25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS1992 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUSLER ÖrnekBir Ulıısal Model: ASELSAN Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri muhabere-elektronik sanayii ürünlerine olan gereksinimlerinin karşılanmasında dışa bağımlılığı en az düzeyeindirmek maksadıyla kurulmuş olan ASELSAN, savunma sanayiinde örnek bir ulusal modeli oluşturmaktadır. TANJUERDEM EmekliAmiral 1985 yılında modern savunma sanayilerini kurup. geliştirmek ve TSK modernizasyonunu sağlamak amacıyla "Savunma Sanayii Geliştir- me ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ve Savun- ma Sanayii Destekleme Fonu" kurulmuştur. Yasayla kurulan bu başkanlık (Şimdi müste- şarlık) ve fonun tesisiyle devleün standart işlem- feri dışında serbest ve çabuk hareket edebilecek bir düzenek (mekanizma) oluşturulmak isien- miş ve sektördeki yatınm ve tiretim faaliyetleri ağırlıklı olarak özel sekıör ve yabancı sermayeye acılmıştır. Fonda, 1991 yılına kadar 3 trilyonTL ve giderek artan sürckli bir kaynak yaratılmıştır. Bu kaynak, yurt içinde kurulacak sanayi dal- lannın yatınm. üretim ve siparişlerinde; iştirak, teşvik. tedarik, ARGE vbg faaliyetlerin finans- manında kullanılacaktır. Ulusal sanayileşme ve teknolojik gelişme açı- sından projelerin teknik bilgi paketlerinin ahn- ması, sistematik bilgi binkımı sağlanması asıl hedef olmalıdır. Bu hedeflere devlet dcnetimi ve yönlendirmesiyle ulaşılabilir.Seçilecek silah sis- temlerinin teknolojisi, taktik performansı, lojis- tik desteği ve uygun maliyeti önem taşır. Seçim karan ve üretimde olası gecikmeler nedeniyle pahalı ve demode sistemlerin envantere girmesi mümkündür. Bu olasılığı en aza ındirmck ve savunma sis- temlerinin ekonomiye yükünü azaltmak mak- dasıyla uluslararası müşterek proje çalışmalan- na katılım, uzmanlaşmaya gidilerek belirli pay- lann alınması da düşünülebilir. Müşterek üretimde Türk ortağın nesnel (ob- jektiO ölçülerle saptanması, aracılann dışlanma- sı; projenin uygun maliyetlerle. zamanında ve sağlıklı gerçekleştirilmesi için zorunludur. Yatınmın ülkenin bağımsızhğına ve kendine yeterliliğine katkı sağlaması. dış pazarlara açıl- maya olanak vermesi ve off-set sistemleri ile ekonomik kalkınma ve ödemeler dengesini olumlu etkilemesi de düşünülebilir. ASELSAN modeli Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri mu- habere-elektronik sanayii ürünlerine olan gerek- sinimlerinin karşılanmasında dışa bağımlılığı en az düzeye indirmek maksadıyla kurulmuş olan ASELSAN. savunma sanayiinde örnek bir ulu- sal modeli oluşturmaktadır. ASELSAN'ın bu duruma gelmesi kolay ol- mamıştır. Özellikle 1985-1990 döneminde TSK'nın muhabere-elektronik modemizasyon projelerinin bir bölümü ulusal teknolojiye katkı sağlamayan yabancı ortaklık özel kuruluşlara verilmişür. Oysa askeri muhabere-elektronik sa- nayiinin en belirgin özelliği emniyetin ve gizlili- ğin sağlanması. bu itibarla da ulusal olma gere- ğidir. ASELSAN zamanla sektörde yetkinliğini kanıtlamış ve son yıllarda giderek Genel Kur- may Başkanlığı ve MSB'den gördüğü destekle TSK/nın muhabere-elektronik modemizasyon projelerinin üretim merkezi olmaya başlamıştır. ASELSAN'ı örnek bir ulusal model olarak göstermemizin somut nedenleri vardır. * ASELSAN özel bir şirket olmakla beraber hisseleri ve yönetim ağırîığı TSK Güçlendirme Vakfı gibi Silahlı Kuvvetler-Halk dayanışması- nın çekirdeği olan ulusal bir kurnluşa aittir. * ASELSAN, TSK gereksinimlerini üç temel yöntemle üretmektedir. Bunlar: İmalat hakkı ihe birlikte satın alınan teknik bilgi paketi özümse- nerek ve geliştirilerek kendi beyin gücümüzle yeni birçok ürünlerin sistem. tasanmı. prototip çalışmaları. üretimin gerçekleştirilmesi, Kapsamlı ARGE çalışmalan sonucu tümü ile ulusal nitelikte tasarlanmış sistemlerin üretimi- nin gerçekleştirilmesi. Ortak silah işbirliği projelerinde teknik bilgi paketi sağlanarak ortak üretim ve ARGE faali- yetlerinin gerçekleştirilmesi yöntemleridir. Bu faaliyetlerinde, özgün şirket konumunun verdiği olanaklarla Silahlı Kuvvetler ve üniversite ileet- kin işbirliği veeşgüdüm sağlanmaktadır. Birinci yönteme bir kısım telsizler ve elektro- optik cihazlann üretimi, ikinciye elektronik sa- vaş sistemleri ve en etkin teknolojiyi taşıyan tel- sizlerin üretimi. üçüncüye ise Slinger Hava Sa- vunma Füzesi güdüm sisıemi ve uçaklar için sey- rüsefer sistemi üretimleri örnek olarak gösterifc- bilir. ASELSAN her üç yöntemle sayılan 24"ü aşan sistem ve cihaz üreimekte olup. henüz üretim planlama aşamasında olan 12 büyük proje gün- demdedir. ASELSAN'da üretilen teknoloji ile tasanmlan ulusal düzeyde geliştirilip imal edilen sistemler. 1991 yılında toplam satışların (310 milyar TL) yüzde 52'sini oluşturmaktaüu\ * ASELSANın ARGE faaliyetlerine özgüle- diği (tahsis ettiğı) kaynak. satışlannın ortalama yüzde 7"sidir. ARGE çalışmalan şirket bünye- sindeki 157"si doktor ve mühendis olan 268 kişi- lik bir kadro ile yürütülmektedir. Bu değerler sektördeki dünya büyükleri ortalaması ile eşdc- ğerdir. Veriler ASELSANı askeri elektronik alanında dışa bağımlılığı en aza indiımede. öz- gün ulusal teknolojiyi TSK hizmetine sunmada başansının nedenlerini açıklamaktadır. ARGE çalışmalan ASELSAN'ın öz kaynaklan ile ya- pılmaktadır. Bu çalışmalara ileri endüstrileşmiş ülkelerde olduğu gibi MSB"nin ve SSM'nin an- lamlı kaynaklar özgülemesi. Türkiye'ye askeri elektronikte aşama yapma olanağı verecektir. * Radar gibi stratejik sistemlerin teknoloji- lerini kazanmak ve üretimlerini üstlenmek maksadıyla ulusal bir mikroda'ga ve radar tek- nolojileri merkezi kurulmuştur. * Türk güvenlik güçlerinin özellikle güncel ve yaygın gereksinimi olan kritik önemi Körfez Sa- vaşı'yla da kanıtlanan elektro-optik teknolpjisi- nin kazanılması ve ürünlerinin ülkemizde üreti- mi, geliştirilmesi, bakım ve onanmlannın yapıl- ması maksadıyla SSM'ce ASELSAN bünyesin- de Elektro-Optik Teknoloji Merkezi kurulması- na karar verilmişıir. Halen uygulama aşaması- na gelinen projenin gerçekleştirilmesiyle geceleri çevre güvenliği ve muharebe etkinliği anlamlı şekilde artmış olacaktır. * ASELSAN, askeri elektronik alanında geli- şirken kapasite olanaklan içinde siyil alanda kullanılan muhabere elektronik sistem ve cihaz- lannı üretip satmaktadır. ASELSAN'ın satışla- nnın ortalama yüzde 45"i sivil alandadır. Dış satıma önem veren ASELSAN'ın 1991 yılı dış satımı lOmilyondolardır. * ASELSAN. TSK'ya danışmanlık yapabile- cek düzeydedir. Sonuç Savunma sanayii faaliyetlerinin ulusal tabana oturtulmasını. endüstri-Silahlı Kuvvetler-üni- versite işbirliği ve eşgüdümünün etkin sağlan- masını. sadece kâra dayanan bir üretim-satış fel- sefesi yerine çağdaş. ileri teknolojilerin geliştiril- mesi için bilinçli olarak bilgi birikimi ve ARGE calışmalanna önem veren. ulusal merkezlerin kurulup geliştirilmesini istiyorsak; başanlı ASELSAN modelinin örnek alınması. sektörde kaynak yaratarak alılım yapma>a kararlı olan ülkemiz içinrasyonelbir hareket larzı olacaktır. PENCERE ARADABIR Prof.Pr. FERİDUN YENİSEY Hukuk Devleti, Terör, Bekâret DemthniDemokratikleşme amacı ile reformlar yapılmasının gün- demde olduğu bu günlerde hukuk devleti ilkelerine saygılı ol- duklarına inanılan bazı devletlerde, son yıllarda meydana gelen gelişmeler dikkat çekicidir. Ingiltere: 1974 yılında IRA'nın bombalı saldırısı 21 kişinin ölmesine, 184 kişinin yaralanmasına neden olmuş, bunun üzerine terörle mücadele konusunda bazı düzenlemeler yapılmıştır. "Prevention of Terrorism Acts" adlı kanunla dev- letin yetkileri genişletilmiş; fakat terör kavramı yasada tanı- mlanmamıştır. 1984 yılında kabul edilen ve gözaltılık sanı- kların haklarını düzenleyen "Police and Criminal Evidence Act' 1989 yılında değiştirilmiş ve yakalanan terör suçu sanı- klannın polis tarafından yedi güne kadar gözaltındatutulması kabul edilmiş, öbür sanıklara tanınan haklardan (Poliste alı- nan ifade sırasında savunman -avukat- bulundurma hakkı vb.) terör suçu sanıklarının yararlandırılması yolu ka- patılmıştır (Morgan R. 1992 "Pre - Trial Detention in England und VVales", in Dünkel F. and Vagg eds). 1974'ten beri İngilte- re'de terör eylemlerinden dolayı 6932 kişi yakalanmıştır. Bun- ların altı bini haklarında herhangi bir dava açılmadan salıve- rilmişlerdir. Bu gruba giren tutuklu ve hükümlüler bir infaz kurumunda onbeş günden fazla bırakılmamakta ve sürekli olarak bir kurumdan diğerine gezdirilmektedirler. Federal Almanya: Alman Ceza Usul Kanunu'nda (StPO) te- rörle mücedele amacı ileyapılan ilkdeğişiklikler, 1974yılında Baader Meinhof davası ile ilgili olarak yapılmıştır: Savun- man'ın yasaklanması (m. 138 a-d StPO), bazı hallerde sanık hazırolmadanduruşmayapılabilmesi (m.231 a-b StPO), aynı müdafiin birkaç sanığı savunmasının yasaklanması (StPO 146) gibi değişiklikleri, 1976 yılında "terör suçu" yaratan Al- man Ceza Kanunu'nun (StGB) 129 a maddesi izlemiştir. Bu madde ile sınırlı sayıdaki belli suçlarda tutuklama yetkisi ge- nişletilmiş (m. 112/3 StPO) ve terör sanığı ile savunucusunun yazışmaları,hâkimdenetimialtınasokulmuştur(rn.148StPO), 1977 yılında Schleyer'in kaçırılmasından sonra, terör sanığı ile savunmanının temasları, eylem devam ettiği sürece tama- men yasaklanmıştır. 1985 yılında bu hüküm biraz yumu- şatılmış ve sanık ile savunmanı arasındaki ilişkinin, "devlet tarafından belirlenen ikinci bir savunman aracılığıyla yapı- Imasına" izin verilmiştir (Mahkeme Teşkilatı Kanunu'nun 34 a maddesi). 1978 yılında yapılan bir başka değişiklikle, terör suçu kuşkusu mevcut bulunan durumlarda "evde arama yap- ma yetkisi" genişletilmiş, sokaklarda "polisin denetim nokta- ları kurabilme" olanağı yaratılmış ve terör sanığı ile savun- manın görüşmesi sırasında araya "ayırıcı bir cam" konul- ması uygulaması getirilmiştir (m. 148/2 StPO). 1986yılında ise bilgisayar destekli polis araştırmaları yapılabilmesi kabul edilmiş (m. 163 d StPO), terör suçunun cezası ağırlaştırılmış, terör suçuna tahrik suçu yaratılmış (m. 130 StGB) ve terörle mücadele amacıyla "Merkezi Başsavcılık" oluşturulmuştur. 1989 yılındaki degişikliklerle de pişmanlık duyan terör sanık- larına cezadan indirim yapılması olanağı sağlanmıştır (m. 129aStGb). Tehlikeli Suçluların Tutukluluk Durumları ve Cezanın İn- fazı: Tehlikeli suçlu kavramı içine girenler; akıl hastalarından başlayarak, şiddet eylemlerıne katılanlar, tekerrür halinde suç işleyenler ve özellikle terör suçu işleyenlerdir. Batı ka- nunlarınida "tehlikeli suçlu kavramı"nın net bir şekilde tanım- lanmadığı ve bunun doktrine bırakıldığı görülmektedir. Av- rupa Konseyi de (R. 82, 17) dar anlam vermekten yanadır. Burada "zor (difficult) hükümlü" terimi kullanılmış ve kaçan, kaçmaya çahşan ve sisteme uymayanların "zor hükümlü" ol- duğu belirtilmiştir. Tehlikeli hükümlünün ise, "toplum ya da hapishane sistemi için tehlike yaratan kişiler" olarak tanım- landığı görülmektedir. Belçika'da bu tür tehlikeli hükümlüler tek kişilik hücrelerde yatırılırlar. Ancak tamamen dış âlemle bağlantısını kesmek şeklinde izole edilmezler. Tehlikeli hükümlülerin bütün eşya- ları her gün hücrelerinden dışarıya alınır ve tekrar yerleştiri- lir, hücre gece aydınlatılır, hükümlüler gündüz hücrelerinden dışarıya çıkartılırlar. Avluya çıktıklarında da her gün hücrele- rinde arama yapılır. Bu hükümlülerin ilk8günlerinde 15daki- ka da bir hücreleri gözlenir. Bu kategoriye giren suçluların çalıştırılmaları kabul edilmemiş, ziyaretçileri ile görüşmeleri ve mektuplaşmaları engellenmiştir. Vücudun Muayenesi: Ceza yargılamasında hüküm verilir- ken kullanılan kanıtların elde edilmesi için, devlete arama, zapt (elkoyma) ve benzeri yetkiler verilmiştir. Kanıt elde et- menin bir yolu da, sanığın ya da mağdurun vücudunda iz, be- lirti aramak için muayene yapılmasıdır. Bekâret kontrolü, cin- sel hürriyete karşı işlenen suçlarda yapılması gereken bir iş- lem olabilir. Genel kurallara göre, hiç kimse kendisi ya da yakınlarının aleyhine kanıt vermek zorunluğunda değildir (AY 38). Devlete açık, belirli hukuk normları ile yetki verilme- dikçe, rızası yoksa sanığın vücudunda muayene yapılamaz. Alman Ceza Usul Kanunu'na eklenen 81 a maddesi ile vücu- du muayene etme yetkisi düzenlenmiştir: Sanık kendisini muayene ettirmeye zorunlu ise de, aktif bir şekilde katkıda bulunmak zorunda değildir (Roxin C. 1987, "Strafverfahrens- recht" 20. Aufl., München, 210). Sonuç: Ceza hukukunda temel haklar kısıtlanır. özgürlük asıldır: ınsanlar yasa ile yasaklanmamış olan her şeyi yapa- bilirler. Ancak kamu görevlilerinin harekete geçebilmeleri için, yasa ile, "hak kısıtlama yetkisi" verilmiş olmalıdır. Bu nedenle, toplumun her türlü tehlikeden ve suçtan korunması için gerekli olan yetkiler yasa ile düzenlenmelidir. Yetki yasa ile verilmediği takdirde, devlet süjeleri pasif kalabilir veya "kraldan fazla kralcı" olabilirler. Her iki haldede, bundan top- lum zarar görür. TARTIŞMA Özel TV'lerdeki Reklamlar Güzel bir fılm seyretmek için ekran başına geçenler, bir süre sonra reklamlar yumağı içerisinde kendilerini bulmakta. a^en yıllarda Türkiye'de çıkartılan ir yasa ile özel TV şirketi kurmak ar- tık mümkün olmuş durumdadır. Bu ya- saya göre halen yayın hayatlannı sürdü- ren "Star". "Teleon" ve "Show TV", günde 24 saat yayın yaparak hem geniş kitlelerin kendilerini seyretmelerini sağ- lamakta. bunu yaparken de bir yandan varolma mücadelesini sürdürmektedir- ler. Bu. çok doğaldır. Çünkü 24 saat ya- yın yapacak kadar masrafa giren özel TV'ler. bir yandan da parasal kaynak sağlama peşindedirler. Göründüğü ka- danyla maddi desteklerinin büyük bir bölümünü, özellikle kaliteli fılmlerin ara- lannda sıkça yayımladıklan reklamlar- dan elde etmektedırler. Bu sıklık o kadar fazladır ki. eğer "Kemal Sunal" fılmi ya da Oscarlı bir fılm gösteriliyorsa, ortala- ma 100 dakikalık bir zaman dilimi içeri- sinde her 20-30 dakikada fılm kesilmek- te. yerini 5-15 dakika arasında değişen reklamlara bırakmaktadır. Üstelik ke- sintıler tumın en neyecan verici sahnele- rinde yer almakta, fılmin gizemine kendi- sini kaptırmış bir seyirci aniden gerçekle- şen değişiklik sonucu karşısında reklam- lar dızesini seyretmek zorunda kalmak- tadır. Yaklaşık 10 yıl kadar önce ilk kez TRT televızyonunda rastladığımız bu uygula- Lütfen Yetsin Artık! Evet, Moda'da bir sokak var adını cumhuriyet tarihinin önde gelen mimarlanndan birinden alan. Ve şimdi o sokaktaki üç Emin Onat evinden her şeyi ile en fazla ayakta olandan başlanıyor yıkıma. Bu toplumda yaşamak ya da bu ülkede var olan evrensel değerlerin. bireylerin değil. insanın uygarlık tarihinin değerleri olduğu bilincinden dolayı sürekli işkenceye maruz kalmamız artık yetti. İstanbul Belediyesi. Kadıköy Belediyesi sizler değil misiniz Moda'daki o sokağa Emin Onat Sokağı adını verenler? Evet, Moda"da bir sokak var adını cum- huriyet tarihinin önde gelen mimarlann- dan birinden alan. Ve şimdi o sokaktaki üç Emin Onat evinden her şeyi ile en fazla ayakta olandan başlanıyor yıkıma. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi. İs- tanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fa- külıcsi. İstanbul Adalet Sarayı, Ankara Emnıyeı Sarayı. pek çok kamusc.l ve özel yönetim kuruluşunun binalannın proje müellifı ve herhalde hepsinden de önemli olarak Anıt Kabir'in mimarlanndan biri Emin Onat. Moda'daki sokağa onun adı- nın verilmesi de bu yüzden. Şimdi Moda'daki evlerden birinin sahip- leri ile bir müteahhit belediye ile Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Kurulu ile gir- dikleri şüpheli ilişkiler sonunda bu evi yı- kıp yerine bir apartman yapabilmenin koşuîlannı yaratrruşlar. On beş yıl kadar önce benzer bir olay Ankara'da Kavaklıdere Şaraplan'nın sa- hiplerinin evleri ile ilgili olarak yaşanmıştı. Evlerden biri yıkıldı (müteahhite verildi.) Yıkmak isteyenler "Buraya Emin Onat Plaza yapacağız" bahanesi ile kurulu koru- ma karanndan vazgeçirtti, bugün insanla- ra soruyorum Emin Onat Plaza Ankara'da nerede diye. kimse bilmiyor, ne plazayı ne Emin Onat'ın tasarladığı evi. İnsanın aklına geliyor. acaba bu ülkede bir insanın bir Rembrandt resmi olsa, 'bu resim benim. ona istediğimi yapanm' deyip zarar verebilir mi diye. Bir müteahhit arsası ma fılm arasında yer alan tek bir reklam- la bitiyordu. Gerçi öyle yerlerde bu da tepki doğuruyordu, ama tek reklamın kı- sa sürede geçiştirilmesi fazla önemsenme- yebiliyordu. Özel TV'lerde durum böyle değildir. Güzel bir fılm seyretmek için ekran başı- na geçenler, bir süre sonra reklamlar yumağı içerisinde kendilerini bulmakta. film ne denli güzel olursa olsun filmden zevk alamadıklan gibi. reklamlan da protesto etmektedirler. Özel TV'ler 24 saat yayın yaptnak zo- runda değildirler. Normal bir periyot dahilinde yayın yapabilirler; ancak ora- dan tasarruf edebilecekleri tutan, reklam kesinülerinden karşılayabilirler. Bu sa- deçe bir öneridir. Özel TV'lerin maddi kaynak bulmalan tamamen kendi sorunlandır. Ama bu kaynağı bulacagım diye fılm aralanna konan sıkça reklamlarla seyirctlen bu- naltmalan. kamuoyu yoklamalan ile or- taya çıküğında reklam alacak şirket bulamayacaklardır. KEMAL GÜNEŞ Ziraat Yüksek Mühendisi kıymetli diye bir Emin Onat evini, o evin bulunduğu sokağa mimanmn adını veren belediyeye rağmen o ülkenin kurucusunun kabrini tasarlamış mimann bir yapıtını o ülkenin devletine rağmen yok etme yetkisi- ni nasıl olur da birilerinden alabilir. O evin sahipleri belki kendi çocuklukla- nnı geçirdikleri mekânlara, oradaki anıla- nna ve sahip olduklan değerlere ve geçir- dikleri yaşama saygı duymuyor olabilirler. bir müteahhidin onlara vereceği apartman daireleri ve paralarla o geçmişi satın alabi- leceklerini zannedebilirler ama kendi mad- di çıkarlan için bu ülkenin yok edilen tari- hinden bir parçayı nasıl verebilirler bu topluma? Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Kurullan acz içinde olabilirler müteahhit- ler ve mülk sahipleri karşısında, ama bura- da bir uygarlık suçu işlenmektedir ve bu ülkeye nihayet yıllardır yaşadığı evini terk edip konuta gitmemeyi bilen bir kişi başba- kan olmuştur. Umutlanabilir miyiz acaba bundan? Dr. M.Y.Adam Mimar/İstanbul Puf... Puf... Puf... Birinci Dünya Savaşı!.. Bağdat demiryolu yeni döşeniyor. Kömür yok. Lokomotif odunla çalışıyor. Tren ormanlık yerde duruyor. Asker ağaç kesiyor. Ateşçi kütükleri kazana atıyor. Puf... Puf... Puf... Toroslar at sırtında geçilecek. İran içlerin- den Orta Asya'ya doğru sefere çıkılacak... Nereye? Turan'a... Hayallerimizin kanatları öylesine güçlüdür ki bizi at sırtın- da istediğimiz yere taşıyabilir; uçak ve füze çağında dış poli- tikanın imgelem sanatına taş çıkartacak kadar şişirilmesine şaşılmaz... Gün geçtikçe Türkiye'de gerçekçi politika yapmak güçleşecek.. Hayat bize nice acı ders verse de aklımızı ba- şımıza devşirmemiz çok zor... • Körfez savaşında yaşadıklarımızı ne çabuk unuttuk!.. Hani Ankara, Amerikan'ın bölgede 'alt süper gücü' olarak Ortadoğu'ya girecekti, dünya politikasının dengelerine ağır- lığımızı koymuştuk. Savaş sonrası masada yerimizi ve payı- mızı alacaktık. Ne diyordu Özal: — Bir koyup 20 alacağız." Televizyonda caf caflı yayın, Bush'la telefon görüşmeleri... Demeç... Nutuk... Alkış... Kıyamet... Coşku... Türkiye'nin Kör- fez savaşı sürecindeki atak siyasetine Batı alkış tutuyor Özal'ı göklere çıkarıyordu. Sonra?.. Ne bir koyup 20 aldık, ne masaya oturduk, ne sofrada pa- yımıza bir şey düştü... Kuzey Irak'tan Anadolu'ya dönük so- runlar yığıldı; ABD'nin 'çekiç güç'ü Güneydoğu'ya oturdu. Irak'a uygulanan ambargo ve abluka nedeniyle Türkiye mil- yarlarca dolar yıtiriyor; savaş sonrasının bütün ağırîığı üstü- müze yığılıyor. Gazete koleksiyonlarını bir kanştırın!.. O günkü salyasü- mük palavralar sayfalar arasında kuruyup kaldı. Ankara, Özal sayesinde "aktif, enerjik, kişilikli' politika mı izlemişti? Yoksa Amerikan güdümünde 'kraldan çok kralcı' mı olmuştu? "Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür"; ama, aradan unutula- cak kadar zaman geçmedi. Bugün Saddam, Irak'ın başın- dadır, Türkiye savaşın faturalarını ödemeye devam etmekte- dir w Azerbaycan'da ve Bosna-Hersek'te olan bitenler karşısın- da yine coşkulu yazılar okuyoruz: — Kalkın ey ehli vatan... — Enerjik dış politika... — Müdahale isteriz... Çok güzel... 50 milyar dolar dış borç üstüne bir de Anadolu'nun Gü- neydoğusu'nda başı belaya dolanmış Türkiye'nin tepesinde Damokles'in kılıcı 'çekiç güç' gibi sallanıyor. ABD'nin ve Ba- tı'nın rüzgârı da bu kez ters yandan esiyor... Karşımızda Saddam yok... Petrosyan var... Saddam Müslümandı... Petrosyan Hıristiyan... Saddam Araptı... Petrosyan Ermeni... Kuveyt'te petrol vardı... Karabağ'da petrol yok... Ankara, "enerjik ve atak dış politika"yı nasıl yürütür? Amerika'nın doğrultusunda pehlivanlık yaparak televizyon- larda peşreve girişmek kolaydı. Ancak bu kez işimiz güç... Turan'a dönük hayallerimizin suya düşmesini istemiyorsak, Orta Asya'ya açılan kapıda gerçekçi dış politikaların nasıl yü- rütüleceğini daha doğru dürüst bir yaklaşımla değerlendir- mek zorundayız. T.C. ANKARA ASLİYE 6. HUKUK MAHKEMESİ 1991/210 Davab: Sebahattin Kolçak, Demetevler îvedik Cad. Palas Apt. 4/16 Ankara. Davaa: Sibel Kolçak vekiü tarafından aleyhinize açılan "boşanma" davasımn mahkememızde yapılan duruşma sırasında: Adınıza çıkarüan davetiye bila tebliğ iade edilmiş, zabıta tahkika- tından da adresiniz meçhul kaldığından, dava dilekçesinin ve duruş- ma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, duruşmanın bıra- kıldığı 2.6.1992 günü saat 09.40'da bizzat mahkememizde haar bu- lunmanız veya bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde HUMK:nın 377. ve 213 maddesi gereğince tahkikat ve yargılamaya yokluğunuzda devam edilip karar verileceği dava dilekçesi ve duruş- ma günü yerine kaim olmak üzere ilanen duyurulur. Basın: 27522 tLAN GEVAŞ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1991/111 Davaa Mehmet Canip Kuvanç tarafından davalı Tatvan-Tokaçb kövü kütük l'de kayıth Tahir kızı 1968 doğumlu SEZAN KUVANÇ aley- hine açılan TERK NEDENİYLE BOŞANMA davasmda davaUnın ad- resi meçhul bulunduğundan dava dilekçesi kendisine tebliğ edileme- miş olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Son olarak Oruç Reis Caddesi 7. Sokak kat 4, daire 8, no 2 lanir'- de ikamet ettiği anlaşılan davalı Sezan Kuvanç, 16.6.1992 günü saat 9'da delilleri ile birlikte mahkememizde hazır bulunması, duruşmaya gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirraediği takdirde H.UM.K.'nun 509 ve 510. maddeleri uyannca dunışmalann gıyabm- da devam olunacağı ve gıyapta karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 47512 SAYIN MÜZİK ÖĞRETMENLERİ ORTAOKULLAR İÇİN 5 YIL SÜREYLE DERS KİTABI SEÇİLEN HAYAT KAYNAĞI MÜZİK"ıı Öğrencilerin Benimseyecekleri Çaadaş bir Repertuar ve ilgi ve Üretkenlikterini Arttıracak Yaratıcılık Alıştırmalarıvla bir Arkadaş Yayınevi - SALİH AYDOGAN ürünüdür. TANIDIĞINIZ BİR YAYINEVİ YEPYENI BİR KITAP TANIDIĞINIZ BİR YAZAR Ücretsiz örnek kitaplarımız okullara gönderilmektedir. Edinemeyen öğretmenlerimiz telefon ve posta ile istekte bulunabilirler. j.lul Kitabımız, Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulunun 1.5.92 gün ve 126 sayılı karan ile ortaokullar için ders kitabı seçilmiştir. SAYIN TURKÇE Oğretmenleri Değerli yazar ALİ ÇİÇEKLİ'nin ORTA OKUL 1-2-a Türkçe Ders kitaplarını görmeden kitap se- çimini yapmayınız. — Kitaplar M.E. Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'nun 6.5.1992 gün ve 133,138,130 sayılı karan ile 1992-1993 öğretim yılından itibaren beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir. — Kitaplar yöntem, içerik bakımından Çağdaş Edebiyat düşüncesi ile hazırlanmış, Türk ve Dünya edebiyatının en seçkin yazarlarını içinde toplamıştır. — Kitaplar 1. HAMUR KÂĞIT 4 renkli ofset baskı olarak bastırılmıstır. — İsteyen öğretmenlere örnek gönderilir. Gendaş Yaytncılık A.Ş. Çaîalçeşme Sk. No. 19 Tel: 527 10 20 Cağaloğlu-İST. a r k a d a ş KÜLTÜR MERKEZİ : Mithatpaşa Caddesi 28A -CD ANKARA Tel: 434 46 24 (4 Hat) Fax: 435 60 57 ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 82. DÖNEM KAYITLARI DEVAM EDİYORI Hafta sonu-Hafta içi ve Akşam kursları devam ediyor Dershane: ÜSKÜDAR: 343 87 82-310 92 86 KOZYATAĞI: 362 47 33 TARABYA: 262 08 18 İNGİLtZCE'yi 8 ayda konuşun sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştıralım. Bahariye Cad. 62/3 349 59 38 i TEŞEKKÜR Kızımız DAMLA'nın ameliyatını başanyla gerçekleştiren tstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Sayın, Prof. Dr. ALAADDİN ÇELİK'e ve ekibine teşekkür ederiz. NİLAY-HAKAN DERMAÎS tLAN İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİGİ'NDEN 1992/119 Vasi Küçüklüğü sebebiyle Ali Alp Emir'e teyzesi Olcay Vardal'ın vasi tayinine mahkememizce 6.5.1992 tarihinde karar verilmiştir. İlan olunur. 6.5.1992 Basın: 5523
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear