Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2S9 HAZİRAN1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
Moğolistan seçimleri%*£SLta-
ikinci ser-
best secimler önceki gün yapıldı. Seçimlere ilginin biiyük ol-
dugu belirtiliyor. Bu yaşlı çift de başkent Ulan Bator'da oy
kuUanan kişilerden sadece ikisi. (Fotoğraf: REUTER)
Liselilere
çözüm
DİYARBAKIR (AA) - Dicle
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nce
7 lisede okuyan öğrenciler ara-
sında yapılan araştırmada, en
çok kişilerarası duyarlıhk. dep-
resyon ve düşmanlık belirtileri
görüjdü.
DÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri
Ana Bilim Dalı öğretim üyesi
Yrd. Doç. Dr. Remzi Oto tara-
fından yapılan. "lise öğrencile-
rinde ruhsal belirtilerdağılımı"
konulu araştırmanın sonuçlan
açıklandı.
Diyarbakır kent merkezinde
7 genel liseden, "labakah ör-
nekleme" metoduyla 105'i kız,
291 "i erkek olmak üzere 396 li-
se öğrencisine, ruhsal belirti
tarama testi uygulandı.
Öğrencilerde en yüksek de-
ğerler kişilerarası duyarlıhk
olarak belirlendi. Bunu dep-
resyon ve düşmanlık belirtileri
izledi.
riGazetecUerCe-
m i y e t i t a r a f ı n d a n
'Yı-
lın Devlet Adamı' secilen TBMM Başkanı Hüsamettin Cin-
doruk'a ödülii önceki gece duzenlenen bir törenle verildi. Ür-
güp Dinler Otel'de duzenlenen törende Kayseri Gazeteciler Ce-
miyeti Başkanı Şemsettin Çetinsöz'den ödülünü alan Cindo-
ruk, "Basın biir değilse, millet de biir degildir" dedi.
540 gün
askerlik
ANKARA (AA) - Milli Sa-
vunma Bakanı Nevzat Ayaz'ın
10 eylülde yürürlüğe gireceğini
açıkladığı erken terhisten ya-
rarlanamayacak erler, 540 gün
askerlik yapacak.
Askeri Yargıtay 5. Dairesi'-
nin verdiği karara konu olay-
da; terhis mahiyetinde izinli
gönderileceği belirtilerek gö-
revli karakoldan bölüğe gel-
mesi emredilen ve sivil elbise
giyerek komulana çıkan er, 2
gün sonra terhis edileceğini öğ-
renince görevli bulunduğu ka-
rakola dönmeyerek memleke-
tine gitti. Terhis belgesi gelme-
diği için tekrar birliğine teslim
olan er "firar" ve "emre itaat-
sizlikten" mahkemeye verildi.
Yerel mahkemenin verdiği
karan temyizen inceleyen As-
keri Yargıtay 5. Dairesi, saruğı
terhis süresini tamamladığı ge-
rekçesiyle suçlu bulmadı.
Jackson'ın Münih konseri
şarkıcısı Mkhael Jackson dörf yıllık bir aradan sonra geçen-
lerde Miinih'te sahneye çtktı. Son albiimii "Dangerous"taki
parçalan seslendiren Michael Jackson'ı 70 bin kişilik bir ka-
labalık izledi. (Fotoğraf: REUTER)
HABERLEREV DEVAM
OLAYLAEIV
ARDENDAKI
GERCEK
• Baştarafi 1. Sayfada
kimsenm merak etmediği bir ko-
nu olarak kıyıda köşede külle-
necekti.
Sayın özal'ın projeyi anlaşıl-
maz biçimde sahiplenmesi üze-
rine Şükrü Elekdağ, Milliyet ga-
zetesinde açıklama yaptı. Sayın
Büyükelçi, önce bir kurumun
düzenlediği söyleşi toplantısm-
da fikri ortaya atmış. Ama
Elekdağ'ın, "Karadeniz Işbirli-
ği ve Refah Bölgesi" başlığı al-
tında yazdığı makalesi, 20 Şubat
1990da Cumhuriyet'te yayım-
lanmıştır. Bu ilk yazıdan sonra
konuya ilişkin ö'teki makaleleri
gazetemizde çıkmıştır.
Bu durumda Sayın Elekdağ-
ın hakkını teslim etmek, kendi-
sini de kutlamak gerekir.
Sayın özal'ın KEİB projesini
benimsemesi ne kadar güzel ve
doğruysa, tek başınafikrisahip-
lenmek istemesi o kadar yanlış
bir davranıştır.
Kamuoyu Türkiye'ye Rusya-
dan doğal gaz taşımafikriniki-
min ilk kez ortaya attığını bil-
miyor. Göletlerde balık üretimi-
ni kim düşünmüş? Kerkük-
Yumurtalık Petrol Boru Hattı-
• m öneren kimdir? Sanat ve tek-
nik okullannı ortaya atarak ger-
çekleştiren eğitimciler kimler?
Avrupa Könseyi'ne girmek ki-
min aklına geldi? Kim bu ışi ko-
' tardı? Adını bile anımsamadığı-
mız yü'zlerce binlerce insana
şükran borçluyuz. Modern itfa-
iye örgütünü kim kurdu, anım-
sıyor musunuz?
Ülke ve devlet yaşamı böyle-
sine akıp giderken Cumhurbaş-
kanı Özal'ın "benci" karakteri-
ni ortaya çıkaran tutumunu
eleştirmek gerekiyor.
Alçakgönüllülük kişiye çck
şey kazandırır; tersi de iepkiler
- yaratır.
• • •
Israilile
yakınilişki
HALUK GERAY
•> ANKARA - İsrail Cumhur-
başkanı Chaim Herzog veya
başbakanlığına kesin gözüyle
bakılan İzak Rabin'in, önü-
müzdeki aylarda Türkiye'ye
gelmesi bekleniyor. Dışişleri
bakanhğından bir heyet. ziya-
ret öncesi görüşmelerde bulun-
mak üzere, İsrail'e gidecek.
Önümüzdeki aylarda, Mısır ve
Tunus başbakanlan ile Güney
Afrika dışişleri bakanının Tür-
kiye'ye geleceği bildiriliyor.
Edinilen bilgiye göre, İsrail
Cumhurbaşkanı Chaim Her-
zog veya geçen hafta yapılan
seçimlerden sonra hükümeti
kurması beklenen İsrail İşçi
Partisi lideri İzak Rabin'in Tür-
kiye'ye gelmesi bekleniyor. Dı-
şişleri çevreleri, ziyaret tarihinin
kesinlik kazanmadığını belirte-
rek. Türkiye'nin Telaviv'deki
temsilciliğinin 1992'de büyü-
kelçilik düzeyine çıkarüldığına
dikkat çekiyorlar.
Kaynaklar, bundan sonra İs-
rail'le diplomatik temaslann
başlamasının normal bir süreç
olduğunu, bölge politikasında
elkii olan Türkıye ve İsrail ara-
sındaki ilişkilerin önem kaza-
nacjğı yorumunu yapıyorlar.
İsraJ Cumhurbaşkanı Herzog
veyî Rabin'in Türkiye'ye yapa-
cakan ziyaretin ayru zamanda
"Seârad" Yahudileri'nin İs-
pan/a'dan Osmanlı imparator-
lugvna gelişlerinin 500'üncü yılı
kutamalan çerçevesine denk
dilşceği bildiriliyor. Herzog ve-
ya Rabin'in programlannın
uygın olmaması durumunda,
lsral Dışişleri Bakanı'nın gele-
bLlexği bildiriliyor.
"Vıtkililer, daha önceki İsrail
hSkimetlerinin tutumlanndan
da»h yumuşak bir politika izle-
n£=cği mesajlannı veren Ra-
bLoın. İsrail'de kurulacak yeni
hCilimetin öncelikli hedefınin
b^Bin sağlanması ve Filistinli-
\em ün özerk bir yönetim kurul-
m^aı olduğunu açıkladığına
dL-Jcat çekiyorlar.
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
düşürmek istiyorlar. Başkası yerine oy verildiği iddiala-
rıyla da parlamentonun" dedi.
Başbakan'a göre, "Devlet arşivindeki tozlu dosyalarda
bulunan belgeler asla sahte olamaz'dı.
Bakanlara göre, savları anayasa hukuku açısından kar-
şılamak, örneğin dün de sözünü ettiğimiz anayasanın 121.
maddesinden yola çıkarak halka, hükümetin niçin Mec-
lis'e kararname gönderemediğini açıklamak gerekirdi.
Demirel, bu türden anlatımların pratik açıklamalar bek-
leyen halkı fazla ilgilendirmeyeceği ve çekmeyeceğini
söylüyordu.
Ancak, kısa bir duraksamadan sonra muhalefetin çaba-
larını şöyle açıkladı:
"Havanda su dövüyorlar!"
Ancak, gelişmekte olan durumun havanda su dövmekle
eşleşmeyeceğini anlamış olacak ki Isparta-Antalya yolu-
nun yapımını başlatan törenden sonra gazetecilerin oto-
büsüne geldi ve hem kendi düşüncelerini hem de sorular-
la kimi konuları açıklayan uzunca bir basın toplantısı yaptı.
Arayışlar genişliyor
Demirel önce sahtekârlık savları üzerinde Meclis'teki
tartışmalardan bu yana söylenenleri üç aşağı beş yukarı
yineiedi. Olağanüstü hal uzatmalarında anayasa gereği
hükümet bir kararname çıkaramaz, ancak hükümet kararı-
nın Meclis'te onaylanmasını isteyebilirdi.
Geçen hükümetlerin ve bugünkü hükümetin yaptıgı da
buydu. Hükümet kendineoy istemiyordu. Ulusal birgörevi
yerine getirenlere nefes aldıracak, görevlerini yapmaları-
nı sağlayacak bir istekte bulunuyordu.
Kararnamenin üzerine bu nedenlerle bakanlar kurulu-
nun prensip kararı yazılsa ya da hükümetin kararnameye
bağlayamayacağı konulardan söz eden bir ibare yerleşti-
rilse, ne değişecekti. Önemli olan dünden bugüne uzanan
çizgide aynı metin, aynı istekti.
Başbakan sakin götürdüğü basın toplantısının bu nokta-
sında, "Sahtecilik izafe edenleri ve edecekleri müfteri ilan
ediyorum" dedi.
Başbakan, olayları saptırdığı kanısıyla bir başka nokta-
ya parmak basıyordu. Doğrusu bu kertede haklıydı da.
Gerek olağanüstü hal, gerekse Çekiç Güç sürelerini
uzatan oylamalar, bir güvenoyu anlamında değildi. Bir ya-
sa, Meclis'ten nasıl ki bulunanların bir fazlasının oyuyla
geçerse, aynı işlem bu iki konu için de söz konusuydu.
Olağanüstü halin 223 oyla kabul edilmesini hükümetin kri-
ze doğru gittiği anlamında görmek elbette bu aşamada
fazla anlam taşımıyordu. 223 oyu küçümseyenler iki saat
sonra Çekiç Güç'e 228 oy verilmesini nedense anımsamı-
yorlardı.
Başbakan, ayların tartışmasını bu kez uzun uzun yanıt-
ladı. Tö ile ilgili duyguları bir yana, 1983 rejiminden arın-
mamız için cumhurbaşkanlığına mutlaka bir yeni biçim
vermek gerekiyordu.
Sezinleyebildiğimiz kadarıyla Demirel, henüz yeterli sa-
yı olan 300'ü bulmuş değil. Bize kalırsa bulması da çok zor.
Ancak dünkü basın toplantısında dolaylı biçimde ifade etti-
ği gibi bir yandan Meclis'te destek sayısını çoğaltmaya
çalışacak, öte yandan Tö'yü indirecek cumhurbaşkanlığı
seçimi yöntemini halkoylamasına sunacak fikir jimnastiği
yapıyor.
Daha doğrusu, Tö konusunun iki ayağını sağlama bağ-
lamaya çalışıyor.
Birinci ayagında anayasa değişikliğiyle cumhurbaşka-
nını halka seçtirecek. Ancak, bu işlemleri yapmaya girişir-
ken ya da yaparken TÖ'nün yerine geçecek kişiyi sapta-
mış olacak.
Böylece, 80öncesinin korkulu rüyası, cumhurbaşkanlığı
seçimindeki biçimsizlik baştan giderilecek.
Ne çare, TÖ'nün yerine gelecek olanı saptamakta daha
şimdiden kimi güçlükler var. Aslında, yeni bircumhurbaş-
kanını bir hafta on gün içinde selamlayabiliriz. Yeter ki
Refah Partisi "fcend/neuygı/n"bircurrıhurbaşkanıadayın-
da direnmesin.
Demirel, bütün bunları da gözönünde tutarak, önümüzü-
deki günlerde cumhurbaşkanlığı ve yeni cumhurbaşkanı
üzerinde "mutabakat" arama olasılığına değiniyor.
Önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler olabilir.
Başbakan Demirel, 25 temmuzda GAP'ta yapılacak bü-
yük törene Tö'yü de davet ederek devletin tepesindeki
çatışmayı şimdilik giderebilir, erteleyebilir.
Böylece Time dergisinin Ankara'ya ilettiği bir dileği de
karşılayabilir.
Dilekdeşu:
Time Dergisi Atatürk Barajı önünde Demirel ile Tö'yü
yan yana gösteren bir fotoğraf istiyor!
Biz amıeiîiiziıı karnında flamenko yaparız
AHUANTMEN
Yağmura karşın hazırlıklann
sürdüğü, ancak ne yazık ki yağ-
murun baskın çıkmasıyla bir iki
saat sonra gösterinin iptal edil-
diği Açıkhava Tiyatrosu'nun
kulisinde kırmızıu siyahlı, kah-
verengili, turunculu giysileriyle
genç kadınlar koşuşturuyor.
Ayaklannda terlikler var, ama
kanlan fıkır fıkır.'taka taka
tak" ediyor ayaklan. Belli ki
sahneye çıkmak için sabırsızla-
nıyorlar.
Ünlü flamenkocu Christina
Hoyos'un gösterisi için sahnede
saldalyeler dizili. Yağmurun az
sonra bu sahnede yer alacak
muhteşem gösteriyi gölgeleyip
gölgelemeyeceği henüz belli de-
ğil. Gösteriye birkaç saat kala,
Christina Hoyos'un odasında-
yız.
Tipik bir İspanyol kadın du-
ruyor karşımızda. Beyaz tenli,
siyah saçlı. Anlamlı yüzü ile gü-
lümsüyor, önce biraz soğuk.
ama anlatmaya başladıkça sı-
cakkanlılığı kendini gösteriyor.
Çocukluğundan bu yana dans
eden. ama hep dans eden Chris-
tina Hoyos, flamenkoyu nasıl
keşfettiğini ya da ne arüama
geldiğini açıklayamıyor, ama
yaşamının tümünü kaplayan
bu tutkuyu nasıl yaşadığı ve na-
sıl sevdiğini görmek hiç de zor
değil.
Nasıl dans etmeye başladığı-
nı bile tam olarak anımsamı-
yor, daha doğrusu, dans etme-
diği bir zamanı anımsayamıyor
artık:
"Açıklayamıyorum. Bir duy-
gu bu. İspanyol müziğini din-
lerken dans etme gereği duyu-
yordum. Bak yine açıklayamı-
yorum, içimden gelen bir duygu
işte! Benim durumum, öteki
flamenkocu kızlardan oldukça
farkhydı. İspanya'da genelde
anneler kızlannı flamenko
okullanna götürürler, dans et-
sin, ilerde dansçı olsun diye.
Ama benim okula gitmemin
nedeni. zaten önceden dansçı
olmamdı. Ben her zaman dans
ediyordum. Okula gitmemin
nedeni de daha fazla öğrenebil-
mekti."
-İspanya'da kızlannın fla-
menkocu olmasmı isteyenler
çokmu?
- Evet. insanlann hoşuna gi-
diyor bu. Flamenkonun ilk or-
taya çıktığı Endülüs'te bebekler
annelerinin karnında dans
ederler. Çünkü anneler hami-
leyken de dans ederler... Yani
bebekler annelerinin karnın-
dayken daha flamenko dinler-
ler, bu müzikle, dansla tanışır-
lar. Ben dans etmek için doğdu-
ğuma inanıyorum. Biliyorum,
başka bir ülkede doğmuş olsay-
dım, yine dansçı olurdum, belki
bir balerin, belki bir folklorcu.
-Göbek dansı izlediniz mi
hiç? Seviyor musunuz?
-A, evet bayıldım. Türkiye ile
İspanya arasında belli yakınlık-
lar var sanki, müzdkte, hareket-
lerde. Flamenkoya biraz ben-
zettim bu müzigi, dansı.
-Siz 12 yaşında bir çocuk ti-
yatrosunda dans etmeye başla-
dınız, ama profesyonel anlam-
da dans etmeniz. 16 yaşında-
"Antonio Gades ile tanışmanız-
la oldu. Gades'Ie çalışma::
yaşamınızı nasıl etkiledi?
- Sevilla'da bu müziği, dansı
duyumsamayı öğrenebilirsiniz,
ama o kadar. Işık, sahne düze-
ni, ses. yani o profesyonel at-
mosferi öğrenmek ise olanak-
sız. Gades'le tanıştığımda çok
küçüktüm ve ondan her şeyi
öğrenmek istiyordum, Sevilla'-
da öğrenemeyeceğim her şeyi.
Meslek yaşamımın en önemli
noktalanndan biriydi Gades'le
tanışmam.
-Ancak Antonio Gades ile
sürekli çalışmadınız. Daha
doğrusu birkaç kez aynlıp yenı-
den birleştiniz. 1969 yıhndan
1975'e dek birlikteydiniz sonra
aynldınız. 1980'lerdeikinci bir-
likteliğiniz başladı samnm...
- Bunlara aynlık olarak bak-
mayın. 1975 yılında Gades her-
kesten uzak sakin bir yere gidip
yaşamını gözden geçirmeye ka-
rar verdi. Dans etmeyi bir süre
için bıraktı. yalnızca düşüne-
rek, balık tutarak sakin birkaç
yıl geçirdi. 1980'lerde Spanish
National Ballet'nin yönetmeni
oldu, o sırada ben de yeniden
onunla birlikte çalışmaya baş-
ladım.
-"Kanlı Düğün'", "Carmen"
gibi fılmlerle kendinizi sinema-
da da kanıtladız. Sanınm se\i-
yorsunuz sinemayı...
Tiyatroyu yeğliyorum.
Çünkü sinema harcadığımız
tüm enerjiyi. çabayı yakalaya-
mıyor bence. Ama tabii sinema
yoluyla geniş kitlelere ulaşma
olanağı var ve bu da çok önem-
li. Sizin ülkenize gelmeden önce
filmlerimle tanınıyordum, değil
mi?
-Evet, doğru.Carmen'de gös-
terdiğiniz performans, eleştir-
menlerden olağanüstü övgüler
aldı hatta bugüne dek dans et-
miş en iyi Carmen sayıldınız.
Carmen karakterinin sizin için
önemli bir yani var mı?
- Evet, Carmen'in meslek ya-
şamımda yeri çok önemli. Car-
men için ilk kez bir bale sahne-
lendi. Aynca Carmen'den
sonra Christina Hoyos, 'Chris-
tina Hoyos' oldu. Ondan önce,
Antonio Gades'le dans eden
Christina Hoyos'tum. Car-
men'den sonra Carmen'i can-
landıran Christina Hoyos ol-
dum!
-Flamenkoya çağdaş bir yo-
rum katıyor musunuz?
-Ben flamenkoyu değiştir-
mek istemiyorum. Eskiden na-
sıl yapılıyorsa, ben de öyle
yapmak istiyorum. Ama fla-
menko yine de çok genç bir
dans stili ashnda. Bu yüzden
çağdaş bir yorum getirmek de-
ğil. ama dansın kendi karakte-
rini bozmadan yeni hereketler
katmak istiyorum.
-Dans etmeseydiniz, ne yapı-
yor olurdunuz?
-Bu soruyu soran herkese ay-
nı yanıtı veriyorum: Gerçekten
bilmiyorum...
Christina Hoyos'un cumar-
tesi akşamı yağmur nedeniyle
iptal edilen konseri, dün akşam
Açıkhava Tiyatrosu'nda ger-
çekleştirildi. Sanatçının ikinci
konseri ise bu akşam saat 21.
30da yine Açıkhava'da.
Tüketicflere
mahkeme
• Baştarafi 1. Sayfada
taslağında şu hükme yer verildi:
"Garantı belgesi kapsamın-
da olan mallann, teslimi veya
montajı tarihinden itibaren bir
aylık süre içinde gerek malzeme
ve işçilik, gerekse montaj hata-
lanndan dolayı anzalanması
halinde tüketici, malın ücretsiz
olarak değiştirilmesini veya
ödediği bedelin aynen iadesini
satıadan isteyebilir"
lmalatçılar, satuklan malla-
nn teknisyen kadrolan ile ye-
dek parça stokunu bulundur-
mak zorunda kalacaklar.
Garanti süresi içinde, garanti
kapsamındaki onanm ve ye-
dekparça bulma ve servis hız-
metleri bedelsiz olacak. Ticari
reklam ve ilanlar içıh ayn bir
reklam kurulu oluşturulacak,
bu kurul, reklam ve ilanlan de-
netleyecek.
Yasa taslağı gereği Sanayi ve
Ticaret BakanhğVnın eşgüdü-
münde bir " tüketici konseyi"
oluşturulacak. Çeşitli kamu ku-
ruluşlannın temsilcilerinden
oluşacak konsey, tüketici so-
runlan. gereksinim veçıkarlan-
nın korunmasına ilişkin önlem-
leri araşürmak ve sorunlann
tüketicinin lehine çözülmesi
için çalışmalar yapacak.
Aynca, belediye örgütlerinin
bulunduğu yerlerde, anlaşmaz-
lığa düşen üretici ve tüketiciler
arasında uzlaşma arayacak bir
"'tüketici sorunlan hakem heye-
ti" kurulacak. Kararlan bağla-
yıcı olan bu heyete gidilmeksi-
zin, tüketici mahkemelerine
başvurulamayacak. Tüketici
mahkemelerinde açılan dava-
larda ıspat yükü, bu heyetin
alevhine verdiği tarafa ait ola-
cak.
Taslağa göre, yasanın uygu-
lanması ile ilgili olarak üretici,
imalatçı, saücı ve tüketiciler
arasında çıkacak her türlü an-
laşmazhk tüketici mahkemele-
rinde çözülecek. Tükeuci
mahkemelerinin yasanın yürür-
lüğe girmesinden sonra en geç
bir yıl içinde Adalet BakanlığV-
nca kurulmasını öngören taslak
uyannca, tüketici, tüketici ör-
gütleri ve bakanlıkça açılacak
davalar. her türlü resim ve
harçtan muaf tutulacak. Tas-
lakla, ayıplı mal satan ya da
yasaya aykın davranışta bulu-
nan üreticiler hakkında 300 bin
liradan 10 milyon liraya kadar
para cezasına hükmedılmesi
öngörülüyor. Aynca, yasa ile
yasaklanan türde reklam ya da
ilan verenler hakkında, reklam
kurulunun karan ile 5O milyon
liradan 500 milyon liraya kadar
para cezası kesilecek. Aynı suçu
uyanya karşın işiemeye devam
edenler hakkında para cezası
iki katına çıkanlacak.
Taslak uyannca. tüketiciyi
koruma ve destekleme fonu da
oluşturulacak.
Bağ-Kur iflasuı eşiğinde
IBaştarafi 1. Sayfada
mı ve faizlerini silmişti.
Kuruma bu şekilde gelen kaynağın da
yardımıyla, bugüne kadar ancak emekli,
dul ve yetim ayhklannı ödeyebilen kuru-
mun, 6 aydır sürüncemede bulunan yeni
yasa taslağının, bu yasama döneminde
yürürlüğe girmemesi halinde, sözkonusu
ödemelerini de yapamayacak duruma
gelebileceği bildirildi. Kunım kaynakla-
n, Bağ-Kur'un uzun bir süredir, sigorta-
Ulann hastane ve ilaç giderlerini karşıla-
yamadığını anımsattılar. Kurumun,
hastane, eczane ve ilaç fırmalanna bor-
cunun 300 milyan aştığı belirtildi.
Hükümetin, geçici rahatlama sağla-
ması için sağladığı hazine yardımırun da,
borçlan nedeniyle kuruma tümüyle ula-
şamadığı saptandı. Hazineden sağlanan
300 milyar liralık yardımın 240 milyar li-
rasına, Halk Bankası'nın, Bağ-Kur'un
borcuna karşılık el koyduğu belirlenir-
ken, sözkonusu yardımın ancak 60 mil-
yar lirasının kuruma gelebildiği saptan-
dı.
Hükümetin af uygulamasıyla "suni te-
neffüs" yapürdığı kurumu, tümüyle yaşa-
ma döndürmek amaayla, Çabşma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğul-
tay tarafından haarlanan yeni Bağ-Kur
yasa taslağı, 6 aydır sürüncemede bulunu-
yor. Şubat ayında son şeklini alarak. ba-
kanlıklann görüşüne sunulan taslak,
DYP'li bakanlann görev yaptıgı bakanlık-
lann, görüşlerini geç göndermeleri nede-
niyle, Başbakanlığa ancak ma>ıs ayında
ulîişünlabildi. Bir aydır, Bakanlar Ku-
rulu'nun gündeminde bulunan taslağa iliş-
kin, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın ise
bugüne kadar henüz bir görüş bildirmediği
saptandı.
Aralannda ekonomiden sorumlu Devlet
Bakanı Tansu Çiller, Maliye ve Gümrük
Bakanı Sümer Oral ve Ulaştırma Bakanı
Yaşar Topçu'nun da bulunduğu alt komis-
yonda, üzerinde anlaşmaya vanlması üze-
rine. Bakanlar Kurulu'nca da kabul edile-
rek, bakanlann imzasına açılan taslak, bu
üç bakanm henüz imzalamamalan nede-
niyle TBMM'ye sevk edilemiyor. Bu ba-
kanlann, kendilerinin de bulunduklan alt
komisyondan geçen taslağın iki maddesin-
de değişiklik yapılmasını istedikleri belir-
lendi. Topçu. Cumhuriyet'in sorusu üzeri-
ne, emekii olan sigortalının ış yerini kapat-
maması halinde yüzde 20 oranında sosyal
güvenlik destek primi odemesi ve Esnaf
Kefalet Kooparetifleri'nden borç almak is-
teyen sigortaiının kuruma borcunun olma-
masını öngören maddelerde değişiklik
yapılarak, bu uygulamalann yürürlükten
kaldınlmasını istediklerini söyledi. Topçu,
tavirlannın herhangi bir şekilde yasanın
engellenmesi ya da geciktirilmesi diye yo-
rumlanmamasını da isteyerek, "Biz. olabil-
diğince güzel bir yasa çıkması için uğraşı-
yoruz. Bu değişikliklerin de yapılmasından
sonra, yasanın kısa sürede Bakanlar Ku-
rulu'ndan geçerek, yasala^mak üzere Mec-
lis'e sevk edileceğini tahmin ediyorum"
dedi. Bağ-Kur kaynaklan ise, bu düzenle-
melere, esnaf ve çiftçi örgütlerinin karşı
çıkmadığmı, getirilırken bu örgütlerin ona-
yının alındığıru söyledıler.
Bakanlar Kurulu'nda oluşturulan alt
komisyon, Bağ-Kur için öngöriilen ek gelir
kaynaklannı taslaktan çıkarmıştı. DYP'li
bakanlann isteği üzerine çıkanlan bu ek
gelir kaynaklan arasında TV reklam gelir-
leri, elektrik ve PTT hizmetleri, piyango ge-
lirleri ve gümrüğe terkedüen mallann saü-
şından elde edilecek gelirlerden belli bir
oranın, kuruma aktanlması öngörülüyor-
du. Taslakta aynca, Bağ-Kur sigortaprim-
lerinin. vergi dairelerince tahsil edilmesı
önerisi de yer alyordu.
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
1977 gehel seçimlerindeki seçmen sayısının 1983 se-
çimlerinde daha da artması gerekirken seçmen sayısın-
da yaklaşık bir milyon azalma olursa bu seçmen kütükle-
rine ve bu kütüklere göre yapılmış seçimlere ve seçim
sonuçlarına inanabilir misiniz?
Ben kendi hesabına inanmıyorum.
Birileri seçmen kütüklerinde sahtecilik yapıyor. "Milli
irade" denen seçmen çoğunluğu, temelinde sahte seç-
menlerin bulunduğu bir aritmetiğe dayanıyor.
Parti ön seçmenleri de öyle değil mi?
"Naylon delege" adı verilen sahte seçmenler, ön se-
çimlerde sahte adayları belirliyorlar. Sizler ve bizler de
gidip genel seçimlerde bu "sahte adaylar" için oy kulla-
narak bu sahtecilik işlemlerine suç ortaklığı yapıyoruz.
Demokrasimizin vazgeçilmez öğeleri olan siyasal par-
tilerimiz, daha henüz parti üyelerinin kayıtlarını bile tuta-
mıyorlar!
Tutamadıkları için ön seçimlerde hangi partili daha çok
sahtecilik yaparsa, seçimleri o kazanıyor.
Sistem bu.. Ne yaparsınız?
Toplu sözleşmelerdeki yetkili sendikayı belirleyecek
işçi sayısında da aynı türden işlemlere başvuruluyor.
Mali sistemimiz de öyle değil mi?
Serbest meslek sahiplerinden vergi kaçırmayanların
sayısı, vergi kaçıranlardan az mıdır, çok mudur?
Vergi kaçakçılığı Türkiye'de başlı başına bir bilim oldu.
Büyük holdinglerde muhasebe teknikleri ile yapılan
"bilonço oyunlar.
1
" da sahteciliğin bir başka türü değil
midir?.
Hükümetimiz ne yaptı? Sahtecilik yoluyla vergi kaçıran
k
ne kadar sahtekâr varsa bunları bir çırpıda affediverdi!
"Ekonomik başarılar" diye sunulan ihracat da sahteci-
liğe dayanmıyor mu?
Nedir "hayali ihracat"?
Yapılmayan dışsatım karşılığında sahte faturalar dü-
zenleyerek yurt dışından döviz getirmek, bu yetmiyor-
muş gibi yapılmayan bu dışsatım karşılığında devletten
"vergi iadesi" adı altında paralar almak.
Yurt dışına mal gönderilmiyor, gönderilmeyen mal
karşılığında kimler ne amaçla Türkiye'ye döviz yolluyor-
lar?
Kimler olacak, kara paracılar!
Silah kaçakçıları, uyuşturucu madde kaçakçıları, altın
kaçakçıları.
Hayali ihracat, '*ara paranın aklanması" operasyonu
olarak hem mali sistemde hem siyasal sistemde yerini
alıyor.
Bunu içindir ki ANAP döneminde Pasaport Yasası de-
ğiştirilerek her türlü kaçakçıya pasaport sağlanıyor. Bü-
yük şirketler ile ünlü uyuşturucu kaçakçılarının banka
hesapları arasında para köprüleri kuruluyor.
Bir de bakıyorsunuz, altın kaçakçılığı sanıkları, gazete
ortaklan arasına katılıyor; bir de bakıyorsunuz uyuşturu-
cu madde kaçakçılığı suçundan yargılananlar, yeni kuru-
lan gazete patronları arasında "arzı endam"ediyorlar.
Hayali ihracat olayı aa rastlantı degildir, sahte seçmen
kütükleri ve naylon delegeler de!
Bunlar, bu düzenin türlü cilalar ve renklerle gizlenen
gerçek temelleridir.
Söz sahtecilikten açılmışken soralım:
- Vı//ar önce imam-hatip lisesini bitirenlerin üniversite
sınavlarına girebilmeleri için DPT yazısında tahrifat ya-
pan kimdi?
I Kim olabilir dersiniz?
Bosna-Hersek için gözler
• Baştarafi 1. Sayfada
kili olan Mitterrand, havaala-
nında gazetecilere yaptıgı kısa
açıklamada, "Saraybosna'nın
dış dünyaya açılmasına katkıda
bulunmayı umut ediyorum" de-
di. Bir gazeteci Mitterrand'a Sa-
raybosna'da ne yapacağını sor-
du. Mitterrand bu soruyu şöyle
yanıtladı: "Gözlemde buluna-
cağım ve dinleyeceğim".
Fransa Cumhurbaşkanı üç
aydır süren Saraybosna kuşat-
masının kaldırılması ve kentte
yaşayan 300 bin kişiye insani
yardım ulaştınlması için çaba
harcayacak.
Saraybosna Havaalanı'nda
BM Barış Gücü Komutanı Ge-
neral Lewis Mackenzie tarafın-
dan karşılanan Mitterrand, da-
ha sonra Bosna-Hersek Devlet
Başkanı Alia İzzetbegoviç'Ie
birlikte başkanlık sarayı yakı-
nındaki bir hastaneyi ziyaret et-
ti. Ajanslar, Mitterrand'ın has-
taneyi ziyaret ettiği sırada Sa-
raybosna'ya bombalann düştü-
ğünü bildirdiler.
İzzetbegoviç'in mesajı
Mitterrand'ın Saraybosna'ya
gitmesine, Bosna-Hersek Devlet
Başkanı Alia İzzetbegoviç'in bir
mesajının yol açtığı bildiriliyor.
AA ve Reuter'in haberlerine
göregeçen hafta biryardım kon-
voyu ile Saraybosna'ya giren
Fransız yazar Bernard Henri
Levy, izzetbegoviç'in kendisine
Mitterrand'a Uetilmek üzere dra-
matik bir mesaj verdiğini söyledi.
Levy, mesajda İzzetbegoviç'-
in "Şu anda bir Varşova getto-
sunda yaşıyor gibiyiz. Son nefe-
simize kadar mücadele edeceğiz.
Bilmelisiniz ki son kişi kalana ka-
dar direneceğiz" şeklinde bir ifa-
deye yer verdiğini kaydetti.
Mesajında İzzetbegoviç'in
Mitterrand'dan yardım etmesini
istediğini belirten Levy, "Bu ku-
şatma altındaki bir adamın, yar-
dım etmeye hazır bir adama
mesajıydı" şeklinde konuştu.
Mısır'dan övgü
Mısır, Mitterrand'm Saray-
bosna ziyaretini övgüyle karşıla-
yarak' 'cesurca bir girişim'' ola-
rak nitelendirdi.
Mitterrand Saraybosna'yı zi-
yaret ederken Bosna-Hersek'teki
iç savaşa çözüm bulma çabaları-
nı yoğunlaştıran ABD Başkanı
George Bush da Rusya Devlet
Başkanı Boris Yeltsin, tngiltere
BaşbakanıJohn Major ve Kana-
da Başbakanı Brian Malroney'i
arayarak bunalımhakkındatele-
fonla konuştu.
Sırbistan'ın başkenti Belg-
rad'da dün duzenlenen büyük
gösteride yaklaşık 70 bin kişi
Devlet Başkanı Slobodan Milo-
seviç'i protesto ederek istifasını
istedi.
MİNE-CENK
Evlendiler
27.06.1992
MUTLUDOĞAN-ARTUN AİLELERİ