29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 TEMMUZ1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Kadinlarin prOtestOSU - Güney Kore'deka- dınlara yönelik saldırı ve tecavüz olaylarının giderek artış gös- termesi ülkede tedirginJik yarartı. Kadınlar, saldırıları önlemek amacıyla önceki gün yiirürlüğe giren >asanın yetersizliğinden vakınırlarken, hükümet yetkilileri de giivenlik öniemlerinin art- tınldığını açıkiadılar. (Fotoğraf: Reuter) Eskişehir'de su paniği ANKARA (AA) - Eskişehır-Jn şebeke suyunda vapılan tahlil- de sııda hiç bulunmaması gere- kcn niıril \e amonyak yüksek do/da bulundu. Eskişchir Anadohı Ünivcrsiıc- si İ-'cn-Edebıjaı Fakültesi Dck.ını Prol'.Dr. Ersoy Can- kiher. uıptığı jçıklamada. şc- lıir şebeNİnın 32 ayrı yerindcn alııuın numunelcrde. kullanıla- bılirlik açisindan asla bulun- maması gcreken nitril \c ampmoğa rastlandığını bildir- di. İçme suyuna lağım kanştıgı ıddıa cdildi. 'Yüzer restaurant' yüzemedi - Ha- «aii'vi etkisi altına alan ntosinı yağışlan günlük yaşamı olum- suz > önde etkiliy or. Bölgenin ünlü \ üzer restaurantı "Ho Tav" da yağmurdan payını aldı. Nehrin taştnası ü/erine dubaları su al- tında kalan >üzer restaurantın. biiyük bir revizyondan sonra kullanılabilir halc geleceği kaydedildi. Yoksulluğun faturası kadınlara ANKARA (AA) - Hacettepc Lnivcrsıtcsi Sosyal Hizmetler Yüksckokulu öğrctim üyesi Yrd.Doç.Dr. Çiğdcm Ankan, c\lılik süresince kadınlann \iizde 84"iinün sık sık tokaıla- nırkon. > iizde 70'inin yumruk- landığını. yüzde 43"ünün ise iıastanclık olana kadar dövül- diiğünü bclirtti. Çığdem Arıkan, Ankara"daki I üm sos>al yardımlaşma ve da- yanışma vakıflanna başvuran loplam 161 kadın üzerinde vaptığı araşıırmanın 5 yil sür- dürdiieünü bildirdi. İ ş b a ş a dÜŞÜnce - YeniDelhTdeTIRşoförlerinin başlattığı grev. ülkede taşıma sektörüne büyük bir darbe vurdu. Eşy alannı bir yerden başka bir yere götürmek isteyen Yeni Del- hililer, babadan kalma usul ile öküzlerin çektiği araçları kulla- nıyorlar. Kamyoncular ise hükümetin uyguladığı verginin azal- tümaması halinde kontak açmayacaklarını açıkiadılar. HABERLERIN DEVAMI Çiller geçer MBaştaraft 1. Sayfada tşadamlan tepkilerini "Biz bun- ları zaten biliyoruz, okunması- na gerek yok" sözleriyle dile ge- tirdiler. Süresinin dolması ûzerine protokolü okumasmı tamam- îayamadan konuşmasını kesen Inönü, bu kez iş adamlan tara- fmdan iş güvencesi yasasına iliskin elesürilere hedef oldu. Işadamlan Inönü'ye "Bir ta- raftan sosyal devlet dünyada çöktü diyorsunuz, Türkiye'nin de serbest piyasa ekonomisine geçtiğinden bahsediyorsunuz, diger laraftan ise, iş güvencesi yasasını çıkarmak istiyorsu- nuz, bu çelişkiyi nasıl açıklarsı- rûz?" biçiminde soru yöneltti- lcr. İnönü'nün bu soruya yarut olarak sadece "Endişelenmeni- ze gerek yok dengeyi tutturaca- ğız" dediği öğrenildi. tşadamlan, fnönü'nün ko- ntışmasının. özellikle Demirel ve Çiller'e kjyasla içerik açısın- dan daha az detay taşıdığını söylediler. tnönü, Dünya Eko- nomik Formu'ndan çıktıktan sûnra "Başbakan Demirel'in yapüğı gibi" bir basın toplanüsı düzenledi. tnönü, burada iş gü- vencesi yasasırun yeniden ko- misyona götürülmesiyle ilgili görüşünü soran ve "Yoksa bu tâsan buzdolabına mı kaJdırıl- A?" diyen gazetecilere, "Yok canım. Bizim bakanlanmızjn hiçbiri buzdolabı gibi soğuk de- ğildir. Aksine, hepsi sıcak in- sanlardır. Bu mesele halledile- cektir" biçiminde esprili bir yarut verdi. İnönü'den sonra, ekonomi- dWı sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller kürsüye geldi. Çil- ler, iktidarlannın ilk altı ayında ekonomiyle ilgili vaadlerini Önemli ölçüde yerine getirdikle- rini, enflasyonu düşühip büyü- rneyi hızlandırdıkiannı söyledi. Ancak, başta özelleştirme ol- rriak üzere bu dönemde, bazı könuJarda bekJenilen hedeflere ujaşmada gerekli performansı gösteremediklerini belirten Çil- ler, bundan sonraki dönemde kamu fınansmanının kontrolü- nün daha kolay olacağuu bil- dirdi. •rÇiller, daha sonra başlayan panelde eski DPT müsteşan AK lîgrel ile tartıştı. Tigrel'in, ".Hükümetin bu performansla h«deflerine varamayacağı ve eafiasyonda hedeflepen raka- mın gerçekçi olmadığı" yolun- dİaki sözleri Çiller'i kızdırdı. Tansu Çiller, "Enflasyondaki d^şüşün konjonktürel olmadığı- rft, yıl sonunda geçen yıbn altın- 4« bir enflasyon oranının ger- çekleşeceğini" vurguladı. Paneli degerlendiren iş; adamlan, "ÇiUer hocalığı ile bastırdı" yorumunu yaptılar. Paneli izleyenler, özel sektörün en aandan sonbahara kadar, Çiller'e destek verme eğilimin- <te olduğunu ifade ettiler. Toplantı sonrasmda eski TÜ- StAD Başkanlanndan Feyyaz Berker ile ayaküstü sohbet eden Çiller, Berker'in "Sen ocak ayında yaptığın basın toplantı- stiıda söylediklerini video ola- rak izlet. İnsanlar enflasyon konusunda söylediklerinizi ıinutuyor" sözlerine şöyle kar- şıhk verdi: "Enflasyonun düşeceğini ilk 4ylardan itibaren hep söylüyo- rpm." Berker, Çiller'e, her ke- Simde enflasyonun yükselme endişesıni içeren psikolojik bir beklenti olduğunu hatırlattı. Çiller ise, "îşte bunu brmak la- âm. Îşte bunun için ben yap- rham gereken şeyi yaptım ve DİE'den önce enflasyon raka- mım açıkladun. Amacım bek- lentileri bir an önce kırmaktı" tarşılığınj verdi. Genel değer- lendirmelerde, Devlet Bakanı Çilleı'in isadamlanndan "ge- çer not" aldığı gözlendi. GTJNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ' : SAVAŞ YILLAMNDA BÎR SÜRGÜN Kemal Sülker 10.000 lira (KDV içinde) Ç^ğdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul ÖdemeH gönderiJmez. • Baştarafi 1. Sayfada önce Bismillahirrahmanirrahim (Esirgeyen ve bağışlayan Tanrı adına) diye başlıyordu. Bu geleneği bilenler, kuşkusuz irkildiler: Laik cumhuriyetin başbakanı yeni bir başlangıcın ilk ışaretini mi veriyordu? Belki de laik cumhuriyette bun- dan böyle kimi toplantılara, törenlere, görüşmelere Bısmıllah ile başlanacaktı. Demirel, telefonun bir ucunda, sorumuzu gülerek ya- nıtladı: Şöyle oidu. Basın toplantısında sualler sordular, sordular. Bitti sualler. Tam kalkacaktım. Birisi fırladı. TÖ'nün imza hakkının kendinde olduğunu ifade eden son demecini sordu. Yeniden başhyoruz anlamma, 'Bismillah' dedim. Yeni bir şeye başlarsın ya, işte o manada." Başbakan imza skandalının kabak tadı vermeye baş- ladığını görüyor. Tartışmalara değinirken "havanda su dövüldüğün- den" söz ediyor. Oyle ki tartışmalar artık bireyselliğe dönûşmüş, "dedim-dedi" havasına girmiş. istanbul'daki son basın toplantısında söylediklerini bize kısaca yinelemekle yetiniyor, TÖ'nün imzaya hak- kı olduğunu kanıtlayacak tek bir anayasa maddesi göstermesini istiyor. "Geçmişten bir örnek gösterse ya... Sunay zamanın- dan, Korutürk, Bayar zamanlanndan, hatta Kenan Evren zamanından..." diyor. Son anket: İndirin! Oysa Başbakanı imza skandalını tazelemek için aramamıştık. Amacımız başka bir noktaya değinmekti. Kimi gazetelerle gazetecilerin desteğini alan TÖ, hak- sızlığa uğrayan bir kişiydi sanki! Belki de yeni bir siya- sal strateji uyguluyor; mazlum, masum bir kahraman olmanın yolunu arıyordu. Demirel yine hafifçe güldü. "Ama bu hafta başında bana verilen -PİAR araştırma grubunun- anket sonuç- ları tam tersini gösteriyor" dedi. Kimi yayınlarla Çankaya'nın üstün çabalarının Tö'yü masum ve maz- lum insan kımliğine getiremeyeceğini Demirel, şöyle açıkladı: "Halkın yüzde 45'i artık 'indirin' diyor. Daha önceki anketler; tam altı ay yüzde 30 'indirin', yüzde 30 'şimdi- lik yerinde kalsın', yüzde 30 da 'dokunmayın' diye sonuçlar verdi. İmza olayından sonraki son anket ise, yüzde 45 'indi- rin' diyor. Yüzde 30'lardan, 33lerden birden yüzde 45e sıçrama görülüyor. Son ankette yüzde 33 'şimdi- lik dokunmayın' derken, geriye kalan yüzde 22 'şimdi- lik askıda bırakın' diyor." Böylece TÖ'yü artık Çankaya'da görmek istemeyen- lerın sayısında önemli bir artış gözleniyor. Düne oran- la bugün "antipati" olgusu giderek büyüyor. İmza skandalının TÖ'ye yaramadığı ortaya çıkıyor. Başbakan'a göre, TÖ'nün "her yaptığı falso." Gaze- telerin, yüzde 21.75le Çankayaya çıkan insana, orada ne işin var diye sormamasına hayret ediyor. Havaalanlarından TÖ'nün resimlerini indirenleri el- bette kınamıyor. Şöyle diyor: "Ne zamandan beri cumhurbaşkanlannın resimleri havaalanlarına konuldu? Yoktur. Oralarda bir tek insa- nın, o da büyük Atatürk'ün resimleri olabilir. Gazete- ler, 'TÖ'nün resimlerini indırmeyin' diyorsa oralar resim galerisine doner. Olur mu böyle şey?" GAP'ta 24 temmuzdaki büyük törene TÖ'nün çağrılıp çağrılmayacağı sorularını, "Daha vakit var'' diye kar- şılıyor. Demirel. Okluk'tan ağır tahrikler gelmezse TÖ olayı- na bir süre ara vermeye kararlı. Azeriler yaraları sarıyor UBaStarafil.Sayfa& Nahçıvamk-.n çevres.ndeki gurlemelenyle zaman zaman tr- stratejik toplar hâlâ Ennenile- kilerek çay içip kaymak yiyor, rin elinde. Bu tepelerden ve kahvaltımıa yapıyoruz. Sohbet kente gjren çıkan tüm araçlar sırasında rütbesiz komutaruar yOğun ateşe tutuluyor. Çarpı- •Şımdi Akdam'a kadar eskisi şanlann arasında 17 yaşındaki kadar top güllesi düşmüyor. gençlerden tutun, 60 yaşındaki Günde ancak bir ıki tane. Çün- dinç dedelere kadar her yaştan kü Ermenilerin elindeki bazı insanlar. Çarpışmalar sırasında stratejik mevzileri geri aldık. Azeriler zaman zaman önemli Inşallah yakmda Askeranagi- mevzileri ele geciriyorlar. receğiz ve Akdam'm güvenliğı- Ancak buralarda tutunamıyor- ni sağlamlaşuracağız" diye bu ıar. Örneğin Akdam'a geldiği- rahathğın nedenini açıklıyor- mizde Askeran'a yolu açan Iar. Akdam'da kapalı pazar ye- Ketik kenti ile çok önemli stra- ri Ermenilerin top güllelerine tejik mevki konumundaki Pir hedef olmuş. lOOmetreuzunlu- Ve Karakaya tepelerinin Erme- ğundaki tek katlı koca bina nilerden alındığı müjdesi gel- tamamen yanmış. Halk, hara- mişti. Birkaç saat sonra siper- beye dönmüş binanın etrafmda lerden dönen askerlerin tepele- meyvesini, sebzesini satıyor. rin tekrar Ermenilerin eline Kahvehaneler açık, taksiler işli- geçtiği Ketik'e ise gjrilip sonra yor... geri çıkıldığı haberi, komutan- Karabağ'da hâlâ silahlar ko- lan sessizliğe boğuyor. Ak- nuşuyor. Bir tarafta Ermeniler dam'ın hemen girişindeki Karabağ'ın yüksek tepelerin- komutanlık binasının önü ana den çevredeki Azeri yerleşım babalarla dolu. Bir yaşlı kadın, birimlerini yoğun top ve roket komutanlara cepheden kacan ateşine tutarken, karşı taraftan oğlunun cezalandınlmaması Azeri Türkleri Karabağ'daki için yalvanyor. Bir yaşlı baba Ermeni mevzilerine karşı saldı- oğlundan haber almaya çalışı- nlannı sürdürüyorlar. Ermeni- yor. Bir diğeri günlerdir haber ler eski sınırlanna dönmedikçe alamadığı oğlunu göreceği silahlann susması çok uzak bir umuduyla cepheye giden ara- olasıhk olarak görülüyor. balara binmeye calışıyor. Ara- Çarpışmalar son birkaç haf- ıa n nda Akdam'a birlikte geldi- tada Akdam, Terter ve Akdere ğjm^ bir de Türk var. Hol- çevresındeyoğunlaşıyor.Akde- îandadan kalkıp iki ay önce re çevresınde Azeri askerleri iç kansını, ailesini bırakıp Ak- bölgelere kadar ilerlemişler. dam'a çarpışmaya gelen karde- Ancak Azeri ordusu, Ermenile- •*--• " -"-----— Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. NESLtHAN YA VAŞ rin geri çekilmesinin askeri bir taktik olabileceği düşüncesin- den hareketle ihtiyatlı davranı- yor. Buna karşın cephenin geneline bakıldığında Azerile- rin son günlerdeki başanlan somut olarak gönilebiliyor. Son haftalarda Ermenilerin el- lerindeki 56 yerleşim biriminin şimdilik 32'si Azeri Türklerince geri alınmış. Hatta ortahkta Azerilerin önümüzdeki günler- de büyük bir karşı saldın başla- tacağı söylentileri dolaşıyor. Ancak saldı nnın nerede ger- çekleşeceği bilinmiyor. Karabağ'da çarpışmalann şiddetlenmesi basın mensupla- nnın bölgede bulunmasını da zorlaşunyor. Geçen hafta Azerbaycan televizyon muha- birinin Ermenilerce vurularak öldürülmesi, ilgililerin bazı böl- gelere basın mensuplannı sok- mama karan almalanna yol açmış. Çarpışmalann yoğun ol- duğu Akdam, Terter ve Akdere kentlerine gazetecilerin girme- lerine izin verilmezken, yalnızca Gubatlı, Zengilan ve Kazak bölgelerine girmelerine izin ve- riliyor. Bu kentler daha çok Ermenistan ile Azerbaycan" ın şınır bölgelerini oluşturuyor. Özellikle Zengilan ve Gubatlı cevresinde durum oldukça ger- gin. Ermeniler, Karabağ'a La- çin'den açılan koridora karşılık Azerbaycan'ın Zengilan bölge- sinden saldınya geçerek Naha- van'da koridor açacaklan dü- şüncesiyle bu bölgeye askeri yığınak yapıyor. şını anyor. Türk gönüllünün Nahçivanik'te çarpıştığı belirle- niyor. Komutanı. "Bilirem, gayretli çocuktur" diye onur verici sözler söylüyor. Kardeşi- ni arayan ağabey ise sinirli. "Allah masaya akıl koyup kar- deşime ne kadar istersen al demiş. O da hepsini almış" diye söyleniyor. Bu konuşmalar sü- rerken akla Ankara'da kendisi- ne 6 çocuğunu cepheye savaş- mak için nasıl gönderebileceği- ni soran bir vatandaşa Azer- baycan Cumhurbaşkaru Elçibey'in söyledikleri geliyor: "Biz asker istemiyoruz. Sonra bunun altından kalkamayız. Çünkü hiç farkına varmadan olayı Müslüman-Hıristiyan kavgasına dönüştürdüler. Bu da çok tehlikeli bir durum. Siz yinedesağolun." Bu kez Terter'e geçiyonız. Terter'de halk gününü, ya çok katlı bina kenarlannda ya da top güllelerinin ulaşamadığı meydanlarda geçiriyor. Zaman zaman kente düşen gülleler ne- deniyle halkta korku hâkim. Askeri kesim ise hareketlilik içinde. Tanklar, kamyonlar caddelerden hızla gelip gidiyor. Moraller yüksek. Çünkü çar- pışmalarda Azeri askerleri üs- tünlük sağlamış durumda. Son iki haftada çoğu Ermenilere ait Margıışavan, Talış, Maraga, A-şağı Çayh. Yukan Çayh ve Ağdakent Ermenilerden alın- mış. Şimdi sıcak çatışmalar bu kentlerin cevresinde sürüyor. Daha önce Ermenilerin Terter'- in hemen girişine kadar sokul- duklannı anlatan askerler, Ter- ter'in Ermenistan tarafındaki girişinde üzerinde Lenin portre- sini taşıyan delik deşik olmuş tabelayı gösteriyor. Terter'e ge- lişimizden hemen önce 5 top güllesi düşmüş ve 5 ev yanmış. Olü ve yaralı olmamış. Terter'- den 8 kmTik uzaklıktaki 17 ha- ziran günü Azerilerin eline ge- çen Marguşavan'a gitme isteği- miz zorla kabul ediliyor. Bir- kaç kilometre yol aldıktan son- ra top ve silah sesleri giderek yakınlaşıyor. Yol boyunca ma- yına çarpıp yanarak kullanıl- maz hale gelmiş tank. zırhlı araç ve kamyon kalıntılannı ge- çerek Marguşavan'a ulaşıyo- ruz. Ermeni kenti tamamen boş. Top mermisine hedef ol- mamış bina kalmamış. Tüm binalar ya yanmış ya da bir kıs- mı çökmüş durumda. Kent Azeri askerlerince mayın temiz- liğinden geçirilmiş. Ancak hâlâ patlamamış mayınlara rastlanı- yor. Bu nedenle karayolunun dışında tek sıra halinde bir ön- dekinin bastığı yere basarak ilerlenebiliyor. Boş kentte ağır makineiiier, kaleşnikof, top ve art arda patlayan roket sesleri birbirinegiriyor. Azeri askerleri sırayla siperlere gidip savaşı- yor. Siperlerden gelenler ise sa- vaşın yorgunluğunu çay. ek- mek ve meyveyle kann doyu- rup biraz uzanarak gidermeye çalışıyor. Sabah saatlerinde ikı Ermeni tankını topla vurdukla- nnı anlatan askerler daha son- rada Ermenilerin tanklan vu- ran top bataryasıru vurduklan- nı anlatıyor. SSK yöneticileriiıe 5 yıl hapis istemi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - SSK yöneticileri hakkında Çalışma ve Sosya! Güvenlik es- ki Bakanı İmren Aykut'un kur- duğu SİSATEV Vakfi'na ayn- calık sağlayarak, görevlerini kötüye kullandıklan ve kuru- mu zarara uğrattıklan gerekçe- siyle dava açıldı. SSK eski genel müdürleri Mehmet Karadu- man ve Zafer Yalçın Sayın ile yönetim kurulu üyeleri Enver Toçoğlu, Zeki Çakmakçı, Cen- giz Karahan, Akdemir Akmut \e Mehmet Emin Sungur'un, bu olay nedeniyle 5'er yıl hapis cezasına çarptınlmalan istendi. Aynı olay nede^iyle, Çalışma ye Sosyal Güvenlik eski Bakanı İmren Aykut hakkında, SSK yöneticileri hakkındaki dava- nm açılmasına da olanak sağla- yan bakanhk teftiş kurulu ra- poru, gerekli yargılamanın yapılabilmesi için Aykut'un do- kunulmazlığının kaldınlması istemiyle Başbakanlığa gönde- rilmişti. Başbakanlığın, Aykut hakkında dosyayı, ANAPTi es- kı bakanlar Mustafa Taşar, Ercüment Konukman ve Halil Şıvgm için uygulanan yöntem- le, yakın bir tarihte TBMM'ye göndermesi bekleniyor. Bu prosedürün tamamlanması ha- nedeniyle Yüce Divan yolu açı- lacak. • AnkaraCumhuriyet Başsav- o Vekili Özden Tönük'ün ha- zırladığı ve nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi"ne gönderilen id- dianamede, sanık SSK yöneti- cilerinin, Aykut'un kurduğu SİSATEV Vakfi'na, büyük pa- rasal olanaklar sağlayan ihale- leri usulsüz bir biçimde verdik- leri ve bunun sonucunda da kurumu zarara uğrattıklan öne sürüldü. SSK'nın Ziya Gökalp Caddesi'ndeki işhanında bulu- nan otoparkının da vakfa, iha- leye çıkanlmaksızın 1989 yılın- da aylık kirası 5 müyon liradan kiraya verildiği belirtilen iddia- namede, "SSK'nın Üsküdar Zeynep Kamil Hastanesi'nin karşısında bulunan 27 bin 788 metrekarelik arsası ise mevcut arsayı kullanan kiracınm, kira sözleşmesinin uzatılmaması ne- deniyle 1989 yılı kasım ayında arsayı tahliye etmesinden son- ra. SSK yönetim kurulu tara- fından bu arsa ŞÎSATEV'e açık arttırma sureti ile kira ihalesine girilmeden kiralanmıştır" de- nildi. SSK'ya bağlı sağlık tesisleri- nin verimli ve kaliteli hale geti- rilmesi amacıyla kurum hasta- ünde, Aykut hakkında, SİSA- nelerinin yapanadığı bilgisa- TEV Vakfı'nın uygulamalan yarlı tomografi, ultrasonografi. radyoloji ve nükleer tıp tetkik- lerini yap-işlet-devret modeline göre ihale edilmesinin kararlaş- tınldığı belirtilen iddianamede, "Ancak, SİSATEV Vakfı'nın 26 eylül 1989 tarihli teküfı üze- rine. SSK Genel Müdürlüğü Önerisi doğrultusunda. bu iha- leden vazgeçilerek, bu konuda vakıf ile sözleşme imzalanmış- tır. SSK'nın SİSATEV ile ihale açmaksızın imzaladığı 3 kasım 1989 tarihli bir başka sözleşme- de ise, SİSATEV'e ait merkez- de yapılacak tetkiklere ait be- dellerin her ay sonunda vakıf tarafından düzenienecek fatu- ralara istinaden fatura tarihin- deki Avrupa para birimi (ECU) karşılığında hesaplanmak sure- tiyle ödeneceğinin kararlaştınl- ması, SSK tarafından yakfa yapılan ödemeleri her a> itiba- riyle önemli ölçüde arttırmış- tır"^örüşüne yer verildi. SlSATEV'in SSK ile imzala- dığı sözlesmelerdeki taahhütleri- ni de yerine getirmediği öne sürülen iddianamede, "Vakıf, taahhütlerine karşın Ankara Hastanesi bünyesinde kurulu görüntüleme merkezinde rad- yoloji ünitesi kurmamış, sözleş- meye aykın bu durum bilindiği halde bu sözleşme SSK tarafın- dan geçerli kabul edilmiştir" denildi. Stefan'ın kılıcını, Romanya Dı- şişleri Bakanı Adrian Lestase göıürdü. 400 yıl sonra • Boştarafi 1. Sayfada ya Dı- şişlen Bakanı Adrian Lestase, kılıcı, "aziz" unvanı verilen Ste- fan Cel Mare için bugün Ro- manya'nın kuzeyindeki Putna Manastın'nda düzenienecek törende sergilenmek üzere ülke- sinegötürdü. Topkapı Sarayı Müzesi yet- kililennın verdiği bilgiye göre 15. yuzyıla ait kılıç. yaklaşık 400 yılı aşkın bir süredir müze- nin silah seksiyonunda sergile- niyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da geçen cuma günü müzeyı ziyaret ederek incelediği Stefan'ın kılıcını ülkelerine'go- lürmek için Rumenler uzun bir süredir hükümet düzeyinde gi- rişimlerde bulunuyordu. Ru- menler. Türk hükümetine. "Siz kılıcı bize verin, biz de Ro- manya'daki Türk eserlerini size verelim" demiş. ancak bu teklif Türk hükümetince reddedil- mişti. 24-26 haziran tarihlerin- de düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi top- lantısına katılmak üzere İstan- bul'a gelen Romanya Cumhur- başkanı lon lliescu, konuyu yeniden gündeme getirdi. llies- cu. Başbakan Süleyman Demi- rel ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'e kıhcın Romanya apsın- dan taşıdığı önemi dile getirdi. Bu kez yanıt biraz daha olum- luydu. Demirel ve Çetin'in iste- ğiyle konu Bakanlar Kurulu'- nda ele alındı ve kıhcın "sergi- lenmek üzere" Romanya'ya gönderilmesine karar verildi. Romanya Büyükelçiliği Baş- kâtibi Valeriu Veliman, 2 tem- muz günü kılıcı Romanya'da teşhir etmek için bir süre önce Türk hükümcti ile temasa geç- tıklenni doğrulayarak Cumhuj riyet'e konuyla ilgili şu bilgileri verdi: "Romanya. 1457-1504 yıllan arasında yaşayan ve Moldova'- da tahtta kaldığı 47 yıl içinde Hristiyanlık kalesinin korun- ması için mücadale eden Boğ- dan Voyvodası III. Ştefan'a kısa bir süre önce 'azizlik unva- nı' verdi. Bu amaçla 2 Temmuz 1992 günü, Romanya'ııın kuze- yinde yer alan Putna Manas- tın'nda bir kutlama töreni düzenienecek. Biz Romanya olarak Stefan'ın Türkiye'de bu- lunan kılıcını bu törende sergi- lemek istiyoruz. Bu gerek Romanya halkı için, gerek Tür- kiye ile Romanya arasındaki dostluk ilişkilerinin pekişmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu kılıa 2 temmuz günü ülke- mizde yapılacak törende gör- mek istiyoruz. Romanya ola- rak Stefan'ın kıbcını ülkemize götürmek arzusundayız. Türk hükümetinin bu talebimize olumlu bakmalan ve sergile- mek için götürmemize izin ver- meleri 'Türkiye'nin Romanva'- ya yaptığı büyük bir jest'tir." Dünya Ekonomik Forumu'- na katılmak için dün sabah İs- tanbula gelen Romanya Dışiş- leri Bakanı Adrian Lestase akşam ülkesine dönerken Ste- fan'ın kılıcını da götürdü. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada yasa ile uygun bulunan uluslararası anlaşmayı onayla- yıp, yayımlıyor. Yetki bu kadar! Uluslararası anlaşmaları kimlerin imzalayacakları ko- nusunda iki yasa ve bir de yasa gücünde kararname yü- rürlüktedir. Yasalardan biri 1963 yılındaçıkarılan 244 sayılı "Millet- lerarası Anlaşmalann Yapılması, Yürürlüğü ve Yayım- lanması ile Bazı Anlaşmalann Yapılması için Bakanlar Kuruluna Yetki Verilmesı'•" başlıklı yasadır. Bu yasanın 1.maddesinde,"milletlarası anlaşmalann parefe edilmesi, imzalanması" için bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkarılacağı yazılıyor. Bu madde de şöyle bitiyor: - Bu kararnameler Resmi Gazete de yayımlanmaz. Hiç kuşkusuz, Bakanlar Kurulu böyle bir kararname çt- karmıştır. Ancak bu kararname, Resmi Gazete'de yayım- lanmadığı için kararnamede ne gibi hükümler getirilmiş- tir, bunu bilmeye bizler için olanak yoktur. Bu kararna- meyi, cumhurbaşkanı da başbakan da yetki ve görevieri gereğincebilirler. Bu konudaki ikinci yasa, 1969 yılında çıkarılan 1173 sa- yılı "Milletlerarası Münasabetlerin Yürütülmesi ve Koor- dinasyonu Hakkındaki Yasa "dır. Bu yasa, 244 sayılı yasanın bir maddesini de değiştir- miştir. Bu yasanın 1. maddesi şöyle başlıyor: - Milletlerarası Hukuk ve Anayasa gereğince cumhur- başkanının ve başbakanın yetkileri saklı kalmak şartıy- la... Bu koşul ile uluslararası anlaşmalar. bu anlaşma ön- cesi "temas ve müzakereler" Dışişleri Bakanlığfnca yerine getiriliyor. Anlaşmalar da Dışişleri Bakanlığı ve il- gili bakanlıklarla işbirliği içinde sorumlu bakanhk veya "merci eliyle'' yapılıyor. Yasanın 1. maddesinin 5. bendinde geçici görevle uluslararası anlaşma imzalayacak yetkililerin "hüküme- tin emir ve talimatını Dışişleri Bakanlığı kanalıyla" ala- cakları yazılıyor. Bu yasada da "Uluslararası anlaşmaları cumhurbaş- kanı imzalar" diye hiçbir açıklık yok. Bu iki yasa dışında 1983 yılında Özal hükümetince çıka- rılan 13.12.1983 gün ve 189 sayılı yasa gücündeki karar- name, 1173 sayılı yasanın bukararnameyeaykırı hüküm- lerini kaldırırken yasanın "uluslararası kuruluşlarla iliş- kilerin yürütülmesi" ile ilgili maddelenni saklı tutuyor. Bu konudaki "pozitifhukukkurallan"anayasası, yasa- sı ve kararnameleri ile bunlardır.. Cumhurbaşkanı özal, "Gerek anayasa ve ilgilikanun- lanmıza, gerek uluslararası hukuka göre cumhurbaşka- nının, başbakanın ve dışişleri bakanının herhangi bir yetki belgesine gerek olmaksızın " anlaşmayı imzalaya- caklarını söylüyor ve yetkinin "kanunen ve teamülen" bulunduğunu ileri sürüyor. Anayasada böyle bir yetki yok, 244 ve 1173 sayılı yasa- lar ile 189 sayılı yasa gücündeki kararnamede de böyle bir yetkiyi düzenleyen maddeler yer almıyor. Anayasa, hiç kimse ve organın "kaynağını anayasa- dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağım" açık açık yazıyor. Siyasal rejim, "başkanlık sistemı'"ne değil, cumhur- başkanına simgesel yetkiler tanındığı, başbakanın ve hükümetyetkilerinin etkinliğine dayalı "parlamentersis- tem"dir. Busistemde Bakanlar Kurulu, "hükümetin ge- nel siyasetini" saptar, başbakan da bu siyasetin yürütül- mesini gözetir. Bu sistemde, cumhurbaşkanları değil, başbakanlar, etkili ve yetkrtidirler. Cumhurbaşkanı, gerçi anayasaya göre "devletinbaşı" dır, bu özelliği nedeniyle "Türkiye Cumhuriyeti'ni tem- sil" eder. Ancak "devletin başı ve temsilcisi" olarak kul- lanacağı yetkiler, anayasada tek tek sayılmıştır. Bu yetki- ler arasında "uluslararası anlaşmaları imzalama yetki- si" yer almıyor. Uluslararası anlaşmaların kimler tarafından, nasıl im- zalanacağı konusunda çıkarılan yasalarda da böyle bir yetki yer almış değildir. Sayın Özal, başbakanlığında "Davos toplantılarını"bir holdingi devreye sokarak "Dışişlerinin dışında" yürüt- müştü. Bugün de Başbakan Demirel, KEİB toplant/larını "Cumhurbaşkanı'nın dışında" yürütüyor. Olan bu.. Anayasal ve yasal durum da böyle... Memura en az 2 milyon • Baştarafi 1. Sayfada deflerinin gerçekleşmesini çok zorlayacaktır" dediler. Bakanhk bünyesinde yapı- lan çalışmalarla çok sayıda seçeneği içeren tablolann hazır- landığını beürten yetkililer, şöy- le konuştular: "Bu konudaki çalışmalar asıl olarak teknik boyuttadır. Bize verilmiş oranlar yolctur. Bilgi- sayar yardımıyla, her seçeneğin bütçeye getireceği ek yük. net maaşlara yansıyan artış oranı gibi konularda, çok kısa sürede hesap yapabiliyoruz. Maaş he- saplanmasında oldukça fazla değişken vardır. Temel baa katsayılarla oynayarak bir se- çenekler yelpazesi hazırlıyoruz. Bu seçenekîeri istenirse 500'e, 1000'eçıkarabiliriz." Bakanlar Kurulu'nun, ya ha- zırlanan seçenekier üzerinde düzeltme yapacağını ya da mevcut seçeneklerden birini be- ninseyebileceğini belirten yetki- liler. "Bizim yaptığımız hazır- lıklar tamamen karar verme sürecinde hükümetin işini ko- laylaştırmayı amaçlamaktadır" dediler. "Ortada bir bütce var, hedcfler var. Bunlara bakınca zam oranının çok yüksek olma- sını beklememek lazım. Akli ve teknik hesaplar bunu söylü- yor" diyen yetkililer, karann bir de politik yönü olduğuna işaret ederek." Şimdiden bir oran vermek mümkün değil, ancak hükümet bir sürpriz ya- parak zam oranını yüzde 27-34 arasında ve belki de daha yük- sek belirleyebilir"dediler. Başbakan Süleyman Demi- rel'in. Isparta gezisi sırasında, katsayı hesaplamalanrun. hü- kümetin 1992 yılı için hedefledi- ği yüzde 52'lik enflasyon hede- fine uygun olarak yapıldığını söylemesinin. zam oranının yıl- lık yüzde 60"ı geçmeyeceği anla- mına geldiği belirtilirken, Mali- ye Bakanlığı yetkilileri, kamu- nun aylık personel giderinin yaklaşık 6,5 trilyon lira olduğu- nu, hazinenin bunu bile öde- mekte zaman zaman sıkınüya düştüğünü kaydettiler. Memur maaş katsayısına bağlı olarak ücretleri değişen SSK emeklilerine her ay verilen 550 bin lirahk sosyal yardım zammının. prim karşılığı olma- dığı için SSK'yı çok zor durum- da bıraktığı bildiriliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear