25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Kim korkar radyasyondan ŞÜK.RAN KETENCt -s- Radyasyonlu çay tüketilirken zararsız, saklarken tehlikeli oldu Eıı kolay yol, ıııideye gömmek Yok edilmesine karar verilen radyas- yonlu çaylann saklanması, 6 yıidır çözü- lemeyen ve çok şiddetü tartışmalann yapüdığı bir konu. 130 bin tonu in- sanınuza içirildikten sonra, 22 bin t o nundan bu kadar korkulması, ûzerinde yapılan tartışmalann m'teliği, akıl aiır gibi değil. Geçen gûn bir televizyon kanab, nük- leer bomba bulunmuş gibi "radyasyonlu çaylann depolannı bulduk" diye prog- ram reklamı yapıyordu. önce hemen be- lirtelim: Radyasyonlu çay depolan sade- ce ve sadece, bu çaylar çalınıp bize içiril- diği için önemli bir tehlike odağı idıler. Durduklan yerde çevrelerine öyle çok fazla ölçûde radyasyon saçmalan söz Özemre ve bilim adamlarına Çayiçirilirken neredeydiniz? konusu değil. Çünkü uzmanlar içlerin- deki radyoaktif maddelenn öyle geçişen oimadığını vurguluyorlar. Tabii acıkta değillerse, yağmurla içlerindeki radyas- yonun çevreye bulaşması söz konusu de- ğilse. Oyle sanıyonız ki artık çalınıp içi- rilme tehlikesi, zaten kuru çayı beklete- bilme anlamında elverişsiz koşullarda depolanmalan, aradan 6 yü gibi uzun bir zamanın geçmiş, çürûmûş olması nedeni ile ortadan kalkmış gözûküyor. Kara mizah örneği Insan sağbğının düşünülmesinden çok, "nasüsa elde kaldı, en kirlisini yok edip kurtulalım" ağırîıklı bir mantıkla Radyasyon Dosyası 1- Çay 2- Doğu Karadeniz 3- Toprak ve Deniz 4- Radyasyon ve Biz verildiği anlaşılan yok etme karan son- rası olanlar. kendi içinde bir başka kara mizah. Dünkü yazırnızda sadece koru- maya alındıklan depolardan 36 bin to- nunun çalınıp bize, galiba taküt marka paketlerde ambalajlanarak içirildiğini anlatmıştık. Bugün bilim adına yapılmış tartışma ve radyasyonlu çayı yok etme çabalanrun kara mızahından duyabildi- ğimiz kadanru aktarmaya çabşacağız. Dönemin TAEK başkanı Prof. Ah- med Yûksel özemre'nin son tarüşmalar üzerine yapügı yazüı açıklama, bu konu- da da öneînlı bir kaynak. Radyasyonlu çayın içirilmesine ilişkin tartışma bölü- münde 12.500 bekerel kirlenme sınınnı, içilecek çay için zararsız olarak savunu- UZMANLAB NE DtTOR?! Radyasyonlu çayın yakılma dene- melerinin yapıldığı 1989 mayışında, dönemin TAEK yöneticileri ile bu konuyu saatlerle görüştüğümüzü anımsıyorum. Yakma ile çıkacak radyoaktif dumanın inan sağlığını tehdit edeceğj, aynca radyoaktif maddeler asla yok olrruyacağına JJÖ- re, küllerde çok fazla yoğunlaşması görüşü yaygındı. Küllerin gömülme- sinin çok kolay olduğu, derine gö- müleceği, dumanın da çevreyi kirlet- miyeceği savunması yapıldı. Uygula- maya da geçildi. İlk yakma deneme- lerine yöre ınsanından büyük tepki- ler geldi. Öykümüzün sonrası için Önce bir tırnak açıp, Özemre'nin ka- mu oyunda durmayan radyasyon tartışmalan ve suçlamalan ile bağ- lantıiı olarak 6 nisan 1987 tarihinde görevden abnmış olduğu ve yakma karannın yeni yönetim tarafmdan •.üındığm arumsaiarak, Özemre'nin yazılı avklama metninde ilgiB bölü- medönuyoruz: Çay yakmanın zarariarı "Bu yakma işleminin çevreyi bi- linçli olarak radyoaktif kontaminas- yona maruz bırakmak demek oldu- ğunun idrakiyle, Rize Valisi sayın ömer Büyükkent'e yazdığım ve ay- nısıru Doğu Karadeniz'deki dığer bütün illerin valilerine, Belediye Baş- kanlanna ve ilçelerin de kayrnakam ve belediye başkanlan ile hükümet erkaruna da gönderdiğim 28 mayıs 1989 tarihli 13 sayfahk uzun bir mek- tupta çay yakma işleminin doğurabi- lecegj büyük tehlikelere dikkat çek- mijtim." Özemre'nin uyansı. yöre insanmın tepkisi etkili oldu. Rizede 8 haziran 1989'da çok kalabalık bir bilim heye- tinin de katıldığı, idari bütün yetküi- lerin içinde olduğu bir toplantı yapıl- dı. TAEK'in yeni yönetiminin rad- yoaktif çaylann radyoaktif auk değil de sadece çöp sayılmalan gerekrigi iddiası onay almadı. Toplanüdaki bilim adamlan bu çaylann radyoak- tif aük olduğunu kanıtlanyla ortaya koydular. TAEK'in bu çaylan yak- ma önerisi ve sakıncasız olduğu gö- rüşü de onay almadı. Özemre'nin açıklamasında, ortaya çıkan bılımsel görüşün gerekçeleri de sıralamyor. Zamanında içirilmesinde sakınca gö- rülmeyen, 130 bin tonu içirilen rad- yasyonlu çaylann yakılmasında or- taya çıkan sakıncalar bilim heyeti ta- rafından ortaya koyuluyor. BUerek radyasyonlu çay içilir ı Neden içeceksiniz? Radyasyon saptandtktan sonra hukümetiniz\ bu çayın satışmı yasaklar. İnsan vucuduna giren her radyasyon zararbdır. Şu Oiçudel radyasyon kanser yapar, diye ki bir şey söylenemez. Kanser vakalannın gelecekte artacagtm biliyoruz. Madyasyon insan vucudundan 20-100 gûnde çüayor. Kabui edi sınır 600 bekerel, tıbba göre ise bekerel bile zararlı. \S KETENCt ker nv BATI BEBLİN "Siı Tirk. t otanu. A n t ıfa Tittlcr fcfc BnMkr ve TUrk bilim adarr nı zamanda Batı Berlin R « 8 Aralık 1986- Savaşer ve Bender'in uvanlarıyla Ugili haber, Cumhuriyet'te. FİZİKÇİ ACHÎM BENDER'İN CUMHURİYErE 73 AY ÖNCEKİDEMECİ; Türklerdünyanın tek saltibiolabitir"Siz Türkler radyasyonlu çayınıa düzenli bir şekilde içerek, sürekb ve ya- vaş yavaş radyasyon alıyorsunuz. Belki de bu aldığuuz radyasyon bünyenizde kanser yapacağına, doganın bir mu- cizesi olarak hücre yapınıza değışiklik getirir. Hücrelerinizde kansere, radyo- aktiviteye bağışıklı bir yapı oluşur. Ve gelecek nükleer savaşta biz Almanlar ve dünyanın dığer bütün ırklan yok oluruz. Ancak siz Türkler tek başına ayakta kalır, dünyanın sahıbi olursu- nuz." Alman flzikçi Achim Bender, alayc bir dille böyle söylüyor. Türk çaylannın analiz sonuçlannı Batı Berün Senatosu Nükleer Araşü- rma Merkezı Müdürü Morfeld, yardıması Tornow, nükleer fızikçi Bender ve Berlin Çernobil'e Karşı ön- Nadir Savaşer ile değerlendiriyoruz. Hükümetin radyasyon yok, tehlike yok dediğini bildiğimiz, uzman olmadıgınıız için, tekrar tekrar sorulan yinelıyor, anlamaya çalışıyoruz. Onlara biraz da garip gelen sonılar yöneltiyoruz.. -Bu çaylan içmeye devam edersek, ne gibi zararlar görürüz? -Radyasyonsuzu varken, bilerek rad- yasyonlu çay içilir mi? Neden içeceksi- niz? Radyasyon saptandıktan sonra, herhalde hükumetinız bu çayın satışını yasaklar. Yasaklamabdır. -İçilen çayda kalan miktann çok dü- şük olduğu ve bunun saglığa zararh ol- madığı söyleniyor. Kaser yapmayacağı iddia ediüyor. -fnsan vucuduna giren her radyas- yon, ölçüsü ne kadar düşük olursa ol- sun, sağbğa zararbdır. Zaten bilmeden iem Akaa Kcrmtesi üyesı Türk Dr. Afc - ve kaçaahaaz olarak çok çeşjilı biçim- lerde radyasyon abyoruz. Bilerek nasıl abnır. ya da veribr? Bunu anlayamıyo- ruz. Ne olabileceğıne gelince: Şu ölçüde radyasyon kanser yapar diye kesin birşey söylenemez. Hatta radyasyon etkisi ile kansere yakalanmış hastalan, dogal etki ile yakalananlar- dan ayırt etme olanağımız yok. Ancak Çemobil sonrası, artan radyasyona bağiı olarak kanser vakalannın da arta- cagını biliyoruz. (Okura önemli bir not: Bu haber bugüne ait değil. 8 Aralık 1986 gürüü Cumhuriyet gazetesinin !. sayfastndan bir altntı. Belleği zayıf bir lophımuz ya. Radyasyon olayını 6 yıllık bir gecikme ile yeniden öğrenmeye çalifi- yoruz. O dönemde tartışılanlar, uyarılar pek bir ışe yaramamısıı. Belki bugûnkü tartışmalardan bazı sonuçlar çıkar, bazı dersleri<ilabiliriıJ 5» - -* >•* ** Bugün ödenen bedeldahaağırdeğilmi?Berbn Senatosu Radyoaktif öl- çüm Merkezi'- nden Doğu Kara- deniz ve çaydaki kirlenme sonuç- lannı aldıgmuzda. arkadaşım. aynı zamanda Berlin'in Çernobil'e karşı önlem alma komi- tesinin üyesi, ^ Nükleer Tıp Bölü- Dr. A. Nadir Savaşer m u ^f, &. AU Nadir Savaşer'le dut yemiş bülbüle dön- müştük. Tek kelime konuş«madan evin yolunu bulduk. O kadar keylfsiz ne yapa- cagımızı bilernez konumdaydık ki. daha doğrusu Ali. mesleğinin, uzmanlık alarunın geregi olarak öylesıne üzgün ve kaygıb idi ki. keyıfsızhğıni bana da yansıtıyordu. Sonunda benden yemeğe gitmeme önerisi gelince, ev sahibi oldu- ğunu, nezaketı unutup, hemen kabuletti. Saatlerle karamsar konuşup, yemek ye- meden. belki de su bile icmeden geceyi ge- çirdik. Ab bir uzman olarak özellikle yöre insanının zarar görmemesinin söz konu- su olamıyacağı kanısındaydı. AiKak iş iş- ten geçmiş, yapılacak birşey kalmamıştı." Doğrusunu istiyorsan, kanser oiaylan ar- tar. Yine de çok panikleme, dünya çapı- nda Çernobil'den beklenen fazladan kan- ser vakasını en çok binler olarak düşünü~ yoruz. Tabii hiç yoktan bir kişi de yaka- lansa önemli. Neden yakalansm? Ama olan olmuş bir kere. Bizim önüne geçebi- leceğimiz birşey kalmamış. Hiçbir zaman da hangı kanserin radyoaktif etkiden, kırlenmeden olacağı büinmez. kesin bir şey söylenemez. Çok sağbkb ve yıllara göre akışı gösterecek, diğer yörelerle karşılaştıracak istatistiklere gereksinim var." d^yordu. Ab benden sağbklı düşün- memizi ve sorumlu davranmamı istiyor- du. Gazetede insanlan paniğe sürükleye- cek yayınlann bir anlamı yoktu. Aylar gecmemiş olsa. uyan anlamında bir işe yarasa durum açüdanırdı. Ama iş işten geçtikten sonra insanlara doğrudan," siz çeşitli yollardan radyasyon aldıruz. kan- ser olabılirsimz " demenın bir anlamı yoktu. Bu noktadan sonra önemli olaru, bile bile radyasyonlu çayın içirilmesini önlemekti. Çayın çok içildiği bir toplum- da ağırbk bu noktaya yöneltilmeli, rad- yasyonlu çay üretimi engellenmebydi. Radyasyon kirlenmesinin saklanması olayı, sorumlulan göreve çağırma bu doğrultuda ve çercevede obnalıydı. yor. Daha yüksek radyasyonlu çaylan bu sınıra göre harmanlayıp halkın içimi- ne sunduklannı açıklıyor. Sonra da 1986 arahk ayında TAEK'in Radyasyon Saglığı ve Güvenbgi Dairesi'nin bir aybk bir çabşması sonunda, 12.500 bekerel ve üstünde kirlenmiş olan radyasyonlu çay- lann Radyasyon Saglığı Bilimının ahlaîd prensibi, ALARA Prensibi'ne göre hal- ka intikal ettirilmeyip imha edilmesine karar verdiklerini açıklıyor. Bunun için de" yegane imha şekli olan gömülmek suretiyle imha olduğunda ittifak hasıl oldu" diyor. Eğer radyasyonlu çayı har- manlayarak. radyasyon üst sınınnı 12.500 bekerelde tutmak insan sağbğtnı tehdit etmiyor idiyse, 58 bin ton çayın imhasına neden karar verildi? En sağlıklı yöntem En sağbklı saklama yolunun toprağa gömülmesi olduğu vurgulanan ve Rad- yasyon Sağbgı Bibmi'nin ahlaki presibi ALARA Prensibi'ne göre yok edilmesi karan verilmesi geregi duyulan çaylar halka nasıl ıçırikü? Dahası 12.500 bekerelbk üst sınır teh- lıkesiz idiyse neden kasım ayında bu sınır 8 bin bekerele, aralık ayında 3 bin bekerele düşürüldü. Neden Çay-Kur an- cak arabk ayında gelen yaalı bilgilerle resmen ilk kez radyasyonla tanışmış oldu? Neden radyasyonlu çay üretimine mayıs ayında geçilmışken, 12.500 beke- rellik ölçüm sınırlamasının konulmasma dahi ancak ekim ayında geçildi? tnsanımıza önceki tanhler üretimi ola- rak daha da yüksek radyasyonlu çaylar içırilmış oldu. Şündı de 58 bin ton olarak yok edil- mesine karar verilen yüksek radyasyon- lu çaya ilişkin tartışmalara geçebm: TAEK'in yok etme karan Resmi Ga- zete'de yayınlanmayı, hükümet tarafı- ndan yürürlüğe sokulmayı bir yüı aşan bir süre beklerken. tabi ki radyasyonlu çaylar, sadece aynlmış olarak. bilınen Tekel depolannda bekletib'yordu. Şüp- hesiz biraz korkmayı öğrenmış işçiyi, çevrede yaşıyanlan kaygılandınyordu. Bu nedenle 1987 yaz ayında Berbn Araştırma Merkezi'nden nükleer fizıkci Achim Bender'in tatil için ülkenrizi seç- mesinden yararlanarak, Doğu Karade- niz'e turistık vapur bileti armağan etmiş- tik. O da gönüllü, fabrikalardan bazı dostlar aracıbğı ile, işçüerin çabştığı or- tamın radyasyon miktarlannı ölçtü. Normalın birkaç katı. ancak insan sağlığını tehdit etmiyen değerler buldu. öyle çok fazla korkulacak bir durum yoktu. Tabii düz mantıkla. Türkiye gerçeğinde ise bu çaylar çalınıp, çahnıp gidiyor. sonunda içüen çayla yine mi- demi2ie yerleşiyordu. , «. ^ Gömemeyiz, yakalnn Bir yıl içinde ne kadannın çalınıp sa- tıldığı elbette bibnmiyor. Hükümetin yok etme karannın nihayet 19.1.1988*de Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe girmesinden sonra TAEK ve ilgüi bütün bakanbklar ik Milb Güverüik Kurulu'- nun temsil edildiği 27.1.1988 tarihini taşıyan bir ortak loplanada, söz konusu çaylann gömülerek imha edibnesine ka- rar verüiyordu. O tarihlerde gömübne için yer aranmasıru. herkesin korkup, buna itirazlanna ilişkin tartışmalan anı- msayacaksınız. Bu arayış ve tartışmalar- la yine aylar ve yıl geçti. Çaylar depolar- da beklerken biraz daha eksildı. Sonun- da yer bulmak çok zor gelmış, ya da pa- hab bulunmuş obnab ki. radyasyonlu çaylann yakılarak imha edıhnesi günde- me geldi. SÜRECEK Yuptdışında İ n g i l i z c e nasıl öğrenilip? FİGEN ATALAY HÜRRİYETUYMAZ -12- British Council denetimli okullar Lydbury Engb'sh Centre The Old Vicarage, Lydbury North. ShropshireSY78AU Tel: 9.9.44 5888 233 faks: 9.9.44 5888 334 Başvuru: Duncan Baker Haftahk kurs ücreti: 690pound Marble Arch Intensive English 21 StarStreet, London W2 1QB Tel: 9.9.44 71402 92 73 faks: 9.9.44 71 724 2219 Başvuru: David VVilkins Haftahk kurs ücreti: 33-150 pound Mayfield College of English 24HollandRoad,Hove, EastSussex,BN31JJ Tel: 9.9.44 273 20 23 89 faks: 9.9.44 273 20 73 88 Başvuru: Mr Ray Roseman Haftabk kurs ücreti: 112-140 pound Meads School of Engush 2 Old Orchard Road, Eastboume, EastSussexBN21 İDB Tel: 9.9.44 323 773 43 35 faks: 9.9.44 323 64 95 12 Başvuru: Barry Cusack Haftahk kurs ücreti: 130 pound Melton College Holgate Hill, York, YO2 4DH Tel: 9.9.44 904 62 22 50 faks: 9.9.44 904 62 92 33 Başvuru: Elizabeth Hiley Haftalık kurs ücreti: 170-270 pound Esk i au pair'ler anlatıyor (2) İngiltere'ye giderim ama au pair olarak, asla!..' • tngilizcesini au pair'likle kazandığını söyleyen tekstil mühendisi Sevgi Şahin, şunlan söylüyor: Ben ailem açısmdan çok şanslıydım, ama okulda ailesinden ve koşullanndan rahatsız olan arkadaşlanm vardı. Bir Fransız arkadaşım, üç katlı bir evi temizlemek zorundaydı ve çok sıkıntıdaydı. EKfAramtçn: Hayaü öğrendiın 22 yaşındaki tekstil mühendi- si Sevgi Şahin, İngilizcesini au pair'lik deneyimine borçlu ol- duğunu söylüyor: "Bana, 13-14 yaşlannda iki çocuklu, annenin hostes olduğu bir aile bulundu. Daha önce au pairlerden duyduğum olum- suzluklarla hiç karşılaşmadım. Ailem çok iyiydi. haftalık cep harçlığım diğer au pairlere göre daha yüksekti, aynca yol para- mı da onlar karşılıyordu. Evde. önceden anlaştıklanmızın dı- şında hiçbir işi yapmadım, hiz- metçi muamelesi de görmedim. Pek çok yere beraber gittik. Ço- cuklarla aramda sorun çıkma- dı. Kendi evimde ne yapıyor- sam, onlan yaptım. Haftada üç gün kursa gjttim ve TOEFL'ı aldım. Ben ailem açısmdan çok şansbydım. ama okulda ailesin- den ve koşullanndan rahatsız olan arkadaşlanm vardı. Bir Fransız arkadaşım üç katlı bir evi temizlemek zorundaydı ve çok sıkıntıdaydı. Belçikab bir au pair ise ailenin tuttuğu ayn bir yerde tek başına kabyor ve eve temizb'ğe gidiyordu. Elif Armutçu(25) 1990 senesinin eylül ayında gittigim İngiltere'de bir sene kaldım. Orada öğrendiğim In- gilizce benim için hiç önemli de- ğil. ama ben orada hayaü öğ- rendim. Çabşüğun ortam, aldı- ğım para iyiydi, ama orada tek başımaydım. Bir yıl içinde hem kendimi tanıdım, hem parasız kaldım. yabancı bir kültürün içinde yo- ğunlaşmanın nasıl bir şey oldu- ğunu öğrendim. Au pair'lerin sorunlanna gelince; ne olursa olsun sen onlann gözünde ikin- ci sınıf vatandaşsın. Ben bunu yaşamadım ama yaşayan in- sanlardan biliyorum. Seni hiz- metçi gibi görüyorlar. Bir evin çekip çeviribnesi için ne gereki- yorsa ordan yapıyordum. Cam silmek, toz abiıak, tuvaletleri temizlemek. Üstelik bunlan öğ- lene kadar bitirmek zorun- dasın. Öğleden sonra okula gi- diyordum çünkü. Şu an, "Kalk Elif. gidiyor- sun" deseler. yine giderim ama au pair olarak, asla. Fakat Ingiltere'de o şekilde yaşamış olmaktan hiç pişman olmadım, çünkü hayaü tanıdım ve çok şey kazandım... Derin'den yaıalı Türk au pairleriÜlkemizden ingiJtere'ye au pair göndermeyi ilk baş- latan Derin Limited Au Pa- ir Acentesi sahibi Adnan Derin ve Londra bürosunu yöneten kızı Gülgün'e yö- nebk suçlamalar hala sürü- yor. Iddialara göre, au pair- İiği "Güllük gubstanbk bir ortamda çocuk bakarak în- gilizce öğrenme" olarak lanse eden Derin ailesi, 10 yılda pek çok Türk kızım zor durumda bıraktı. Baba Derin, "tngiltere'de bürosu olan tek atente biziz" diyor, ancak iddia sahipleri, Londra'daki büronun, bir "Tehdit bürosu" olarak iş- lev gördüğünü bebrtiyor. Adnan Derin'in tngüizk evli kızı Gülgün'ün, birçok genç kızı sorunlanyla baş- başa bıraktığı, "Dikrjaşuük yapanlan" da İngiltere'de Göçmen Bürosu'na bildir- mekle tehdit ettiği ileri sürii- lüyor. Gerek au pairler, gerek acenteler tarafından suçla- nan Derin yetkilileri, bu suçlamalan asılsu ve kasıtb buluyor. Acentelerin suçla- malannı rekabetle açıkla- maya çahşıyor, kendilerini suçlayan au pairleri ise "İn- giltere'de KürtJer'in oyunu- na gelmiş" olmakla suçlu- yor. Derin limited ile ingil- tere'ye au pair olarak giden- lerden mimar Nuran Akde- mir de acenteyi suçlayanlar- dan. SÜRECEK Hanmı, hizmetçiyle kaç kelimekonuşur? Gazetelerde zaman zaman boy gösteren "tngiltere'de ço- çuk bakıcthğı yaparak bedava ingilizce öğren" şeklindeki ilanlar, Türk kızlantun gittik- teri evlerde "hizmetçi" ohna- sıyla sonuçlanıyor. Ingiltere'- ye âu pair gönderen acecte yetküilerine göre, bu olumsuz tablonun nedeni, "Ne kadar çok kız gönderirsem, o kadar kazanınm" manüğryla çah- şan au pair acenteteri. Au pair olarak İngfltere'ye gklen Türk kızlannm, orada kaldıklan süre içinde bin bir güçlükle karşılaşması, au pa- &*Bğin yıpranmasma neden oldu. Kamuoyunda bu ne- denle sektöre güvensizlik du- yulmasından son derece ra- hatsız olan acenteler, bu ko- nuda kar hırayla çahşan bazı acentderi şaçhryorİar. Nazmt Özsoylu: Sektör yaraaldf ~ Au pair'h'k kurumunun ka- muoyuna doğru biçimde yan- sıtıhnasmı sağlamak amactyla geçen yü bir toplantt düzen- teridi. Bu topiantıya bizim dı- şımızda Ingıltere'ye au pair gönderen Derin Limited, Spot ve Doğan Organizasyon ile GençtuT ve Istanbul Lisan Merkezi katüdı. Orada, bu hizmeti veren şirkeüer olarak konuya üişkin sorunlan tar- üştık, çönkü birtakım fîrma- lar geçmişte tican kazancı ön plandâ tutmuşlar, dolayıayla au pair'liği sadece "çocuk ba- kıohğı" olarak lanse etmişler. Oysa, au pairiik salt çocuk bakıalığı değil. Kişjkre doğru bügi verrnemişkr. Bu arada. genç fazJan gönderdikteri ai- feteri hiç detaylı olarak incele- rnenriş. hatta îngîliz obnayan ailelere au pair göndermışler. Tabii, bunlardan au pairiik olumsuz yönde etkilenmiş. Iş- te bu toplanüda, au pairİiğm ticari amaçia degil. öncelikle kişileri düşünerek yapılması gerektiği vurgulandı. Bihyor- sunuz, ilk başlarda iriü ufakb bir sürü au pair acentesi, bu işi yapmaya çahşan çok kişj cık- tı. Bir çoğu bugüne kadar ka- pandı, ama sektör de öyle bir yarayıalnuşoklu. Gülçin Taşkırv BöKÜğimiz dalı keseeeksiniz dedik Gençtur'un yöneticisi Gül- çin Taşkın, 7 yıldan bu yana bu işi yapüklannı. ama arok bıraküklannı anlatıyor. Taşkın, ek olarak yapüklan au pair gönderme işjni btrak- malannın nedenini ise şöyle açıkbyor "Ytlda ortalama 50 kişi gönderiyorduk, Geçen yıJ acenteler oiarak bir araya gel- dik. "Bindiğimiz daiı keseeek- siniz" dedik. Kız gitü tngilte- re'ye. öyte bir aile yok. Üsteük Türkiye'de onu İngiltere'ye gönderen öyle bir acente de yok. Ne oldu? Benim imajun saraldı, yapnsyorvus arok." ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kılkuyruk... Taşlama ustası Hasan Çelebi'yle bir süredir görüşe- miyorduk. Havalar soğuk olduğu için sabah yürüyüşleri- ne de ara vermiştik. Ama o, taşlamalara ara vermemiş. Düşsel taşlamalarından kimileri şöyle: "Kimseden korkusu yok, çünkü o sağken öiüdürl Nesebi gayri sahih, 12 Eylül dölüdür." Bir başka ikilik: "Hakkı 'ilhak' ederek fors atıyor bastıbacak/Ama zap- tettiği devlet ona zindan olacak." İki de "dörtlük" Hasan Çelebi'den: "Azdı içtikçe vatandaş kanını/Bağlayan yok mu bu itoğlu iti/Suçludurbizce bu itten daha çok/Böyle ipsizbı- rakanlar bu iti." Hasan Çelebi, bu dörtlüğü de "kuyruğu titreteceği" güne göre yazmış: "Alçaklığı örtüktü, utanmazlığı çıplak/Bir tamburu, beş kamburu, bin zenburu vardı/Titrettiği gün kuyruğu halkın yüzü güldü;/Kalkınca o leş, ülkeyi hoş bir hava sardı." (Son dörtlükte geçen "zenour'sözcüğü Farsça "an" anlamına geliyor) 1 Hasan Çelebi, taşlamalarını "aruz'ia yazıyor. Kendi- siyle ilgili "fahriyye'sinde (övgüsünde) de şöyle diyor: "Son ustasıyım taşlamanın bunda yalan yok/Ustamsa işin kurdu, başöğretmenim EşrefJBir balmumudur dil ve aruz, usta elinde/Benden büyük az kimse var, artık benim Eşref!" ••• Hacı Tö, kimi köşe yazarları için "kılkuyruk" demiş. istanbul'da Fatih toplantılarında konuşmuş: - Ben, "Anayasayı bir kez çiğnemekle bir şey olmaz" demedim. Benim bir sözümü bazı köşe yazarları böyle yorumladı. Anayasa Mahkemesi raportörü de bunu ra- poruna yazmış. Bir incele bakalım. Kılkuyruk iki köşe yazarı böyle yazdı diye, bu doğru mu? Ne yapalım? Baş- kanı öyle olursa, raportörü de böyle olur." (Hürriyet, 11 Ocak1993) Cumhuriyet'te geçen söz "kılkuyruk" değil, "kıltüy". Bunlan okuyunca gülüp geçmek gerekebilirdi... - Amaaan, sözünü lafını bilmeden, esirgemeden ko- nuşuyor işte, kusuruna bakılmaz! denip geçilebılirdi. Ancak bir iki kez olsa, orada kalsa bu doğru olabilirdi. Bu hep böyle sürüp gidiyor. Buna bir "dur" diyecek yok mudur? Herkesi küçültünce kendisini büyüteceğini sa- nanların sayrılığı olmalı bu. Elinden geldiğinde senli benli, yani' laubali"olmak nasıl bir huy? Meclis kuiisinin ANAP bölümünde dolaşırken arkam- dan bir ses geldi: - Mustafa! Dönüp baktım, Hacı TÖ! - Bana mı seslendiniz Sayın özal? Hemen değiştirdi: - Sayın Ekmekçi! Hiç görüşemiyoruz... Hah şöyle. Başbakan da olsa, sınrf arkadaşı da olsa, bir politikacı, Cumhuriyet yazarına küçük adıyla sesle- nemez! Çankaya'ya tırmanah ben, bir gün olsun çağrılarına gitmedim, katılmadırn. Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin başkanı olarak da gitmedim. Yönetimdeki arkadaşlanm da tutumumu onayladılar. Çankaya demokratikleşince- ye dek bu böyle sürecek. Çankaya'ya nasıl tırmanırsa tırtnansın, ne olursa olsun, orada oturanın konuşmala- , rındatitiz olması gerekir. Sırçaköşkteoturmaktadırçün-' kü. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öz- den'eöfkesi de, Anayasa Mahkemesi'nin "YüceDivan" olarak görev yapmasından, bir gûn kendisini de yargıla- ma olasılığından mı kaynaklanıyor ne? Onun için mi Yıl- dırım Akbulut'un eşini, televizyon seyretmediğini söyle- yen adayları Anayasa Mahkemesi üyeliklerine atıyor? Hacı Tö'nün eşi Hacı SÖ, "Turgut yenilgiyi kabullen- mez" diyor, şöyle anlatıyor: "- Turgut çok inatçıdır. Yenilgiyi hiç kabullenemez. Yurtdışına çıkarken uçakta iskambil oynarız, hep yene- rim. Buna çok sinirlenir. 'Lafla beni yendin" diyerek ye- nilgiyi kabullenmez. Benim matematiğim güçlüdür. Hesap kitap işlerinde uzmanımdır. 40 yıl önce, devletin istatistiki bilgilerini tutan yalnızca iki kişiydik. Böyle her yerde uzmanlar talan yoktu. İşi oradan kaptığımdan mı neden, rakamlarda hiç hata yapmam..." Hacı Tö'nün de cografyası güçlüymüş. Hacı SÖ anlatı- yor: "-... Mesela yine uçak yolculuklarmda, Turgutbiryer- den geçerken 'Bak, burası şu kent' der. Bölgeyi çok iyi tanır. Ben ise hiç anlamam. İşte bu şekilde, ben mate- matiğimle, Turgut da coğrafyasıyla birbirimizi tamamlı- yoruz.." (Hürriyet, 12.12.1992) Anlaşılıyor mu, ülkede enflasyonun neden buralara geldiği? Ama kanımca asıl sorumlu Süleyman Bey'dir. Hacı Tö'yü elinden tutup bir yerlere getirmese böyle mi olurdu? "Takunyalılar" Planlama'da cirit atarlarken Hacı Tö'- yü tek savunan Süleyman Bey'di. Aydın Yalçın lara şöy- le mi demişti: - Siz Turgut'u bilmezsiniz, o bir dâhidir! "Kılkuyruk'iara gelince, onu "Köş-fr"yazartan düşün- sün... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA: 1/ Sopbokks'in ünlü bir tragedya kahramanı. 2/ İslam'da ehli sünnet mez- heplerinin en büyüğü. 3/ Bir tür erkek deve... Di- van şiirinin en yaygın naam şekb. 4/ Kazak başkanlanna verilen ad... Bir nota. 5/ Kırşehir'in bir ilçesi.. Giysi kolu. 6/ -, Kesintilerden sonra ka- lan miktar... Bir topu ra- 8 ketle ya da sopayla belü g bir yere atmaya dayanan oyun. 7/ Bir makyaj malzemesi... Büyük iplik çilesi. 8/ Hava basınç- lan eşit olan yeryüzü noktalan... Türkçede ilgi adılı. 9/ İdare lamba- sı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hasan Hüseyin'in bir şiir kita- bı... Para yerine kullanılan pul ve benzeri madde. 2/ Öleceği kesin- likle bilinen bir hastanın, acısını dindirmek için doktor tarafından öidürülmesi. 3/ Boccaccio'nun ün- lü öykü kitabı. 4/ Uğraş... Donuk renkü... Baryum elementinin simgesi 5/ Çoktannb dinden olan kimse... Yaşamsal sm. 6/ Endüstri... Eskiden Beyoğlu semtine verilen ad. 7/ Çoğul ikınci kişi adılı... "Hayata beraber başladığımızıEtostlarla da —'lar aynldı bir bir" (Cahit Sıtkı Tarana). 8/ Gaziantep ilinde Hitit dönemine ait ünlü açık hava heykel atölyesi. 9/ Apsent denilen içkinin elde edildiği, yapraklan çok aa bir bitki... Yaşlı, ihtiyar. YUZYUZE AtilU Dorsay 20.000 lira (KDV içuıde) Çağdaf Yayınlon Türkocağt Cad. 39-41 Cağaloğht-lsumbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear