25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 MART1992 PA2ARTESİ EKONOMI BüRSA NOTLARI Mart sendromu yaşanacak mı ? ABDLRRAHMAN YILDIRIM Borsa için çok karamsar geçen ve 4 şu- batta ekonomiyi daraltıa kararlann alin- dığı 1988 yılı şubat ayı hariç tutulduğunda Endeks her şubatta yükselmiş. Çünkü şu- bat ayı, şirket kârlannın açıklandığı, te- mettülerin belli olduğu bir ay. Kâr ve te- mettü konulannda içeriden bılgi edinerek haksız ticaretin (insider trading) en yaygın şekilde yapıldığı şubat aylan borsa için canh, mart aylan ise bu canlılığı izleyen dü- şûş ayı olmuş. Gende bıraktığımız bu yıhn şubat ayın- da Endeks bütün gelenekleri yıkarak yüzde 25.61 ile tarihinin en büyük aylık düşüşünü yaşadı. Neden? Bunun nedenini bulmak için önce borsa- nın çıkış etkenlerine bakalım. Borsa sözle yûkselmişti. Çiller'ın bakan olduğu gün "Enflasyon ve faizler düşecek, devalüas- yon yapılmayacak, borsa yükselecek" açıklaması uzerine borsa günlerce tavan yaptı ve 3200 puandan bir solukta 4500 puana vurdu. Kasım ayındakı bu sert çıkı- şı, aralık ve ocak aylanndaki yumuşak yükselışler ızledı. Borsa üst üste üç ay prim yaptı. 3 ayda Endeks 2747den 4926">a yükseldi ve yüzde 80'e varan bir çıkış ger- çekleştirdi. Borsada yaygın kanı isecanlılı- ğın şubatta da süreceğı yönündeydi. Ama gecen yıllardaki eğilımin paralelinde mart ayından kimse umutlu değildi. Böyle olun- ca elini çabuk tutanlar teknik analizlerin sat sinyaline uyarak satışa geçtiler. Dolann çıkışı ve para piyasasmdaki sıkışıklık da bunun ûzerine tuz biber ekü. Ve şubat bor- sanın en kara ayı oldu. Borsanın her yıl ocak-şubattaki mevsimlik çıkışı erken baş- layıp erken bitmişti. Martta ne olur? Bugünlerde borsa literatüründe sık sık geçen martın vergi ayı olmasının bence his- se senedi fiyatlanyla hiç ilgisi kalmadı. Bu deyim piyasanın geçmişinden miras kal- mış. Martta gelir vergisinin ilk taksidı öde- niyor. Geçmişte hisse senedi yaünmcılan- nın büyük bölümü emeklilerdi ve bir ölçüde varlıklı kişilerdi. Bugünkü borsa yatınmasının yapısı ise tamamen değişmiş durumda. Yatınmci kitlesinin hemen he- men tümü oyunculardan, spekülatörler- den oluşuyor. Bankalarda ve aracı kurum- larda çalışanlar, döviz ve altın işi yapanlar kalmış borsada. Hisse senedini satarak ver- gı ödeyecek yatınma sayısa belki bir elin parmaklan kadar değil. Ama genel olarak piyasada bir mart sendromu var. Acaba bu sendromu bu yıl da yaşayacak mıyız? Faizlerin durumu Bence Hayır. En azından geçen yıllardaki kadar borsa düşmeyecek, tabii önemli bir si) ası ve ekonomik gelişme olmazsa. Borsa kronık mart düşüşünü bu yıl erkene aldı, Şubat ayında bunu yaşadı. Televizyondaki "Ekonomi Dosyası" programında da söy- lediğimiz gibı Merkez Bankası'nın dolara karşı tavn önümüzdeki günlerde daha da sertleşebilir. Bu sertleşme, piyasadaki para darlığını arürabilir ve faiz oranlannı yeni- den yükselme eğilımine sokabilir. Çarşam- ba günü açıklanacak şubat ayı enflasyon rakamının da yüzde 7 dolayında çıkması bekleniyor. Enflasyondaki bu yükselme de faizlerde artık düşüş eğiliminin durmasına ve yenıden yükselişe geçmesine etkı yapa- bilir. Tabi bunlar borsa için olumsuz geliş- meler. Ama şubattaki yüzde 25'lik düşüşü de unutmamak gerekiyor. Bundan sonra hisse senedi fıyatlannda meydana gelecek önemli düşüşler. alıcılan devreye sokabilir. Alıalann gelmesiyle Endeks kaybettiği pu- anlan kısmen de olsa toplayabilir. Market Maker Şubat düşüşü ve borsadaki istikrarsızbk bir kez daha ortaya koydu ki market ma- kerlar olmadan. kurumsal yatınmcılar gir- meden halkın borsaya gelmesi, aleyhine sonuçlanıyor. Kamu Ortaklığı İdaresi, elindeki hisseleri direkt halka satacağına, bir yatınm fonu veya yatınm ortaklığı kur- sa ve onun belgelerini halka satsa daha iyi değil mi? Hem de borsada market makerlık yapar. Yoksa borsa spekülatörlerin yeri ol- maktan kurtulamayacak. Karslı, hem öğretmenlik hem de öğrencilik yapıyor Mnharrem Karslı'nın evde yakınlanyla yabancı diUerde konuştuğu söyleniyor Borsanın eski başkanı Muharrem Karslı Igınç kişiliğiyle tanınır Borsa başkanlığı zamanında dünya borsalannın çoğunu gezdi, kitap yazdı. Başkanlıktan aynldık- tan sonra da aracı kurum sahıbi oldu. Bor- sa dışında şırketleri olan Karslı. kısacası patron. Üç dil biliyor, hatta pnu yakından tanıyanlar evde yakınlanna İngilizce hitap ettiğıni. karşısındakinin Almanca, Fran- sızca veya Arapça cevap vermesini istediği- ni aktanrlar. Karsh'nın bugünlerde yaptığı ise aynı okulda hem öğrencilik hem de öğ- retmenlik. Nasıl oluyor demeyin. Bal gibi oluyor ışte.İş Bankası'nın menkul değerler müdürlüğünü yıllarca yapmış, borsanın kurucu başkanı olmuş, bu konuda bir de kitap yazmış kişinin sermaye piyasası uze- rine ders vermesi gayet normal. Ilginç olanı yine aynı okulda, ders verdiği kişiler ara- sında aynı zamanda öğrenci olarak yer alması. Iktisat Fakültesi mezunu Karslı ay- nı fakültenin iktisat bölümünde yüksek li- sansını yeni tamamladı. Şimdi doktora sınavına hazırianıyor. Sınavı kazanırsa te- zini verecek ve doktor olacak. Böyle öğren- ciye ne denilebilir ki. İnşallah ögrencileri- nin karştsında başansız kalmaz. Ekmek finnı sahibi Bekâr, Romanya'nın sanıldığı gibi olmadığını söylüyor ğiP g *Romanya'dayatırım cazip değiAA (Bükreş) - Demokrasiye geçişiyle birlikte yabancı yatırımcıla- nn iyi pazar olarak kabul ettikleri Romanya'da yatırımın, bek- lendiği kadar cazip olmadığı söylendi. Serbest pıyasa ekonomisini uygulama çahşmalannı başlatmasıyla birlikte yaban- cı yatınmlann hızla arttığı Romanya'da. ikinci sermayeyi bu ülkeye getiren ve baş- kent Bükreş'te "Ekmasan Fabrica De Pii- ne" adlı bir ekmek fabrikası kuran Kemal Bekar adlı Türk, Romanya'da yatınmın göründüğü kadar cazip olmadığını söyledi. Bekar, kendisinin Romanya'da işyeri aç- masından sonra Rumenlerin gösterdiği ilgi ve yardımın 1-2 ay sürdüğünü, ancak daha sonra kendilerini dışladıklannı öne sürerek şöyle devam etti: "Biz. Romanya'ya 400 milyar ley serma- ye getirdik. Ama onlar, bir kira olayı için ekmek fınnımızın kapısına kilit vurdular. Bunu yapan devlet sektörü. yani belediye. Bizim belediye ile yeni imzaladığımız ve 1 yıl süreli kira kontratımız var. Buna göre bizim yılda 200 bin ley kira^vennemiz gere- kiyor. Ancak geçen gün gelen bir yazı ile belediye bizden 4 milyon ley kira. bu yet- mezmış gibi bir de dükkânın bulunduğu y ol için metrekaresı 16 le>den yıpranma parası ıstediler." Fınn sahibi Bekar, bu istekleri yerine ge- tirmediklenni. gerekli makamlara başvur- duklannı, ama yine de bir sonuç alamadık- lannı bildirerek "Onlar da sonradan gelip fınnı kapattılar. Kalan ekmekleri sattırma- dılar. Camlanmızı kırdılar, elektriğimizi, suyumuzu kestıler. Bunu yapan devlet sek- törü" dedi. Kemal Bekar, yabancı yatınm- cılar adına, Rumen yetkililerden her şey- den önce can ve mal güvenliği istediklerini' de kaydetti. Romanya'da temaslarda bulunan TESK yetkilileri ise bu tür sıkıntılann tüm ülkelerde meydana gelebileceğini, ancak^ Romanya^da yeni başlayan demokrasiye geçişte bu sorunlann daha sık yaşanabile- ceğini söylediler. Türkiye Terzıler Federasyonu Başkanı ve Romanya'da ıncelemelerde bulunan TESK Heyeti Başkanı Bakı Topçu, Türk işadamlannın ülkede karşılaştıklan so- runlar için Rumenlerin bakanlık bünye- sinde bir masa oluşturabileceklerini, böy- lece sorunlann daha kolay çözümlenebile- ceğini bildirerek şunlan kaydetti: "Bu arkadaşımızın çektiği sıkıntılann yanında burada iş kuran ve hayatlanndan çok memnun olan esnafımız da var. Buna bakarak tüm yaünmalann sıkıntılan var diye bir genelleme yapmamalıyız." Rumen Ticaret Bakanlığı'ndan bir yet- kili de bakanlık olarak ekmek fınnı sahibi Türkten özür dileyerek. "Bu sorunun üze- rine ısrarla gidıp yapılan hatalan kısa za- manda düzelteceğiz. Kanunlan çalıştıraca- ğjz. Ancak şu anda da ilişkiler yolunda git- sin, sorun çıkmasın diye uğraşıyoruz" dedi. Bakanlık yetkilisi, Romanya'nın bir ge-~ çiş dönemi yaşadığını, zamanla bu sorun- lann ortadan kalkacağını da bildirdi. Romanya'da bugün 834 adet Türk işyeri bulunuyor. Bu ışyerlennden 80'ini ekmek fınnlan oluşturuyor. Öte yandan, bir süre önce döviz uzerin- deki tüm sınırlamalan kaldırarak kambiyo sistemini serbestleştıren Romanya Merkez Bankası National Bank. vatandaşlann sa- tın alabileceği döviz miktanna sınırlama getirdiğıni açıkladı. Aynca Rumenlerin al- dıklan döviz miktan da pasaportlanna iş- lenecek. Romanya Merkez Bankası tarafından yapılan yeni düzenleme çerçevesinde, Ru- menler yılda en fazla 50 bin ley karşılığı dö- viz alabilecekler. Bu ise şu andaki kur üze- rinden bir Rumenin yılda en fazla 200 do- lar alabilmesı anlamına geliyor. 50 bin ley ise ortalama bir işçinin 5 aylık maaşına te- kabül ediyor. Yetkililer, bu sınırlamanın. Romanya'- nın içjnde^bulunduğu döviz darboğazı denlyle getirildiğini belirttiler. Liderler TV'de canlı olarak yayımlanan açıkoturumda enflasyonu tartıştı Demirel: Enflasyonun beli kırılacak(Baştarafi 1. Sayfada) Demirel ile Inönü, hükümetin henüz üç ay- hk olduğunu, seçim bildirgelerinde yer alan vaatlerin, tek başlanna iktidar olama- dıklan için koalisyon hükümetini bir so- rumluluk altına sokmayacağuu belirterek muhakfetin hücumunu savuşturdular. Tartışmada belki de en çok merak uyan- dıran konu, şubat ayı enflasyon rakamı- nın ne olacağıydı. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller'in şubatta enf- lasyonun yuzde 7 dolayında gerçekleşece- ğini açıklaması, açıkoturumda muhalefe- te büyük bir koz verdi. Yılmaz, Erbakan ve Ecevit ocak ayındaki yüzde 11 'lik ra- kama şubatta yüzde 7'nin eklenmesiyle, ilk iki ayhk fıyat artışının yüzde 20'yi bula- cağını, altı aylık enflasyon hedefîne iki ay- da ulaşıldığını, yıl sonu için öngörülen yüz- de 42'lik rakamın gerçekleşmesinin müm- kün olamayacagını savundular. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Sara- coğlu'nun bir süre önce, "Böyle giderse enflasyon düşmez" şeklindeki açıklaması da muhalefette yer alan partilerce sık sık iktidara karşı kullanıldı. Ama Merkez Bankası Başkanı'nın önceden beri savun- duğu ve özel sektörün de üzerinde görüş birliğine vardığı, Merkez Bankası'nın ba- ğımsız olması, kontrolsüz para basımınm önlenmesi konusuna ne iktidar ne de mu- haiefet hiç dikkat çekmedi. öyle ki, Uğur Dündar'ın ikinci turda, "Enflasyonu dü- şürmek için ekonomik anayasa gerekli midir" sorusuna konuşmacılar açık ve net bir yanıt veremediler. Ekonomik anayasa- nın belkemiğini oluşturacak ve enflasyo- nu aşağıya düşürmede en etkili araç ola- rak kullanılabilecek bağırasız bir Merkez Bankası ile kontrollü bir para kullanımı, böylelikle tartışma dışı tutuldu. Açıkoturumda tnönü'yle Demirel sa- vunmada iken Ecevit, Yılmaz ve Erbakan hep hücumdaydılar. özellikle Ecevit, or- taya koyduğu rakamlar ve kullandığı eko- nomik terimlerle konuya hâkimiyetini gös- terirken, hükümetin ilk 100 günü muha- lefeti eleştirmekle geçirdiğini kaydetti ve enflasyonu düşürme fırsatını kaçırdığını söyledi. Ecevit, "Ekonomistler ve iş dün- yasınca da paylaşılan görüşü şu cümleyle dile getirdi "İlk 100 günde bu cesareti gös- teremeyen ve bu fırsatı değerkndiremeyen iktidarın, bundan sonra bunu göstermesi çok zordur." MÇP Genel Başkam Alpaslan Türkeş ise, bir muhalefet partisinin lideri olması- na karşın, yumuşak bir ttslup kullandı ve iktidara kendi eserini ortaya koyabilmesi için bir zaman tanınması gerektiğini söy- ledi. özelleştirmenin renkli tartışma or- tamı oluşturduğu açıkoturumda, son gün- lerde 80 kalem malda fonlann yükseltilme- si de gundeme geldi. Erbakan'ın fonlar yükseltilerek bazı holdinglerin korunduğu- nu öne sürmesine karşılık Demirel, 80 fon- da yükseltilen fonlann ithalatın ancak yüz- de 1.5'inioluşturduğunu kaydetti. Son turun son konuşmasını yapan ve eleştirileri yanıtlayan Başbakan Demirel, geçmiş iktidardan devraldıkları durumu anlatırken, "Bizim üstümüze çığ düşmüştür" sözünü kullandı. Bugün ana muhalefette olanlann iktidarda 96 ay kal- dıklannı, ama enflasyonu düşüremedikle- rini belirten Demirel, olumlu sonuçlann ortaya çıkabilmesi için süre ve halkın gü- venini istedi. Demirel, konuşmasını şubat ayı enflasyon rakamı üzerindeki şu sözle- riyle noktaladı: "Enflasyonun belini şubat aymda kırmış olduğumuz görülecektir." Eğer Çiller'in söylediği gibi enflasyon yüzde 7 çıkarsa enflasyonun beli kınlmış mı olacak? Yoksa Demirel çok daha dü- şük bir rakam çıkacağını mı umuyor? Bu- nu da iki gün sonra öğreneceğiz. RP lideri Necmettin Erbakan'dan Demirere davet: İkimiz karakucak güreşi yapalımGÜNSELİ ÖNAL (Ankara) - Siyasi parti h'derleri, TRT'nin naklen yayımladığ açıkoturumda enflasyon konusu ve Türki- ye'nin ekonomik sorunlannı tartıştılar. Uğur Dündar'ın yönettiği açıkoturumda, altı lider, yaklaşık ikibuçuk saat boyunca ağırlıklı olarak enflasyon rakamlan, itha- lattaki fon uygulaması ve özelleştirme ko- nuları üzerinde durdular. TRT'nin Kavaklıdere'deki Genel Mü- dürlük binasına ilk gelen lider, MÇP Ge- nel Başkanı Alpaslan Türkeş oldu. Türk- eş'ten beş dakika sonra, saat 20.35'te SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Er- dal Inönü TRT'nin kapısına ulaştı. Bura- da TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Er- dem tarafından karşılanan lnönii, gazete- cilerin televizyondaki liderler acıkoturum- lan konusundaki sorularını "tzleyenler beğeniyor" sözleriyle yamtladı. Mesut Yılmaz, Inönü'den iki dakika sonra TRT'ye geldi. Yılmaz, açıkoturum- ların başanlı olup olmadığına seyircilerin karar vereceğini söyledi. Yılmaz'ı, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit izledi. Ece- vit, tüm liderlere sorulan soruyu, "Açıko- turumlann olması herhalde olmamasından daha iyi. Açıkoturumun kurumsallaşma- sı güzel bir şey" yanıtıyla karşıladı. Ecevit'ten hemen sonra TRT'ye gelen RP Genel Başkanı Erbakan ise Başbakan Demirel'le ikili bir açıkoturuma çıkmak is- tediğini söyledi. Erbakan, "Açıkoturum- lar faydah oluyor, çok güzel yankılar aü- yoruz. Ancak bir yandan bu açıkoturum- lar devam ederken bir yandan da şu Sa- yın Demirel'le bir karakucak güreşi yapıp karşıhkh münakaşa etsek. Burada söyle- nen söz kaybolup gidiyor" dedi. TRT binasına son gelen lider, Başbakan Süleyman Demirel oldu. Programm baş- lamasına beş dakika kala TRT'ye ulasa- bilen Demirel, "Programın yararh oldu- ğuna inanmasam gelmem. Halk birinci el- den bilgi abyor" derken, başbakanın hayli sinirli olduğu gözlendi. Çevresindekiler, Neve Şalom Sinagoğu'nun bombalanma- sı olayı yüzünden Demirel'in canınm sıkıl- dığını söylediler. Makyaj odasından A Stüdyosu'na alı- nan liderler, foto muhabirlerine birkaç da- kika poz verdikten sonra, naklen yayına geçildi. Bir kez ara verilen açıkoturumda liderler üçer kez söz aJdıIar. REKLAM DÜNYASI Senî çok seviyonım Genç, yakışıkh ve heyecanlı bir delı- kanh, aşkını anlatırken Nestle Sütlü Çı- kolata'dan medet umuyor. Ve sonunda amacına ulaşıyor. Manajanas/Thompson'un hazırladığı Nestle Sütlü Çikolata fitmini Umur Tu- ragay yönetti. Oyuncular, Didem Sözen ve Emrah Süeren. Türkiye'de 80 yıldır piyasada olan Nestle, şimdi sütlü çikolatasıyla yeni bir atılım içinde. Reklam filmi hem televiz- yonlarda hem de sinemalarda gösterili- yor. Çok yakında sinemalarda, izleyicilere Nestle sütlü çikolata ücretsiz dağıtılacak ve yine reklam fılmini hatırlatan bir fo- toğrafm kullanıldığı ilanlar çeşitli haf- talık ve aylık dergilerde yer alacak. Türkiye Forbes dergîsinde Dünyanın önde gelen ekonomi dergile- rinden Forbes'un, Uluslararası Reklam Direktörü Peter SchofT, İsUnbul'da kal- dığı bir hafta boyunca Türk iş dünyasının ünlü isimleriyle haziran ayında yayımla- nacak olan Türkiye dosyası ile ilgili te- maslarda bulundu. Ekonomik ve politik açıdan umut vaat eden ülkeleri, ek halinde okurlanna tanıt- ma geleneğine sahip olan Forbes, Türki- ye için de yeni bir dosya hazırlıklanna başladı. Türkiye'nin ekonomik hayatına ilişkin haberleri içerecek dosya, Amerika'da 737.768 okuyucuya ulaşırken Forbes'un Çince baskısı olan Forbes Zibenjia'da da yer alarak Hong Kong, Tayvan, Singa- pur ve Malezya'da toplam 35.000 üst dü- zey yönetıcıyle tanışma imkânı bulacak. Bu sayede Türkiye toplam 772.768 yö- netici masasında yeniden güncel konula- nn arasında yerini alacak... Repro'dan İzocam tzocam, şubat ayı başından itibaren te- levizyon ve basında yen; bir reklam kam- panyasına başladı. Bızimkıler dızisinin sevimli kapıcısı Ercan Yazgan'ın yer aldığı bu kampan- yayı Repro Reklam Ajansı hazırladı. Uzun süreli olarak tasarlanan İzocam tanıtım reklam stratejisinin başlangıcı 10'ar saniyelik 3 teaser ve 20 saniyelık bir açış fılmınden oluşuyor. Kaynağını doğadan alan camyünü. sağlıklı bir ızolasyon malzemesı. Ülkemizin tek, Ortadoğu ve Balkan- lar'ın en büyük camyünü üreticisi tzo- cam, kullanıldığı mekânlan sıcaktan ve soğuktan konıyarak önemli ölçüde ener- jı tasamıfu sağlıyor. örneğin, 5 cnr kalınlığındaki İzocam'ın ısı yalıtımı 44T cm kalınlığmdakı taş duvara ve 265 cm kalınlığındaki beton duvara eşdeğerde. 1968 yılında ihracata başlayan İzo- cam, 1991 yılında 6.000.000 dolarhk bir dış satışa ulaştı. TEKNOLOJİ ViTRJNJ Kirliliğe karşı deniz yosunu Bilimadamlan günümüzün en önemli çevre sorunlanndan biri haline gelen hava kirlıliğine değişik yaklaşımlarla çö- züm getirmeye çalışıyorlar. Bu konuda yapılan en yeni çalışmalardan biri de ye- şil deniz yosunlanyla ilgili. New England Elearic System adlı bir şirket kendi güç santrallanndan çevreye yayılan karbon- dioksit gazını dengelemek amaayla de- niz yosunlanndan yararlanmaya çalışı- yor. Yeşildenizyosunlan veyosunundi- ğer türîen oldukça yüksek oranlarda karbon gazı tüketiyorlar. Karbon gazı yalnızca havayı kirletmekle kalmıyor aynı zamanda dünya ikümirun ısınması- na da neden oluyor. Bu plan daha önce bazı şirketler tarafından uygulamaya konan ağaç yetiştirme planımn bir benzeri. Ancak bu konuda yapılan labo- ratuvar denemeleri henüz emekleme aşa- masında. Yeşil >osunlann genfş çaplı bir üreti- mini gerçekleştirmek için yapılan çalış- malarda demir elementinin bir çeşit gübre olarak etkili olduğu belirlenmiş. Şirket yetkilileri ise çabşmalann gelece- ğinden oldukça umutlular ve yeşil deniz yosunlannın ağaçlardan çok daha fazla miktarda karbondioksit gazını emeceği ınancını taşıyorlar. Huston'da 1993'te hizmete girmesi planlanan bu muhteşem > apı elmas köprii olarak nitelendirili.>or. \apunı tamam- landıktan sonra şu anda kullanımda olan Bti şeritli Baytonn Tüneli'nin yerine geçe- çek oian köprii 8 şeritli olarak düşünül- müş. Körfezin fırtuıa kuşağında yer ala- cak olan köprii en şiddetli riizgârlara karşı da> anıklılık kazanması açısından de- ğişik bir dizaynla tasarianmış. Çift-elmas adı verilen bu tasarım köpriiyü saatte 240 km. hızla esen rüzg&nı karşı ko- ruv abiliyor. Tasanmı Greiner adlı bir şirket tarafından gerçekleştirikn köpri^ün da- yanıklılığı geniş bir alana yayılan kabiolaria arttırılıvor. Üç boyutlu televizyonda film Japonya'nın en büyük yayın kuruluş- larından olan NHK geçen günlerde oldukça heyecan yaratan bir açıklama yaptı. Bu açıklama özel bir gözlük kul- lanımına gerek bırakmayan üç boyutlu televızyon üretimi üzerineydi. Henüzde- neme aşamasında olan bu yeni televiz- yonda üç boyutlu bir görüntü yaratmak için çekimlerde 4 kamera kullanılıyor. Bu kameralardan gelen resimler birbiri- ne seri olarak bağlanan dışbükey lensler- le birleşen LCD (sıvı kristal görüntü) projeksiyon sisteminde gösteriliyor. Dört ayn kamera ise birbirine paralel olarak bağlı ve aralanndakı uzaklık ta her zaman aynı kalacak şekilde düzen- lenmiş. Bu dört ayn kameradan gelen görüntüler bir multiplekserde kanştınla- rak tek bir görüntü halinde LCD ekranına gönderiliyor. LCD paneline gelen görüntü ise buradan ilk önce dışbükey lenslerin ar- kasındaki ekrana projeksiyon yoluyla ileti- liyor. Lensler de bu görüntüyü 3 boyutlu olarak aktanyor. Ancak resimlenn bu 3 boyutlu görüntusü ekrana 16 feet uzakhkta bulunan izleyiciler için gerekli. Ekrana daha yakından ya da daha uzaktan bakılı- nca 3 boyutlu görüntü niteliği ortadan kaikıyor. NHK araştırmacılan ilk dene- melerini bir akvaryumdakı balığı çekerek yapmışlar. Yeni geliştınlen sistemin kısa adı HDTV olan yüksek tanımlı televizyonlarla birlikte götürülebileceği ya da gelecekte fı- ber-optik kablolar yoluyla sinyallenn gön- derilebileceğı belirülıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear