25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ1992 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Devleti belli bir ideoloji ile yükleme mekanizmasının çarklan artık kendi kendine dönmektedir Devletin ideoloji üretimi ve partîler EKONOMİKOZELLEŞTIRME İDEOLOJİK DEVLETLEŞTİRME IYURDAKULFİMCANCI • Günümüz muhafazakâr partileri, çağın başındaki Sovyet Komünist Partisi gibi devletin parçası haline dönüşme çabasındadır. Bu çabayı izleyen doğal adım, kendi ideolojisini, serbest piyasa fanatizmini devlete aşılamak, devlet malı resmi ideoloji yaratmaktır. Günümüz toplumlannı tek sesliliğe doğru sessizce sürükleyen tehlike budur. — 1 - Günümüz muhafazakâr partılen. çağın başındaki Sovyet Komunısl Partısı gıbı devletin parçası haline do- nüşme çabasındadır Bu çabayı izle- yen doğal adım, kendi ideolojisini, serbest piyasa fanatızmını devlete aşı- lamak, devlet malı resmı ideoloji ya- ratmaktır Günümüz toplumlannı tek sesbbğe doğru sessizce sürükleyen teh- like budur Türkıye, bır yandan ekonomık dev- leu özelleşürme hummasıyla sarsıbr- ken, bır yandan da muhafazakâr " Ye- ru Sağ" ıdeolojının devletleşünldığı bır süreçten geçıyor Yüzune lıberallık maskesı takan statukocu muhafaza- kâr eğılım, kendını, 1983'ten ben dev- let malı ideoloji haline dönuştürmeye çalışıyor Toplumsal sınıflardan sadece bın- run, sermaye sahıbı büyuk burjuvaa- nm dunyagörüşu, seçeneksız tek ıdeo- lojı, resmı devlet ıdeolojısı konumuna sokulmak ıstenıyor Bu ıdeolojının ötekı adı serbest piyasa düzenıdır Ne ANAP'ın ekım 1991 genel se- çımlenndekı yerulgısı, ne ıkı hden de devletçı olan DYP-SHP karma huku- metının ışbaşına gelışı, 1980'lenn ılk yıllannda Turgut Ozal'ın başlattığı bu sürecı durdurabılmış değıldır Devleti belh bır ideoloji ıle yukleme mekaniz- masının çarklan, artık kendi kendine dönmektedir Ustehk karma Demırel hukümetının her ıkı ortağı ıçvnde de "Yenı Sağ" ıdeolojının örtulü yandaş- lan etkın konuma gelmışlerdır Yontem farkıru bır yana koyarsak Çarlık Rusyası'nda, 1917 sonrasında, egemen ıdeolojıyı resmıleşürmek ıçın, ışçı sınıfı adına Marksıst solun yaptığı- nı, bır zarnan var kı Batı'da, Türkıye'- de ve -ışın ganbı- eskı Sovyet toprakla- nnda sermaye sınıfı adına muhafaza- kâr "Yenı Sağ" akım yapıyor Sovyet Marksızmı resmıleşmek ıçın zorlamaya başvurmuştu Yenı Sağ akımı ıse Baü'da ve bızde aynı şeyı, devleti kullanarak beyın yıkayarak de- mokratık(') bıçımde yapıyor Ne var kı egemen ideoloji yaratma gınşımın- de bızzat devlet kullanıldığı ıçın yapi- lan ış, enınde sonunda bır tur örtülu zorlamadır M arksist Sol ile Yeni Sağ'ın araç ve amaç birliği Yontemlen farklı görunse de Mark- sıst Sol ıle Yenı Sağ akımın amaçlan arasında fark yoktur İşçı sınıfı ideolo- jisini Rusya'da tek doğru ideoloji ola- rak kabul eturmek Marksıst Sol'un amaaydı, kapıtalıst büyuk burjuvaa- nın serbest piyasa ideolojisini çağdaş tek ideoloji olarak benımsetmek ıse Yenı Sağ akımın amaadır Her ıkı ıdeolojının, resmı devlet ıdeolojısı haline gelmek ıçın kullandığı araçlar arasında da tam bır benzerbk vardır Bu araçlar sıyasal partı, partı dışındakı dığer sıvıl toplum orgutlen ve devlet organlandır Hûkümet mi. iktidar mı? Bugünun dunyasında artık bırer sı- vıl toplum örgütü olarak algılanması gereken sıyasal parülenn, kendi ıdeo- lojılennı topluma benımsetmek ıçın çahşmalan. eşyanın tabıatı gereğıdır Bunun, yadırganacak bır yanı yoktur önemlı olan, partılenn, kendı ıdeolojı- lennı kabul ettırme yöntemlen ve ıçın- de çahşüklan sıyasal duzendır Sıyasal partılen, kendı ıdeolojılennı gönûl nzasma dayah olarak benımset- meye çalışma çızgısınde tutabılen du- zen, demokratık duzendır Demokra- ük düzenın ışlerhğını yıtırdığı ya da var olmadığı toplumlarda sıyasal par- tıler, kendı «ieolojılennı benımsetebıl- mek ıçın zorlama yoluna başvurabılır- ler Faşist ya da şer'ı partılenn ayın edıcı ozelhğı budur Zorlayıcıbk, o tur partılenn hamurunda vardır Doğal olmayanı, kurulurken bırer sıvıl toplum örgutü olan partılenn sonradan, örtulu ya da açık zorlama yoluna başvurmalandır Komunıst parülerle muhafazakâr parüler, bu ıkıncı gruba sokulması gereken partı- lerdır Komünist partılenn, daha ışın ba- şından devnm partısı olarak kuruldu- ğu, yanı şıddeü benımsedığı ve devletle ozdeş olduğu, o nedenle sıvıl toplum orgutu sayilamayacağı one sürulebılır Bu, yanlışür Çunku devnm tehdıdı, yerleşık düzenın zora başvurması ola- sıbğına karşı, komünist partılenn ye- dekte tuttuğu bır savunma sılahıdır, kullanılması mutlaka zorunlu bır sılah değıldır Lerun, bunu bırçok kez be- brtmıştır Komunıst parüler bır yana, devnm tehdıdını, geçen yuzyıhn sosyal demokrat partılen bıle kullanmışür llkelen arasında devnmın de yer al- masına rağmen, gerçekte komünist parüler katılımcı demokrasının, re- formcu muhafazakâr partîler ıse -on- jınlenndekı fıkır başka olmakla bırlık- te- lıberal duzenlerdekı çoğulcu demokrasının bırer sıvıl toplum orgu- tüdür Sıvıl toplum örgütü olan sıyasal parülenn hukumet olması ya da mu- halefette kahnası, fark etmez Çunku çağdaş bakışla, hukumetlenn ışlevı, devlet kudreünın demokraük olçuler ıçınde ve yasalara uygun kullanılıp kullamlmadığını denetlemek olmalı- dır Muhalefetın gorevı de bu deneü- mın etkın bıçımde yapıbp yapılmadı- ğını kollamakür Hıçbır sıyasal partı- nın ışlevı, hükumet olunca devlet kudreünın parçası hahne gelmek de- ğıldır Yasama erkıru ebnde bulunduran parlamentolann sıyasal partılerde olu- şuyor olması, hukumeün de o parla- mentodan çıkması, sıyasal parülenn -hukumet olmasalar bıle- devlet kud- reünı temsıl etmedıklen gerçeğını goz- lerden gızler Çünkü parlamento da devlet kudreünın bır parçası sayılmak- tadır Oysa parlamento, vasama teke- bnı ebnde bulunduruşuyla, gerçı dev- let kudreünın bır parçası görunumun- dedır Ama bu erkı, sıvıl toplum orgutlen toplamı olarak kullanan bır kurum olma nıtebğıyle de yasama ışı- nı, temsılı yoldan sıvıl toplumun ustle- nışının sımgesıdır DolayısıyJa sıvıl toplum, parlamento aracıbğıyla devle- ün denetçısıdır Sıvıl toplum kuramlannın gehşünl- mesınden oncekı donemde -Hegel on- cesınde- klasık sıyaset duşunurlen hem parlamentoyu, hem hükumetı, kesınbkle devlet kudreünın parçası sa- yarlardı Yargıyla bırbkte yasama ve yurutme devleün, zor gucunun tn- yumvırasıydı Oysa gunumuzde, toplumsal ve de- mokratık yapının orgunleşmesıne ko- şut olarak, devlet kudretı kavramının ıçenğı de artık değışmelıdır Bugun, sı- vıl toplum kuramcılannın buyuk ço- ğunluğu, sıyasal partılen, bır sıvıl top- lum kategonsı saymaktadır Gerçek- ten de bellı sıyasal goruşkr taşıyan ınsanlar, bır sıyasal partı şeklınde ör- gutlenırken, devletin parçası olmayı değıl, devlet kudreünın kullanıbşını denetleme konumuna gelmeyı amaç- larlar Bu nıtebklennden ötüru, sıyasal partılenn, devlet organlanndan farklı bır orgutlenme olarak algılanması ge- rekır Gerek devlet kudreü, gerek devlet, asbnda soyut kavramlardır O soyut kavramlan somuta getıren şey. zor kullanma tekeb ıle donaülmış devlet organlandır, yargıdır, jandarmadır, pobstır, ordudur, benzen devlet or- ganlandır Bu organlar arasında sıya- sal parüler yoktur Çunku partılen ortaya çıkaran neden, zor kullanma tekelıne sahıp sıvıl toplum orgutlen yaratma ıhüyacı değıldır, tam tersıne, zor kullanma tekebnın, sıvıl toplum tarafından denetlenebılmesı ıhüyacı- dır Partikr, kendi varlıklannı yadsıyor Parlamentolan ortaya çıkaran ne- denler de asbnda bu duşünceyı doğru- layıa nıtelıktedır Parlamentolar bır yandan devleün (başlangıçta hüküm- dann) zor kullanma tekebnı keyfibk- ten kurtarmak ve Sıvurlamak ıçın orta- ya çıkmışür, bır yandan da zor kullan- ma tekebnın yanı devleün gereksındığı parasal gıderlen, toplum katmanlan arasında hakkanıyetle boluşturme sa- vaşımının urunüdür Zamanla hukumdarlann yetkılen ve dolayısıyla onlann emnndekı zor gucü mekanizmasının keyfılığı sınırla- nıp parlamentolann otontesı artınca, parlamentolar ve sıyasal partîler esas ışlevlennı unutmuşlardîr Hukundar- lann yennı, her şeye muktedır parla- mentolar almıştır Bunun doğal sonu- cu olarak da hûkumdar temsılcısı olan hukumetın yennı, parlamentonun ıc- raası hukumet almıştır Sıyasal partî- ler, bu yoldan ıktıdara donuşmuşler- dır, başka deyışle sıyasal parüler, parlamentolu demokrasıyı çarpıtarak, devlet kudreünın parçası haline gel- mışlerdır Deyış yenndeyse, hükümdar oton- tesme dırenerek demokraükleşmenın yolunu açan sıyasal parüler, demokra- tıkleşmeyle ters duşen bır konuma ge- nlemışlerdır Çağdaş sıvıl toplum kuramlannın yadırgaması gereken ge- lışme budur Bu açmazdan kurtul- mak, ancak sıyasal partılenn gerçek sıvıl toplum orgutü kımlıklennı ka- zanmasıyla mumkün olacakür Sıvıl toplum orgütu kımhğıru be- nımsesınler ya da benımsemesınler, sıyasal parülenn oluşturduğu parla- mentolar, zor kullanma tekebyle do- naülmış devletin ışleyış koşullannı ve gıderlenru, onceden yasalaria bebrler- ler Artık devleün, ışlevlennı yenne geürebıbnesı ıçın, her bıreysel olayda, hukumetlenn emır ve yasa tazelemesı- ne gerek yoktur Örneğın terorle sava- şım, devleün ışlevlen arasındadır Bır teror yuvası tespıt edıldığı zaman po- bs, hukumetten emır beklemeksızın harekete geçer, sanıklan yakalar Hü- kumeün gorevı de ondan sonra başlar Pobsın, yasalara uygun davranıp dav- ranmadığı, zor kullanma yetkısının meşru sınırlan dışına taşıp taşmadığı, artık hukumeün deneümındedır Baş- ka deyışle, önce devlet kudreü kullanı- br, sonra denetlenır Nazır, bakan, komisar,vekil vb. Bu açıdan bakıldığı zaman hüku- metler, devlet çarkının bır dışbsı değıl- dır, monarşıde hukumdar adına, demokrasıde sıvıl toplum adma denet- leyıcısıdır Hukumet uyelennın unvanlan da bunu göstenr 1917'den sonra Sovyet- ler BırbğYnde kurulan hukumetlenn üyelenne komısar denmesı, bu açıdan ılgınçür Komısar, nezaret görevını, kaühmcı demokrasının sıvıl toplum örgutu olan komünıst panı adına yen- ne geürecek kışıdır Osmanlı devleünde hukumet uyele- nne nazır denmesının nedenı de aynı- dır Tek farkla Osmanb naarlan, devlet kudreünın kullanıbşına, halk adına değıl, padışah adına nezaret ederlerdı Anglo Sakson toplumlarda hukumet üyelenne secretary denmesı de aynı nedene dayanır Secretary, monarşılerde hukumdar adına, de- mokrasılerde halk adına, devlet kud- reünın nezaretçısıdır Turkçe'de vekıl ya da bakan unvanlan da aynı çerçe- vede duşunulmebdır Esas nezaretçı (hukumdar ya da sıyasal parü) adına, devlete nezaret eden kışı anlamında- dır Sıyasal partı hukümetlennın, mo- narşıden demokrasıye geçıldıkten son- ra eskı abşkanbklannı sürdurecek ıktı- dar habne gelmelen ve devleün parçası olmalan olgusu ıle bu unvanlar ara- sındakı çebşkı. temsılı demokrasının gızlı hastabğıdır Klasık sıyaset düşünurlen, huküm- dann temsılası olan hukumete karşı, denetım mekanızması olarak parla- mentoyu öngörmuşlerdır Monarşı- nın sınırlanmasında. bu ılen bır aşa- maydı Daha sonralan hukumetlenn, hukumdara karşı sorumlu olmaktan çıkarak parlamentoya karşısorumlu hale gelmesı. daha da ılen bır aşama olmuştur Hükümeün parlamento ıçınden çık- masının zorunlu olmadığı ve sadece hükümdara karşı sorumlu olduğu do- nemlerde, yasama ve yurutme erklen, hemhukuken hem fıılen aynydı Ama hukumetlenn parlamento ıçınden çık- mağa başlamasından sonra, yasama ve yurutme erklen. hukuken ayn gjbı gorunse de fıılen, çoğunluk partısınde ve onun hukumetınde bırleşmışür Bu çerçevede. parlamentolar da deneüm ışlevını sağlıklı bıçımde yenne geüre- mez olmuştur Gizli tehlike Demokraükleşme surecının gırdığı bu anü-demokraük doğrultudan kur- tulabılmek hem parlamentoya, hem hukumete daha değışık bır gozle bak- mayı gerektırmektedır Demokraük- leşmedekı ükanıkbğı asabıbnek ıçın sıyasal partılenn ancak devleti denetle- mekle yukumlu hukumet olabılecekle- n, ama devlet kudreünın yanı ıküda- nn kendısı olmamalan gereküğı sonucuna varmak kacınılmazdır Baü'da sıvıl toplum kurallan, bu doğrultuda gebşme eğıbmındedır Ne yazık kı prauğın ıbresı henuz tam ters yonü gostenyor Nıtekım faşıst ve şer'ı partılen bır yana bırakırsak, bu yüz- yılda kaübma ve çoğulcu demokrası modellennın koşe taşı olan ıkı grup partı, komunıst parülerle muhafaza- kâr parüler, yanı ıkı buyük ideoloji, kuramın ongörduğu modelı yadsıyan bır praük ıçıne gırmışür Artık tanh olan Sovyet Komünist Partısı, 1917'den kısa sure sonra kım- lık değıştırmış, devlet kudretuıın par- çası otaıuştur Gunumuzde Yenı Sağ ıdeolojıyı berumseyen bırçok muhafa- zakâr partı de 18'ıncı ve İ9'uncu yüz- yıldakı abşkanbğına dönerek, ıkudar ohnaya yonelmışür Devlet kudreü olmayı izleyen ıkıncı adım, kendı ıdeâlojısını, serbest piyasa duzenı denen fanaük akımı devlete aşılamak,devlet mab resmı ideoloji ya- ratmaktır Gunumuz toplumlanru, tek sesbbğe doğru sessizce sürükleyen tehlike budur StRECEK Kendinpişîr kendinye yöntemiyle 2001'e doğru • Kısaca dönersermaye sisteminde yapılan işlenn yüzde 9O'ı, bilimsel olmayan sıradan işler olup yine genelde kamu kaynaklan tarafından fınanse edilerek kısmen araç gerece vebüyük çapta yönetimde olan ve yönetime yakın kişilereiki aylık gelirleri kadar ek geürsağlamr. Orladoğu Teknık Boğazıçı unıversı- tclerı ıleozei vakıf ünıversnesı Bılkent le, kuruluşlanndan ben Ingılızceeğıtım ya- pılmaktadır Bunun nedenlennı ve ge- reklennı ^ımdılık bır larafa bırakalım Yabancı dılde eğıtım vapan unıversı- iclcr ıçın ılgılı vonetmelıkıe oğrencıkre bilimsel \e teknolojık gelışmelerle, ya- ban^ dıldckı bu tur yayınlan ızleyebıl- me uluslararası loplantı ve lartışmalar- da katkıda bulunabılme guç ve >eteneğı- nı kazdndırmdktır' denılmektedır Turkçe eğıtımde ıse bu amaçlar belırtıl- memıştır Bu ıkılığı anlamak olanağı yokıur Ikı grubun amaçlan farklı ıse YÖK ıçın ıkı sınıt unıversıte vardır Aynı yonetrnelıkte, kısmen yabancı dılde, kısmen Türkçe eğıtım vapan ku- rumlarddn bahsedılmektedır Bunun ıçın aranan ko^ullann ne derece >enne getınldığı tartışılacak konudur Şımdı uygulamalarda YOK yonetımmın ünı- versıtelcnmızı nereye getırdığını göre- lım Bır ulke, kendı dılınde eğıtım yapma şartıvla bazı araç gereç ve bırkaç lane burs (Turkıye'ye venlen burslann bır kısmı)vermeyıtekbfeder Hemenbırkaç bılgısayarla bır laboratuvar kurulur ve cğftıme başlanır Eğıtımın başlamasın- dan bır buçuk av sonra ' yetkılı 'şu şu derslerı bırleştınp şu adla bu dılde ders .u,m (akademık kurulda filan değıl) oğ- rencılere yeterlı ders açamadık' der Oğ- rctım uvesı ogrencılenn mağdur olma ması i(,ın kabul eder Fakal ders veren vabancılann. yuksek lısanslarını yenı bı- tırmış, askerlık gorevı yapan ve bu dıplo- ınası ıle kendı ulkesınde lıse ogretmenlıgı \apma hakkı bıle bulunmavanlar olması vc Turkıye'de bır unıversıtede >uksek lı- sans dersı vernıekte olduklan goruldu- ğunde durum ılgılılere onemle duyuru- lur Yan >ılın sonunda oğretım uyesı ünıversıtesıne ve kendısıne saygısı oldu ğunu so>ler \e bu eğıtımden çekılır Ço- zum olarak bu ülkeden araştırma ıçın gelen, genelde tatıllerde uçan ogretım n\esı ıle "yoğun eğıtım" yapıldığı sovle nır Bu uçan oğretım uyelennın kaç gun unıversıledc kaı, gun araştırma yaptık- lan vorelcrde ve>a tatıl verlennde kal- dıklan pasaport ve otel' kavıtlanndan çıkartılırsa bu eğıtımın cıddıyetı anlaşı- lır Dunyanın hıçbır yennde somurgeler- de bıle yuksek hsansmı \cnı bıtıren bır kışıye yuksek lısans derslen verdınldığı gorulmemıştır Fakat YOK "bıhmsel ve ıdan deneümı" bunu Turkıye'de mum- TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991 ITUNCER GÜVENÇ kun kılmıştır Fakat hi(,bır sorumlu bu genı, vabancılann unıversıtelenmız hak- kında neler duşunebıleceğını bır an bıle duşunmemıştır 1 Doner sermaye YÖK sisteminde bır yonetmebkie, amaç behrtılmeden faalı- yet alanlan behrtılerek duzenlenmış ve genelleştınlmışür Yasada doner serma- ye gelırlennden oğretım elemanlan av- hklan + yan odemelen + odeneklen + her turlu tazmınatlar toplamının ıkı kau kadar yuzde 200 ve 657 sayıb yasava bağb memurlar ıse katkılan ne olursa ol- sun yuzde 50 kadar faydalarurlar de- mektedır İlgılı yonetmehkte ıse sadece öğretım uye ve elemanlannın faydalana- bıleceklen belırtılmıştır Yonetmehkte fıyatlann saptanması ıçın konulan ölçütler oldukca gorecelı- dır Sonuçta doner sermayede vapılan işlenn fıyatlannı rektörler saptar Uygu- lamada ıse ışın mabyetı (malzeme, per- sonel gıderlen, yolluk ve yovmıyeler vd ) gorecelı olarak hesaplarür ve bunun ıkı katı, fıyat olarak belırlenır Sonuçta elde edılen "kâr'ın yuzde 30'u ılgılı bınm ıçın (araç, gereç mefruşat vd ), gen kalanı- nın bır kısmı en fazla yuzde 20'sı (kânn yuzde 14'u kadan) unıversıte araşurma fonuna ve gensı de oğretım üye ve ele- manlanna dağıtıbr Sağlık bınmlennde nasıl hesaplandığı pek bıbnmeyen mabyetteraynı yontemle fıyatlandınbr Faturalan odeyenler ıse Emekb Sandığı, Sosyal Sıgortalar, Bağ- Kur ve sıradan vatandaşiardır Varbklı vatandaşlar ıstedığı ogretım uyesıne has- tane ucretı dışında ozel muayenehane- lerde olduğu gıbı ayn bır ücret ödeyerek muayene olurlar Varbklı olmayanlar ıse evını, traktorunu satarak öder veya ga- zetelerde gorulduğu gıbı çocuğunu veya cenazesını rehın bırakmak zorunda ka- lır Kısaca tek taraflı saptanan ve kamu mallan kuHanılarak, devletten maaş ala- rak yüzde 100 kâr eklenerek abnan bu ucretlenn büyük bır kısmı öğretım üye- lenne ek gehr olarak odenır Kımın ne kadar aldığı ve ozelbkle yonetıcılenn al- dıklannın açıklandığı görülmemıştır Bu, devlet sırlanndan daha da sırdır Muhendıshk dallannda da durum farklı değıldır Burada ozel sektor ve va- tandaş pek araya gınnez Kamu kuru- luşlanndan proje alınarak doner serma- ye sıstemı ışletılır Sonuçta gerek sağlık gerek muhendıshk bılımknnde doner sermaye kamu tarafından finanse edılır Bunlar Emekb Sandığı, Sosyal Sıgorta- lar veya bakanhklara bağh kuruluşlar- dır YOK'un genelleştırdığı bu sıstemde bütçeden elde edılemeyen ek gebr, do- laylı yoldan bebrb öğretım üye ve yar- dımalanna, yönetıcılere sağlanır ve mıktannın açıklanmasından daıma ka- çınılır Neden açıklanmaktan çekınılır'' Sağlık kuruluşlannda dunyanın hıçbır yennde gorülmeyen, aynı unıversıterun oğretım uyesıne ek muayene ücreü odet- meden muayene etmeyen oğreüm uyele- n de vardır Kısaca doner sermaye sisteminde ya- pılan işlenn yuzde 9O'ı, buımsel olmayan sıradan ışler olup yıne genelde kamu ka>Tiaklan tarafından fmanse edilerek kısmen araç gerece ve buyuk çapta yone- tımde olan ve yonetıme yakın kjşılere ıkı aylık gehrlen kadar ek gebr sağlanır Döner sermayeden araştirma fonuna aynlan mıktar da yıne bınmlenn doner seımayeden kazandıklan oranda. genel- de tez çahşmalan ıçın bınm elemanlan- na kısmen destek olarak venbr Boylece ünıversıteler, araştırma ıçın kendin pışır kendın ye ıikesıne terk edıl- mışlerdır Bu arada devlet. bütçeden kes- üğını yıne pek kontrol edemedığı bır şekılde genelde belırlı bır sınıfa ek gelır olarak sağlamakta ve kuçuk bır kısmı- nın araştırmaya venlmesıne razı olmak- tadır Bu ek gebr de yıne kamu kaynak- lanndan ve kısmen de sağlık bınmlenn- de sıradan vatandaşlardan alınmakta- dır Vebu şekılde Türkıye 2l'ıncıyuzyıla hazırlanmaktadır —BİTTİ— POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Gençliğin Eylemi Bitmez... Gençlık eylemlerı her donemde var Osmanlıda Suhte ısyanları olmuş, bunlar ılk medre- selı ayaklanmalarıdır Fatıh donemındeyız Tanzımat- tan sonra da ayaklanmalar oluyor Sonra Kulelı vaka- sına ve otekılerıne gelıyoruz Meşrutıyet oncesıdır ikıncı Meşrutıyet'te de ayaklanmalar oluyor Bunlara eylem/ayaklanma denıyor Çunku her eylem padışaha karşı bırayaklanmadır Çalışkan ve verımlı yazar Alpay Kabacalı'nın "Tur- kıye'de Gençlık Hareketlerı adlı kıtabını (Altın Kıtap- lar) okuyorum Gençlık eylemlerını başından almış, gunumuze değın getırıyor Kıcnı yerde özetlıyor, kımı yerde konuyu genışletıyor Bu t?elge yetersızlığın- den gelıyor Herkes genç olmuştur Unıversıte oğrervcısı ıse her- kes ucundan kıyısından oğrencı eylemlerıne bulaş- mıştır Kıtabı okurken gozum geçmış yıllara kaydı Zaten Alpay da kıtabını bana ımzalarken ustune, "Tür- kıye Gençler Derneğı nın yonetıcılerınden dıye yaz- mış Türkıye Gençler Derneğı, yılların otesınden gunu- muze uzanan bır anıdır Ellı yıla yakın bır sure geçmış Şımdı dernekten kımler var, kımler yok' Içımızde en ateşlımız en heyecanlimız Şevkı Akşıt'tı, onun olumu ustunden kaç yıl geçtı? Tek partı yonetımıne karşı çıkıyorduk Gücumuzu ve tek partının gucunu bılıyor muyduk? Bugun buna cesa- ret denır, o gun bır gençlık eylemıydı tkıncı Dunya Savaşı bıtmış, çok partılı bır sıyasal yasama geçer gı- bıydık Kendımızı solcu sayıyorduk Bırkaç dergı, bır- kaç orgut çevresınde toplanmıştık Dergıler Adımlar Yurt ve Dunya, Ant'tı Dernekler ıse Dıl-Tarıh'te oğrencı derneğı, dışında Turkıye Genç- ler Derneğı Kurucuları Nabı Dtnçer, Mumtaz Gok- turk Şevkı Akşıt Orhan Çutay, Melahat Turksal, Celal Arazdı Denızcıler Caddesı'nde bır yer tutmuştuk Öğrencı- lerden Muammerın evı Derneğın oturma odası ve kı- taplığı vardı Ruhı Su turkuler oğretır, odada edebıyat tartışmaları yapardık Ahmet Muhıp Dıranas, Cahıt Sıt- kı Tarancı derneğe yakınlık gosterıyordu ilerde mo- dern edebıyatımızın onculerı olacak genç şaırler de derneğe gelır gıderlerdı Tan gazetesının yakılıp yağma edıldığı haberlerı ge- lınce faşıst gençler derneğı yıkmak ıstemışler adresı- nı tam alamadıkları ıçın Gertçlerbırlığı Spor Kulubu'ne saldırmışlardı Kulup de derneğın bıraz otesınde ıdı Eylemler duzenlenıyordu Bunlar 'Ankara'dan Istan- bul'a yaya yuruyuş' 'Yoksul koylunun ekınını bıçme kampanyası 'Altındağ'da polıklınık açarak hastaları parasız muayene etmek'tı Mamak ustunde Bayındır koyde koylulerle ekın bıçıyorduk Muhtar geldı, tepele- rı gosterdı "Bunların hepsı candarma dedı "Sız var- sınız dıye geldıler, sız gıdersenız gıdecekler Tavuk ve yumurta yetıştıremıyoruz ' Bız gıttık, candarma da gıt- tı Bakanlık emrıne alınan hocalarm yenıden ışlerıne donmelerı ıçın ımza toplandı Dernek uye ve yonetıcı- lerınden Şevkı Akşıt, Enver Gokçe, Mehmed KemaK Wlelahat Tursal ve Nuran Ertan, Nazım Hıkmetın hak- sız yere yattığını soyledıklerı ıçın komunızm propa- gandası yaptıklan 1 gerekçesıyle yargılandılar Bırkaç ay suren dava sonunda aklandılar Ağır baskılar sonu- cu Turkıye Gençler Derneğı fesıh kararı aldı (1949) Karar alınabılmek ıçın salon gerekıyordu Ankara Hal- kevı Salonu'nu Fent Celal Guven verdı Bır cesaret orneğı Alpay Kabacalı, kıtabında hemen hemen butun gençlık hareketlenne yer vermış Bır roman gıbı oku- nuyor Ben Gençlık Derneğı ustunde durduysam, o gunlerı anmak ıstedım Özgürluk barış, demokrası ıçın savaşan gençler yılların ıçınde bırbırıne uluna ula- na uzuyor Özgürluk, barış demokrası ıçın savaş bıt- mıyor Bakın bugun bıle suruyor BULMACA SOLDAN SAGA: 1 2 3 4 5 1/Burdur ılınde, Anadolu'nun Yenı- taş ve Bakırtaş dö- nemlennı aydınlatan en önemlı merkez olan höyuk 2/ Os- manblarda gece bek- çısı. Nışastalı tane- lenn su ıle kaynatıla- rak bulamaç kıvamı- na getırılmış duru- mu 3/ Hayvanı av- cılığa ahştırma ışı Kısa saplı odun bal- tası 4/ Turk muzı- ğmde 'usuP anla- mında kullanılan sözcuk Oylum- lu 5/ Zırhlı araçlara karşı yakın sa- vaş suasında kuUanılan hafif sılah Hıcap 6/ Hububat tozu Ergıme durumundakı madenlenn yuzeyınde toplanan madde. 7/ Gülünç bır bı- çımde gıyınıp suslenen kadın. Iran- da tarıhı bır kent 8/ Makıne yağı Şnrde ıkı ya da daha çok dızeden oluşan bınm 9/ Dahıl Kızlık za- n YUKARIDAN AŞAGrVA: 1/1278-1918 yıllan arasında Avru- pa'da, özellıkle Avusturya'da saltanat suren krallık hanedanı 2/ Baston Tıp dılınde ıdrar salgısının azalmasına venlen ad. 3/ Bır meyve... Çıft dırekb ve yelkenh bır gemı. 4/ Sahıp... Dun- yanın en eskı ve en kutsal sayılan kentlerınden bırı 5/ Kumaş uzerıne yapılan ışleme. 6/ Karışık renklı Yemek Bır bağlaç, 7/ Yalvaran, rıca eden Orta Asya'da yaşayan Şamanıst Turk- ler arasında çeşıtlı seylerden anlam çıİcartarak bakılan fal 8/ Gemınm saattekı hızım anlamak ıçın kullanılan aygıt 9/ "— olduysa mıllet şaruna noksan gelır sanma / Yere duşmekle cev- her sâkıt olmaz kadr u kıymetten" (Namık Kemal) Taraf İLAN BODRUM ASLİYE HUKUK MAHKEMESt 1987/712 1991/265 Davacı Hazıne vekılı Bodrum Yahşı köyu Yalı mevkunde 59 par- sebn tapularaa tespıtı sırasında devleün hukum ve tasarrufu altında bulunan kumsal alanında tapuya bağlandığını, bu nedenle kumsal alana aıt kısmın tapu kaydmm ıptahne ve tesal dışı bırakılmasına, üzerındekı yapının kal uıe karar venlmesı ıçın davalı Lütfîye Değer, Cavıdan Tüfekçı, Lutfı Batış, Nejat Aydın Çağkan, Penev Ennç öz- bılen, Ahmet Hulusı Azgezer, Emıne Leyla Tanış, Huseyın Morah aleyhıne açılan davanın yapılan yargılaması sonunda Yahşı Köyu Hortma mevkn 3 pafta 59 parselde kayıth gayrıraenkulun14 3 1991 tanhlı bıhrkışı krokısınde behrtılen 270 m"hk kısmın kumsal alan olarak tescıl dışı bırakılmasına, ıptal edılen kumsal alan ıçensınde kaldığı behrtJdıgınden tapusunun ıptah ıle kumsal alan ıçersınde kalan baraka tıph 15 nV'hk bınanın ve önündekı beton kaplı 85 m2 'hk Çar- dak'ın kal ıne karar venldığınden davalılardan Lütfıye Değer, Cavı- dan Tûfekçı, Lutfı Bakış, Penev Ennç özbılen, Ahtnet Hulusı Azgezer ve Emıne Leyla Tanış'ın bütun aramalara rağmen adreslerı tespıt edılemedığınden ılanen (karann) teblıgıne karar venlmış olmakla Mahkememızden venlen 20 6 1991 tanh ve 1987/712 esas, 1991/265 karar sayılı ılanın gazetede yayımlanmasından ıtıbaren 15 gun ıçın- de temvız edebıleceğınız aksı takdırde hukmun teblığ edılmış sayıla- cağı ılan olunur 25 5 1992
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear