25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5AYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1992 CUMARTESt 16 HABERLERIN DEVAMI DÜŞ İŞLERİBÜLTENİ NAZLI ERAY Karadeniz OteHeri ve Rus Kızlapı Geçen hafta sizlerle birlikte Ünyedeydik. O güzelim Ürv ye ıskelesinin üstünde dolaştık, sonra yaşlıiarın gölgede çay içtikleri çamlı kıyı parkını geride btraktık. Karadeniz gezimize devam ediyoruz. Perşembe'ye varınca Ote) Vona'da konakladık. Vona' adının Perşembe'nin eski tsmi olduğunu öğrendim. Ordu'nun sokaklannı sizler için gez- dim. Ne güzel giyim eşyaları satan dükkânlar, ekmek fınrv ları ve kıyı boyunca oturup Karadeniz i seyretmek için banklar vardı. Gençlerin devam ettiği bir iki şık "cafe" gö- züme çarptı kordon boyunda. Sonra geceyi geçireceğimiz Otel Vona'ya döndük. Ne iştir, her yer masmavi ve yemye- şil Karadeniz'de. Rus pazarlarındaki Rus kızları, Cosmo- politan dergisinin kapak kızları kadar alımlı! (Aklıma geldi, mavi ve Cosmopolitan deyince bir okurun çok arayıp da hemen tükendigi için bulamadığı Cosmopolitan'ın mavi kapakiı sayısı Kuğulu Park'ın oradaki gazetecide bir tane var!) Karadeniz gezim sırasında gecelediğim oteller çok ilgi- mi çekti. Bunlar taşra otelleriydi, ama hemen hepsinin kendine özgü bir kişiliği, bir dili vardı sanki. Bu mavili ye- şilli, insansız kıyılar ve onların otelleri, güneyde alışık ot- duğumuz otellerden çok farklıydılar. Konforsuz, fakat atmosferli Lüks değil, ama kişilikli. Yasamımın uzunca bölümlerini otellerde geçirdim. Otelleri severim. Bir iki ki- tabımı Bodrum'da birkaç ay kaldığım ufacık bir otel oda- sında yazmıştım. Otel odalarında duyulan yalnızlık... Otel odalarında duyulan özgürlük.. Sıcakta pikenin altına kıvnl- mak . Duvarda sivrisinek öldürmek. Canın isteyince kaptyı çekip çıkmak. Odaya hiçbir şey katmak gereği duymamak. Bir otel odasında insanın bağlanacağı hiçbir seyin olma- ması Kentleri seven bir insan için bir otel odası yazı yaz- mak için bulunmaz bir yer benim için. ... Gelelim Otel Vona'ya Çıkar çıkmaz odaya, seviver- dim orayı! Ortadaki masada bir saksı çiçeği vardı. Dalları dört bir yana kol atmıştı. Perdeleri açınca, ufak biryüzme havuzunun ardında, büyüleyıci. sonsuz Karadeniz uzanı- yordu. Yan taraftaki bataklıktaki kurbağalar sabaha değln bağırdılar. Çoktandır duymadığım bu sesler beni rahatsız etmedi. Ertesi sabah oradan ayrılırken, çiçekli perdenin ardından gene gri mavi datgaları ile kıyıyla oynayan Kara- deniz e baktım. Bir gece önce Ordulu bıçkınlar otelin lobi- sinde toplanmışlardı. Masadan masaya laf atıyorlar; kimi çay, kimi viski içiyor; bir mafyafilmi kişileri gibi aralarında konuşuyorlardı. Gece rakı sofrası kurdurdular bu bıçkın- lar. Bir iki kalantor köşe masada demleniyorlardı. Bu gü- zelim "erkek dünyası"nın kişileri besbelli Ordu veya Ünye'den gelmiş yerel kişilerdi. Otel Vona'da arkadaşlarla birkaç el poker oynadım. En sevdiğim veya tek bildiğim kâğıt oyunu! On yıldır oynama- mıştım. Oyunun hızı hoşuma gidiyor. Hızı ve sırf şansa dayanması. Ah aslar... birliler! O gece hiç gelmediler ba- na. Elli bin lira kaybettim! Çok eğlendim. Sonra kurbağala- rın senfonisi.. Odamın ortasında bana kollarını uzatmış çiçek.. Nasıl unuturum Otel Vona'yı ben? Unutamam. Ertesi gece, Trabzon'a vardığımızda tüm oteller dolu ol- duğu için Of'ta, Çayeli Oteli'nde konakladık. Burası da bambaşka bir dünyaydı. Beyazlı, yeşilli bir yemek salonu.. Tüm masalar dolu. Bir yerde bir müzik çalıyor. Masalarda; bizim esmer, kaytan bıyıklı Türk erkeklerinin karşısında Rus kızları. Sarışın, bembeyaz tenli, mavi gözlü kızlar. Ki- misi bebek gibi güzeldi. Omuzlarını açık bırakan giysiler giymışler, sarkıntılı küpeler takmışlardı. Değişik bir dün- yaydı bu Çayeli Oteli'nin yemekhanesi. Ertesi sabah Trab- zon'u gezip Rus pazarını ve limanı görünce kentin yapıstnı daha iyi anladım. Trabzon'daki Rus pazarı akılalmaz bir yerdi. Hıncahınç bir kalabalık. Omuz omuza insanlar. Ruslar, Gürcüler, Kırgızlar, Tatarlar yerlere oturmuşlar.. Her şey çok ucuz. Baltalar, bıçak takımları, bebekler, tahta Rus kutuları; iç içe geçen tahta bebekler, şallar, örtüler.. Aracılar; halılar, kilimler.. Çay takımları.. Trabzon beni birden sarmalayıverdi. Yükseklerinde şa- hane bir doğanın içinde Sümela Manastın'nı barındıran bu kent, kolay kolay akıldan silinmez. Manastıra trmanırfcen, bembeyaz köpüklerle akan şelale, gittikçe insanı ürküten doğa ve beni çok etkileyen Maçka'daki heyelan bölgesini gördüm. Çılgın yeşilliğin arasından akan azgın bir su ve gökyüzüne uzanan kayalıklar.. O kayaların yuvarlanıp in- sanları nasıl yutabileceğini hissettim. Yazımı, Trabzon'dan aklımda kalan birkaç tabela adı ile bitiriyorum: Foto Rüya.. Leydi Market.. Zindan Restoran.. Hacıdayı Pastanesi ve Gizli Çiçek Berberi.. Ne güzeldiler.. Hele, bir yolun başındaki o "Gizli Çiçek Berberi." 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Ingiliz Lirası düşüyor Son günlerde tngiliz lirasının kambiyo fiatlannda mahsus bir tenezül görülmektedir. Bundan bir ay evvelki kur 780 kuruş üzerinde oynamakta iken son bir hafta zarfında yirmi beş kuruş kadar bir tenezzül koydolunmuştur. VEFAT VE TEŞEKKUR Partimizin eski tlçe Başkanı, 19. döncm miUetvekili adayı ve tl Genel Meclisi üyemiz S.SÎRET ALPER'in vefatı dolayısıyla taziyetlerini bildiren SHP Genel Başkanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Sayın Erdal İNÖNÜ, SHP Genel Sekreteri Sayın Cevdet SELVt, Dışişleri Bakanı Sayın Hikmet ÇETtN, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Tahir KÖSE, Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı Sayın Mehmet MOĞULTAY, Kûltür Bakanı Sayın Fikri SAĞLAR, SHP Grup Başkanvekili Sayın Aydın Güven GÜRKAN, SHP Genel Sekreter Yardımcılan Sayın Üstün KÜSEFOGLU, Sayın Mustafa KUL, Sayın Mustafa GAZALCI, Sayın Etem CANKURTARAN, Sayın Rıza YILMAZ, Sayın Ercan KARAKAŞ, SHP Genel Saymanı ve Sıvas MiUetvekili Sayın Ziya HALİS, Batman Milletvekili Sayın A.Kerim ZtLAN, Ankara Milletvekili Sayın Ali DİNÇER, Ordu Milletvekili Sayın M. Bahri KÎBAR, Sanayi ve Ticaret Bakanı Baş Danışmanı Sayın Varnık TEKtN, Ordu Valisi Sayın Sami SEÇKÎN, kaza sonrası cenazelerimize en büyük ilgiyi gösteren Sungurlu Belediye Başkanı Sayın llhan SARIALTUN, Mecitözü Belediye Başkanı Sayın Seiçuk AKSOY, Turhal Belediye Başkanı Sayın Muhsin PEHLİVAN ve aynca cenazeye katılan tüm bölge belediye başkanlarına, acımızı bizlerle paylaşan, cenaze törenimize katılan, gerek telefon eden ve gerekse çelenk gönderen, acılı günümuzde bizi yalnız bırakmayan tüm halkımıza teşekkür ederiz. SHP FATSA İLÇE ÖRGÜTÜ Cıuııa hutbeleriHaber Merkezi - Islamda, özellıkle cuma ve bayram na- mazlannda, minberden cemaa- tc yapılan konuşmalar olan hutbe. dün Türkiye'de birbirin- dcn ilginç sözlere sahne oldu. Rize Merkez Camii'ndeki cu- ma hutbesinde, içinde bulundu- ğumuz ayın mübarek bir ay ol- duğu hatırlatılarak tüm Müslü- manlar birlik ve beraberlik ice- risinde olmaya çağnldı. Hutbe- de herkesin nefsine, iradesine hikim olması, bölgedcki fuhuş olaylan nedeniyle Rus hayat ka- dınlanndan nyir dumlması is- tendi. Ünye Müftüsü Mehmet Çe- lcn. Merkez Büyük Camii'nde "Din ve Takva" konulu hutbe- sini Arapça verdi. Ordu Müftü- sü Halil Elitek Arapça okunan hutbeler konusunda Cumhuri- yet muhabirinin sorulanna şu yanıü verdi: "İki metin vardır. Birisi Arapça ikincisi de Türkçe'dir. Sadece Arapça okunmasının bir sakıncası oimaz. Zaman za- man kışın bazı camilerde hava çok soğuksa, dışanda da cema- at var, hutbenin uzun sürme- mesi için sadece Arapça bölü- münü okuyoruz, cemaaıi bek- letmemek açısından. Yazın da fazla sıcaktan aynı uygulamayı yapabiliyoruz." Amasya Gümûşlû Camii lmamı Sefer Sekmen okullann tatil olması nedeniyle müminle- rin çocuklannı Kuranı Kerim öğrenmeleri için camilere gön- denmeleri istcminde bulundu. Samsun Yıldınm Gazi Camii İmamı Rafet Tan. namaz önce- si Bakara süresinden açıklama- larda bulunarak, cennet meyve- leri ile dünya meyveleri arasın- da sadece ısını benzerliği bulunduğunu tat benzerliğinin bulunmadığını söyledi. Trabzon Çarşı Camii Ziya Habiboğlu cuma hutbesinde, sosyal adaletten söz ederek tü- keticinin korunmasını istedi. Habiboğlu'nun sözleri şöyle: "özellikle okullann tatil ol- duğu şu sıralarda çocuklanmı- za Kuranı öğretirken, aynı zamanda da onlann, yanrun ül- kesine yararlı gençler yetişmesi- ne de imkan tanımaİıyız. Hu- zurlu ve rahat bir toplum yarat- manın yolu budur. Kuran'ın 134. ayetinde huzurlu bir top- tum yaratmanın üç ana koşulu bulunmakıadır. Bunlardan bi- risi sosyal adeleti sağlamak. Sadece kendi hayatımızı ailemi- zin hayatını değil bizimle birlik- te yaşayanlan da düşünmeliyiz. Bunun yolu da zenginlerin yar- dıma muhtaç olanlara yardım- da bulunmasıdır. tkinci ana koşul tüketiciyi korumak. Biz esnaf, tüccar, sanayici olarak para kazanacağız ama fahiş fi- yatla bozuk, çürük, hileli mal- lar satmak yerine yeterli kar oranında mallanmızı satmalı- yız." Çarşamba Abdullahpaşa Camii "lmamı Yüksel Kökten Müslümanlann dünü ve bugü- nünden söz etti. Adana'da Çifte Minare lma- mı Veli Temel, hutbesini nefıs muhasebesi üzerine verdi. Temel insanoğlunun ölmeden önce Tann tarafından hesaba çekileceğini bunun için önceden kişinin kendi oto kriüğıni yap- ması gerektiğini anlattı. Şanlıurfa'da Şehbendenye Camisi'nde cuma hutbesinin konusu "Islam ve düğünleri- miz" idi. tmam tsmail Aktaş evliliğin Allah ve Peygamberin emri olduğunu anlatarak şun- lan söyledi: "Düğünlerini tslama göre' yapmayanlar ahirette ve dün- yada rahat olmayacaklardır. Günümuzde yabanalara öze- nilerek yapılan düğünlerde içki alemleri düzenleniyor, dansöz- ler oynatıhyor. Bu, ahlakta cü- rümeye neden oluyor. İslama aykın, İslamın yasak saydığı iç- kili dansözlü, cazlı, kadınlı şar- kıb düğünlerden uzak durun. Şehveti artünci şarkılar söyle- meyin. Ama ne yazık ki günü- müzdeki düğünlerde şeytana uyulmakta, geleneklerimiz rafa kaldınlmakta, düğünlerimizde yabana adetler hakim kılın- makladır. Gelin duvağıyla mi- safırlere takdim edilmekte damatla dans etmektedir." Mersin Ulucami'deki cuma hutbesinde "Müslümanlık inanmışlık memleketimizin kal- kınmasının önünde bir engel değildir. Mesela Istanbul'a köprü yapıhrken Müslümanlar mı karşı çıktı veya kampanya açu?" denildi. Gaziantep'te Akyol Camii'n- deki hutbete, "kadmlann ayın bazı günlerinde özürlü halde ol- duklan için ibadet edemedikleri bunun günah olmadığı" söy- lendi. tmam, "Erkekler böyle özürleri olmadığı halde beş va- kit namaza gelmiyorlar. Kadın- lardan da mı kötüler" dedi. tstanbul Suitanahmet Ca- mii'nde vaaz veren Hüseyin Kaplan Hoca cuma hutbesinde daha çok politik sorunlara de- ğindi. Müslüman ülkelerde Batı'nın yoğun baskısıyla İs- lam'ı önleme çabalan olduğu- nu söyleyen Hüseyin Kaplan Hoca, "Afganistan'da fslami devlet kurmaya yakın olan mü- cahitlerin arasında ırki aynlık- lar yaratarak bunu önlemeye calışan Batı, Cezayır'de de 'Ben Allah'ın kuluyum. O zaman Allah'ın istediği gibi yaşamalı- yım' diyerek şuurlu bir davra- nış gösteren halka zulmettir- mektedir" dedi. Bosna-Her- sek'teki Müslümanlann Batı tarafindan kıyıma uğratıldıkla- nnı söyleyen Kaplan Hoca, "Batı korkuyor. Çünkü, ortala- nnda Müslüman bir devlet on- lar için en büyük tehlikedir. Bunun için oradaki Müslü- manlara, kadın-erkek, genç- yaşlı, çoluk-çocuk demeden kı- yıyorlar. Biz, dualanmızla on- lann yanında olmalıyız. Hatta fiilen yardım etmeliyiz" diye konuştu. Faüh Camisi'ne cuma nama- zı kilmak için gelenler faiz ko- nusunda bir yaaz dinlediler. Ankara'da Ülkealan Pasajı içinde oluşturulan esnaf cami- sînde, cuma namazı öncesi veri- len hutbede imam, İslami takvi- me göre yılbaşı olan Hicret'in yıldönümüne değindi. 1991 Aytar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Afiustos Eylûl Ekim Kastm Aralık Toplam Toplamaoranı GELİR VERGİSİ (•HyMTl) IcnMbr MM I 1.714.037 . 1.450.382 1.420.277 1.467.333 2.368.218 1.741.721 2.048.923 2.363.069 2.361.012 2.835.013 3.057.853 2.646.649 25.474.487 Yûzde68.2— m > — • • — _ — _ — _ ^ — — M I M ^ — _ — — a ı RAKAMLARI 95.347 90.869 60.927 - 117.979 142.674 118.288 87.601 305.858 54.395 242.918 141.581 140.939 1.599.376 Yûzde4.3 ranW 4.216.085 2.085.950 1.869.106 2.177.743 3.818.915 2.409.498 2.737.562 3.451.311 3.067.387 3.783.357 4.107.940 3.624.370 37.349.224 Devletîn gerçek babası UBaftarafil.Sayfada Geçen yıl tahakkuk eden 37.4 trilyon liralık geür vergisi- nin yüzde 68.2'si, diğer bir ifa- deyle üçte ikiden fazlası ücretli- lerden sağlandı. Geçici sonuçla- ra göre ücretliler geçen yıl 25.5 trilyon lira gelir vergisi ödedi. Buna karşılık öncekı yılki ka- zançlan üzerinden sadece 1.6 trilyon lira gelir vergisi ödeyen serbest meslek kazana elde edenlerin gelir vergisi icindeki payı ise, yüzde 4.3 gibi düşük bir düzeyde bulunuyor. Devlet lstatistik Enstitüsü'- nün ve Sosyal Sigortalar Ku- rumu'nun ücret verileri ve gayri safi yurtiçi hasıla verilerine da- yandınlarak yapılan hesapla- malara göre ücretlilerin milli gelirden aldıklan pay 1987 yı- hnda21.3, 1988'de yüzde 18.1, 1989'da yüzde 20.6 oldu. Süle> - man özmucur'un hesaplama- lanna göre ise 1990'da yüzde 21.7.1991'de de kesinleşmemiş rakamlara göre yüzde 23.6. Bu- na karşılık ücretlilerin gelir ver- gisindeki paylan 1987'de yüzde 38.2, 1988'de yüzde 49.9, 1989 ise yüzde 54.9 oldu. Ücretlilerin gelir vergisi icindeki paylan 1991 'de ise iyice yükselerek yüzde 68.2'ye çıktı. Marmara Üniversitesi öğre- tim üyelerinden Prof. Örner Faruk Baturel de ücretlilerin milli gelirden aldıklan paya oranla gelir vergisi icindeki paylannın büyük eşitsizlik gös- terdiğini belirtti. Baturel, "Ücret- hler milli gelirin de üçte ikisini alıyor olsalar gelir vergisindeki paylan nornıal sayılabilirdi. Ancak durum tam tersi" dedi. SSK'dan ıera mBaştarafi 1. Sayfada sel mallanna. başında bulun- duklan kurumun borcuna kar- şıhk icra yoluyla el konularak tahsil edileceğini açıkladı. SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçda- roğlu, prim borçlannı ödeme- yen kurum ve özel sektör yöne- ticilerinin icraya verilmesini öngören uygulamayı, yayımla- dığı bir genelge ile başlattı. "Primlerini süresi içerisinde ödememekte ısrar eden tüm iş- verenler (özellikle borç miktan yükse^olanlar) yakından taki- be alınacak, borç ihtarlan çeki- lecek, börcun ödenmemesi ha- linde bekletilmeksizin en geç 5 ay içerisinde hukuk servisine in- tikal ettirilecektir" denilen ge- nelgede, hukuk servisinin bu konuda yapacağı işler şöyle sı- ralandı: "Tahsilatın arttınlması için icra takıplerinin bekletilmeksi- zin açılması. mal beyanında bulunmama ve taahhüdü ihlal hallerinde mutlaka icrai ceza yoluna başvurulması, avukat ve takip memurlannın haciz, muhafaza ve satışlarda hazır bulunmasının sağlanması, git- meyen ve gitmemekte direnen- ler hakkında gerekli uyanlann yapılması. ısrar edenler olduğu takdirde gereği yapılmak üzere genel müdürlüğümüze bildiril- mesi, mahcuz mallann tevdii için gerekli önlemlerin sigorta müdürlüklerimizce alınması ge- • rekmektedir." Prim borcu kişisel sorumluluk Genelgede, SSK Yasası'nın 80. maddesinin, "sigorta prim- lerini haklı sebepleri olmaksızın belirtilen süre içerisinde tahak- kuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlann, tahak- kuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, mesul ve muhasip, sayman ile tttzel kişiliği haiz di- ğer işverenlerin üşt düzeydeki yönetici ve yetkilileri kuruma karşı işverenleri ile birlikte müş- tereken ve müteselsilen sorum- ludur" hükmü anımsatıldı. Gerçelgede, borç miktarlan 100 milyon liranın üzerinde olan işverenlerin durumlannın üçer ay aralıkla SSK'ya bildiril- mesi de istendi. SSK'nın verilerine göre, 31 Aralık 1991 tarihi itibanyla. kuruma prim borcu olan kimi kamu kuruluşlan ile borç mik- tarlan şöyle: "MKEK (60 milyar 377 mil- yon), Demir-Çelik İşletmeleri (211 milyar 627 milyon), TEK (27 milyar 944 milyon), Petkim (7 milyar_666 milyon), Türkiye Kömür İşletmeleri (5 milyar 372 milyon), Türkiye Taşİcö- mürü Kurumu (683 milyar 762 milyon), Çay-Kur (243 mil- yon), TCDD (417 milyar 513 milyon), belediyeler (1 trilyon 185 milyar 818 milyon), Kara- yollan Genel Müdürlüğü (40 milyar 529 milyon lira.)" SHP GENEL SEKRETERLİĞİ'NDEN AÇIKDAVET Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Sayın Erdal İNÖNÜ ile Sayın Sevinç İNÖNÜ, 4 Temmuz 1992 gün, saat 19.00 - 21.00 arası TBMM bahçesinde Eski CHP - Halkçı Parti - SHP milletvekille- ri, SODEP kuruculan, SHP milletvekilleri, parti meclisi üyeleri ve merkez disiplin kuru- lu üyelerine bir kokteyl verecektir. Kokteyl davetiyeleri posta ile gönderilmiş- tir. Davetiyelerin adres değişikliği nedeniyle ulaşamama olasılığına karşı, duyurumuz il- gililere açık davet niteliğindedir. Saygıyla duyurulur. HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DUNYA'DA Ç BrtanltOı Meteoro- lofi Genel MûdûrUOü'nden abnan Mgiye glm yurdun takitoikb Jutk», Marmrarnm doflusu. Batı ve Orta Karadeniz, iç Anadolu'nun kuzeybateı ile Myon, Kütatya çevreleri yer yer gökgûrultülû saûanak yafltslı, öteM yerter az bu- IUDU ve açık geçecek. Hwa Sttakfcgmda önen* bir değişikfik olmayacak. Rfe- gac taaty ve ban yonlenten hafif, yunjun kuzsybatı kesimlerinde orta, yaflış snsmda laıvveöice esecek. van Gûtt'nde hava, az buJuttu ve açık geçecek. Myon AOn Artara V*l Bıra Otywtalor Edime Enunım q Isanbul tanır Kars Konya U A 29° Y 2T> A 27° Y 23° A 30° B 30° Y ö° A 34° B 25° A 25° Y 21° Y 22» 8 28° A 26° B 26° A 28° Sansun Y 24» B 25° Zonguktak Y 20° 18° 13° 9° 11° 19° 16° 14° 16° 1«° 16° 7° 11° 15° 16° W° 11° 22° 16° 19° 14° ' C «»an Arnsttfdirn Arnntsn Aftna Baûdıt Brûleel Ctngnra Fmkfuft Lefloşa Umdra Madrid Mbm Y A 8 A Y 8 Y A Y Y A B 19° 33° 26° 34° 23° 23° 26° 30° 25° 19° 30° 25° Moston Münh Osk) Pans Prag Zûfih Y 25° Y 26° Y 26° Y 21° Y 26° A 42° B 25° B 28° B 22° GUNCEL CÜNEYT AKCAYÜREK • Baştarafi I. Sayfada SHP diyormuş ki olmazzzz! Terörist ayrımı yapılmamalı, gözaltı süresi en fazla sekiz güne indirilmeliymiş. Çatlak meraklısı kimi gazeteler, haberi bu içerikle yaz- maya başladığı saatlerde, koalisyon ortakları arasındaki "meşveret"tatlı sonuca bağlanıyor; hazırladığı yasadadi- renen Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın inadı kırılıyor, DYP'liler de SHP'yi çileden çıkaracak -YOK Yasası'nda olduğu gibi- yeni girişimlerde bulunmayı düşünmediklerini açıklıyor- lardı. Demirel, önceki gün saat 19.00 dolaylarında topladığı DYP grubuna, "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda 'karşı tarafla' anlaşın, lütfen yeni bir 'sorun'çıkartmayın" diyordu.' Başbakan, "terörle büyük bir mücadele yaparken adamlann' elinden yetkiyi almamalarını" salık veriyordu. Yetki dediği, örneğin Güneydogu'da 15 gün gözaltı, "adamlar" ise sivil-asker guvenlik kuvvetleriydi. Koalisyon içi gelişmelerden ötürü sinirli, gergin olduğu söylenen İnönü, dün sabahki söyleşimizde, öyiesine ra- hattı ki açıkça, "Ben bir 'mesele' görmüyorum" diyebili- yordu. İnönü, elbette gönül rahatlığıyla ortada bir "sorun" ol- madığını söyleyecekti. Çeşitli görüşleri içeren tartışmalar, ortaklar.arasında bir gece önce anlayış birliğine dönüş- müştü. Ortaklar, iki tarafı rahatsız eden çeşitli önergelerin geri çekilmesine, sadece "DGM'yiilgilendiren suçlarda gözal- tının eski yasadaki süreyle belirlenmesine, bu uygulama- nın bir yıl yürürlükte kalmasına" karar vermişti. Kuşkusuz genelde Türkiye'yi kapsamayan, ancak PKK'- ya karşı bir önlem alınıyordu. Bazenönde bazen geride İnönü, "kimi gelişmelere çatlak gözüyle bakmamak" gerektiğine değiniyordu. Partisinden kimilerinin "ikna edi- lip edilmediği" sorusunu içtenlikle, "Edildi, edildi" diye yanıtlıyordu. inönü, haklı olarak önemli konularda çeşitli fikirlerin söylenmesine ve üzerinde tartışma açılmasına "çatlak" damgası vuranları yadırgıyordu. Bu nedenle, "Basın, olayların bazen önünde gidiyor bazen gerisinde" diyordu. Demokratik ülkelerdeki çağdaş adalet mekanizmasının bizde de yerleşeceğinden söz ediyor, "Bazı insanlara suç- lu diye bakmayan, hiçbir insanı rahatsız etmeyen; ama suçluları da arayan bir düzenin oluşacağını" söylüyordu. Ne var ki Batılı ülkelerde; Ingiltere'de, Almanya'da terö- re karşı dün de bugün de "ayrı usuller" uygulanıyordu. Terör suçlarını ayırmak gerekiyordu. "Eğer aynlmazsa, sanki ülkenin her yerinde terör varmış gibi insanları suçlu görmek, yanlışlıklara yol açabilir"d\. Şöyle düşünüyordu İnönü: "Toplumun hem bütünlüğü- nü korumak hem de teröre karşı çıkmak gerekiyor." Başbakan Yardımcısı, arkadaşlarına söylediğini bizede yineliyordu: "Teröre ayrı uygulamayı 'mesele' yapmaya- cağız." Ve basının çatlaktan söz etmeye hazırlandığı sıralarda koalisyon ortakları; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'- ndaki çeşitli görüşteri, "meseleye" dönüştürmemeyi ka- rarlaştırıyorlardı. Yazıya yetişsin diye, bir ara Başbakan'a da, "Hükümette çatlak var mı, yok mu" diye sorduk. "Daha dün Bakanlar Kurulu yaptık, pazartesi memur zammını görüşeceğiz. Yine dün, hükümet; tek parti hükü- meti gibi diyen de benim. Bugün Sayın İnönü ile görüşece- ğiz. Ne diyeyim bilemiyorum " dedi. Dün Başbakanlık Konutu'nda, Demirel-lnönü arasında haftalık "durum değerlendirmesi" toplantısı yapıldı. Çatlakları basına bırakmışlar, önümüzdeki günlerin ça- lışma programını saptıyorlardı. Bilginve Mengi'nin basın kartları iptal ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - Basın Kartlan Komisyonu, Sabah Gazetesi imtiyaz sahibi Dinç Bilgin ile Sabah Gazetesi mu- rahhas üyesi ve başyazan Gün- gör Mengi'nin sürekli basın kartlannı, "basın mesleğiyle bağdaşmayan ve mesleğin onu- runu zedelmeyen işler yaptıklan" gerekçesiyle iptal et- ti. Ankara'da önceki gün top-lanan ve çalışmalannı dün tamamlayan Basın Kartlan Komisyonu, 31 gazeteciye sü- rekli basın kartı, 72 gazeteciye de san basın kartı verilmesini kabuletti. Merkezi Ankara'da bulunan gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, toplantıda bir önerge vererek, yasa hükmüne rağmen Dinç Bilgin ve Güngör Mengi'nin Sabah Grubu'ndaki gazeteleri, başlıklannda yapük- lan küçük degişikliklerle kur- ban bayramında yayınladıkla- nnı bıldırdi. Nazmi Bilgin önergesinde, Basın Kartlan Yönetmeliği'nin 42. ve 71. maddeleri uyannca Djnç Bilgin ve Güngör Mengi'nin sürekli kartlannın iptal edilmesini iste- di. Dinç Bilgin'in sürekli basın kartı, 9 evet, iki hayır oyu ile ip- tal edildi. Güngör Mengi'nin sürekli basın kartırun iptali ise 4'e karşı 7 oyla kârarlaştmldı. Basın Kartlan Yönetmeliği'- nin 71. maddesi şu hükmü içeri- yor "Sürekli nitelikteki san basın kartı sahiplerinin, basın mesle- ğiyle bağdaşmayan ve mesleğin onurunu zedeleyen işler yaptıgı, hal ve davranışlar edındiğı veya altıncı maddenin B ve C fıkrala- nna aykın duruma düştüğü tes- pit edildiği takdirde, durumlan 44. madde uyannca kurulan Basın Karü Komisyonu'nca in- celenir ve kartın muhafazaa veya iptali konusunda. karara vanhr." Sürekli kart alaniar Komisyon toplantısında, şu gazetecilerin de sürekli basın kartı alması kararlaştınldı; Aykut Sağanak, Oktay Özes- kici, Kamil Turan, M. Altan Varol, Yüksel Arslan, Nuri öz- tuğ, Yılari Atamer, Mehmet Benli. Tülay Eratalay, H. Sami Bolak, Bengül Erdamar, Sel- cuk Sodan, Doğan Tamar, Tahir Uslu, Nevzer Coşkunde- re, Özcan Atamer, Orhan Çeli- ker, M. Ali Birand, Sonat Konar, İlker Ateş, Berke Ar- may, Erdoğan Sevgin, S. Oktay Ünsal, Sedat Sertoğlu, Engin Akyüz, Mazlum Göknel, M. Vala Somalı, Ertuğrul Kale, Aykut Poturoğlu, Nesrin Tunçbilek ve Güray Soysal. YAŞAYAN KOSTA Atena Deponte 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu- tstanbul Ödemeli gönderiimez. GİZKOKAN SÜSKUNLUK Mehmet Başaran 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemett göBderflmez. *•** B » A * R-gunes ÖZEL BORA 1 SURUCÜ KURSU 86. DÖNEM KAYITLARI DEVAM EDİYOfil Hafta sonu-Hafta içi ve AKşam kursları devam ediyor. Dershane ÛSKÜDAR: 343 17 82-310 92 86 KOZYATAĞI: 3«2 47 33 TARABYA: 262 08 18 Niifus cüzdanımı yitirdim. Hükümsüzdür. ZÜBEYİR ZEYBEK Her an bizimle olan CEMİL ÇAKIR'ı sevgi ve özlemle anıyoruz. EŞİ ve ÇOCUKLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear