Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MART1992PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
^Jot değişikliğine tepki
Boğaziçi'nde
dekan istîfa ettî
tstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üni-
•vvrsıtcsi Fcn-Edcbiyat Fakültcsi Dekanı
f"rof. Dr. Yalçın Koç. fakültede "yasal
o»lmayan bir şckildc öğrencı noludeğişti-
râldiği" gcrckçcsiyle görevinden ıstifa et-
t i . Boğaziçi Üniversitesı Rekıörü Prof.
I3r. Ergiin Toğrol. konuyla ilgili soruş-
lıtırmaya başlandığtnı söyledi.
Prof. Dr. Yalçın Koç'un. istifasıyla il-
gâli olarak ünhcrsitedeki bölüm başkan-
lıklanna göndcrdiği yazı şöyle.
"Fcn-Edcbi>al Fakülıesi bün>esinde-
fci bir bölüm başkanlığına gönderilen bir
fiaks yazısının. rcktörlükten Ka\ıt İşleri
Ş u b c Müdürlüğü'ne gönderilerek, De-
kanlığın bilgisi dışında ve Fakûlte Yöne-
l i m Kurulu karan bulunmadan, yasal
olmayan bir şekilde öğrenci notudeğişti-
rildiği Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan-
Iıgı'nca tespit edilmiştir.
Bu durumda. 24 Ekim 1990 tarihinde
atandığım Fen-Edebiyat Fakültesi De-
kanlığı ve 23 Eylül 1991 tarihinde atan-
dığım Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür-
lüğü görevlerine devam etmem mümkün
değildir. Her ikı idari görevden de affe-
dilmemi isteyen ve konuyu aynntılı ola-
r a k inceleyen ve değerlendiren istifa
mektubumu Rektörlük Makaım'na arz
ctmiş bulunmaktayim.
Birlikte gerçekleştirdiğimiz çalışma-
lardaki katkılannız için teşekkürlerimi
saygı ve sevgilerimle sunanm.'"
Dekanın islifasının kabul edilmediği-
ni, olayın soruşturulrnasına hemen baş-
landığını anlatan Üniversite Rektörü
Prof. Dr. Ergün Toğrol, "Fen-Edebiyat
Fakültesi Dekanfnın bir öğrenci işle-
miyle ilgili şikâyetleri olmuştur. Öğrenci
işkmleri tamamen fakültelerin sorumlu-
luğu altındadır. Konunun rektörlükle
hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu konu-
da oluşturulan komisyon soruşturmayı
sürdürüyor. Suçlular belirlendiğinde ce-
zalandmlacaklardır" dedi.
Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Yalçın Koç'un isüfası. öğretım üye-
lerinin tepkisine neden oldu. "Acaba
değiştınlen başka notlar da var mı" so-
rusunun getirdiği tedirginliği yaşayan
öğretim üyelerinden alınan bilgiye göre,
dekanın istifasına neden olan olay, şöyle
gelişti:
"Yönetmeliğe göre dekanlıkça Kayıt
İşleri Müdürlüğü'ne zimmetli olarak
gönderilen notlar karnelere aynen işle-
nir. Herhangi bir not değişikliği ancak
ilgili öğretim üyesinin Fakülte Yönetim
Kurulu'na gerekçeli olarak başvurması
ve kurulun da bu başvuruyu onaylama-
sıyla mümkündür. Bu olayda ise ABD'-
deki öğretim üyesiyle yasal olmayan bir
biçimde temas kurularak kendisine bas-
kı yapılmış ve Fakülte Yönetim Kurulu
tarnamen devre dışı bırakılarak değiştiri-
len not. rektörlüğe bağlı bir birimde (Ka-
yıt İşleri Müdürlüğü) gizlice kayıtlara
işlenmişür.
Olaydaki diğer yolsuzluk. yasal gü-
vence altında olması gereken haberleşme
konusuyla ilgilidir. Fen-Edebiyat Fakül-
tesi"ne rektörlükçe hâlâ faks makinesi
verilmediğinden, tüm iletişim rektörlük-
te bulunan faks ile yapılmaktadır. Söz
konusu öğretim üyesinin ABD'den is-
men ilgili bölüm başkanına gönderdiği
bir faks, doğrudan bölüm başkanına gi-
deceğine kayıt işleri müdürlüğüne gön-
deriliyor, bir kopyası da notu değiştirilen
öğrencinin eline veriliyor.
Kanunsuz not değişikliği ve buna bağ-
lı faks olayı karşısında dekanın istifasın-
dan sonra iki dekan yardımcısı, enstitü
müdür yardımcısı ve üniversite yönetim
kurulunda bulunan fakülte öğretim üye-
si görevlerini bırakmışlardır."
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bugüne kadar sadece açıklama yaptı, icraat yok
PERPA perişandurumdaREMZİ GÖKDAĞ (İstanbul) - Tarih
24 Ağustos 1990. Basın mensup-
larını Belediye Sarayı brifıng
odasına çağıran İstanbul Büyük-
şehir Belediye Başkanı Nurettin
Sözen. yılan hikayesine dönen
PERPA konusunda önemli açık-
lamalar yapacağını söylemişti.
Sözen. o gün yaptığı açıklamaya,
"Bir yılı aşkın bir süredir bizler
için büyük bir sıkıntı ve üzüntü
ka>nağı olan PERPA sorununu
nihayet çözdük"sözleriyle başla-
mıştı.
Aradan iki yıl geçti. Nurettin Sözen bu
sürc ıçinde konuyla ilgili birkaç basın top-
lantısı daha yaptı. Her seferinde sorunun
çözümlendiğıni belirterek. yasadışı ilan et-
tiğı bınavı yasal konuma soktuklannı
sÖ>lcdi.
Büıiin iyiniyetli açıklamalara karşın.
düınanın cn gcniş tabanlı monoblok bi-
nası olan PERPA'da bir şey değişmedi.
4500 dükkânın bulunduğu çarşının ıssızlı-
ğı hâlâ sürüyor. Dev çarşının metal kapla-
malun paslanmaya dcvam ediyor.
Camlan kaplayan toz tabakası hergeçen
gün kalınlaşı>or. Kısaca PERPA herkesin
sîö/Ion önünde çürüyüp gidiyor.
Sadeceaçıklamavır
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
PERPA'nın yasal işlemlerinin tamamlan-
ması için çalışmalann devam ettiğini açık-
lamaktan başka bir şey yapamıyor.
Belediye yönetimı kendilerine 2 trilyon li-
ralık gelir sağlayacak bu binanın ruhsat
işlemlerini en kısa zamanda çözmek isti-
yor.
Şişli Belediyesi ise ilçesindeki bu dev
çarşıya ruhsat vermemekte direniyor.
PERPA esnafı ile bir söyleşi yapmak için
çarşıda bulunduğumuz bir sırada dev çar-
şının ıssız koridorlannda Şişli Belediye
Başkanı Fatma Girik ile karşılaşıyoruz.
Çarşıya üç yıldan bu yana ilk kez adım
atan Girik'e esnafın sorunlarını aktanyo-
ruz. Girik. önce ilk kezduyduğu bu sorun-
lar karşısında biraz şaşınyor. Çarşının
ruhsat işlemindeki gecikmelerin nedenini
soruyoruz Girik'e. Aldığımız yanıt da ol-
dukça ilginç ve şaşırtıcı. İlçedeki bu dev
çarşının ruhsatı hakkında bir bilgisi olma-
dığını belirten Girik, Büyükşehir Beledi-
yesi'ne dantşmamıa tavsiye ediyor ve
ekliyor: "Bu konuda bir şey bilmiyorum.
Zaten bu ziyaretimi sadece çarşıda kaç es-
nafın çahştığını görmek için yapıyorum.
Bu. çarşıya ilk gelişim."
Esnafkâhpolııyor
PERPA esnafı Fatma Girik'in bu açık-
lamaJan ile daha da kahroluyor. Şişli
Belediyesi'nin Büyükşehir Belediyesi ile
olan anlaşmazhğından dolayı ruhsat işle-
mini geciktirdiğine inanan esnaf. Başkan
Fatma Girik'in kendileriyle ilgilenmediği-
ni söylüyor.
PERPA'da halen 400 esnaf çalışıyor.
Çahşmayan dükkân sayısı ise yaklaşık
4000. Esnaf Karaköy'deki dükkânlann
kapanmadan çarşının işlerlik kazanama-
yacağı görüşünde. Bu konuda belediye ve
PERPA yönetiminin konuya çözüm geti-
recek bir projesi olmadığını belirten esnaf
görüşlerini şöyle dile getiriyor:
Mehmet İpekçi: Şişli Belediyesi buraya
ruhsat vermekte gecikiyor. Fatma Girik.
ilçesindeki bu dev yapının ruhsatından ha-
beri olmadığını söylüyor. Gecekondular-
dan haberi oluyor ama bu çarşıdan haberi
olmuyor.Bunu anlamak mümkün değil.
Bu güzel yapının en kısa zamanda faaliye-
te geçmesi için herkes elinden geleni
1987 \ ılının mart aymda dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından hizmete açüan PERPA her geçen gün biraz daha çürûyor.
yapmahdır.
Mehmet Ali Sivpslıoğlu: Bu çarşının üs-
tüne ölü toprağı serpilmış. Herkes bir
şeyler yapılsın diye bekliyor, ama kimse
bir şey yapmıyor. Karaköy'deki binalann
1988'de tahliyesi gerekiyordu. Ancak
bunca yıldır bu gerçekleştirilemedi. Büyük
bir kısmı tamamlanan bu dev çarşıya Ka-
raköy'deki esnafın da taşınmasını istiyo-
ruz.
Nezih Özsezen: PERPA'daki gelişme
diğer kooperatifleri de olumsuz yönde et-
kiliyor. Diğer kooperatifteki üyeler
PERPA'yı örnek göstererek koeperatifçi-
likten vazgeçiyor. Belediyenin Karaköy'-
deki ruhsatsız işyerlerine yaptınm
uygulaması gerekiyor.
Çarşıııınöyküsü
1986 yılında temeli atılan PERPA. Bed-
rettin Dalan'ın belediye başkanlığı
döneminde 8 mart I989'da Başbakan
Turgut Özal tarafından hizmete açıldı. Sö-
zen döneminde de çarşının 17 kasım
1990'da bir kez daha açılışı yapıldı. Çarşı»
nın yapımı sırasında arsalanna tecavüz
edilen iki kişiye 16 mılyar lira ödenmesiyle
sorun çözümlendi. Ancak ruhsat işlemi üç
yıldan bu yana tamamianamayan PER-
PA, dünyanın en büyük gecekondusu
olarak adlandınlıyor.
660 bin metrekjrelik kapalı alana sahip
olan 13 katlı PERPA'da 4500 işyeri 40 ki-
lometre uzunluğunda rampalı yollar. 36
asansör ve 24 yürüyen merdiven bulunu-
yor. Günde ortalama 150 bin kişinin
dolaşacağı çarşıda altı banka şubesi. bir
PTT merkezi, 24 lokanta, kafeteryalar.
kreş, sağlık merkezi. fuaralanı. karaİcol ve
mescit 24 saat hizmet verecek.
Erzincan'a
çadır
yetmiyor
AA (Erzincan/Ankara) - Erzincan Vali-
si Recep Yazıaoğlu, Erzincan'da halen
50 bin çadıra daha ihtiyaç bulunduğunu
söyledi. Yazıcıoğln, "Bu kadar çadın te-
min etmek şu anda mümkün değil, va-
tandaşlanmız az hasarlı olan evlerinde
oturmalıdırlar" dedi.
SHP Erzincan Milletvekili Mustafa
Kul, Erzincan'da kabaran göç psikoloji-
sini sakinleştirmek ve kenti hayalet şehır
olmaktan kurtarmak için devletin, böl-
genin sorunlanna acilen sahip çıkması
gerektiğini söyledi.
Kul, Devlet Planlama Teşkilatı'nm
bölgeye gelerek etüt yapmasını ve arka-
sından da istihdama yönelik yatınmlan
gerçekleştirmesini istedi.
Mevcut hasann 6 trilyon lira dolayın-
da bulunduğunu bildiren Kul. Erzincan-
lılardan 1991,1992 ve 1993yıllanndaait
vergi alınmaması gerektiğini, bu öneriyi
hükümete götüreceklerini de ifade etti.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Er-
zincan depremiyle ilgili olarak Meclis
araşürrnası açılmasını istedi.
Ecevit ve DSP milletvekilleri ile 9
ANAP'lının da imzaladığı önergede.
"Depremlerin zararlannın azaltılması
konusunda ahnabilecek tedbirleri ortaya
koymak ve Erzincan depreminde yıkılan
binalann incelenerek mevzuata uygun
yapılıp yapılmadığını ve yıkılma sebeple-
rini acıkhğa kavuşturmak, bu konuda
\arsa sorumlulan belirleyip haklannda
gerekli işlemin yapılmasını sağlamak
üzere Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz" denildi.
Erzincan'daki depremde enkaz alündan
9 gün sonra sağ olarak kurtanlan Ner-
can Eraslan adlı hemşire. dün uçakla İs-
tanbul'a getirildi. Erzurum Araştırma
Hastanesi'nde bacaklanndan bir ameli-
yat geçiren Nurcan Eraslan, dün akşam
Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi acil cerra-
hi yoğun bakım ünitesine yatınldı. Servis
doktorlan Nurcan Eraslan'ın iki ayak
bileğinde dolaşım bozukluğu olduğûnu
ve böbrek yetmezliği bulunduğunu be-
lirttiler.
Kozlu'da
kuyular bugün
açılıyor
ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Türki-
ye Taşkömürü Kurumu'na bağlı Kozlu
Müesseseşi Incirharmanı ve İhsaniye.iş-
letmelerinde 3 mart 1992 akşamı meyda"-
na gelen grizu faciasırun ardından kapa-
tılan ocakjar bugün saat 08.00'den sonra
açılacak.
Ocaklardan pis hava çıkışının sağlan-
dığı Ali Soydaş, İncivez ve İncirharmanı
kuyulannın kapatılan ağızlan açıldıktan
sonra' önce bütün hava emici pervaneler
çalıştınlacak. Ocak içinde biriken pis
gazlar dışan atıldıktan sonra sürekli gaz
örneği alınarak değerlendirme yapıla-
cak. Abnan örnek sonucunda tehlikeli
gaz oranın tehlike smınrun altma indiğı
saptanırsa ocaklara girilecek. Bu işlem-
ler sürerken ocaklara temiz hava girişi-
nin yapıldığı Uzunmehmet 1 ve 2 numa-
ralı kuyular ile Yeni kuyu da açılıp
ocaklara temiz hava pompalanacak.
Ocak ağızlannın açılması sırasında
meydana gelebilecek herhangi bir patla-
maya karşı kuyu çevresinde oturan va-
tandaşlar uyanldı.
Adli Tıp Enstitüsü, nesebi gayri sahih çocuklann babalannı bilimsel bir kesinlikle saptamaya hazırlanıyor
Babalık davası: Adaleti bilinı sağlayacak
Yazlık giysi 7 milyon
tstanbul Haber Senisi -Etiler Lions
Kulübü, Korunmaya MuhtaçÇocuklar
Vakfı yararına bir defile düzenledi.
İstanbul Svvissotel'de Mondi firmasırun
1992 ilkbahar-yaz kıyafetlerinin
sergilendiği defilede Almanya'dan
getirilmiş 160 kıyafet. konuklann
beğenisine sunuldu. Canlı, cıvıl avıl
renklerden oluşan alun işlemeli safari
kıyafetler, 3,5-7 milyon lira arasında
fiyatlarla satışa sunuldu. Mondi
mağazasının 1. yılı nedeniyle ayn bir
önem kazanan defilede Mondi
firmasının Alman Genel Müdürü
Rehminder de defıleye katılarak bir
teşekkur konuşması yaptı.
(Fotoğraf:ALl ÖZ)
Karaca kalp krizi
geçirdi
• CLMHLRİYET(Adana)-Sahip
olduğu özel ağaç koleksiyonuyla
iilkernizdcilk kez Birleşmiş Milletler
Teşkilatı'nın çevre ödülünü alan
Hayrcttin Karaca. konferans vermek
üzercönccki gün geldiğiAdana'da kalp
krizi geçirdi. Çukurova Üniversitesi
Sosyal Tesislcri'nde önceki akşam
vcrilcn iftar yemcği sırasında aniden
rahatsızlanan ve Tıp Fakültesi Balcah
Hastanesi acil servisine kaldınlan
Hayrcttin Karaca, 15 saat yoğun
bakımda tutuldu. Dün sabah durumu
düzelen Karaca'nın rahatsızlanması
üzerineiptal edilen "Türkiye'nin doğal
zenginlikleri, korunması veerezyonu"
konulu konferans da ileri bir tarihe
ertelendi.
TAYFUN GÖNÜLLÜ (İstanbul) - İzmirli bir kadm. altı yıldır çocuğunun
babasını kanıtlamaya çalışıyor. 1987 yılmda açüğj ilk babalık davasını
1990"da kazandı. Karşı tarafın itirazı üzerine açılan temyiz davasını ise
. kaybetti. Çalmadık kapı bırakmadı. Umudu şimdi Adli Tıp Ensti-
tüsü'nde. Mücadelesini hâlâ sürdürüyor.
Bir doktorla ilişki kurmuştu. Hamile kal- mümkün olmadı.
dı. Bu arada evlilik hazırhklanna başladılar.
Ama doktor kadını 6 aylık hamileyken terk
ettı. Çocuk babasız dünyaya geldi. Şimdi 6
yaşında. Kısa bir süre sonra okula başlaya-
cak.
İzmirli kadının başına gelen olay Tür-
kiyc'de sık sık yaşanıyor. Pek çok anne gibi
bu kadın da çocuğunun, hukuk terimiyle
"nesebi gayri sahih", yani soyu belirsiz ol-
masını engelleyemiyor.
Atasoy'aınektep
Yargıtay Genel Kurulu'na kadar yansı-
> an da\ ada sadece bir hakkı kaldı. "Mahke-
meye kesin delil sunmam gerekiyor" diyor.
İlişki kurduğunda 26 yaşındaymış. Şimdi ise
32. Aradı, taradı, sonunda İstanbul Ünker-
silesi Adli Tıp Ensütüsü Müdürü Prof. Dr.
Sevil Atasoy'u buldu. Başından geçenleri
profesöre bir mektupla şöyle anlattı:
"Sayın Prof. Dr. Sevil Atasoy,
Ben üniversitesi tıp fakültesi.... teknis-
yeni olarak görev yapmaktajam bir
doktorla ilişkim oldu. Bu ilişkiden bir kız
çocuğumuz dünyaya geldi. Fakat ben 6 ay-
lık hamileyken ve evlilik haarkklan içinde
olmamıza rağmen kızımm babası beni terk
etti. Bu durum benim için çok zor günlerin
başlangıcı oldu. Sürekli tehdit ediliyordum.
Bunun yanı sıra hakkımda soruşturma açı-
Tüm zorluklara, özellikle çok büyük teh-
ditlere rağmen 1987 yılında kızımın hakkını
aramak için babalık davası açüm.
Mahkeme 1990 yılında bitü ve ben kazan-
dım. Adaletin yerini bulduğunu sanıyor-
dum. İkinci temyizde, Yargıtay'ın karan
bozması benim için çok büyük yıkım oldu.
Bu karara iüraz edip tekrar dava açarak
temyize göndermek zorunda kaldım. Yargı-
ta> Genel Kurulu'nun karan yine benim
için çok büyük yıkım oldu...
Bunu kanıtlamanın mutlaka bir yolu ol-
duğuna inanıyorum."
lıp hasıanedeki görevime son verildi. Fakat
kızımın babası görevine devam etti. Benim
için gerekçe olarak disiplin kuruluna aykın
ve iffetsiz bir hayat sürdüğüm gösterildi.
Ben yıllardır iffetsiz bir hayat yaşamadığı-
mın, bir insanı çok sevdiğimi, sevdiğim bu
ınsanm çocuğunu dünyaya getirdiğim için
bu derece aşağılanmayı hak etmediğimin
mücadelesi ıçerisindeyim. Fakal ne yaaktır
ki, gerek hastancmiz disiplin kuruluna. ge-
rekse Yargıtay'daki üyelere bunu anlatmak
İzmirli kadın 24.2.1992 tarihinde yazdığı
bu mektupta birçok yere başvurarak çözüm
yollan aradığıru \e sonunda Prof. Atasoy'a
ulaşüğını anlatıyor. Sorular soruyor
"Doku testinin kesin sonuç verdiğini söy-
lediler. Bu testi nerede yaptırabilirim? Zaten
benim. mahkemeye kesin sonuç veren bir
test olduğuna dair belge sunmam gerekiyor.
Yoksa mahkemeyi kaybedeceğiz...
Bu konularda beni aydınlaür ve yardımcı
olursanız kıam ve ben size ömür boyu min-
nettar kalacağız..."
Atasoy'un bu mektuba dört gün sonra
yazdığı yanıt. İzmirli kadını çok sevindirdi.
Artık elinde mahkemeye sunacağı bir karut
var.
Prof. Atasoy, mektubunda özetle şöyle
diyor:
Genetikişaretter
"Günümüzde adli sereloji laboratuvann-
da kullanılmakta olan teknik yöntemlerin
hiçbiri, DNA parmakizi yöntemi dahil, bir
erkeğin belirli bir cocuğun babası oldugunu
yüzde 100 doğrulukla saptayabilecek düzey-
de değildir.
Bu nedenle Almanya. ABD ve Japonya
gibi ülkelerin mahkemeleri, babalık tayinkri
yapmakla yükümlü laboratuvarlann anne.
çocuk ve erkeğin kanında birçok genetik işa-
retlerin incelenebilmesini şart koşmaktadır.
Anatomik ve fızyonomik açıdan gerçekleşti-
rikn benzerlik muayenelerine ise bilimsel
kriterlere dayanmadığı ve sübjektif olabile-
ceği nedeniylc ııibar edilmemektedir. Kan
ömeklerinde çok kapsamlı geneük işaretler
aranmaktadır.
Kanaatimize göre, baba, çocuk ve anne-
den alınacak kan ömeklerinde. yukanda adı
geçen genetik sistemlerin her birinde yer
alan teknik olanaklar elverdiği ölçüde çok
sayıda geneük işaretler incelenmelidir...
Adı geçen geneük işaretlerin büyük bir
bölümü İstanbul Üniversitesi Adlı Tıp Ens-
titüsü'nde incelenmekte ve bunlann Türkiye
toplumunda rasuanan fenoüp frekanslan
gözönüne ahnarak olasılık hesaplamalan
yapılmaktadır."
Ozetini aldığımız bu mektup, İzmirli ka-
dının avukaü tarafından mahkemeye sunu-
lacak Mahkeme. kanıtı ycrinde bulursa
anne. baba. çocuk ensütü\e gelecekler.
Babafekdavafan
Enstitünün yeni işlevinden önce Atasoy'-
dan babalık davalanrun nasıl yürüdüğüne
ilişkin bılgi aldık.
Adli Tıp Kurumu'nun 5. İhtisas Kurulu
anne. çocuk ve şüpheli erkeğe ait kan grubu
sonuçlannı inceleyerek. aynca 4 yaşından
gün almış olmak kaydıyla çocuk ve babanın
yüz ve vücudunda benzerlik muayenesi ya-
pıyor. Şüpheli erkeğin biyolojik baba olup
olmadığına dair raporu ilgili yere veriyor.
Çocuğun anneden almadığı geneük işa-
retleri babadan almış olduğu prensibine
dayanılarak yapılan değerlendirmede. kan
gruplan gözönüne alınarak verilen Adli Tıp
raporunda, erkeğin baba olamayacağj bildi-
rildiğinde bir sorun yok. Ama baba olabile-
ceği ifade edilirse. erkeğin hâlâ gerçek
biyolojik baba olmama olasıhğı var.
Son yıllarda Adli Tıp Kurumu'nun şüp-
heli babanın kan gruplan açısından baba
olabileceğini. ama çocuk ile babanın birbıri-
ne fızyonomik açıdan benzemediğini kay-
dettiği raporlan değerlendiren mahkemeler
davalan "babadır" diye sonuçlandınyor.
Ancak Yargıtay, "fıziksel muayenede ben-
zerlik görülmemişür" bulgusuna dayanarak
bu kararlan bozuyor. Bununla birlikte,
Prof. Atasoy. benzerlik muayenesinin dün-
yanın hemen her ülkesinde terk edilmiş bir
yöntem okluğunu ve her çocuğun mutlaka
babasına benzemesi gerekmediğini de açık
olarak ifade ediyor.
Babalık tayinleri ile ilgili Adli Tıp'tan çı-
kan raporlarda baba için "olabilir" veya
"olmayabilir" deniyor. Ama her iki rapor
da içlerinde hem "olabilir"i. hem de "olma-
yabilir"i taşıdığından. babalık tayini biraz
da yargıan vicdanına kahyor. Böyle olunca
da geriye dönülmesi olanaksız, ömür boyu
sürecek olaylar dizisi başlıyor. Miras dava-
lanyla ölumden sonra da sürecek mağduri-
yetler sözkonusu oluyor.
Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Atasoy,
beş yıllık cabşmalan sonucunda, tüm altya-
pılannı tamamladıklannı belirterek. "Arük
babalık tayinlerinde yeni bir teknik uygula-
mak için hazınz" dedi. Atasoy, Barolar
Birliği'nîn, mahkemelerin ve ilgili kişilerin
bu gelişmeye dikkat etmelerini istedi.
"istanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü
o'arak, Türk adaletinin bu önemli boşluğu-
nu doldurmak üzere 1986 yıhndan bu yana
yürüttüğümüz çalışmalarla, selüloz aselat
elektrofores tekniği kullanarak polimorfık
özellik gösteren bir dizi alyuvar enziminin ve
serum proteinlerinin Türkiye popülasyo-
nundaki gen frekanslanru saptamaya çalış-
tık.
Böylelikle ender fenoliplerin rastlanma
sıklığını ortaya çıkartarak, gerek babalık be-
lirlemelerinde, gerekse kriminalisük açıdan
kan ve diğer vücut sıvılannın oluşturduğu
lekelerin kime ait olduğunun saptanmasın-
da ileri ülkelerin düzeyine ulaşmaya çalış-
tık."
Prof. Atasoy, tüm geneük işaretlerin bir
arada inoelcnmesinde şu sonuca vanlabile-
ccğini belirtiyor:
"Anne, çocuk ve şüpheli erkekte lüm bu
genetik işaretlerin bir arada incclcnmcsi so-
nucunda, erkek hakkında 'baba olabilir'
sonucuna vanldığında, gerçekte baba olma-
dığt halde, baba olabilir yanılgısına vanlma
olasılığı onbinde bire düşecektir. Genetik
testlerimiz sonucu olayı on binde bıre indir-
gediğimizden, bir kadın için teorik olarak
mümkün, ama pratik olarak mümkün ol-
mayan noktaya geliriz. Yani, bir kadının 10
bin kişi ile ilişki kunnası gerekir ki, o kişi ba-
bası olmasın. Bu da mümkün değil."
Dikkat edilecek olursa, bütün bu sistem-
lerin incelenmesi sonucunda bile. kişinin
çocuğun babası olduğûnu yüzde 100'e va-
ran bir doğrulukla ve hiç yanılma payı
olmaksızın söylemek hâlâ olanaksız." Baba-
sı olduğu' değil. "babası olabilecegi' şeklinde
bir ifade kuüaralmaya devam edilecek. Ama
Almanya, ABD ve Japonya gibi teknolojik
açıdan ileri ülkelerin mahkemeleri. Atasoy'-
un belirtüği sistemin incelenmesini gerekli ve
yeterli buluyor.
"Kişinin baba olabilecegi değil de. gerçek-
ten ve yüzde 100 doğrulukla babası olduğû-
nu söylemek ileride mümkün olabilecek
mi?"
"DNA parmakizi denilen bir yöntemle
anne, baba ve çocuğun hücrelennin çekir-
dekleri içersindeki genetik bilginin incelen-
mesi sonucunda böyle bir değerlendirme
yapmak mümkün olabilecekür. Dünyanın
belli başlı merkezlerinde, bu arada yine ens-
titümüzide bu amaçla araşürmalar yürütül-
mektedir. Hatta bin İngiltere'de. diğer ikisi
ABD'deki üç davada DNA parmakizi bul-
gulan tek kanıt olarak değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte çekirdekten DNA mole-
külünün izolasyonu ve bunu izleyen basa-
maklarda başvurulan çok sayıda işlem
sırasında bazen hatalar yapılabileceği orta-
ya çıküğından, arük mahkemelerce yargıya
varacak tek karut olarak kullanılmaması ge-
rektiği görüşüne vanlmıştır. Ancak ileriki
yıllarda teknik uygulamalardan kaynakla-
nan bu sorunlar da ortadan kaidınldığında
tek bir deneyle aradığımız yaruta vüzde 100
doğrulukla varabilecegimiz açıktır."