25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5TEMMUZ1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 BURNUMUN KENARI Özallar, Ahmet'in TV'si "KANAL 6"ya güveniyorlarmış. Bir de belediyelere güveniyorlar herhalde... Koku yapmaya bâşlayınca üstünü kim gelip kapatacaİc? kurtarılmış sayfa BURNUMUN ÖBÜR KEN ^RI Özarın havaalanlarındaki resimlerini indirip yerine tabak asmışlar. Kibarlık etmişler... Şapkalı bir "baba" resmi de asabilirlerdi! O güzel yüzsüzler, o 1 liıııııziııler • Hükümetin sol taşnakları mı bunlar? Verin ulan paramızı. O paranın yarısıyla Gökova'yı taşınz. Öbür yansı da yol. su, elektrik ve okul gibi hizmet- ler olarak kendimize geri döner. 670 büyük girişimciydiler. Kimse onlardan "canını' iste- memıştı. "Bak seni bu kerre de aflediyorum ' dedi baba- sı. Yasalar yaptırdı gelıp geçsinler diye. Çeşmeler yaptırdı suyumuzu ıçsınler diye. Yine tık yok. Vay yüz- süzler vay. 7 trilyon 200 mil- yar liralık vergi borçlann- dan sessedayok. İsimleri açıklanamıyor. İncınmesinler, örselenmesin- ler diye. Ne lan bu? (Sakın ol!) Hükümetin sol taşnakla- rı mı bunlar? Verın ulan pa- ramızı. O paranın yarısıyla Gökova'yı taşınz. Öbür yan- sı da yol. su, elektrik ve okul gibi hı/metler olarak kendi- mize geri döner. Kutsal ka- zanç avcılan. Açıklayın şu yüzsüzlerin adlannı. Tarihe kurşun harflerle geçersinız en fazla. Kım ulan onlar? (Abi sakin ol!) Yok ya, bile- rek yapıyorum. Biri tahrik olur da kendıni ortaya atar diye... Kım onlar? Huküme- te yakın kaynaklar mı lan? (Lansız konuş abi.) Son Mo- hıkanlar mı? Hınt kumaşı mı, Mısır keneviri mı bun- lar? Yoksa adının agklan- masını ıstemeyen bir yetkili mi? Bir kışi de değiller ki bi- rader. 670 kışiler. Örgüt mü bunlar? Nedır?.. Onlann kendı yasalan var da bızim niye yok? (Doğru. bizım de yasamız var. Terör- le Mücadele Yasasfnda ga- zetecilere özel maddeler vardı diy mi?) Olsun, nerde benim 141- 142 ve 163'üm? Çünkü bunlar da sınıf ta- hakkümü şey etmek istiyor- lar. Hani benim gençliğim anne? Maliye Bakanım "Ad- lannın açıklanmasında yasal sakınca var" diyor. Sen be- nim Maliye Bakanım, benim milletvekilim değil misin? Yasayı değiştir o zaman. De- ğiştir... Değiştir... Değiştir.. Istiyorum? O paralan isti- yorum. Devletin kasasına gırerken görmek istiyorum. Çok şey mi istiyorum ya? Bı göriyim, sonra zaten hayalı ıhracat, teşvik fonu, zarttır- zurtturdiye geri alacaksın. Bunlann ceplenndekı ak- rep bizı sokuyor kardeşim. Yetti gari! (Tüm çabalara rağmen uzun süre sakinleşti- rilemeyen Burun muhabiri Kemal Gökhan'a sahte do- larlar, alınmış vergj süsü ve- rilerek gösterildi. Biraz ken- dine gelir gibi oldu. Ama sayıklamayı sürdürdü: "O güzel yüzsüzler. o güzel li- muzinlenne binip gitti- ler...") hıcliı:..bulir...Iııdir...Askeregidenleriniz bilirler. Bir hüzünlü mi- nibüs yanaşır taburun kapısma. Muhtemelen gecedir. Soğuktur hava. "Sanatçı" gjzlice indi- rilir araçtan. Bir gölge koşuşturması başlar. Nasılsa duyulur taburda şenlikü haber: "Aç aç gelmişî' Taburun sinemasının kapısında bir ça- vuş, tehditler savurarak teker teker içeri alır er- leri: "Ot yoldurmaya yollanm lan sizi! Itişmeyin... îtişeni almam. Bi bok göremezsi- niz!" Şap-map kesmez yıllan bulan askerlik- te (şimdi biraz kısalttılar gerçi) erkek arzulannı. "Aç aç" gelmişse, görmemek yakış- maz. Kepler çıkanlır. Tepeleme dolmuştur sa- lon. Küçük platforma önce kalın saz çıkar. (Askerlik yere ucuzundan geldiği için bu sazın ince olması beklenemez) derken kıyamet ko- par. Yıpranmış bir kadın çıkar sahneye. Uzun eteğini beceriksiz bir striptizci edasıyla bir kal- dınr bir indirir. "Aç aç" sesleriyle bir inip bir kaJkar asker kafalan... Sonra, "sanatçı bayan" gider, şöyle, köçeğin alâsı bir er fırlar sahneye. Esaslı bir göbek dansına başlar. Aç aç unutul- muştur bile. Unutulmak istenen asıl şey sahne- ye çıkmıştır çünkü: "Askeri disiplin ve tabu!" Yıkılmış olan odur. Bir an için yıkılmıştır bel- ki, ama nizamsız ve intizamsız, kimbilir belki bir yanm saat sürer bu kığıştı. Sonra kuvvetli bir "dikkayt" sesiyle hatırlanır askerlik. Esas duruşlan kaymış da olsa, görece derli toplu çı- karlar giderİer sınırları korumaya... Demokrasimiz o kadar gelişti o kadar serpil- di ki artık Ankara'ya yakın çevreler alkış tut- maya başladılar bile "Indir, indir, indir" seskriyle... Baba da "Kimi çıkancazpeki?" di- ye soruyormuş. Bir an önce harekete geçmez- se "dikkayt" sesiyle herkes işinin başına dönebilir, yonımlannı yapanlara rastlamak da mümkün. Bizim beklentimiz de "tabu" ol- maktan çıkanlacak bir "cumhurbaşkanlığı" makarru. Çünkü "tabu"nun en büyük düşma- nı eleştiri. Korucular sendikalı olursa ıncır çekirdeği Paralan gayri menkule yatırdım; zamparalıkta yiyemezdim ya! 4\4P Uilletvekili Anayasa durdukça YÖK vardır İBSANDOĞRAMACI YÖKBaikanı Havaalanındaki resimler benim meselem değîl. Kim astıysao ındirmıştır. SUUYMAMDEMHta Milletbu ANAP'ı değil. seçimden çıkmış ANAP'ı iktidara ._„ getırecek. T^- ^s? vrntuı. ^ty 4\.4PMiUetrekili ? Ozelleştirmediyorsunuz. Kolay mı sanıyorsunuz? Istediniz de satmadık mı? SÖUYMANKMIRa Başhakan Özafa sahip çıknıalıvız Uilletrekili Stresi olan buraya gelsin, mısafinm olsun. İMRHIKYKUT 4 \.4P \filletrekili O lafları atlattık... Düzeyb tartışmalara sahne oJan Baş- kent"ten iki enstaııtane... Birirtdşi Cumhur- başkanına ait. "İmza yetkısi'"ni tartışıyor- !ar. Diğeri de Başbakan'ın demecinden... "Bisınil£h" deyip ba^anaş söae. "İmzaian- rnız buzdolabmdadır" levhasını foto muha- bin kardeşlerimiz kaciraja sığdıramamıslar. (Fptoğrafiar: RIZA EZER. ERDOĞAN KÖSEOÖLLD TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN MÜMTAZ ARIKAIS Bir süre önce gazetemizin Ankara Haber Müdürü Mustafa Balba> Doğu ve Giınejdoeıfda ışsizlık soru- nıı ınceleyen bir haber hazır- lamış. ıç politıka sayfalan- mı/da yer alan haberde bölgede "faalıyet" gösteren korucııların sendika başta olnıak ü/cre ba/ı ->osyal hak- lar ıstedıklen anlatılmıştı. Varsa>alım koruculann bu istekleri anmda görüntüve gırdı. Korucular sendikalı oldular. Hatta sendıkalan- nın adı da Tüm Korucular Sendıkası (Tüm Kor-Sen) oldu. METİN HAYRİ ORA"- dan bıldinyor- Doğu ve Güneydoğu'da Tüm Kor- Sen"e bağlı koruculann eşit ışe eşit ücret ve çıkmaza gı- ren toplu sözleşme görüşme- lerini protesto amacıyla işi yavaşlatma eylemi süriiyor. Kor-Sen'e üve koruculann toplu sözleşmelerden bir so- nuç çıkmaması durumunda greve gidecekleri belirtiliyor. Pekı. varsaydıklanmızı varsaymaya devam edersek koruculann sendikal müca- delesı nasıl olacak? Allah korucun. korucular ya grev kararı alırsa ne yapılacak? İlk haberı bız yayımbyoruz: Gözcü korucular grev gözcüsü olacak... Bir süre önce sendikalı ol- mak ıçın verdikleri mücade- • leden sonuç alarak sendikalı olan ve Tüm Kor-Sen çatısı altında örgütlenen korucu- lar sendikası yetkilileri, ışve- renle masaya oturduklannı ama 8 saatlik çalışma süresi ve öğle yemegi paydosu ile çıplak maaşın brütü üze- rinde bir anlaşma>a vara- madıklannı açıkladılar. Doğu'ya yakın Batılı kay- naklann güneyden bildir- diklerine göre Tüm Kor- Sen'in işi yavaşlatma eylemi PKK militanlanyla daha az süreli çatışma şeklinde sürü- yor. Önceki gün PKK mili- tanlannın Güzelyurt köyü- ne düzenledıkleri saldınya karşı koyan korucular 3 saat sürmesi gereken çatışmayı yanm bırakarak 1 saat ile sı- nırlandırdılar. Bu arada e>- lem biçimi olarak kısa men- zilli tüfek ve tahribi zayıf bombalann da protesto ey- lemleri çerçevesinde kulla- nıldığı bildiriliyor. Tüm Kor-Sen Genel Baş- kanı. Zahir Zamanzaman. görüşmelerin devam ettiğini. bir sonuç alınamaması du- rumunda Tüm Kor-Sen'in greve gideceğini söyleyerek şöyle konuştu: "İşverenle birkaç madde- de anlaşamıyoruz. Karşılıklı ödünlerle bu noktaya gel- dik. Ama daha fazla ödün vermek istemiyoruz. Daha önce de söyiedik. Nüfus 15 maaş tek. Grev tek çare ola- rak görünüyor." zlahir Za- manzaman Tüm Kor-Sen'in grev biçiminin nasıl olacağı şeklinde bir soruya da, "Di- ğer grevlerden bir farkı yok. Normal zamanda PKK'lıla- ra karşı gözcülük görevi ya- pan üyelerimız bu kez grev gözcüsü olacak. PKK ıleça- tışılmayacak. Köylülerden köylennı terk etmeleri isten- meyecek." KÜÇÜK İLANLAR Sahibinden - Satılık veya kirahk, kelepir, hemen kullanılmaya hazır, yumuşak, çok hafıf, pıt diye açılabilen millervekil- kri... 1992 görünümlü 1840 model Merce- des'le Alfa Romeo benzeri satılık at aıabası... Eleman aranıyor - En az üç yıl deneyimli, vur ensesine al lok- masını türünden, üniversite veya dengi yüksek okul mezunu, uzun boylu, gözlüklüler tercih sebebidir, cumhurbaşkanı ara- nıyor. Adaylann bir resim, iki slogan ve muhtardan tasdikh' ikametgâh senedi ile başvurmaları görekmektedir. Rumuz: "Baba". Her türlü sahte imza, mükerrer oy, sahte emekU kimliği hazırlanır. Adres veremi- yoruz. Yoksa enseleniriz. Siz bi işaret ya- puı, biz sizi buluruz. 5 Temmuz Aranıyor Tl I t V \ '* ' • ^ 1 Z7/7/// B£STEKÂRJN A r/4G.tt-tr£ 8UGÜN, UMLÛ &ES7~Et } OAffA *?UM£>AAZ7~/4ytz£MJ Jİ/V/V6 s/*â~? Mo \/£ DA/2&Ltt&4 (£-£ *6 s-^sftf /K SLLtE- " Gl'8( ZO& PAA töflk t " ^^ ^ KO YCJL M M?ri/. ANCs ^ J ^ ^ ^ ^ J MA/Vrt/eA&'VCıA&'ıÇ SEÇ / ^ ^ ^ Z ^ ^ ^ NECtĞ'M, GÖMLUM P/yAt ^%^^Z3^ ANNESrA/OEK GİZa ŞU PA Jtpt r g u ^fc "Ç./M POM TATOHf" 6/ZU £ SAŞCAC f/Vt X4P/l+ ""*/£*/ fÖ> VODAN X*} • 4&1g£S 5" y^ÇfAfC TÜTKUSU.. ^ r rzrt/er, 8/tz 8£SE/c / ^ ^ ^ . y '~K/ OEGSCEıGt*// r / Z- ^f \ 4ıVO Çl/ÇUCAHGA'-/ ^kl >•* OLAN KÜÇÜK MORTZART, SESTT&tBMtfrf : /.US'P/fc/ M/IMOOC/ " M A m vJ Ses+ecmin F BrifishMuseuen 'ctakt . darbukası. Dcnıırcl. Çankuya 'va uvgun ı'(Uım arıvornıuş. Elınnahuk tutsun. Birikri ''uvgun uılun''la vokı < ıkmij (ilahilir "Cın"liğin Doruğunda Cıtmhurhci}kıınltğıiHi \t>\ ıınaıı Cindoruk, mılk't vckilleri için 3(H) ııııh tıılık tııtilköyüscıtm ulcu aknuy Cunıİntrbcışkanı olıınca n iıuk'kılerli' birlikie uıtnıc/k ninkıhii... HAFTANIN YORUMU Susam Sokağıjıa Sansür "Hey Corç versene borç. olmaz Maykıl yandan kaykıl" Türkiyesi'nin çizgi fılm dışında çocuklara yönelik tek programı olan Susam Sokağı, TRT denetimine takılrruş. Gerekçesi "Amerikan ruhu oluşturma yönünde mesajlar taşıması" imiş. İngi- lizce yayımlanması planlanan dizinin Türkçe ver- siyonu yayına verilmiş. Bu karar; "Kültür kann doyurmaz, biz pizzaya takılahm" diyen Ninja Kamlurabağalan'nı, ban- ker, işadarru ve üçkağıtçılar geçmişte köşe dönme ve entrika çevirme yönternJerinde epeyce katkısı bulunan ve halen Star'da yayımlanan Dallas'ı, adını saymaya başladığırruzda sayfarruz sınırlan- nı aşacak sayıdaki Amerikan polisirü, annesini babasını, pilotunu, milletvekilini, dedektifini, sa- vaşçısını, askerini, düşmarum, ajarunı, uyuşturu- cu kaçakçısını. sokak kadıa'ru. pazar ayinleri, cumartesi akşam yemeklerini, yatak sohbetlerini, yemek muhabbetlerini velhasıl dakikası dakikası- na, özendirici, dil düşmaru, sinema katili binJerce dizisini de kapsamıyor mu acaba? "Çocuklan Amerikan ruhundan korumak" için epeyce geç kalınmış bir noktadayız. Anne demeden önce "Lii. Livays, MekDomalt" demeyi ve hamburger yemeyi öğrenen evlatlanmız "Hey, dostum, sakin ol tamam mı. bak geçti heey.. Don't vvorry, gel beri"li sohbetleriyle Amerikan ruhunu değil. res- men bedenini oluşturmuş vaziyetteler. Ama illa koruyacaksanız, siz iyisi mi, bizim politikacılan Amerikan ruhundan uzak tutun. YO\L ol, entel herifî 1 %V \ \ C k SUKSİı &m ^i \ 1 V/2 r m%•> m /y Y f/ Â 1 ^—-^» 1 v •> — W * dSİL • Bg- — 0\y ' / —^ . Geçen hafta, International Tribune dergisinin entel- lerle ilgili değertendirmesi ülkemizde geniş yankı uyan- dırdı. Prof. Neriman Samurçay enteller için: "Giyimleri kuşamları çok farklı. Kiminin saçı uzun, kiminin sakatı ve piposu var" diyerek tartışmaya "çok önemli" bilim- sel katkılar sağlarken Prof. Dr. Kurthan Fişek: "O en- tel bar denilen yerlerde, enteller çok iyi konuşuyorlar ama, söylediklerinden bir şey anlıyorsam namerdim" diyerek konuya ilginç açıklamalar getirmiştir. Ancak tar- tışmanın en ilginç tezini heyecanlı ve etkili konuşma- sıyla Doç. Dr. Fehmi Baykara yapmıştır: "Enteller cemiyetin başına bela asalak tiplerdir. Kari- katürist, şair mair geçinen tayfa da enteldir. Yazar çi- zer tayfasının cümlesi benim açımdan enteldir" demiş ve bu söylediklerinin de etkisiyle bir heyecan buhranı- na kapılmış, "Sakın benim konuşmamı engellemeyin" diye seyircilerin dikkatini çekmiş ve entellere şu "tari- hi uyarıyı" yapmıştır: Kardeşim. Entel zavallım benim. Söyle bana. Sen her akşam işten çıkıp niye bara gidiyorsun. Yani orada ne anlıyorsun, ne buluyorsun. Bırak bu ayakları. Niye işten çıkıp evine gitmiyorsun kardeşim. Git evine, yıka ayaklannı, giryatağına. Yat, uyu kardeşim. Senin gibi- ler erkenden yatıp uyumalı ve bir daha uyanmamalı. Uyandı diyelim. Adam gibi uyan kardeşim. Gerçegi gör. Ve sus. Ne o üstünde o yelekler, o garip gömlekler. Öy- le şıkır şıkır giyinmeler ne oluyor? Neyin peşindesin sen kardeşim? Yani adam gibi giyinemez misin? Zor mu geliyor? Öyle mi? Ama halkın bir tepesi atarsa sana gösterir zoru kolayı. Şimdi halk susuyor. Bir şey yap- mıyor. Bekliyor. Yarın bir patlarsa bakalım o barlarda içebilecek misin rahat rahat. Halk bu; adamı affetmez. Sen halkını tanımayan bir avanaksın. Oğlum halk su- suyor, her şeyi bildiği, gördüğü halde susuyor. Bir bil- diği var susmasında. Ne düşünüyor ben de bilmiyorum, ama var; onun bu suskunluğunun altında bir şey var, biliyorum. Sen sus. Sen konuşma. Sen sus oğlum. Çünkü sen konuştukça bu ülke batıyor, gittikçe çare- sizliğe daha çok gömülüyoruz. Rezil oluyoruz. Sen ko- nuştukça hiçbir felaket peşimizi bırakmıyor. Ey cemiyetin başbelası entel herif, ne olur git buradan, gözüm seni görmesin. Git buradan, yok ol entel herif... Bu heyecana daha fazla dayanamayan Doç. Dr. (Fet- tah Baykara) Fehmi Baykan kürsüye yığılmış, İlk Yar- dım Hastanesi Reanimasyon Servisi'ne güçlükle götürülmüştür. CEZMİ ERSÖZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear