02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI DUVARLARIN DIŞJNMKİ EĞİTİM T I M f oç. Yılmaz Büyükerşen "ya açık üniversite ya da fakülte" diye bastırmaktadır. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, "İngiliz kökenli" açık üniversite projesiyle önce ilgilenir, sonra da aklı yatar... İş, rektörlerin verecekleri desteğe kalmıştır ki. onlar da "can, baş üstüne" diyesidirler; ama!.. Başbakan Bülent Ece- vit, aklının yattığı işleri "bilimsel yö- neticilere" kabul ettire- ceğinden emindi. Hic yoksa, ver- dikleri sözleri tutacaklanna inanıvordu. Ama vanüdı! Üniversite-akademi tartışmalannın kritik günlerinde Başbakan şaşkına dönüyor Rektörlerin, Ecevit'e oyunu -3- Ecevit, sorunu bu biçimdeçözemeyeceğini- anlayınca, Büyükerşen'in projesi ile ilgilerur. Bilgilenmek amaayla, Milli Eğitim Bakaru Mustafa Üstündağ'ı Eşkişehir'e gönderir. Büyükerşen'i dinleyen Üstündağ'ın aklı bu işe yatar ve 'hoca'dan bir rapor hazırlamasını ister. Bu arada üniversite-akademi tartışmalan sürmektedir. Büyükerşen, uygulamanın akademi çatısı altında gerçekleştirilemeyece- ğini söyler. "Ya açık üniversite ya da fakülte olmah" önerisinde ısrarlıdır. İngiltere'deki "açık Üniversite" uygulamasmı örnek gösterir. Ecevit,"Tamam" der. Ancak 1961 Anayasası'na göre, yeni üni- versite açılmasma Ünıversitelerarası Kunıl karar vermekte ve yeni açılan bir üniversite "rüştünü ispat edene" yani kendi öğretim üyelerini yetiştirene kadar "iyi" bir üniversi- tenin "patronajı" altına girmektedir. KuruTdan çıkan "hayır" E cevit, Üniyersitelerarası Kurul'u toplar ve "Açık Üniversite kuralım" der. Ku- rul üyelerinin hepsi tepki gösterir ve projeden vazgeçilir. Akademinin Açık Üniversite'ye dönüştü- rülmesini öngören bir tasan haarlanarak, Üniversitelerarası Kurul'a götürülür. Ku- rul'da kıyamet kopar ve bu projeden de vaz- geçilir. Gündeme "Mektupla Eğitim" projesi ge- lir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde "Mek- tupla Eğitim Genel Müdürlüğü" oluşturulur. Lıse öğretmenlerinin ders notlan teksirle çoğaltılıt. Projeyi destekieyenler de vardır, karşı çıkanlar da. Hükümet değişince... B u arada hükümet değişir. AP iktidara gelir. Yeni hükümetin Milli Eğitim Ba- kanı Ali Naili Erdem, Mektupla Eği- tim'i eleştirir. Bir gün Büyükerşen'i çağıra- rak. "Mektup işi kötüydü ama, raporunu okudum. Açık öğretim uygulaması olacak" der. O dönemde yasayla üniversite kurula- madığmdan. yine Üniversitelerarası Kurul toplanır ve yine "ret" cevabı çıkar. Bunun üzerine Yay-Kur kurulur, başına da Prof. Kemal Karhan getirilir. Yıl 1976'- dır... Yay-Kur uygulamaya konulur konulması- na ama, bakanlık bürokrasisiyle yürümeye- ceği baştan bellidir. Burada da sorunlar he- men kendini gösterir. İlk aşamada, basılacak kitaplara depo bulunamaz. Kemal Karhan, sorunlar karşısında, "Bu iş bakanlıkla olmayacak" der ve gider. Ardından Yay-Kur da rafa kalkar. Almanya'dan renkü stüdyo B u arada Yılmaz Büyükerşen profesör olmuş. Akademi başkanlığına atanmıştır. Şimdi Anadolu Üniversitesi rektör yardımcısı olan, açık öğretim Batı Av- rupa programının kuruculanndan Tahir Özgü ile Eğitim Televizyonu'nu daha da ge- liştirmek amacıyla incelemeler yapmak üzere Almanya'ya giderler. Türkiye'de "Renkli televizyon gerekli mi? Değil mi?" tartışmalan yapılırken onlar, projelerine destek arayışındadırlar. Münih'te yernek yerken tesadüfen karşı- laştıklan TRT İmalat Dairesi Başkanı Fah- rettin Işıkçı'nın yol göstermesiyle, GTZ adlı yardım kuruluşunun yöneticilerinden rande- vu alırlar. Buluşma yeri Bonn; saati 09.00'- dur. Geceyi yolda geçirirler. Saat tam 09.00'- da binanın kapısı önündedirler. GTZ yetkililerine, "Televizyonla eğitim yapmak istiyoruz. Teknik açıdan desteğe ih- tiyacımız var" derler. Görüşmeler başlar. Aynı kuruluşa TRTnin de benzer bir başvu- "Renkli"nvn gümrük macerası Alman kuruluşu GTZ ile yapılan anlaşma uyannca. Akademi'ye Almanya'dan sık sık araç-gereçgönderilir. Otarihlerde Türkiye'de grafık malzemeleri bulunmadığı için, bunlardacihazlarla bırlikte gelir. Ancak, araç-gereçlerin ve öteki malzemelerin gümrükten çekilmesi hep sorunolur. Bir seferinde yine Almanya'dan elektronik cihazlar ve grafık malzemeleri (çizim için gerekli araç-gereçler ve boyalar) gelmiştir. Gümrükte içinde televizyonlann bulunduğuambalajlaraçılır. Grafık malzemelerini gören gümrük memurlan, bunlann televizyonculukla ilgisini anlayamaz. Hatta bu çizim malzemelerinin ve boyalann kaçak olarak yurda sokulduğundan bile kuşkulanırlar ve "Bunlarda ne?" diyerek herşeye el koyarlar. Gümrük memuriannadertlerini bir türlü anlatamavan teknik uzmanlar. "Ne yapacağız?" diye Eskişehir'e telefon ederler. Büyükerşen düşünür. taşınırveTürk halkının henüz renkli televızyonu tanımamasından yola çıkarak birçare bulur. Onun önensiyle gümrük memurlan, "Bu bo\ alan televizv onların içine koyacağız, bövlece renkli tele»izjon olacak" diye kandınlıp. malzemeler gümrükten kurtanlır. Eskişehir tktisadi Ticari tlimler Akademisi'nin Anadolu ÜniversitesTne dönuşmesi hiç de kolay olmadı. Ama bugün, açık öğ- retimin 'Wrkez üssir bu ünh ersite. Öğrencilerine ve bilimsel araştırmacılara sağladığı geniş olanaklarla, Türkiye'nin en "ile- yüksek öğretim "kaleleri"nden biri...n Rüşvetinyolu "mideden"geçer Almanya'dan her malzeme gönderilmesinde gümrükte sorunçıkmaktadır. Malzemelenn bir an önce gümrükten çıkanlması için çeşıtli yollar denenir. Bunlardan biri de, gümrükteki ilgili kişileri yemeğe götürmektir. Yemeğin bedeli Akademi Koruma Derneğınce "lstanbul masrafları"' adı altında ödenir. Bir süre sonra bu da yetmez. Gönderilen araç-gerecin gümrükten alınıp, Eskişehir'deki stüdyolara bir türlü ülaşamamasına Almanlar çok şaşınr. "Cihazlan şu tarihte gönderdik. Gümrükten cekmeniz nasd bu kadar gecikir?" diye sorarlar. Hem malzemeler geç gelmekte, hem de bir sürü para harcanmaktadır. Bakarlar ki bu işin sonu > ok, Yılmaz Büyükerşen, çare aramak için Ankara'ya gider. Başkent'te öğrenir ki, bu işin tek caresi Eskişehir'e gümrük kurmak. Çare bulunmuştur ama gümrük kurmak sanıldığı kadar kolay değildir. İthalat ve ihracat rakamlannın belli bir limitin üzerinde olması ve bunun belgelenmesi gerekmektedir. Akademi yöneticileri Eskişehir'de valiyle, sanayi ve ticaret odalan yöneticileriyle, işadamlanyla, büyük kuruluşlann ilgilileriyle görüşürler. Gerekli belgeler Ankara'ya gönderilir. Eskişehir'e gümrük kurulması karan alınır. bu doğrultudaki yaa valiliğe yollanır. Ancak bu kez de valilikte gümrük binası için aynlmış ödenek yoktur. Bu işi Akademi üstlenir. Tekel Genel Müdürlüğü'nün arkasındaki depo restore edilir, döşenir. Ardından gümrük müdürü atanır, yeni binaya yerleşir. Gümrük sorunu çözümlenmiş gözükmektedir. Büyükerşen, müdürü ziyarete gider. İlişkilerin sıcak başlaması ve sorunsuz sürmesi dileğiyle, binayı Akademi'nin döşediğini müdüre "sezdirir" Büyükerşen v e "Bir eksiğiniz var mıf dıy e sorar. GünlerdirGürbulak Sınır Kapısı'ndan Eskişehir'e atanmış olmanın verdiği öfke> le dolu Müdür, sonunda bulmuştur! Büyükerşen'e "Desene hoca, bizim başımızı yakansensin"der. Ondan sonra da sorunlar başlar. Almanya'dan malzemelerle dolu TIR gelir ama konırolü bir türlü bitmez. Teknik uzmanlar sabırla beklerler gümrük işlemlennın bitmesini. Bu işin böyle süremeyeceği anlaşılır. Sonunda iki tarafı da hoşnut edecek bir yol bulunur: Akademi fıktif antrepo kuracak, Almanya'dan gönderilen malzemeler oraya gelecektir. Eskişehir Gümrük Müdürlüğü'neyazı yazılacak. gümrük memurlan mesai saatleri dışında bu antrepoya gelerek malzemelerle ilgili işlemleri yapacaklardır ve bu sayede fazla mesai ücreti alacaklardır. Akademi de bu arada gelen malzemeleri kullanabilecektir. Bu yöntem ha>ata geçirilir. Sonunda gümrük sorunu bitmiş, Akademi, Almanya"dan gönderilen malzemeleri Eskişehir'e gelir gelmez gümrükten çekebilme\ i geç de olsa başarmıştır. rusu vardır. Alman yetkililer, bir süre sonra Türkiye'ye gelir. Önce Ankara'da TRF yetkilileriyle görüşen Almanlar. daha sonra Eskişehir'e gi- derler. Eğitim Televizyonu stüdyolannı gördük- ten sonra ülkelerine dönerler. Bir ay sonra Almanya'dan komple bir renkli televizyon stüdyosu gelir. tabii uzmanlar da. Bu arada TRT unutulmamış, onlara da stüdyo gönde- rilmiştir. Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Aka- demisi, yıllar geçtikçe Eğitim Televizyonu alanında giderek uzmanlaşmakta. bunda Al- man uzmanlann da katkısı olmaktadır. Yarın: Ayağa gelen çans "kaçırıimaz" tLAN T.C. GAZÎOSMANPAŞÂ1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1992,78 Davacı Naim Gûltekin tarafından davalı Ülya Gültekin aleyhi- ne açılan boşanma davasında: Nevşehir ili, merkez Camii Cedit Mahallesi. cilt: 005,01, sahife: 62, hane: 18'de nüfusa kayıtlı 24.10 1988 tarihinde evlenen Naim Gûlte- kin ile Ülya Gültekin'in müşterek 20.9.1989 doğumlu Volkan ile 2.2.1992 doğumlu Sadiye Başak isimlerinde 2 çocuklannm bulundu- ğu, taraflar arasındakı şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşannıalanna, müşterek çocuklan 1989 doğumlu Volkan ile 1992 doğumlu Sadiye Başak'ın velayetlerinin babalan olan Naim Gültekin'e verilmesine, her ayın birinci günü ile dini bayram günlerinin l'inci günü anneleri Ülya Gültekin'in bu çocuklannı saat 9-17 arasında yanına alarak gö- rûşüp konuşmak sureü ile şahsi münasebetinin tesısine, 11.800.-TL. haran davacıdan tahsıline, masraflann davacı üzerinde bırakılması- na 5.10.1993 tarihinde temyizi kabil olmak üzere davacının yüzüne karşı davalının gıyabmda karar verilmiş olup, davabnın adresi mec- hul kaldığmdan, ılanın yayınlandığı tarihten ıtıbaren 15 gün içinde temyiz edilmediğinden karann kesinleşmiş sayılacağı hususu daveti- ye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 11.11.1993 Basın: 12251 tLAN T.C. ANTALYA tŞ HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1993*366 Davacı Salih Toprak vekiü avukat Kılınç Arslan Önal tarafın- dan davalılar Veli Çelik ile diğer davalı Ali Saraç haklannda açılan maddi ve manevi tazminat davasında: Davaanın. davahlara ait işyerinde iş kazasına uğraması sebebiyle çalışamaz derecede yaralanmış ve bel kemiği kınlmıştır. Bu bakım- dan davacının bakmakla yükümlü olduğu küçük çocuklannm bu- lunduğu ileriye sürüldüğünden, 350.000.000 TL maddi, 50.000.000 TL manevi tazmınatm davalılardan tahsiline karar verilmesini iste- miştir. Davalılann Antalya Ahatlı mahallesi 3158 sokak no: 63 adresin- den aynldıklan. zabıta marifeüyle adreslen tahkık etürilmiş olmasına rağmen davahlann adreslerinin tespiü mumkün olmadığından. dava- hlara dava dilekçesi özetinin ılanen teblığine karar venlmişur. Antalya İş Mahkemesi'nin 1993/ 366 esasında kayıtb ve duruşması 27.12.1993 günü saat 9.00'da mahkememizde yapılacak olan duruş- mada davalılar Veli Çelik ve Ali Saraç'ın hazır bulunmalanna, veya kendilerini bir vekille temsil etürmedikleri takdirde, müteakip duruş- malannın HUMK.'nun 509 ve 510 maddelen uyannca duruşmalara yokluklannda devam olunacağının bilinmesine, dava dilekçesi özeti yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 52918 T.C. GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Es: 1993/129 Antalya Kjşla mahallesi, 2849 ada, 6 parselde kayıtb taşınmaz. Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1992/471-1639 sayılı karan gereğince saulacaktır. Tapu kaydına göre 260 m 2 genişliğinde olup üzerinde tek katb yığ- ma yapı taranda yapıbnış ev bulunmaktadır. Parsel blok nizam 2 kat inşaata müsaittir. Parşele tüm belediye hızmetlen getiıilmiş olup ma- halb rayiçlere göre m ! 'si 750.000 TL'den muhammen bedeli üzerinde- ki muhtesatla birbkte 200.000.000 TL'dir. I. Satış: 14.1.1994 günü saat 16.45-16.55 arasında Antalya Adliye Sarayı kat: 2, No: 106'da açık artürma ile yapılacakur. Bu satışta de- ğerinin %75"ini bulmadığı takdirde 24.1.1994 günü aynı yerde ve aynı saatte 2. artürma yapılacakur. 2. satışta ise değerinin %40'ını ve mahkeme masraflannı geçtiği takdirde en çok artırana ihale edilecek- tir. Saüş peşin para üedır, ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebilir. Satışa iştirak edenlerin değerin %20'si oranın- da teminat yaürması şarttır. thaleye katılanlann. şartnameyi görmüş ve münderecaünı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak ıste- yenlerin memurluğumuzun 1992; 129 esas sayıh dosyasına başvurma- lan ilan olunur. g^,,,. 52925 POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Doğrusu, Yanlışı... insanları komünizm öcüsüyle ne kadar çok korkuttu- lar. Sovyet Sosyalist Imparatorluğu'nda komünizm cök- tü, komünizm korkusu da kalmadı. Hâlâ, şurda burda komünizm korkusu salmak isteyenler var, ama sözleri gecmiyor. "Sovyet modeli komünizm çöktü, öteki mo- delleri yerinde duruyor" diyenler var. Koskoca kıta Çin'i, Küba'yı. Batı Avrupa sosyalistlerini gösteriyorlar. Onlann komünizmi geçerli. Geçende bir dostumla konu- şuyordum: "Biz sosyalizme inandık" dedi. "Onun için de hiç ucu- nu koyvermedik. Bir yanılgımız oldu. Buna yanılgı den- se de yanılgı değildir. Hâlâ geçerli bir dünya görüşü- dür." "Nasıl oluyor?" "Şu dünya malı denilen tutku herkesin olur, bizim de olur. Yıllarca bununla oyalandık. Ancak Sovyet Impara- torluğu çökünce anladık ki herkesin oldu, bizde hiçbir şey yok!.. Herkesin keseleri doldu, boşaldı, bizim kese- lerbomboşkaldı." Bizim dost haksız sayılmazdı. Herkes kesesini doldu- rurken, bizim kese bomboş duruyordu. Gözü açılıp da keseye davrandığında bir de bakmış ki ortada paylaşıla- cak bir şey kalmamış!.. Komünizm korku olmaktan çıkınca bir gevşeme oldu. Tehlike sayanlar bu kez tehlikesiz olduğunu söylemeye başladılar. Dünya için tehlikesiz olan bir düşünceyi bi- zim için tehlike saymaktan çekindiler.. Komünizm düş- manları bu kez komünist dostu olmadılarsa da tehlike olmadığını söylemeye başladılar. Siyasal polis arasın- da hâlâ tehlikelı sayanlar bulunuyor. Ceza yasasının maddeleri arasından çıktıysa da başka yasaların mad- deleri arasına girdi. Komünizmi tehlike olmaktan çıkardılar, ama yerine başka tehlikeler koymaya başladılar. Başta Kürtçülük olmak üzere terör, anarşi, şeriatçılık tehlike sayılmakta- dır. Kürtçülüğü, şeriatı tehlike sayarlarken anarşi ve tero- rizmi de bunlann yanına sığdırmaya çalışmaktadırlar. Belli bir coğrafyada belli düşünceden yana olmak, dü- şünceyi savunmak elbette suç sayılmaz. Ama düşünce- yi silahlı eyleme dönüştürmek suç olur. Şeriatçılıkta şu vardır: Din ve şeriatdevleti kurmak, başkalarının düşün- ce özgürlüğünün yollarmı kapamak, demokrasinin bü- tün yollarmı tıkar. Kendinize özgürlük, başkalarının düşüncelerine özgürlük tanımaktan geçer. Görülüyor ki sadece kendi için din devleti kurmak, din devletinden yana olmayanların tümünün özgürlüğünü kısmak olur. Laisizm.din doğrultusunda herkesin özgürlüğünü tanı- mak demektir. Demokratik bir ortamda solcu düşünce- ler arasında nasıl ayrımlar varsa, dinsel düşünceler arasında da ayrımlar olacaktır. Şeriata dayanan bir yö- netimde kendine özgürlük tanımak, ötekilere tanıma- mak, dikta olur. Demokrasiye her yönü ile karşı gelmek olur. Dinsel bakımdan bir Sünni ne kadar özgürlüğe sa- hipse, bir Alevi ya da Şii aynı ölçüde özgür olacaktır. Kimse kimsenin özgürlüğünü ve siyasal davramşını kıs- mayacaktır. Terörün ve anarşinin köklerini kurutmak kolay değil- dir. Hele bu bir gerilla savaşına dönüşmüşse... Güçlü Amerika, Vietnam'da gerilla savaşlarına dayanamadı. Bundan olacak, düşünce, anarşiye dönüşmeden, gerilla savaşlarına dönüşmeden korunmalıdır. Düşünce, öz- gürlük demektir. Silahlı eylemin ise özgürlükle hiçbir ilgisi yoktur. özgürlük savaşıyla gerilla ve anarşinin or- tak bağları yoktur. Birbiriyle hiçbir zaman bağdaşamaz- lar. Tehlikelı düşünce olmaz, doğru ve yanlış düşünce vardır... BULMACA 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Disiplin 2/ Bir mey- ve... Kira. 3/ Bir yüzü uzun tüylü, kalın ve ağır battaniye. 4/ Dogrna... Germanyum elementinin simgesı. 5/ Duman leke- si... Korunmak için biri- ne ya da bir yere bırakı- lan eşya. 6/ Mükemmel... Türk resim sanatında önemli bir gnıbun ad ola- rak benimsediğı harfin okunuşu. 7/ Anlatış yo- lu... Giysinin yaka. kol, etek çevresine kendi kumaşından ya da başka kumaştan geçirilen in- ce şerit. 8/ Ağaç oymaya yarar bal- ta... Gözİeri görmeyen. 9/ Mezo- potamya'da kurulmuş en büyük sitelerden biri... Halk dilinde yağ- mura verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Evrenın ve insanın Tann'dan çı- kıp tekrar Tann'ya döneceğini konu alan tekke edebiyaü şiir türü. 2/ Vücutta biriken azotlu madde... Boyu kırk metre kadar olabilen bir orman ağacı. 3/ Kilime ben- zer. renkli ve motifli uzun yolluk... Hayvanlarda semizlik. 4/ Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Yunanistan'ın plaka işare- ti. 5/ Afrika'da bir ülke. 6/ Dinsel bir inanışla ilgili düşüncelere bağlı olmayarak, yalnız maddi temellere dayanan. 7/ Krah'çe... Tropikal bölgelerde yetişen ve nişastaca zengin yumru kökleri yiyecek olarak kullanılan bitki. 8/ Göçebelerin kullandığı bir tür keçe çadır. 9/ Argoda. yasadışı bir işin yapıldığı yerde, geleni haber verme işi... Satrançta bir taş. T.C. BAŞBAKANLlk GÜMRÜK MÜŞTEŞARLIĞIİSJANBUL GÜMRÜKLERİ BAŞMÜDÜRLÜĞÜ HA\TJARPAŞA GIRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ Gümrüğümüzce. Burhanlar İnşaat Tunzm Tanm Endüstri ve TK. A Ş. adma tescib, 21 12.1990 tarih ve 45627 sayıb giriş beyannamesin- den kaynaklanan ihülafla alakab olarak, takibedilen 19.123.000, TL gelir eksiğinin takıbaümıza ilişkin yapılan tebbgatlanmızın adres de- ğişikliği nedenıyle, iade edileceğj düşünülerek ve tebligata sarih en son adres de tespit edılemediğınden, tebligat yerine kaim olmak üze- re. 7201 sayıb tebbgat kanununun 28 ve 29. maddeleri gereğince teb- liğ olunur. Basın: 48068 İLAN T.C. NEVŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ 1993/425 Esas. 1993 750 Karar. Davacı Burhan Salmanb tarafından davab Ab Kırlangıç hakkında açılan ipoteğin kaldınlması davasının duruşması sonunda: Nevşehir ili merkez ilçe Karataş mevkiinde kâin 20 L 1-4 pafta, 1477 ada, 4 parsel sayıb taşınmaz üzerine davab Ab Kırlangıç lehine konulan 440 000.-TL. ipoteğin kaldınlmasına karar verilmiştir. Davab Ab Kırlangıç'ın mahkeme karanna karşı herhangi bir id- dialan var ise kanun yoluna başvurması, aksi takdirde ilan tarihinden itibaren yasal süre zarfında karann kesinieşeceğı işbu karann ilan yo- lu ile davablara tebliğine kaim olmak üzere ilanen duyurulur 12.11 1993 Basın: 52945
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear