25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2TEMMUZ1992 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Işkence ve tutukluluk gibi felaketlerin üstüne politik göçmenliğin getirdiği ağırhk ekleniyor Içiçe geçmiş olağanüstü iki yaşam • Göçmerüik, ilk başlarda şiddetin, tutuklanmanın etkı alanından uzak olmanın getirdiği ruhsal bir huzur sağlamaktadır. Bu ilk rahatlamayı izleyen dönemlerde farklı kültür ve yabancılaşmanın getirdiği mutsuzluklar eklenmekte. 12 Eylül 1980 askeri harekâtından etkilenen ailelerin çocuklan da altüst oluşlann acısını an a babalanyla yaşadılar. Okumak ve çalışmak için Batı Avrupa'ya göç eden gençlerde son zamanlarda ciddi ruh sağlığı sorunlan tespıt edilmeye başlanmıştır. Gcnc. Latın Amenka -ozellıklc de Şılı- askcn cunialan donemındedevleı lcrorıı u\gulamdlanndan da bılındığı gıbı lutuklulann kayıplann ana- babalannda vedıgeryakınlannda dık- kat çckıcı bır sıkhkta bırden ortaya ».ıkan bcytn kanaması kanser enfark- lus gibı olumcul hastahklar gorulmuş- lur Bı/ım 24 kışılık kuçuk grubumuz- dakı ınsanlann dordunde benzer du- runılar ızlcdık Bunlardan uç tanesının babası bır tanesının annesı çocuklan- nın nıiuklanmasından hemcn sonra. hasidlanmışlar ve çok kısa zamanlar- da olmuşler Bu konuda daha lazla bır varsayım- da bulunma olanağımız yok Ancak, vakından tanıdığım çarpıcı bır ornek- lenıevlc -.omuıldştırmak ıstıyorum bu durumu Isianbul Lnıversıtesı Iktısat Fakul- ıcsı oğrencısı 2S yaşındakı H K 'nın tutuklandığını duvan. çocuğunun ne- reve goıurulduğunu oğrenemeyen ve oldurulduğunu sanan 51 yaşındakı baba A A ıçınde bulundugu duruma ı,ok uzulmuş (vakın akrabalannın da aynntılanvla açıkladıklan gıbı). bır kaı, hatta ıçınde mıdesı sancımaya başlamış Muavenesı sonucu mıde kanscn tanısı konmuş Amelıyat edıl- mış Ancak. 51 yaşındakı baba bırkaç hatta ıçınde vaşamını yıtırmış Boylesı olum olaylannın tuluklu yakınlannda gozardı edılmevecek bır sıklıkta görul- mesını" rastlantı" ıleaçıklamayaçahş- manın pek kolay olamayacağını duşu- nuvorum IŞKENCE SONRASI RUHSAL SORUNLAR ıSEROL TEBER İki olağanüstü yaşam j tutukluluk yaşantısından sonra ınsanın. bır de. ıçınde doğduğu loplumsdllaşiığı bır loplumdan. kul- tur ortammdan aynlıp yabancı bır ulkeve gıtmesı polılık goçmen olarak >aş^ımaNa başlamasmın getırebıleceğı olumsuzluklar hıç kuşkusuz ayn bır draşlırmdnın konusunu oluşturabılır Bunun son kerte karmaşık ve genış kapsamlı bır konu olduğunu duşunü- yorum Ancak çok ınce eleyıp sık dokumadan, bu konuda bazı noktala- nn altı çızılebılır Bu durumda ilk kez, çok onemlı ıkı olağanüstü yaşantı ıç ıçe gırmektedır İşkence ve tutukluluk gjbı olağanüs- tü bır felaketı yaşayan ınsanın yaşamı- na bır de polıtık göçmenlık gıbı yenı bır olağanüstü yaşantının ağırlığı ek- lenmckiedır Hıç kuşkusuz. bu durumun hem olumlu yanlan vardır hem de olum- suz Polıtık göçmenlık sürecının ilk yıl- lannda olumlu yanlar ağır basmakta- dır genellıkle Bu durumda. oncelıkle kaba $ıdde- tın, ışkencenın, tutuklanmanın kayna- ğından, etkı alanından uzaklaşmanın getirdiği bır ruhsal huzur, dıngmhk tespıt edılmektedır Salt bu durum bıle pek çok eskı tutuklunun, ışkence gor- müş msanın yenıden tutuklanma kor- kulanndan uzakta "rahat uyumalan- na" neden olmakıadır Bu konuda konuştuğumuz pek çok ınsan. artık evlennın onlennde bır oto- mobıl durmasından. kapının çalınma- sından eskısı kadar korkmadıklarını. rahatlıkla sokağa çıkabıldıklennı soy- lemışlerdır Butun bunlar hıç kuşku- suz çok onemlı rahatlamalardır Vc boylesı rahatlamalar, ruhsal yapıyı buyuk baskılardan kurtarmaktd. belli bır dıngmhk harmonı oluşturmakta- dır Ancak, zaman ıçınde. bu ilk rahat- lamalan ızleyen dönemlerde bu ke< yenı sorunlann ortaya çıktıklan gorul- mektedır Uyumsuzhık başlıyor Polıtık goçmenler, zaman ıçınde, ıçınde doğup buyuduklen, cvnmleş- üklen uğrunda pohlık mucadele ver- dıklen ortamlardan, kulturlerden, ınsanlar arası ılışkılerden kopmaya başladıklannı. buna karşın venı -va- bancı- topluma pek de kolay uyum sağlayamadıklannı sezınlemeye başla- maktadırlar Burada. ışkenccnın ve tutukluluk durumunun bozduğu ruhsal yapıya ve ınsanlar arası ılışkılenn bozukluğuna, bır de yabancı bır ulkede ve çok kez de yetennce bılınmeyen bır dılın, tanına- mıyan bır kulturün getirdiği olumsuz- luklan. yalıtlanmalan eklemek gere- kır Polıtık göçmenlık sürecı uzadıkça. bıreyın. bu yenı toplumda yahtlandığı- nı sezınlemesı de o denlı artmaktadır Kulturel bağlantılar ıstenılen duzey- lerde kurulamamakta, suçluluk duy- gulan yabancılaşma ve hatta şeyleş- me artmaktadır Ekonomık sorunlar kolaylıkla ço- zulememekte, yıtınlen eskı meslek ve toplumsal konumlann yenne yenılen konulamamaktadır Yapılmaya çalışı- lan gelıp geçıcı ışler ınsanlan mutlu kıl- maya yetmemektedır Aynca, bu yenı çalışma alanlan bıle çok kez basansız- lıkla sonuçlanmaktadır Kanımca. yabanı-i bır ulkede geçırıl- meye çalışılan ilk 3-4 yıllık bır donem- den sonra zaman, polıtık goçmenlenn yaşamlannı olumsuz yonlerden etkıle- meye başlamaktadır 12 Eylül 1980 asken hareketınden etkilenen kımı aılelcnn çotuklannın da bugunlerdesergıledıklerı ruhsal du- rumun oldukça onemlı ozellıkler gos- terdıklen gozlenmekıedır Şımdılerde yaşlan 18-25 arasında olan bu konumdakı gençler, 12 Eylul 1980 asken harekeünı çok kuçuk yaş- iarda yaşamışlar, tanımışlardır Bu olağanustu toplumsal olayın ne anla- ma geldığını kuşkusuz daha o zaman- lar anlayamamışlar, ayırdına varama- mışlardır Ancak, bu hareketın etkısınde kal- mış aılelennın ıçındekı buyuk altust oluşlann acısını \e yukunu ana-baba- lanyla bırlıkteyaşamışlardır Bızım gorebıldığımız gençler, sonra- dan okumak ya da çahşmak ıçın Batı Avrupa ulkelenne gclmışler. kısa ya da uzun enmlı bır dış-goç harekctıne katılmışlardır Ancak ızleyen zdmanlarda bu genç- lenn (de) çok cıddı ruh sağlık sorunlan olduğu tespıt edılmeve başlanmıştır Bu> uk çaresızlıkler ıçınde. psıkıyatrla- ra gıden bu gençlenn sergıledıklcn psıko-patolojı -tesbıt edebıldığımız kadanyla- şoyle ozetlenebılır Sureklı ya da gelıp geçıcı korkular A>nca, kısa surelı panık turu yoğun korku knzlen Boşluk duygusu Kım- lık bunalımı Yakınlanna ve topluma guvensızlık Yabancılaşma Uykusuz- luk Korkulu duşler Yorgunluk In- sanlarla ılışkı kurma bozukluklan Öğrenme zorluklan, konsanirasyon bozukluklan Okul veya çalışma yaşa- mında başansızhklar Toplumsal gen-çekılme İzolasyon Ancak, boylesı bır psıko-patolojı bı- raz daha yakından ırdelendığındc bu gençlenn ana-babalanyla aşılması hıç de kolay olama\an çehşkılı sorunlan olduğu gorulmektedır Bu gençler bır yandan buyuk zor- luklargormuş kovuşturulmuş. kaçak yaşamaya zorlanmış, ışsız kalmış. tu- luklanmış, ışkence gormuş. ana-baba- lannın acılannın paylaşıruk onlardan kopmamak, hatta onlarla daha çok butunleşmek ıstemekteler. -ddha doğ- rusu. bunun zorunluluğunu duymak- talar, ote yandan da her şeve karşın. -artık- ne olursa olsun kcndı kışıhkle- nnı bulmak. kendı kımlıklennı gelış- tırmek ıçın ana-babalanyla kurmaya çdlıştıklan bu zorunlu bırlıktehkler- den ' kaçmak, bırazdaha ozgurleşmek ıstemekledırler Ancak, çoğu kez gorulduğu gıbı boy lcsıne çehşkılı duygulannnebın ve de dığerı kolay ca uygulanabılmekie; sonuçta, ruhsal bırdıngınhk oluşturu- lamamaktadır Başka sozlerle gençler bu çehşkılı duygulardan ne bınnı venededığennı gerçekleştırme olanağını bulamamak- tadırlar çok kez Somutlarsak Bu gençler. ne kendı kımlıklennı gerçek- leştırebılecck bıçımdc ozgurîeşcbıl- mekte ve ne dc ana-babalanna karşı olan eskı bağlılıklarını -artık- surdure- bılmektedırler Burada. çok zor koşullarda sürdü- rulmcye çalışılan bır "zorunlu bırhkte- lık soz konusu olmaktadır Bu du- rum. bır dış goç hareketı dcnemesıyle bır kez ddha aşılmaya çalışılmış. ama gorebıldığımız kadanyla genelde pek de başanlı olunamamıştır Bu tur psıko-patolojılenn ıçınde zaman za- man son kerte cıddı bır 'Borderlıne Sendromu'nun belırtılennın sergılen- dığı saptanmıştır Yakmdan ızledığımız gençlenn bır kısmında. kronık deprestf bır zemın- de, zaman zaman klınık tedavıyı ge- rektırecek boylesı psıkonk epızodlann ortay a çıktığını oldukça sık gorduk StRECEK Öğretim üyesinin 'niteliği' dikkate alınmazsa 'büyük başan' Profesörün çıkışı asansörden daha lıızlı Profesörsayılan: 1981'de 2244'ten, 1985'te 1877'ye duşmüş, 1988'de 1962'yeyükselmış(1981 sayısının altmda) ve 1988'de çıkanlan kolay profesörluk yasası olarak bıhnen yasa ıle 1991 'de 4775'e veya 4672'ye yükselmıştır. Bu sayı bır yılda 2 bının uzenndedır ve ABD, SSCB (BDT) ve Çın dahıl bu, uzennde duşunülmeye değer bır dunya rekorudur. TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991 ITUNCER GÜVENÇ 199 l'de açıkoğretım öğrena oranla- n Ispanya da \uzde 5 5 ve Pakıstan'- da yuzde 54 YOK donemınde Tur- kıyc"deyuzde37 51 Okullaşma oraıdarı: Ünıversıte ve vuksekokul oğrencılen ıçın 1981'de yuzde 6 2. 1982"de yuzde 5 8, 1984'te yuzde 7 1. 1988"de yuzde 8 4, 1989'da yuzde 8 4, 1990'da yuzde 9 07 ve 1991 de ıse 9 43'tur Buna okul dışı oğ- rencılen (açık oğretım) de katarsak oran 1981 de yuzde 6 2'den 1991'de N uzde 15 9a ulaşmıştır (Tum oğrencı- İcnn yuzde 37 51 ı televızyon ve mek- tupla okul dışında oğretım görmekte- dır) Dahd ılende goruleceğı gıbı okul- laşmada artış, okul dışı oğretım ıle sdğldnmıştır Okullaşma oranlannda artış YOK donemı ıle YÖK oncesı donemın karşılaştınlmasında venle- ccktır Öğretim üyesi saytsı: Öğreüm uyesı sayısı ıse yenı adlandınlmalarla artmış ve bu artışta dalgalanmalar gorülmuş- tur Doktorasını veren asıstanlara yar- dımcı doçent unvanı venlerek öğretim uyesı kategonsıne dahıl edılmışlerdır Aynca YOK Yasasında ve 1988'de (3455 sayılı yasa basında kolay veya "kıyak" profesörluk olarak adlandın- lan) profesörluk vc doçentlık aşamala- n ıçın kolayhklar getınlmıştır Profesor sayıları: 1981'de 2244'ten. 1985"ic 1877">e duşmuş. 1988"de I962\c yuksclmış (1981 sayısının al- nndai ve 1988'de çıkanlan kolay pro- lesorluk yasası olarak bıhnen yasa ıle 1991 de 4775"e veya 4672'e yukselmış- tır Burada oğretım üyesinin nıtehğı dıkkaie alınmazsa, çok buyuk bır ba- şarı vardır 1988 yılında başvuran do- çcnılcnn hemcn hemen tumu, profe- sor olmuştur Bu sayı bır yılda 2 bının uzenndedır ve ABD. SSCB (BDT) ve Çın dahıl bu. uzennde duşünulmeye dcgcr bır dunya rekorudur Doçent sayılan: YÖK Yasasında gctınlen kolayhklara rağmen. pek ar- lış olmamıştır, bunlar 1981'de 2344'- len 1986'da2899'ayukselmış 1988 de 2864 e düşmuş ve 3455 sayılı yasayla (kolay profesorluk) 1991 "de 2433 e duşmuştür Burada 1981 ıle 1991 ara- sında on yıldakı artış, sayısal olarak sadece 89'dur Kalıte bıle dikkate ahn- madan bu sayı getınlen kolayhklara rağmen düşundurücudur Diğer Öğretim elemanlan: Unıversı- lcyı (lısans) bıtınp yuksek lısans oğre- lımınc başlayanlan yuksek lısansı bı- urıp dokıoraya veya uzmanhğa başla- van ve araştırma görevhsı kadrosuna veya baijka kadroya atanan oğrencıler ıle doktorasını bıtınp yardımcı doçent kadrosuna atanan asıslanlan kapsa- makıadır V ardımcı doçent kavramı vc tenmı \ OK \ asası ıle gclmışlır ve 1981 on- ccsınde bılınmeyen bır kavramdır Bu kesım Turkçecğıtım \apan unıversıie- lerde ders veren doktor asıstanlarla ODTl'"dc assıstant profesor" veya asıstan olarak adlandınlan asıstanla- rı (1750 sayılı yasadakı) kapsamakta- dır Bu statudekıler. geçıa olarak atanmaktadır YÖK ıstatıstıklennde 1981 oncesıne aıt bu kesım ıçın savısal venler bulunmadığından bunlan eskı- den olduğu gıbı asıstan kesımınde ın- cehyoruz Tum bu kesımın geçıcı olarak go- revlendınldığını de aynca behrtehm Profesor ve doçent dışındakı oğre- um elemanlan 1981de 16 bın 328. 1986'da 18 bın 192 ve 1991'de ıse 27 bın 616 olarak venlmıştır Sayısal ola- rak on yılda 10 bın 933 adet. \ılda or- Profesor sayıları lalama 1094 adet artış olmuştur Fakat bu artış daha çok 1986-1991 arasında olmuştur Bu artış 1981-1986 arasında toplam 1869 \e yılda 373 adet olmuştur ilk beş yılda artış yuzde 11 ve ıkıncı beş yılda artış ıse yuzde 50 olmuştur Buradakı dengesız gehşmenın nede- nı yuksekoğretımın 1986^1988'de var- dığı çıkmaz sonunda YÖK'un getır- mck zorunda kaldığı kolayhklar ve nıtehklen vazgeçme zorunluluğunda kalmasıdır Daha ılende karşılaştır- malarda bu konuya değınılecektır Protesor ve doçenilenn dışındakı elemanlara yuksek lısans ve doktora oğrencılen olan araştırma gorevlen. eğıtıme gorevlendınldıklen belırlı derslerde kaıkılan olan oğretım gorev- lılen ıle okutmanlar uzmanlar çevın- cıler ve neyı planladıklan pek açık olmayan eğıtım-oğretım planlamacı- lan da dahıldır Bu arada eğıtım ve oğretım ile hıç ılışkısı olmayan. başka yerde gorevh pekçok kışı de vardır Gerçekte bu ka- tegonnın eğıtım ve oğreume katkısı olanlann sayı ve oranlan açıklanma- mıştır Yuksek nitelikte öğretim üyesi ve ele- manı vetiştirme: Nıtehkh eleman yetış- tvmek ıçın her şeyden once araştırma olanaklannı artttrmak araştıımaya malı destek sağlamak. kıtaphklan her turlu yayınlan ızleyebılme olanağı sağlamak ulusal ve uluslararası bılım- sel toplantılara katılma olanağı sağla- mak gerekır Bu da ancak parasal olanak sağlamakla olur Aynca belırlı aşamalarda (doktora, doçentlık pro- fesörluk) adaylarda aranan koşullann ust duzeyde olmasına ve atamalarda bır rekabet ortamının var olmasına bağlıdır YÖK Yasası ve hemen arkasından çıkanlan yonetmehklerle profesörluk ıçın ıstenılen ıkıncı bır yabancı dıl bı- hnmesınden vazgeçılmışur Dığer bır dcyışlc doçentlıkte geçılen bır tek dıl- dekı vabancı dıl, profesorluk ıçın de yeterlı savılmıştır Bıhmsel yayınlan ızleyemeyenlenn (ızleme olanağı sağ- landığı kabul edılerek) nıtehkh oğre- tım uyesı olması olanaksızdır Bıhmsel yayınlan bır tek dılde ızleyebılenlenn nıtelıklen her halde bırden fazla dılde \zleyenlerden fazla olamavacağı da açıktır Aynca son yıllarda yabancı dılde eğıtımın v e yayın yapmanın açık- çadesıeklendığıdeduşunülurse ıkıncı yabancı dılın aranmamasının nııelık- ten aynlma olduğu gorulur Bundan başka vıne profesorlukte ve doçentlık aşamasında aranan profe- sorluk ve doçenıhk tezlennden de vaz- geçılmıştır Bu da kapsamlı bır çalışma sunmadan bu aşamalan geçmck ola- nağı sağlamıştır Bu da nıtelık ara- maktan ay nlmak demektır YOK'un getirdiği nıtelıkten uzak- laştıran bu kolayhklar da yeterh olma- mış nıtelık pek aranmasa da oğretım üyelen sayısında duşmeler gorulmuş- tur Nıtelık aranmadan sayısal artış sağlanması ve sıstemı sayısal venlerle ayakta tutmak ıçın 1988'de 3455 sayılı yasa ıle suresını dolduran doçente pro- fesor unvanı alma olanağı sağlanarak bu yasaya gore aynı yıl başvuran do- çentlerden 2 bınden fazlası profesor yapılarak bır dunya rekoru kınlmış ve basında bu yasa "kıyak profesorluk' yasası olarak adlandınlmıştır Bu arada, yasanın getirdiği kolav- hklan dıkkate almadan hakkıyla pro- fesor olanlar da vardır Doçentler ıçın getınlen kolayhklar pek ışe yaramamış ve YOK donemın- de yetışen doçent savısı çok duşuk olmuşlur YOK doktor asıstanlara yardımcı doçent unvanı vererek bun- lan geçıcı statude olmalanna rağmen oğretım uyesı olarak kabul eımış fa- kat kolaylıkldra rağmen doçent vctış- tıremevınce doçentlığın ortadan kal- dınlmasi gerektıâını ılen surmuştur SÜRECEK ANKARANOTLARI MUSTATA EKMEKÇİ Tonguç Baba (4) Köylü Gepçekçtdip» Engın Tonguç un Koy Enstıtulerıne yoneltılen eleştırıle- re yanıtları surerken şoyle dedı "-ikıncı değınmek ıstedığım eleştırı, cıddı sayılan ve etkı- lı olan eleştırı Sayın Yalçın Kuçuk'un eleştırılerıi Aydın UzerıneTezler 1 adlı kıtaplanndakı eleştırıler Şımdı Yalçın Kuçuk, hep bıldığımız gıbı, zekı bır aydın Hatta, benım çok hoşuma gıder sıkıyonetım mahkemelerınden bırının ka- rarında şoyle bır ıfade var Yalçın Kuçuk ıçın yargıç "Şey- tana pabucu ters gıydırecek derecede zekı bırısıdır" dıyor Bu da bır suçlama oluyor bır yerde, o kadar zekı ve bılgılı bır ınsani Şımdı bu Turkıye dekı aydınları ıncelerken, Köy Enstıtu- len olayını, bu arada Hakkı Tonguç u da ele alıyor Bırta- kım eleştırıler yapıyor Eleştırıler şoyle "Fıkrı, bır kere Ismaıl Hakkı Baltacıoğlu verdı, dıyor, onun yazılarını okur- sanız İsmaıl Hakkı Baltacıoğlu nda hepsını bulursunuz " Doğru 1 Hepsı var Şımdı, bır kez bırıncı yanılgı şurada Bır hareket yapılacağı zaman, o hareketın bırtakım onculerı, oncullerı var tarıhte Hıç bır zaman, hanı elınızı şakağınıza koyup da - Ben şımdı Turkıye eğıtımını çozumleyeceğım, eh şu anda da bana bır fıkır sadır oldu yukandan ındı ona göre çozumleyeceğım, dıye bır ınsan ortaya çıkmaz çıkamaz' O zaman onu kımse cıddıye almaz Boyle bır hareketın ıçı- ne gıren kımse, kendısmden once gelenlenn duşuncelerı- nı oğrenmek ıncelemek, onların ıçerısınden kendısıne yarayacak her şeyı çekıp alabılmek zorundadır Eğer ba- şarılı olmak ıstıyorsa Şımdı, kıtaplarmı açıp baktığımız zaman Hakkı Tonguç'- un, bunların açık açıkyazıldığını goruyoruz Bunun bır gızlı kapalısı yok kı Bırakın, Ismaıl Hakkı Baltacıoğlu gıbı, ış eğıtımını bılen bır ılen eğıtbılımcıyı, Emrullah Etendı'den bılmem kıme kadar Ismaıl Mahır Efendı'ye kadar yaban- cılardan Pestalozzı'derv Kerschensteıner'a kadar hepsını yazmış O şunu dıyor o şunu dıyor Ben bunlardan da yararlandım" dıyor Ahmet Mıthat Efendı bıle var O da var hepsı var, bu bır buluş değıl Baltacıoğlu nda bu fıkır vardı" demek tabıı var Hepsınde var Şımdı benzetme bıraz abartmalı oluyor bu ışın genışlığıyle Ataturk un yap- tığı ışın genışlığı arasında buyuk tark var ama Ataturk'ua yaptığı ışler de Ataturk'ten once soylenmış ışler Enver Paşa, "Latın harflerını alalım'' demış, bılmem kım "Laık devlet' demış, bılmem ne demış Kalkıp da, "Turkıye'de Latın harfı uygulandı' dedığımız zaman kımı anımsıyo- ruz 1 ? Uygulayıcısını anımsıyoruz onemlı olan uygulayıcı Onu yapabılen kışı Ustelık de Hakkı Tonguç'un "Bu ışı ben keşfettım' dıye bır ıddıası da yok Son mektuplarından bır tanesınde şoyle dıyor aynen " Ben, Koy Enstıtulerı olayının bana mal edılmesınden çok rahatsız oluyorum Çunku bu elbırlığıyle yapılmış bır ıştır Bu bır kışının yapacağı bır ış değıldı Bunda, bu ışe katılan herkesın payı var, daha once bunu duşunce alanın- da soylemış ınsanların payı var dıyor Yanı, boyle bır ıddıa da yok, falanca mı yaptı, fılanca mı yaptı dıye böyle bır tartışmaya da gerek yok Yanı, kımse ortaya çıkıp da, 'Bu fıkrın babası benım'" falan dıye şey etmıyor Asıi onemlı olan Yalçın Kuçuk'un anafıkrı, koyluluk, koylu kesı- mı koylu sınıfı gerı sınıftır koylu sınıfıyla ışe başlanmaz Hatta, şoyle bır lafı var bakın Koyluden aydın otmaz 1 Koyluyle aydınlık karla sıcak gıbıdır" dıyor "Ikısı bır araya gelmez koylu adamdan aydın yetışmez" dıyor "Halbukı, Hakkı Tonguç koyluden aydın yettştırmeye kalktı, dıyor Bu utopıdır olmazbu Koylunun bır ozellığı vardır, koylu aydı- naduşmandır Koylu devleteduşmandır Hakkı Tonguç da bunlara duşmandır Hem aydına duşmandır hem devlete duşmandır Onun ıçın bu gerıcılıktır" dıyor Ona getırıyor lafı, Hıçbır şey yapılmaz koyluyle dıyor Tonguç'u bır yana bırakalım, koyluyu alalım, "Devlete duşmanlığı" koylunun nedır? Kastettığın hangı devlet? Koylu hangı devlete duşman" 7 Kımın devletıne duşman? Onemlı olan o Şoyle bır ıfade var yıne Canlandırılacak Koy'de Osmanlı Imparatorluğu nda her paşa, Boğa- ztçı'ne bır konak dıktığı zaman Anadolu'da bır koy harabe halıne gelıyordu' dıyor Şımdı bu, devlet duşmanlığı mı, yoksa halkını somuren Osmanlı İmparatorluğu devletının eleştırısı mı? "Koyluyu ıdealıze ettı' dıyor, "Gıdın her şeyı koyden oğrenın dedı, dıyor, "Koylu her şeyı bılır" dedı dıyor Yok boyle bır şey Açın 'Koyde Eğıtım' kıtabını.ora- da sayfalarca koylu kımdır, nasıl ınsan dıye anlatılır "işte, gerçekçıdır şudur, budur, ama zayıf yanlan da vardır, so- yutlamayapamaz" dıyor Şımdı bu gozukapalı bır koyluluk methıyesı mı yoksa gerçekçı bır koyluluk değerlendırme- sı mı? "Her şeyı gıdın koyluden oğrenın demış dıyor iyı, benı de kanıt gosterıyor Bu tur eleştırı yapanların bır ozel- lığı var yıne Batılılardan farklı 600sayfalıkkıtapyazıyorsu- nuz, bunlar gıdıyorlar, cımbızla çeker gıbı o 600 sayfanın ıçınden ıkı tumce çıkarıyorlar "İşte, zaten oğlu da bunu demıştı 1 dıye o ıkı tumceyı kullanıyorlar Bırazdan orneğı vereceğım, o da çok ılgınç • * • Hasan Esat Işık'ı uç yıl once yıtırmıştık Bu durüst devlet adamı dostu saygıyla anıyorum BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Başı kuçuk, kuy- ruğu kalın ve kısa, zararsız ve zehırsız bır yılan 2/ Kuyruk- sokumu kemığı Osmanlı padışahla- rının makam koltu- ğu 3/ Dokusunda çoğunlukla gumuş ya da altın rengınde tel bulunan kumaş. Hımalayalar'da ya- şadığına ınanılan "Kar Adamı"na ve- rılen ad 4/ Bılgıçlık taslayan kımse. Be- lırlı bır ış ya da hızmetı başarabıle- cek guçtekı en kuçuk asken bırlık 5/ Çın'de bır kent 6/ Eh ya da aya- ğı sakat olan kımse Şamanızm'ın dın adamlarına verılen ad 7/ Teda- vıde kullanılmak uzere ıçıne belırlı mıktarda ılaç katılan etkısız madde. Çıplak vucut resmı 8/ Ilave Islam inancına göre, kıyamet gununde bu- tun ölulerın dırüerek toplanacağı yer 9/ Budızm'de ruhun ulaştığı en yuk- sek mertebeye verılen ad YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Vıcdan Hayvanlara vurulan damga 2/ Taş ya da maden çıkanlan yer Argoda "lıra" anla- mında kullanılan sözcuk 3/ Seyhan İrmağı'nın en uzun ve en onemlı kolu olan akarsu 4/ Bır göz rengı Arap abecesınde bır harf 5/ Antmetıkte bır kuvvetın derecesını veren sayı Ya- kup Kadri Karaosmanoğlu'nun bır romanı 6/ Oy Eskı Turk- lerde devlet başkanı 7/ Yenı bır mal ya da hızmetın yaratılma- sını sağlayan etkınhklerın tumu Nazı partısının hucum kıta- sını sımgeleyen harfler 8/ Eklembacaklıların ve kabukluların orteneğını oluşturan organık madde Olumsuzluk belırten bır onek 9/ Eskıden Roma kennne verılen ad Balerınlerın gele- neksel kostumu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear