25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12MAYIS1992SALI CDMHURİYET SAYFA 17 Monarşi isteriz Bükreş'io Devrim Mey<tanı, önceki gün binlerce monarşi yanİBSinın Kral Mikael lehinde gösterilerine sahne oldu. Slogan atanlar arasında, sürgündeki kraliyet aüesinin fotoğraflannı taşıyan küçiikler de vardı. (Fbtoğraf: REUTER) Canto Grande isyanı Penı'nun Canto Grande cezaevinde Aydınlık Yol militanlarınca çıkarılan ayaklanmada, ölü sav KI 30'a yükseldi. İki de polisindeolümıine tolaçanolavların ardından. Lima emniyetine bağlı özd tim (yüzkri maskeli), Canto Grande'de olağaniistü önJemlere bas>unıyor. Prens Charles Bogazköy'de ÇORüM -(Cumhıfriyet)Prens Charles. Çorum ili Boğazkale ! ilçesinin hemen yanında yer alan. yazılı kaynaklarda Hattu- şa (Hattuşaş. Hattusha ya. da Khattuşas) diye anılan İÖ 2 bin yıl boyunca Ajıadolu ve Su- riye'de çok güçlü bir impara- torluk kurmuş olan Hititlerin başkenti Boğazköy'de. üç saat süreyle Hitit krallannın konu- j ğu oldu. ' Galler Prensi için, Sungurlu kent merkezindeki Hitit Hotel iki ay önceden kapatılmıştı. Ge- ce Sungurlu'ya gelip otelin 26 numaralı odasında tek başına kalan Prens Charles. telefonla Londra'yı aradı ve uzun uzun görüştü. Sabah kahvaltısını İn- giltere'den getirdiği kaşar pey- niri ve kahve ile yapan prensin yanında bir koli de beyaz şarap vardı. Saki ve spor 21. yüzyılın ilk futbol dünya kupası organizasyonunu ustienecek olan Japooya'da hazırlıklara şimdiden başlandı. LiberaJ Demokrat Parti lideri Ictairo Ozavre (solda) Tokyo'da du/enlenen bir davette, Pele ve Arjantin büyiıkelçisiyle bir saki fıçısını açarken. (Fotoğraf: REUTER) HABERLERIN DEVAMI OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada on iki yaşlarmda çocukları, hiç âüşünmeden hırsızhkla suçla- tnak, karakollara çekmek, sav- cüıklara sevk etmek, damgala- mak 'mevzuat hazretleri'nin ge- reği olarak yerine getirilir. Hiç kuşkusuz bütün bunlann önüne geçmek için kamuoyu se- ferber olmahdır. ; Büyüklerin görevleri küçükle- ri korumak değil mi!.. Büyüklerin büyüklüklerini tam anlamında bilemedikleri toplumda salt 23 Nisan Çocuk Bayramı'yla küçüklerin küçük- lüklerini mutlu yaşayabildikte- rine inanmak çok güçtür. • • • Bakaıı • Baştarafı 1. Sayfada din dersi öğretiminin de bu çerçevede ele alındığını anımsa- larak. "Bütün bu gelişmeler plurken. bu konuda bir tarüş- maya girmek. konuyu tartış- maya açmak doğru değü" dedi. Konunun öncelikle hükümet ortaklan arasında görüşülerek. bir uzlaşma zemini bulunması gerektiğini de kaydeden Oktay. "Bu tiir konularda önce oturup konuşmak esastır. Bu yapılma- dan konuyu doğrudan kamuo- yu önünde jartışmanın, koalis- yonun yapısı da gözönünde tutulursa doğru olmadığına inanıyorum" diye konuştu. Ok- tay, partisinın belli olan görü- şünün. din dersinin zorunlu olmaktan çıkanlması yönünde plduğunu ifade etti. Oktay. Toptan'ın kesin bir ifade kullanmayarak. konunun uzlaşma yoluyla çözüme ka- vuşturulacağını söylediğini de anımsatarak. "Sayın Toptan. 'Bir uzlaşma yolu buluruz' de- diğine göre. söylediği hususlar- da kesin kararlı olmasa gerek" diye konuştu. İnsan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Kahra- man da, koalisyonun bir uzlaş- ma hükümeti olduğunu anım- satarak, konu açıklığa kavuş- madan kişisel açıklama yapmanın doğru olmadığını sa- vundu. Türkiye'de değişik din ve mezhepten insanlar bulun- duğuna da dikkat çeken Kah- raman, değişik din \e mezhep- lere bağlı kişileri kapsayıcı bir din eğitiminden yana oldukları- fıı açıkladı. Kahraman. "İki parti bunu tartışır ve bir uzlaş- ma noktası bulur. Türkiye'dekı herkesin din ve inanç özgürlü- ğünü rahatça ifade edebileceği bir anlaşma noktası bulunur. Yalnızca bir kesimm dinsel inançlannı yansıtan öğretim sistemi. demokratik devlet an- layışına sığmaz" dedi. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, din \e ahlak dersi ko- husundaki sözlerinin kendi ki- şisel göriişü olduğunu söyledi. Toptan. kişisel görüşünü açık- lamasının koalisyonda sorun yaratacağını sanmadığını belir- terek. "Bu konuda SHP"nin görüşünü aldınız mı?" sorusu- ha, şu yanıtı verdi: , "Ben kişisel görüşümü söylü- yorum. Onlarda kişisel görüşü- nü söylüyor. Görüş almam mı gerekir? Onlar kendi fıkirlerini açıklamak için bana sormadı- lar. Ben de kendi fikrimı açıkla- fnak için onlara soraıam. Bun- da tartışılır bir şey de yok aslın- da. Oturup konuşuruz. İLİzlaşmazlık çıkmaz." ! Toptan, "Din eğitimi, bu- günkü şekliyle mi devam edc- fcek?" sorusuna da. "Uygulama gözden geçirilebilir. Uygula- tnayla ilgili birtakım şikâyetler •bana da geliyor. Onlar gözdcn geçirilir. Öğretilen zaten din Idersi değil. dîn kültürü ve ahlak Ibilgisi dersi. Onu çok iyi ayır- Jnak lazım. İslam dininin de bir mezhebini öğretiyor değilız. Öyle olursa. yanlış olur tabiı. Genelde bir din kültürü dcrsi- idir. Bunun tersine bir uygula- jna varsa. o yanlıştır. Bunun Jdüaeltilmesi gerekir. Din kültü- |rü, ahlak bilgisi dersi kalmalı. Jheryerde böyle" yanıtını verdi. Çocuğa damga Firmaların yeni aşkı ÜMİTOTAN İZMİR - K.B. sekiz yaşında. On iki yaşındaki arkadaşlan O.Ö. ve M.Y. ile Üçkuyular Yumurtacı Ahmet Akdeniz Camifnin bahçesınde top oy- nuyor. Arkadaşlan bir ara giri- yorlar caminin içine. O da koşuyor peşlerinden. Caminin içinde tahta bir ku- tu var. O.Ö. ile M.Y. açıyor kutuyu. Çocuklar ellerini kutu- nun içine daldınyorlar. Kutu "camiye yardım sandığı." İçin- de para var. Tam bu şırada caminin ima- mı Remzi Özdemir giriyor içeri. Çocuklara "suçüstü..." İmam Ozdemir, caminin kapısını ka- patıp ufakhklan "teslim alı- yor." Camide "suçlular" olduğuna göre yapılacak tek iş, bugünler- de pek moda olan bir telefon numarasını çevirmek... Anyor İmam Özdemir 055'i; "Cami soyuluyor" diye. Polis ekipleri yine bir soygunla karşı karşıya olduklannı sanıp camiyi san- yorlar. İçeriye daldıklannda, üç küçük çocuk karşılıyor kendile- rini. Çocuklan alıp doğruca Güzelyalı Polis Karakolu'na götürüyorlar. Haberi önce K.B.'nin halası Ferahi Yıldınm öğreniyor. Ko- şuyor karakola: - İçeri girdiğimde üç çocuk süklüm püklüm bir köşedeotu- ruyordu. Ben şoka girmiştim. Yalnızca 'K... senin burada ne işin var' dediğimi hatırhyorum. Polisler çocuklara iyi davranı- yorlardı. Caminin imamı san- dıkta ne kadar para olduğunu bilmediğin), üç çocuğun ailesin- den bırer nıilyon istediğini söy- ledi. Ben araya girdim. "İmam efendi bu çocuklar o kadar pa- rayı harcayabilirler mi" diye sordum. Yaklaşık üç saat kara- kolda kaldık. Üç çocuğun da ailesi, çocuk- lannın bırakılmasını istiyor. Ancak bu olanaksız. Polisler "Olay doğrudan karakola inti- kal etseydi sorun olmazdı. An- cak 055 ile bildirilince durumu savcılığa intikal ettirmek duru- mundayız" diyorlar. Bunun üzerine K.B.'nin babası aile avukatlannı çağınyor. Hemen karakola koşuyor Avukat Me- tin Cengiz: - Karakola girdiğirnde K., '"Metin amca yahu, bizim bura- da ne işimiz var" diye sordu. Karakol hemen gazeteciler gel- di. Karakol polisleri yardımcı oldular da olay gazetelere geç- medi. Yoksa küçücük çocukla- nn gözJeri bantlı fotoğraflannı görecektiniz. Çocuk suçlanru polisin eünden almak lazım. Büyûk insanlar bile korkuyor karakoldan. Küçük çocuklann karakolda ne işi var. Bu olay ti- pik bir Türkiye gerçeği. Elbette olay, karakolda bit- miyor. İşin birdesavcılık boyu- tu var. - Karakola gittiğimde ayak- lanm titriyordu... K.B.'nin babası olayı öğren- diğinde duyumsadıklannı böy- le anlatıyordu. Akşamın 23.30'- unda çocuklanyla birlikte evle- rine dönen aileler perişan durumda. Sabah, savcıhğa git- mek için yeniden Güzelyalı Karakolu'na gidiliyor. Sonrası K.B.'nin babası E.'den dinJeye- lim: - Üç çocuk ve üç baba sabah karakoldaydık. Babalar ve oğullar gibi. Istampa açıldı. Üzerinde TC Emniyet Müdür- lüğü Güzelyah Polis Karakolu yazılı damga mavi mürekkebe bandınldı. Diğer çocuklara vu- rulurken bizimki şaşkındı. Yani anlayacağınız, çocuklar evrak gibi mühürlendi. Yanımıza bir de polis verdiler. Evraklar po- liste, evraklann ekleri de bizim kucaklanmızda. İnsarun tüyleri diken diken oluyor. Savcı bi- zimkini hemen bıraktı. Diğerle- rini adli tıbba gönderdi. Suç işlemeye müsait mi araştınlsın diye. K.B. olayın pek ayırdında değil. "Neler olduğunu anlaya- madım, ama korkmadım" di- yor. Ancak "damga"ya takmış kafasını: - Sol koluma damga yaptılar. Neden olduğunu babama sor- dum. Babam da pek anlatama- dı. Arkadaşlanm camideki kutudan bir şeyler aldı. Ama ne olduğunu önce anlayamadım. Yardım sandığının parasıymış. Benim arkadaşlanmdan bıri çok fakir. O zaman arkadaşım o sandıktan para alabilir. Eğer alamayacaksa, neden para top- luyorlar? K.B.'nin annesi de babası da kimya mühendisi. Bir yandan çocuklannın "afışe" olmasını istemiyorlar, diğer yandan da böyle bir olayın ortaya çıkma- sıyla bundan sonra başka ço- cuklann da aynı biçimde dam- galanmamasını istiyorlar. Damga neden vurulur? Adli soruşturma, adli tabipliği ilgilendiriyor ya da bir hastane raporunu gerektiriyorsa ilgilinin ko- lu mühürlenerek bu ku- rumlara gönderiüyor. Damga. suçun niteliğine göre karakollarda ya da savcılıklarda sanığın kolu- na vuruluyor. Damgada. gönderilen karakolun ya da savcılığın adı yazılıyor. Uygulama, sanığın bir başkasıyla kanştınlma- masını amaçbyor. Kara- kollardan savcıhklara gönderilen ilgililerin ya da sanıklann damgalanma- sında da kişilerin değjş tokuş yapılmaması amaç- lanıyor. Kola damga daha çok bekâret, ırza geçme ve trafikle ilgiL davalarda uy- gulanıyor. Trafik kazala- nyla ilgili suçlarda olaya kanşanlar, başkalanyla kanşünlmasın diye kolla- nndan damgalanıyor. Sa- nıklann alkol kontrolüne gönderilmesinde de aynı yöntem uygulanıyor. Amaç, istenilen kişinin al- kol kontrolünün yapılma- sı. Irza geçme davalannın çoğunluğunda da ilgılıler damgalanıyor. Yine amaç, sadece ilgilinin muayenesi- nin yapılması, bir başka kişiyle kanştınlmaması. Hukukçulara göre "ko- la damga"nın hiçbir yasal dayanağı bulunmuyor, Hukukçular, burada dev- letin yurttaşına güvensizli- ğinin ortaya çıküğını ve uygulamanın çağdışı oldu- ğunu vurguluyorlar. • Baştarafı 1. Sayfada kendisine çeker oldu. Yapı Kredi Bankası 1989 yı- lında kuruluş yıldönümü dola- yısıyla Bolşoy Balesi'ni getirdi. Bir bankanm böylesine ünlü bir bale topluluğunu Türkiye'ye getirmesi, sanat çevrelerinde ve Türkiye'de büyük yankı uyan- dırdı. Ve o günden sonra ban- ka, bu olayı gelenek haline ge- tirdi. Tom Jones, Gilbert Becaudj son olarak da Modern Folk Üçlüsü Yapı Kredi'yle anıldı. Yapı Kredi Bankası. tek ör- nek değil. Anadolu Endüstri Holding'e bağlı Efes Pilsen de, 1990 yılından bu yana düzenle- diği Blues Festivalleri'yle tüke- ticilerine adını değişik bir şekil- de duyuruyor. Sermayelerini müziğe yükleyen fırmalar her geçen gün artarken, birçok ün- lü sanatçı da Türkiye'den rüz- gâr gibi geçip gidiyor: Vestel tarafından getirifen Julio İglesi- as, Anadolu Otomotiv'in getir- diği Roberta Flack, Raks'ın getirdiği Vaya Condios... Şimdilerde ise Türkiye'de Pa- varotti ve Michael Jackson riiz- gân esiyor. Ege Seramik'in 20. kuruluş yıldönümü nedeniyle getirdiği ünlü tenor Luciano Pavarotti. 9 haziranda Abdi İpekçi'de izlenebilecek. 200, 400, 600 ve 900 bin lira olmak üzere dört grupta satışa çıkan- lan biletlerin 900 bin liralık olanlannın tümü tükendi. Dünyanın en ünlü ve en pa- halı tenoru olarak tanınan Pa- varotti'nin Türkiye fıyatı ise sır gibi saklanıyor. Yetkililer, fiya- tı bol sıfırlı bir rakam olarak ifade ederken kulislerde ünlü tenorun maliyetinin 6-7 milyar lirayı bulduğu söyleniyor. So- nuçta, Türkiye'ye 4 TIR'la ge- lecek olan Pavarotti'nin 5 TIR'la döneceği kesin. Michael Jackson'a gelince... 1992 yüı için Pepsi İntematio- 18 yaşından küçüklere • Baştarafı 1. Sayfada len TBMM Genel Kurulu'nda onay için bekJeyen BM Ço- cuk Hakları Sözleşmesi doğ- rultusunda yeniden düzen- Ieniyor. Yasa tasarısı ile, "suçlu çocuklar" için yaş sının I5*den 18'e çıkanbyor. Buna göre, 18 yaşına kadar tüm ço- cuklar. işledikleri suçlar nede- niyle çocuk mahkemelerinde yargıç önüne çıkacaklar. Tasan aynca, 15 yaşından küçük ço- cuklann kesinlikle tutuklana- mayacaklan hükmünü de geti- riyor. Bu düzenleme ile alt sının üç yılı aşmayan özgürlüğü bağ- layıcı ceza gerektiren suç işleyen 15 yaşını doldurmamış çocuk- lar tutuklanamayacak. Tasan, bu durumdaki çocuklar için, ai- levi durumlan da gözönünde tutularak. bir aydan üç aya ka- dar süre ile kabul merkezlerine yerleştirilerek, burada.tutulma- lan koşulunu getiriyor. Tasan, adli ve idari makamlar önüne götürülüp, getirilmeleri sırasın- da çocuklara kelepçe ya da an- cir vurulmasıru da yasaklıyor. Tasannın gerekçesinde. kelepçe ya da zincir vurulması, "onur kıncı" bir davranış olarak nite- DR. HAYDAR DUMEN ARTIK HER 15 GÜNDE BtR StZLERLE Dr. Haydar Dümen, her 15 g ü n d e bir de^işen konularda bir dizi konferans veriyor. r3eşincisi 12 Mayıs'ta... Saat 17.00de... Konu. "KADIN CİNSELLİĞİ VE LEZBÎYENIİK" Yer: Kenterler Tiyatrosu... Konu ile ilgili dia gösterisini İsa Çelik sunacak... Konferanslara giriş • ücretsizdir! Mutlaka katlın. Geçmişten bugüne, cinselliğin tüm yönleriyle tanışın! Tamamen ücretsiz olan bu konferanslar ALO BİLGrnin katkılanyla gerçekleştirilmektedir. leniyor. Tasan, küçüklerin işledikleri hafif suçlar nedeniyle yargıç önüne çıkanlmalannı da önle- yen yeni bir düzenleme de ıçeri- yor. Bu düzenleme ile cumhuri- yet savalanna. kamu davası açılmasını erteleme yetkisi veri- liyor. Tasan, hükümlü tutuklu çocuklann cezaevlerine konul- malannı da engelliyor. Halen TBMM Genel Ku- rulu'nun gündeminde onaylan- mayı bekleyen BM Çocuk HakJan Sözleşmesi de, aynı doğrultuda düzenlemeler geti- rilmesini öngörüyor. 1 er öldü BingöFde 4PKK'h öldürüldü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Bingöl'de güvenlik güçleriyle çatışmaya giren 4 PKK'lı öldü- rüldü, olayda bir er de yaşamı- nı yitirdi. Ölağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya gö- re alınan bazı duyumların değer- lendirilmesi üzerine Bingöl'ün Karlıova ilçesine bağlı Soğukpı- nar köyü bölgesinde 10 mayıs gilnü yürütülen çalışmalar sıra- sında bir grup teröristle karşıla- şıldı. Güvenlik güçlerinin "tes- lim ol" çağnlarına ateşle karşı- lık veren PKK'lılarla çıkan ça- tışmada 4 militan öldürüldü. Çatışmada yaralanan jandarrna eri Sadettin Doğan kaldırıldığı hasıanede kurtarılamadı. Bekaa'yı boşalttı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - İçışleri Bakanı İsmet Sez- sin. Suriye'nin denetımındeki Bekaa Vadisi'ndeki PKK kamplannın tümünün kapatıl- dığını söyledi. Sezgin, PKK kamplannın nereye taşındığı konusunda kendilerinde bilgi bulunmadığını. ancak bu kamplann Kuzey Irak'a taşın- masının mümkün olmadığını söyledi. Sezgin. Cumhuriyefin sonı- lannı yanıtlarken. PKK'nın Bekaa'daki kamplannı boşalt- tığı konusunda basında çıkan haberlerin tümüyle doğru oldu- ğunu açıkladı. Bakan Sezgin'e yönelttiğimiz sorular ve yanıt- îan şöv le: - PKK'nın Bekaa dan aynl- dığı konusunda size resmi bilgi geîdi mi? SEZGİN - Resmi bilgi gel- mez ki zaten. Biz Bekaa Kampını boşaltlık" derlcr mi adamlar... - Basında bu konuda veralan haberler doğru mu? SEZGİN - Hepsi doğru onla- nn. - Abdullah Öcalan'ın Güne> Kıbns'a gittiği yolunda haber- ler \ar... SEZGİN - Övle sövlüyoriar. Bızc PKK ora>a gıtti dı\c hü- kümelc resmi bir şe> söyîemez- ler. - Bekaa'daki Mahsun Kork- maı Akademisi dışındaki kamplarda boş;ıltıldı mı? SEZGİN - Hepsinı kaldırdı- lar. Bekaa'da hiçbir faalıyetleri kalmayacak. Her döncm için aeçerli bu. " - Şu anda Bekaa'da PKK hiç kalmadı dıyebılırmıyı/? SEZGİN - Discbiİırsını/ - PKK ncrc\c uışınmış oKıbı- lır? SEZGİN - Nc bılcşım. Onu ben bıKem. herhaldc Türkiye'- ye gelmediler. nal'a "Tamam" diyen Jack- son'ı Türkiye'ye de Pepsi getiri- yor. Organizatör ise Ahmet San. Türkiye'deki medya ajans- lığmı Starl yapacak. Pepsi'yle Michael Jackson arasında yapı- lan anlaşma uyannca, Jackson, 12 Avrupa ülkesi ve Asya'da bir dizi konser verecek, maliyeti de Pepsi yüklenecek. Jackson, 1992 yılı boyunca Pepsi dışında hiçbir firmanın reklamını ya- pamayacak. Gilbert Becaud da geçenlerde Svviss Otel'de bir konser verdi. Türk-Fransız Dostluk gecesi için gelen Becaud'nun biletleri yemek ve içki dahil 500 bin lira- dan satıldı. Fransız-Türk Tica- ret Odası'nın düzenlediğ kon- ser için Becaud'nun para almadığı belirtiüyor. 500. Yıl Vakfı da 16 temmuzda düzenle- necek özel gecesi için Rika Za- ray ve Margarita Zimmer- mann'ı getiriyor. Fiyat konu- sunda henüz bir anlaşma yapılmadığı söyleniyor. Ünlü sanatçılan getirenler salt büyük fırmalar değil. Örne- ğin Galatasaray Lisesi Ortaköy Bölümü Okul Aile Birliği de Ortaköy'deki binalann onan- mına İcaynak sağlayabilmek için Adamo'yu getiriyor. Kon- seri Hürriyet, Tofaş, Renault, Tatko, Transtürk. Aır-France ve Turizm Yatınm Bankası destekliyor. Adamo'nun mas- raflar dışında yaklaşık 30 bin dolara (200 milyon lira) geldiği söyleniyor. Firmalann son zamanlarda depreşen müzik aşklannın ne- deni değişik bir imaj yaratmak. Efes Pilsen Grubu Pazarlama Müdürü Semih Maviş, düzen- ledikleri Blues Fesuvallerle, ca- zı seven tüketicilere seslerini duyurmayı ve kültürel etkinlik- lere destek vermeyi amaçladık- lannı söylüyor. 1990 temmuzunda Julio İgle- sias'ı getiren Vestel Şirketler Grubu'nun Yönetim Grubu Başkanı Tahsin Karan, o za- tnanlar İglesias için 350 bin do- lar (yaklaşık 2.3 milyar lira) harcadıklannı ancak bunun kat kat üzerinde gelir elde ettik- lerini vurguluyor. Karan, 2-3 gecelik bir konser için harcanan paranın da şirketin yıllık pro- mosyon gjderinin yûzde 15-20'- sine karşıbk geldiğıni belirtiyor. Birzamanlar Al Bano-Romi- na Povver ve Gloria Gaynor'ı getiren Giyim Sanayicileri Der- neği Başkanı Turgut Yılmaz, "Bizim amaamız farklıydı" di- yor. Şirketlerin bu olayı reklam amaçlı yaptıklannı söyleyen Yılmaz, "Biz kendi ortaklan- mızı eğiendirmek için bu sanat- çılan getirdik" diye belirtiyor. Peki neden yabana sanatçı?: "Çünkü o zamanlar yerli sanat- çılar çok daha büyük rakamlar istiyorlardı." Amaçlar farklı da olsa olay aynı. Bazılan reklam, bazılan özel geceler, bazılan da bina onanmına kaynak sağlayabil- mek için ünlü sanatçılan getiri- yor. Böylece de müzik salt ruhun gıdası olmaktan çıkıp kuruluşlann da temel gıda maddeleri arasında yerini ah- yor. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafı 1. Sayfada birkaç günle de sınırlı kalmamıştır. Ecevit, 28 mayıs günlü yazısında 27 Mayıs Ihtilali'ni şöyle selamlıyordu: - Dün Türkiye de büyük inkılap gerçekleşti, kökleşti. Bu inkılap vatandaş şuurunda boy verdi, gençlik kanı ile su- landı. Ordu ile pekişti.(.) Türk milleti, ordusuyla övün- mekte ne kadar fıaklı olduğunu bir kez daha gördü. Gerçek kahramanlığın dürüstlük demek olduğunu, şefkat demek olduğunu, medeniyet demek olduğunu, tek keli- me ile insanlık demek olduğunu, kahraman Türk ordusu dünkü davranışında bir kere daha gösterdi. (..)Türkiye halkı, dün sabah uyandığında güneşin ışığı ile beraber hürriyetin aydınlığına da kavuştu (..) Sağ olasın Türk or- dusu! Günaydm Türk milleti! CHP'nin yayın organı Ulus gazetesi yazarı Ecevit, 3 Haziran 1960 günlü 'Yeni devrin kültür ocaklan' başlıklı yazısında da 'Devrimci Türk Ordusu'nun halkeğitimi ala- nında öncülük yapması gerektiğini ileri sürerek şu öneri- debulunuyordu: - 'Halkevleri' ve 'Halkodaları'nın eskiyapılan alınıp 27 Mayıs 1960 ruhunu kuşaktan kuşağa yaşatacak, o ruhun ateşini Türk milleti yaşadıkça yanar tutacak birer kültür ocağı kurulabilir. Ecevit, bu yeni 'Kültürocaklan'n\n Milli Birlik Komitesi eliyle 'parti ile hiçbir ilişkisi olmayan ve bir kamu mües- sesesi olarak' kurulmasını öneriyordu. Şimdi gelelim be-'gelere: 13 Ağustos 1960 günü Ankara'da 'TürkKültürDerneği' adıyla bir demek kurulmuş; derneğin kurucuları arasın- da, Milli Eğitim Bakanı Prof. Fehmi Yavuz, Bakanlık Müs- teşarı Nuri Kodamanoğlu, Prof. Hilmi Akın, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde Oaire Başkanı Ali Çankaya ve Avukat Şahap Homriş de yer almışlardı. Bakanlar Kurulu'nca hazırlanan ve 10 Eylül 1960 günü Devlet Başkanı ve Başbakan Orgeneral Cemal Gürsel imzasıyla Milli Birlik Komitesi'ne gönderilen Türk Kültür Derneği ve şubelerine devredilecek binalar hakkındaki' tasannın 1. maddesinde, Halkevleri' ve benzeri binala- nn 'Türk Kültür Derneği'ne verilmesi öngörülmüştü. 'Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği' kurulması hakkındaki yasa önerisi, Milli Birlik Komitesi üyeleri, Sami Küçük, Sezai Okan, Kadri Kaplan, Şefik Soyuyüce, Orhan Erkan- lı ve Numan Esin tarafından hazırlanmıştır. Yasa önerisinin 3.maddesinin gerekçesinin bir bölü- münü okuyalım: - ...Bu teşkilat, gövde olarak ayakta ve hayatta bulunan Atatürk inkılaplarını ve Atatürk mefkûresini kucaklayarak onun ruh ve bütünlüğünü ona inanmış ve onu kıskançlık- la muhafaza etmiş münevverzümrenin muayyen zaviye- sinden tekrar genişleterek millet bünyesinde ve memle- ket ölçüsünde gayelerine götürecek; 27 Mayıs inkılabı- mızın milli ruh ve vahdetini ve imanını muvazeneli, şamil ve dinamik ve tamamiyet ve devamlılık içerisinde bulun- durulup millete muasır medeniyet seviyesine tekamülü- müzün mesut kaderini yaratacaktır. Ecevit, Ulus gazetesindeki köşesinde Ülkü ve Kültür Birliği Nedir?' başlıklı yazısı ile bu yasa önerisine karşı çıkıyor, tasarıyı haklı olarak, Arap rejimlerindeki 'Milli Is- tikamet bakanlıklarına' benzetiyordu. Ecevit'in öngördüğü MBK tarafından kurulacak 'kamu müessesesi' niteliğindeki 'Kültür Ocaklan' aynı sakınca- ları doğurmayacak mıydı? 'Ülkü ve Kültür Birliği' düşüncesi Kurmay Albay Muh- terem Seral tarafından ortaya atılmış, bu öneri, bazı MBK üyelerince de benimsenmişti. Kurulan bu örgütün başına getirilen Alparslan Türkeş'- in dünürü Avukat Şahap Homriş, yıllar sonra MİT Hukuk Müşavirliği'ne atanacak ve Homriş, bu görevini 1980 ön- cesinde Ecevit hükümeti zamanında da sürdürecekti! Bugün 27 Mayıs İhtilali'ne karşı çıkan Sayın Ecevit, her 27 Mayıs günü eski Cumhuriyet Senatosu ndaki Milli Bir- lik Grubu'na giderek ihtilalcilerin bayramlarını kutlaya- cak, bu nazik tutumunu, 1981 yılı 27 Mayıs günü ihtilal liderlerinden Orgeneral Fahri Ozdilek'in evindeki kutla- malara katılarak sürdürecekti. Sayın Ecevit, kısa özgeçmişindeki 'Kurucu Meclis üye- liğini' unutabilir. Ama arşiv unutmaz. Ne bu üyeliği unu- tur ne DP milletvekillerinin Yassıada'da 'anayasayı ihlal' suçundan bir an önce yargılanmalarını isteyen 'fırkacı fıkra yazarı' Sayın Ecevit'in ihtilali ve ihtilalcileri destek- leyen yaztlarını!... Bahara alerjimiz var • Baştarafı 1. Sayfada İnsanlann genel olarak açık yerlerinde bitkilerle temastan birkaç saat sonra veya gün ici- de kızanklık. şişme ve su dolu küçük kabarcıklann oluşma- sıyla alerjiye yakanlandıklan- nın anlaşıldığına dikkat çeken uzmanlar, kaşıntının bütün bu değişimlerde ana unsuru teşkil ettiğini ve yayılmaya müsait bir gelişim gösterdiğini belirtiyor- lar. Bahar ve yaz mevsimiyle bir- likte yiyeceİclerde değişiklikler olduğuna dikkaıi çeken Aksoy. " Besin olarak yenen hermadde sistemik alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilir. Fakat bazı yiyecekler diğerlerine göre daha aJerjiktir. Besinin uzun zaman pişirilmesi, alerjenik özelliği azaltır. -Kızartılması ise yeni biı takım alerjenlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Besin aierjisi olan bir kişinin şi- kâyetleri her bahar mevsiminde poien v e diğer etkenler nedeniy- le daha da artış göstermektedir. Yani normalde dokunmayan, alerji yapmayan yiyeceklerde de alerji ile karşılaşilabilinir" diye konuşuyor. Peki bunca alerji çeşidine karşı vücudu duyarlı kişiler ne- lere dikkat etmeliler ya da nasıl tedavi edilebilirler sorusuna ise Dr. Meriç Aksoy şu yanıtı veri- yor: "Tedavide önemli olan şebebi ortadan kaldırmaktır. Öncelikle alerjenle olan her türlü temasa engel oiunmalıdır. Ruzgârlı günlerde bahçelerde, kırlarda dolaşmaktan kaçın- malı. gerekıyorsa alerjiyi geçı- ren ilaçlar( antihistaminik) alınmalı. Yine yağmur sonrası. toprak aierjisi olan kişiler için rahatsız edici olabilir. Eğer ba- har alerjisinden şikâyetçiyseniz rahatsızlığınızın derecesine ve yaşınıza uygun antihistaminik- ler aiabilirsiniz. Sulu pansu- manlar. steroidli kremler de kullanmak sizleri rahatlatacak- tır. Alerjik kişileri polenlerden korumak her zaman mümkün olmayabilir. Cilt problemlerinin yanında astım, saman nezlesi gibi hastaüklarda spesıfik aşı- larla yapılan hiposensitizasyon fayda sağladığı halde farklı bir mekanizma ile meydana gelen geç tip aJerjilerden polenlere bağb deri aleıjilerinde hipesen- sitizasyondan faydalanma çok sınırlıdır .Bu mevsimde hemen hemen bütün yiyecekler alerji yapma şansına sahiptir. Ama bu mevsime özgü çilek, doma- tes. patlıcan, bıber, kabak, sala- talık alerjiyi başlatmasa bile alerjik halîerde dikkatli yen- mesi gereken gıdalardır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear