29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2TEMMUZ1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Vasfi Rıza'ya ameliyat •İSTANBUL(İÜHA> Tıyatro sanatçısı Vasfi Rıza Zobu. prostat amelıyaii oldu. Zobu beş güp önce kaldınldığı. İstanbui Esnaf Hastanesi"nde önceki gûn ameliyat edildi. Doktorlar, uzunvıllarDevlet Tiyatrolan"nda hizmet veren sanatçının durumunun iyiye gittiğinı bildırdiler. Kitapçılar Birliği •tSTANBUL (AA)-Kitap çılarBirliği'nin 1. Olağan Genel Kurulu'ndan sonra yapüan _görev dağüımı sonucu birük başkanhgına Celal Günergetirildı. Ikincı başkanlığa Rezan Sönmez, genel sekreterliğe Mustafa Karaca, üyeliğe ıse Semih Susan seçildi. Beatles açık arttırmada • LONDRA(AA)- Müzik dünyasının efsane topluluğu Beatles'in ünlü şarkılannın sözlerinın el yazısı müs\eddeleri ilegrup elemanlannın kenrii aralannda çekilen özel fılmleri Londra'da 2" 1 ağustosta açık arttırmaya çıkarılacak. Açık arlırmaya çıkanlacakiar arasında, rock tarihinin en önemli albümlerinden "SGT Peppcr"s Lonely HearlsClub Band"dakı 'Dal in Life' şarkısının John Lennon tarafından yazılan sözleriyle. Paul Mccartncy'ın "She's Leavıng Home" için yazdığı sözlerin müsveddelen buiunuyor Barış Manço konseri • İSTANBUL(AA)-Turk hafıfmüziğı sanatçısı Banş Manço, 4-5 temmuz tarihlerinde Gülhane Gösteri Merkezi'nde konser verecek. Bugün Yeşıl Evde düzenledıği basın toplantısında konser vediğer çalışmalan hakkında bilgi \ercn Banş Manço, Gülhane Etkinlikleri çerçevesinde vercceğı konserde ven: şarkılanna da yer vereceğini söyledı. Sanatçı, *Ayı" adlı şarkısını seslendirirken, ayı kıyafeti gıymişdans grubunundakendisineeşlik cdcccğıni bildirdi. Yaklaşık ıki yıldır konser vermeyen sanatçı, TV çalışmalan hakkında da bilgi verdi 7"den 77'yeadlı programın sona erdığıni belirten Manço, yeni yayın dönemi için. "Ey\ah Yann Pazartesi" adlı birprogram hazırladıkiannı anlattı. Mimari Proje Yarışması •ANKARA(AA)-Fethiye Belediyesi tarafından düzenJenen. Sosyal ve Kültürel Tesısler ile Rant Tesisleri Mimari Proje Yanşması sonuçlandı. Jüri üyeliğini Şevki Vanlı, Özer Olgun. Atilla Yücel. Merih Karaaslan ve Mürşit Günday"ın yaptığı yanşmada, sosyal ve kültür tesisleri daünda birinahği Kenan Güvenç ajırken Semra Uygur ve Özcan Uygurikinciliği paylaşular. Bu dalda üçüncülüğü Esra Akın Aytek ve Hakan Sağlam aldılar. Rant tesislen dalında ıse Özkan Sunar ve Cem İlhan bırinci olurken ıkinciliği Sezan Sanlı ve Özlem Berk Bozkoyunlu aldı. Üçüncülüğü de N.Çiçek UluğveM.Murat Uluğ paylaştılar. Glenn Ford hastanede • LOS ANGELES (AA) - Ünlü AmerikaL aktör Glenn Ford'un ağır hasta olduğu ve hastaneye kaldınldığı bildirildi. Ford, ıki hafta £ncezatürree ve kan pıhtılaşmasmdan tedavi okluktan sonra taburcu olmuştu. Cedars-Sınai Medical Centre Hastanesi'nin sözcüsü, 76 yaşındaki aktörün ağır kan pıhtılaşması nedeniyle geçen cuma günü hastaneye kaldınldığını belirterek Ford'un durumunun iviye gittiğini ve tedavinin etkili olduğunu söyledi. 200'den fazJa fılmde rol alan Gienn Ford,ılkfilminıl940'ta çevırmişti. '40 Metrekare Almanya'nın oyuncusu şimdi Erden Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ünde oynamaya hazırlanıyor ÖÖÖzay Fecht'in 2001 Gece MasallanKültür Servisj - Türk sinema- severlerin Tevfik Başer'in Kırk Metrekare Almanya adlı filmin- den anımsayacaklan özay Fecht şimdi de Erden KtraT ın yenifilmiMavi Sürgün'de oyna- maya hazırlanıyor. Halikarnas BaJıkçtsTnın aynı adlı kitabı- ndan yola çıkan ve Bahkçı'nın yaşamını temel alan Mavi Sûr- gûn'ün çekimleri için özay (sa- nat yaşamında yalnızca bu adı kullanıyor) bu yaz Türkjye'ye gelecek. Aynı zamanda bir caz şarkıcısı olan Özay, seriivenli yaşamını ve müzik dünyasında- ki ilginç tasanlannı Intematio- nal Herald Tribune' den Mike Zwerin'e anlattı. Her şey, uzun yıllar önce tstanbul'da kadınlarla erkekle- nn 'bitkiterle hayvanlar, papat- yalarla atlar, kedilerle ayçicek- ieri kadar farklı olduklannı' keş- fetmesıyle başlamış. Erkekler güçlü kuvvetli, komik ve çevik- miş. Kadınlarsa ürkek, çıtkınldım, çekilmez ve dayanı- lmaz ölçüde sıkıcı. özay da er- kek gjbi olmak istemiş: 'Erkek- ler çok daha heyecan vericiydi. Okulda hep oğlanlarla oynuyor- dum. Kızlar arasmdan ise yalnı- zca sımfm en güzelleriyle dostluk kunıyordum.' O dönemde annesi terzi, ba- bası bar pıyanisü. Gündüzkri çalışmaktan nefret eden, bır ke- resinde bir bankada çahşmak zorunda kaldığında bile geceleri barda piya- no çalmaktan vazgecmeyen bir baba. Özay, çılgmlığı babasından öğrenmiş. "Babamın ar- kadaşıydım asünda. Birlikte calar söylerdik. Onun oğluydum sanki.' İstanbui yakınlannda görevli Aınerikalı zenci askerlerle basketbol oynamalar, onlarla şarkılar söyleyip dans etmeİer, oniarın lulise- lerine gitmeler. Amerikan ağzıyla İngilizce konuşmay ı da o sıralar öğrenmiş, All of Me' yi söylemeyi ise babasından. Genç kızlık çağına geldiğinde, Özay'a bakılırsa, erkekler ona bir başka gözle bakar olmuşlar 'Göğüslerirtu gizlemek için sırtımı kafliburlaştırarak yürmordum. Önüne gelen elleyip duruyordu. Daha önce hayranlık duy- İ971'deelindebir bavulla kendini Berlin'de bulan Özay, 60'lann ey- lemcisi Angela Da- vis'in kitabına da- yalı bir müzikal hazırhyor. Özay'ın başka bir tasansı da '2001 Gece Ma- sallan' adlı bir mü- zikal komedi. Ozay Fecht'in oy- nadığı '40 Met- rekare Almanya', Locarno Şenliği'n- de Altın Leopar almıştı. Özay Fecht de Almanya'da yılın kadın oyun- cusu seçilmişti. özay Fecht, beyazperdeye Tevfik Başer'in '40 Metrekare Almanya' adlıfilmiylegeçmişti. duğum erkeklerden nefret etmeye başladım.' O günlerde okuduğu kıtaplardan. seyret- tığı yabancı fılm ve oyunlardan etkilenmiş. Türİciye'deki cinsel baskı ortamında İıangi cinsiyeti benimsese' kâr etmeyeceği duygusu- na kapılmış 1971'de 17 yaşında ver eüni Al- manya. Elınde bir bavulla kendini Berlin'de bulmuş. 'Hayvan moarnelesi gördâğü' bir fabrikada çalışmış. İki ay sonra da Ameri- kan Hava Kuvvetleri üssünde sekreterliğe başlamış... Feminist harekete 'asla katdmayan'. ama 'yakmdan gözlemleyen' özay. o günlerde Al- mancayı çarçabuk öğrendığtnı, çok geçme- den ünlü oyuncu Angela VVinkler ıle tıyatro çabşmalanna giriştığiru, TV'de küçük roller kaptığını anlatıyor. Bıryandan da Berlin ku- lüplerinde Joe Hill'ı, Woodie Guthrie'nin şarkılannı söylüyormuş. Caz müziği, Billie Holiday sarkılan derken, epeyce insan 'bu Türk caz şarkıcısı'ndan söz eder olmuş. Çalışmalannı Almanya'da •sürdüren yö- netmen Tevfik Başer'in Kırk Metrekare Al- manya adlı filminde başrolleri Yaman Okay ile paylaşan özay böylece beyazperde uğ- raşına da girişmiş Kırk Metrekare Almanya' nın Locarno Film Şenlığı'nde Altın Leopar almasından sonra Özay da 1987"de Alman devfetinin >ıün kadın oyuncusu ödülüne de- ğer görülmüş. Ama Özay müzık yaşamını da artık kendı üçlüsüyle sürdürüyor. Yıne de birlikte çalışüğı müzisyenlere yaklaşımı ol- dukça ilginç: 'Bizim oğlanlarla hicbir sorunum yok. Bana. piliç şarkıcı gözüyle bakmıyorlar. Bel- ki de her şeyi ben yapıyorum da ondan. Turne- leri örgütlemek, afışkrk ilgüenmek, arabayı kullanmak, paramızı mutlaka ahnamızı sağ- lamak, otel soruniarmı çözmek hep benim işim. Ben yalnızca beğendiğim müzikçilerle çalışınm, ne kadar iyi olduklanna bakinam. Hatta onlan yalnızca beğenmem değil, sev- mem gerekir. Mesela, piyanistle kavga etme- >e göreyim. ne kadar usta olursa olsun çaldığı notalan du\amam, şarkı so\le>emenı, nefes alamam. Her işte aşın duygusalım.' 20 yıldan sonra Almanya Özay'a basma- ya, 'biraz taşra gehneye' başlamış. Geçen yıJ Paris'e taşınan özay şimdi kendini film yönetmenlerinin, caz ustalannın daha bir gözü önünde hissediyor. Fransız fılmlerinde oynamak istiyor. Ama asıl amaa, bazı büyük sahne tasanlarmı gerçekleştir- mek. Bu tasanlardan ilki, küçük oynadıklan için çok ta- lıhlı gıtmemiş. Langston Hug- hes, Pabk) Neruda ve Nazrnı Hikroet'ın şıırlenne dayah, üç küliürü içeren Artık Yeter adlı bir müzikal sahnelemışler. Amerikalı, Şilili ve Türk bes- tecilerin yapıüannı seslendi- ren beş ayn ulustan sekiz mü- zisyenle. Irkçılığa ve savaşa karşı nitelikler taşıyan müzi- kali Berlin'deki Quartier La- tin kulübünde ancak iki gece 800 seyirciye oynayabilmişler. İki radyo konseri vermişler. Şimdi özay'ın ilk büyük projesi, Yaban Meyvası adlı bir müzikal. Şu sıralar, 1960'- lann eylemcisi Angela Davis ile göriişmelerini sürdürüyor. Çünkü müzıkalıni, Davis'in bu yaz bitirmeyi umduğu ve Billie Holiday, Bessie Şmith ve Ma Rainey gibi ünlü mü- akcılen ele aldığı kitabına da- yandırmak istiyor. Saksofon- cu Chieo Freeman ile birlikte yazacaklan şarkılan Özay söyleyecek. Bir başka tasarı da İki Bin Bir Gece Masallan adlı bir müzikal komedi. Bu masal, özay'ın ken- di'masarı. Şu günlerde Paris'te bu müzikal üzerinde çalîşırken aldığı notlara bir göz atmak, ü - yet'ini sezmek için yeterli: 'Avnıpa'daki 'özgür' kadnlarm çoğu er- keksi olmak istiyor. Kuşkusuz küçükhlğürode ben de benzer davranışlarda bulundum. Ama zamanla, bunun yürümediğini kavradım... Ama bir kerelik de olsa, geleneksel masalı ter- sine çevire>im dedim... Bu oyunda Prensin, haremin ve aşkm vanı sıra bir de Prenses ola- cak. Prenses rolüyle her şeyi altüst etmek is- tiyorum. Sonunda Prenses köle pazanna gi- dip kendine bir sevgili satın alıyor. Hem de kredi kartıylaî Masalda her şey mümkün...' 20. ULUŞLARARASIİSTANBUL FESTİVALİ Kıızey Balesi^ııdeııflameııcove •Fransa'nın ünlü bale topluluklanndan Ballet du Nord, bugün ve yann Açıkhava Tiyatrosu'nda iki gösteri sunacak. Bal- let du Nord'un sunacağı baleler arasında Paul Taylor ve Robert North gibi ünlü koregrafların yapıtlan da yer alıyor. Kühûr Servisi - Fransa'nın ünlü bale topluluklanndan Bal- let du Nord, bugün ve yann Açıkhava Tiyatrosu'nda iki gösteri sunacak. Daha önce 1986 yılında da İstanbula gelen Ballet du Nord, günümüz yaşa- mının beğeni ve düşüncelerine dayanan koregrafileri neokla- sik ve çağdaş bir teknikle sergi- leyen bir topluluk. Fransa'nın Pas de Çalais böl- gesindeki Roubaix kentinde yönetmen Alfonso Cata tara- fından 1983 yılında kuruldu. Asbnda bir ulusal koregrafi merkezi niteliğindeki Ballet du Nord'un sanat yönetmenliğine 1991'de Jean-Paul Comelin ge- tirildi. 25 yıllık uluslararası de- neyimini de beraberinde getiren Comelin, yirminci yüzyıl koreg- raflannın yapıtlannı toplulu- ğun repertuvanna kattı. Ballet du Nord, 20. Uluslara- 1983'te kurulan Ballet du Nord, 1986'da da tstanbul'a gelmişti. Topluluk, bu kez İstanbui Festi- vali'ne iki ayrı proğramla katılıyor. rası İstanbui Festivali'ne iki ayn proğramla katılıyor. Otuz iki dansçıdan oluşan topluluk bu akşam Açıkhava Tiyat- rosu'nda sunacağı gösteride, Vertex (Müzik: Philip Glass. Koregrafi: Ali Pourfarrokh), Sonat (Müzik: Tomaso Albi- noni, Koregrafı: Jean-Paul Co- melin), Tarantella (Müzik: Lo- uis Moreau Gottchalk, Koreg- rafi: Comelin) ve Ateş Kuşu (Müzik: Igor Stravinsky, Ko- regrafi: Comelin) adlı yapıtlan sergileyecek. Baİlet du Nord, yannki gösterisinde ise Güller (Müzık: Richard Wagner, He- inrich Baermann, Koregrafi: Paul Taylor), Aydınlanan Gece (Müzik: Arnold Schönberg, Koregrafi: Comelin) ve İki Su Arasında (Müzik: Simon Ro- gers ve Paco de Lucia, Koregra- fi: Robert North) adlı yapıtlan sunacak. Ünlü koregraf Robert North, Ballet du Nord'un ya- nnki programında yer alan İki Su Arasında adlı bale için şun- lan söylüyor: "Değişık dans üs- luplannı birbiriyle kaynaştırma düşüncesini her zaman sev- mişimdir. Simon Rogers ve ben, flamenko ve cazın hem müzikal hem de koregrafik açı- lardan çok uyumlu bir bileşime olanak tanıdığiru fark ettik. İki Su Arasında, Paco de Lucia'nın bestesi olan son bölümün müzi- ğinin adı." FESTtVALDE BUGÜN • Balletdu Nord / Açıkhava Tıyatrosu, 21.30 FESTİVALDE YARIN • Kazuhito \ amaşita / Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonu. 18.30 • Ballet du Nord / Açıkhava Tiyatrosu, 21.30 • Saraydan Kız Kaçırma / Topkapı Sarayı, 21.30 Cemal Reşit Rey Salonu'nda yeni bir düzenlemeye gidiliyor Ustü koıısersalonu alütelevizyon Kûltür Servisi- Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nun, so- yunma odalan, konferans sa- lonu, depo ve arşivin bulun- duğu alt kan, Belediye Radyo Televizyonu (BRT) olmak üzere düzenleniyor. 1989'da Dalan dönemınde yapılan konser salonunun alt katında. radyo ve televizyon stüdyolan kurulmak üzere soyunma oda- lannın yıkımına başlandı. Ko- nuyla ilgili olarak kendileriyle görüşmeye çalıştığımız İstan- bui Büvükşehır Belediyesi Kültür fşleri Daire Başkanı Hilmi Yavuz, bu konuda gö- rüş bildiremeyeceğini söyledi. Bu arada, salonun dolmadı- gı, zarar edildiği ileri sürülerek, konser salonunun "daha po- püler amaçlarla kullanılmak istendiği" ileri sürüldü. Yak- laşık 1900 metrekarelik bir alanı kaplayan Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nun alt katında arşiv, depo ve konfe- rans salonunun yanısıra, 4'ü 15-20 kişi alan 6 soyunma odası buiunuyor. Yeni düzen- lemeyle alt katın tümüyle BRTye devredilmesiyle orta ve alt katlarda bulunan, en bü- yüğü 6-7 kişilik 10 tane soyun- ma odası kullanılabilecek. Öte yandan, salonda senfoni or- kestrası konserleri, yerli ve ya- bana büyük konser ve gösteri organizasyonlannda soyunma odalannın yersiz kalacağı sa- vunuluyor. Bunun yanısıra konser salo- nuyla, radyo-televizyon çalı- şmalannın aynı mekanda sür- dürülmesinin teknik sorunlara yol açabileceği de ifade edili- yor. Bedrettin Dalan döneminde yapılıp İstanbui Konser Salo- nu adıyla açılan, Nurettin Sö- zen'in seçilmesinden sonra 6 ay kapah kahp. ardından Cemal Reşit Rey adıyla yeniden açılışı yapılan salon 860 kişi alıyor. Yılda ortalama 80 konser ve gösterinin gerçekleştirildiğİ Cemal Reşit Rey'de, simültane ceviri olanağı bulunduğu için uluslararası bilimsel kongreler de yapılabilıyor. Şu şıralarda. 20. Ulusla- rarası İstanbui Festivali kap- samında konser ve gösterilere sahne olan Cemal Reşit Rey, İstanbui Büyükşehir Beledi- yesi kuruluşu olan İstanbui Kültür Sanat Tic. A.Ş. tara- ftndan çeşitlı kurumlara gös- teri, konser, sergi ve toplantılar için kıraya da verilebilıyor. Yunus Nadi Ödülleri Karikatür birindlerinden Kıbnsh çizer Alper Susuzlu: Biz karikatürcülerin işi, herkesi eleştirmek> ;TANORAL 1992 Yunus Nadi Ödülleri'n- de Karikatür dalında birincili- ği Eray Özbek ile paylaşan Al- per Susuzlu. resimden karikatü- re geçmiş bir sanatçı. Başlangı- çta güvercinli, yumnıklu kari- katürler çizen Susuzlu, sonra- dan daha yansız, ama herkesi eleştiren karikatürlere yönel- miş. - Bu yılın Yunus Nadi Ödül- leri'nde, karikatür dalındaki bi- rinciliği paylaştınız. Sizi tanıdı- ğım kadarı ile daha önce resim vapıyordunu/. Karikatüre nasıl yöneldiniz? - Resim sanatında doğal ola- rak, renk ağırhklı bir çahşma yapıyordum. Ve resim, önceki yıllarda, tepki duyduğum kimi olaylar karşısında, benim söz- cülüğümü yapamıyordu. Be- nim uyguladığım resim, daha çok duygulan açıklamaya, yö- neliktı. Işte karikatür bu nokta- da gelıp kucaklaştı benımle. - İlk karikatürterinizle, ödiil alan çizgileriniz birbirinden çok farklı. Bunu açddar nusnuz? - Karikatür çızmeye başladı- • Alper Susuzlu, dünyaya bir eleştirmen gözüyle ba- kıyor: "Karikatürcü dün- yaya herkesi eleştirsin diye gönderildi". "Susuzlu, Yu- nus Nadi Ödülü'nü alınca Kıbns'tan ilk kez 'torpilli' bir çıkış yapmış. Bugüne kadar 12 ödül alan Alper Susuzlu'nun gözünde Yu- nus Nadi Ödülü'nün ayrı bir yeri var. ğım ilk yıllarda, resimden geldı- ğim için iyi desen çıziyor olma- ma karşın karikatüriin, doğayı ve insanı bozarak çizilebileceği- ni sanıyordum. O nedenle ger- çek çizgımi ortaya koyamadım. Daha sonra çizgılenme resim bilgilerimi de eklemeye başla- yınca yaptıklanm lyiden iyiye resim gibi olmaya başladı. Bu süreç içinde izledığim çizerler- den ve mizah hakkında okudu- ğum yayınlardan işin ne oldu- ğunu çözmeye başladım. Çok çalışarak tabii. Karikatüre geç başladım, 1983'te. Ama o yıl- dan günümüze kadar bin sayfalık bir fotokopi kitabı meydana getirdim. - Anlayış farkldıkları da var mıydı eski ve yeni çizgilerinizde? - Çizgi bağlarrunda çok daha iyi çizebileceğime inandığim halde bunu nedense ortaya ko- yamadım. O zamankı bakış açım, simgeci bir yaklaşımday- dı. Bu da sanıyorum o günlerin koşullanndan kaynaklanıyor- du. Güvercinli, yumruklu kari- katürlerdi bunlar ve fazlaca sekterdiler. Dönüp geriye bak- tığımda, şimdi olsa onlan çiz- mezdim diyorum. Ama çizildi- ler. Bugün onlann karikatür ol- madıklan kanısındayım. Biraz taraflı bır bakış vardı. Yan tut- ma varflîonlarda. Şimdiki düşüncelerim yansız ve dünyaya sanki bir kritikçi gi- bi bakıyorum. Yani İsa dünya- ya nasıl ki insanlan bir araya getirsin diye gönderildiyse, ka- rikatürcü de dünyaya herkesi, kim olursa olsun eleştirsin diye gönderildi gibi. Bunu da doğru buluyorum. Aynı toplumsal ör- güt içindeki insanlann kendile- rini eleştirmediklerini düşünür- seniz orada ilerleme olanaksız- dır. Sanatçının görevi, yanlışı gördüğü yerde, bu kendi yan- daşı da olsa, eleştirmektir. - Son yıllarda size verilen ödülkrin bu anlattıklannızla il- gisi var mı? - Sanınm talihim açılmış ol- mah. Bu yıl oldukça iddialı ca- lıştım. ödüllere şöyle bakıyo- rum; olaylan kendiliklerine bı- rakmaktan ve kendimi sına- maktan korkmamam gerek- tiğini düşünüyorum. O korku- mu yendım. Yenilgiyi kabul edemezdim eskiden. Katıldığim bir yanşmada kay- bedince, yanşmalara katılma- maya karar veriyordum. Yenil- meyi sevmiyordum. Sonradan insanın kendini sınamasının. bir öğrenci gibi sürekli sınavla- ra girmesinin gerekli olduğunu düşündüm. - Ödül almamzm Kıbns'taki etkileri nasd oldu? - İlk kez ben ödül aldığımı basına açıklamıyorum? Bun- dan çok mutluyum. İlk kez al- dığjm bir ödülü basından ben izliyorum. Sıradan bir vatanda- şa kadar her yöreden insanlar bu önemli ödülü telefonlarla kutladılar. Üstelik gümriikte çok rahat bir çıkış yaptım. Pa- saporttan önce ödül için tebrik ettiler beni. Yine ilk kez torpilli bir çıkış yaptım Kıbns'tan. Bundan sonra daha da geniş bir yankı yapacaktır sanıyorum. Bugün BRTden telefon ettiler ve bir program yapmak istedik- lerini söylediler. BRT yine ilk kez ben vermediğim halde be- nim ile ilgili bir haberi yayımlı- yordu. Avrupa'da, içinde birincilik- ler ve nişanlar da olan ve on iki- ye varan ödüller almış olmama karşın, Yunus Nadi Ödülü beni gerçekten, bir Kıbnsh ve Cum- huriyeti lise yıllanndan beri okuyan biri olarak aynca onur- landırdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear