22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İ4TEMMUZ1992SALI ouiMnutmcı KULTUR 11 Kartal Festivali 11 yaşında • Kültür Servisi-11. Uluslararası Kartal Kültür ve Sanat Festivali bugün saat 11 .OO'de sahil yolunda şenlik yürüyüşü ile başlayacak. Bu yıl festivale Gürcistan, Azerbaycan, Ukrayna, Çin, Bulgaristan, Romanya. Yunanistan da katılacak. Festival kapsamında bugün saat 15.00'teKüçükyalı Kadın Kültür Evi'nde Prof. Dr. Necla Arat'ın "Kadm Sorunlan" konferansı, 17.00'dede Kartal Sahil Parkı'nda, Yekta Güngör Ozden'in yöneteceği, İlhan Selçuk, Necdet Uğurve Turgut Kazan'ın konuşmaa olarak kalılacaklan 'Demokratikleşmenin Neresindeyiz' paneli gerçekleştirilecek. Kartal Festivali çeşitli etkinlikierle 20temmuza kadardevam edecek İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı • İstanbul- İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı kurucular heyeti yıllık olağan toplantısı. vakfın Yıldız'daki merkez bınasında yapıldı. Basına kapalı olarak yapılan toplantıya, vakfın kurucusu kişi ve kurumlar adına temsilcilerkatıldı. Vakıf Yönetim Kurulu Başkaru Nejat Eczacıbaşı ve Kurucu Heyet Başkanı Nurettin Sözen, toplantıdan sonra yaptıklan açıklamada. toplantıda 1991 yılmın hesaplan, çalışmalan ve faaliyetlennin görüşüldüğünü, I993yılının da taslak programının ele alındığınısöylediler. Boş bulunan Vaİcıf Yönetim Kurulu üyeliğine Zülfü Livaneli'nin getirildiği toplantıda. aynca Akdeniz Festivali çalışmalannın da gözden geçinldiği belirtildi. NüshetSay'ın ABD sergisi •Kültür Senisi-ABD"- yaşayan Nüshet G. Say, New Jersey-Montclair'de ilk kişisel resim sergisini açtı. Say. son iki yılın çalışmalannı kapsayan 'Leitmotifs' adlı sergisinde büyük boy on iki resmine yer verdi. İlk resim eğitimini babası ressam Mümtaz Yener'den alan Say, çalışmalannı 1985yılından buyanaABD'de sürdürüyor. Kemal Zeren pesim sergisi • Kültür Servisi- Ressam Kemal Zeren'm sergisi 19 temmuza kadar görülebilir. 1977 yıhnda öjen Kemal Zeren, Sanayii Nefise Mektebi Alisi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Namık İsmail'ın öğrencisiydi. 1930'da Paris'te Julian Akademisi'ne ve 1938'dede Andre Lhote Atölyesfne devam etti. Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde ve İstanbul'da resim ye sanat tarihi öeretmenliği yaptı. Emlak'ta249. sergi , • Kültür Servisi - Emlak Bankası Sanat Galerisi'nde 116 temmuzda açılacak karma sergide Yeni Yetenekler, Genç Akademililer ve Küçük RessamJar'ın yapıtlanna yer !verilecek. 31 temmuza kadar açık kalacak sergide Genç Yetenekler'den G. Altınay. E.Bayrak.C.Çağlayan.Z. Çağlayan. B. Dedebey, C. Doğutürk, Ş. Günday, H. Kandemır, F. Kayala, Ö. Kepçe, Ç. Lom. Ö. Muz, L. Oskay. G. Omay, E. Ongay. P. Ongay, Z. Öncü. M. Sana, N. Sekizkardeş, S. Sipahi. M. Tepemehmetoğlu, F. Yılmaz,Y.Yakai'ın,Genç Akademililer'den E. Alaçam. I. Aslıhan. F. Çetin. İ. Erentürk, G. Yasa'nın, Küçük Ressamlar'dan da F. Berker,E.Bilbilik,T. '. Çetiner, A. Pulatkonak, M. Oskay ve Y. Ünal Şoray'm yapıtlan görülebilecek. Mantin Pichler AIDS'ten öldü •(İÜHA)-37yaşındaki Beriinli dansçı. şarkıcı ve film yıldızı Martin Pichler AIDS'ten öldü. Innsbruck doğumlu sanatçının film çalışmalannın yaru sıra televizyon çalışmalan da var. OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU «6.D&OIKAYHLARI KVAM EDİYMI Kafta sonu-Hafta içi ve Akşa/n kurslan devam edıyor Oetsfûne: ÛSKÜOAR: 343 S7 82-310 »2 86 KOZYAKĞI: 382 47 33 TARA6YA: 262 «8 18 Piyanoya dörtellesanlanlar GÜHER VE SÜHER PEKİNEL KARDEŞLER Klasiğin derin sulannda • Güher ve Süher Pekinel Kardeşlerin hayatı film olu- yor. Alman TV'si ARD, 'İkizlerin Müzik Dünyası' adlı bir film hazırlıyor. Pekineller yılda 50'den fazla konser vermerneye özen gösteriyorlar. Aralık ayında Rostro- poviç'in Frankfurt'ta yöneteceği Çernobil yaranna verilecek konserde Pekinellerde çalacak. EVtN tLYASOĞLU rihi değeri olmaü, kendilerinden —-— öncedevleşmişyonımcularoralar- Çağımızın ünlü piyano ikilileri da çalmış olmalı. ya kardeşva da kan-koca olan Tıpkısalonsecergibi.seçecekle- çiftlerdir. Orneğin, Rus kan-koca riorkestrayadaşefleriçindeözen- Baben çifti, Fitzdale , Kontarsky , le araştırma yapıyorlar. Bugüne Labeqııe gibi kardeşler ve Türk dek Zubin Mehta, Janowski, ikizleri Güber-Süher Pekinel' ler Dohnanyı gibi şeflerle, İsrail, Ber- 20. yüzyıl 'duo' dağarcığında lin, New York, Münih Filarmoni, önemli yer etmiş yorumcular. Amsterdam Concertgebouvv, Güher ile Süher'in ikiz olma, Londra Kraliyet, Pittsburg, Santa aynı ruhsal elektri- ği paylaşma tılsımının yaru sıra birinin psikoloji, öbürünün felsefe dalında eğıtim görmüş olmalan, müziğe çokboyut- lu bakmalannı sağlamış. 'Biz Al- man, Amerikan ve Rus okullannın birleştiği, Serkin ve Arrau gibi dev piyanistlerin öğ- rencüeri olduk. Stilimizi ayrmb- lardan ve ciddi mü- zik anlayjsından oiuşturduk. Brahms calmak için Thomas Mann okumadınsa, o ül- keırin bütfin küHû- rel gecmişini bilmi- yorsan eksik kaursın' derken, her şeyden önce belli bir geleneğin varhğı önde geli- yor Pekineller için. Ekol geleneği gibi çalacaklan konser salonunun geleneği, plak ya- pacakJan firmanın geleneği, birlikte çahşacaklan menacerlik şirketrrün Cecilia, Los Angeles Filarmoni geleneği de olmalı. Şu sıralar bü- gibi topluluklarla çalmışlar. tûn dünyadaki menacerlıklerini Pekinellerin yaşamında baa ki- üstlenen Windegrstein daha önce lometretaşlan: 1984'teilkkezHer- Serkin, Arrau, Zuckerman, Ziın- bert von Karajan tarafından Salz- merman, Perlman gibi seçkin sa- burg Paskalya Festivali'nde natcılarla bir geleneği yerleşürmiş tanıtılmışlar. 1986'da Zubin Meh- bir şirket. Amerika'da ise konser- u ile bir turne gerçekleştirmişier. leri Columbia Artists Manage- 1987'de Leonard Bernstein ile bes- ment tarafından düzenlenıyor. tecinin onlar için iki piyanoya Bugüne dek Deutsche Gramap- uyarladığı West Side Story nin hon, CBS ve Teldec gibi durmuş çalışmalannı birlikte yapmışlar. oturmuş fırmalarla plak yapmaya 1984'te Stravinsky' nin Şahar Ayi- özen göstermişler. ÇaldıkJan sa- ıri'nin iki piyano uyarlamasını pla- lonlar, New York Carnegie'nin ğa alan ilk ikili olmuşlar.l989'da büyük salonu, Şikago Senfoni. Los Angeles, Geveland, Münih ve Güher ve Süher Pekinel: Piyanonun ikizleri. yazdığı tüm yapıtlan bir külliyat halinde plağa alan ilk piyanistler olmuşlar. Şu sıralar Alman TV'si ARD, European Channel'la birlikte Pe- kinellerin yaşamı üstüne tkizlerin Müzik Dünyası adlı bir film hazırhğı içinde. Aralık ayında Mstislav Rostropoviç' in yönetece- ği ve açılışını Başbakan Hefanut Kohl' un yapacağı bir Frankfurt konserinde Çernobil ve Pearl Har- boor'da sakat kalanlar yaranna çalacaklar. Pekineller yılda 50'den fazla konser vermemeye özen göste- riyorlar. Amaçlan nicelik değil, ni- teliğı yükseltmek. Daha az çala- rak, çaldıklannda yoğunlaşmanın, yoğunlaşüklan derirüiklerde yeni pınltılar yaka- lamanın peşinde- ler. Basın bugüne dek dünyanın çe- şitli müzik mer- kezlerinde yer yer Labeque'lerle Pe- kinelleri karşı- laştırmış. Labe- que'ler, taşıdı- klan Fransız kanının coşkusu ve ucanbğı içinde daha popüler, çağdaş yapıtiar yorunilamalany- ia. John McLa- ughlin'le birleştir- dikleri program- lannda daha ge- niş kitleye seslen- meleriyle anılı- yorlar. Pekinellerin ise klasik dağarcığın Mozart, Bach, Schubert gibi ağır toplannı plağa al- malan, ikili piya- no edebiyatma çok ciddi yapıtiar kazandırrnalan yankı uyandın- yor. Labeque'- lerin, Chick Corea ve McLaughlin ile caa birleştirmeleri, duo-piya- nistlere de yeni bir çığır açtı. Peki- neller de 'Labeque'lerin bu yan- klasik stillerine karşdık, beiki biz de müzik tarihinin iyice klasikkş- mişleri içinde derinleşmeye daha bir özen gösterir olduk' diyorlar... KATIA VE MARIELLE LABEQUE KARDEŞLER Müzikaşkgibi birşey • Labeque Kardeşler bugün ve yarın İstanbul Festiva- li'nin konuğu. Labeque'ler bugün AKM'de bir resital verdikten sonra, yann Açıkhava'da John McLaughlin Üçlüsü'yle çalacaklar. Katia Labeque'e göre, müzik aşk gibi bir şey. Bir gün piyano çalmazsa eksiklik duyduğu- nu söyleyen Katia, 'Çalarak var oluyorum' diyor. diğerisız yapamaz. Katia'ya soru- y u n j z . . ^ f c ^ g e r ç e k t e n ? - Yanıt gayet sakin ve gerçekçi: "Evü bir çifte boşanıp boşan- mayacaklannı sormak gibi bir şey. Ama düşünemiyorum bile, ola- maz gibi geliyor." Katia ve Mari- elle Labeque yıllardır piyasada, ama özellikle son on yılın süper ürünü: Piyanist bir Italyan anne ile LONDRA - Güzel sanatlarda, sanatçı da güzelse, güzel sanat, adına iyice uygun oluyor. Her ne kadar güzel sanatlarda, sanatçının cinsiyetinin önemli olmadığını söyler Anglosakson görgüsü ve bunu bir cinsel aynmcılık sayar ama, cinsiyetin sanata etkisi yadsınabilir mi? Hele bu sonı, Katia ve Mariel- le Labeque için sorulmuşsa, yanıtı kesin bir "Hayır." Bu iki süper kız kardeş, piyano ile öyle bir özdeşim için- deler ki, elleri bir anda havada asılı kaldığında bile, bilek ve par- maklannın açı- lan, müzikle ve cinsiyetleri ile uyumlu. Piyano, benliklerinin ve cinsiyetleri nin biı paydası ade- ta. Katia ile Ma- rielle, iki yaş ara ile ak ve kara gi- biler. Katia, bü- yüğu, 41 ya- şında. Ama çok ufak tefek. Mah- cup bir tebes- süm. Mükemmel ve anlamlı bir yüz. Piyanonun başına geçince de bir dev. Bir ya- nardağ. Kardeşi Marielle, daha uzun boylu, da- ha hülyah, daha sakin. Birliktelikleri, biri olmazsa öteki de olmaz türünden bir dengi- denginelik. Katia, götürüyor müziğİ, Marielle uyumlu. Katia konuşurken, Marielle suskun. Ama aralanndakı bağ, alkışlara selam verdiklerinde, eî ele tutuş- tuklannda yüzkrinden belli. Biri Kaüa ve Mariefle Labeque: Piyahonun kankşleri. Berlin Filarmoni, Amsterdam Concertgebouvv, Frankfurt Alteo- per, Londra Queen Elizabeth, Pa- ris, Zürih, Salzburg, Viyana, La Scala, Santa Cecilia ve aklınıza ge- lebilecek tüm müzik merkezlerin- deki en önemli konser salonlan. Pekineller için bu salonlann ta- Bacfa' ın konçertolannı Bob Ja- mes' in synthesizer'ı ile plak yapmışlar. Karajan'ın birinci ölüm yıldönümü törenlerine onur konuğu olarak çağnlmışlar. Philip Entremont ile Boch'ın üç piyano konçertolannı çaldıklan'bir turne- ve çıkmışlar. Paris'te Bastille Ope- rası'nın açılış töreninde çalmışlar. Mozart' ın iki piyano ve dört el için İKİ Pî YANODA 20 PARMAK Ayn» piyano tuşian üstünde iki kişınin çalması, Elizabeth Çağı'na ka- dar uzanan popüler bir olay. Ev topiantılannda, malikane şötenlerinde piyanoda iki kisı, keman-piyaao dinietisinden daha ilginç gelmiş birçok- lanna. Mozart, Avrupa tumelerinde ablasıyla birlikte çaldığı dört-el yapıtlan, sonradan öğrencilen ve sevgiiilen ile çalmak üzere bestelediği Dört El Sonatlanyla ün yapmış. Schubert'in Oda Müziğı akşamlannda genç hanımiarla çalmak üzere yazdığı piyano ikilileri, ellerin birbinnin üstünden atılmasıyla bir flört Ö2elliği de taşımış. Piyano ikilileri aynca çok ciddi, tarihi bir görev de icermiş: özellikle 19. yüzyüın senfonik yapı- tlan ve operalan küçük kentlere taşınamayacağı için, bu büyük yapıtlan bestecıler bazen kendileri, bazen de ögrencileri için iki piyano ya da dört elleaynı piyanoda çabnmak üzere düzetılemışler. Böyleceyeni bir besteyi yalruzca büyük müzik merkezleri değil, iki piyano uyarlarnasıyla küçük kasabalar bile dinleyebilmiş. Fransız.bir çocuk doktoru ba- banın. Üç ve beş yaşlannda piya- noya başîamışlar. Klasikten caza kadar ve hele caz ve çağdaşta yo- ğunlaşan bir repertuar. Katia, Londra'da iki saatlik bir dev gös- teriden sonra, odasında, hiçbir şey olmamış gibi, "Müzik o kadar güçlü bir duygu ki benim için, aşk gibi bir şey" dedi. Bır gün önce Al- manya'da Baden Baden'deydiler. Bir gün sonra "City of London Festival" için Londra'nın en tarihi lonca binalanndan birinin Fransız ihtilali ile yaşıt salonundaydılar. Ertesi gün Italya'ya gidiyorlardı. "Nasıl dayanıyorsunuz bu tem- poya?" şeklindeki sorumuzu, en nefis tebessümü ile Katia. "Bir tek gün çalmazsam eksiklik duyu- yorm. Çalarak varçluyorum,' diye karşıladı. Katia, İngiliz gitar ustası John McLaughlin ile Mari- elle ise Paris Orkestrası'nın Rus yönetmeni Semyon Biçkov ile ya- şıyor. Ama her biri bir tarafta. Ortak adreslerde bulusarak. Kız- kardeşlerin Londra'da bir evleri var. Ama her biri bir yerdeler, "Hem süper sanatçılık hem ikili ilişki nasıl yürüyor?" konusunda Katia'nın kesin görüşji: "Duygulann çok güçlü olması şart. Bu bir oyun değil. 24 saat de bir arada olabilirim, olmayabili- rim de. Birbirini göremeyen çok insan var. Paylaşma en önemlisi. Sözcükler yetmez bu duyguyu an- latmaya." Labeque kardeşleri sü- per kılan sadece güzellikleri, sah- nedeki olağanüstü uyumlan, her anlannı zevk alarak yaşamalan da değil. Onlar, piya- no ile akrobası yapmıyorlar, Pa- ganinileşmiyorlar, piyanoyu yemiyor- lar, üzerine a- çramıyorlar. Sa- niyenin mili birün- lerinde birbirleri- nin eşleri oluyor- lar. Aynı anda ne- fes alarak. Bu eş- lik, Katia 7 yaşı- ndayken Paris'te ilk kez konsere çıküğında karde- şinde de doğal bir yetenek olarak varmış. O da piya- no öğrenmek is- temiş. Anneleri hazır. Ama yaşlan ilerleyip de anne \etmez olunca Pa- ns Konservatu- van'na yazılmı- ^lar. 5 öğrenci üs- tün başan ile me- zun olduğunda iki- si Labeque'ler. Şu sorulmuş: "Bu ka- dar güzel, bu ka- dar yetenekli ve genç iki kız piya- nist ne yapacak?" Birlikte calma fıkri böylece doğmuş. Pekiyi ne çalacak- lar? Katia, "Oturup da Mozart, Schubert çalmayı önerseydik kim- se bakmazdı. Bu yüzden çağdaş bir repertuar edindik," diyor. Kimler yok ki? Berio, Boulez, Li- getı gibi çağdaş klasiklerden, Mi- les Davis, John Coltrane gibi caz devlerine kadar. Labeque kardeş- ler, ikiz değiller. Piyanoda uyum dışında da benzeşmiyorlar. Ama her şeyleri çağdaş. Tarihi değil, şimdtyi yorumluyorlar sahnede. Londra'daki konserlerine sosyete değil, müziksever bir seçkin kala- balık gelmişti. O kadar coşkun ve uzun bir alkış koptu ve dinmedi ki, rumba ritmli bir bis çalmca kar- deşler, salon elektriklendi. Falso- suz, sanki stüdyoda tüm pürüzleri ayıklanmış, ama steril olmayan bir CD dınler gibi olacaksınız İstan- bul Festivali'ndeki konserlerinde. Saatlennıa çıkartın. Alkışlamak- tan ayan bozulabilir. ZeynepOral, Tutkunun Romanı'ndaünlü sopranomuz Leyla Gencer'i anlatiyor Dünyanıntüm muthıluğu o seste• Tutkunun Romanı dünya çapında bir opera sanatçısını yalnızca görkemli operalann dekorlan önünde değil, yazar- ca yakalanabilmiş tüm insan yanlanyla da anlatan bir ya- şam öyküsü. AHMET CEMAL 'Tutkunun Romanı"diye ad- landırmış Zeynep Oral, Leyla Gencer üzerine kaleme aldığı nefis kitabı. Kı- tabı diyorum, çünkü sınıflandırmakta güçlük cekiyonım. Biyografi demeye diüm varmıyor; belki de -birkaç üstün örneğin dışında- o her biyografiye özgü, asık suraüı vakanüvislik merakı- ndan bu kitapta eser olmadığı için. Zey- nep Oral'ın daha önceki kitaplannda örneğin bir Azra Erhat'a, bir Aliye Ber- ger'e ve başkalanna, saygının yanı sua nasıl sımsıcak bir sevgiyle yaklaşmış ol- duğunu anunsamak, işımi kolaylaşun- yon Karşımda Leyla Gencer'i anlatan, usta bir yazarhğı insan sıcakbğının bü- rün kalıplanna dökebilmiş bir kitap var. Hiç kuşkusuz olaym en önemli yanı, "bizden" olan, ama on yıllardır -bir kültür politikası düzeyinde- "bizdenliği- ni" pek benimsemeye yanaşmadığımız birini, şimdi çıkıp yine "bizden" birinin yazarak anlatmış olması. Üstelik hakkını olabildiğince vererek, ydlar ve yıllar sürmüş, ödün ve tükeniş tanıma- yan bir sanatsal cabayı olduğu gibi yansıtarak anlatmış olması. Bilindiği üzere bu, bizim için pek ahşılagelmiş bir tutıım değildir; biz, biz- den olanlan, -özellikle sanat, bilim ve yazın alanında- hakkını vermek yerine, yemeyi, korumak yerine kurutmayı yeğleriz. Üstelik böyle davranmak için. mutlaka "ara rejimlerin" buyur- ganlığını da gereksinmeyiz; biz, özgür- Leyla Gencer,1968'de "II Trovatore" operasında. Hayranlan Genceri bu yaz tstanbul Festivali'nde dineiemeye hazırlantyoriardı. Ama konser iptal edildi. tstanbuOu hayranlannuı umudu da kışa kaldı. lüğün, demokrasinin, katıhmcıhğın, de- ğerbilirliğin sloganlannı ağzımızdan en düşürmediğimiz anlarda. örneğin bir Filız Ali'yi, yıllannı verdıği konser sa- lonunu konser salonu olarak korumak istediği için kapı dışan ediveririz... îşte boyle bir ortamda bir Zeynep Oral'ın kalkıp Leyla Gencer'i ve onun sanatsal savaşımını anlatması, gerçek- ten önem kazanıyor. Çünkü düzeyine enşmeye çalıştığımız "Batılı" ülkelerin en geri kalmışı bile Leyla Gencer düze- yindeki dünya çapında bir sanatçısını -hangi sınırlar içinde, hangi topraklar- da yaşadığına bakmaksızm- başının tacı eder. Bize geünce... İstanbul Festivali gibi bir kurum ortaya çıkmasaydı, Leyla Gencer'i bu topraklarda kaç kez dinle- yebilirdik sorusu, sanınm pek iç açıa bir yanıta kavusamayacak gibi... Tutkunun Romanı, dünya çapında bir opera sanatçısını yalnızca görkemli operalann dekorlan önünde, binbir avizenin ışık denizinde değil. fakat ya- zarca yakalanabilmiş tüm insan yan- lanyla da başanyla sergileyen bir yaşâ- möyküsü. Ydlar önce, opera âleminin tannça- lanndan Maria Callas'la yapılan bir söyleşiyi okumuştum. "Sizce Maria Callas, nasıl bir kadm" şekJindeki son soruya, Callas'ın verdiği yanıt şuydu: "Cafias, çok ünlü, çok zengin bir kadın: Maria ise çok yalnız bir insan..." Yalnızlıklann, her şeyden önce de korkulann gerçek sanatçılar bakımı- ndan nasıl değişmez bir yazgı olduğu- na, Tutkunun Romanı'nda bir kez daha tanık oluyoruz. Veelbet korkular... En büyük başan- lara karşın, hep bir anda her şeyi yitiri- vermek korkusu. Ve bu korkunun hep bir sonraki, çoğu kez daha büyük ba- şannın kaynağını oluşturması. Böyle bir korkuyu duymak, duyabilmek, sa- natçının, katıksız sanatçının, kendisiyle hiç durmaksıan daha büyük başanlar uğruna kumar oynaması demektir. Şöyle demiş yazan, Tutkunun Ro- manı'nın bir yerinde: "Ah sevgili Leyla Gencer, hiç mi aklınız yok! Bakın An- kara Devlet Operası'nda kalsaydınız. bir kez kadrolu oldunuz ya, bir daha asla çaba göstermenize gerek kalmazdı. Yılda bir eserde rol alın, ya da beş yıl hiçbir eserde rol almaym, değişen bir şey olmazdı. Her ay maaşınızı alırdmız. Önıür boyu güvence. Yaş haddinden emekli olunca da aynlırdmız..." Doğru. Ama Leyla Gencer öyle yap- saydı, "Casta Dıva"yı söyledığınde. dinleyicilerinin ifadesiyle, "yeryüzünün tüm mutluluğu o seste" olur muydu? Tiyatro sanatçılanndan mektup Kuruç'aistifa çağnsı Kültür Servisi- Devlet Tiyat- rolan sanatçılanndan bir grup, kurumdakı tıkanıklığın giderilmesi amaayla, Genel Müdür Bozkurt Kuruç'u is- tifaya çağıran bır mektubu im- zaya açtılar. Mektupta Devlet Tiyatro- lan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç'un görevden alınmasını öngören üçlü kararnamenin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından yaklaşık sekiz aydır imzalanmaması, diğer yandan Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın Bozkurt Kuruç'la çalışma- yacağını açıklaması sanatçılar arasında huzursuzluğa neden olduğu belirtılıyor. Kurumda bır tür kılitlenmeye yol açan bu durumun çözümlenmesi için en kısa zaman da Bozkuıt Kuruçun Genel Müdürlük görevinden affı isteniyor. Böy- le bır davranışm "sanatını, mesleğini ve kurumunu seven bir sanatçı olduğunu göstere- ceğini; konuya kişisel hırs ya da makam hevesi ile yaklaşı- Imadığını kanıtlayacağını" be- lirtilıyor. Basın yoluyla açık çağnda bulunan girişimciler, ımza toplama girişiminin de- vam ettiğini, kampanyaya katılmayı düşünen sanatçı- lann •Ş.O.S. Tiyatro'ya katılı- yorum" telgrafını "Sezenler sok. Sezen Han 9 ' 27 Sıhhiye - Ankara" adresine gönderme- lerini istediler. BüyükşehirBelediyeBaşkanıSözen: Filîz AIi kendi meselesini sanata yüklemekistiy(wr İSTANBL L(AA)-İstanbul Büyükşehir Bcledıye Başkanı Nurettin Sözen. Cemai Reşit Rev Salonu tartışmasının, ka- muovuna yanlış aksettirildiği- ni belirterek. "Filiz Ali kendi meselesini kültürü vc sanata NÜklenıck istiyor" dedi. Sözen. konuya ilişkin so- rıılan yanıtlarken. Ccmal Re- $il Rcv Salonu'nun müzikal sahne \e bcledıye televiz>on stiidvolanna dönüştıirüleccği \olundaki ıddıalann gcrçcklc ılgısi olmadığını söyledı. Sözen. trıKonluk salonuıı halkın rruılı olduğunu ve boş giınlcrdc dc ba>ka ctkınlıklcrc açık olması gcrckiığinı ka\dc- dcıvk. k.ınıuoyunun bu konu- da \anıldığını bclırltı. S'<von. l ^ M \ı!ı bııKv-ı 1" milyar lira olan salonun yüzde 30. bundan daha az bütçeye sahip Atatürk Kültür Merkezi ve Aya İrini'nin yüzde 90dolu- luluk kapasitesinedikkatçeke- rek, bunun yönetim bozuklu- ğundan kaynaklandığını söy- ledi. Sözen, daha önce istifa ede- ceğini söyleyen salonun eski sanat yönetmeni Filiz Ali'nin. bunu yapmadığını, görevden alınınca da kovulduğu gibi doğru olmayan davranışlarda bulunduğunu anlattı. Belediye Başkanı Sözen, Fi- li/ Ali'nin üç vıllık yönetimin- dc salonun amacına uygun kullanılmadığını. kcndilerinc ^ınıdı tcpki göslcrcnlerin daha sonra utanacaklannı da sözle- nno cklcdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear