25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 NİSAN 1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 800 bin Iraya • Ekonotni Servisi - Fatura verme zorunluluğunda 500 bîn lıra olan sınır 800 bin Hrayayükseltikii. Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin karan Resmı Gazete'de yayımlandı. Buna göre bugünden itibaren 800 bin liraya kadar fış verilebilecek. Liderler TOBB'de • EkonomiServisi-Türkiye Odalarvc Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlar Toplantısı bugün yapılacak. TOBB Başkam Rona Yırcalı'nın başkanlık edeceği loplantıya Başbakan Demirel ve çok sayıda bakan ile Mecliste grubu bulunan siyasi parti liderleri katılacak. ANAPlıderiMesut Yılmaz'ın ise mazeret bildırerek toplantıya katılamayacağı kaydedildi. 92'ye iyi başlangıç • ANKARA(Cumhuriyet)- Cari işlemler dengesi, dış ticaret açığındaki azalmanın etkisiyle ocak ayında fazla verdi. Cari işlemlerde geçen yıl ocakta 115 milyon dolar olan açık. bu yıl 109 milyon dolar fazlaya dönüştü. Merkez Bankası verilerine göre cari işlemlerdeki bu iyileşme tümüyle dış ticaret açığındaki düşüşten kaynaklandı. Devir yılan hikâyesine döndü, çalışanlar ortada TRT'nin vericileri hâlâ PTT'de Radyo-televizyon vericilerinin PTTden TRT'ye dev- ri tüm yasal zorlamalara rağmen bir yılı aşkın süredir gerçekleştirilemedi. Yasa gereği TRT kadrolarına ka- tılmalan gereken PTT verici personeli. mevzuat boş- luğunun giderilmesi için Başbakan Demirel ve bakan- lara başvurdular. HÜSEYİN ERCtYAS İZMİR - Radyo-televizyon vencile- rinin PTT'den TRT'ye devri "yılan hikâyesine" döndü. 3517 sayılı yasanın kimı maddelerini iptal eden Anayasa Mahkcmesi karannde öngörülmesinc karşın vericılerin TRTye devri gerçek- leşmedi. PTTye devredilen ve birtakım özlük haklanndan yoksun kalan çalı- şanlar, yargı kararlannm uygulanma- sını. vericilerle birlikte TRT'ye devre- dilmeyi bekliyor. Radyo ve televizyon verici istasyon- lan. 12.1.1989 tarih ve 3517 sayılı yasa uyannca personeliylc birlikte TRT'den PTT\edevredildi.'SHP.3517sayılı ya- sanın anayasaya aykın olduğu gerek- çcsiylc 10 Mart 1989'da Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. Anayasa Mahkemesi. 26.7.1990 tarihli Resmi Gazetc'de yayımlanan ve 26.11991 ta- rihinde yürürlüğe giren karanyla 3517 sayılı yasanın 1.2.3,4.6, 7, geçıci I, ge- çicı 2 ve geçici 8. maddelerini ıptal etıi. 3517 sayılı yasanın iptal edılen hü- kümleri ortadan kalkarken TRT'ye ail rady o ve telev izy on vencileri nin. bu ve- ricilerde görevli personelin PTTye devri dayanaksız kaldı. Aradan geçen bir yılı aşkın süre içinde nc venciler ne dc personeli PTT'den TRT'ye devredil- mcdiği gibi hukuksal boşluğu doldura- cak yasal düzenleme yapılmadı. ANAP iktidarı sonrasında ortaya çı- kan sorun. bugüne dck süregeldi. PTTye vericilerle birlikte devredil- melerivle birtakım özlük haklanndan yokiun kalan yaklaşık bin 500 TRT personeli. Ankara idare mahkemeleri- ne başvurarak pılot da\alar açtı. Tcmyiz edilmeycn mahkeme kararlannda personelin görevc başla- tılması. yoksun kalüığı tüm parasal haklann yasal faiziyle birlikte TRT Genel Müdürlüğü'nce ödenmesi ve öz- lük haklannın tanınması hükmüne yer vcrildi. Piloı da\alaraçan verici personelinin vekılliğını üstlenen Avukat Metın Günday. TRT Gencl Müdürlüğü'nc yaptığı 21.2.1992 tarihli başvuruda mahkeme kararlannm yerine getiril- mesi isteminı yineledi. Mahkeme ka- rarlannın uygulanmasını sürüncemede bırakan ya da engelleyen görevlilcr hakkında yasal yollara gidileceği belir- tilen başvuruya TRT Genel Müdür- lüğü'nün verdiği 27.2.1992 larihli ya- nıtta Özctle şöyle denildı: "Anavasa Mahkemesi karan ve ana- yasa hükmüne rağmen şimdıye kadar yasal boşluk doldurulmamıştır. Bu ge- lişmeler tamamen kurumumuzun inisi- yatifı dışında gerçekleşmiş ve gerçek- leşmektedir. 3517 sayılı kanun gereği devredilen tesislcrde görevli veya bu hizmetle ilgili personelin kadrolan ile birlikte PTTye de\ri sonucunda Tür- kıve Radyo-televizyon Kurumu'nun Kuruluş veGörev Yönetmeliğideğişti- nlmış ve dev redılen personelin kadro- lan ıptal cdilmıştir. Radyo-televizyon venci tesislen tekrarkurumumuzadev- redılmedikçe burada çalışan ve mahke- me kararlanna konu olan yüzlerce personelin kurumumuzda yapacağı hizmeı bulunmamaktadır.'" TRT Genel Müdürlüğü'nce 6.3.1992 tarihindc PTT Genel Müdürlüğü'ne gönderilen yazıdaysa daha önce proto- kolle devredilen bütün radyo-televiz- yon verici ve aktancılannın. tesisler ve donanımlann. her türlü ışlem ve işlenı belgelerinin en kısa zamanda kuruma devri istendi. Yeniden TRTyedevredilmelerini bcklcyen verici personeli. TBMM Baş- kanı Hüsamettin Cındoruk'a, Başba- kan Süleyman Dcmirel'e. Başbakan Yardımcısı Erdal İnönüye. Devlet Ba- kanı Cavıt Çağlar'a. Adalet Bakanı Seyfı Oktav'a ve Ulaştırma Bakanı Ya- şar Topçuya mahkeme kararlannı iliş- lirdikleri yazılar göndererek Anayasa Mahkemesi ve idari mahkeme kararla- nnm yerine getirilmesi için "yardımlan- nı' istediler. •PJT'den TRT'ye devredilecekleri günü bekleyen verici'personeli PTT'ye devredilmelerinin öngörüldüğü yasa tasansının incelendiği Anayasa Ko- misyonu'nda tümüyle karşı olduğunu belirten Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'yla, Anayasa Mahkemesi'nde ipıal karannın çıkmasını sağlayan baş- vuruyu yapan Adalet Bakanı Seyfı Okıayın konuyla yakından ılgilenece- ğine inandıklannı söyledi. Cavit Çağlar Tekstilde uyuşmazlık İşçiler "Çağlar zammı" istiyor BLRSA (AA) - Bursa'da 12 Fabnkada çalışan yaklaşık üç bin tckstil işçisi. geçen hafla Devlet Bakanı Cavit Çağlar'ın da onur konuğu olarak imzaladığı ve hisseda- n hulunduğu Çağlar grubundaki sözteş- menin aynısının kendilerine de uygulan- masını istiyor. Teksif Pilpt Şubesi Başkam Cahh Dur- sun, Tckstil İşverenler Sendikası temsilcile- rinin görüşmelerde yüzde 60 ücret artışının üzerine gkmadıklannı. bu yüzden göruş- melerin kesıldığını ve uyuşmazlığa gjdildi- ğini söyledi. Uyuşmazlık sonucu arabulu- cu atandığını belırten Dursun. "Sonucu bekliyoruz. Tekstil tşcisini enflasyonda ez- dirmek istemiyonız. Bunun y anındaçahşma ve iş güvenliğini de istivonız" dedı. Nergiz, Yfesim ve Aksoylar Fabrikası'n- da yapılan sözleşmede 4 bin tekstil işçisi- nc ilk altı ay içinde yüzde 80 arü 350 bin Bra, ikinci alü ay için ise yüzde 50 ücret artı- şı sağlanrruşü. Türk Yapı Ustalığının güzel bir geleneği vardır. İnşaatın çatısı çatıldığında, mutlaka bir bayrak dikilir ve bırakılır rüzgârın savurmalarına... Bu bir kıvançtır, coşkudur, hünerin paylaşılmasıdır... Bu duyguyu, bugüne kadar 600 bin yuvada yaşattık biz. Toplu Konutların, Uydu Kentlerin, Yuva Kredilerinin dostu olarak... Güçlü bankacılığın, güvenli geleceğin, y e n i p r o j e l e r i n s a h i b i o l a r a k . . . Yeni ekip ve yeni bankacılık anlayışımızla... Güzel Bir EMLAK BANKASI a h a U y g a r B i r Y a ş a m İ ç i n " İŞÇİNİN EVRENEVDEN ŞUKRAN KETENCİ Yenilir Yutulur mu ki?. Gündemde anayasa tartışması var. Çıkan haberlere şöyle bir göz attınız mı, tartışmalann çokdar bir çevre için- de yapıldığını gözlemliyorsunuz. Sınırlı bir uzman aydın grubundan başka, siyasal partiler, sendikaların dahi ilgisi çok zayıf. Anayasa dediğiniz de ne ki? Öyle yenilir yutulur mu? Baksanıza Kürtçe TVyayını tartışması anayasanın içeri- ğinın tartışılmasından çok daha önemli oldu. Kürtçe TV tartışmasının somut yaşamla bir bağı kuruimuş. Insanlar TV'nin düğmesini çevirdiklerinde ya Kürtçe yayın dinleye- cekler ya da dınleyemeyecekler. Doğal olarak bu somut sonucu insanlar hemen algılayıp kendi düşünceleri doğ- rultusunda olumlu ya da olumsuz tepki gösteriyorlar. Anayasa değişikliği tartışmasında toplumumuzda böy- lesine somut bir ilişki kurulamıyor. Anayasanın 12 Eylül'ün yasakçı kalıpları içinde kalması ile demokratik içerik kaza- ması arasında bir fark yok mu? Askeri ihtilal yönetiminin 1982 Anayasası taslağını ka- muoyunun sözde tartışmasına açtığı tarihleri anımsıyo- ruz. ilgili kurumların yazılı görüşlen, bir-ıki panel, toplantı, urkerek yapılan eleştiriler. Sendikal haklar bölümü için Türk-lş'ten biraz daha etkili bir kampanya. Sonuçta 1^2 Anayasası oylarımızın % 92si alınarak temel hak ve öz- gürlüklerle, siyasal, sendikal, demokratik örgütlenme ve yaşamın her alanında çok ağır, yasakçı bir düzeni getire- rek kabul edildi. Halk yığınları anayasa tartışmasının öylesine dışında kalmışlar, işçiler öylesine ilgi duymamışlardı ki anımsıyo- rum, tartışmalar sırasında soru sormak üzere dahi bir tek telefon çalmamış, mektup gelmemişti. Şimdi "ortada askeri ihtilal vardı, tek tek.insanlar ya da örgütler nasıl karşı çıkabilirlerdi ki" itirazı yapılabilir. Şüp- hesiz haklı, ancak ilgisizliğın açıklaması da değil. Çünkü ihtilalin daha korkulu ilk aylarında ışçilerin, örneğin kıdem tazminatları bir gecede budanıp önemli bölümü ile işve- renlerin kasalarına aktarıldığında işçiler duyarlılıklarını hiç değilse aralıksız telefon ve mektuplarla, çoğunlukla ad vermeseler de duyurmaya çalışmışlardı. Demek ki ülkemizde işçilerin kıdem tazminatlarına sa- hiplenme duyguları, bilinçleri, yaşamaları, çıkarlan ile somut bağ kurmaları anayasadan çok daha güçlüydü. İlgi duyulmasa da yaşamla somut bağ kurulmasa da te- mel insan haközgürlüklerini, gerçekdemokrasiyi, siyasal, sendikal ve her tür örgütlenme hakkını böylesine ağır ya- saklayan bir anayasaya % 92 "evet" oyu nasıl çıkmıştı? Bunu "insanımızın Osmanlı kültüründen gelen buyruğa boyun eğme alışkanlığı" ya da "askerlerin bir an önce git- mesini sağlama kurnazlığı" olarak açıklayan değişik yo- rumlar var. Bu tartışmayı biz uzmanlara bırakıp anayasa- ların içeriğine, insanımızın ve örgütlerin ilgisizliğı. duyar- sızlığı konusuna dönelim. Bir an için bir yazılı metnin insanların gerçek yaşamları ile doğrudan bir ilişkisi olmadığını da düşünebiliriz. Öyle ya gelişmiş demokratik ülkelerın anayasalarını şöyle bir incelediğimizde, hukukölçüleri içinde haklann noksansız, geliştirilmiş yer aldıklarını göremiyoruz. Ama gelişmiş de- mokrasilerde yazılı anayasalarda düzenlenmemiş temel hak ve özgürlükter, örgütlenme özgürlükleri bir sorunçık- madan kullanılabiliyor. Toplum yüzyıllar içinde hakları özümseyerek, bilincine vararak öylesine yaygın kullanıp sâhiplenmiş ki, bu hakları o ülkelerın hukuku ayrıca ana- yasada düzenleme gereğini duymamış. Bizdeki tabloda ise hem haklann yaygın kullanılması bi- lincinin varlığından söz edemiyoruz hem de çok daha kö- tüsü, bizim anayasalanmız çok ayrıntılı düzenlenerek, adeta bir iğne oyası gibi işlenerek haklann yasaklanması, bireyler ve örgütler tarafından kullanılamaması sağlan- mış. Bu nedenle de çağdaş demokratik bir toplumda bi- reyler için anayasa tartışmaları, yaşamlannı, haklarını pek fazla etkilemeyeceği için önemsizdir de bizde çok önemli olması gerekir. Aslında bizim de artık çağdaş, gelişmiş bir demokratik topluma aday olarak, yeni düzenlenecek anayasada ay- nntılı, müdahaleci yapıdan vazgeçmemiz gerekiyor. Sa- dece ayrıntılı düzenlemeler ile hakları yasaklayan yürür- lükteki anayasadan bu yasakları kaldırmamız önemli oluyor. Belki gelecekte biz de anayasa tartışmasına öyle fazla gereksinmesi olmayan çağdaş bir toplum düzeyine ulaşabiliriz. Bugün böyle bir lüksümüz yok. Bize yenilir yutulur bir şey gibi gelmese de anayasanın bu hali ile kalması ya da haklann kullanılması doğrultusunda demokratikleştiril- mesi, 12 Eylül'ün yasaklarından ayıklanması çok büyük önem taşıyor. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş'ten güçbirliği 1 Mayıs'la başlayan işbirliği gelişiyor • Kriştal-İş Sendikasrnın panelinde konuşan Türk-İş Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğlu, üç büyük konfederasyon arasında 1 Mayıs hazır- lıklanyla başlatılan işbirliğinin, çalışma haya- tındaki diğer sorunların çözümünde de sürdürü- leceğini söyledi. tş-Sendika Servisi - Türk-İş likte iş saatlcrinin düşürülmesi. Genel Eğitim Sekreteri Musta- fazla mesai uygulamalanna son fa Başoğlu. çalışma yaşamında >erilmesi, çalışma koşullaruıın veni hukuki düzenlemelerin iyUeştirilmesi, işgücünün mesle- vapılacağı bu dönemde. işve- ki eğitimlerle >eni teknolojiye uyumlu hale getirilmesi tarttşıl-renleri makul noktalara getire- cck bir mücadelenin başladığı- nı belırtcrek "Bu mücadeleden biz kârlı çıkacağız" dedı. Kris- tal-İş Sendikası'nca dün Sepet- çi Kasn'nda düzenlenen "Tek- nolojik gelişmeler, istihdam, iş giıvencesi, işsiziik sigortası" pa- nelinde konuşan Başoğlu. or- tak 1 Mayıs kutlamalan için anlaşan Türk-İş, DİSK ve Hak-lş konfederasyonlannın çalışma yaşamındaki diğer so- runlann çözümü için ortak harekeı edeceklerini belirtti. Başoğlu. kamu kesimi toplu iş sözleşmclerinin başladığına dikkat çekerek kamu kesimin- de ortalama ücretin 1 milyon 600 bin lira düzeyinde olduğu- nu. bu ücretin 4 kişilik bir ailc- nin geçinme ücreti olabilmesi için en az 4 milyon liraya ulaş- ması gerektiğıni bildirdı. KriNUil-İş Sendikası Gencl Ba^kanı İbrahim Eren. isıih- dam güvencesi getiren düzen- lemelerle birlikte işsiziik sigor- lasının bir an önce kurulmasını istediklerini belirterek, işsiz- iik sigortasında birikmiş fon- ların kaynak olarak değerlen- dirilebileceğıni söyledi. Eren, "ttknolojik \eniknnuvk' bir- ması gereken önlemlerdir" de- di. Panelde söz alan Prof. Metin Kutal yürürlükte olan yasalar- da yer alan. ihbar önelleri, kı- dem tazminatı. toplu işçi çıkar- malarda 6 aylık yeni işçi alın- ması yasağının. iş güvencesini sağlayıa tedbirler olmadığını. hazırlanan "iş güvencesi yasa tasansı" ile çağdaş iş güvencesi knterlerinin de Türk çalışma yaşamına gireceğini belirtti. Ekonomik ve sosyal sorun- lar çözümlenmeden işsiziik si- gortası kurulamayacağı yakla- şımını eleştiren Prof. Ali Güzel "Türkiye'de ekonomik sorunla- rın olması. işsiziik sigortasının kurulmasını engellemez " dedi. Güzel "Kıdem tazminatı işsiziik sigortasıyla birlikte yü- rûyebilir. Ancak. kıdem ta/mi- natınm. işcinin işyerinde sarf ettiği emek \e bağlılığm karşıiı- ğı olarak ele alınıp yeniden dü- zenlenmesi gerekiyor" diye konuştu. İşsiziik sigortası geti- rilirkcn. işçi ve işverenlere ek mali yükler getirilnıemesine dikkat edilmesini isteyen Gü- zel. işsiziik sigortasının ilk fi- nansmanının çeşitlı fonlarda birikcn 20 trilyon liravla karşı- lanabıleceğinı kaydellı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear