25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtıyaz sahıbı Berin \adi • Genel Yayın Yonetmenı Ozgen \caı • Oenel Yayın Koordınatoru Hikmel Çetinka>a • Vazı Işlerı Muduru. Celal Başlangıç • Görsei Vonelmen Ali Acar • Duzenleme MiKtsfa Saglamer • Ankara Temsılcısı Cune>l Arcayurek Haber Muaurlerı Mustafa Bsübay. Işık kansu izmır Temsılcı V Serdar Kızık Adana Temsılcısı Çelin Yigenoğlu Istanbul Haberlcri: Şeaay Kalkan Dış Haberler Ergnn Balcı tş-Ekonomı Şukran Ketoıci Basım. Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecıhk T \ Ş • Yayımlayan. Yeıu Gun Haber Yurt Haberlerı Mebmel Saraç Makaleler Sami Karaoren SporAMulkadir Vucelman Du- Ajansı Basrft ve Yayıncıhk \ Ş Turkocağı tad 39/41 Cağaloğlu 34334 tsı PK 246 zeltme: Abdullah YazKi • Müessese Mudur V. Erol Erknl • Koordınator Ahmel Istanbul Tel 512 05 05 (20 hau, UCK 22246, Fax. (1) 513 85 95 » Buroiar Aakaır: Konılsan • Muhasebe: Bulent Yener • Idare: Haseyia Gurer • fşletme: Oader Çelik • Bılgı-tşlem. Nail taal • Bılgısayar Sıstem Munıvtt Çiltr • Reklanr Rrt» Işıtman Z. Gokaip Blv Inkılap S Mo 19/4, Tel 433 '1 41 47 7tlex 42344, Fax (4) 433 05 65 < İzmir H Zıya Blv 1352 S 2/3 Tel- 83 12 30, Telex 523^9, Fa* (51) 89 53 60 • Adasa: Inönu Cad 119 S No 1 Kat. 1, Tel- 59 37 52 (4 hat), Telex 62155, Fax. (71) 59 25 78 TAKVİM 13OCAK1993 lmsak 5.49 Guneş 7 20 öğle 12 P İkındı 14 43 Akşam-17 04 Yatsı: 18.29 Yurtdışındaki TüPklerin sorunlapı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Vurtdışında yaşayan Türk vatandaşlannın durumu. TBMM Genel Kurulu'nun dünkü gündeminde yer almasına karşın. karar yeter sayısı sağlanarnadığından görüşülemedi. TBMM'de Bosna-Hersek konusunda görüşmenın tamamlanmasmın ardından, TBMM Genel Kurulu'nda başkanlık sunuşlanna geçiIdi.TBMM'nm 1991 yılı kesin hasaplannın üyelere sunulmasının ardından SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, komisyon raporlannda usulsüz alımlardan soz edildiğini belırterek komısyonun geniş açıklamalarda bulunmasını ıstedı Bırleşımiyöneten Başkanvekili Yıldınm Avcı, usulsüzlük varsa başkanlık dıvanınıngerekeııi yapacağını söyledi. NATOKomutanı TüPkîye'de ANKARA(Cumhuriyet Bûrosu)- NATO Avrupa Kuvvetleri Başkomutan Yardımcısı Orgcneral Sir Brian Kenny. 7 saatlik "jet bir zıyaret" için Türkiye'ye geliyor. Ankara"ya bugûn saat 11 00de gelecek olan konuk komutan. öğleden sonrailkolarakMıîli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz. daha sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş ile görüşecek. Yann akşam Turkiye'den aynlacak olan konuk komutamn ziyareti sırasında, özellıkle Bosna- Hersek olaylan üzerinde durulacak Gerek Millı Savunma Bakanı Ayaz, gcrcksc Orgcneral Güreş, ıkılı görüşmcler sırasında, Bosna-Hersek'te yaşa nan drama dikkat çckerck NATO'nun bu konuda neler yapabilcccğini konuk komutana ıletecekler. Türk yetkılıler, aynca. TSK'nın olası bir askcrt müdahale için haarlıklan konusunda da Orgeneral Kenny'ye bilgi vereoekler Avrupa'da çevreci hareketlep • ANKARA (AA)-Dünya hızla kırlenırken. gelişmekte olan Üçüncü Diinya ülkeleri, kcndilerini "zehırli atık deposu' kabul eden Batı dünyasında "çevreci düşünce" egemcnliğjni sürdürüyor. Almanya, 1 Ocakl993'tenitibaren. "kesin uygulamaya sokluğu" yeşil nokta hareketine. Türk ihracatçilann da uymasını istedı. Çevre kirliliği ile mücadele için ihraç mallan ambalajlannda "yeşiJ nokta" hareketine uymayan ihracatçılann ürünleri, kesinlikle Almanya sınırlan içine sokulmayacak. Almanya, geçen yıl nisan ayında uygulamaya başlattığı yeşil noİüa hareketinde, nisan aralık sırasında geçen süreyi "deneme süresi" sayarken, 1 Ocak 1993'tenitibarenbu konuda kesin kararlı olduğunu ihracatçılara duyurdu. Nazar değmesin • ANKARA (AA)-Geçmişi yazısız tanhe kadar uzanan nazar, Türkiye'dedeyaygın bir inanış şekli olma özelliğin koruyor. Marmara Üniversıtesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalfncayapılan araştırmada, Türkiye'de yaşayanlann yüzde 30'unun nazara inandığı belirlendi. Bunlardan yüzde 4O'ı nazann ilacı olarak duayı göstenrken. yüzde 19'u da "mavi boncuk'la birleşti. Rambo'mıngözü yeniden evfbkte • ATİNA (AA) - Rambo ve Rockyfilmleriyleüne kavuşan İtalyan asıllı ünlü sinema oyuncusu Sylvester Stallone'nın (46) gözü yeniden evlilikte. Daha önce iki başansız cvlılik yapan, Brigitte Nielsen iJe olaylı boşanması uzun süre magazin basınına malzeme yaratan Stallone halen Jennifer Flavin (23) ile birlikteyaşıyor. Stallone, bir Amenkan dergısine verdiği demeçte "Kesinlikle yeniden evlenmek ve bir aile sahibı olmak istiyorum. Halen beraber olduğum Jennifer'i deçok sevıyordum. Tam emın olmadan evlenmeyi düşünmüyorum, ancak gerçek şu kı her geçen gün evlilığedahaçok yaklaşıyoruz'dedı. Sohnelerin askuu dcuısımbitivdiNureyev,mükemmel bir kabiliyet ve ele avuca sığmayan bir enerjiye sahipti ŞEBNEMAKSAN 2O.yüzyıl balesanaünın. Nijinskygıbidahayaşarken efsaneolmuşbtfyıldızıkaydı. 1961 yıhnda Sovyetler Bırlığinden, kaçarak BatTyailticaeden Nureyev, yakın bir tanhe kadar dans sanatının şüphe götürmez tek ilahı idı. Nureyev ismi Batı'da ilk parlamaya başladığnda onunla yakın uzak karşılaşünlabilecek hıç kimse yoktu. Böyle birdansçı, böyle bır varlık sanki görülmemıştı. Mükemmel bir vücut. ınanılmazbir çekıcıhk ve kabiliyet, ele avuca sığmayan bır enerjı. Yarattığı herrol, yorumu ve tekniği ile bale dünyasında müthış bir heyecan yaratıyordu. 60'h yıllarda erkek dansçılar -bu bilhassa İngıltere için boyle ıdı- kendıne yaşayan, inanılır bır model bulmuştu ve dansa rağbet arttığı gibi erkek dansçılarda belirgin bir ilerleme görülüyordu. 70'li ve 80'li yıllarda artık dansçı enflasyonu yaşanmaya başlanrnıştı. Ünlü okullar art arda birbinnden iyi dansçılar çıkanyor, yanşmalarda kıyasıya birrekabet yaşanı yordu Ancak Nureyev'ın sahnedekı karizmasına kımseleryaklaşamadı. Bale tarihinin belki de en uzun süreli ve en çok dans eden sanatçı olmuştu. Her türdansta kendini denemıştı. Festival bale ile İstanbul'a geldiği zaman onuruna verilen birdavette Devlet Halk Danslan grubu, Karadeniz oyunlan oynarken kendini tutamamış, hareketlen derhal kavrayıp aralanna kaülmışü. Baledansçılannın modern dans yapıtlanna burun kırarak baküklan dönemlerde o, Martha Graham, Murray Luis, Paul Taylor topluluklan ile dans etmış, o teknik ve stillen kavrayabilmek için özel çalışmalara gırmışti. Vücudunu hep zorlanabılecek en üst sınırlarda kullanmışu. Ne gariptir ki bu dans ve hareket ustası, hastalığının son demlerinde parmağını dahı oynatamıyordu... ve yıllarca dans edipcoştuğu Paris Operası sahnesındeancak ıkı laşinin yardımı ile ayakta durarak halkı selamlayabilmişü. George Ballanchınede böyle bır son yaşamıştı. Trendedünyaya geldi Bınlerce ınsana dans aşkı aşılamış, parmağırun ucu, sesinin tonJanyla dansçılan coşturmuş, yönlendırmış bir koregraf olarak o da aylarca kırruldav amadan yatağa bağlanmışü. 1938 yılı 17 mart günü Balük Nehri civannda yol alan bır trende doğan Nureyev, bu olayı, kendirun ruçbir ülke,evyada toprakla özdeşieşememesine neden olarak göstenr. Tatar asıllı biranne babanın tekoglu olan Nureyev'in büyük babasının ismi Nuri Faslı olup bir kayıt sırasmda yapılan yanlış nedeni ile Nureyev'e dönüşmüş. Amcasının hala orijinal ismi kullandığı söylenmektedir. Toprak işçisi olarak yaşamını sürdüren aılede, ihtılalden sonra baba, askerliğe yükselmış, ancak bu sefer de sûrekli oradan buraya yollanarak göçebe hayatı yaşamışlar. Zaman zaman başka ailelerle ev paylaşarak yersız, yurtsuz ve çoğu zaman aç olarak ama kendine yeterli olmayı başararak. Bütün büyük sanatçılargıbi daha çocukluğunda yalnızlığı ve etrafını ızJemeyı seçmiş Nureyev ve gene bütün büyük sanatçılar gıbı idealine ulaşabilmek için pek çok engeh aşması gerekmiç. Yaşama hep avkınkalmış > Kolay değil, böylesı bır kışıhğin doğması, törpülene, törpülene bir ok gibi hedefını behrleyıp fırlamak... Nureyev'in yaşamında alışıla gelmış, sıradan, hiçbir olay ve sürece rastlamak mümkün değil. Her yerde aykın kalmış, ne okulda ve ne de çahştığı yerlerde normal kurallara uyamamış, hep kafasınm dıkine ve asi ama heT zaman idealine sadık, kısaca kendine sadık bir varlık olarak yaşamını çizmiş. Leningrad Vaganova okulunda çok geç bir yaşta girdiği sınavda,jün başkanı dığer hocalara rağmen bu asi tavırbğı gencı kabul karan aldıktan sonra yanına gelır ve "Genç adam, sen ya çok büyük bır dansçı ya da bir hiç olabilırsin. Büyük bır ihtimalte de bırhıç..."der. Bu genç adam, sonra olmuş, Rudolf Nureyev! Adına festıvalkr düzenlenen. en çok kitap yaalan, dansçüığı yanı sıra yönetmenliğı ve klasik yapıtlan yeniden yorumlaması ile de ün yapan sanatçı, dünyanındört bucağında, Pıcasso ismi ile resim nasıl çağınşım yapıyorsa. Nureyev ile baleyı de yanyana getirecek bir büyükJüğe enşmişü. V \ Nureyev'in sahnedeki karizmasına kimse yaklaşamadı. Bale tarihinin en çok dans eden sanatçısı oldu. Binlerce insana dans aşkı aşdadı. Onun yaşamında ahşı- lagelmiş, sıradan hiçbir olay ve sürece şartlanmak mümkün değil. Her yerde aykın kalmış biriaydi o.. Hep kafasının dikine, asi, ama her zaman idealine sadık kaldı. Dans ve hareket ustası Nureve>, hastalığının son gûnlerinde parmağını bile oynatanuyordu. Bulgadstan ve Romanya sınınnı geçebilmeniz için profesyonel sınırgeçici olmanız gerekiyor Ver rüşveti, geç suıııı• GümrükçülerN Bulgar sınınnda sizi' Marlboro var mı viski varmısorulanyla karşılıyor. Rumen sınınnda ilk soru Viskinizyar mı? Yanıt: Yok. Peki ya sigara? Bizsigara içmiyoruz. Bu kez Türkçe "Masanın üzerine bir dolar koyıan'' diyor. MURATAR1N Karayoluyla ya da trenle Bulgaıistan ve Romanya'dan geçecekseniz, sigaralan, viskıle- ri, dolarlan hazırlayın. Komü- nist rejimin çökmesınin ardın- dan sınır kapılanndan geciş bir komediye dönmüş dunımda. Gürnrükçüler artık reşmi ve aleni bir uygulama haline dö- nüşmüş olan rüşveti aiabilmek için sırası geldiğinde oynanma- dık senaryo bırakmıyor. Kısa bir tatil için önce Sofya'- ya sonra da Bükrcş'e trenle gi- dip. otobüsle döndüm. Bulga- ristan'a girişteki tek ilginç nok- ta, alti kez pasaport kontrolü yapılması oldu. fstihbarat, res- mi polis ve gümrükçüler alo kez gelerek nereye gittığimizi sor- diı, pasaportlanmıza baktı. Üs- telik trende beş - altı polis sü- rekü kaldı. Galiba Bulgaris- tan'da kapah rejim çöktukten sonra pollsler işsiz kalmış ve kendilerine iş yaratmak için bu- la bula bu yolu bulmuşlar. Yolculuğun ikincı etabı Bul- gar - Rumen sınınydı. Ruse- Giorgio sınır kapısında beni ve arkadaşımı bekleyen sürprizler- den habersiz rahat rahat yolcu- Bulgar ve Rumen sunrlannda rüşvet aimışbaşmı gidiyor. luğumuzu sürdürüyorduk. Bul- gar taraünda her zaman olduğu gibi Türkçe bilen bir polis "oyun"a başladı. Pasaportum- dakı fotograf beş-altı yıllıktı ve şımdı sakallanm vardı. Bu pa- saportla birçok sınırdan geç- mıştım, üstehk daha iki gün önce Bulgar sınınndaki çok sıkı kontrole karşın, kimse 'bu fo- toğraftaki sen değılsın' deme- mişti. Şimdi polis hemen orada tıraş olmam konusunda ısrar ediyordu. Bir yandan dalga gecıyor, arada bır cıddıleşıp tuvalete gi- dip sakallanmı kesmemi ısti- yordu. Ben bu "oyun"dan sıkıldığımı hissettirerek olum- suz yanıüar veriyordum. Bu kez, "Marlboro var mı? Viski var mıT diyerek hadi yer bir şey de kurtul havasına giriyor- du. Ama bız profesyonel sınır geçici değUdik. "Sağlam" gel- memiz gerektiğinden hiç habe- runız yoktu. Çantalanmıza bakıyor, dişe dokunur bir şey bulamıyorduk. Sonunda Bul- gar bizden umudu kesip ısran bırakmıştı. Toplam 800 dolanmız var. Yal- ruzca ıkı gün kalacağımız için bu Romanya'da oldukça ıyi bir para. Üstelik daha fazla getirip caJdırmaya da hiç gerek yok. Zaten gümrükçü baştan ne söy- leyeceğinı biliyor. Paralanmıza şöyle bir bakıp "Az para" deyip kestirip atıyor ve çekip gidiyor. Arkadaşım panik içinde. "Pasaportlanmızı ıade etmezler de tren kalkarsa ne olur, pasaportsuz ne ya- panz?" endişesinde. Onlann is- tediklen de zaten bu; paniğe kapüarak trenden inmemiz ve rüşvet vermeyi kabul etmemiz. En fazla sınır dışı edebilecekk- nni söyleyerek trenden ınmiyo- ruz. Gümrükçü bir iki kez geçi- yor, ama biz hiç istifimizi boz- muyonız. Yanm saat sonra, yakası bağn açık, sakallan uzamış ıkı genç asker geliyor ve bizi trenden indiriyor, bir oda- ya götürüyor. Benim pasaportumda birçok Avrupa ülkesinin vizesi var. Arkadaşımda ıse yalnızca 1987 yıhnda alınmış bır Fransız vize- si. Onu gözierine kestiriyorlar. Pasaporttaki fotoğrafa hiç ben- zemediğinden, Türkiye'de ne iş yapüğına, Fransızca'yı nerede öğrendiğine kadar ilgısiz, ge- reksiz bir sürü soru soruyorlar. Biz baştan smırdışı edılmeyi gö- ze aJdığımız için hiç taviz vermi- yoruz. En sonunda iki memur dışan çıkıyor ve ıyi Fransızca konuşan şefle yalnız kalıyoruz. Hemen konuya giriyor. Viski- niz var mı? Yanıt: Yok. Peki ya sigara? Biz sigara içmiyoruz. Bu kez Türkçe "Masanın üzeri- ne bir dolar koyun" diyor. As- hnda biraz demek ıstıyor, ama ben "bir" dedigi için bır dolar çıkarüyorum. O sırada odaya gıren memur, bir dolan görün- ce kızıyor ve kalsın diyerek bizi dışan atıyor. Sırunn dışına de- ğil, içeri. Oyunu kazanmanın mutluluğuyla yolculuğumuza devam edıyoruz. Bükreş'e trenle çabuk dön- mek için otobüsü tercih ediyo- ruz. Otobüste işler daha farklı yü- rüyor. Bükreş - İstanbul hattın- da çalışan şoıorler sabah- akşam geçtikleri için bütün gümrükçüleri tanıyor ve ne ver- meleri gerektiğıni iyi biliyor. Biz geçerken yılbaşı tatili nede- niyle yol boştu. Normalde sım- nn Rumen tarafında sıra 15 ki- lometreye kadar uzuyor. Bulgar tarafı daha bir alem. Çıkışta şoförün tanımıyla "adi" bir gümrükçüye düşüyo- ruz. Gecenin bir yansı sıra bek- lerken öndeki otobüsün muavi- ni eksi 10 derece soğukta bir ki- lometre gerideki açık olan bir iki duty free mağazasına dogru yürümeye koyuluyor. Yanı- mızdan geçerken Bulgarlann viski sipariş ettiğini öğreniyo- ruz. "Dosthığıuı Dervişi'Sabahattin Eyuboğlu anıldı Kültür ServisiYazar, çevirmen ve eğit- men Sabahattin Eyuboğlu, ölümünün 20. yıldönümü dolayısıyla dün PEN Yazarlar Derneği tarafmdan düzenle- nen bir toplantıyla AKM'de anıldı. Toplantıya katılan Atilla özkınmlı, Ve- dat Günyol, Cengiz Bektaş, Şükran Kurdakul, Cevat Çapan, Ahmet Cemal ve Mehmet Başaran'ın Eyuboğlu'nun sanatçı kışiliğınin farklı yönlerinı anla- tan konuşmalanndan sonra PEN Yazarlar Eterneği tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen "Sabahattın Eyu- boğlu Cteneme Yanşmasfnda başanlı olanlara ödülleri verildi. Ödül törenin- den sonra Sabahattin Eyuboğlu ile Mazhar Şevket İpşiroğlu'nun bırlikte Bercekleştirdiklen 3. Murat zamanın- dan kalma Osmanb kutlama, tören ve yaşamından kesitler resimleyen minya- türler üzerine bir film gösterildi. Toplantının açılış konuşmasıru ya- pan Şükran Kurdakul'un ardından konuşan Vedat Günyol, Eyuboğlu'nun "Bütün çağlarda yazann soylusu ezilen- lerden yana, soysuzu ezenlerden yana olmuştur" sözünü anımsatarak "Bir dönemde iktidan ellennde tutan küçük insanlar. neler reva görmediler Saba- hattin Eyuboğlu gıbı sanat adamlanna" dedi. Kültür adamı olarak Eyuboğlu'- nun en önemli kaygısının "Halk -Sanat Adamı İlışkisi' olduğunu behrten Cen- giz Bektaş, yazann halk üzerine özde- yişlerinden örnekler okudu. Konuşma- sına Sabahattin Eyuboğlu dosüannı selamlayarak başlayan Mehmet Başa- ran, "Eyuboğlu'nun yenı yazm kuşak- lannm yetişmesinde çok emeği olmuştur. O, sevgjnın. dostluğun dervi- şı, gönül adamı ve çağdaş bir bilgedir. Ekin yaşamımızda mavi bir rüzgârdır. İlk kitabı 'Mavi ve Kara'da mavi sanat- tır, kara ise para. Eyuboğlu, canını koyar sanata. JÜIkemızde 40'lı yıllarda kimilleri Turan, kimılen Ortaasya düş- leri kurarken o sağlam basar toprağa: 'Halkımızın tanhi. Anadolu'nun tarüu- dir' der" dedı. Eyuboğlu'nun Hasanoğ- lan Köy Enstıtü'sü'ndekı çalışmalardan soz eden Başaran, konuşmasını, "Saba- hattin Eyuboğlu, kapatılamaz bir köy enstitüsüdür" diyerek bıtirdi. Eyu- boğlu'nun tiyatro ve sinema adamlıgı yönünü anlatan Cevat Çapan, yazann Shakespeare'den çevirdiğı "Bir sahne- dir bütün dünya, bütün erkekler ve kadınlar da birer oyuncu" sözünü alın- ülayarak "Onun kendisine seçtiği rol, kendısı olmakü. Sabahattin Eyuboğlu, yaşadığı sürece kendısı oldu, hatta yaşa- dıktan sonra da kendisi olmaya devam ettı" dedı. Atilla özkınmlı, ise "Sa- bahattin Eyuboğlu gibi insanlar, özel- lıkle Türkıye gibi çorak bir ülkede çok az yetışıyor." dedi Daha sonra yapılan törenle Deneme Yanşması'nda başanlı olanlara ödüllen verildi. 'Sabahattin Eyuboğlu Deneme Yanşması'nda birincilik ödü- lün ü, 25 aday arasından seçilen Zeki Coşkun aldı. Ekonomik cözüm arayışı Çöplerikullanıp aüyoruz ya sonrası?• Gelecek nesilleri, yüksek teknolojili ancak çevre- den kaynaklanan kötü yaşam koşullan bekliyor. Önerilen çözüm, üreticilerin tekrar işlenilebilir, tü- keticimerin ise tekrar kazanılabilir ürünJeri tercih etmesinde yatıyor. ADANA (A.A.)- Yaşam sevi- yesi yükseltilirken, doğal kay- naklan koruma ve oluşacak enerji sorunlannı da ortaya çık- madan engelleme gerektiğıni belirten bılim adamlan. aksı takdirde. gelecek nesillenn, vüksek teknolojili ancak kötü >aşam koşullanna mecbur ka- lacağını bildirdiler. Çevre sorunlannın her geçen gün daha da arttığına dikkat çcken ve "bu sorumsuzluk ne- den? Göz göre göre bu cehalet nı>c?" sorusundan ^ola çıkan Karadeniz Teknik Universitesi araştırma görevlileri Osman Üçüncü ve Suzen Temizel Öz- ba. hazırladıklan raporda, çöp ekonomısınin geleceği, gelişme- si ve bu gelişmenin engellenni araştırdılar. İnsanlann çoğunun. büyük bır zenginlik içinde yaşamasına ve öncekilenn ulaşamadıği bir refah sevıyesinı yakalamalanna rağmen. gelecek nesillen dü- şünmeden hareket ettikleri be- lırülen araşürmada. 'toplumu- muz, bılınen, anlaşılan, var olan ve olabilecek çevre prob- lemlenni bildiği, gördüğü ve hissetüği halde. çözümünü zor- laştırmakta, bazen de çözümü- nü araştırmamakta sanki ka- rarlı bır tavır içinde olmaktadır' deruldi. Doğal kaynaklann biteceği düşüncesiyle hareket etmenin gereğine dikkat çekilen araştır- mada, şu görüşlere yer verildi: 'Yaşam seviyesi yükseltilir- ken yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklannı İcorumak ve bu- nun yanısıra oluşacak enerji problemlerini ortaya çıkmadan engellemek, olanlan ise çözüm- lemekjgerekir. Üretıcıler, üretim sürecindei çöp değerlendırmesini mutlaka yaptırmalı, tüketıciler de ürün- lerin çevreye tekrar kazanılabi- lir olup olmadığına dikkat etmelidir. Bunun için de, yeni- den kullanımı olabilen ürünleri satın almaya özen göstermeli.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear