25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7EYLÜL1992PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 15 GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Her iki adayı dinteyen partili "eski genç/er", bir görüşe göre hangisini destekleyeceklerini kararlaştıracaklar. Kimine göre dün öğleden sonra bir araya gelen eski CHP'li parlamenterler ya Baykal ya da Tuncer diyecekler- di. Her iki toplantıdan, taraf olacak tek bir adayı destek yeri- ne daha değişik bir kararın çıkması olasıydı. Kurultaya önemli ölçüde yön verecektoplantı, salı günü il başkanlarını bir araya getirecek. Bu toplantı Tuncer'le Bayfcal'ın sürükledrği iki görüşten hangisinin kurultaya egemen olacağının ilk göstergesi sayılıyor. Nitekim iki aday görüşlerini irdeleyen konuşmalarla ya- vaş yavaş ortaya çıkıyor. Önceleri yakın çevreleri ile ka- muoyunu bilgilendirirken, artık doğrudan açıklamalarla kurultay havasına giriyorlar. Örneğin çalışmaları bugüne kadar hatasız ve güçlü bir performans ile yürüten Erol Tuncer "çirkin birmücadele" yönteminden yakınıyor. "Karşı tarafın" her önüne çıkana " Tuncer'inCHP'yiSHP'ye 'yamamaya'çalışacağmı" pro- paganda ettiğini anlatıyor ve parti içi siyasetin bu derece- ye düşürülmesini yadsıyor. Baykal: Ne olacağı belli Baykal, sabah, evinde. Her kafadan bir sesin çıktığı bu- günleri Baykal, "8u dönemlerin özelliği budur. Bir süre sonra çözüm gelir. O çözüme intibak eden herkes gereği- ni yapmaya başlar" diye niteliyor. Açıklamaları arasınasıkıştırdığı bircümle ilginç: "Aşağı yukarı ne olacağı da belli" diyor. Aşağı yukarı belli olan sonucun oybirliğiyle herkesin ka- tılacağı bir mekanizmayla gerçekleşmesini istiyor. Yeni yönetimin, yenı genel başkanın " ilk furda"güven verici bir destekle çıkmasından söz açıyor ve.. yineliyor cümleyi: "Ne olacağı aşağı yukarı belli". O zaman zorunlu soru geliyor:" Geliyorum demek mi is- tiyorsunuz ?" Baykal elbette çok dikkatli; "Öyle bir şey söylemiyorum" diye karşılık veriyor. Ne var ki Baykal da biz de " "Ne olacağı belli" sözünün altında yatan ciddi duyumsatmayı biliyoruz. Genel baş- kanlığa seçileceğine inanıyor Baykal, ancak bir koşulla. Saltçoğunluğun arandığı birseçimde ilkturdadelegelerin büyük çoğunluğuyla seçilmeyı istiyor. * Baykal'm başka ilginç irdelemeleri var. Diyor ki: " Ben il başkanlarının alacağı kararı kabul ediyorum diye bir açık- lama yapabilirim". Demek ki il başkanlarının çoğunluğunu yanında görüyor. Baykal'm önemli handikapı CHP'yi üçüncü sol partiye dönüştüreceği, ötekilerle bütünleşmeyi sağlayamayaca- ğını öne süren görüşler. SHP ile DSP'nin CHP ile nasıl bir- leşeceğini Baykal şöyle anlatıyor: "Şu anda SHP ve DSP'ye dayalı ikili, kısır, pratikte bir denge var. Her iki parti birbirinin varlık nedeni. Güçlü bir parti CHP açılırsa bu statik, kısır dengeyi seyyal, akışkan, güçlü bir yapılanmaya taşımak mümkün olur. SHP birleşmem diyor, çünkü elindekinden memnun. Ya CHP açılınca elindekinin önemli bir kısmı CHP'ye kayar- sa... Milletvekilleri, örgüt, kamuoyundaki prestij... CHP bunu yapamaz mı? Ali Topuz, Günay... Bir kadro el ele ve- rirsek yapar. DSP tabanı zaten kaymaya hazır." Baykal, CHP ile " yeni bir çekim merkezi'nm ortaya çı- kacağını söylüyor. Tabii, kendi genel başkanlığında. Özel TV'ye vergi denetimi • Baştarafı 1. Sayfada riyle ilgili olarak "vergilen- dirilmedikleri" biçiminde yan- Uş bir imaj oluştuğunu savunan Maliye yetkilileri, şöyle konuş- tular: "Oysa bunlan faaliyete geç- tikleri tarihten itibaren vergi- lendirmeye başladık. Eski Ma- liye Bakanlanndan Adnan Kahveci'nin kamuoyunda epey etkisi olan açıklamalan yaptığı sırada biz vergilendirme konu- sunda bütün hazırlıklanmızı tamamlamıştık. Bu şirketlerin vergilendirilmemesi gibi bir du- rum kesinlikle söz konusu ola- maz. Fiili merkez ve hizmetten yararlananlar Türkiye"de oldu- ğu sürece vergilendirme de ola- cak." Türkiye'ye yönelik olarak Almanya'dan yayın yapan in- terStar ve Teleon'un Türkiye temsilciliğini geçtiğimiz günler- de kurulan Prime Holding üst- lendi. 10 milyar lira sermayeyle başta Kemal Uzan olmak üzere Uzan Ailesi'nin ve Ayşegül Akay'ın ortakhğıyla kurulan Kumbaracı UBaştarafi 1. Sayfada Karayollan ve Devlet Su İşleri salonlannda yapılmasım sağladık. Memur- lanmızm bundan memnun ol- duklannı saruyorum. Gerek partimizın anlayışı doğrultu- sunda. gerekse koalisyon pro- tokolü ve hükümet programı çerçevesinde kamu çahşanlan- nın sendikalaşmasından yana olduğumu ve çahşmalan her zaman destekleyeceğimi, bir en- gellemenin kesinlikle söz konu- su olamayacağını kamuoyuna açıklamak isterim" dedi. Konuyu tekrar ınceleteceğini belirten Kumbaracıbaşı. "Her- hangı bir yanhşhk yapılmış mıdır? Buna da bakacağız. Fa- kat çalışanlanmız açısından bağlayıcı olan. benim, kamu çahşanlannın sendikalaşması- na taraftar olduğum. bunu des- tekleyeceğim ve engellenmesine müsaade etmeyeçeğime ilişkin bu sözlerimdir" diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu'da görev yapacaklar 10 bin öğretmene güvenlik soruşturması GOZLEMUĞUR MUMCU UFLKTEKtN ADANA- Milli Eğitim Ba- kanlığı. Doğu ve Güneydoğu'- da görevlendireceği öğretmen adav lan hakkında "güvenlik sorûşturması" vapmayı karar- laştırdı. Geçen dönem sınav yapmadan işe aldığı 17 bin öğ- reimen için güvenlik soruştur- masına gerek duymayan ba- kanhğın, terör olaylanndaki hızlı tırmanma nedenıyle böyle bir yola başvurduğu belirlildi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafın- dan atandığı halde henüz göre- ve başlatılmayan binlerce öğ- retmen de "bölge halkına uyum sağlamalan ıçin" amacıyla özel eğitimden geçirilmeye başlandı. Yanlış personel poliükası ve terör göçü nedeniyle ortaya çı- kan açığı gidermek üzere acil olarak 10 bin öğretmeni istih- dam etmeyi kararlaştıran Milli Eğitim Bakanhğı, eskiden ol- duğu gibi aday öğretmenleri gmenlik soruşturmasından ge- çirecek. Daha önce gazetelere verdiği iş ilanını, "yanhşhk ol- du" diye geri çeken MEB. il milli eğitim mudurluklerine gönderdiği birgenelgede, öğret- menlik için başvuracaklann mutlaka güvenlik soruşturma- sından geçirilmesini istedi. Milli eğitim müdürlükleri de bu uya- n üzerine 3 eylülden başlayarak başvurulannı kabul etmeye başladığı üniversite mezunlan- na "personel güvenlik soruştur- ması" ve "arşiv araştırması" formlan vererek doldurmalan- nı istiyor. Daha önce karakola veya cezaevine herhangi bir ne- denle düşülüp düşülmediği gibi sorulann yöneltildiği güvenlik formlannın, doldurulduktan sonra il emniyet müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü ar- şivlerince de ayn ayn kontrol edıleceğine dikkat çekilerek adaylar uyanlıyor. Milh Eğitim Bakanhğı, ilk kez sınav yapmadan geçen şu- bat ayında başvurulannı kabul etliği çoğu ilkokul öğretmen adayı 17 bin üniversite mezunu hakkında güvenlik soruştur- ması işlemi yapmamıştı. Ba- kanlık bu başvurular sırasında sadece adaylara "Hakkınızda bilgi almacak kişiler kimlerdir" sorusunu yazılı olarak yöneltti- ği bir formu doldurtmakla ye- tinmişti. Ancak bakanhk, bu sorulara aldığı yanıtlarda adı geçenlere de herhangi bir soru yöneltmeden atama işlemi yap- mıştı Geçen şubat ve mart aylann- da alınan başvurular aradan 5 ay geçmesine karşın atamayla sonuçlanmayınca gazetelerde 'PKK'yı Saddam destekliyor' Holding'de şirket olarak inter- Star ve Teleon'un hissesi bulun- muyor. Yetkililer bu şirketlerin hissedarhğının önümüzdeki günlerde gerçekleşebileceğini behrtiyorlar. Diğer özel tele\ izyonlann ana şirketleri ve Türkiye temsil- cileri şöyle: Fransa'dan yayın yapan Show TV'nin Türkiye temsilcisi Aks Televizyon, İngiltere'den test yayını yapmaya başlayan K.anal-6'nın Artı Yayıncılık. yi- ne İngiltere'den yayın yapan HBB (Has TV)'nin temsiJcisi Has Bilgı Birikim. Türki\e'den sinyal yayını yapan Flash TV- nin ise Göktuğ Elektronik. Özel televizyon şirketlerinin vergüendirihnesi konusunda bilgi veren Shovv TV'nin temsil- cisi Aks"ın Muhasebe Müdürü Gürbüz Kuşçu, Aks'ın Shovv TV'nin reklam ve pazarlama faaliyetlerini yürüten ve prog- ram satan bir şirket olarak ku- rulduğunu belirterek. "Biz Show TV'de yayımlanmak üze- re reklam kabul edip, kendi fa- turamızı kesiyoruz. Sonra da Shovv TV'ye gönderi>oruz. Ay- nca program satıyoruz. Bu faa- liyetlerimiz Türk vergi mevzua- tına uygun olarak hem Kurum- lar Vergisi'ne hem de KDV'ye konu oluyor. Yasal engeller kalktığında bu şirketler birleşe- cek. Odediğimiz vergi mıktan- run artıp artmayacağını görece- ğiz." dedi. Türkiye'de yayın yapmaya karar verdiği için sinyal yayını- nı başlattıklan halde program yayımlamayan Flash TVnin temsilcisi Mehmet Göktuğ. ya- sa değişikliğini beklediklerini belirterek. "Bizim \ergilendiril- memiz diğerlerinden farklı ola- cak. Çünkü biz bütün faaliyet- lerimizı Türkiye'den yapaca- ğız." dedi. Uydu araalığıyla yayın yapan televizyonların şir- ket merkezlerinin Liechtenstein veya Cebelitank gibi vergi mev- zuatı hafıf ülkelerde olduğuna işaret eden Göktuğ. temsilcile- rin Türki>e"de vergi ödemesine karşılık ana şirketlerin vergi yü- künün az olduğunu savundu. • Baştarafı 1. Sayfada ladı. Kesilen kurbanın kanı ÖzaFın pantolonuna sıçradı. İlçe merkezinde eşi Şemra Özaî ile el ele yürüyen Özal'a Uluderelilerin sevgi gösterişin- de bulunduklan gözîendi. İlçe merkezinde ve bir lokantanın terasında kurulan bir kürsüden yaklaşık bin kişilik bir kalabalı- ğa seslenen Cumhurbaşkanı'na Uluderelilerin, '"Baba", "En büyük Özal" sloganlanyla kar- şıladılar. Özal konuşmasının başmda Uludere'ye gelen ilk Cumhur- başkanı olduğunu anımsattı. Yöre halkının zorlu.bir bölgede yaşadığını belirten Özal. devle- tin burada yaşayan halka her türlü desteği yapmaya hazır ol- duğunu vurguladı. Yöredeki en önemli problem olan terörün halen devam ettiğini belirterek, "Aslında bu meselenin bu şekil- de devam etmesinin kimseye bir faydası yok, sadece yörede ya- şayan insanlara zaran var" di- yen Özal, yöreye geliş amaanın sorunlar hakkında yerinde bilgi alarak bir çözüm bulmaya ça- lışmak olduğunu söyledi. Konuşmasından sonra kür- sünün bulunuğu.terasta bir süre oturarak söyleşen Özal'a. Ali Mirzaoğlu adındaki yaşlı bir Uludereli, "Rica ederim beyim, bir merhamet edin bize. Can güvenliğimiz yoktur. Ne dışan- ya çıkabiliyoruz ne içeriye gire- biliyoruz. Nereye gidelim, nere- ye kaçalım" dedi. Bu arada bazı Uluderelilerin Cumhurbaş- kanı'na can güvenliğinin sağ- lanması istemlerini içeren dilek- çeler verdikleri görüldü. SHP Uludere İlçe Başkanı Gürgün Ürek de 6500 nüfuslu Uludere'nin üçte ikisinin can güvenliği ve işsizlik nedeniyle göç ettiğini belirterek. "Sizin bizlere jahip çıkmanızı istiyo- ruz. Bizleri korkudan kurtann. bizlere sahip çıkın, hükümet, demokrasi ve şefTaflığı söyle- mekle yetinmesinler bunu sağ- lasınlar bunu istiyoruz" dedi. Özal'ın. "Demokrasi derken ne istiyorsunuz sorusu üzerine, "Okul. iş, can güvenliği, hasta- ne. doktor istiyoruz efendim" diyen Urek. bölgenin ekono- mik kaynaklannın yetersizliği- ni vurgularken de lrak toprak- lannı eliyle işaret ederek. "Eski- den bizden oraya hayvan giderdi, şimdı oradan bize geli- yor" dedi. Özal da bu durumu işle herhangi bir ilgisi bulunma- dığını belirterek, "Orada para yok burada var. Ounun için ge- liyor" dedi. Özal, Ürek'in "hij- kümetten kuru ile yaşı birbirin- den ayırt etmesini istiyoruz" sözleri üzerine de terörle sonu- na kadar mücadele edileceğini vurgulayarak, "Terörle müca- dele kime dayarursa oraya ka- dar gjder" dedi. Cumhurbaşkanı göç konu- suna değjnirken de bunun zo- runlu olarak yaşanacağını vur- gulayarak, yöreden beş yüz bin kişinin batıya ya da diğer yöre- lere taşınması halinde birçok sorunun daha kolay çözülebile- ceğini söyledi. Özal, "Buradaki nüfus eninde sor.unda. ister is- temez ya GAP bölgesine ya da batıya gidecek, ama buradan vatandaşlanmız nereye gider- lerse gitsinler devlet bir aynm yapmaz. hepsini kucaklar" de- Ozal, Uludereli bir gencin, >öre halkının ya batıya ya da Suriye ile Irak'a göç ettiklerini söylemesi üzerine, Suriye ve Irak'ta da durumun kanşık ol- duğunu vurgulayarak,"Baka- cağız, iyi bir hal çaresi bulaca- ğız" diye konuştu. Özallar Uludere'den aynlır- ken, yolda karşılaştıklan hami- le bir kadınla bir süre konuştu- lar. Halime Altürk adlı kadının dokuz tane çocuğunun bulun- duğunu öğrenen Özal, çocuk sayısının fazla olduğunu söyle- yince, Halime Altürk. "Daha ne var ki. Onlan size yetiştiriyo- rum" dedi. Özallar'ın. bu yanıt üzerine kahkahalarla güldükle- n gözîendi. Öğlen yemeğjni Uludere İlçe Jandarrna Komutaplığı'nda er- lerle birlikte yiyen Özal. burada iki subay, bir astsubay, bir uz- man çavuş ve bir ere saat hediye etti. bölük komutanlığına da imzalı bir fotoğrafını verdi. Cumhurbaşkanı Özal, gaze- tecilerin Uludere'deki ilgiyi na- sıl değerlendirdiğine ilişkin sorusu üzerine, "Yaşamak için çok zor bir yer burası. Çok me- seleleri var. Güneydoğululann hepsini PKK'lı gibi görmek mümkün değil. Çaresi az olan insanlar var burada" dedi. Semra Özal da aynı soruya, "Destek, yardım bekleyen in- sanlar var. Önemli sağlık so- runlan \ar" karşılığını verdi. Özal daha sonra helıkopterle Hakkâri'ye bağlı Çukurca ilçe- sine geçti. Özal'ın helikopteri, Uludere'den Çukurca'ya gelir- ken Türk-Irak sınır çizgisinin üzerinden geçti. Özal, Çukurca Hükümet Konağı önünde vatandaşlara hitap ederken şunlan söyledi: "Farklı halklardan olabiliriz ama aynı milletteniz. Bizi bir- leştiren bir nokta var; aynı din- deniz. Türkiye hepimizin. Bugün memleketimizi bölmek için teröristlere destek olan kim? Onlara silah veren kim? Saddam Hüseyin. Elimizde ıs- patlı deliller var." . İlçe sakinleriyle söyleşen Özal, daha sonra geçeen gün- lerde saldınya uğrayarak 10 erin şehit edildiği Alan Jandar- ma Karakolu'na giderek incele- melerde bulundu. "Güvenlik soruşturmalan mı >apıhyor?" sorusu yöneltilmiş- ti. Bu sırada bir MEB yetkilisi, "Kesinlikle hayır. 17 bin kişinin dosyasındaki bügiler teker te- ker kontrol ediliyor. Elimizdeki personel savısı az olunca atama işlemi gecikiyor, güvenlik so- rus.turması değil" yanıtıru ver- mişti. MEB'den bir diğer yetkili de "Bu dönem neden güvenlik soruşturmasına gerek duyul- du" sorusuna yanıt verirken, terör olaylanndaki tırmanma- ya dikkat çekerek şöyle dedi: "Bu dönem başvurulannı al- dığımız mezunlann atamalannı iküıci döneme yetiştirmeye çab- şacağız. Atamaya açık illerin büyük bölümü güneydoğu ve doğudadır. Öğretmen adayına 5 merkezden birini seçme ola- nağı tanındı ama bu 5 merkez de hassas bölgededir, soruştur- manın nedeni de bu." Özal'ı Yüksekova'da karşıla- yanlar arasında DYP Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeyda da bulunuyordu. Hükümet mey- danında "Öz baba hoşgeldiniz" pankartı dikkat çekti. Özai, Alan Karakolu'nda incelemer lerde bulunurken 30 ağustosta meydana gelen olaylar konu- sunda askerlerden bilgi aldı. Askeri yetkililer, karakola İran topraklanndaki karakolun bu- lunduğu bölgeden havan atışı yapıldığını söyleyerek, üzerinde Arapça yazılar bulunan havan ve el bombası örnefclerini Özal'a gösterdiler. Asayiş Böl- ge Komutanı Korgeneral Öz- gen, karakola ateş açılan İran karakolunun bulunduğu bölge- ye karşılık verilmesini kendisi- nin onlediğini söylemesi üzeri- ne Özal. "Ben olsaydım ateş emri verirdim. O zaman daha da bö>le bir şey yapamazlardı" dedi. Özal. geceyi Tatvan'da geçir- di. Sultanahmet cezaevinde şenlik Mazda bayisi kundaklandı Şamdan ve Clup 29 9 a bombalı saldırı yüz kişi tarafından davul zurna eşliğiyle açıldı. Açıkhava Sineması'nın bulunduğu iç avluda toplanan gnıp, halay çekip şarkılar söyİerken emniyet müdürlüğünden bir yetkili, yasal işlem- ler tamamlanmadığı için cezaoinin boşaltılmasını istedi. Ankara Birlik Tiyatrosu Yönctidsi Gülderen Göker ve Halkevleri Genel Merkez \ önetkisi Cihat \ ıldız ise emniyet yetkilileriyle konuşarak akşamki sinema gösterimi için izinleri olduğunu ve hazırlık yapacaklarmı belirtti- ler. Korsan gösteri suçlamasını kabul etmediler. Hülya'yı • Baştarafı 1. Sayfada Atıla Coşkun. Genel Yayın Koordinatörümüz Hikmet Çe- tinkaya, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Füsun Özbilgen"- in de aralannda bulunduğu çok sayıda eski yeni Cumhuriyet ça- hşanı katıldı. Genç yaşta kaybeıüğimiz Hülya Akyol'un (32) cenazesi daha sonra Karacaahmet Me- zarlığı'nda toprağa verildi. Bu arada TBMM Başkanı Hüsa- mettin Cindoruk, Başbakan Süleyman Demirel ve çok sayı- da kurum ve kuruluş da gazete- mize mesaj göndererek, Ak- yol'un ailesi ile Cumhuriyet'e başsaâlığı dileğinde bulundu- lar. lâlmaz'ın • Baştarafi İ. Sayfada gibi kısa bir uçuş yapan özel uçağın sol motorunda anza meydana geldi. Uçak saat 17.10 sıralannda Trabzon havaalanı- na zorunlu iniş yaptı. Yılmaz, Trabzon havaala- nında gazetecilere anzanın ola- bileceğini belirtirken. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Şa- dan Tuzcu kendilerini Allah'ın koruduğunu söylemekle yetin- di. İstanbul Haber Senisi-Eti- ler'deki Şamdan ve Clup 29'a dün geçe bombalı saldın düzen- lendi. Ölen >a da yaralananın olmadığı saldınlan Dev-Sol üstlendi. Etiler. Nispetiye Cad- desi üzerindeki kışük Şamdan ve aynı caddenin Seheryıldızı Sokağı'yla kesiştiği noktada bulunan Clup 29 adlı gece ku- lüplerinde dün gece saat 22.00 sıralannda birbiri ardına iki bü- yük patlama sesi duyuldu. Eti- ler Karakolu'nun arkasındaki bölgede meydana gelen patla- malar üzerine olay yerine giden polis ekiplerinin yapuklan araştırma sonucu kışhk olarak kullanılan ve henüz sezon açıl- madığı için içeride kimsenin bulunmadığı Şamdan ve Clup 29'a yüksek güçte bomba atıldı- ğı anlaşıldı. Olaydan sonra gazetemizi tele- fonla arayan bir kişi saldın>a Devrimci Sol Silahlı Devrim Birlikleri adına üstlenerek, "Son günlerdeki katliamlan protesto etmek amacıyla Şam- dan ve Clup 29'u bombaladık" dedi. öte yandan Aabadem, Sara- yardı Caddesi üzerinde bulunan Dentaş A.Ş.'ye ait Mazda bayi- sinin açık otoparkında önceki gece 24.00 sıralannda yangın çıktı. Olay yerine gelen polis ve itfaiye ekipleri, yaklaşık 700 aracın bulunduğu otoparktaki yangına müdahale ettiler. İtfa- iyenin çabalarına karşın yangın sırasında 4 araç tamamen, 3 araç ise kısmen yandı.Baa gaze- telen arayan bir kişi, saldınyı PKK / ERNK adma Şırnak'ta- ki olaylan protesto etmek ama- cıyla düzenlediklerini söyledi. Göle ilçesinde güvenlik kuvvet- lerinin düzenlediği operasyon- da bir PKKTı ölü. 2 PKK'fı sağ ele geçirildi. Nusaybin'de bir polis memuru uğradığı silahlı saldın sonucu şehit oldu. Beşiktaş'ın adı var HAVA DURUMU TURKIYE'DE DUNYA'DA IVleteorolotı Genel Mudur \\tfyi nden alınan bılgıye flö- fe >urdun kuıey ve ıç kesim- lençok bulullu, Marmara'nm dojusu, Karadenu, Iç Anado- lu, Doftu Akdenız ile OoOtı fVrudohı'nun kuıeyt sajânak yajşiı. Ğ^w yerteı aç* w » t>utnu geçecek Havasıcak- hQı uı^ey ve batı kesımlerde htssedikr deıecede azaJacak Rûzgâr kuzey ve doğu yurdun kujeybatısında guney ve bot yMerden orıa kuvvene batı Mlgetefimızde yer yer kuvvetlı olarak esecek De mzknmirte ruzgâr Batı Karadenızde gûnbatısı ve karayel, Dogu Akdenız de gûnbatı- 9iwloöos dıöerdemzienmzdeyıldızvekaıayelden3-5, Karadena Marnuraile Egede ywyer 6-7 kuvvetınde saane 10-21 denız rmlı tiızla esecek Van Gölu nde hava. az tmütlu geçecek Adana Alyon AJrı Ankara Mlalya Aydın Bursa Çanakkale B Dıyaftukır A Edvne B Y Y Y B Y Y Y Y Y Eskışahır Islanbui Kats Konya Meısın Samsun Trabzon Zonguldak ¥ 32° 22° 18° 8° 27° 11" 21» 10» 30° 20° 28° 17° 22° 14° 23° 17° 37° 18° 22° 13° 26° 10° 20° 9° 21° 15° 27° 17° 26° 8° 24° 10° 29° 22° 30° 16° 24" 16° 20° 15° Amsıerdsm Amman Aliiıa Baodal Brüksrt Cenevre Fıankiuıi Lelko$a PetersDurg Londra Madnd Mılano Moskovı Munıh Oslü P»IIS Pıag Rıyad Roma Vıyana Y A A A B B B Y y Y A A Y B Y eB A A B 18° 34° 25° 38° 18° 16° 19° 36° 18° 1B° 33° 26° 22° 20° 15° 20" 16° 41° 26° 17° yaOrariu A-açtk B-buiutiu G-guneşb K-kartı S-Sftk Y-yaOmurtu • Baştarafı U, Sayfada Geçen yıl başlayan sakathk- lar dizisinden bu sezonda fazla- sıyla nasibini alan Siyah-beyaz- lılar ideal kadrolanna yaklaşık bir 11 ile futbol alanına çıktılar. Ancak neden sakatlandığını kimsenin anlayamadığı B. Metin oyunu erken terk edince forvetteki güç dengesi Beşiktaş aleyhine bozuldu. Metin'den boşalan yeri Zeki ile kapatmak isteyen Gordon, ikinci yılda en iyi maçına başlayan Zeki'nin olumlu futboluna da engel ol- du. Çünkü Zeki. Feyyaz'ın ola- ğanüstü çabası ve özverili oyu- nu yanında öylesine sınttı ki Beşiktaş oyun boyunca tek for- vetli gibi göründü. Zeki'nin ge- çen sezon arada bir oynadığı maçlarda attığı bazı goller Gor- don'u Zeki'den santrfor yarat- maya itmişti. Oysa Gordon, Merîmet'i ile- riye alsaydı, Feyyaz-Mehmet işbirliği takımın atak gücünü artüracak ve forvette yaratıcı bir Beşiktaş izleyebilecektik. Ne var ki Beşiktaş bu yanlışlığa. ge- çen yıllardaki tempo, pres ve organize kanat ataklannın yok- luğuna karşın adırun ve yar- dımlaşma duygusunun varlı- ğıyla Türkiye'de kazanmasını biliyor. Ancak dünkü oyununu sürdürürse Avrupa'da başanb olması zor bir olasılık. MBaşiaraJı I. Sayfada Partinin ideolojik doğrultusu, Mustafa Kemal'in "Bizi yok etmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusça savaşmayı uygun gören bir doktrini izleyen insanlarız" sözleri ile belırlenmiştir. Halkçılık' ve 'halk hükümeti' o günlerin dillerden düşmeyen kavramlarıdır. 'Cumhuriyet. kullanıla kullanıla Türkçeleşen Arap- ça kökenli bir sözcüktür, Arapçada cumhur' halk demektir, cumhuriyet de halkın kendi kendisini yö- netmesi. Cumhuriyet, Latince halkın çıkarları' anlamına ge- len 'respublica' sözcüğünden türetilmiştir. 'Demok- rasi' de Yunancada halk' anlamına gelen demos' ve erk' anlamına gelen 'kratos' sözcüklerinden üre- tilmiş cumhuriyet ile özdeş kavramdır. Cumhuriyet ve demokrasi, bu sözcük anlamları ile egemenliğin halkta olması, halkın kendi kendisini yö- netmesi demektir Birbırlerme karşıt çeşitli rejimler, Cumhuriyet' adını almışlardır. Leninist örgütlenme modeli ile yönetilen sosyalist ülkelerde 'halk demok- rasileri'rim geçerli olduğunu ileri sürmüşlerdi. Proletarya diktatörlüğü ile yönetilen eski Doğu Al- manya 'Demokratik Almanya' adını kullanmıştır. Kullanılan sözcüklere ve devlet adlarına göre bi- çimsel değerlendirmeler yapmak görüldüğü gibi biz- leri yanıltıcı sonuçlara götürür. örneğin, ingiltere ve isveç, krallıkla yönetilir, an- cak bu ülkelerde demokrasi vardır, lrak, iran, Libya gibi devletler, 'cumhuriyet' olduklannı ileri sürerler, ancak bu ülkelerin hiçbirisinde demokrasi işlemez. Bu ülkelerde uvaulanan reıimlerin iceriklerine. öz- lerine bakmak, degerlendirme ve nitelemeyi, söz gelişi bu ülkelerde düşünce ve örgütlenme özgürlüklerinin ve bağımsız yargının olup olmadığı gibi ölçütlere baş- vurarak yapmak gerekir. CHP'ye de böyle bakmak gerekir. CHP, bu ideolojik doğrultusunu koruyabilmiş mi- dir? Hayır. Temelinde ve kökeninde tam bağımsızlık' inancı yatan CHP. bu siyasal ve ideolojik doğrultusunu koru- yabilmiş değildir. Emperyalizme karşı verilen silahlı savaş sonunda kurulan devlet, 1920'li yılların söy- lemlerinde yer alan 'bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı' da örgütlenmiş değildir. 1930'lu yılların devletçiliği de birçok diplomalı ca- hil'\n sandığı gibi 'kolektıvist' sistem değildi. Devletçilik 30lu yıllarda özel girişimi ve pazar eko- nomisini büsbütün dışlayan bir sistem olarak ortaya çıkmadı. Devletçilik. kapitalist dünyanın içine sürük- lendiği '28 bunalımı' ortamında koşulların gerektirdi- ği Marksist kuramla hiçbir kan yakınlığı bulunmayan kendine özgu ve geçici bir modeldi. Devletçiliğin amacı da o günlerde 'fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak olarak tanımlanmıştt. CHP'nın siyasal ve ideolojik doğrultusu, bugün Batı demokrasilertni oluşturan özgürlükçü ve katılımcı demokrasiyi benimseyerek, kendisini bu yönde yeni- leyerek ve bu amaçla yenıden yapılanarak ve örgüt- lenerek bulunab'lir. Halkçılık' eğer, Mustafa Kemal'in dediği gibi 'sos- yal duzenini emek temeline dayandırmak' ise o zaman CHP'nin Türkiye'de hemen hemen herkesi ku- şatan ve giderek egemen ıdeoloji haline gelen ser- best p/yasa fetişizmi'ne karşı emekçi sınıf ve tabaka- lara güven veren ve onların ülke yönetimıne demok- ratik katılımlarıni sağlayan bir parti kimliği ile açılma- sı yararlı olur. Işte o zaman gerçekten 'halkçı', gerçekten demok- rat' ve gerçekten de cumhuriyetçi' olunur. Yoksa öteki partilerin bir kötü kopyası.. PENCERE • Baştarafi 2. Sayfada ettiği bütçe geliri yüzde 19 dolayındadır ve bu oran 1972'- deki yüzde 20.6'lık düzeye göre aza/ma göstermektedir. Merkezi hükümetgelirleri, aynı dönemde, İspanya'da yüz- de 19.7'den 29.4'e; Irlanda'da yuzde 30dan yüzde 46.8'e; Fransa'da yüzde 33.4'ten yüzde 40..9a ve Belçika'da yüz- de 35'ten yüzde 43.7'ye yükselmiş bulunuyor. Bu veriler Türkiye'de devletin ekonomik yönden ne ölçüde 'küçük' bırakıldığını açık biçimde kanıtlıyor." • Neoliberalizmin esip kavurduğu Türkiye'de sol, ideolo- jik yıkıntı içinde; ama, asıl yıkıntı arabesk kapitalizmin çü- rük yapısında yaşanıyor... Devlet vergi alamıyor; dışa ve içe yüksek faizle borçlanı- yor, enflasyona teslim oluyor, kısırdöngü içinde döneni- yor. Devletçilik yasak, devlet yatırım yapmayacak; özel sektör de yatırımda yetersiz kalınca, gelsin KİT edebiyatıy- la birlikte işsizlik!.. Ne güzel neoliberalizm değil mi!.. SALÎH N. NEFTÇİ • Baştarafi 7.Sayfada Munzam karşılıklar ve disponibiliteden arta kalan mev- duatlar bankalarca kredi olarak dağıtılıyor. • • • Şimdi bankadan kredi kullanarak ev veya otomobil al- mak isteyen biraileyi düşünün. Bu kredilerin geri ödemesi uzun süre alıyor. Oysa bir bankanın size verdiği kVediyi geri almak için beş, on yıl beklemesi kolay değil. Ekonominin şartları de- ğişebilir. Tasarrufçular, başka alanlara yönelebilirler. Bankanın aniden nakit paraya (likiditeye) ihtiyacı olabilir. Bu nedenler banka açısından uzun vadeve yayılması gereken kredilerin çekiciliğini azaltıyor. • • • 'Senede dönüştürme' bu sorunları azaltan yeni bir yön- tem. Banka bir mal karşılığı kredi açıyor. Daha sonra bu kre- diye 'dayalı' bir senet çıkarıp toplumun her kesiminden yatırımcılara satıyor. Kredi alandan elde ettiği faizden komisyonunu düşüyor. Senedi alan yatırımcıya faiz olarak aktarıyor. Kredi, sermaye piyasalarında alınıp satılabilen bir sene- de dönüşmüş oluyor. • • • Şimdi krediler 'senede dönüştürüldü' diyelim. Bu senet- ler istendiği an başkalarına satılabilir. Banka, kredileri bir kaç yıl 'taşıma' yükümlülüğünden kurtulur. Uzun vadeli kredilerin 'likidite'si artmış olur. Maliyetler düşer. Kredi piyasaları gelişir. • • • Ama bu sürecin birtakım tehlikeleri de yok değil. örne- ğin, 'senede dönüştürme' sonucunda, kredi riskini kimin üstlendiğini kestirmek zorlaşıyor. Bu gibi tehlikeler Batı'da halen araştırma konusu. Ama bu yeniliğin Türkiye'deki esas olumsuz etkisi kamu kesimi üzerinde olacak. Çünkü bu senetterin satışından elde edi- len kaynaklar, disponibiliteye tabi değil. • Bankalar bu kaynakları istedikleri gibi kultanabilecek. Bir kısmını uzun vadeli kamu kağıtlanna yatırma zorunlu- lukları yok. 'Senede dönüştürmenin' gelişmesi durumunda Ha- zine'nin uzun vadeli kağıt satması güçleşecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear