02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 14 MART1992 CUMARTESİ 14 GORUŞLER KARŞILAŞMALAR ADALET AĞAOĞXU Kbn Dediniz? Ne Dedbüz? T renh yazımda, ozun zamandır gormedığım dost- lanmla Fatıh Elespresı'nde karşılaşmamıza da değmmıştım Herpsı de dılımızın guzel kul- lanımıyla ılgılı alanlarda çalmştıklan ıçın konuşmamızda dıl sorunlanmız, hatta geleceğın dünya dılı konulan baş koşeyı tutan konulardan bın oldu Hepımız, örnekse TV şpılcerlennın dıl manfetlen ustune bır yığın şe> anımsadık Ozerl TV kanallan çoğaldıkça ızle- necek programlann azalması bır yana asıl azalan, hatta tumden ortadan kalkan, dıle saygı Orneklenmızın bolluğu, şunu bır kere daha gostenyordu Türkçem Benım Ses Bay- rağım dıyen değerb Faal H üsnu Dağlarca'nın gurur kay- nağı dılımız, yenıden moda olan Veronıca Lake gıbı saç- lanm dalga dalga omuzlanna dökmuş ozel TV bayan spı- kerlenyle kamera karşısınd» 'çok Glark' duran erİcek spı- kerien arasında bır vurdumcluymazhk yanşı hahne gehnış bulunmakta Hıç de uygun bır TV ızley-ıası olmadığım halde vurgula- malarda ne kadar sık vanlış yapıidığını sayamıyoruz Ama neredeyse, bu kadar bır bolrukta, her spıkenn kendı tarzın- da 'kmrttığı' kışı, kent adlanyla, sözcüklerle de karşılaşı- yoruz Neresı dedı9 Ne dedı'? Habur Kapısı'nda mı bır şey olmuş, Haybır'da mı'' Haybı r neresı pekı9 Tamam, yıllardır okullarda artık kımsenın 'ses bay- rağımız'a falan aldırdığı yok Öğretmenler de ne oğrendıler- se onu venyorlar Her şeyı tepkısel yaşadık, dılı de oyle! Pe- kala, koy-kent, çeşıtlı yore ağızlan bırbınne geçtı Evet, her- kes lyı kötü, başta Ingıhzce, bır ıkı yabancı dıl 'kapıp\ ka- pağı yenı ış alanlanndan bınne atmak peşınde Her şey, kes- tırmeden kıme ne satanm, kamden ne alınm rayı ustünde ılerlemektedır Özel TV kanallanndan bırinde görev almış spıkerler ıçın de dış görunüm her şeyın önûnde Vıtnn, bır hamlede ınsa- na neler vermıyor kı1 Dıl d e neymış9 Zülfu Lıvanelı ar- kadışımız da boşuna dılını yoruyor, tunzme 'tunzım' der- lerse ne olurmuş sankı9 Sankı, trende karşılaştığım dost- lanm, Debussy'nın "Dıbazı'ciıyesovlenışındennıyeo kadar rahatsız oluyorlar9 Spıkerlen n ucretlennı ne ıçın aldıklannı sanıyorlar, 'Türkçelen, ses bayraklan' ıçın mı 9 Onlann önunde o kadar saç, makyaj, ust baş derdı var Okuvacak- lan metne bır göz atmaya zaman mı kalır 9 Bu kadar şaka yeter Bır zamanlar dünyada Fransız dılı, külturû yaygındı II Dunya Savaşı'ndan sonra Amenkanca ortalığı sardı, kınma Fransızca da Türkçemızde "Duş aldım'larda dura- ladı Dıllenne o kadar bağlı Fransızlar da Amenkancanın salgınından kurtulamadılar Yenı edındıklen dıle, acı aa 'Franglaıs' dedıler Bu "Franglaıs'lennden oturu Fransız dılcılen ıntıhar edecek durumlara gelmışlerdı Ama artık onlar da alıştılar Yıne de bızım spıkerlenmızın kırk yıllık Huseym'ımıze 'Haseyn' demelen gıbı kırk yıllık Mıchelle'- nne 'Maykıl' dedıklen yok Gerçekten, ozel kanal TV spıkerlenmız, İngılızce bıldık- lennı kanıtlama uğruna kantann topuzunu busbutün kaçırmış durumdalar Bılmedıklen Turkçe, Arapça sozcuk- len bıle Amenkancaya çevırerek okuyorlar Örnekse, 'ban- kat kurmak' sozu, "beynkıt k urmak' gıbj bır şey olabılıyor Dostlarımın da bu 'televızyon ağzı' bakımından topladık- lan örneklerı vardı. Bırı, ışte demın andığım, Debussy'nın 'Dıbazı' olduğunu ışıtmıştj Ötekı, Chabrol'un 'Kebnl' ol- duğunu Benımkılerden anımsayabıldıklenm şunlar Ayv Mavtınd (Yves Montand), Nentız (Nantes), Menıt (Ma- net) Aıx-en-Provınce da 'Eykzınprovınzı' gıbı tuhaf bır şey Bu arada Rouen da 'Ravın' olabılıyor tabıı Kafamız kızar, koyu mıllıyetçılığımız tutarsa, elın adam- lannın, kentlennın adını ılle onlar gıbı soylemek zorunda değılız deyıp çıkabılınz de' Zaten ozel ısımlenn okunuşun- da pek tutarlı değılız, bır de her spıker kendıne gore ağzında bır şey yuvarlarsa, nasıl anlaşacaöz 9 Durmadan, "Ne dedı'' Neresı dedı 0 " dıye mı soracağız 9 Inanın, apaçık bakan söz- cuğunun, yabana bır ad arkasmdan geldığı ıçın 'beykın' hahne geldığıne de tanık oldum ben Dunya halklan bıle bırbınne kanştı, dıller de denecektır Öyle, ama ne olsa, bır zamanlar ressam Orhan Peker'ımı- zın, uçakla Madnd'e gıderken yanında oturan Amen- kalının "Roma'dan gelıyorum. butun buyuk Maykılencıl'- lan gordum," deyışınden, adamın Mıchelangelo'dan söz açtığmı çıkarabılecek kaç kıvrak zekâ var? Demek sorunun bır başka yuzu de uluslararası planda Sınırlar ortadan kalktıkça -kalkarsa- dıllenn sınırlan da or- tadan kalkmaktaysa -kalkacaksa-, uluslararası kuruluş- lann şımdıden bır dunya dıllen soziuğü, kılavuzu hazırlat- maya başlamalannda yarar var Dostlarla bu noktada anlaştık Zaten, 'Maykılencıl'ı bana aolatanlar da onlar. 60-30 YIL ÖNCE CUMHURIYET 1962: Tahtakıhç veEvren C K M P GenelIdareKuruludungeçsaatlerekadaryaptığı toplanü sonunda Uşak mılletvekılı Ahmet Tahtakıhç ıle İstanbul mılletvekıh Saadet Evren hakkinda partı dısıplmıne aykın hareketlerden dolayı büyük kongreye kadar muvakkaten ıhraç karan ahnnuştır Toplantıyı müteakıp Genel Idare Kurulu muzakerelenne, hastalığını ılen surerek ıştırak etmıyen Genel Başkan Osman Bolukbaşı'nınevınegıden Nurettın Ardıçoğlu kendısıne ısteğırun yenne geünldığını bıldırmıştır TARİHTE B\JGÜN MÜMTAZAUKAN &NSTE/N'IN GENÇÜĞL. 1973 'PA BUGÜM, UULU FfZtJC 8/LGtMi /k. - T Q f ) , OOğMUÇTZt. BİR YAHUDİ AİL££>£N GELEN EINSTEfN, OKUL YfLL/t&NDAj U/Ç D£ ÜS- TÜN YET£M£tO.t OU>UĞUrt£/ GOSTE&EM 8İG OĞREMCt OB6/LPİ. SfGADAN BlR /UC İKt KEZ NİM GBNÇUK OLM/ltC ISTEPfYSE D£, *f£.fŞK/HU SfC/A* SuYuf / Ç ÇOK ÇEUÇfCfUYOf. Kürt Sorunu NECATİ CUMALI G eçen hafta ıçınde bırakşam yo- lum Gultepe'ye duştu Gezıa bır kaset satıcısı, arabasını kuçuk bır alanda kaldınm kıyısına çekmış, kasetcalannda Kurtçe bır turku çalıyor, arkadaşıyla Kurtçe konuşuyordu Kaldınmda, lıse çağında cıvıl cıvıl kızlı erkeklı bır oğrencı grubu Onlennden geçtım, adres sormak ıçın kaldınm ustundekı bufeye gırdım Işle- ten Turktu, ıçerde kann doyuranlann Türkunu Kurdunu ayırmak güç On beş on altı yaşlannda bır Kurt çocuk, be- nımle ılgılendı, dışan çıktık, ılk yol agzı- na kadar geldı, gıdeceğım yen gosterdı Bızım Levent'te pazarcılann çoğu Kurttur Karşıdan karşıya Kurtçe ko- nuşurlar Alıcılann ıse neredeyse tumu Turk Alışvenş ederken kımsenın akhna satıcının Kurdünü Turkünü ayırmak gelmez Kolayhkla çoğaltılacak bu orneklerle kendı halıne bırakjlması durumunda halkımız arasında etnık bır anlaşmazlık olmadığı görülur Ümmı Osmanlı dev- letınde Kurtler, Musluman olduklan ıçın Turklerle aynlmadan yuksek goreV- lere getınldıler Yakın yıllara kadar Kurt sorunu, Doğu Anadolu'nun temel sorunlanyla kanşıktır Devlet Doğu Anadolu'ya eksık hızmet goturmuşse bu yoksulluğun acılannı bölge halkı bır- lıkte yaşar Devlet resmı dılle eğıtım hız- metlennı yenne getırememıştır kı Kurt- çe eğıtım yapan okullar açacak gunlere gelebılsın Çocuk doğumlannda kadın- lann çılesı ortaktır Sanalanınca hasta- neye göturulurken çoğu kez yollarda ebesız çocuk dünyaya getırdıklen anla- tılır Doğuda yeterlı ış alanlan yarata- mayan devlet, ış aramak ıçın bolgeden goç edenlere etnık aynm gözetmeden batının buyuk kentlennın olanaklannı açık tutmuştur Şu son otuz yılda ıse bölgenın bırlığını sağlar umuduyla bü- yuk yatınmlara >onelmıştır Kurt sorunu, Şeyh Saıt ayaklanma- sındakı koşullanndan çok değışık bır aşamada bugun Cumhunyet, yeterlı ol- masa da gücu yettığı kadar yol goturdü, okul goturdu bolgeye Bınferce doğulu hselerde okuda, unıversıte bıtırdı Do- ğu. ortaçağ yapısından uzaklaşan bır sureç vaşıyor Etnık anlamda ulusçuluk, başka etnık gruplann ulusçuluk duygulannı kamçı- lar Adeta bıyolojık bırolaydır Dozunu aşan bır ılacın yan etkılen olarak ortaya çıkar, yuksek ateş yapar Pans'te bır yıl yaşayan bır Jurk, onurlu bır kışıyse Fransızlann ulusal bılına karşısında nasıl dışlandığını gore- rek gıttıgınden daha koyu ulusçuluk duygulanyla doner Kurtlenn ulusal bı- Iınçlenmesınde okuduklan Turk okulla- nnda gorduklen şoven eğıtımm etkısı olduğu yadsınamaz Bu eğıtım anlayı- şıyla Turkler Turklüklennı algıladıklan oranda onlar da Kurtluklennı algıladı- lar Geçen yuzyıl sonlannda başlayan et- nık şovenızme dayanan ulusçuluk anla- yışından yarar gormedı dunya Aksıne, Aynlmak, ayrı toprak mı istiyorlar? Haksızdırlar. Çünkü bu istek o topraklarda yaşayan Türkleri azınlık dunımuna getirmek girişimini kapsar. yuzyıllar boyu bır arada yaşayan etnık gruplan boldu, bırbınne duşurdu, yuz- bınlerce ınsanı yennden yurdundan ettı bu anlayış Bırleşık Amenka'yı gunu- müzde guçlendıren nasıl etnık gruplan kaynaştıran genış açıh hoşgorulu ulus- çuluk anlayışı olmuşsa, Sovvetler Bır- bğı'nı dağıtan da Rus şovenızmı oldu Rus şovenıst ulusçuluk anlayışı, bırhğın öbür etnık gruplannın şovenıst eğılımle- nnı kışkırtıa bır etken oldu Bu bolun- menın acılan, yanlışlığı daha üstünden bır yıl geçmeden gorulüyor Yuzyılımızın sonu yaklaşırken yaşa- nan deneyler geçen >uzyılda gelışen ulusçuluk anlayışının yanlışlannı duzel- tıyor, sıvnlıklennı torpulüyor îlk kesın- leşen gerçek şu Ulus, etnık bır olgu de- ğıl 1 Ulus, tıpkı Medenı Kanun'da belır- tılen ıştırak halınde mulkıvet gıbı bır olgu Özel mulkıyet haklan ıle ılgılı o durumdan tek ayn yanı var Özel mulkı- yette ıştırak halı muşterek mülkıyete çevnlebılır ya da yasada belırtılen yol- lardan sona erdınlebılır Çağdaş ulus anlavışında ıse etnık gruplar bır yurdun ortak pa>daşlandırlar, aralanndakı or- taklık hıçbır yoldan gıdenlemez, dıllen dınlen ne olursa olsun her vatandaşın ınsanal haklan eşıtlıkle korunarak so- nuna kadar surdurulur, butun etnık gruplar tarafından hep bırlıkte koru- nur Turklenn, Kurtlenn öbür etnık grup- lann hıç unutmamalan gereken şu Kendılennın aralanna nıfak sokulma- dıkça yüzyıllardır kardeşçe yasadıklan bır Turkıyelen var1 Gonendınlmesı, ba- yındır tutulması, bağımsızhğının korun- ması, vatandaşlan arasında kardeşlığın pekleştınlmesını o Türkıye kendılenn- den bekhyor1 Bu yenı, bu çağdaş ınsan- al ulusçuluk anlayışının yandaşlan ola- rak, bu bırlığı aralanndan kım bozuyor- sa, kımier bozuyorsa, ötekılenn ona karşı bırleşmelen, bırlıkte korumalan gerekıyor Kurt sorunu, gerçektesonınlaria dola toplumumuzun sorunlanndan bın Toplumsal banşı bozan butun sorunla- nmızın temelınde hoşgorusuzluk ıle şıd- det yatıyor Dıkkat edılırse bızde devlet görevlısı polıs, taksı şofbrüne nasıl "Ulan1 " dıye seslenırse, ıçkılı vatandaşı ıteler kakalarsa Kurde de oyle davranı- yor Hoşgorusuzluk de şıddet de her bakımdan şovenızmın dınamıklen Oturup anlaşabılecek ınsanlan dış dışe tırnak tırnağa bırbınnı boğazlayacak duruma getınyor Kurtler ne istiyorlar'' Anadıllenyle eğıtım mı° Haklandır Bulganstan'da Turklenn anadıllenyle eğıum gormele- nnı ıstemekte haklı olmak ıpn oncelıkle Kurtlere bu hakkı tanımamız gerekır Aynlmak, ayn toprak mı ıstıyorlar9 Haksızdırlar Çunku bu ıstek o toprak- larda yaşayan Türklen azınlık durumu- na getirmek gjnşımını kapsar Bugünku etnık anldşmazlığın tersyuz edılerek sur- durulmesı demektır İkı etnık gruba da banş, huzur sağlamaz Akla gelmedık yığınla püruz doğurur Örneğın Lozan Anlaşması'ndakı gıbı Turkıye'nın değı- şık kentlenne dağılmış Kürtlerie, Kürt bolgesınde kalacak Turklenn değışımı- ne kadar gıder Kalıcı, çağdaş çozum, etnık aynlıklan unutturarak tanhsel bağlannı, yakınlık- Iannı sürdürmektedır Turklerle Kurtle- nn Dıyarbakırlı olarak kentlennı bırlık- te sevmelennde, Dıcle kıyılannda kar- deşçe yaşayıp bırbırlennın Turkulennı bır arada soylemelennde kotu olan ne 9 . FERRUHDOĞAN Tıphanei Amire'den Tıp Fakültesine Prof. CEMALETTİN ÖNER / Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi B ugun her yıl olduğu gıbı Doğu tıbbından Batı tıbbına geçışı sımgeleyen "Tıbbıyeı Amıre ve Cerrahhaneı Amı- re'nın açılış tanhıne dayanan "Tıp Bay- ramı'nı kutlayacağız Acaba 14 Mart 1827'den ben surdurulen tum gayretlere rağmen, tıp eğıtımınde ve sağlık hızmet- lennın uygulanmasında, ıstısnalar dışında Batı standartlanna enşebıldık mı9 Yoksa bayram torenlen yenne bu yıldönümlennde amaca enşebılmek ıçın bılımsel toplantılar duzenleyerek "tıp haftalan" >apmak daha yararlı olmaz mı 9 Bukısayazımızda 1827-1933 donemı- nın onemlı hususlanna değınmek yenı araştırmalann ışığında bazı yanlışlan duzeltmek ve ıyı bılınmeven bırkaç nok- tayı ortaya koymaya çahşacağız Yukanda adı geçen tıbbıve 14 Mart 1827'de, II Mahmud tarafından ordu- ya kalıteh hekım yetıştırmek uzere ku- rulmuştur Eğıtımde Fransızca da kıs- men kullanıîmıştır Oğrencıler gınş sınavı yapılmadan alınmışlar ve smıfla- nnı da muallımlennın kanaatlenne gore geçmışlerdır Lojman ve yıyeceklen uc- retsız karşılandığı gıbı bır mıktar da harçlık almışlardır Buraya Hınstıyan veya dığer bır dınden oğrencı alınma- mıştır II Mahmud bu mektebı ıkı defa zıyaret etmıştır Bır süre sonra, ısteklenn artması uze- nne once Cerrahhane, Sade de Callıere'- ın sorumluluğunda Topkapı Sarayı yakınına taşınmıştır Bunu Tıphane ız- lemış ve her ıkı mektep I836'da bırleştı- nlerek 'Şahane' unvanına layık gorul- muştur Bununla beraber ıstenılen duze- ye enşılemedığınden 1839'da gene II Mahmud'un ısteğı uzenne Galatasa- ray'da bılımsel sorumluluğu Vıyana"- dan davet edılen K A Bernard'ın uze- nnde olmak üzere "Mektebı Tıbbıyeı Adlıyeı Şahane" açılmıştır Burada eğı- tım Fransızca yapılmış ve Tanzımat Fermanı gereğınce, mektebe ılk defa Musluman olmayanlar da alınmıştır A Bernard'ın ılk 5 yıl sonunda ver- dığı rapora gore oğrencılere alt dudak kansen, tavşan dudağı ve abdomen pa- rasentezı gıbı onemlı amelıyatlar da >aptınlmıştır Mektep kıtaphğında yalnu Fransızca olanlann sayısının 1300 kadar olması ılgınçtır Bernard'ın Fransızca olarak >azdığı 4 kıtap halen fakultemız kıtaphğında bulunmaktadır Bunlardan farmakolojı kıtabında ılaç adlan, Latınce, Fransızca ve Turkçe Tıbbiye 14 Mart 1827'de II. Mahmud tarafından orduya kaliteli hekim yetiştinnek üzere kurulmuştur. Öğrenciler giriş sınavı yapılmadan alınmışlar ve sınıflannı da muallimlerinin kanaatlerine göre geçmişlerdir. olarak yazıhdır 1867'de açılan "Mulkı- yeı Tıbbıye"de eğıtım Osmanlıca olarak yapılmışür Burada zaman zaman oğ- rencılerden harç alınmıştır Yabancı dıl olarak Fransızcanın etkınlığı II Dunya Savaşı sonuna kadar surmuştur R T Gencer'e gore I909'da Tıbbıye'de Fransızca zorunlu, Almanca ıse ıhtıyan olmuştur 1908'de II Meşrutıyet ılan edıldığın- de, asken tıbbiye, II Abdulhamıd tara- fından Haydarpaşa'dakı gorkemlı bına- da ve sıvıl tıbbıye, Kadırga'da bulunu- yordu Başlangıçtakı ozgurlük havası tum yurtta aşm davranışlara neden ol- muştur Bundan asken tıbbiye de etkı- lenmış, dısıplın bozulmuş, gerek hocalar ve gerekse oğrencıler derslere devamı ıh- mal etmışlerdır Mevzuat musaıt ohna- dığı halde tıbbıyeye reıs (dekan) seçrnış- ler, mektep nazınnı değıştırmışlerdır 1909'da asken tıbbiye kaldınlmış, bı- nası sıvıl tıbbıyeye venlmış ve asker öğ- renaler de Ankara'da Gülhane Asken Tıp Akademısı ve Fakultesı kurulunca- ya kadar sıvıl tıbbıyede okumuşlardır Tıbbıyeye kız oğrencıler ılk defa 1922-23 yıllannda gırmışlerdır Ataturk donemınm onemlı reformla- nndan bın de î Darülfünu'nun yenne 1933'te İ Ünıversıtesı'nın kurulmasıdır Dıplomalar üzennde yaptığımız ınce- lemeye gore tıp eğıtımı yapan kuruluş- lar, Tıphanei Amıre, Tıphanei Şahane, Mektebı Tıbbıyeı Şahane, medrese ve tıp fakultesı adlannı almışlardır İdare- alen de müdur, nazır, reıs ve dekan ola- rak ısımlendınlrnışlerdır Özerklığe ^elınce 1946 yıhna kadar bır darulfunun veya unıversıte özerklığı (bılımsel, ıdan ve malı) hıçbır zaman ol- mamış, olup-bıtüler dışında zaman za- man tüzel kışılık veya bılımsel özerkhk venlmış, aday gostermeye müsaade edılmıştır Dekanlığım sırasında, Batılaşma ça- balannın hatırlanıp canlı tutulması ıçın İstanbul Tıp Fakultesf nde yenı ıkı kon- ferans salonuna "14 Mart" ve "1933 Unıversıte Reformu" adlan venlmıştır Turkıye gelışıp ılerledıkçe, hıç şüphe yok kı tıp eğıtımı ve sağlık hızmetı uygu- lamalan da buna paralel olarak Batı standartlanna enşecektır Tıp Bayramı, sadece geçmışın hatırlanması olmayıp, ılensı ıçın de umıt ve ınanç kaynağı ol- malıdır ÇEVREMİZ OKTAY EKİNCİ BIR A ÇIKLAMA Cumhunyet ın dost okurlarma, Gazetemızınyayınyönetımı konusundakı o 'talıhsız" anlaşmazlık üzervne Cumhunyet 'ten ayrılan saygınkadroyu bendedesteklemtş ve ' yazmama' karanalmıştım Ardından yuzde 60 'ı aşkın bır duy arlı okur kıtlestnm de bu tepkıvekatıimışolmasım, anlaşmazlığıngıderılebılmesı" yonünde coşku verıcı bır toplumsaldestek' olarak değerlendırdun \e umutlandım Ancak ozeüıkleson hafialardukıgelıpnelerlebu anlamlı eviemın umulanm tersmebır sancılısürece' donuştuğunu, Cumkunyet'm demokrasısavaştmımızıçutdekı 'kokleşmışvarlığmı" sılmek ısteyençevrelerı 'sevmahrecek bvrboyut kazanmaya başladığınıgoruyorum Hıçbırgazetenm, hem tanhselgeleneğı hem deboylesı bırduyarlı okurkıtlesmm varhğı açısından Cumhurı\et ınyennı tutamayacağı ve ' 'boşluğunu kesınlıkledolduramavacağı 'sanvrım bır kez dahakamtlanmısdurumdadır Bunedenleıçındeyeralmtş olmaktan onurdu\ duğum ve tek amacımn gazetemıze ve geleneklenmıze sahıp çıkmak "olduğuna ınandığtm bu __ tanhseleylemın.gıderek Cumhunyet'ıyadsıma" noktasına ulaşmamasıgerektığme manıy orum veyenıden dostsayfalanmıza 'donu\ orum Daha \ aşanıhrbır dunya ve eksıksız demokrası ıçm... OKTA YEKİNCl Velidedeoğlu, Hukukun Üstünluğü ve İstanbul JLd asa" demek, "hukuk" demek değıldır "Yasalara saygı" ıle "hukukun ustunlüğu" de a\ nı anlama gelmıyor Bazı yasalar vardır, hukuk ıçın değıl "başka amaçlar" ıçın dûzenlenmıştır ve "hukuk duzenı" yerihe o "ma- lum" amaçlann gerçekleşmesıne yararlar Bazı yasalar da vardır kı gerçekten hukukun ustunlüğünü sağlamanın dayanaklandırlar, ama çoğu kez uygulanmazlar Çünku obur yasalarla "delınırler", kuşatılırlar, dahası "unutu- lurlar " Uygar bır toplumda "hukuk" ıle "toplum yaran" eşan- lamhdır Çunku hukuk o toplum ıçın vardır ve o toplumun esenlığı, haklan, çıkarlan, ortak sorunlan, gelışmesı, ılerlemesı, çağdaş- laşması, kısaca "uygar olması" ıçın demokraük güvencesıdır, "dayaruşma ılkelendır" Eğer bır yasa bu anlamda bır demokratık güvenceyı ıçer- mıyorsa, toplumsal hak ve çıkarlara değıl, o hak ve çıkarlann "çığnenmesıne" olanak sağlıyorsa, o yasarun adı "anayasa" bıle olsa "hukuka aykın" demektır Ve bu tur yasalann yarattığı duzene de "hukuk duzenı" yen- ne "bozuk duzen" demek kaçınılmaz olmaktadır * * • Toplum yaran ıle hukuk arasındakı uygar ıhşkının "en uzun soluklu" savunucusu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ıdı Hasta yatağında ya/dığı, ancak yayımlandığmı goremedığı son yazısında sankı ıçıne doğmuş gıbı "ılk yazısmdan" soz edı- yordu Cumhunyet gazetesınde 3 Mayıs 1942'de çıkan "Medenı Kanunun Turkçeleş-'ınlmesı" başlıklı ılk makalesınde, hukuk dılı ıçın neden "anlaşılabılır bır Turkçeyı" savunduğunu şoyle ozetlemıştı "Hukuku şımdıye kadarkı kabuğundan çıkartıp halka yay- rfiak. toplum ve hukuk alanında yaptığımız koklu ınkılaplar üzennde mumkun olduğu olçude herkesı aydınlatmak bızzat hukuka da vapılabılecek cn buyuk hızmetur duşuncesınde- yız ' (Mılhyet,26Şubat 1992) M Hukuk, halkın anlamadığı bır dılde kalsaydı ne olurdu 7 Elbette ondan "anlamayan" toplum degıl "anlayanlar" ya- rarlarurdı Ve o anlayanlar da salt kendılennın uygulayabıleceğı turden yasalar çıkartarak toplumsal eşıtsızlığı v e haksızlığı meşrulaştı- ran bır hukuk nızamı yaratıriardı Zaten çoğu kez de o> le olmadı mı 9 özelbkle 12 Eylul donemınden bu yana kımılennce daha yayımlanmadan "kavrarulan' o kadar çok yasa yürurlüğe gır- dı kı hukuka aykınlığı yargı yoluyla kanıtlanıncaya kadar ge- çen sürelerde bıle toplumsal değerler bır çırpıda yağmalanıver- dı . Örneğın Sevda Tepesı gıbı, dığerlen gıbı • •• Yasalann toplumun esenlığıne hızmet edebılmesı ıçın hem dıl olarak hem de ıçenk olarak halka saygılı bır hukuk anlayışına sahıp olması gerekıyor Bu gerçeklen bızlere. oğreten Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ho- camızın cenaze torenını okumak ıçın gazetesını alanlar, sür- manşette şu haberle karşılaştılar "Danıştay. Boğazıçı ndekı luks yapılann ruhsaüanna ıptalı onayladı 646 vılla topun ağzında " (Mıllıyet-28 2 1992) Boğazıçı yamaçlannın son kalan guzellıklennı de ışgal eden bu 646 luks vılla, yasalara avkın olarak mı ruhsat alnîışlardı 9 Buna pek 'Evet" denemezdı Vıllalar, ruhsat tanhınde ıptal edılmış olan, ancak ıptal ka- ran henuz Resmt Gazete'de yayımlanmamış olan bır ANAP yasasına dayanılarak ınşa edıîmışlerdı O halde Danıştay'ın bu kez ruhsatlan da ıptal etmesı ne an- lama gelıyordu9 Karann özu ışte bu noktada onemlıydı Böylesı bır uygu- lama temelde hukuka aykınydı Çünkü toplumsal hak ve çı- karlar ıçın değıl, ozel hak ve cıkarlara hızmet ettığınden ötürü hukuk dışı olduğu karanna vanlmış bır yasaya göre ruhsat vermek, o karar yayımlanmamış olsa bıle hukuk duzenıne uy- gun bır dav ranış değıldı Velidedeoğlu, 88 vıllık omrünun neredeyse tamamını hu- kukun ustunluğune adamış olmakla ne kadar da hakhydı Ve ne kadar da değen olçülemez bır toplumsal görevı yalın kalem son yolculuğuna dek üstlenmış goturmüştu Onun cenaze törenı haben, ıç sayfalarda sıkışıp kaba da aslın- da manşete çıkan haber de onun esenydı Eğer o yasayı duzenlevenler ve o ruhsatlan verenler Veli- dedeoğlu'nu bıraz dınleselerdı şımdı Boğazıçı sırtlan boylea bır çırkınhğe sahıp olmayacakü Çcvre >ağmasına dur dıyen geç de olsa hukukun üstünluğü olmuştu • •• Acaba hukuka aykın yasalar. salt Boğazıçı'nı mı toplum elın- den aldılar 9 Hayır Bugun Turkıye'de Akdenız ve Ege kıyılanndan Istanburun dığer pek çok gözde alaruna kadar yuzlerce, belkı de bınlerce hukuka aykın, ama' jasal bına bulunuyor İşte hukuka aykın Tunzmı Teşvık Yasası'yla güzehm koyla- ra ve Istanbul'un guzıde yeşıl alanlanna dıkılen çok yıküzlı te- sısler İşte >ıne hukuka aykın Imar Yasası değışıklıklenyle, üstebk bakanlık ızınlenyle ımar planlannda sosyal donaü alanı olan yerlere kondurulan sozde toplu konutlar, sıteler, ış merkezle- n Ve ışte hem hukuka hem de bılıme aykın yasa gucünde ka- rarnamelerle "özel Çevre Koruma Bölgesı" ılan edılen yöre- lerde bu kez "başbakanlık yetkılenyle" tanınan ayncalıklı ımar ızınlen 12 Eylul'ün ve ANAP lı yıllann mırası olan bu yasalar dur- dukça, kent ve çevre değerlennın toplumun esenlığı ıçın korun- ması guvencede sayılabılır mı 9 • •• Velıdedeoğlu'nun cenaze törenı çok kalabalıkü Pek çok unlu kışı ve yonetıcı de ona son saygılannı sunmak ıçın Galıp Paşa Camısı'nın avlusundaydılar Bakalım bu sayın bakanlar beledıye başkanian ve pobü- kacılar.hdlâyururlukteolan 12 E\lul un"hukukaaykın">asa- larını ne zaman kaldıracaklar? Yuzvıhn hukukvusuna gostenlen bu saygının cenaze tö- rcnındc kalmaması dıleğıylc
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear