilişkisi üzerindeki değer- lendirmelerimize devam edelim. Basın ve yayın özgürlüğü Basın ve yav ın özgürlüğü, hak ve özgürlük- ler sistemi içerisinde ayn bir hak ya da özgür- lük türii olarak belirtilmekte ise de, gerçekte. içerik ve işlev yönünden düşünce özgürlüğü çerçevesinde yer almaktadır.7 Nitekim, basın ve yayın özgürlüğünün kısıtlanmasına yöne- lik her yasal düzenleme doğal olarak düşün- cenin açıklanmasmı olanaksızlaştırmakta, yani düşünce özgürlüğünü smırlandırmak- tadır. O nedenle. propaganda suçlannda "özel kast" aranmaktadır. Aksi halde, düşüncesini açıklayan ya da haber yayımlayan herkes suçlu sa>ilabilir.. Terörle Mücadele Yasası'nda değişıklik öngören tasan, basın yayın yolu ile işlenebi- len suçlar çerçevesinde "propaganda suçu"- nun tanımını yaparken. "özel kast" unsurunu gözardı etmıştir. Tasanda yer alan "örgütle il- gili propaganda" (md. 4) ve "Türkiye Cumhu- riyeti Devteti'nin şeklini, Cumhuriyetin laik ni- teliğini ve devletin ülkesi ve milletiy le bölünmez bürünliiğünü bozmayı hedef alan propaganda''' (md. 5) suçlan, "özel kast" içermemektedir. Bunun icindir ki tasan, hukuk ölçüleri dışında keyfiliğe pirim veren bir "propaganda suçu" kavramına yer vermektedir. Aynca, TMY'nin 1. maddesi "terör" kavramını so- Basın, örgütlenme özgürlüğü, adil yargüanma yut ve genişletici yoruma elverişli olarak tanı- mladığı için. düşünce özgürlüğünü snırlama- ya yönelik keyfılik kaçımlmaz olmaktadır. Sansüre doğnı Tasanya ek olarak getirilen maddelerin beşincisinde. dehşet verici bir düzenleme yer almaktadır. Basın ve yayın özgürlüğü ile doğrudan ilgili bulunan bu kural şöyledir: "Gazete. dergi, broşür, kitap, bildiri, beyan- name, el ve du>ar flanlan ve benzerlerinin basımını y apan matbaa >e basımevlerinin sahip veya sorumluları; basılı eserin asılması, dağıtı- Iması, satıbnası veya sattşa arzediunesinden önce iki nüshasuıı mesai saatlerine bakı- Imaksızın bulunduğu yerin mülki idare amir- liğine vernıek zorundadırlar." Bu kural. herhangi bir yaptınma da bağ- lanmamıştır. Yani bir suç tanımı yapılma- maktadır. Tasan bu kural ile idari bir düzen- leme getirmektedır. "On denetim" anlamında bir uygulamadır bu. Yani bilinen adıyla "san- sür"uygulaması.. Bu tür bır uygulama, Türk Basın Tarihınde ilk kez "ÂB Karamamea" adıyla Abdülhamid döneminde yaşanmış "Gazetelerin baskıdan önce muayenesi" biçiminde bır ön denetim sistemi getirilmiştir. Ve nıha>et 1930'lu yıllar- da da benzer uygulamalar görülmektedir ("Matbuat Lmum Müdüriüğü"nün yeniden kuruluşu ve bazı konulann "izin ile" yazıla- bilmesi gibi). 12 Eylül döneminin sıkıyönetim uygulamasındaki bellı tür haberlere İconuian yasak nıtelikli emirler de bu anlamdadır... Tasan da. bu tür bir uygulamayı yasallaştı- rmak istemektedir. Gazetelerin "dağıtılması, sablması veya satışa arzediunesinden önce bu- lunduğu yerin mülki idare amhüğine veril- mesi r 'nin amacı da budur. Nitekim, ek mad- denin ikinci fıkrası bu gerçeği açıklıkla belirt- mektedir. "12.04.1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanumı'nun bu kanunla değişik 6'- ncı, Tinci ve 8'inci maddelerinde yer alan suç- lann yukarıda belirtilen ve y ayınlarla işlenmesi ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ma- hallin en büyük mülkiye amirinin emri ile dağıtımlan ertelenir. önlenir veya dağıtdmışsa toplahlır." Örgütlenme özgürlüğü Örgütlenme özgürlüğü de düşünce özgür- lüğü çerçevesinde yer almaktadır. Düşünce- nin topluca açıklanmasmı ifade etmektedir. Terörle Mücadele Yasası, iki veya daha fazla kimsenin aynı amaç etrafında birleşme- siyle "örgüt" oluşturulabileceğini kabul et- mektedir (md.2). Ote yandan yasa, "örgüt te- rimi^nin Türk Ceza Yasası ile "Ceza hüküm- lerini iceren özel kanunlarda adı geçen teşek- kül. cemiyet"de olabileceğine ışaret etmekte- dir. Tasanda ise TMY'nin 1. maddesinin kap- samına gjren örgütleri "her ne nam altında olursa olsun kuranlar ve bunlann faaliyerini düzenleyenler veya yönetenler" diyerek, "der- nek", "İdüb" "sendika" gibi ikiden ziyade ki- şinin bir araya geldiği yasal örgütler için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Çünkü, her şey- den önce "terör" ve "terör suçu" tanımlan net değildir ve bunun yanı sıra, "her ne nam ahı- nda olursa olsun (örgüt) kuranlar" gibısine her anlama gelebilecek olan bir tanımlama söz konusudur.. öte yandan. TMY'nin 1. maddesinde yazılı "örgüt veya örgüt mensuplaruıa" "Her ne nam alünda olursa olsun" "yardım etmek", "bağı- şta bulunmak" hatta "Her türlü destek ver- mek" suç sayümıştır (md. 4). Böylece, örgüt suçunun kapsamı alabildiğine genişletilmiş- tir. Tasannın "örgüt suçu" konusundaki bu düzenlemesi, örgütlenme özgürlüğünü kısı- tlayabilecek bir nitelik taşımaktadır. Adil yargılanma hakkı Adil yargılanma hakkı ceza yargdaması hukukunu doğrudan ilgüendirmektedir. Bu kapsamda. herkesin; yargılamanın her aşa- masında avukat yardımı isteme hakkı, hakkı- ndaki suçlamayı ve kanıtlannı öğrenme hakkı, yargılamamn yüzekarşı ve açık olarak yapılmasını isteme hakkı gibi savunma hakkı çercevesinde bir dizi kişisel hak ve özgürlük yer almaktadır. Tasannın, bu hak ve özgürlüklerin korun- ması konusunda duyarlı olmadığı, tam tersi- ne. birçoğu yönünden kısıtlayıa bir nıteliğe sahıp olduğu görünmektedir. Terörle Mücadele Yasası. kapsamı içine aldığı suçlann yargılanmasının Devlet Gü- venlik Mahkemeleri'nde ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş ve Yarşlama Usulleri Yasası'nın kurallanna göre görüleceğini be- lirtmektedir. (md. 9). Bu duruma göre. terör suçu nedeniyle Dev- let Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan ki- şinin, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'mn güvence altına aldığı savunma hakkını ko- ruyucu nıtehkteki düzenlemelerden yararlan- ma hakkı yoktur: gözaltına alınan bir kimse- nin avukat yardımından yararlanabilmesi, süresi içerisinde hakkında kamu davası açı- lmayan tutuklu kişinin özgür bırakılmasını istemesi söz konusu olamamaktadır. CMUK'mn değışikliği ile yargılama hukuku- na giren bu tür haklar, daha başlangıçta en- gellenmiştir. Tasannm. Türk Ceza Yasasf nda yer alan elü ayn suçu "terör suçu" sayarak Devlet Gü- venlik Mahkemesi'nin görev alanına sok- ması, bu haksızhğı daha çok arttırmıştır.. Hile-i Şer'iye Hıle-ı şer'ıye, hukuka karşı hile demektir. Osmanh ya da İslam Hukuku'nun yasaklar sistemine karşı geliştirilmiş bir yöntem ve alı- şkanlık olarak toplumumuzda yer etmiştir: dünden bugüne ulaşmış bir kültür mirasıdır. Hile-i şer'iye, bir tür aldatma yöntemi: "Şark knrnazlığı" düzeyinde bir aldatma bi- çimidir. Bir şeyi yapıyor gibi göriinüp, yap- mamak veya istediğince yapmak, bu yönte- min özünü oluşturmaktadır; bu yönüyle bu yöntem, gelişmemiş yoz bir kültürün ifadesi- dir. Tasan, Anayasa Mahkemesi'nin. Terörle Mücadele Yasası'nın iptal ettiği pek çok ku- ralını, Anayasa Mahkemesi'nin karanna uyuyor görünerek, aslmda aynı hükümleri başka bir söylemle yeniden düzenlemektedir. Tasan, Anayasa Mahkemesi'ne karşı hile-i şer'iye yoluna başvurmaktadır. Terörle Mücadele Yasası'nın 10'a madde- si, yargılamada görev alacak avukat sayısını sınırlandıran bir düzenleme öngörmekteydi. Anayasa Mahkemesi, bu kuralı, savunma hakkını sınırlandırdığı gerekçesiyle iptal et- mişti.. İşte bu noktada hükümetin gündemi- ne gelen tasan. yargılamadakı avukat sayısının "hâkim karan ile sunrianduTİabibr" şeİclindeki bir kuralı da berabennde getirdi (md. 6). Böylece. avukat sayısmın smı- rlandınlması sorumluluğu, yargıan sırtına bırakılarak savunma hakkımn kısıtlanması amacı sürdürülüyordu. Aynı şekilde. tutuklu sanığm avukatı ile görüşmesinin gizliliği kuralı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal karanna rağmen aynı yöntemle aşılmaktadır (md. 6). Her koşulda. sanığın avukatı ile görüşmesi denetim altına alınmaya çabşılmaktadır. Terörle Mücadele Yasası'nın; görevi sırası- nda suç işleyen kamu görevlilerini bir tür "suça teşvik" amacı taşıyan ve soruşturma sı- rasında "rutuklanmamalan" kuralının Ana- yasa Mahkemesi'nce ıptali üzerine; bu kez. bu kişilerin "kefalet ücretleri"nin. bağlı bu- lunduklan kuruluşlann bütçelerinden kar- şılanacağı kabul edilmiştır (md. 9). Böylece, "suça teşvik" amacı, dolaylı bir yoklan da olsa. yine sürdürülmeye çalışılmıştır. Yapılan iş. hile-i şer'iyedir. Öte yandan sanığm, hakkındakı suçlama- lan ve kanıtlannı öğrenme hakkı. sorumlulu- ğu yine yargıcın sırtına atılmak suretiyle sınırlandınuTuştır (md. 6). Aynı şekilde, yargılamanın yüzekarşılığı il- kesi de. Anayasa Mahkemesi'nin karanna rağmen, yine sorumluluğu yargıcın üzerine bırakan bir düzenleme ile aşılmaya çalışılmıştır (md. 8). Tasannın. savunma hakkını sınırlandıncı bu tür düzenlemelerinin ardında yatan etik değer gerçekten ürkütücüdür. (7) Özek, Çetin; Türk Basın Hukuku". s. 32. (8) Topuz, Hıfzt; "Türk Basın Tarihi", s. 46. f a n n : Terörle mücadele ve skvtl sıloyönetİBi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear