25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi: Cumhurijçt Maıbaaahlc ve Gazetecilik TOrk Anonim Şirketi adına tç Politika: Mefcnet Ifczkan, lstanbul Haberleri: Şesay Kalkaa, Dış Haberler Eıgan B«Jo, &o»t w «ıron Cumhunyet Maıbuahk w ouradiik T.A^ Tortocajı c*ı 39/41 Cıjaiojhı Bcriı NMU • Genel Yayın Yöneuneni: Özşca Aar • Genel Ysyın KOhür: Mirçtt B»l»>whhr, Makalder Sami Kanörta, Spor: AbdflHudir YicctaUB, Düzeltme: 34334 Ut. PK: 246 UuubuL TA 512 05 os (20 hat), Ttia: 22246. Fu: (D 526 60 72 • Baninr Koordinatörfl: Hfltmet ÇMİnkıym • Yazj ljleri Müdürleri: Ttaum Öıbilgea Abdnlimh f u n • Koordinatör: AJunct K o r a b n • Mali Işler: Erol Erkıt • Muhasebe: A«k«nu Zıyı Oök»ip Biv tnioiapS. No: 19/4.1*1-433 n 41-47. Wa: 42344, Fte(«) 433 0S65 (Sorumlu), OUI Bafiufiç • Yaa lşleri Müdüı Yardımcıa: Sattm Alpuiaa Bfikat Yemtr • Bütçe-Planlama: SCTJI Osmanbejeojlo • Idare: Hfisejria Gürer • lşletme: • hmir. H Zıy» Biv 1352 s. 2/3. Td: 13 12 30. Tdcc S23S9. Fa* (si) 19 53 60 # % : • Sayfa DOzeni Yönetmeni: Ali Atar • Adana Tfcmsücisi: Çctia YlfeBotlu öadcr Çdik • Bilgi-Işlem: NaD 1B«1 • Personel: Sevgi BosUncıoglu Jnomı Cad. 119 s. No: 1 K* 1. ıu 19 37 52 (4 bu). Tcta 62155. Fu: nıı 19 25 78 TAKVİM: I2MAYISI992 fmsak:3.58 Güneş: 5.43 Öğle: 13.05 İkindi: 17.00 Aksam:20.18 Yatsı:21.55 Vajina mantarı • İstanbul HaberServisi- Vajınal mantar hastalığının tedavisinde son iki yıldır kullanılan " Flucan" adh ilacın yüzde 97 başan sağladığı ve yan etkilerinden iyice anndınldığı bildirildi. Pfızer İlaçlan AŞ larafından üretilen "Flucan "ın 150 mg'lık tek doza • düşürülmü'ş yeni üretimi dün Swiss Otel'de düzenlenen bir toplantıylatanıtıldı. Toplantıda konuşan İÜ CerTahpaşa Tıp Fakültesi DoğumveKadın Hastalıklan Kliniği Perinatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr Vildan Ocak, Flucan adlı ilacın vajinal mantar hastalığında kesin tedavi sağladığını belirterek " İlaç sayesinde hastalığın rhiksetmeriskide önemli oranda azalmaktadır" dedi. Pıhtı önleyici • İstanbul Haber Servisi - Bacak damarlannda oluşan pıhtıyı (bacak ven trombozu) engelleyici "Fraxiparine " adb ilaç, Türkiye'de de satışa sunuldu. "Başanlı bircerrahi girişim. başanlı kılınmalıdır" sloganıyla Türkiye'de ilk kez satılmaya başlanan "Fraxiparine", özellikle kalça ameliyatlannda yüzde 60 ve genel cerrahide riskli olarak lanımlanan hastalarda yüzde 25-30 oranında görülen pıhtı komplikasy onunu yüzde 3-5'leredüşürüyor. Alanında dünyaca ünlü FransızSanofıileTürk ortağı Doğu İlaç'ın piyasaya sunduğu yeni ilacın ameliyat öncesi verilmesinin komplikasyonu önleme açısından büyük yaran olduğunu belirtti. 19 Mayıs kıyafetleri tstanbul Haber Servisi - 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlama hazırlıklan tamamlandı. "tleriye dönük ve çağdaş" bir kutlama törenı düzenlendiğini belirten yetkililer, lstanbullulan 19 Mayıs günü İnönü Stadı'na bekliyor. İstanbul'daki kutlamalara, 2447'si281isevedengi okuldan, 15O4'üKu!eli Askeri Lisesi'nden, 450'si Polis Koleji'nden olmak üzere toplam 4401 öğrenci katılaçak. Polis Koleji ile Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin özel gösteriler yapacağı törende, 28 okulun öğrencileri de altı tablo oluşturacak. Sahilde yapılaşma •TRABZON(AA)- Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. RecaıBiİgin, Karadeniz kıyılannın, özellikle 1980 yıhndan sonra gelişigüzel yapılaşma ile bozulmaya başladığına dikkati çekerek "Kjyılanmızda yapılaşma, zaman geçirilmeden sağlıkh bir çizgiye oturtulmalıdır" dedi. Doç. Dr. Bilgin, yaptığı açıklamada, Hopa'dan Sinop'a kadar olan kıyı şeridinde son 10 yıl içinde çarpık kentleşmenin hızlandığını belirterek şunlan söyledi: "Karadeniz kıyılannın bozulmasında, en önemli etken. denizden kum-cakıl ahnmasıdır. Aynca bunlan bilinçsizce kurulan balıkçı bannaklan ve konutlaşma izlemektedir. Deniz, dere ve göl kayılannda yapüaşmalar irdelenerek sağlıkh ve geleceğe yönelik önlemlerin acilen alınması •gerekmektedir." Kırklareli Şeytanderesi'nde bir renk cümbüşü: Çingeneler zamanı Kakava'dahüznünkarşıhğı yok• Çeribaşı Kakava çağnsıru yapmadıkça Kakava bayramı başla- maz: Kamata mançez Bilekten palançez Akine nanay Dikine nanay Lop aşağıya (mançez) Lop yukan mançez Diklem toparles Kuklam toparles Peşkana tahtaya yat Sağına selam Soluna selam Paşa devle-sa Ve aliküm selam. ZAFER AKNAR KIRKLARELİ- "Kapı zili çalsa kalkıp oynayacak bu in- sanlar..." diyor kalabahğın için- den bir ses. Böylesi bir görün- tüyle ilk kez karşılaştığı yüzün- deki şaşkınlıktan belli. Işte bu tek cümleyle özetlenecek bir bi- çimde başladı ve bitti Kakava şenlikleri. Şenliklere ilk gelenler, Şey-, tanederesi köprüsüne yaklaş- tıklan zaman ilk şoklannı ya- şadılar. Uzaktan betimlenmesi zor bir renk cümbüşü vardı. Ye- şil fonda kırmızının, pembenin, morun en canlısıyla usta bir res- samı kıskandıracak kadar güzel bir tabloydu karşınızda duran. Görsel şoku atlattıktan sonra dik yamaçtan ağır ağır Şeytan- deresi'ne inince bu kez yaşanan duygu şoku. Hüznün karşıhğı yok bu diyarda. Birbiri ardına edilen ağız dolusu küfürler bile Şeytanderesi'nde yaşusı, genci, kansı, kaanıyla tam bir insan seli var. En güzel at arabası birincisi Pala Hüseyin bir tarafta, bir tarafta zumacılar. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR) insanlann neşesini kaçıramı- yor. Kuzu çevirenler. sabahın ilk saatlerinde alkol sınınna yakla- şanlar. paçalan sıvayarak dere- nin bir yakasından diğer ya- kasına geçenler, kızlara göz eden bıyıklan yeni terlemeye başlamış delikanhlar. siyah ten- lerini kırmızı rujla açan gelinlık çağına gelmiş genç kızlar. Ka- kava şenliğinin ilk göze çarpan insan manzalan bunlar. Ama bu insanlar aranınca. sorulunca ortaya çıkıyor. "Çakıcı" lakabıyla tanınan Mustafa Halat bunlardan biri. I900'lü yıllann bıçkın deli- kanlısı, Çingenelerin en yaşlısı, eski çeribaşısı. Geleceği daha beşikte dayısı tarafından. kun- dağına çakı sıkıştınlarak belir- lenmiş. Bu lakap ona kavgayı. acımasızlığı, cinayeti ve bir de ağız dolusu küfür etmeyi getir- miş. Yıllar sonra bıçkınlığını başka bir insan değil de "roma- tizma" almış. Geçmişi ve şimdiyi görüp de hüzünlenen nadır insanlardan bir insan: "İnsanlar sadece eğleniyor- lar. Bu şenliği ilk başlattığımız- da var olan her şey şimdi yok gibi. Şenlik üç gün öncesinden başlar, dut ağaçlannın gölgesi- ne niyei küpleri konur ve bun- lar son gün açılarak okunurdu. Herkes birbirine yanm elini uzatırdı" diyor. Kısa sohbetten sonra uzak- laşıyoruz. Çakıcı Mustafa, kuzu çevirmelerin dumanında kaybolup gidiyor. Şeytandere- si'nde yaşlısı, genci. kansı, kıza- nıyla tam bir insan seli var. Her- kes yıkanıyor. Bir inanca göre derede > ıkanan insanlar tüm yıl içinde işledikleri günahlanndan annıyor. Eğer şenlikte ölüm sizi bulursa bu hüzün vermiyor. Çünkü günahsız ölmek bir şans sayılıyor. Göğüsleri ayaklanndan önde gıden bir grupla karşılaşı- voruz. Bunlar diğer insanlar- dan farklı. Şenlik boyunca dü- zenlenen en iyi at arabası. en iyi boyacı sandığı. en i>i bahçe yarışmalannın birincileri. Bu yanşma kimseye bir şey ifade etmese de onlar "nam olsun " sözüyle bu ödülü kıymetlendi- riyor. Hüsevin Cahil. namı diğer Pala Hüseyin en güzel at ara- bası birincisi. üç yıldan bu yana da şenliğin çeribaşısı. Cakasın- dan yanına vanlmıyor. Çevre- sinde harbi delikanlı diye bilini- yor. Onunla konuşmak hcrkcsc nasip olmaz. Neyse ki bizi red- detmiyor. Raconlardan racon kesiyor. Ve ince sohbete dalıyor. Boy pos ve endam yerinde. O yolun üzerinde yürümüyor da yol onun arkasından koşuyor. 'Abe yav'lı, 'kızan'lı sohbet- ler birbirine ginyor. Güneş ödünç verdiği parlaklığı renk-< lerden alıyor. Hüzün?.. Hüz-' nün bu diyarda vc bu vakitte karşıhğı yok... Gorbi son günlerini aıılatıyor Aslanlar ve • Başkanlığımın son günleriydi. Bir konsere gitme- ye karar verdim. İlk kez Mahler dinliyordum. Mü- ziğin bizim durumumuza, perestroyka döneminin bütün hırslan ve çabalamalanna dokunduğunu hissettim. Haber Merkezi - Dağılan SSCB'nin eski Başkanı MihaU Gorbaçov, son kitabını yazdı. Bu yıl sonunda baskıya girecek olan kitabında Gorbaçov, baş- kanlığı döneminin son günleri- ni ve son saatlerini anlatıyor. Haftalık Time dergisi, Gor- baçov'un kıtaplanndan alıntı- lar yapmış. Gorbaçov bir bö- lümde şunlan anlatıyor: "Başkanlığımın son günle- riydi. 14 aralık günü bir konse- re gjtmeye karar verdim. Clau- dio Abbado, Mahler'in Beşinci Senfonisi'ni yönetiyordu. Konser, Moskova'daydı. İlk kez Mahler dinliyordum. Her nasılsa Mahler'in müziğinin bi- zim durumumuza, perestroyka döneminin bütün hırslan ve ça- balamalanna dokunduğu izle- nimini edindim. Konsere ra- hatlamak için gelmiştim. Ama rahatlayamadım. Müziğin içinde boğulmuştum sanki. Kanm Raisa Maksimovna'nın tepkisi de aynı oldu. Konser- den sonra Claudio Abbado'yla karşılaştık. Raisa Maksimov- na ona, 'Bu müzik beni çok sarstı. Hiçbir çıkış yolu ol- madığı kamsına kapıldım' dedi. Ama yönetmen buna şu sözlerle karşı çıktı: 'Hiç çıkış yolu yok mu? Size kaülmıyo- rum. Tabii ki bir çıkış yolu var.' Hakhydı. Müziğin temasını iyice dinlediğiniz zaman yaşam ve ölümü hissedebilirsiniz. Ka- ranhk ve mücadele dolu bir plan üzerinde bir ışık da gö- rebilirsiniz." Gorbaçov'un kitabında daha sonra Komünist Parti"- nin nasıl KGB'yle özdeşleştiği ve perestroyka sürecini baş- lattığı. hiçbir şeyden kork- madığı, korksaydı hiçbir işe gi- rişme cesaretini kendinde bula- mayacağı da anlaülıyor. Ki- tabın bağlantılı bir bölümünde de şu cümleler yer alıyor: "Aleksander Soljenitsin, bir keresinde politikada orta yolu izlemenin yapılabilecek en zor şey olduğunu söylemişti. Kendi deneyimlerimden onun ne ka- dar haklı olduğunu doğrulaya- bilirim. Bir keresinde bir yerde benim bir karikatürüm çıİcmış- tı. Karikatür beni iki elimde iki sepet taşırken gösteriyordu. Se- petlerden biri solcular. diğeri de sağcılarla doluydu. Solcular 'Biraz daha sola'. sağcılar da 'Bıraz daha sağa' diyorlardı. Hoş bir espri. Aynı zamandada benim içinde bulunduğum durumu tam olarak anlatıyor- du." Kitapta daha sonra çeşitli toplum kesimleri temsilcileriyle daha fazla yuvarlak masa top- lantılan yapılması, demokratik güçlerle saflann daha sıkılaştı- nlmasının gereküği, ama bunu başaramadıklan belirtilerek şöyle bir görüş yer alıyor: "Biz bunu yapsaydık devletleşme çahşmamız daha iyi ve belki de ödenen bedel daha düşük ola- caktı. Ama ne yazık ki zaman dan kaybettik." Bunun ardından 1991 yazın- daki darbe girişiminden söz ediliyor ve şu değerlendirme yapılıyor: "Darbe, sadece dev- letin değil. bütünüyle toplumun çözülmesini hızlandırdı." Bir başka bölümde de Gor- baçov, şimdiki Rusya Federas- yonu Başkanı Boris Yeltsin'in kendi arkasından neler çevirdı- ğini şu cümlelerle anlatıyor: "7 aralık günü Boris Yeltsin. Minsk'te Ukrayna Devlet Baş- kanı Leonid Kravçuk ve Beyaz Rusya Devlet Başkanı Stanıs- las Şuşkeviç'le görüşmeye git- meden önce kendisine orada ne görüşeceklerini sordum. Bana görüşmede Şlav cumhuriyetle- rinin bir birlik kurmalannın gündeme gelebileceğini söyledi. Ona bunun kabul edilemez bir Gorbaçov, yıl sonunda baskıya girecek kitabında başkanlıgının son günlerini anlatı> or. şey olduğunu beliruim. 9 aralık pazar günü Şuşkeviç beni tele- fonla aradı. "Bir anlaşmaya vardık. Bunu size de okumak istiyorum' dedi. Ne anlaş- masından söz ettiğini bilmedi- ğimı söyledim. Yanıtı şu oldu: 'Uluslararası destek almaya başladık. Başkan Bush'la da görüştük." Sözünü yanda kes- tim: "Demek bunu ABD Baş- kanı'na anlattınız. Ama kendi cumhurbaşkanınızın bundan haberi yok. Ayıp size.' Şaşkınlıktan neredeyse dilim tutulmuştu. Şuşkeviç bana olanlan anlatırken Yelısin de öbür telefonda Bush'la görüşü- yormuş meğer. Yeltsin'le gö- rüşmek istediğimi bildirdim. Minsk'ten dönüşte beni aradı. Görüşmemiz gayet gergin bir hava içinde geçti. Kendisine SSCB'yi yıktıklannı, bunun ba- zı çcvreler tarafından siyasi bir darbe olarak nitelendiğini ve kendi ülkelerinin cumhurbaş- kanlanndan önce durumu ABD Başkanfna haber verdik- lerini söyle>erek dikkatini çek- tim." Yine bir başka bölümde Gorbaçov. bütün büyük Batılı ülkelerin liderleriyle konuyu görüştüğünü ve hepsinin veni kurulacak bağımsız devletler konusunda kaygılannı dile ge- tirdiklerini anlatıyor. Bu bö- lümde ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın 10 ayn devletin kendi dış politikalannı oluştu- racaklan. ancak bu devletlerin kimlerin ordulanna kimin baş- komutan olacağı sorusunu or- taya attığını belirtiyor. Başka bir bölümde de Gor- baçov. nasıl istifa ettiğini ve kendisine. görkemli olmaktan çok uzak bir veda töreni düzen- lendiğini belirterek ""Martin Luther King. iktidann geçici. elde edilmesi çok fazla istenil- meyecek bir şey olduğunu. özellikle de iktidann her şeyin üstünde tutulan bir değer hali- ne getirilmemesi gerektiğını söylediğinde hakhydı" diyor. efsanelerDış Haberler Servisi - Ame- rika'da yaşlan 35 ile 55 arasın- da değişen. sanatlannın doru- ğıihdaki cazcılar. "genç aslan- lar" \e 'vaşayan efsaneler' arasında sıkışıp kaldılar. Newsweek dergisi, ülkenin en yetenekli cazcılannın nasıl sadece yaşlan yüzünden hak ettikleri üne bir türlü kavuşa- mamış olduklannı anlatan bir yazıya yer verdi. Newsweek'te sözü edilen cazcılardan biri Bobby Wat- son. Walson 1976 yılında cazın Evcrcst Tcpcsi olarak tanımlanan New York'a gel- diği zaman bu tepeyi fcthct- meye kararhydı. Konusunda kolej eğitimi gören \e uzun yıllannı alto saksofona vcrcn VVatson. Art Blake>'ın ünlü Jazz Messen- gers grubuna katıldı ve bura- da bir süre çaldı. Artık li- dcrlik için her şeyi tamdı ve kendi adım du- vumak için ha- rekele geçti. Artık kurallar değişmiş kontrat imzalamadı. Bu liste- ye daha bir çok son dcrece yetenekli cazcıyı örneğin pi- yanist James VMIIiams'ı vc vibrafoncu Ste\e Nelson'u ck- lemek mümkün. Haklı olsun ya da olmasın. Amerikan caz cndüslrisinin yaşla ilgili saplantısı hâlâsürü- yor. New York'un önde gclen caz kulübü Bradlev'in patro- nu Wendy Cunningham'ın dc- diği gibi "gençler \e yaşa\an efsaneler yeğlenip arada ka- lan nesüler ihmal ediliyor.' Aslında caz scverlerin ço- ğunluğunu 30. 40 hatta 50"- lenindckı erkcklcr oluşturu- yor. Fakat plak şirkctlcri cn çok plak alan grubu el üsıün- de tutuvorlar. Bu amaçla da öncülüğünü rock'n rolfun yaptığı bir takti- ^ . 7. ği u\guluvor \c • Amerikan caz en- sl a r varâmor- dÜStrisinin yaşla İlgi- lar. Piyasaya li saplantısı hala sü- >cniçıkuğ'ıhaldc rüyor. Gençler ve yaşayan efsaneler bir anda şöhret yapan gençler yaşhlann \ol- yeğlenip aradaki ne- lannı tıkıyoriar. siller ihmal ediliyor. O l c v'ndan cazın ihmal edi- len nesline ait sanatçılar kcndilerinc aanmasını iste- VV'ynton Marsalis gibi \ oktan bir gcccdc var olan "genç as- lanlar" türemişti. Bobby VVat- son kendi başına 14 albüm yaptı. Bugün 38 yaşında ve Columbia Records onun bir albümünü piyasaya çıkart- maya hazırlanıyor. Fakat Boby NVatson'u çok az sayıda insan tanıyor.Benzeri bir du- rum 36 yaşındaki pıyanisı Mulgrev Miller'ın başın- dan geçti. 21 yaşındayken Duke EUington'un >erini ala- cağı söylenen ve 100'den çok albümde çalan Miller'ı artık hiç kimse hatırlamıyor. Döne- minin en güçlü ve en yaratıcı saksofoncusu olarak bilinen 52 yaşındaki Sonny Forhıne'- de 1981'den beri ÂBD'de hiç miyorlar. En iyileri rahatça iş buluyor. Bu insanlar için önemli olan para ve ün dcğii. onlar sanailannı daha geniş kitlclerc ulaştıramamaktan yakınıvorlar. Caz. Amerikan müzik endüstrisinin saüş- lannın sadece yüzde 5'ini oluşturuvor. Müzisyenleriçin ise caz sınırsız bir mcvdan okuma anlamına geliyor. Da- vulcu Elvin Jones ile turneye çıkan Sonny Fortunc. "Bu müzik sizden tüm vcrcbilc- ceklerinizi ister. bizim besini- miz cazdır" diyerek bclki de bütün diğer mcslcklaşlannın hislcrini dile gctiriyor. Fortu- ne"ün dediği gibi 'Caz her şeye rağmen hayatta kalmaya devam ediyor." Acılı ye, ağnlarım dindir • Saygın bilim dergisi New Scientist'te yayım- lananbir araştırmaya göre baharatlı ve acı ye- mekler vücuttaki ağrı- aa sistemini kamçılıyor. EDİPEMtLÖYMEN LONDRA - "Acılı"" sevenler, acaba baharatın tadını sevdik- leri için mi yiyorlar? Yoksa, far- kındaolmadanvücudun 'acılf- ya duyduğu doğal gereksinme- yi mi karşılıyorlar? Bol baharatla yapılan ye- meklerin ya da üzerine baharat ekilerek yenilen kebaplann. vü- cuttaki "ağn-acı sistemi"ni kamçıladığı, ağn-acıyı dindir- mek için beynin "doğal ağn ke- siciler"i kana salgıladığı. böyle- ce kişide "morfın almış gibi bir etki" ortaya çıktığı öne sürülü- yor. Saygın bilim dergisi "New Scientisf'te yayımlanan bir araştınnanın sonuçlanna bakılırsa. acılı yemek; bir tat alışkanhğından çok, vücudun acı duygusuna "endorfın" adlı doğal ağn kesicileriyle verdiği doğal yanıt ve bir fıziki alışkan- hk. "Endorfın" adlı doğal ağn kesicilerin. vücutta bir ölçüde uyuşturucu etkisi yaptığı 1970'- lerden beri biliniyor. Kimyasal yapısı, afyon türevi en güçlü ağ- n kesici madde morfıne benze- tildiği için "doğal morfın" anla- mında "endorfın" denilen bu maddeler sinir uçlannda etkili. Sadece ağn kesici değil, fakat strese karşı doğal koruyucu kimyasal kalkan. ince bağırsak çeperindeki otomatik kasılma- lann doğal denetçisi ve ruhi dengenin de barometresi sayı- lan "endorfın"ler hormon salı- nımında da önemli. "Acılı" ile "endorfin"ın ilişkisi olduğunu. Avustralya Duyu Araştırma- lan Merkezi bilim adamlann- dan Dr. John Prescoıı one sürdü. Acı bıberdeki ""capsaı- cin" maddesi ile yaptığı araştır- manın sonuçlannı yorumlar- ken. "Acılı baharat. tat duygu- sunu bastırmaktan çok. ağızda- ki sinir uçlannda acı duygusu- na yol açmakta. beynin dikkati tattan acıya kaymaktadır" di- yor. Bunun anlamı. "acıh"nın. ağız içi. gözlcr. üst ve alt çene, yanak ve damak. kısaca tüm ağız bölgesinin duyulannı laşı- yan "trigeminal sinir"i uyarma- sı; bunun sonucunda da bey- nin, acı uyansının nitelik ve ni- celiğıne bakmaksızın. otomatik olarak "doğal ağn-acı kesici en- dorfınleri" sisteme salması. Uyuşturucuetkili 'endorfinler'- ın yarattığı doğal tatmin. sü- rekli acılı yenildiği takdirde vü- cut tarafından ""aranır"" hale ge- liyor.. Nitekim "düzenli koşu (jogging) yapanlann da buna alıştıktan bir süre sonra artık vazgeçememeleri ve koşmazlar- sa ""eksiklik hissetmeleri" de' yine jogging sırasında endorfın salgılanmasından ve vücudun bir süre sonra bunsuz yapama- masından. Dr. Prescott'un araştırması. vücudun sırf bu doğal ağn kesicilerin yarattığı tatmin hissi uğruna. otomatik olarak "acılı istcdiği"nc işarct ediyor. » 900 900 501 Gnsei yollo bulaşon hostolıklar 900 900 504 Gebelikte cinsel ilişki 900 900 512 Kadınlorda cinsel soğukluk 900 900 513 Cinsel saplantılar 900 900 514 Sertieşme scrunları 900 900 517 Erkek cinsel anatomhi 900 900 518 Kodın cinsei anotomisi 900 900 526 Erken bosalma 900 900 527 llkgete 900 900 536 MoslurbcBYOn ^DOKTOR I Törkiye'nin her yermden serytsleıimizin 1 dokikası 5833 TLdv.; I Oflolamo servh ûresi 3 dakikodır. PK.16Torabya/lst. j
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear