25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 MAYIS1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 'Paradan 5 sıfır atalım' •ANKARA (AA)-Türkiye Serrhest Muhasebeci Mali M iLşavirler ve Yeminli Mali MüşavirlerOdalan Birliği Başkanı Prof. Dr. Kamil BCî.vükmirza. uzun yıllardan beri süren kronik enilasyonun Türk parasını büyük ölçüde erozyona uğjattığmı ve sıfırlarla dolu fiv-atlann oluşmasına yol açlığını söyledi. Prof. Dr. Büyükmirza, bu nedenle Türk parasından beş sıfır atümasını önerdi. Bcsiciye destek •.ANKARA (AA)- Hayvancılık sektörûnde özellikle besicilere sajŞianacak teşvikieri kapsayan uygulama teb>Iiğinin esaslan belirlendi. ö n ümüzdeki günlerde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girrnesı beklenen teblığle teşvik karan kapsamında yer alan "besicilik işletme kredisi" uygulamasına açıklıkgctiriliyor. Halk Yaşam'ın kârı • Ekonomi Servisi -1991 çalışma yılını tamamlayan Halk Yaşam Sigorta, bilançosunuaçıkladı. Halk Yaşam Sigorta 1991 yılını 2.821.324.973 TLkârla " tamamladığını, aktif toplamlannın 35.340.270.530 TL olduğunu veözkaynaklannın I7.l milyara ulaştığını bildirdi. TÜSİAD'dan yeni tartışma • Ekonomi Senisi - Türk Sanayicileri ve İşadamlan Derneği. ülkemizde son zamanlarda ele alınan "yerel yönetimler" sorununa katkıda bulunmak amacıyla hazırlattığı "Yerel Yönetimler-Sorunlar ve Çözümler" raporunu 12 mayıssalıgünüTÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın Swissotel'desaat 10.00'da bir konuşması ile kamuoyuna açıklayacak. Kredi kartında işbipliği I Ekonomi Servisi - Dokuz banka ve bir kredi kartı şirketi. kredi kartı uygulamasında işbırliğine gitti. Bankalararası Kart Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre işbirliğine kalılan herhangi bir bankanın kredi kartına sahip olanlar dığer bankalann şubelerinden de para çekebilecekler. Açıklamada işbirliğine Akbank, İktisat Bankası, Osmanh Bankası. Pamukbank, Dışbank, Garanti Bankası, Imar Bankası. İş Bankası, Türk Ticaret Bankası ile AKK Turizm ve Ticaret AŞ"nin kaüldığı belirtildi. Söz konusu bankalara ait kredi kartı sahipleri Türkiye'deki toplam 2 bin 115 şubeden visa ve mastercard-eurocardlannı kullanmak suretiyle nakit alabilecekler. Palandöken kış turizmi projesi • ERZURLM(AA)- Erzurum Valisi Mehmet Ağar. Erzurum'un ekonomik, sosyal ve kültürel aianda kaikınmasını sağlayacak bir trilyonluk "Palandöken kış turizmi projesi"nin inşaat aşamasına geldiğini bildirdi. İş güvencesi yasa taslağı koalisyonun gündeminde Koalisyoııcla ıızlaşma arayışı• DYP'li bakanlardan Cavit Çağlar, taslağın bu haliyle işveren- • Koalisyonun DYP kanadı, yasa taslağının işverenler açısın- leri rahatsız edeceğini, sıkıntıya sokacağını savundu. DYP'li dan uzlaşılabilir hale gfetirilmesi için zemin hazırhyor. îşverenin kabine üyelerinden Tansu Çiller, her kesimin haklannın kollan- şiddetle karşı çıktığı taslağı, Başbakan Süleyman Dernirel'in Ba- ması gerektiği üzerinde dururken Çalışma Bakanı Mehmet kanlar Kurulu gündemine ne zaman getireceği ve kabinenin işve- Moğultay, taslağın aynen geçmesini istedi. ren isteklerini ne oranda dikkate alacağı açıklığa kavuşmadı. SERTL'Ğ ÇtÇEK ANKARA - Koalisyonun DYP kanadı. iş güvencesi yasa taslağının işverenlerce "kabul edilebilir" hale getirilmesi ıcin uzlaşma zemıni hazırhyor. DYP'li bakanJardan Cavit Çağlar. taslağın bu haliyle ışve- renleri rahatsız edeceğini dü- şündüğünü belirterek, "Ben bir uzlaşma noklası bulunacağını umuyorum" dedı. Ekonomi- den sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller de, işçileri koruma eğilımındeolacaklannı söyleye- rek. "Ancak, her kesimin çıkar- lannı gözetmek lazım" diye konuştu. Işverenlenn şiddetle karşı çıktığı taslağı. Başbakan Sûlev- man Demirel'in Bakanlar Ku- rulu gündemine ne zaman geti- receği ve kabinenin. işverenle- rin isteklerini ne oranda dikka- te alacağı şu ana kadar açıklığa kavuşmadı. jşverenlerin, tü- müyle karşı çıktığı \e "kabul edilemez" gözüyle baktıklan taslakla ilgili olarak Cumhuri- yct'ın sorulannı yanıtlayan Çağlar. Türkiye'de ışsizliğin önemlı bir sorun olduğunu be- lirterek. "Bu ekonomik koşul- Jarda. işsizlıği daha da artınp, fabrikalann kapanmasına, ya- tınmlann azalmasına yol acıl- mamalı" dedi. Çağlar. şöyle konuştu: "Taslağın bu haliyle işveren- leri rahatsız edeceğini. sıkıntıya sokacağını düşünüyorum. Bir uziaşma noktası bulunmalı. Ben bir uzlaşma noktası bulu- nabileceğini umuyorum. Konu. Bakanlar Kurulu'nda tarlışılıp. bir ortak çözüm bulunacaktır." Kabinenin işadamı üyelerin- den Çağlar'ın. yakın çevresine de. "Türkiye'de işsizlik, yatınm eksıkliği var. Girişimcilere 'ya- tınm yapın' diyoruz. Serbest piyasa. özelleştirme gibi şeyleri savunuyoruz. Bu koşullarda, böyle bir yasayla sanayi sıkıntı- ya girer." yorumunu yaptığı öğrenildi. DYP"lı kabine üyclerinden Çiller, dün gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, Cumhu- riyeti'in sorusu üzerine. konu- nun kendi bakanlığmı ilgilen- dirmediğini söyledi. Çiller. şu değerlendirmeyi yaptı: "flk olarak. 'dünyada nasıl oluyor'. ona bakanz. Biz, çalış- ma yaşamını ILO sözleşmeleri- ne uygun hale getireceğimizi söylemiştik. Dünyayla uyum sağlamak istiyoruz. Ikinci ola- rak, işçimizi koruma eğiliminde oluruz. Bunu iki yönlü düşün- mek lazım. Bugün. Türkiye'de büyük bir ışsiz ve örgütsüz kitle var. Bunlara iş bulmak ve ör- gütlülüğü sağlamak gerekir. Yani. her kesimin bu konudaki çıkarlannı iyi gözetebilmek la- zım. Aynca kamuoyu önünde tartışılır vedoğru bulunur." İş güvencesi yasa taslağının hazırlayan. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Mo- ğultay. sorulanmızı yanıtlar- ken. taslağın Bakanlar Ku- rulu'ndan aynen geçmemesı için bir neden olmadığını söyle- di. Moğultay. TJSK'in "İş gü- vencesi konusu hükümet prog- ramında yok" iddiasını yanıt- larken. "Neden olmasın? Programda ILO sözleşmeleri yok mu? Var. Ben. hükümet programında olandan başka bir şey yapmıyorum" dedi. İş- veren. işçi ve hükümet arasın- da.^her konuda uzlaşma sağla- maya çalıştığını belirten Mo- ğulta>. şöyle devam etti: "Bu konuyla ilgili olarak, iş çevreleriyJe 3 defa toplantı vap- tım. Ama bir türlü uzlaşmaya yanaşmadılar. Tümüyle red- dettiler. "Bu, SHP'nın şovudur' diyorlar. SHP tabanının hare- ketidır diye. çok saygısız konu- şuyorlar. Yaptığım ziryelerde. hakaret eder üslup benimsedi- !er. Ses çıkarmadım. Her scfe- rinde 'Sizlerden istifade ederim' dedim ve teşvik etjim. Ama işi- tiyorum ki. arkarndan kızdır- maya. kavga etmeye kışkırtır gibi sözler söylüyorlarmış. Bunlan da sineye çektim ve uz- laşma çabalannı sürdürdüm. Amaolmadı." TİSK Başkanı Refik Baydur da. taslağa tümüyle karşı çık- tıklannı. yasalaşması halinde ekonomi için yıkım olacağı id- dialannı yineledi. Baydur, tas- lağın yasalaşmaması için Baş- bakan Süleyman Demirel dahil hiçbir DYP'li bakan ya da mil- letvekiliyle görüşmediğini söy- Jedi. Baydur. Hür Teşebsbüs Konseyi" nin tek gündemi. iş gıivencesi yasa taslağı olmaya caktır" dedi. tS fiflVENrESt YASA TASIAftl ft 12 ocak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, bir basın top- lantısı yaparak kimsenin beklemediği bir' anda, işten çıkarmalarda işverene neden göslerme yükümlülüğü getiren, işçiye yar- gıya gitme hakkı veren, haksız işten çıkar- malarda işe iade veya tazminat sistemleri öngören yasa taslağını açıkladı. Bakan. aynı gün yurtdışına çıktı. 13 ocak: Pazartesi günü sabah, TÎSK Başkanı Refik Baydur açıklama yaptı. 15 ocak: Bir soru üzerine TÜSİAD Baş- kanı Bülent Eczacıbaşı'nın işçi çıkarma konusunda başka ülkelerde örnekleri gö- rülmeyen düzenlemeler getirilmek istendi- ğini söylediği gazetefere yansıdı. 16 ocak: TOBB iş güvenligi yasa taslağı- nı esefle karşıladığını açıkladı. 20 ocak: Refik Baydur, Istanbul'da yap- tığı basın toplantısında, taslağı yeniden eleştırdi ve taslağın sıyası tercıhle haarlan- mış olduğunu söyledi. 21 ocak: TÜSİAD Genel Kurulu'nda üzerinde en çok durulan konu: İş güvence- si yasa taslağı, büyük patronlann hemen tamamı ateş püskürüyor. 22 ocak: Türk-İş, Çalışma Bakanı Meh- met Moğultay'ı ziyaret etti ve yasa taslağı- na ilişkin görüşlerini bir dosya halinde sundu. Şevket Yümaz, taslağı ve Moğul- tay'ı desteklediklerini açıklarken TÜ- SIAD'ı eleştirdi. Moğuitay ise "Terazinin kefesini düzeltiyoruz, kimseyi hasım gör- müyoruz" dedi. TİSK, görüş bildirmek için ek süre istedi. 29 ocak: TİSK tarafından odalar, bor- salar ve işadamlanna bir yazı göndererek taslağa karşı başbakan ve bazı bakanlara telgraf gönderilmesi istendi. Yazıda bir telgraf ömeği de yer aldı. 30 ocak: TİSK, Bakan Moğultay"ı ziya- ret etti. Ancak yasa taslağı ile ilgili görüşle- ri yeine, "Bu yasa hiç yasalaşmamalıdır" görüşünü bildirdi. 31 ocak: MESS Başkanı, basın toplantı- sı düzenleyerek Moğultay'ı geri adım at- maya çağırdı. Aynı gün Türk-İş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, "Keyfı işten çı- karma yoksa işverenler neden gocunu- yor"dedi. 4 şubat: Ülkenin dört bir yanındaki işçi- lerden Bakan Moğultay'a destek mesajla- n yağmaya başladı. Yüzlerce telgraf, fax, mektup gönderildi. İmza kampanyalan açıldı. Sendikalar genel kurullannda ba- kanı destekleyen, işvereni protesto eden kararlar almaya başladılar. Gazetelere ılanlar verdiler. 9 şubat: DİSK, işverenlerin 12 Eylül ya- salanndan vazgeçmek istemedikJerini açıkladı. Blııciııcle çifte pazar hedefi • Bir yanda henüz doymamış 60 milyonluk Türkiye diğer yanda tamamen aç Türk Cumhuriyetleri uluslararası blucin üreticile- rinin iştahını kabartıyor. Türkiye'de üreti- me geçen yabancı fırmalar, önümüzdeki yıllarda markalı cinlerin satışını ikiye, hatta üçe katlamayı hedeflerken Türkiye üzerin- den Orta Asya'ya açılan firma sayısı da gi- derek artıyor. Ekonomi Servisi - Türk paza- n, ulusalararası bluejean üreti- cilerinin iştahını kabartıyor. Bir yanda henüz doymamış 60 mil- yonluk Türkiye diğer yanda tamamen açTürk Cumhuriyet- leri yabancı firmatan Türkiye'- ye çekiyor. 1985 yılında Lee Cooper'Ia başlayan büyük markalann yerli üretimi, tüm hızıyla sürü- yor. Nüfusun yansından fazla- sınm genç vejean ahşkanlığının henüz yerleşmemiş olması Levi's ve Lee'den sonra son bir yıl ıçinde Hurricane. Jordache. Rifle, Lois, Fronti gibi diğer büyük firmalann da Türkiye pazanna girmesine neden oldu. 4 kişiye bir jean düştüğü söyle- nen Türkiye'de bu alışkanlığı yerleştirmeye çalışan üreticiie- nn hedefi önümüzdeki yıllarda Türkiye'deki markalı jeanlerin satışını ikiye hatta üçe katla- mak. L'uslararası jean üreticilerini Türkiye'ye iten bir başka olgu da yenı bir pazar olarak ortaya çıkan Türk Cumhuriyetleri. Türkiye üzerinden Orta Asya'- ya açılan yabancı jean üreticile- ri, yaklaşık 60 milyonluk bu yeni pazar için de şu anda kolla- n sıvamış durumda. Örneğin geçen aylarda Altınyıldız Hol- ding AŞ'yle ortaklık anlaşması imzalavan Benetton. Türkive kanalıyla Orta Asya'daki ılk mağazasını 2 mayısta Türkmc- nistan'da açtı. 1990 yılında yerh üretime başlayan Rifle da İn- teks'le beraber şubat ayında Azerbaycan'da yatınm yaptı Bu arada Türk pazanna yenı giren Jordache da Türkiye'deki Yaşar Holding ortaklığıyla Or- ta Asya'da fabnka kurmaşı planlıyor. İzmir Cumhunyet Bürosu'- nun haberine göre. Yaşar Hol- ding Yönetim Kurulu Başkanı Şclçuk Yaşar. ABD'li bluejean iiretıcısi Jordache firması ile yaptıklan anlaşmaya göre, İ/- mir'deki fabrikalanna ek tesis- !er yapacaklannı. Özbekistan Cumhuriyeti'nde de bir fabrika kuracaklannı söyledi. Selçuk Yaşar. yatınmlara hemen baş- lanacağını ılk aşamada 10 mıl- yon dolar harcama yapılacaği- nı belirterek şu açıklama\ı yaptı: ••Anlaşmaya göre iki fabrika kuracağız. > atırun payı eşit ola- cak. 3 milvon dolar harcama>la İzmir ÇiğlPde kurulacak olan ek tesislerden başka, bir fabrika da Özbekistan'da kuracağız. Bu ül- kedeki > atırımın maliyeti 7 mil- \on dolan bulacak. Her iki iilke- deki fabrikaiardan da başta Amerika olmak üzere ihracat yapacağız. Aynca Türkiye pa- zarındaki payımı/ı önemli ölçü- de arttıracağız." Türkiye'ye yerleşen dünyanın blucin devleri şimdi de Orta Asya pazannı keşfetti. Danıştay memurlara sendika hakkı istedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Danıştay, Uluslararası Çalışma Örgütu'nün (ILO) 87 ve 151 sayılı sözleşmelennin onaylanmasının, anayasaya ay- kın olmayacağını belirterek, kamu görevlilerinin sendika kurmahakkının yasayla düzen- lenebileceğine karar verdi. Danıştay I. Dairesi. memur- lann sendika kurabilmelerine olanak sağlayan ILO'nun 87 ve 151 sayılı sözleşmelerinin onay- lanmasının anayasaya aykın olup olmayacağı konusunda verdiği karann gerekçesini açıkladı. Başbakanlığın isteği üzerine konuyu ele alan Danış- tay"ın gerekçeli karannda, "Yurttaşlann bütün haklannın anayasada bir bir sayılmasına olanak bulunmadığı gibi gerek de yoktur" denildi. Anayasada, sendika kurma hakkının yal- nızca işçi ve işverenlere özgü olduğu anlamına gelecek bir anlatım bulunmadığı belirtilen kararda, "Anayasa bütünüyle incelendiğinde de kamu görev- lilerinin sendika ve üst kuruluş kurma hakkının anayasal bir hak olarak yer almadığı. ancak buna karşın bunu yasaklayan bir hükmün de bulunmadığı görülmektedir" denildi. Gerek- çeli kararda. anayasada yer almayan haklann konu. kap- sam ve kullanılış biçiminin ya- salarla düzenlenmesi gerektiği kaydedilerek, şöyle devam edil- di: "Kamu görevlilerinin sendi- kal örgütlenmesini yasaklayan bir hüküm anayasada yer alma- dığına göre, bu hususun kanun- la düzenlenmesinde anayasaya aykınlık söz konusu olamaz." Eczacıbaşı Bilimsel Araştırma ve Ödül Fonu'nun Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı, değerli tıp adamı p«,f Dr REŞAT GARAN aramızdan ayrılmış bulunuyor. Türk Tıbbına ve fonumuzun gelişmesine büyük katkılarda bulunmuş olan başkanımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, kederli ailesine ve tıp dünyamıza başsağhğı diliyoruz. ECZACEBAŞI BİLİMSEL ARAŞTIRMA VE ÖDÜL FONU ÎŞÇtNİN EVRENENDEN SÜKRAN KETENCİ Top Demirel'in Elinde iş güvencesi yasa tasarısı için yapılan zirvede ip koptu. TİSK taslak üzerinde tartışmayı dahi reddede- rek yasalaşmaması için sonuna kadar mücadele etme kararını açıkladı. Yöntem olarak da iş güvencesinin hükümet değil, SHP programında yer aldığı tezi ile DYP'yi zorlama ve bakanı hedef almayı seçti. Tasarıyı olduğu gibi savunmayı üstlenen ve Bakanlar Kurulu'- na sunacağını açıklayan Çalışma Bakanı Moğultay için olay bir yasanın çıkmasından öte bir kimlik, varlık so- runu haline dönüştü. Şimdi top Demirel'in elinde. Işveren cephesinin bü- tün ağır topları ve örgütleri ile DYP'yi zorladıkları olay- da nasıl bir karar verecek? İş o kadar büyütüldü, kamuoyuna hem de polemiği yapılarak yansıdı ki ara- bulucularla sessiz sedasız bazı uzlaşma noktaları bu- lunması öyle pek kolay görünmüyor. Yasa tasarısında yapılacak en küçük bir değişiklik ciddi gürültü kopara- cak. Sadece Türk-İş, DİSK ve Hak-lş, bakanın yanında yer alıp hep birlikte taslakta taviz vermeyeceklerini deklare ettikleri için de değil. Tartışmanın özü, yasanın anlamı zaten "haksız çıkarmalar için yargı denetimi" ve "haksız çıkarmada işe iade hakkı" olmak üzere iki temel noktada odaklanıyor. Bunlardan taviz verildigin- de ortada iş güvencesi kalmıyor. Soruna akılcı bakıldığında iş güvencesi yasa tasarısı üzerinde kopan bu büyük gürültünün nedenini kavra- mak olası değil. Evet Türkiye'de çok önemli bir iş gü- vencesi sorunu var. Dünya ülkelerinden çok daha büyük boyutlarda, ekonomik zorunluluklar ötesinde, haksız, kitlesel işçi çıkarmaları yaşanıyor. Sendikal haklar ve toplusözleşme, kıdem tazminatı yüklerinden kurtulmak üzere kitlesel işçi çıkarma özel sektör işve- renlerimizin günlük alışkanlığı. Işçiler ve sendikalar için ise çalışma ve sendikal haklann varlığı ile özdeş konumda. Ancak çatışmanın büyümesinin bu çok önemli çıkar çelişkisi ile nerede ise doğrudan ciddi bir ilişkisi yok gibi. Işin içinde olan tarafiar taslağın yasalaşması ile Tür- kiye'ye iş güvencesinin gelmeyeceğini, fazlaca bir şeyin değişmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Türkiye örne- ğin işçi sağlığı ış güvenligi önlemlerine ilişkin dünya- nın en kapsamlı tüzüklerine sahip. Ancak işçi sağlığı iş güvenligi denetimini yapan müfettişlerin dahi bu tü- zükleri doğru dürüst karıştırdıklannı pek sanmıyoruz. Çünkü yaşamda bu tüzükler işletilmiyor, gerekleri ye- rine gelmiyor. Bakan Moğultay İşçi Sağlığı ve İş Gû- venliği haftası nedeniyle haklı bir saptamada bulun- muş, "Işçinin iş güvencesi sağlanamadan, işçi sağlığı iş güvenligi haklarını koruyamayacağını" vurgulamış- tı. Sayın Bakanın çok haklı mantık zinciri içinde bizim de bir eklememiz var: "Yasa ile getirilmek istenen iş güvencesinin var.ığı, yasanın kâğıt üstünde kalmama- sı, doğrudan özgür, güçlü, işyerinde söz sahibi sendi- kacılık hareketine bağlıdır. Gerek işçi sağlığı iş güven- ligi, gerekse iş gDvencesi, ancak ve ancak işyerlerinde haksız uygulamaları denetleyebilecek işçi örgütlülü- ğünde işlerlik kazanabilir." Demokrasilerde, işçinin çalışma hakkı, iş güvencesi, haksız çıkarmalar öncelikle işyerlerinde oluşturulmuş komitelerin süzgecinden geçer. İşverenlerin, haksız nedenlerle, hele de sendikal hakları yok etme hedefine yönelik öyle kitlesel işçi çıkarma, çıkarabilme alışkın- lıklan söz konusu olmadığı, olamayacağı içindir ki haksız çıkarmalar için sorun yasa ve yargı yolu ile çö- zülebilmektedir. Bizde sendikalarımızın geçen toplu- sözleşmelerden bu yana 1-2 yıl içinde nerede ise özel sektörde çalışan üyelerinin üçte birine yakın bir bölü- münün işten çıkarıldığı bir ortamda, sendikaiar, iş gü- vencesi yasasına kamuoyu önünde sevinçle, ancak gerçekte kaygı ile bakmaktadırlar. Bir-iki ayda onbin- lerce üyesi işten atılan bir sendika, bunu engelleyebi- lecek örgütlü güce sahip olamayan sendika, bir de bu on binlerin birden yargı yolu ile hakkını koruma sorum- luluğunu üstlenmektedir. Hangi parayla-hangi avukat kadroları ile? Hangi süreç içinde? İşverenler keyfi işçi çıkarma alışkanlıklarına öyle ko- lay kolay set çekemeyecek bir yasa tasarısına neden böyle şiddetli tepki gösteriyorlar öyle ise? Galiba en çok "yol olur" düşüncesinden. jş güvencesinin yasalaş- ması halinde çarpık bilinç zaman içinde düzelebilir. Işçiler ve sendikaları toplusözleşmelerde ücret yanın- da iş güvencesini de ciddiye alıp pazarlık masasında öncelikleri içine sokabilirler. Haksız, keyfi çıkarmala- rın, çalışma hakkının denetimi işyerlerinde başlayabi- lir. Evet, işverenlerimiz herhalde en çok bundan korku- yorlar. Ancak bu çok uzun süreçli bir olasılık. Üstelik yasa tasarısına böyle şiddetli karşı çıkmayıp içeriğini oynatarak, ona da gerek yok, yasanın çıkması sonra- sında işçi sağlığı iş güvenligi alanında olduğu üzere, işlemesini engelleyerek rafa kaldırmak daha kolaydı. Işin içinde başka nedenler de mi var? Yorumlar ve olasılıklar öylesine çok ki?.. 12 Eylül sonrasında işçiden yana ilk girişimde hükümet korku- tulur, geri adım atılırsa, hükümet programında yer alan asıl işçi hakları rafa kalkar. Anayasa, sendikal ya- salardaki sendikalaşma, toplu pazarlık, grev hakkı önündeki sayısız yasaklar, ILO sözleşmeleri, ILO ilke-, leri unutulup gider. Ya da kuşa döner. İşveren-Moğul- tay çatışmasında hükümetin yumuşak karnı yakalan- mıştır. Ancak olay da örtbas edilemeyecek, hükümeti sarsacak kadar büyümüştür. Top Demirel'in elindedir. Holding vergilerinin dörtte üçü çabşanlann cebinden çıkıyor Halk ödüyor, îşletme övünüyor Geçen haftalar içinde gazeteler. hol- dinglerin triJyonlarla ölçülen vergi ödediklerinin haberini veriyordu. Okuyanı ilk anda çarpan bu türden habcrler aynntılara inilince bazılann- ca anlaşılabilınır nitelik kazanıyordu. Ancak bu türden haberlerin veriliş tarzında fevkalade başanlı bir medya ile karşı karşıya olduğumuz açık! Demokrasinin temel işleyiş kuralı açıklıktır. Açıklık yolu ile bireyler ya da gruplar toplumsal \e ekonomik iş- leyişler hakkında bilgi sahibi olur ve böylece kendi kararlarını oluşturur- lar. Sonuçta ortava çıkacak kararlann sağhk derecesi. bilgilenmenin doğru- luğuna bağlı bulunmaktadır. Bu tür bilgi yayan medyalar. toplumsal ka- rarlann başlangıç noktasını oluştur- duğundan çok ciddi bir eiik anlayışın çerçevesinde davranmak zorundadır. Odenen trilyon dolavındaki vergi olaylanna döndüğümüzdc. ilgili hol- dingin gerçek vergı yükümlülüğünün. bu tutann ancak beşte biri dolayında olduğunu. geri kalan bölümlerin ise tüketicilerden ve çahşanlardan devlet adına yapılan tahsilat olduğu konu- dan anlayanlarca görülmektedir. Ben- zer mantıkla İstanbul Defterdarlığı'- nın Ankara'ya en yüksek vergi ödeyen birim olduğu da ileri sürülebilirdi. Giriftleşen toplumsal yapı ve işleyiş içinde medyalann rolü ve etkisi artar- ken bir anlamda işi de kolaylaştırmak- tadır. Karmaşık olaylar ile ilgili ha- berleri görece ucuz olarak sağlama durumunda olan geniş halk yığınlan. kaçınılmaz olarak basın-yayın organ- lanna başvurmak zorundadır. Bu ne- denle bilgi aktanm süreci içinde. bu örgütlerin yeri ve rolü. inanılmaz bo- yutlara ulaşmaktadır. Toplumlar giriftlcştıkçc. olaylann derinliğine yorumlanıp aniaşılması daha bir zorlaşmaktadır. Geniş halk yığınlan için olaylann anlaşılması güçlcştikçe. toplumsal yönlendirmeler de kolaylaşmaktadır. Zira birey veya gruplann davranışları, olaylann ger- çek yönünden çok, bunlan algılayış biçimleri sonucunda şekillenmekte- dir. Söz konusu algılamada birinci derece rolü ise olayı bireye aktaran araç oynamaktadır. Böyle bir araç. olayı aktanm biçim ve yöntemi ile bi- reysel ve toplumsal algılamayı şekil- lendirmektedir. Ekonomik çıkar mücadelesindc sosyal taban oluşturabilmek ya da toplumsal muhalefeti zayıflatabilmek amacı ile toplumsal algılama süreci üzerinde oynamak etik dışı bir davra- nıştır. Ancak görülen odur ki hâkim gruplar. etkili medyalar yolu ile söz konusu algılama sürecini hukuken suç oluşturmayacak. fakat etik açıdan ciddi boyutta kuşkulu biçimde çarpıt- maktadırlar. Bir yandan toplumun giriftlcşmesi. diğer yandan medya tek- nolojisınm gclişmcsi. toplumsal algı- lama sürecini kolaylaştınrkcn, çarpıt- ma derecesini de yoğunlaştırabilmek- tedir. Böylece, korunması düşünüien çıkarlar daha etkili korunabilmekte- dir. Medya mücadelesi de zaten bu noktadan kaynaklanmaktadır. Ne var ki bu mücadelede daima ve mutlak za- rarda olan gruplar, bu kaynaklara ulaşamayan geniş halk yığınlandır. Medyalar da bu gruplan yönlendir- mektedir. Yukanda zikredilen verginin dörtte üçüne yakın bölümünü algılaması çar- pıtılan halk ödcmiştir. Halkın ödediği vergiyi kullanarak bir kuruluşu halka tanıtmak. hiç kuşkusuz hukuken suç değildir. ancak etik açısından sorgu- lanması gerekcn bir durumdur. Eğer bu bir bilgisizlik sonucu olmuş ise bel- ki mazur göriilcbilir. aksi halde kim ne dilersc kcndisi için o sıfatı kullanmada scrbcsttir. aynı haber veriş stilinde ol- duğu gibi!.. fZZETTİNÖNDER İsnmhııl Üniversiıvst İkııstıı takulw\i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear