22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14TEMMUZ1992SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Zehirlenen çocuklar iyi İstanbul Haber Servisi -Ba- kırköy'dekı Çocuk Esirgeme Kurumu'nda, önceki sabah ye- dikleri bozuk mamadan zehir- lenen ve çeşitli hastanelere kal- dınlan çocuklann durumlan- nın iyi olduğu belirtildi. Siyavuşpaşa'daki yurtta ka- lan çocuklar. önceki sabah kus- maya başlamalan ve ishal olmalan üzerine hastabakıcılar tarafından çeşitli hastanelere kaldınlmıştı. Çapa Tıp Fakül- tesi, Cerrahpaşa ve Şişli Etfal hastanelerine kaldınlan 32 ço- cuğun sağlık durumlannın iyi olduğunu beürten hastane yet- kilileri, çocuklann bugün ta- burcu edilebileceklerini söyledi- ler. Ruhsatsız yıkımda kaza: 1 ölü İ S ^ btnası çöktü. Betediyeden ydum ruhsatı alınmayan çalışma sırasında, Haznedar Merkez Camisi'- nin ek binasnı yıkmak için kaynak işçis Ender Ceylan Ue arkadaşlan Mustafa Çağlar ve Yıimaz Ergun, binanm kok» demirierim ke9erierken ek bina ankfen büyük bir güriiltü Oe çöktü. Kazada Ender Ceylan yaşamını yitinü, iki arkadaşı da yaralaodL (Fotoğraf: ESAT PALA) Türkilerle ışbırligı ANKARA (AA) - Orta As- ya Türk cumhuriyetleri ve Azerbaycan sağlık bakanlan yann Türkiye'ye geliyor. Özbekistan, Tacikistan, Türkrnenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan sağlık bakanlan, 19 Ekim 1992 tarihinde yapjlacak 1. Sağlık Kongresi'nin ön çalış- malanyla ilgili olarak yann Türkiye'ye gelecekler. Bu amaçla 15 Temmuz 1992 çar- şamba günü Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna ile de görü- şecek olan bakanlar, daha sonra ortak basın toplanüsı düzenleyecekler ve kongre ile ilgili işbirliğine yönelik görüş alışverişinde bulunacaklar. A n k a r a a s f a l t l üzerinde kurulu ŞÇ y b u ] u n a n T a r ı S j n Ersoy'a ait Me- ta Elektronik Endüstri Fabrikası'nda çalışan Otomobil-İş Sendikası'na üye 400 işçi fabrikaya ait olan ve bankalarca hacizli olan makinelereel koyarak hacizedilmesini engelle- di. İşverenin bankalardan aldığı kredi borcunu ödeyeme- mesi üzerine haciz edilen makineleri, güvenlik kuvvetleri ile gelen banka yöneticileri ve haciz memurlanna teslim etme- yen işçiler, fabrikada düzenli nöbet tutmaya başladılar. Turizm atağı GAZİANTEP (AA) - Gazi- antep Valisi Recep Birsin Özen, Türk mimarisinde ayn bir yeri ve önemi olan 'Ante- pevleri'nin, pansiyon olarak düzenlenip turizme açılacağı- nı söyledi. özen aynca, Adıyaman- Nemrut'a geçiş merkezi ko- numunda olan Gaziantep'in, Islahiye ilçesindeki dünyanın bilinen ilk ve tek açıkhava heykel atölyesi olan Yesemek ve mayınh alanda bulunan antik Kargamış kentinin rna- yınlardan teniizlenerek turiz- me açılmasıyla Türkiye'nin önemli turistik merkezlerin- den birisi olacağınj vurgula- dı. HABERLEREV DEVAMI GUNCEL • Baştarafi 1. Sayfada Bizim gazeteci arkadaşlar da ömür insanlar. Son za- manlarda Tö'nün etliye sütlüye karışmadığından söze gi- riyorlar. Bir masumiyet tablosu, bir köşeye atılmış insan manzaraları çizerek bir iki gün sonra Okluk koyuna, kısa- cası "maviyalnızhğa"döneceğinden dem vuruyorlar. Anlatımlara bakarak insanın "vah zavallı vah" diyesi geliyor. Oysa, TÖ eline geçen her fırsatta ortalığı karıştın- yor. Gerçekler ortaya çıkınca, TÖ'den gelen suçlamaların değersizliği bir kez daha ortaya çıkıyor. Dün sabah Dışişleri Bakanı HikmetÇetin'le, TÖ'nün "ya- rattığı son olayı"konuşuyorduk. Şöyle dedi: "Bir defa, mektup bir dışişleri bakanından bir dışişleri bakanına gelmiş. Alelacele koylara gö'ndermek neden? Ikinci nokta, Denktaş'a mektubu benim verdiğimi söylü- yor, oysa Başbakan 'dan aldı.'' • Bakan Çetin'in mektubu ne saklamışlığı ne de TÖ'den Kaçırmışlıgı var. Zaten gizlemeye de gerek kalmıyor. Şu olasılık akla geliyor. Adından şu ya da bu nedenle söz edi- lince, deneyimli insanlar o mektubu, o bilgiyi, o belgeyi büyük gazeteye nasıl ve hangi kanaldan sızdıracağını el- bette biliyor. Dün bir manşette, TÖ'den HikmetÇetin'e "suçlama"yer alıyordu. Dün öğleden sonra Çankaya'da Alman Dışişleri Bakanı'ndan önce Tö'yle Hikmet Çetin arasında yarım sa- atlik bir görüşme yapıldı. Herhalde Çetin, doğruyu eğriyi öğrenmeden TÖ'nün manşetlere yansıttığı alınganlıkları yanıtladı. Ola ki dün son düzeltmeleri yapıfan Baker'a yanıtın ana unsurlarını da söyledi. TÖ, iki günlüğüne geldi, en azından iki sorun çıkarmayı basardı. Elbette işine gelen haberleri yalanlamayı aklının ucun- dan bile geçirmiyor. Örneğin, Aydın Menderes'in "aracı- /ar"aracılığıyla TÖ ile ilişki kurduğunu irdeleyen haberle- ri... Böylelerini üstünkörü dokundurmalarla geçiştiriyor. Geride -ileride işine yarayacak- kuşkular uyandıran kimi birikimler bırakıyor. Son söylentiye göre birader Yusuf Bozkurt Özal'la sabık bakanlardan Ahmet Karaevli, TÖ ile Menderes arasında "köprü"olmuşlar... TÖ'den Menderes'e, Menderes'ten de Tö'ye laf alıp laf götürüyorlarmış. Menderes dün sabah hayretler içindeydi: "Çankaya ile ne öyle ne böyle hiçbir temasım yok" di- yordu. İyi ama senaryo hazırlamış. Kongre toplanacak, Mesut Yıimaz alaşağı edilecek ve yerine Menderes otura- cak. Tepkisini belli etmemeye çaba göstererek "Her kesim- den daha önceden tanıdığım, konuştuğum insanlar var. , DYP'den, hatta SHP'den de. ANAP'lılarla özel bir mesaj getirme götürme anlamında bir trafik yok" dedi. ANAP'a genel başkanlık, heleYılmaz'ı "tasfiye senaryo- su" ile? Menderes'e göre "O formülle ilgisi olamaz". Za- ten ANAP'la ilgilenmiyor. Yeni bir parti? Menderes, "Bugün böyle bir çalışmamız yok" diyor. "Siyasetdışındayızdedikse"diye ekliyor, "Neticeitiba- rıyla rahip hayatı yaşamıyoruz ya." Anayasa gereği siyaseten rahip hayatı yaşamaları ge- rekenler doğrudan siyasete soyunduklarına göre... Siyasetten -şimdilik- uzak. Menderes, her partiden eşiy- le dostuyla niçin görüşmesin? Memur yann iş bırakaeak • Baştarafi 1. Sayfada yeceğinı bildiren memur sendi- kalan yöneticileri. TBMM'nin ağustos başında olağanüstü loplanarak 87 ve 151 sayılı İLO sözleşmelennı onaylamasmı is- tediler. İstanbul'da dün akşan 18. 30"da Sultanahmet Parkı'nda toplanan iki bine yakın memur "Meclis tatilde. memur sokak- ta". "Yüzde 30 zamma yüzde 30 iş". "• Meclis toplansın 87 ve 151 onaylansın'" yazılı pankart- lar taşıdılar. Aksaray'a doğru yürüyüş yapmak isteyen me- murlar, çevik kuvvet tarafın- dan önlerine barikat kurulması üzerine, oturarak bir süre alkış- lı protestoda bulundular ve bordrolannı yaktılar. Burada, Kamu Çalışanlan Platformu adına yapılan açıklamada da memurlann grevli toplusözleş- meli sendika haklannı alıncaya kadar eylemlerini sürdürecekle- ri belirtilerek şöyle denildi: "TBMM ağustos başında ola- ğanüstü toplanarak. ILO söz- leşmelerini onaylamalıdır. An- tidemokratik Jçişleri Bakanlığı genelgesi, hemen kaldınlmalı- dır. Grevli, toplusözleşmeli sen- dika yasası bizim de görüşümüz alınarak, zaman geçirilmeden çıkanlmahdır. Toplusözleşme masasına oturulmalıdır". DYP - SHP koalisyon hükü- metinin demokratikleşme söz- lerinin vaatten öteye gitmedigi savunulan açıklamada "Benim memurum, benim emeklim di- yenler verdikleri sadaka zam- larla memurunu, emeküsını ne kadar düşündüklerini ortaya koymuşlardır. Lüks lojmanlar- da oturan, kendilenne tatil kö- yü tahsis ettiren ve net 26 mıl- yon lira maaş alan parlamen- terler, ev kiralannm 1 mil>on lira olduğu bir dönemde 1 mıl- yon 500 bin lira maaş alan memurun ıçınde bulunduğu durumu hiç akıllanna geurme- mişlerdir" denildi. Memurlar daha sonra çevik kuvvet kordo- nunda Çemberlitaş'a kadar yürüyerek dağıldılar. İzmir'de de bın dolayında memur dün ışçıkışında Basma- ne Gan önünde toplanarak. Cumhuriyet Meydanı'na yürü- düler. Memurlar burada >apı- lan basın açıklamasından sonra dağıldılar. İzmir Defterdarhğı'- nda çalısan memurlar da dün öğlen yemeği bo\koiu >aparak defterdarlık önünde temmuz ayı bordrolannı >akülar. Yüz- de 29.8 olarak açıklanan tem- muz zammının gerçekte yüzde 26 olduğunu savunan memur- lar, zammın daha ellerine geç- meden, akaryakıt, ekmek ve ulaşıma yapılan zamlarla geri alındığını söylediler. İskenderun"da dün akşam 17.00'den itibaren fskenderun Belediyesı önünde toplanan yaklaşık 500 memur, postaneye yürüyerek, buradan Maliye Ba- kanlığı'na havale çıkararak temmuz zammını protesto etti- ler. Ankara Kamu Çalışanlan Platformu yöneticileri dün dü- zenledikleri basın toplantısın- da, belediye memurlannın. ya- nn Türkiye genelinde hüküme- te uyan anlamında "bir günlük hak direnişi" yaparak iş bıraka- caklannı belirtiler. İş bırakma eyleminin Dcmırcl'ın ""Bordro yakmakla bir yere vanlmaz" sözü üzerine gerçekleştirileceği- ni söyleven Tüm Bel-Sen Genel Merkez Yürütme Kurulu üyesi Mehmet Ali Görür "Meşru ze- mınden çıkmayacağız. İş bırak- ma bir haktır. 15 temmuz günü, daktilolar, bılgisayarlar çalış- mayacak. telefonlar duracak. Çalışanlar clini üretım araçla- nndan çekıncc. hıçbır işin yapıl- madığını anlayacaklar" diye konuştu. Bütçesi budanan Orman Bakanı çaresiz kaldı Bakanlık da vergi öcleıııiyor DOĞANAKIN •Orman Bakanı Vefa Tanır. diğer bakanlıklann bütçelerinde kesintiye gidilirken, kendi bütçelerinin de "budandığını", bu yılı borçsuz kapatmalannın olanaksız olduğunu belirterek, "Bu aya kadar nor- mal vergilerimizi ödüyorduk, bu ay kestim. 'Ma- liye'ye yatırmayın' dedim arkadaşlanma. Vergiyi yatırmayacağız eylüle kadar" dedi. yatırmayacağız" dedi. TBMM'dekı bütçe görüşme- leri sırasında. Orman Bakanlığı bütçesinin. önerilenin çok altın- da belirlenmesi, Vefa Tanır'ı sıkıntıya soktu. "Ortadaki büt- çe. resmen açığı ılan edilmiş bir bütçedir, gizlemedik ki biz. Ama yıl, harcanmış bir yıldır. Ke§ke başan versin Allah bize. ilan ettiğimiz açıkta kalalım. 2 avlık maaşını veremediğım yer- ler var" diyen Tanır, devraldık- lan 645 milyar liralık borcun da. sorunda önemli bir payı ol- ANKARA - Orman Bakanlı- ğı, Maliye ve Gümrük Bakan- lığı'na vergi ödemeyi kesti. Orman Bakanı Vefa Tanır. büt- çelerinin. TBMM'de diğer ba- kanlıklarda olduğu gibi "bu- dandığını", bu yılı borçsuz kapatmalanna olanak bulun- madığını belirterek, "Bu aya kadar normal vergilerimizi ödüyorduk, bu ay kesü'm. "Ma- liye'ye yatırmayın' dedim arka- daşlanma. Eylüle kadar vergiyi duğunu vurguladı. Tanır, Cumhuriyet'in sorula- nnı yaıutiarken. "Bu şartlar al- tında. daha geniş bir bütçeyi biz de teklif ettik. Ama, her bakan- lığın bütçesi budanırken, bizim ki de budanmış. Ama şu anda ağaç saüşlanmız fena değildir" dedi. Bütçeler belirlenirken, her bakanlığın bir önceki yıla ait harcamalannın dikkate alındı- ğını, kendi arkalannda, bakan- lık değil bir genel müdürlük bulunduğunu anımsatan Tanır, bütçe darlığı nedeniyle bazı ya- tınmlan tamamlayamadıklan- nı belirterek, şunlan söyledi: "Vaktiyle Orman Bakanlığı zenginmiş. Şimdi de. bence Türkiye'nin en zengin bakanlı- ğıdır. Çünkü tekelmişsiniz, fi- yatları siz ayarlıyorsunuz ve Türkiye'nin yakacak ihtiyacını siz venyorsunuz. Türkiye'de sa- Cevdet Kudret sanatçı dosrları tarafından son yolculuğa uğurlandı Cevdet Kudret toprağa verildi Kültür Servisi- Yazar, şair, edebıyat araştırmacısı ve eleş- tırmen Cevdet Kudret. dün Teşvikiye .Camii'nde kıhnan öğle namazından sonra Aşi- yan'da toprağa verildi. 10 tem- muz cuma günü yitirdiğimız Cevdet Kudret'in cenaze töre- nıne ailesi, yakınlan, İstanbul Belediye Başkanı Prof.Dr. Nurettin Sözen, İstanbul İl Kültür Müdürii Rahmi Çu- bukçu ve sanat ve edebiyat dünyamızın önde gelen adlan katıldı. 86 yaşında ölen, edebiyatı- mızda Yedi Meşale şiir hareke- tinin son temsilcisi olan Cevdet Kudret'in Teşvikiye Camii'n- deki cenaze töreninde, Meh- met Ali Aybar, Yaşar Kemal, Vedat Günyol, Vural Vahit Su- içmez, Konur Ertop, Demirtaş Ceyhun, Demir Özlü. Hilmi Yavuz. Ergun Göknel, Pana- yot Abacı. Prof.Aydın Aybay, Adalet Ağaoğlu, Adnan Cem- gil, Cevat Çapan, Şükran Kur- dakul, Prof.Bedia Akarsu. Ta- nk Dursun K., Melih Aşık, Selim Turan, Ferruh Doğan. Atilla Dorsay, Prof.Aysel Ekşi, Sami Karaören, Nursel Duru- el, Sait Maden, Pınar Kür, Atil- la Özkınmlı. Atilla Birkiye, Enver Ercan, Ali Uğur. Filiz Ali, Can Yücel, Güngör Dil- men, Ferit Edgü. İsa Çelik, Mengü Ertel, Ali Naili Kubalı ve Güllü Aybar bulunuyordu. Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazının ardından Cev- det Kudret'in sardunyalarla kaplı tabutu, omuzlar üzennde cenaze araana taşındı. Daha sonra cenazesi . birçok ünlü edebiyatçının mezannm bulun- duğu Aşiyan MezarlığVnda toprağa verildi. Cevdet Kudret için ne dedi- ler? • MELİH CEVDET ANDAY: Cevdet Kudret'in ölümü, yalnızca edebiyatımız için değil. insan hazinemiz bakımından da büyük bir kayıptır. Erdemi. yaşam anlayışı, halisüği, çalış- ma disiplini. ölçülülüğü, verim- liliği ile örnek bir insandı. Ya- pıtlan kültür yaşamımızı sürek- li besleyecek. Onun değeri her gün daha iyi anlaşılacaktır. Edebıyatımızda tartışma götür- mez biryeri vardır Cevdet Kud- ret'in. Bunca değerli yapıtı. böylesine tıtizce hazırlanmış in- celemeleri ortaya koyması hatta şaşırtıcıdır. divebilirim. Ovüne- ceğiz. Cevdet kudret. bütün bu büyük başarıların sahibi ol- ması >anında benim çok eski ve bulunmaz birdostumdur; varlı- ğı desteğimdı. Onun ölümüyle sanki bir dönem kapandı be- nim ıçm • ADALET AĞAOĞLU: Cevdet Kudret bey, yazırun. anlatının her türünde ürün ver- mıştir. Edebiyatımızın sorunla- nna. dilimiz üstüne kafa yor- muş. çabşmalar yapmış. örnek- ler, kanıtlar sunmuştur. Onun Türk Edebi>atf nda Hikaye ve Roman (üç cilt). Karagöz (üç cilt) gibi inceleme kıiaplan başlı başına birer özen. sabır işi çalış- malardır. Yazanmız birçok konudaki düşüncelerini. karşı durmalannı Dıllen Var Bizim Dile Benzemez, Kalemin Ucu Cömert geldi, cömeıt gîtti • Baştarafi 1. Sayfada kis.ıydı. Bundan da yakındığını hiç duymadım, okumadım. Romanlannı, o güzelim Türk- çesiyle, kendi kendine, alçakgö- nüllü ördü. Onun romanlannı edebiyatımızın usta işi yapıtlan arasma, ikirciksiz, koyabiliriz. Bunu zaman gösterecek. Za- man en büyük yargılayıcıdır. Eleştirmendi, edebıyat tarih- çisiydi... Edebiyatın herdahnda da emeği vardı. Ömrü boyunca. son soluğu- na kadar bir kannca gibi çalıştı. birdevyapıt toplamı bıraktı. Hep halktan, güzellikten, ıyi- likten, dostluktan yana oldu. Bunun için de başı belalardan belalara girdi. İnsanın böylesıne cömert. böylesine a>dınlık. sonuna dek umut dolu >aşaması bir mutlu- luktur. Onun kışiliğini. ömrü boyun- ca dilinden düşürmedtği Yu- nus'un şu dizeleri ne güzel anla- tıyor: "Biz dünyadan gıder olduk , Kalanlara selam ol- sun." Böylesine dünva. böylesine insan sevgisi... Bu dünyaya böylesine cö^ mert gelip. böylesine cömert gitmek. İşte bu da böylesi kişi- lıklere, Cevdet Kudretlere has- tır. Böylesine dost. böylesine cö- mert, böylesine sevgi dolu gi- denlere de selam olsun. gibi deneme kitaplannda topla- mıştır, çok daha uzak geçmişin- de üç ciltbk romanı, hikâyeleri, şıırlen durmaktadır. Cevdet Kudret'in çalışmalanndan çok yararlandım. Ama daha da faz- lasını onun ha>atından. hayat- ta duruşundan öğrendim. Cevdet Kudret, sahici birhoca- dır. (Dı) demeve. çalışmalanyla her zaman relîberlik edeceğine duyduğum güven engel. Kale- min Ucu. s. 224te : " Konumuz Cevdet Kudref'-lerin üçüncü vazısı: Yaş Yetmiş Beş , dıyor. İlk satın: "Affedersiniz, yaşıyo- rum " diyor. Ne incelik. Sürdü- rüyor: "Arkanızdan ağıt yak- mak ısteyenlerin kalemleri elle- rinde kalmış. bekleşiyorlardır: Be birader. gideceksen gıt de, yazımızı yazalım." İncelik. iro- ni, üzünç. Bu satırlarda onu belirleyen her şey var. Kalem el- de. ölümü yazmayı beklemek. Sussam ivı olacak... • ŞÜKRAN KURDAKUL: Şairliği ve romancılığııun ya- nı sıra edebiyat tarihimize bü- vük katkılanyla çağdaş edebi- yatımızın yoraçıcılanndandır. Özellikle araştırmacı yönün- den. gelecek kuşaklâr büyük ölçüde yararlanacaklardır • KONUR ERTOP: Cevdet Bey. yaratıcı olarak verdiği yapıtlarda olsun. araş- tırmacı olarak ortaya koyduğu ürünlerie olsun. hep şu ana noktalara bağlı kalmışur: Akıi- cıhk. laiklik. halkçılık. Bu ilke- lerşazar-araştırmacı olarak da. v urttaş olarak da bağlı kalma- mız gereken temeldir. Cevdet Bey'in uğraştığı alanlardan biri, geleneksel sahne sanatlanmız- dı. Bu alanda verli. geleneksel olanla Batı tekniğini. bilimini birleştirme yolunu öneriyordu. Bu sentez de onun bıze göster- dıği hedeflerden biridır. • ATtLLA ÖZKOUMLI: Türk edebiyatı çok değerli bir emekçisini yitırdi. Cevdet Kudret. cumhuriyet yıllannda yenilikçı bir şair ve romancı olarak belirmişti. Sonradan Türk edebiyatının tarihi vönle- riyle doyurucu ve titiz çalışma- lar üretti. Onu yitirmiş olmak yalnız bir edebiyatçı değil, dü- şünce adamını da yitirmek an- lamına geliyor. • VEDAT GÜNYOL: Benim için örnek bir adam. alçakgönüllü, son derece çalış- kan. insan değeri bilen büyük bir dosttu. Çok büyük bir ka- yıp... yısız piknik yerieri vardır. Aşa- ğı yukarı her yerde bölge mü- dürlüklerimiz. misafırhaneleri- miz, tatıl yerierimiz fevkalade güzeldir. Diğer bakanlıklarla y^nşır derecede güzeldir. O za- man elimize çok para geçiyor- muş. bunlan yapmışız. Kültür ve Orman gibi. özel- likle yeni kurulan bakanlıklann bütçesinin sınırlı olduğunu vur- gulavan Tanır. "Devlet. hükü- met bir bütündür. Siz fazla al- saydınız. başkası az alacaktı. Bugün Türkiye'de, sağlıkla eği- tim, son yıllarda bütçelerden para alamamış ve ezılmiş git- miştir. Buseneonlarbirazkur- tardılar. İnşallah yeni seneye biz de kurtannz. Başbakan ko- ruyacağını söyledi. ama biz pa- ralanmızı bitırmedik daha. Bı- tirdiğimiz zaman kapısını çala- caeız" diye konuştu. Kıyılara solıık ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kıyı Yasası'nda yapılan değişiklıkle sahil şeridi derinligi en az 100 metre olacak. Yasaya göre sahıl şeridinin deniz yö- nünden ilk 50 metrelik kısmına yeni bına yapılamayacak. Bu bölümün yaya yolu. gezinti, dinlenme, seyir gibi amaçlarla kullanılabilmesini öngören ya- sa; sahil şeridinin ikinci 50 met- relik bölümünde, konaklama- ya yönelik olmayan, günübırlik turizm tesislerinin yapımına olanak tanıyor. Yasa, 100 met- relik sahil şeridi içinde kalan ve daha önce yapımı bitmiş bina- lara ilişkin kazanılmış haklan koruyor. Bayındırlık ve İskân Bakanı Onur Kumbaraabaşı'nın. yak- laşık 2 yıl önce, SHP Grup Baş- kanvekili sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak ip- tal ettirdiği Kıyı Yasasf nın bazı bölümlerine ilişkin yeni düzen- leme, geçen hafta sonu Cum- hurbaşkanı Özal tarafından onaylandı. Kumbaraabaşı'nın. iptal başvurusu gerekçelerine ve Anayasa Mahkemesi karan- na uygun olarak hazırlattığı yeni yasaya göre sahil şeridi de- rinüği 100 metre olarak belir- lendi. Deniz. doğal ve yapay göller ile akarsu kenarlanndan karaya doğru uzanan 100 met- relik mesafenin ilk 50 metrelik kısmının, kıyı alanlannın deva- mı niteliğinde olduğunu belir- ten Bayındırlık ve İskân Ba- kanlığı yetkilileri; yasanın, bu alanı yaya yolu, gezinti, dinlen- me, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılabilmesini öngördüğü- nü kaydettiler. Yetkililer, deniz yönünden ikinci 50 metrelik bölümde, konaklamaya yöne- lik olmayan. günübirlik turizm tesislerinin yapılabileceğini, ta- şıt yollannın da bu bölümdcn geçirilebileceğini bildirdiler. Yasanın, sahil şeritlerinin lo- kanta, gazino, çayhane gibi te- sislerle dolmasını engellemek amacıyla cıkanldığını belirte- rek söz konusu bölgelerdeki mülk sahibi yurttaşlann mağ- dur olmayacağını söyleyen yet- kiler şöyle konuştular: "Bu düzenleme ile ilk 50 met- relik alanda umumi hizmet alanlannın kamulaştınlması yoluyla mülk sahibi vatandaş- lann mağduriyetı önlenebilece- ği gibi. belediye veya valilikler- ce İmar Kanunu'nun 18. maddesi uygulanabilecektir. Böylece. bu alanlardaki rr.ülki- yetlerin yapılaşmaya müsait alanlara kaydınlması da sağla- nabilecektir. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğt. Fak. Beden Eğt. ve Spor Böl. Okul kimliği ve lETT pasomu kaybettün. Hükümsüzdür. MEHMET MUSTAFA YORULMAZER Marmara Üniversitesi Atatürk Eğt. Fak. Beden Eğt. ve Spor Böl. Okul kimliği ve İETT pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. SELÇUK AKSU GOZLEM UGÜRMUMCU • Baştarafi 1. Sayfada Böyle bir sav, ne gibi somut kanıtlara ve olgulara daya- nıyor? Gazetecinin ilk soracağı soru bu olmalıdır. Bu soru sorulmadan, konu hiç araştırılıp sorgulanma- dan, eline kalemi alan başlıyor yorumal Dachau' kampında gaz odalarında can veren Musevi- lerın adları yazılıyor. Berlin'de gidin Fatih Camisi'ne, cami avlusunda Hitler ordularında savaşırken ölen Türk- lerin mezarları da var. Bu mezar taşlarına bakıp, genel ve soyut yorumlar da yapabilırisiniz. Atış serbest! Gazetecilik, araştırma, inceleme ve sorgulama mesle- ğidir. Bu konudaki savları incelemek için yazılı belgeler nedir, önce bunlara bakmak gerekir. Bu konuda akla hemen iki kitap geliyor. Onur Yayınevi tarafından yayımlanan Johann Glas- neck'in 'Türkiye'de Faşist Alman Propagandası' başlıklı kitabıdır. İkinci kitap da Havass Yayınları tarafından çıka- rılan Alman Dışişleri Bakanlığı Dairesi-Türkiye'de Al- man Politikası (1941-43) adlı krtaptır. Her iki kttap da 1977 yılında yayımlanmıştır. Bu konudaki belgelere dayalı bir başka yayın 1990 yılı şubatayında gazetemizde yayımlanan '40'lann Cadı Ka- zanı'adlı biryazı dizisidir. Bir başka önemli kaynak, gazeteci Altan Öymen'in 1970 yılında Akşam gazetesinde okuduğumuz ve 1990 yı- lında Öymen'in TRT 1 televizyon kanalında hazırlayıp sunduğu soluk kesin bir serüven filmi gibi izlediğimiz 2. Dünya Savaşı ile ilgili belgesel yaymlarıdır. Bunlardan başka İkinci Dünya Savaşı ile ilgili sayısız yayınlar bulunmaktadır. Türk hükümetinin Nazilerle işbirliği yaptığı yolunda bir sav yayımlanınca bu kaynaklara bakmak, bu kaynaklar- da söz konusu savlara açıklık getiren bir ıpucu bulun- mazsa, o zaman da olayın yaşayan tanıklarını konuştur- mak gerekir. O günlerin Marsilya Başkonsolosu emekli Büyükelçi Sayın Necdet Kent, 1. Dünya Savaşı günlerinde Fransa- ya sığınan Musevilerin Fransa'yı işgal eden Nazılertara 1 '' fından kamplara götürülmek üzere trenlere bindirilip götürülmek istendiğini, kendisinin de aynı trene binerek bg katliama engel olduğunu geçen pazartesi günü Cum- huriyet'te yayımlanan söyleşisinde anlatmıştı. İstanbul'dan Henry Houses adlı bir yurttaşımız Sayın Kent ile yaptığımız söyleşi üzerine gönderdiği mektupta şunları yazıyor: "1930'lu yıllarda yakın akrabam T.C pasaportlu Bec- kerman ailesi Dolly ve Maurice adlı çocukları ile Paris'e göç etmişlerdi. Fransa da iki çocukları olmuştu. Işgalde Almanlar, Fransız sayılan iki çocuğu kampa göndermek üzere aldıklarında Maurice, çocukları yalnız -kalmasın- lar diyerek onlarla temerküz kampına gitti. Annelerinin müracaatları üzerine Türkiye'nin Paris BüyükelçHiği Maurice ve iki küçük kardeşini temerküz kampından kur- tardı. Küçük kardeşlerin kurtulmaları için elçilik, şüphe- siz, bazı yeni evrak tanzim etmiştir. Mektubu yazmayı vazife bildim. Saygılarla. Bu konuda, hem Crfşışleri Bakanlığı'nın hem de oiaya ilişkin bilgi, belge ve anı sahibi Musevilerin açıklama yapmaları gerekiyor. Hiçbir araştırma yapmadan, bırtekkitabın kapağını aç- madan, bir belgeyi bileokumadan, olayın yaşayan tanık- larını bulmadan, üç beş tümcenin belini bükerek, kuşkulu varsayımları kanıtlı gerçekler gibi kabul edip bu karma- şık olayı yorumlamaya kalkışmak 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak 3 hastalığın basın yoluyla yayılan tehli- keli belirtileridir. Adana 9 da tarihi eser operasyonu ADANA (Cumhuriyet Giiney İlleri Bürosu)- Satılmak ama- cıv la Adana'ya getirildiğj anla- şılan Roma, Abbasi. Osmanlı, Yunan, Hitit. Urartu ve Kom- manage dönemlenne ait paha bıçilemeyen 152 parça tarihi eserelegeçırildi. Adana Emniyet Müdürlüğü, 11 Temmuz 1992 Cumartesi gü- nü aldığı bir duyum üzerine aynı gün bir operasyon düzen- ledi. Mali Şube görevlileri, İnö- nü Caddesi'nde durdurduklan 46 DH 399 plakalı bir otomo- bılde arama yaptılar. Arama sonunda 2863 sayılı Müzeler Yasası'na aykın olarak 49 par- ça tarihi eser bulundu. Araçtaki şahıslar Osman Çetin Aktepe ile Osman Topal, olayla ilgili görülerek sorguya alındılar. Abbasi. Yunan ve Osmanlı dönemine ait 119 adet gümüş ve bronz sikke ile Roma döne- minden kalma yılan başlı 2 bronz bilezik, birbirine yapışık, kulak yerieri delikli, boyunlan- na tel bağlanmış iki başlı boğa figürü, çok sitilli bronz Hitit fi- gürü, 1 toprak kandil, 2 bronz kandil, pişmiş topraktan hay- van başı, I çan ve çıngırak haç, halhal çubuklanndan oluşan toplam 26 tarihi eser de Adana Bölge Müzesi'ne teslim edildi. Kaçakçılık yaptığı savlanan iki sanık. sorgulannın ardından adliyeye sevk edildiler. VEFAT Emekli öğretmen NURİ BÜYÜKBEKTAŞ'ı 13 Temmuz 1992 günü yitirdik. Cenazesi bugün Fikirtepe Onikiler Camii'nde öğle namazından sonra kaldırılarak Karacaahmet Mezarhğı'nda toprağa verilecek. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear