25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL1992 PAZARTESİ 8 DUNYADA GEÇEN HAFTA Yetmişyılın hesabısoruluyor ALİKIŞLAK MAORİD - Savahk ekipleri geçen yıl Moskova'da Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin Merkez Komite binasına girdiklennde, 'belge yok etme makineleri' işlerini bitimıışler, belgeler, dokümanlarçoktan kıymaya dönüşmüşlerdi. Yinede yetmiş küsur yıllık bir sistemden geri kalan sergilenecek daha yığınlarla 'kirli çamaşır' var, günahlanyla, sevaplanyla. Savcılardidik didik edecekler dokümanlan. "suçlular' aranacak. Yetmiş yılın hesabı kimeçıkanlabilirkıTSuçlu, bir bütün olarak tanhtir, sorgulayıp, yargılayın. Hazine arayıcısı savcılar gün ışığına çıkar dıklan KGBnın belgelerinı "Kremlın'in Suikastı" adlı bir kitapta toplamışlar. tspanyalda El Pais gazetesi kitabın "Komünizm Hayaleti İçin Para" bölümünü satın almış, yayımlıyor. Birefsane.bir hayalet miydi komünizm, var olmadı mı hiç? Belgelere göre daha düne kadar, 1989 yılında bile, dünyanın her bir köşesinde 90 komünist partisme yüz milvonlarca dolarlık parasal yardımlar yapılıyordu. Komünist partiler, sol işçi fcHareketine, uluslararası yardım fonuna, yazılı ya da sözlü ısteklenni, ihtiyaçlannı bildıriyorlardı. Irak Komünist Partisi, silahb kavgalaniçinsilahlı guruplann genişletilmesi için yardım isterken Jsrail Komünist Partisi, memurlanna 3000 dolardan daha az bir maaş vermenin insancaolmayacağjru. buna göre para gönderilrnesıni istiyordu. Amerika Bırleşik Devletleri Komünist Partisi Başkanı Gus Hall mektubunda "Paradan konuşmak hoşuma gitmiyor, ama kurt evin catısındayken ses tonunu yükseltmek gerekiyor"diyordu. Partilerin ihtiyaçlannı karutlamalan, yardımı hak etmeleri gerekiyordu. Hall, Amerikan emperyalizmine ve Reagan yönetimine karşı verilen kavgada, partisinin en önemli faktör olduğunu, partilerinin yerini başka birşeyin tutamayacağını savunuyordu. fspanya Komünist Partisi de 350 bin dolar yardım almış belgelere göre. İspanya Komünist Partisi yöneticileri ise böyle biryardım aldıklannı kabul etmiyorlar. Üstelik o yıllarda İspanya Komünist Partisi ile SBKP'nin aralannın pek iyi olmadığını belirtiyorlar. Gorbaçov, yabana ülkelerin komünist partilerine parasal yardım İSPANYA yapıldığını 1980 yılında Politbüro üyesi olduğu zaman öğrendiğini, genel sekreter olduğu zaman ise yardımın düzenlemesıni yapüğını, ama makbuzlan ımzalamadıgını söylüyordu savaya. Politbüro üyesi ve Gorbaçov'un yardımcısı Yakovlev ise komünist partilere yardırru doğruluyor, "Elbette, bir sürü insan bu parayla yaşıyordu" diyor ama bu yardımlann miktannı küçümsüyordu. SBKP'nin, halkına işlediği cinayetlerin yanında bu para hiç kalıyordu. Yakovlev'e göre yüz milyarlarca dolar harcanıyordu buğday alımı için. Bu para tanmsal altyapıya harcansaydı buğday ithal etmek gerekmeyecektı. Ama binlerce kişiyi besleyen buğday mafyasının ekmeği kesilmiş olacaktı o zaman da.. Emperyalizmin bir fıyatıvardı. Komünizmin de. Soğuk savaşı sürdürebilmenin fıyatı. Dünyanın her bir yerinde komünist partiler emperyalizme karşı ayakta kalmak durumundaydılar. Halklar ağırödediler elbette bunu. Hâlâ da ödemekteler. Savcılarellerinde büyüteçleri, tarihin sayfalannda komünizm hayaletinın parrnak izlerini ararkeneski İideri Gorbaçov, yok olan komüzmin ardmdan Ispanya'nın Kanarya Adalan'nda tatileçıktı. İspanya krallık ailesinin ve hükümetinin konuğu olarak on beş günlüğüne İspanya'ya gelen Gorbaçov ve Raisa tatillerini on beş gün daha uzatuklannı açıkladılar. Perestroyka'nın babası, ustası Gorbaçov yorgun. Bol bol yüzüyor, yürüyor.Üç gün aralıksız uv uyacağmı söylüyor. Biryandanda yeniden bir demokratik Sovyetler Birliği Konfederasyonu liden olmayı düşlüyor, politikadan aynlmadığını, istese de aynlamayacağını belirtiyor. Yeltsin'eçatıyor: sık sık fıkrini dcğiştinnekle suçluyor, Yeltsin'e "Perestroyka'nın çocuğu" diyor. Gorbaçov tatiün tadını çıkanrken Yeltsin de Moskova'da küplere biniyor; Gorbaçov'u gezilerinden ve konferanslanndan kazandığı paralarla köşeyi dönmekle, "kral tatiller" yapmakla suçluyor. Gorbaçov yinede çok şanslı. Şimdıye kadar SBKP liderleri hep görev başında dünyaya veda ederlerken Gorbaçov, genç emekliliğinden sonra Kanarya Adalann'da tatil yapıyor. Polis yememiş, içmemiş, fîşlemiş ADEMSAĞLAM ZÜR JH - Isviçre'de geçen haf- ta, yine fışlemeye yönelik suç- lamalar gündemdeki ağırlığını korudu. Federal Polis Büro- su'nun yasalara aykın olarak, 900 bin kişiyi fışlemesi ortaya çıkınca ülke bunalımın eşiğın- dendöndü. Uygulamadan şimdilik kaydıyla vazgeçildi. Fişlemeye yönelik olaylan soruşturan ve sonuçlannı basın vekamuoyu- na açıklayan Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Moritz Leunberger. "Adalet Ba- kanlığı'na bağlı güvenlik güç- lerinin fışlemeye karşı çıkması beklenirdi. Ancak bugerçekleşmedi. Hak- lannda gizli sicil tutuimuş bi- reylerin ne yazık ki çoğunun habersiz olduklan gerekçesiyle söz konusu fişlemenin, önce sahiplerine iade edilmesi ve sonra bizzat devlet tarafından ortadan kaldınlarak, bu uygu- lamadan vazgeçilmesi gerekti- ğini"söyledi. Gizli polis örgütü tarafından fişlenmiş 900 bin kışıden, 2 bi- ninin İsviçre vatandaşı olduk- lan acıklandı. İSVİCRE Genye kalanlann tümü ise ül- kede yaşayan yabanalar. Fiş- lenenler listesinde, FDA yani İsviçre Komünist Partisi üyele- ri ileçeşitli banş dernekleri ve Üçüncü Dünya ülkeleriyle da- yanışma sürdüren örgüt ya da topluluk üyeleri ve eski sosya- list ülkelerle ilişkileri bulun- muş olanlann yer aldığı belir- lendi. Fişleme uygulamasının olduk- ça ilgjnç yanı da İsviçre'de özürlü yurttaşlara yardım yap- mak üzere kurulmuş olan iki örgütün kurucu ve yönetici- lerinin dahi fışlenerek, salgı- ndan nasiplerini almış olma- lan. Buna karşın, İsviçre'de en radikal kadın örgütlerinden bir tek feministin "fışlenme onuruna' ermemiş olması, şaşırtıcı karşılandı. Toplam 6.5 milyon insanın yaşadığı küçük İsviçre'de yaklaşık 900 bin ki- şinin gizli poliste sicillerinin tu- tuimuş olması, insan haklan, demokrasi ve bireysel özgür- lüklerin savunuculuğunu kim- seye bırakmayan İsviçre toplu- mundainanılmasıgüçbir .sürpriz olarak nitelendi. Stasiııiıı hayaleti hâlâ dolaşıyorDfLEK ZAPTÇfOĞLU BERLİN - Eski devlet güvenlik örgütü "'Stasi"nin gölgesi Doğu Almaîıya'nın üzerinden kalkmadı; tümüyle kalkması için herhalde daha çok uzun yıllargerekecek. Halle kentinin sakinleri bunu son zamanlarda bütün yakıcılığıyla hissediyor. 4500 kişinin adını içeren bir liste, zaten reel sosyalizmden çarpık kapitalizme geçişin sancılanyla kıvranan şehirdeki ilişkileri kökünden sarsü. Her şey postacılann 30 ayn adrese dağıttığı bol hacimli paketlerle başladı. Belediye başkanından encümen üyelerine ve yerel gazetelere kadar bir dizi adrese gönderilen ve üzerinde gönderenin adı yazmayan paketlerde eskiden "Stasi" için muhbirlik yapmış olan 4500 kişinin ısmi, açık adresi, kod adı ve numarası kayıtlıydı. 1986-89 yıllan arasında muhbirlik yapan bu insanlar, Demokratik Almanya tarihe kanştıktan sonra "masum vatandaşlar" olarak kentte hayatlannı sürdürmekteydiler. Duvann yıkılmasına öncülük etmiş olan muhalif gruplar listeyi dernek binasının ginşine astılar. Akın akın gelen, saatlerce kuyrukta bekleyen halk, listede kendi babasının, kızının, kardeşinin, komşusunun adını gördü. Ağlayanlar, baygınlık geçirenler, başını eğıp sessizce, kaçarcasına uzaklaşanlaroldu. Dernek üyeleri o gün kentte cinayet işlenebileceğinden korktular. Ama cinayet işlenmedi Halle'de. Babasına, kızına, komşusuna "Bunu neden yaptın? Neden benim hakkımda her şeyi gidip onlara anlattın?" diye soranlar çoğunlukla ayru cevabı aldı: "Stasi'yle ALMANYA sadece bir iki kere konuştum. Önemli bir şey söylemedim. Zaten beni zorladılar, şantaj yaptılar. Ben herkesin iyiliğini istedim." Bazılan kapıyı kimseye açmayıp inzivaya çekıldi; kimisi mahkeme karanyla üstedeki adının üzerine kara bant attırdı. Sürprizlerden birini de muhbirlerin kendileniyaşadı. Stasi, onlann yakınlannı da gizlice muhbirliğe zorlamış; böylece muhbıri muhbire takipetlirmişti. Demokratik Almanya'da "Stasi" örgütünün başındakileristihbarat toplama uğraşına öylesine kaptırmışlardı ki kendilerini. birinin içtiği biranın markasından, giydiği tççamaşınnın numarasına kadar ellerine geçen her bilgi kınntısını büyük bir ütizlikle; ünlü Alman titizliğiyle kayda geçirmişlerdi. Dosyalarda, çoğu aynntıdan oluşan binlerce bilgi vardı. Muhbirler, kendilerinin de muhbirler tarafından izlendiğini bilmedcn ikili bir hayat sürmüştü. Toplum "izleyenler" ve "izlenenler" olarak ikiye bölünmekle kalmamış, aynı insan iki kimliği birden de taşıyabilmişti. Elbette "Stasi"nin varlığı ve ne yaptığı herkesçe biliniyordu. Bilınmeyen, kimin bu çarkın içinde hangi işleve haiz olduğuydu. Kuşkunun kol gezdiği toplumda insan ilişkilerine korku ve eüvensizlik hâkim olmuştu. İnsanlar devlete karşı en küçük eleştırilerini bile sadece en güvendikleri yakınlanna anlatmışlar, dinlenme korkusuyla kendi evlerinde bile alçak sesle konuşmayı yeğlemişlerdi. Halle'de muhbır listelerini halka açan dernekçiler, iyi mi kötü mü ettikleri konusunda kararsız. Çünkü isimlerin açıklanması insanlan verimli tarüşmalara değil. karamsarlığa ve hayal kınkhğına sürükledi. Kimi ilişkiler bir daha tamir olunmayacak ölçüde zedelendi, koptu. Kimin gerçekten şantaj ve baskı aitında muhbirliğe zorlandığı, kimin bunu "zevk için" yaptığı anlaşılamadı, çünkü bu tür aynmlar arasında çizgi çekmek de olanaksızdı. Geriye vatandaşlanna güvenmeyen, onlann heradımını izleyip kayda geçirmeyi marifet sayan, herkesin birbirini takip ettiği ve kimsenin başkasına güvenmediği şizofren bir toplum yaratıp buna "sosyalist", kendine de "demokratik" diyen Almanya'nın adı kaldı. HeyBarbara, dikkatetsenebiraz! Hani, ABD Başkanı George Bush ve eşi Barbara Bush'u tanımasak, bir komedi filminden alınmış bir kare di\ eceğiz yukandaki fotoğrafa. Kuze.v Carolina'nın Ashville kentinde şakır ştkır yağmur vağıyor. Barbara Bush, devasa şemsivesini açmış, eşi ABD Başkanı George Bush'un destekçileri önünde \ apacağı konuşma öncesinde Cumhuriyetçi Parti v etkilileri iie sohbet ediyor. İşte ne olu\ orsa o anda oluyor ve Barbara, sağına soluna ve özellikle de arkasına bakmadan şemsijcsini çe\iri\eriyor. Başkan Bush, bu bekJenmedik manevra karşısında şemsiyenin gazabından kaçayım derken, dûsmekten kıl pa> ı kurtuluv or. Barbara ise eşinin \ aşadığı telaş ve panikten habersiz, partililerle çene çalmayı sürdüriiyor. ABD'de bugünlerde her şey kasım ayında yapılacak başkanlık secimlerine endekslenmis göriinüyor. Bush ve rakibi Demokrat Parti başkan aday ı Bill Clinton eyalet eyalet dolaşarak seçilerlerse Amerika'yı nasıl düze çıkaracaklannı anlatıyorlar. Cumhuriyetçi Parti Kurultayı ardmdan atağa geçerek Clinton ile arasındaki oy farkını yüzde 3'e kadar indiren Bush, son kamuoyu yoklaması ile yine kara kara düşünmtye başladı. Ünlü televizyon kuruluşu CNN "in > aptırdığı anket, geçen sürc içinde, Clinton'ın farkı yeniden açarak 15 puana çıkardığını gösterdi. Bush'un ani gerileyişinde \V ashington'ın, Florida sahilkrini ezip geçen Andrew kasırgası sırasında görülen aczinin büyük payı bulunuyor. (Fotoğraf: REUTER) Kiıııdenıiş Fraıısızlarpolitikayla ilgUenmez? SABETAY VAROL PARİS - Maastricht Anlaşması'na "evet" ya da "hayır" için 20 eylülde yapılacak referandum geçen haftadan itibaren sadece Fransa'yı değil bütün Avrupa'yı çok yakmdan ilgilendirmeye başladı. Avrupa Komisyonu Başkanj Jacques Delors. Fransa'da Maastricht reddedilirse görevinden istifa edeceğini duyurdu. Bizzat Alman Başbakanı Helmut Kohl, Fransız televizyonundan doğrudan doğruya bu ülkenin kamouyuna hitapederek Fransızlan, birlik anlaşmasına evet demeye çağirdı. İspanyol başbakanı Felipe Gonzalez, "evet" lehine kampanya yürüten Fransız sosyalistlerinin mitingine kaülarak, Pirene ötesi fıkırdaşlanna omuz verdi. Londra'da Başbakan John Major, Alman meslektaşı Helmut Kohl ölçüsünde Fransadaki kampanyaya angaje olmak istemcdi: "Ingilizler, benzen bir propaganda kampanyası sırasında başka ülkeyönetieilerinin kendi içişlerine burunlannı sokmasmdan hoşnut olmazlar" şeklinde fıkir yürültü. Major, bu kuralı Fransızlara da uyguladı ve Başkan Mitterrand'ın Maastricht Anlaşmasf nı kendi Fransız kamuoyuna öğretmen gibi anlattığı iki saati aşkın programda Kohl'le birlikte arzı endam etmeyi reddetti. O giine kadar "hayır"ı en ölçülü biçimde savunan siyaset adamı De Gaullecü politikacı Philippe Seguin'in de Fransa devlet başkanını kibarca, ama aamasızca sorguladığı TV programı son yıllann izlenme rekorunu kırdı. Kim demiş ki Fransızlar politika ile ilgilerini kesti. Yine bu ülkenin siyasi tarihinde ilk kez, birTV programı, İcamuoyunun eğilimlerini ciddi şekildeetkiledi. Mitterrand'ın son derece başanh ve ikna edici konuşma üslubunun, eski ABD Başkanı Ronald Reagan'i FRANSA aratmayacak aktörlük yeteneğine eklendi. Sekseninemerdiven dayamış, mesleki yaşamının da sonbahanna erişmiş. kamuoyu yoklamalannda popülerliğinı iyice yitinniş olan adam, bir kez daha Fransızlar nezdinde inandına olmayı becerdi. Gerçi son günlerde tandans zaten evete dönmüştü.. Ama programın ertesi günü yapılan sondajlar evetlerin hayırlara fark yapmaya başladığını ortaya koydu. Siyasi gözlemciler, 45 yıldır bu işlerin içinde olan kurt politikacı Mitterrand tarafından Maastricht Anlaşmasfnın "Güvenliği arttıncı" bir bclgegibi sunulmasının bu sonuçta başlıca rolü oynadığı inananda. Konuşması sırasında Mitterand, 1985'te imzalanan "tek senet"in ''tek pazar" Avrupasıru yarattığını, bunun, beraberinde büyük belirsizlikler getirdiğini anlattı. François Mitterrand, Maastricht'in tek pazar Avrupası'run ortaya çıkardığı boşluğu kapatmak için kaleme alındığinı ifade etti. Avrupa'yı tehdıt eden faktörler arasında, "kriminalite'yi", salgın hastalıklan, kontrol dışı göçü, Batı'ya da sirayet edebilecek doğudaki yeni milliyetçilikleri ve Amerikan-Japon ekonomık taarruzlannı saydı. İktidar ve belli başb muhalefet partileri ile tüm siyaset alemi Fransa'da evet oylannın hayırlardan fazla çıkması için yoğun bir kampanyaya gırmış durumda. Komünist Partisi, aşın sağa Ulusal Cephe Partisi yanında, merkez sol, merkez sağ ve merkezci partilerin ileri gelen isimlerinden sadece çok azı "hayır" cı. Eski başbakanlardan Jacques Chirac, evet kampanyasına çok geçkatıldı. Çünkü liderliğini yaptığı De Gaullecü parti BBC'de (Cumhuriyet İçin Birlik) Maastricht karşıtlan çoğunlukta. AT'de tedirgin bekleyiş İNGİLTERE EDİPEMİLÖYMEN LONDRA-Avrupa Topluluğu'nun, 1993*ten itibaren ekonomik ve siyasal bakımdan nasıl bütünleşeceğini, bunun hangi aşamalarda nasıl yapılacağını, yeni üyelerin nasıl alınacağını ve başka düzınelerle aynntıyı sıralayan Maastricht Anlaşması, nihayet İngjltere'de de kitap olarak basıldı. Konuya çok daha yakın ilgi duyan Fransa'da çok daha önce basılmıştı. Hatta Mıtterrand'nın Sorbonne'daki dramatik tiyatro şovundan önce de Liberation gazetesi, Maastricht Anlaşmasf nı paragraflar halinde yayımlanmış, yandaşlan ile karşıtlannın görüşlerini yan yana sütunlar halinde alt altasıralamışü. jlkenin cumhurbaşkanı neredeyse üç saatsürenbirşovile görüşlerini açıküyordu. îngiltere'de "Avrupa Topluluğu Konusunda Maastricht Anlaşması" adiı kahn kitap ise, "Devlet Kitaplan Satış Bürolan"nda alıcı bekliyor. Fransa. Maastricht'i reddederse, Birleşik Avrupa Planı suya düşecekmiş, fazla aldıran yok. Geçen hafta, AT tartışmalanıiegeçti. İngilizler, "Aman şu Fransızlar şunu reddetse de biz de kurtulsak, herkes de" havasında. Ama kader, AT Dönem Başkanı olduklan için de bu konuda tamamen yansız tutum takınmak zorundalar. Aylar öncesinden kararlaştınlmış üç önemli toplantı işte tam bu sıraya rastladı. Maliyeve ekonomi bakanlan her zamanki olağan sorunlannı tartışacakken, kendilerini geçen cumartesi, aniden • sterlin-liret-frankın "güç durumu"na çare arar buldular. Bugün ise AT devlet ve hükümet başkanlan dışında kalan AT'nin en yüksek • görevlileri Londra'da .toplanıyor. "Eğer Fransa hayır derse" olasıbğını tartışacaklar. Hafta sonunda ise AT dışişleri bakanlan, "genişleme ve yeni üyeler" konusunu görüşecekti. Ama onlar da gündemlerini değiştireceklerFransa hayır derse, Birleşik Avrupa Planı Danimarka'dan sonra ikinci ve ölümcül bir deprem geçirecek. Plan, yeniden ele alınacak. Çünkü AT Kuruluş Yasası, Tek Avrupa Senedi gibi kararlaryürürlükte. Bunlara göre ortaya yeni bir Plan çıkartılacak. Çünkü kimsc, Almanya'yı Avrupa'nın ortasında kendi haline bırakmak istemiyor. Acaba bütün bunlar Türkiye'yi ne kadar ilgilendiriyor? Ve Türkiye'de kimin umurunda? PAMUKBANK PAMUKBANK SI13IÎ Y A Ç A L I N I R S A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear