14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyetI "Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Tttrk Anonim Şirketi adına Bcria Nadl Isunbul Haberleri: Şeaajr Kılkaa, Dış Haberler: Ergun Bdcı, lş-Ekonomi: Şiikraa Krlenci, Yurt Genel Yayın Yönetmenr Özgen Acar • Genel Yayın Koordinatörü: Hikraet Çettakayı Haberlerı: Mehmct Suûç, Kultur: Crtai L'ster, Makaleler Sami Kıraören, Spor AMulksdlr Yazı lşleri Müdurlen: Fusun özbilgea (Sorumlu), Cdal Ifagtaapç (Haber) • Görsd Yfkdaua, Düzdune: Abdaltah YUKI 9 'Müessese Mudur V: Erol Erkut • Koordınatör: Yönetmen: AH Acar • Düzenleme Muslafı Snglamtr • Ankara Temsikısi: Caaeyt Abnet Konüsu • Muhasebe: Btfknt \mr • ldare: Hnscyia Garer • tşletme: önder Çelik • Areayttrtk, Haber Müdürlen: Mustafa Balbay, I|ik Kaasa, Izmır lemsilci V.: Serdır Koık, Bilgi-tşlem: Nafl taal Bilgısayar Sıstem: Miınvrt Çlkr • Personel: Sevgi Bostancıoglu Adana Temsilrisı: Çetio Yigcotlu • Reklam: Retaa IşıtmaB • Dış IBşkiler: Hilya Akyol Basan ve Yayatv Cumhuriyet Matbaacılık ve Oazetecilık T.A.Ş. Tttrkocagı Cad. 39/41 CaJaJoğlu 34334 lst. PK: 246 tstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telen: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar: Ankara: Z. Gökalp Blv. Inkılap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, TMex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • tzmlr H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adana: lnönü Cd. 119 S. No: 1 Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78 TAKVİM: 13 AĞUSTOS 1992 lmsak:4.25 Güneş: 6.06 öğle: 13.14 Ikindi: 17.04 Akşam:20.13 Yatsı: 21.45 BeklertmedikKve oammaışını • WASHINGTON (AA) - ABD Uzay Araştırma Merkezi NASA'daki bilim adamlan, Perseus takımyıldızında beklenmedik birX ve gamma ışını kaynagı tespit ettiler. NASA'nın yörûngedeki gamma ışınlan gözlem araa tarafmdan tespit edilen ışının; daha önce bu tür ışınımlann meydana gelmediği bir bölgeden kaynaklanması bilim adamlannı şaşırtü. Bilim adamlan şimdiye kadar tespit edilen bu en güçlü ışırun kaynağının, bir nötron yıldızı ya da karadelik olabilecegini belirtiyorlar. SJgarayararlıım? • ATÎNA(AA)- Danimarkalı doktor Tage Vos, sigaramn ölçûlü içildiği takdirde insaru "daha dengeli, daha açık zihinli, daha uyumlu, daha rahat ve daha sevimli" yaptığını öne sürdü. Uzun yıllardan beri Danimarka'da sigaraıun insan üzerindeki etkileriyle ilgili araştırmalar yapan Doktor Vos, araştırmalannın sonuçlannı, "Sigara ve Manük" adlı bir kitapta topjadı. "Sigaramn ölçülü içiminden" yana olan doktor Vos'un eylûl ayında piyasaya sürûlecek kitabını önceden okuma fırsatı bulanlar, "Sigaramn zararlan ile ilgili pekçok teorinin bu kitapta çürütüldüğünü" iddia ettiler. Kanh boşanma • LANDSHUT(AA)- Almanya'mn Bavyera eyaletinebağlı Landshut'ta görülen bir boşanma davasında 52 yaşındaki duvarcı ustası Johann W., eşinin avukaü Ute Ertel'i (50) bıçakla öldürdü. Birsüre önce boşanma davası açan duvarcı ustasının eşine ödeyeceği tazminaün tespit edileceği dunışma sırasında Johann W., eşinin avukatına aniden saldırarak yumruk atü. Kızgm koca daha sonra cebinden çıkardığı bıçağı defalarca kadın avukaün göğsüne sapladı. Esrarengiz • LAPLATA (AA) - Arjantin'de görûlen esrarengiz bir hastahğın ölûmlere yol açtığı bildirildi. Şimdiye kadar Bunos Aires bölgesinde 4 kişinin ölümüne yol açan hastahğın nedeninin belirlenmesi için sağlık yetkililerinin ülkedeki en önde gelen uzmanlardan yardım istediği haber verildi. Basit bir grip gibi başlayan hastahğın kısa sürede böbreklerde komplikasyonlar, nörolojik bozukluklar ve solunum yetersizliğine yol açarak hastayı ölüme götûrdüğü belirtildi. Çocugunuzun zekâsı • ADANA (AA) - Çocuğun zekâ düzeyini, "sadece kalıtsal özelhklerin belirlediği" görüşünün geçersizliğinin bilimsel araştırmalar sonucu kanıtlandığı ve zekâ derecesini 'dış etkenlerle' arttırmanın mümkün olduğu bildirildi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakûltesi öğretim üyesi Prof. Dr. Üner Tan, bir araştırmasında çocuklann zekâ düzeyinin gelişmesine; anne-babanın, gebelik döneminde sağlıklı beslenme konusuna dikkat ederek, çocuğa 'zengin' bir ortam yaratarak ilgilenip, dûşünmesini sağlayarak, sorulanna doğru yamt vererek önemli ölçüde katkıda bulunabileceğini belirtti. 300 yıldır eskimeyenMeissen porseleni, dünyada en aranan ve antika değeri yüksek bir güzellik Porselende binbir geceıııasallaıı• Meissen porseleni satın almak kimisi için bir tutku, ancak herke- sin harcı değil. Porsele- nin hammaddesi 140 yıldır sadece 3 kişinin çalıştığı yeraltı made- ninden çıkanhyor. DtLEK ZAPTÇIOĞLU MEİSSEN - Herkesin eşit, özgür ve adil koşullarda yaşa- yacağı ideal toplum için yola çıkıp kendısıni ya gardiyan ya da mahkum konumunda bulan insanlann ülkesindeyiz. Doğu Almanya'da Elbe Nehri'nin kıyısında baştan aşağı restore edilmiş Meissen hala ortaçağda yattığı güzelik uykusunda. Bir zamanlar Polonya'ya bile hük- meden Saksonya krallanmn so- yundan gelen 40 bin kişi Gotik bir katedralin, heybetli kalenin ve ahşap-kerpiç kanşımı evlerin gölgesinde zamana meydan okuyor. Meissen Almanya'da çok rastlanan o küçük, uykulu ka- sabalardan biri olarak kalabi- lirdi. Kaolin, kuvars ve feldis- pat kanşımı o beyaz, kınlgan madde olmasaydı: Porselen. Uzakdoğu'dan çıkan porselen üretiminin bugün çeşitli neden- lerle gerilemesinden sonra Me- issen porseleni dünyada en makbul, en degerli porselen. 1710 yılında kurulmuş, Av- rupa'nın bu en eski porselen manifaktürünü, ünlü mamül- leriyle ne kadar gururlandık- lannı gizlemeye gerek duyma- yan müdürlen eşliğinde gezi- yoruz. Meissen manifaktürü, Doğu Almanya'da rejimin çök- mesinden sonra özelleştirilme- yen yegane devlet işletmesi. Yü- zünü rüzgann estiği yöne, batı- ya çevirmesi gerekmemiş, çün- kü Meissen'in çehresi hep kapi- talizme dönük olmuş. "Işçi ve köylü devleti"nin kuruluşun- dan sonra da yalnız yurtdışına satılmak için üretilmiş, yerli halka satışı yasaklanmış, "dö- viz yumurtlayan tavuk olarak" özel muamele görmüş. Meissen porseleni satın al- mak zaten herkesin harcı değil. O, koleksiyonu yapılan, antika değeri oldukça yüksek bir meta. Ve kimileri için bir tutku. Bruce Chatvvin'in beyazperde- ye aktanldıktan sonra ünlenen romanının kahramanı Utz da bu tutkuya teslim olanlardan. öykünün bir yerinde, koleksi- yonunu konuğuna gösterdik- ten sonra sorar: "Güzel, değil mi?" Evet, Meissen porseleni, Klasikkşmiş soğan deseni ucuz ve yaygın. Alman ressamlar eskiden lakyi tanunadıkları için laleyi soğana benzeterek bu adı takmış. Gergedana binmiş Türk. 1001 gece masaDan serisi çeşitli oryantal sahneierden oluşuyor. Japoolar ençok bu türe rağbet ediyor. Avrupa'da Meissen sahibi olana bir prestij kaynağı. Amerika'ya hiç ihraç edilmiyor. Tarihte ilk ihraç edildiği ver ise Osmanlı fmparatorluğu. hele biblolan; Maymunlar Or- kestrası, Çoban ve Bahçıvan se- rileri, ttalyan komedyası fıgür- leri, doktoru, avukatı, "Ger- gedana Binmiş Türk" fıgürii çok güzel. "Utz" fihninde yer alan bütün biblolar buradan ahnmış; şimdi tekrar sergi sa- lonlanndan göz kırpıyorlar. Porselenin fıyatı desenine (ve yaşına) göre değişiyor. Bütün parçalan aynı ressam tarafm- dan boyanarak hazırlanan kah- ve ve yemek takımlannda örne- ğin Meissen'in klasikleşmiş "So- ğan Deseni" en ucuzu, çünkü çok yaygın. "Soğan Deseni" aslında laleyi canlandınyor. Doğu'dan kopya ettikleri bu desene Alman ressamlar, o za- manlarda baleyi tanımadıklan için soğana benzeterek bu adı takmış. On iki kişilik takımlan 10 bin mark civannda satıhyor. Buna karşın örneğin "Binbir Gece Masallan" adlı desenin fı- yaü 90 bin mark ve bekleme sü- resi en az beş yıl. "Binbir Gece Masallan" be- yaz zemin üzerinde kırmızı ağırlıkb çeşitli "oryantal" sah- nelerden oluşuyor: Ziyafet sof- rasında rakkese oynatan ka- vuklu paşalar, Arap fellahlan, harem kadınlan, develi çöl silu- etleri... Aslında çok "kitsch" bir desen, ama Meissen porselenle- rinin bir numaralı alıası duru- mundaki Japonlar en çok ona rağbet ediyor. "Porselende Çin öldu. Ja- ponya daha revaçta" diyen mü- dür, Japonya'da 16. yüzyıla ka- dar uzanan porselen geleneğı- nin bugün küçük atölyelerde sürdüğünü, ama Japonlann kendi ürünlerinden çok Meıs- sen'e rağbet ettiğini anlatıyor. Batı Avrupa'da olduğu gibi Ja- ponya'da da "Meissen sahibi olmak" bir prestij kayna Buna karşın Meissen porselen- leri Amerika'ya hemen hiç ih- raç edilmiyor. "Neden" diye sorduğumuzda Eski Dünyalı müdür dudak büküyor: "Aİne- rikalılar bu kadar İcültürel bir ürünün değerini pek anlamıyor galiba. Onlar ne de olsa cahil kovboylann, altın arayıcılany- la petrol zenginlerinin torun- lan" demiyor tabii, ama yüzün- den okuyoruz. Başka bir faktör de, Amerikalı müşterinin yıllar- ca siparişini bekleyecek sabn olmayışı." Ya Türkiye? "Meissen por- selen] sanınm Türkiye'de sa- dece müzelerde var" diyorlar ve ekliyorlar: "Ama porselenimi- zin ilk ihraç edildiği ülke Os- manlı İmparatorluğu idi. 1720'- de bu manifaktürde 'Türk Ka- sesi' admı verdığımiz kulpsuz kadeh sadece Osmanh için üre- tiliyordu. Türk fırmalanyla bir- kaç yıl önce görüşmeler yapıldığını, ama şartlarda an- laşılamadığı için ihraç bağ- lantısı kurulmadığmı öğreniyo- ruz. Meissen porseleninin ham- maddesi tam 140 yıldır bu ma- nifaktüre 10 km mesafedeki bir madenden çıkanlıyor. Sadece 3 kişinin çalıştığı bu dünyanın en küçük yeraltı madeninde ge- çenlerde yeni bir damar keşfe- dildi. Bu damar sayesinde ma- nifaktürün gelecek 50 yıllık iht; yaa karşılanabilecek. Alçıya benzeyen beyaz ve he- nüz boyanmadığı ve sulan- madığı ıçın kaba görünen kap- kacakla dolu koridorlardan ge- çip ressarnlann atölyelerine gi- riyoruz. İpince fırçalar porsele- nin üzerinde geziniyor. Bir ağaç yapraklanna kavuşuyor, ufuk- ta bir yelkenli süzülmeye başlı- yor; çiçekler, gözler, kaşlar, in- san yüzleri hünerli ellerde can- lanıyor. Manifaktür aynı zamanda bir sanat okulu. Her ressam 4 yıllık eğitimden geçirildikten sonra kadroya ahnıyor. En ye- tenekli olanlan e« değerli ve ince desenleh işliyorlar, ama yine de isimsız kalmaya mah- kumlar. Sadece porselenin ar- kasında bir sayıyı; kendi nu- maralannı ışleyebiliyorlar. ör- neğın 19. yüzyılda235numaralı ressamın elinden çıkan porse- lenler özel rağbet görüyor ko- leksiyoncularda. Almanya'nın uykulu bir ka- sabasında yüzlerce yıldır üretim koşullan hiç değişmeyen bir ürün, Meissen porseleni. Işık hızıyla yaşanan zamanımızda geçici hafıfliklere meydan oku- yan bir büyünün taşıyıcısı. İlk kaseti 10 günde 100 binin üzerinde satan Sezen Aksu'nun vokalisti Sertab, şimdi yalnız dünyasında yeni bir yıldızKültür ServisHBize 'Sakin Ol!' diye seslenen sesi yeni çıkan bir kasetle dinlemeye başladık ama aslında bu çarpıcı sesi bir çok cıngıldan tanı- yoruz, bunlardan en sevilen ve tanınanı bir yağ reklamı olan 'al götür beni doğaya...' Evet, sözünü ettiğimiz, ilk kaseti on günde 100 binin üstünde satan Sertab Erener. Sezen Aksu, Harun Kolçak ve Aşkın Nur Yengi'den sonra şimdi de vokalisti Sertab'ı ön plana çıkartarak pop dünyasına yeni bir yıldız kazandınyor. Ser- tab son iki yıldır Sezen'in arkasında, önce 'Git' kasetinde geri vokal- de, sonra Sezen Ak- su-Uğur Yücel showda dikkatleri çekti. Şimdi artık tek başına ama bu defa Sezen onun 'arkasında'. Bu genç ve çok parlak sesin müzik geçmışi klasik eğitime dayanıyor, lise ikiden aynlarak konservatuvann şan bölü- müne girmiş ve altı yıl sonra mezun olunca opera dünyamız onu hayal kınklığma uğratmış. Ope- ranın çok iyi yapılmadığı zaman kendisini tat- min edemeyeceğini anlamış. Aksu tarafmdan 'keşfedilmesıni' şöyle anlatıyor "Ben Memduh Paşa Yalısı'nda sahneye çıkıyordum. Sezen de yemeğe gelmişti. Beni dinledikten sonra artık yalnız olarak çalışmam gerektiğini söyledi." • Sertab, ilk sınavını 24 ağustos gecesi Rumeli Hisan'nda verecek, nereden nereye geldiğini örneklerle anlatacak. Sertab ilk konserini 24 ağustos'ta Rumeli Hi- san'nda verecek. Sakin Ol adlı kasetinin hazır- lığı bir yıl sürmüş, titizlik ve özveriyle hazır- lanmış bir ürün bu. Başta Sezen Aksu'nun söz ve besteleri olmak üzere düzenlemelerin çogu yeni ve parlak bir müzisyen olan Uzay Hepan'- ya ait. Parçalara yorum dışmda bir katkısı olmamasını Sertab şöyle acıklıyor "Ben ülke- min müzik ortamından kopuk bir biçimde, Batı müziği eğitimi ye kültürüyle büyüdüm. Sezen'- den başka hiç kimseyi dinlemez ve beğenmez- dim. Ne Türkçe ne de beste konusunda kendimi henüz hazır hissetmiyorum." Se- zen'in ona yazdığı Elele, Oyun Bitti gibi parçalarda kendisini zorlayarak Sertab"a uygun ve özgün bir ses yaratmaya çalıştığını an- latıyor. flk söylediği parçalarla son söyledikleri arasında yorum bakımmdan gelişme gösterdiği- ni, daha duyarak söylediğini ekliyor. "Eğer Se- zen şarkıcı olmasaydı, sadece yapımcı olsaydı, Sezen'i taklit ediyor gibi eleştiriler gelmezdi. Qu- incy Jones parçalannı söyleyen onca yorumcu için kimse bunu söylemiyor, olay bizde yanlış yorumlanıyor" diyor. Sezen gibi söylemek onu rahatsız etmiyor çünkü onlar Sezen parçası... Sertab, piyasa par- çalanylabiranda parlayıpsönmek yerine sağlam adnüaria flerliyor. Avrupa'dan gelen 50 mimar adayının çalışma konusu '2000'e Doğru Çevre' Miıııaılık öğreneileri Kapadokya'da NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Bu yıl 12'ncısi düzenlenen Av- rupa mimarlık Öğrencıleri top- lantısı Nevşehir'in Ürgüp ilçe- sinde devam ediyor. Ingiltere, İtalya, Fransa gibi 31 değişik Avrupa ülkesinden mimarlık öğrencilerinin katıldığı toplan- tıya Türkiye'den de 50 mimar ad^yı katılıyor. 'Urgüp Çimenli Kamping'de devam eden toplanüda öğrenci- ler teorik mimarlık bilgilerinin yanı sıra pratik olarak da be- yinsel ürünlerini maketler yar- dımıyla ortaya çıkarmaya çalı- şıyorlar. Çimenli kampingde bir araya gelen mimar adaylan- nın bu yılki çalışma konusu "2000'e Doğru Çevre" olarak belirlendi. Toplantıya katılan öğrenciler, sıcak ilişkiler kur- . manın mutluluğunu yaşarken, • 1980 yılında İngiltere'nin Liverpool kentinde ya- pılan Avrupa Mimarlık toplantısı, bu yıl Türkiye'- de, Kapadokya'da gerçekleştiriliyor. doğa ve çevre ile uyum içerisin- de gerçekleşebilecek yeni tarz- daki ev mimarilerini de pratik olarak yapmaya çaba harcıyor- lar. 16 ağustos ta sona erecek kampla ilgili bilgiler veren OD- TÜ öğrencisi Ela Alanyalı. kampa katılan genç mimar adaylannın kendi seçtikleri mi- marlık alanlannda kamp mer- kezi başta olmak üzere, Urgüp Merkez, Mustafapaşa Kasaba- sı, Göreme Kasabası ve Ava- nos ilçesinde ve Kaymaklı Kasabası'nda prehistorik mi- mari, Kapadokya'nın tarihi ge- lişimi sürecindeki çeşitli Os- manlı, Rum mimarisi, çanakçı- hk, mağara, fotoğrafçılık, biyonik yaşam gibi çeşitli konu- larda gruplar oluşturarak yeni mimari sentezleri gerçekleştir- diklerini söylüyor. Organizas- yon ile ilgilendıği için kendisi- nin herhangj bir gruba bağla- narak çalışma yapamadığını söyleyen Alanyalı, "1980 yılında Ingiltere'nin Liverpool kentinde başlayan Avrupa Mimarlık toplantısının bu yılki programını Türkiye olarak biz sahiplendik. Arka- daşlanmızla birÛkte hangi mer- kezde çahşma yapacağımızı düşünürken, arkadaşlanmm da oluru ile Kapadokya'yı ter- cih ettik. Çünkü ilginç oluşumu ve ilginç yapı mimarileri ile süs- lü bu merkez bizim için en ideal yerdi. Kampta büyük bir uyum var. Sabah gruplar halinde çev- reye dağılan arkadaşlanmız, o gün içerisinde yaptıklan çahş- mayı kamp alanında da sergjle- yerek kampa katılan diğer arkadaşlanmızın da çalışmala- nndan bilgilenmelerini sağlı- yor. Su ve elektrik sorunumuz yok. Ürgüp Belediyesi ve kay- makamlığı bizlere bu konuda büyük destek sağladı. Sağlık sorunumuz için de bir de sağlık merkezi oluşturuldu. Akşam da genellikle yurtiçi ve yurtdışın- dan gelen öğretim görevlileri yeni mimari teknikleri üzerine konferanslar veriyor" dedi. Mavigözlülerle erkeklergüriütüye duyarlıANKARA (AA) - Teknolo- jik gelişme ve kentleşme, be- rabennde sorunlannı da getiri- yor. Araştırmalarda, gürültü- nün; işitme kaybından, kalp rahatsızlıklanna kadar pek çok hastalığa yol açabildiği be- Ürtiliyor. Gürültüyle, konuş- ma ve uyku bozukluklan. ruh- sal sorunlar, ülser, yüksek tan- siyon arasında bağlar bulun- duğu da kaydediliyor. Gürültüyle ilgili yapilan ça- lışmalarda, sınır olarak kabul edilen 80 desibelin üzerindeki ortamda sürekli bulunmanın rahatsızlıklara maruz kalma riskini artırdığı bildiriliyor. Literatür Tıp dergisinde yer alan araştırma yazısında, iş or- tamındaki güriiltü sonucu oluşan sağırhğın 20. yüzyılda ortaya çıkmadığı, 250 yıl önce de metal işçi- liğinde çalışanlar- la Napolyon sa- vaşlannda çarpı- şan askerlerde de bu tip işitme kaybına rast- landığı belirtiliyor. Araştırma yansına göre eğlence gürültü- sünün en büyük kaynağı ve en fazla zarar verenı diskotekler. Gürültülü eğlenceyi seçenleri de genellikle gürültülü işlerde çalışanlar oluşturuyor. Walk- man de 'endişe verici' olarak nitelendiriliyor ve arka plan- dan ses gelmesi halinde, müzi- ğin sesinin yükseltilmesinin oluşturduğu kötü duruma dik- kat çekilıyor. Eğlence gürültüsünün, işit- me kaybı gelişme riskini iki katına çıkarttığı anlatılarak diskotekte yüksek sese bir iki saat maruz kaldıktan sonra kulaklann duyarsızlaştığına, güriiltü düzeyi düşer gibi oldu- Yapılan araştırmada gürültünün kentlerde insanallıktan uzaklaşma sürecine katkıda bulunduğu belirtiliyor. ğuna işaret ediliyor. Bu duru- mun kulaktaki tüylü hücrele- rin zedelenmesinden kaynak- landığı, bunun da kulak çınla- ması olarak ortaya çıktığı kaydedilerek işitme kaybının ağırlığını anlatan en iyi göster- ge olduğu ifade ediliyor. Araştırma yazısında, erkek- lerin, gürültüye kadınlardan daha duyarlı bulunduğu, mavi gözlü kişilerin de kahve- rengi gözlülere göre gürültü- den daha çok etkilendikleri belirtiliyor. Yaşlanmayla kaçınılmaz olarak işitme kaybı oluştuğu- nun tartışmalı olduğu kayde- dilen yazıda, şöyle deniliyor: "Sudan'daki il- kel Mabaan kabi- lesi üyeleri, şiddetli gürültüye maruz kalmazlar, davul ve sılahlan. trafıkle ilişkileri yoktur. Bu kabileye ait 70 yaşındaki erkekler, gürültüsüz bir işte çabşan 30 yaşında- ki Amerikalı er- kekler kadar iyi işi- tirler." Gürültünün ne- den olduğu ra- hatsızlığın konuşma ve uyku gıbı normal aktivitelerin aksa- masma yol açtığı belirtilen ça- hşmaya göre uyku bozukluğu gürültünün yarattığı en sık gö- rülen rahatsızlık. Uyanmayı kolaylaştırması ise gürültü- nün olumlu etkisi olarak gös- teriliyor. Güriiltü düzeyi azaldığında daha az kaza olduğu kaydedi- len yazıda, şunlara işaret edili- yor: "Güriiltü aynı zamanda davranışlan etkıler, anksiyete- yi arttınr, yardımsever dav- ranışlan azaltır. Güriiltü vü- cutta 'kavga ve kaçma' düze- neklerini harekete geçirir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear