23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 HAZİRAN1992CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Suttanahmerte şarakşam • K iiltür Servisi- Eminönü Beledıyesi'nce tarihi Sultanahmet Meydanı'nda 21 haziranpazargünü bir şiir akşamı düzenleniyor. Mehmet Akif Ersoy Parkı'nda saat 19.00'da başlayacak plan şiir dinletisine, İstanbul, Ankara ve İzmır'den 22 şair kaülıyor. Hüsamettın Küçük ve Muharrem Akgün'ün de müzâkleri ile katılacaklan şiir akşamında yer alacak şairlerden bazılan şunlar: Küçük İskender, Ahmet Telli, Can Yücel, Sunay Akın, Süha Tuğtepe, Önder Kızılkaya, Hamdi Gedik, Nurullah Kadirioğlu, Ayten Mutlu, Mustafa Doğan. Edebiyatçılara onur ödülü • Kültür Servisi- Edebiyatçılar Derneği'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin katkısıyla dûzenlediği törenleyazın ustalanna onur ödülü verilecek. Ankara-Altınpark Belediye Evi'nde yann saat 20.00'de başlayacak olan törende. Cevdet Kudret, Fazıl Hüsnü DağJarca, Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday, Cahit Külebi, Samim Kocagöz, Sabahattin Kudret Aksal ve Yaşar Kemal'e onur ödülü altın madalyası verilecek. Gecedeaynca, Ancy ra Oda Orkestrası'ndan dörtlünün(Esra Gökpğlu, Turan Kuliev.TubaÖzkan, Zeynep Değer) sunacağı konser de izlenebilecek. Saltuk'un yeni kaseti • Kültür Servisi- Rahmi Saltuk'un son iki bestesini içeren "Dağlanna bahar gelmiş memleketimin" adlı kaseti yayımlandı. Tüm eserlerin ilk kezolarak orkestra eşliğındeçoksesli olarak seslendirildiği kasette, Dağlanna bahar gelmiş memleketimin, Çeşm-i siyahım, Hadı gülümse, Çökertme. Kara erik çağala, Kandan kına yakılmaz, Odam kireçtir benım, Sıvas ellerindc sazım çalınır, Dersim ve Böyle ikrar ile" adlı eserler yer alıyor. Tûrkçe konuşan bakanlar • Kültür Senisi-21 hazıranda Karaman'da gerçekleşecek olan "Dil Bayramf etkinlikleri çerçevesindc düzenlenen, Birinci Türk Kökenli Uluslar Kültür Bakanlan Toplantısı bugünsaat 10.00'daTarabya Oteli'nde başlıyor. İki gün sürecek olan toplanüya, Kültür Bakant Fikri Sağlar başkanlık edecek. Türkiye'nin yanı sıra Kazakistan,KKTC, Azerbaycan ve Özbekistan kültür bakanlan ve ilgililer katılacak. Çizgi Filmciler Dernegi • Kültür Servisi- Türk Çizgı Filmciler Derneği kuruldu. Tonguç Yaşar, Erim Gözen, Cemaj Erez, Ateş Benice, Tunç İzberk. Meral Erez, Orhan Büyükdoğan ve Dervış Pasin tarfından kurulan derneğın amacı. Türk çizgi filmciliğıni geliştırmek, uluslararası düzeye ulaştırarak dünya çizgi film pazannda yer almasını sağlamak. SİNEMAATİLLA 'Beşikteki El' Amerikan gerilim sinemasının tipik bir örneği Amerikan i yine tehlikede! Beşikteki El (The Hand that Rocks the Cradle) / Yöneîmen: Curtis Hanson / Senaryo: Amanda Silver / Görûntü: Ro- bert Elswit / Müzik: Graeme Revelll Oyuncular: Annabella Sciorra, Rebecca de Mornay, Matt McCoy, Ernie Hudson, Julianne Moore, Madeline Zima I Bir Wamer Bros (Holly- wood Pictures) yaptmı. Amerikan ailesi yine tehlikede! Gerçi çok tipik bir Amerikan ailesi değil bu... TV izJemiyor, pop müzik yerine klasik dinliyor. Ama bu denli "tipik" olma, sonuç olarak temel olguyu değiştirmi- yor. Karşımızda birbirlerini seven, ço- cuklanna düşkün, amansız bir iş reka- beti icinde yaşayan, tüketimi seven bir genç kan-koca vardır. Tehlike, hiç beklenmedik bir yerden geliyor (Gerçi bu "şiddet toplumu"nda her yerden her şeyden gelebüir). Bir ikıncı çocuk bekleyen kadın, kendisini muayenesi sıraanda "cinsel taciz"de bulunan doktorunu şikâyet ediyor. Olaylar çorap söküğü gibi gelişince doktor kendini öldürüyor. Geride hem kocasını hem de geçirdiği şokla bebeği- ni kaybeden, bu arada dengesını de bi- raz yitiren güzel bir kadın bırakarak... Ve işte bu kadın, bir "dadı" kimliğiy- le ailenin yanına, bağnna girecek ve önce çocuklara yöneltir gibi olduğu tehlikeyi, sonralan kadına, giderek tüm aileye yöneltecektir. HoUywood'un oldukça evrensel kılmayı bildiği Amerikan ailesinin teh- like altında olduğu kimbilir kaçıncı film bu! Genç yönetmen Curtis Han- son, fılmin başlannda doktorla ilişkili matik biçımde ilerüyor. Ve gerilim sine- masına doğrusu pek unutulmayacak ye- nilikler armağan etmiyor. Yine de oldukça ilginç birfilmbu... özellikle senaryo yazannın da kadın ol- masından kaynaklanması olası biçimde, bir "kadın filmi." Filmin erkek kahra- manı, 3 kadının odak noktası olan yakışıklı koca, yakışıklılığıyla orantıb bir işleve kavuşamıyor. Üstelik en dra- matik bölümde, senaryo yazan tarafın- dan iyice sakatlanarak "devre dışı" bı- rakılıyor.Ve karşımızda 3 kadın kalıyor. Farklı kişiliklerde, tam işlenmemiş de olsa ilginç psikolojik niteüJder taşıyan 3 kadın... Hayatta en başanlı, kişilik ola- rak da en dengeli gözükeni, iş kadını Marlene, bir yerde öyküyü terk ediyor. Ve evine kol kanat germiş Claire'le sap- lantı haline gelmiş bir intikam peşinde koşan Peyton'u karşı karşıya bırakıyor. Bu "ölümcül karşılaşma", dogrusu oldukça etkileyıci. İki kadının da gerçek anlamda birer dramı, onlan çok iyi anlamamızı, gide- rek sempati duymamızı gerektiren birer öyküleri var. Giderek Peyton'un çılgm davranışlanmn yeterince inandıncı bir mazereti bile mevcut. Bu bağlamda, her şeyleriyle farklı bu 2 kadının çatışmas, fiîmi yeterince ilginç kılıyor denebilir. Bu rollerde Annabella Sciorra ve Re- becca de Mornay gibi yetenekli 2 oyun- cunun varlığı, filmin başlıca kuıtanası. özellikle Roger Vadim'in "Ve Allah Genç yönetmen Curtis Hanson'ın nnzasmı taşıyan filmde, Annabella Sciorra ve Kadını Yarattı"snın ikinci çevirimi, Matt McCov fdmin başrol ovunculan arasında. tki oyııncu, mutiuluğu tehlikeye "Runaway Train", "Alev Kapanı" gibi dûşencifticanlandınyor. " fılııuerdetotürlü kendini gösterememiş -*~ r J olan Rebecca de Mornay ın Peyton a kileyici, ancak bu etkisi mekanık bıçım- verdiği, kınlganlıkla delilik arasında bir de sağlanmış bir film bulacağız. Gerçekten de öyle oluyor. Film, ge- nelde hep beklenen yönde, öngörülebile- cek gelişmelerle, güvenli, ama biraz oto- tüm gelişmeleri 4-5 sekans içinde alabil- diğine özlü ve kısa biçimde vermeyi bili- yor. Bu "başan" aynı zamanda filmin genel yazgısını da saptıyor: Karşımızda biraz TV tekniğiyle anlaülmış, elbette et- yerierde duran kimlik, dogrusu insana parmak ısırtacak cinsten. De Mornay da anlaşılan artık sinemasal düşlenmi- zin yüzleri galerisinde yer alacak! KlausKinski Paganini miydi? Kültür Servisi - Klaus Kinski, parlak bir karakter oyuncusu, yorulmak bilmez bir "kadın avcısı" ve yüksekten atıp bö- bürlenmeye bayılan bir adam- dı. Niccolo Paganini de parlak bir kemancı, yorulmak bilmez bir "kadın avcısı" ve yüksek- ten atıp böbürlenmeye bayılan bir adamdı. The European'- dan Eric Hansen, gecen yıl ölen Kinski'nin Almanya'da yeni yayımlanan "Paganini" adlı kitabıyla ilgili yazısına böyle başlıyor ve soruyor: Pe- ki, Niccolo Paganini'nin ruhu Klaus Kinski'nin bedenine mi gjrmiştı? Uzun süre ucuzfilmlerderol alan, daha sonra ünlü Alman yönetmen NVerner Herzog'un "Aguirre, Tannnın Gazabı", "Nosferatu", "Fitzcarraldo", "Yeşil Kobra" gibi fılmleriyle birinci sınıf oyunculuğa yükse- len Klaus Kinski, ölümünden sonra yayımlanan "Paganini" adlı kitabında bedeninde Pa- ganini'nin ruhunu taşıdığmı ileri sürüyor. Nastasya Kinski'nin babası Klaus Kinski, Paganini'yi "keşfeder keşfetmez" Italyan keman virtüozunu bir filmde oynamaya karar verdi. Ne var ki, Kinski'nin hem yönettiği, hem oynadığı film tam bir ba- şansızlıkla sonuçlandı. Kinski, bir yandan da, Paganini'yi be- yazperdeye aktarma tutkusu- nu ve mücadelesini anlatan bir kitap yazdı. Kinski, kitabının başında Paganini'den "kadınlann şe- hevi düşlerine hükmeden şey- tan" diye söz ediyor. Ama The European'ın yazan Eric Han- sen'e bakıürsa, kitap Paga- nini'yi değil, Kinski'nin kendi- sini anlatıyor. Cinselliğın kolayca pornografiye dönüş- tüğü kitap, Kinski'nin akıl almaz abartmalanndan geçil- miyor: "Gala gecesi film bitti- ğinde seyirciler tam iki saat ayakta alkışladılar." Hansen'e göre, ashnda ki- tap, ne Kinski'nin filminin öyküsü ne de Kinski'nin bü- yük kemancıya olan tutkusu- nu anlatıyor. 330 sayfalık ki- tap, Kinski'nin dostlannı ve düşmanlannı ya dafilmdePa- ganini'nin oğlu rolünde oynat- tığı oğluna duyduğu sevgiyi de anlatmıyor. Klaus Kinski'nin, ölümünden sonra yayımlanan "Paganini" adlı kitabı, oku- yanlann belki de bir daha "unutamayacaklan" abart- malar ve böbürlenmelerle Kla- us Kinski'nin kendisini betim- liyor. "Türk Sinema, Video ve Müzik Yapımlan Yasası"na doğru Pornografi ve erotizm arasındaki ince aynmKültür Bakanhğı'nın hazırlattığı yeni "Türk Sinema, Video ve Müzik Yapımlan Yasası" tasansı, bakanlığın önem verdiği ve önümüzdeki günlerde Meclis'ten geçirmek için uğraş vereceği bir tasan. Bu tasanmn "olgunlaşmış" biçiminin bile bize kimi kaygılar verdiğini ve bu konuda yaza- cağımızı belirtmiştik. Yasanın "amaç maddesi" olan Madde 1 'de yapılan değişiklik, öncelikle çok olum- ludur. Yasanın amaçlan, bu maddeyle ger- çekçi biçiminde geüştirilmekte, "sinema, vi- deo ve müzik sanayünin kültürel kalkı- nmamıza katkıda bulunmasını sağlamak"- tan "yapıt sahibi ve yapıma haklannı koru- maya", "sinema ve müzik sanatlannın geliş- mesini özendirmek"ten "mevcut sinema sa- lonlannın gelıştirilmesini ve yenılerinin açı- lmasını desteklemeye" kadar önemli hedef- ler yaraülmaktadır. öte yandan yasa, "yapım", "yapıt" ve "taşıyıcı" kavramlanna, cağdaş teİcnolojiyle bağlantılı daha olgun tanımlamalar getır- mekte ve sinema, müzik alanlannda getırdığı "kayıt ve tescil" olaylanna verdiği önemle, sanatçılann haklannı korumak ve ülkemiz- de de, telif haklanm uluslararası düzeyde gü- vence alüna almak konusunda önemli ad:- mlar atmaktadır. Yasanın en çok tartışmaya açık (ve büyûk tartışma açacak) yanlan, bizce denetimle il- gili olanlar ve teleyizyon alanına müdahale- de bulunanlardır. Öncelikle, "sansür" dedi- ğimiz ve yıllar yıb Türk sinemasının başbela- lanndan biri olan, ona çağdaş ülke sorun- lannı gerçekçi biçimde ele alma fırsatı ver- meyen, sinemamızı bir korkular, kaygılar, dolayısıyla bir şablonlar, kahplar sineması, toplum gerçekkrinden uzak bir "süs bitkisi" halıne dönüştüren denetimin temelde kalk- masına, olsa olsa sevinilir. Ancak denetimin yerini alan "sınıflandı- rma" olayı, kuşkusuz tartışma yaratacaktır. Çünkü fılmler, "pornografi ve şiddet öğeleri dikkate alınarak" 4 gruba aynlmakta, yaş sınıflamalan getiren 3 gruptan sonra "smı- flandırma dıa" olarak nitelenen 4. grup yer almaktadır. Örneğin ABD'deki "X sınıfi"na tekabül eden bu sınıftaki filmler, isteyen ye- tişkinler (18 yaşından büyükler) tarafindan görülebilir. Ancak bu türfilmlerde"kamuya açık afiş, lobi ve öteki reklam malzemesinde fotoğraf kullanmak" yasak olduğu gibi tüm filmler için konan "kayıt ve tescil ücreti", bu filmler için sabit 25 milyon TL gibi yüksek sayılabilecek bir düzeye çıkartılmakta, ayn- ğer sınıflan aşıp 4. sınıfa dahil edilmesi, bu tür filmlerin gösterimine çok ciddi bir darbe vurabilecektir. Aynı biçimde, pornografi ile erotizm arasındaki ince aynm da acaba sını- flandıraıa kurulunda yer alan üyelerce yete- rince gözetilebilecek mi? "Porno film" dedi- ğimiz ve sırf seks olayını sömürü olarak kul- lanan filmler, genelde hemen belli olur: Dahajeneriğinden, tekniğinden, oyunculan- ndan veya ışıklandırmasmdan... Ama örne- ğin "Paris'te Son Tango", "La Luna", "bir yapımm sinema, video ve televizyon gösterimi için kayıt ve tesciUeri ayn ayn yapılır" diyor. Bu ve benzeri maddeler, müt- hiş bir "tescil bürokrasisi" yaratacak. Türki- ye özel ve resmi TV'lerinde şu anda yılda ne- redeyse 5000'e yakın film gösterildıği düşü- nüldüğünde... Aynca, tüm televizyon kanal- lannda gösterilecek filmlerifl de değerlendir- me kurumlan önüne gelmesi gerekiyor. Çünkü, açıkça belirtilmiyor, ama "Sını- fİandırma kurulunca 18 yaşından küçükle- • Kültür Bakanlıâ'nın Meclis'ten geçirmek için uğraş vereceği "Türk Si- nema, Video ve Müzik Yapırnlan Yasası"nın en çok tartışmaya açık yan- lan, denetim konusu ve televizyon alanına mü- dahalede bulunanlar. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'm 9 haziran salı günü Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü'nde dûzenlediği kahvaltılı basın toplantısında, ko- nuyla ilgili yasa tasansı tartışıldı. kurulacak sinema fonuna aktanlmak üzere kesilmektedir. Batıda da, "isteyen, yetişkin olmak kaydıyla, istediğini seyretsin" den- mekte, ancak özellikle pomofilmlereyüksek vergilendirme getirilmektedir. Ancak, şidde- tin sömürü mü, yoksa sanatsal amaçla mı kullanıldıği hep t"rüşmaya açık olagelmiştir. Örnekse, Sam Peckinpah'ın fılmlerinin veya Batı'da kimi eleştirmenlerin yere-göğe ko- yamadığı "Terminator", "Predator" türün- den çağdaş teknoloji ağırlıklı yapımlann di- "Henry ve June" vb. çağdaş erotizm klasik- len, bu madde uygulanırsa ülkemizde getiri- lip gösterilebüecek mi? Üstelik bu "sınıf'a sokulan filmler, gerçekten ağır koşullara tabi tutuluyor. Bunlardan hem 5 milyon ye- rine 25 milyon kayıt-tescil ücreti alınması hem de yabana filmlerden kesilen yüzde 10 sinema fonunun yüzde 50'ye çıkanlması, bir tür "çifte ceza" değil mi? Ve bu yanıyla, yann yüksek mahkemeden dönme şansı içermiyor mu? öte yandan, yasa tasansı, rin göremeyeceğine ve smıflandırma dışı kal- masına karar verilen filmler, televizyonda ancak gece saat 24.00'ten sonra gösterilir" deniyor. Bu durumda, bunca filmi, hem de kimi zaman son dakikada yetiştirikbilen TV programcılığı koşullan dahilinde kim, kaç kurul izleyip değerlendirebilecek? Bu arada, daha da genel biçimde, yasanın TV alanına ciddi bir müdahalesi söz konusu. Yasa "Bütün TV kanallannda gösterilen yerlı-yabancı sinema filmlerinin arasında gösterilecek reklam filmleri gelirlerinin %50'sini sinema fonu geliri olarak alıyor. Ancak saat 24.00'ten sonra gösterilebüecek, "Smıflandırma dışı filmlerin her yayınından 10 milyon TL" ve "Bunlarla ilişkili reklam, klip ve duyurulann her yayımlanmasından' 500.000 TL"abyor. Ashnda tüm bunlar, olumlu, giderek ge- rekli şeyler. Televizyonculuğun çekincesizce, görece olarak az paralarla yağmaladığı film- ler ve büyük zarar verdiği sinemacıkk alaıv lannda biraz daha yüksek bir bedel ödemesi elbette gerekiyor. Ancak, bu alanlan temelden düzenleyecek bir "TV yasası" henüz ortalarda yokken ve hükümet, bu yaşamsal yasanın çıkan- lmasını, kimbilir hangi baskılar altında sü- rekli ertelerken, sinema-müzik yasasmın bu maddeleri Meclis'ten geçebilecek mı? Ger- çekten kuşkuluyum.Tasannın üzerinde daha uzunboylu durulabilir. Tasan, genelde Türk sinemasına ciddi bir "fon" sağlamak, meslek alanını düzenlemek, sanatçı-emekçi haklannı korumak vb. alanlarda iyi nıyetle ve olumlu yaklaşımlarla doludur. Ancak, aynntılara girmeden, şu genel doğruyu be- lirtmek isterim: Batı'da sinema (özellikle ABD-dışı ulusal sinemalar), toplumda varo- lan tüm mali kaynak olanaklannın. tüm yardım, destek. üretim mekanizmaiannın harekete geçirilmesi, birfilminfinansmanı için sayısız resmi ve özel kurumun katkıda bulunmasının sağlanması. film üretim işinin çok çeşitli düzeylerde yoğun ve karmaşık bir "seferberlik" biçiminde algılanması ile ya- şamını sürdürebiliyor. Bir Batıfilmininjene- riğinde yer alan "yapımcı" adlan artık çeşitli kurumlar, TV kanallan, yerel ve merkezi yö- netim katkılan ile kolayca 10-15 ada yükse- len bir liste oluşturuyor. Bu karmaşık ve çok dallı üretime destek mekanizmalan harekete geçirilmedikçe, Türk sinemasının film üreti- minin gerçekten canlanması ve sorunlann çözülmesi kolay olmayacak. Bu tasan elbet- te geçmeli, yasalaşmalı. Ama galiba aal iş ondan sonra başlayacak. Sinema yazarlan bu yıl 'Aşk Üzerine Bir Film'i seçti Sinemayazarlan aşktan yana 20.ULUS î S T E S LARARASI A N B U L T î V A L İTürkiye'de yazan bir avuç si- nema yazan olarak bir araya gelip mevsimin filmlerini ve sa- natçılannı seçmemiz. 1970'lerin başına dayanan bir gelenek. 12 Eylül'den sonra kapatılan der- neğimizin yokluğuna karşm, bunu yıllardır sürdürdük. Ancak, örgüt varolsun veya olmasın, bu işi yıllar yılı hiç ak- satmadık. Böylece, festivallerin tersine, Türkiye'de gösterime çıkan tümfilmlerve yerli filmler konusunda, katkıda bulunan tüm sanatçı ve emekçileri göz önüne alan "global" bir secim, 20 yılı aşkın süredir varoldu. Bu yıl da 15 eleştirmen arka- daş yine bir araya geldik. Sungu Çapan,HayriCanergibi "emek- tar" meslektaşlanmız hastaydı. gelemediler (Şifalar diliyoruz. Aman iyileşmeye bakın, zaten öyle azız kü). Gelenler arasın- da son bir-iki yıldır özellikle Sinema Gazetesi, Antrakt, 2000'e Doğru vb. dergilerde yazmaya başlamış gencecik ar- kadaşlanmız da vardı. Sonuçlan ise şaşırtıcıydı. Ya- ni şaşırtıcı düzeyde iyiydi de- mek istiyorum. Genç-yaşb tüm arkadaşlar, elbette kışisel se- çimler, yönelişler içeren listele- riyle genelde özgün ve kişilikli bir sinemayı desteklemiş; cilah, parlak, ama kof yapıtlara yüz vermemiş, kafa ütüleyen ve Ba- tı kaynakh eleştiri cümlecikle- riyle desteklenen 'promosyon" edebiyatına kulak asmamışlar- dı. Yoksa 10filmliklistede "Ku- zulann Sessizliği" ve "Ak- deniz" gibi Oscar'lanyla ortalı- ğı ayağa kaldıranfilmlerinveya "Sevgili" gibi inanılmaz biçim- de şişirilmiş balonlann yer al- maması nasıl açıklanabilir? Sinema, ticari kitle fılmleriy- le, özgün yaklaşımlanyla, kişi- likli deneyimleriyle bir bütün- dür. Ticari filmleri de, Oscar veya Cannes gibi yankı yapan ödülleri de yadsımadan, eleştiri ve eleştirel seçim işinin başka yapıda bir iş, farklı bir işlev ol- duğunu anımsatmama izin ve- rin. Türk sinema yazarlan, bu yıl da bu farklılığın çok iyi bilin- cinde olduklannı gösteren bir seçim yaptılar, onurlu bir sınav verdiler. ATATT RK KlTTTTt MERKEZİ AYA IRIM Büvük Salon Konser Salonu AÇIKHAVA TTYATROSlî İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI/ FRANKFURT AKADEMİ KOROSU (20 00) e •= İSTANBUL DEVLET TARİHİ TÜRKMÜZİĞİ TOPLULUĞU Ahmet Özhan (18.30) İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI/ FRANKFURT AKADEMİ KOROSU (18.30) YURİBASHMET ve TOPLULUĞU (18.30) SMIETANA - POLONYA CAZ TOPLULUĞU (21.30) DEVLET HALKDANSLARI TOPLULUĞU (21.30) Michelle Pfeiffer, Kedi Kadın rolünde. "Batnıan'iıı tanıtınıına 100 milyon dolar İlk "Batman" fılmi bütün dünyada 251 mıKon dolar gelırgetır- mişti. Bu arada, tişörtleri, gıda ürünlerinı. oyuncaklan kapsa- yan "Batman" tıcaretinden de 500 milvon dolar gelir sağ- İanmıştı. Şu sıralar, filmin devamı "Batman"in Dönüşü' ABD sinemalannda gösterilmeye başlandı Filmde Batman'i Mic- hael Kcaton, Kedi Kadını Mıchcllf PfeifTer Penguen'i ıse Danny DeVitooynuvor Filmin valni/^a tanıtımı ıçın lOOmil- 1 von dolar harcandı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear