Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURIYET 14 MART1992 CUMARTESİ
14 GORUŞLER
KARŞILAŞMALAR
ADALET AĞAOĞXU
Kbn Dediniz? Ne Dedbüz?
T
renh yazımda, ozun zamandır gormedığım dost-
lanmla Fatıh Elespresı'nde karşılaşmamıza da
değmmıştım Herpsı de dılımızın guzel kul-
lanımıyla ılgılı alanlarda çalmştıklan ıçın konuşmamızda dıl
sorunlanmız, hatta geleceğın dünya dılı konulan baş koşeyı
tutan konulardan bın oldu
Hepımız, örnekse TV şpılcerlennın dıl manfetlen ustune
bır yığın şe> anımsadık Ozerl TV kanallan çoğaldıkça ızle-
necek programlann azalması bır yana asıl azalan, hatta
tumden ortadan kalkan, dıle saygı Orneklenmızın bolluğu,
şunu bır kere daha gostenyordu Türkçem Benım Ses Bay-
rağım dıyen değerb Faal H üsnu Dağlarca'nın gurur kay-
nağı dılımız, yenıden moda olan Veronıca Lake gıbı saç-
lanm dalga dalga omuzlanna dökmuş ozel TV bayan spı-
kerlenyle kamera karşısınd» 'çok Glark' duran erİcek spı-
kerien arasında bır vurdumcluymazhk yanşı hahne gehnış
bulunmakta
Hıç de uygun bır TV ızley-ıası olmadığım halde vurgula-
malarda ne kadar sık vanlış yapıidığını sayamıyoruz Ama
neredeyse, bu kadar bır bolrukta, her spıkenn kendı tarzın-
da 'kmrttığı' kışı, kent adlanyla, sözcüklerle de karşılaşı-
yoruz Neresı dedı9
Ne dedı'? Habur Kapısı'nda mı bır şey
olmuş, Haybır'da mı'' Haybı r neresı pekı9
Tamam, yıllardır okullarda artık kımsenın 'ses bay-
rağımız'a falan aldırdığı yok Öğretmenler de ne oğrendıler-
se onu venyorlar Her şeyı tepkısel yaşadık, dılı de oyle! Pe-
kala, koy-kent, çeşıtlı yore ağızlan bırbınne geçtı Evet, her-
kes lyı kötü, başta Ingıhzce, bır ıkı yabancı dıl 'kapıp\ ka-
pağı yenı ış alanlanndan bınne atmak peşınde Her şey, kes-
tırmeden kıme ne satanm, kamden ne alınm rayı ustünde
ılerlemektedır
Özel TV kanallanndan bırinde görev almış spıkerler ıçın
de dış görunüm her şeyın önûnde Vıtnn, bır hamlede ınsa-
na neler vermıyor kı1
Dıl d e neymış9
Zülfu Lıvanelı ar-
kadışımız da boşuna dılını yoruyor, tunzme 'tunzım' der-
lerse ne olurmuş sankı9
Sankı, trende karşılaştığım dost-
lanm, Debussy'nın "Dıbazı'ciıyesovlenışındennıyeo kadar
rahatsız oluyorlar9
Spıkerlen n ucretlennı ne ıçın aldıklannı
sanıyorlar, 'Türkçelen, ses bayraklan' ıçın mı
9
Onlann
önunde o kadar saç, makyaj, ust baş derdı var Okuvacak-
lan metne bır göz atmaya zaman mı kalır
9
Bu kadar şaka yeter
Bır zamanlar dünyada Fransız dılı, külturû yaygındı
II Dunya Savaşı'ndan sonra Amenkanca ortalığı sardı,
kınma Fransızca da Türkçemızde "Duş aldım'larda dura-
ladı Dıllenne o kadar bağlı Fransızlar da Amenkancanın
salgınından kurtulamadılar Yenı edındıklen dıle, acı aa
'Franglaıs' dedıler Bu "Franglaıs'lennden oturu Fransız
dılcılen ıntıhar edecek durumlara gelmışlerdı Ama artık
onlar da alıştılar Yıne de bızım spıkerlenmızın kırk yıllık
Huseym'ımıze 'Haseyn' demelen gıbı kırk yıllık Mıchelle'-
nne 'Maykıl' dedıklen yok
Gerçekten, ozel kanal TV spıkerlenmız, İngılızce bıldık-
lennı kanıtlama uğruna kantann topuzunu busbutün
kaçırmış durumdalar Bılmedıklen Turkçe, Arapça sozcuk-
len bıle Amenkancaya çevırerek okuyorlar Örnekse, 'ban-
kat kurmak' sozu, "beynkıt k urmak' gıbj bır şey olabılıyor
Dostlarımın da bu 'televızyon ağzı' bakımından topladık-
lan örneklerı vardı. Bırı, ışte demın andığım, Debussy'nın
'Dıbazı' olduğunu ışıtmıştj Ötekı, Chabrol'un 'Kebnl' ol-
duğunu Benımkılerden anımsayabıldıklenm şunlar Ayv
Mavtınd (Yves Montand), Nentız (Nantes), Menıt (Ma-
net) Aıx-en-Provınce da 'Eykzınprovınzı' gıbı tuhaf bır
şey Bu arada Rouen da 'Ravın' olabılıyor tabıı
Kafamız kızar, koyu mıllıyetçılığımız tutarsa, elın adam-
lannın, kentlennın adını ılle onlar gıbı soylemek zorunda
değılız deyıp çıkabılınz de' Zaten ozel ısımlenn okunuşun-
da pek tutarlı değılız, bır de her spıker kendıne gore ağzında
bır şey yuvarlarsa, nasıl anlaşacaöz
9
Durmadan, "Ne dedı''
Neresı dedı
0
" dıye mı soracağız
9
Inanın, apaçık bakan söz-
cuğunun, yabana bır ad arkasmdan geldığı ıçın 'beykın'
hahne geldığıne de tanık oldum ben
Dunya halklan bıle bırbınne kanştı, dıller de denecektır
Öyle, ama ne olsa, bır zamanlar ressam Orhan Peker'ımı-
zın, uçakla Madnd'e gıderken yanında oturan Amen-
kalının "Roma'dan gelıyorum. butun buyuk Maykılencıl'-
lan gordum," deyışınden, adamın Mıchelangelo'dan söz
açtığmı çıkarabılecek kaç kıvrak zekâ var?
Demek sorunun bır başka yuzu de uluslararası planda
Sınırlar ortadan kalktıkça -kalkarsa- dıllenn sınırlan da or-
tadan kalkmaktaysa -kalkacaksa-, uluslararası kuruluş-
lann şımdıden bır dunya dıllen soziuğü, kılavuzu hazırlat-
maya başlamalannda yarar var
Dostlarla bu noktada anlaştık Zaten, 'Maykılencıl'ı bana
aolatanlar da onlar.
60-30 YIL ÖNCE CUMHURIYET
1962: Tahtakıhç veEvren
C K M P GenelIdareKuruludungeçsaatlerekadaryaptığı
toplanü sonunda Uşak mılletvekılı Ahmet Tahtakıhç ıle
İstanbul mılletvekıh Saadet Evren hakkinda partı dısıplmıne
aykın hareketlerden dolayı büyük kongreye kadar
muvakkaten ıhraç karan ahnnuştır
Toplantıyı müteakıp Genel Idare Kurulu muzakerelenne,
hastalığını ılen surerek ıştırak etmıyen Genel Başkan Osman
Bolukbaşı'nınevınegıden Nurettın Ardıçoğlu kendısıne
ısteğırun yenne geünldığını bıldırmıştır
TARİHTE B\JGÜN
MÜMTAZAUKAN
&NSTE/N'IN GENÇÜĞL.
1973 'PA BUGÜM, UULU FfZtJC 8/LGtMi /k. -
T Q f ) ,
OOğMUÇTZt. BİR YAHUDİ AİL££>£N GELEN
EINSTEfN, OKUL YfLL/t&NDAj U/Ç D£ ÜS-
TÜN YET£M£tO.t OU>UĞUrt£/ GOSTE&EM
8İG OĞREMCt OB6/LPİ. SfGADAN BlR /UC
İKt KEZ
NİM GBNÇUK
OLM/ltC ISTEPfYSE
D£, *f£.fŞK/HU
SfC/A*
SuYuf / Ç
ÇOK ÇEUÇfCfUYOf.
Kürt Sorunu
NECATİ CUMALI
G
eçen hafta ıçınde bırakşam yo-
lum Gultepe'ye duştu Gezıa
bır kaset satıcısı, arabasını
kuçuk bır alanda kaldınm
kıyısına çekmış, kasetcalannda Kurtçe
bır turku çalıyor, arkadaşıyla Kurtçe
konuşuyordu Kaldınmda, lıse çağında
cıvıl cıvıl kızlı erkeklı bır oğrencı grubu
Onlennden geçtım, adres sormak ıçın
kaldınm ustundekı bufeye gırdım Işle-
ten Turktu, ıçerde kann doyuranlann
Türkunu Kurdunu ayırmak güç On beş
on altı yaşlannda bır Kurt çocuk, be-
nımle ılgılendı, dışan çıktık, ılk yol agzı-
na kadar geldı, gıdeceğım yen gosterdı
Bızım Levent'te pazarcılann çoğu
Kurttur Karşıdan karşıya Kurtçe ko-
nuşurlar Alıcılann ıse neredeyse tumu
Turk Alışvenş ederken kımsenın akhna
satıcının Kurdünü Turkünü ayırmak
gelmez
Kolayhkla çoğaltılacak bu orneklerle
kendı halıne bırakjlması durumunda
halkımız arasında etnık bır anlaşmazlık
olmadığı görülur Ümmı Osmanlı dev-
letınde Kurtler, Musluman olduklan
ıçın Turklerle aynlmadan yuksek goreV-
lere getınldıler Yakın yıllara kadar
Kurt sorunu, Doğu Anadolu'nun temel
sorunlanyla kanşıktır Devlet Doğu
Anadolu'ya eksık hızmet goturmuşse
bu yoksulluğun acılannı bölge halkı bır-
lıkte yaşar Devlet resmı dılle eğıtım hız-
metlennı yenne getırememıştır kı Kurt-
çe eğıtım yapan okullar açacak gunlere
gelebılsın Çocuk doğumlannda kadın-
lann çılesı ortaktır Sanalanınca hasta-
neye göturulurken çoğu kez yollarda
ebesız çocuk dünyaya getırdıklen anla-
tılır Doğuda yeterlı ış alanlan yarata-
mayan devlet, ış aramak ıçın bolgeden
goç edenlere etnık aynm gözetmeden
batının buyuk kentlennın olanaklannı
açık tutmuştur Şu son otuz yılda ıse
bölgenın bırlığını sağlar umuduyla bü-
yuk yatınmlara >onelmıştır
Kurt sorunu, Şeyh Saıt ayaklanma-
sındakı koşullanndan çok değışık bır
aşamada bugun Cumhunyet, yeterlı ol-
masa da gücu yettığı kadar yol goturdü,
okul goturdu bolgeye Bınferce doğulu
hselerde okuda, unıversıte bıtırdı Do-
ğu. ortaçağ yapısından uzaklaşan bır
sureç vaşıyor
Etnık anlamda ulusçuluk, başka etnık
gruplann ulusçuluk duygulannı kamçı-
lar Adeta bıyolojık bırolaydır Dozunu
aşan bır ılacın yan etkılen olarak ortaya
çıkar, yuksek ateş yapar
Pans'te bır yıl yaşayan bır Jurk,
onurlu bır kışıyse Fransızlann ulusal
bılına karşısında nasıl dışlandığını gore-
rek gıttıgınden daha koyu ulusçuluk
duygulanyla doner Kurtlenn ulusal bı-
Iınçlenmesınde okuduklan Turk okulla-
nnda gorduklen şoven eğıtımm etkısı
olduğu yadsınamaz Bu eğıtım anlayı-
şıyla Turkler Turklüklennı algıladıklan
oranda onlar da Kurtluklennı algıladı-
lar
Geçen yuzyıl sonlannda başlayan et-
nık şovenızme dayanan ulusçuluk anla-
yışından yarar gormedı dunya Aksıne,
Aynlmak, ayrı toprak mı
istiyorlar? Haksızdırlar.
Çünkü bu istek o topraklarda
yaşayan Türkleri azınlık
dunımuna getirmek
girişimini kapsar.
yuzyıllar boyu bır arada yaşayan etnık
gruplan boldu, bırbınne duşurdu, yuz-
bınlerce ınsanı yennden yurdundan ettı
bu anlayış Bırleşık Amenka'yı gunu-
müzde guçlendıren nasıl etnık gruplan
kaynaştıran genış açıh hoşgorulu ulus-
çuluk anlayışı olmuşsa, Sovvetler Bır-
bğı'nı dağıtan da Rus şovenızmı oldu
Rus şovenıst ulusçuluk anlayışı, bırhğın
öbür etnık gruplannın şovenıst eğılımle-
nnı kışkırtıa bır etken oldu Bu bolun-
menın acılan, yanlışlığı daha üstünden
bır yıl geçmeden gorulüyor
Yuzyılımızın sonu yaklaşırken yaşa-
nan deneyler geçen >uzyılda gelışen
ulusçuluk anlayışının yanlışlannı duzel-
tıyor, sıvnlıklennı torpulüyor îlk kesın-
leşen gerçek şu Ulus, etnık bır olgu de-
ğıl
1
Ulus, tıpkı Medenı Kanun'da belır-
tılen ıştırak halınde mulkıvet gıbı bır
olgu Özel mulkıyet haklan ıle ılgılı o
durumdan tek ayn yanı var Özel mulkı-
yette ıştırak halı muşterek mülkıyete
çevnlebılır ya da yasada belırtılen yol-
lardan sona erdınlebılır Çağdaş ulus
anlavışında ıse etnık gruplar bır yurdun
ortak pa>daşlandırlar, aralanndakı or-
taklık hıçbır yoldan gıdenlemez, dıllen
dınlen ne olursa olsun her vatandaşın
ınsanal haklan eşıtlıkle korunarak so-
nuna kadar surdurulur, butun etnık
gruplar tarafından hep bırlıkte koru-
nur
Turklenn, Kurtlenn öbür etnık grup-
lann hıç unutmamalan gereken şu
Kendılennın aralanna nıfak sokulma-
dıkça yüzyıllardır kardeşçe yasadıklan
bır Turkıyelen var1
Gonendınlmesı, ba-
yındır tutulması, bağımsızhğının korun-
ması, vatandaşlan arasında kardeşlığın
pekleştınlmesını o Türkıye kendılenn-
den bekhyor1
Bu yenı, bu çağdaş ınsan-
al ulusçuluk anlayışının yandaşlan ola-
rak, bu bırlığı aralanndan kım bozuyor-
sa, kımier bozuyorsa, ötekılenn ona
karşı bırleşmelen, bırlıkte korumalan
gerekıyor
Kurt sorunu, gerçektesonınlaria dola
toplumumuzun sorunlanndan bın
Toplumsal banşı bozan butun sorunla-
nmızın temelınde hoşgorusuzluk ıle şıd-
det yatıyor Dıkkat edılırse bızde devlet
görevlısı polıs, taksı şofbrüne nasıl
"Ulan1
" dıye seslenırse, ıçkılı vatandaşı
ıteler kakalarsa Kurde de oyle davranı-
yor Hoşgorusuzluk de şıddet de her
bakımdan şovenızmın dınamıklen
Oturup anlaşabılecek ınsanlan dış dışe
tırnak tırnağa bırbınnı boğazlayacak
duruma getınyor
Kurtler ne istiyorlar'' Anadıllenyle
eğıtım mı° Haklandır Bulganstan'da
Turklenn anadıllenyle eğıum gormele-
nnı ıstemekte haklı olmak ıpn oncelıkle
Kurtlere bu hakkı tanımamız gerekır
Aynlmak, ayn toprak mı ıstıyorlar9
Haksızdırlar Çunku bu ıstek o toprak-
larda yaşayan Türklen azınlık durumu-
na getirmek gjnşımını kapsar Bugünku
etnık anldşmazlığın tersyuz edılerek sur-
durulmesı demektır İkı etnık gruba da
banş, huzur sağlamaz Akla gelmedık
yığınla püruz doğurur Örneğın Lozan
Anlaşması'ndakı gıbı Turkıye'nın değı-
şık kentlenne dağılmış Kürtlerie, Kürt
bolgesınde kalacak Turklenn değışımı-
ne kadar gıder
Kalıcı, çağdaş çozum, etnık aynlıklan
unutturarak tanhsel bağlannı, yakınlık-
Iannı sürdürmektedır Turklerle Kurtle-
nn Dıyarbakırlı olarak kentlennı bırlık-
te sevmelennde, Dıcle kıyılannda kar-
deşçe yaşayıp bırbırlennın Turkulennı
bır arada soylemelennde kotu olan ne
9
.
FERRUHDOĞAN
Tıphanei Amire'den Tıp Fakültesine
Prof. CEMALETTİN ÖNER / Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
B
ugun her yıl olduğu gıbı
Doğu tıbbından Batı tıbbına
geçışı sımgeleyen "Tıbbıyeı
Amıre ve Cerrahhaneı Amı-
re'nın açılış tanhıne dayanan "Tıp Bay-
ramı'nı kutlayacağız Acaba 14 Mart
1827'den ben surdurulen tum gayretlere
rağmen, tıp eğıtımınde ve sağlık hızmet-
lennın uygulanmasında, ıstısnalar
dışında Batı standartlanna enşebıldık
mı9
Yoksa bayram torenlen yenne bu
yıldönümlennde amaca enşebılmek ıçın
bılımsel toplantılar duzenleyerek "tıp
haftalan" >apmak daha yararlı olmaz
mı
9
Bukısayazımızda 1827-1933 donemı-
nın onemlı hususlanna değınmek yenı
araştırmalann ışığında bazı yanlışlan
duzeltmek ve ıyı bılınmeven bırkaç nok-
tayı ortaya koymaya çahşacağız
Yukanda adı geçen tıbbıve 14 Mart
1827'de, II Mahmud tarafından ordu-
ya kalıteh hekım yetıştırmek uzere ku-
rulmuştur Eğıtımde Fransızca da kıs-
men kullanıîmıştır Oğrencıler gınş
sınavı yapılmadan alınmışlar ve smıfla-
nnı da muallımlennın kanaatlenne gore
geçmışlerdır Lojman ve yıyeceklen uc-
retsız karşılandığı gıbı bır mıktar da
harçlık almışlardır Buraya Hınstıyan
veya dığer bır dınden oğrencı alınma-
mıştır II Mahmud bu mektebı ıkı defa
zıyaret etmıştır
Bır süre sonra, ısteklenn artması uze-
nne once Cerrahhane, Sade de Callıere'-
ın sorumluluğunda Topkapı Sarayı
yakınına taşınmıştır Bunu Tıphane ız-
lemış ve her ıkı mektep I836'da bırleştı-
nlerek 'Şahane' unvanına layık gorul-
muştur Bununla beraber ıstenılen duze-
ye enşılemedığınden 1839'da gene II
Mahmud'un ısteğı uzenne Galatasa-
ray'da bılımsel sorumluluğu Vıyana"-
dan davet edılen K A Bernard'ın uze-
nnde olmak üzere "Mektebı Tıbbıyeı
Adlıyeı Şahane" açılmıştır Burada eğı-
tım Fransızca yapılmış ve Tanzımat
Fermanı gereğınce, mektebe ılk defa
Musluman olmayanlar da alınmıştır
A Bernard'ın ılk 5 yıl sonunda ver-
dığı rapora gore oğrencılere alt dudak
kansen, tavşan dudağı ve abdomen pa-
rasentezı gıbı onemlı amelıyatlar da
>aptınlmıştır Mektep kıtaphğında
yalnu Fransızca olanlann sayısının
1300 kadar olması ılgınçtır Bernard'ın
Fransızca olarak >azdığı 4 kıtap halen
fakultemız kıtaphğında bulunmaktadır
Bunlardan farmakolojı kıtabında ılaç
adlan, Latınce, Fransızca ve Turkçe
Tıbbiye 14 Mart 1827'de II.
Mahmud tarafından orduya
kaliteli hekim yetiştinnek
üzere kurulmuştur.
Öğrenciler giriş sınavı
yapılmadan alınmışlar ve
sınıflannı da muallimlerinin
kanaatlerine göre
geçmişlerdir.
olarak yazıhdır 1867'de açılan "Mulkı-
yeı Tıbbıye"de eğıtım Osmanlıca olarak
yapılmışür Burada zaman zaman oğ-
rencılerden harç alınmıştır Yabancı dıl
olarak Fransızcanın etkınlığı II Dunya
Savaşı sonuna kadar surmuştur R T
Gencer'e gore I909'da Tıbbıye'de
Fransızca zorunlu, Almanca ıse ıhtıyan
olmuştur
1908'de II Meşrutıyet ılan edıldığın-
de, asken tıbbiye, II Abdulhamıd tara-
fından Haydarpaşa'dakı gorkemlı bına-
da ve sıvıl tıbbıye, Kadırga'da bulunu-
yordu Başlangıçtakı ozgurlük havası
tum yurtta aşm davranışlara neden ol-
muştur Bundan asken tıbbiye de etkı-
lenmış, dısıplın bozulmuş, gerek hocalar
ve gerekse oğrencıler derslere devamı ıh-
mal etmışlerdır Mevzuat musaıt ohna-
dığı halde tıbbıyeye reıs (dekan) seçrnış-
ler, mektep nazınnı değıştırmışlerdır
1909'da asken tıbbiye kaldınlmış, bı-
nası sıvıl tıbbıyeye venlmış ve asker öğ-
renaler de Ankara'da Gülhane Asken
Tıp Akademısı ve Fakultesı kurulunca-
ya kadar sıvıl tıbbıyede okumuşlardır
Tıbbıyeye kız oğrencıler ılk defa
1922-23 yıllannda gırmışlerdır
Ataturk donemınm onemlı reformla-
nndan bın de î Darülfünu'nun yenne
1933'te İ Ünıversıtesı'nın kurulmasıdır
Dıplomalar üzennde yaptığımız ınce-
lemeye gore tıp eğıtımı yapan kuruluş-
lar, Tıphanei Amıre, Tıphanei Şahane,
Mektebı Tıbbıyeı Şahane, medrese ve
tıp fakultesı adlannı almışlardır İdare-
alen de müdur, nazır, reıs ve dekan ola-
rak ısımlendınlrnışlerdır
Özerklığe ^elınce 1946 yıhna kadar
bır darulfunun veya unıversıte özerklığı
(bılımsel, ıdan ve malı) hıçbır zaman ol-
mamış, olup-bıtüler dışında zaman za-
man tüzel kışılık veya bılımsel özerkhk
venlmış, aday gostermeye müsaade
edılmıştır
Dekanlığım sırasında, Batılaşma ça-
balannın hatırlanıp canlı tutulması ıçın
İstanbul Tıp Fakultesf nde yenı ıkı kon-
ferans salonuna "14 Mart" ve "1933
Unıversıte Reformu" adlan venlmıştır
Turkıye gelışıp ılerledıkçe, hıç şüphe
yok kı tıp eğıtımı ve sağlık hızmetı uygu-
lamalan da buna paralel olarak Batı
standartlanna enşecektır Tıp Bayramı,
sadece geçmışın hatırlanması olmayıp,
ılensı ıçın de umıt ve ınanç kaynağı ol-
malıdır
ÇEVREMİZ
OKTAY EKİNCİ
BIR A ÇIKLAMA Cumhunyet ın dost okurlarma,
Gazetemızınyayınyönetımı konusundakı o 'talıhsız"
anlaşmazlık üzervne Cumhunyet 'ten ayrılan saygınkadroyu
bendedesteklemtş ve ' yazmama' karanalmıştım
Ardından yuzde 60 'ı aşkın bır duy arlı okur kıtlestnm de bu
tepkıvekatıimışolmasım, anlaşmazlığıngıderılebılmesı"
yonünde coşku verıcı bır toplumsaldestek' olarak
değerlendırdun \e umutlandım Ancak ozeüıkleson
hafialardukıgelıpnelerlebu anlamlı eviemın umulanm
tersmebır sancılısürece' donuştuğunu, Cumkunyet'm
demokrasısavaştmımızıçutdekı 'kokleşmışvarlığmı"
sılmek ısteyençevrelerı 'sevmahrecek bvrboyut
kazanmaya başladığınıgoruyorum Hıçbırgazetenm, hem
tanhselgeleneğı hem deboylesı bırduyarlı okurkıtlesmm
varhğı açısından Cumhurı\et ınyennı tutamayacağı ve
' 'boşluğunu kesınlıkledolduramavacağı 'sanvrım bır kez
dahakamtlanmısdurumdadır Bunedenleıçındeyeralmtş
olmaktan onurdu\ duğum ve tek amacımn gazetemıze ve
geleneklenmıze sahıp çıkmak "olduğuna ınandığtm bu __
tanhseleylemın.gıderek Cumhunyet'ıyadsıma"
noktasına ulaşmamasıgerektığme manıy orum veyenıden
dostsayfalanmıza 'donu\ orum
Daha \ aşanıhrbır dunya ve eksıksız demokrası ıçm...
OKTA YEKİNCl
Velidedeoğlu, Hukukun
Üstünluğü ve İstanbul
JLd
asa" demek, "hukuk" demek değıldır
"Yasalara saygı" ıle "hukukun ustunlüğu"
de a\ nı anlama gelmıyor
Bazı yasalar vardır, hukuk ıçın değıl "başka
amaçlar" ıçın dûzenlenmıştır ve "hukuk duzenı" yerihe o "ma-
lum" amaçlann gerçekleşmesıne yararlar
Bazı yasalar da vardır kı gerçekten hukukun ustunlüğünü
sağlamanın dayanaklandırlar, ama çoğu kez uygulanmazlar
Çünku obur yasalarla "delınırler", kuşatılırlar, dahası "unutu-
lurlar "
Uygar bır toplumda "hukuk" ıle "toplum yaran" eşan-
lamhdır
Çunku hukuk o toplum ıçın vardır ve o toplumun esenlığı,
haklan, çıkarlan, ortak sorunlan, gelışmesı, ılerlemesı, çağdaş-
laşması, kısaca "uygar olması" ıçın demokraük güvencesıdır,
"dayaruşma ılkelendır"
Eğer bır yasa bu anlamda bır demokratık güvenceyı ıçer-
mıyorsa, toplumsal hak ve çıkarlara değıl, o hak ve çıkarlann
"çığnenmesıne" olanak sağlıyorsa, o yasarun adı "anayasa"
bıle olsa "hukuka aykın" demektır
Ve bu tur yasalann yarattığı duzene de "hukuk duzenı" yen-
ne "bozuk duzen" demek kaçınılmaz olmaktadır
* * •
Toplum yaran ıle hukuk arasındakı uygar ıhşkının "en uzun
soluklu" savunucusu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ıdı
Hasta yatağında ya/dığı, ancak yayımlandığmı goremedığı
son yazısında sankı ıçıne doğmuş gıbı "ılk yazısmdan" soz edı-
yordu
Cumhunyet gazetesınde 3 Mayıs 1942'de çıkan "Medenı
Kanunun Turkçeleş-'ınlmesı" başlıklı ılk makalesınde, hukuk
dılı ıçın neden "anlaşılabılır bır Turkçeyı" savunduğunu şoyle
ozetlemıştı
"Hukuku şımdıye kadarkı kabuğundan çıkartıp halka yay-
rfiak. toplum ve hukuk alanında yaptığımız koklu ınkılaplar
üzennde mumkun olduğu olçude herkesı aydınlatmak bızzat
hukuka da vapılabılecek cn buyuk hızmetur duşuncesınde-
yız ' (Mılhyet,26Şubat 1992) M
Hukuk, halkın anlamadığı bır dılde kalsaydı ne olurdu
7
Elbette ondan "anlamayan" toplum degıl "anlayanlar" ya-
rarlarurdı
Ve o anlayanlar da salt kendılennın uygulayabıleceğı turden
yasalar çıkartarak toplumsal eşıtsızlığı v e haksızlığı meşrulaştı-
ran bır hukuk nızamı yaratıriardı
Zaten çoğu kez de o> le olmadı mı
9
özelbkle 12 Eylul donemınden bu yana kımılennce daha
yayımlanmadan "kavrarulan' o kadar çok yasa yürurlüğe gır-
dı kı hukuka aykınlığı yargı yoluyla kanıtlanıncaya kadar ge-
çen sürelerde bıle toplumsal değerler bır çırpıda yağmalanıver-
dı .
Örneğın Sevda Tepesı gıbı, dığerlen gıbı
• ••
Yasalann toplumun esenlığıne hızmet edebılmesı ıçın hem dıl
olarak hem de ıçenk olarak halka saygılı bır hukuk anlayışına
sahıp olması gerekıyor
Bu gerçeklen bızlere. oğreten Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ho-
camızın cenaze torenını okumak ıçın gazetesını alanlar, sür-
manşette şu haberle karşılaştılar
"Danıştay. Boğazıçı ndekı luks yapılann ruhsaüanna ıptalı
onayladı 646 vılla topun ağzında " (Mıllıyet-28 2 1992)
Boğazıçı yamaçlannın son kalan guzellıklennı de ışgal eden
bu 646 luks vılla, yasalara avkın olarak mı ruhsat alnîışlardı
9
Buna pek 'Evet" denemezdı
Vıllalar, ruhsat tanhınde ıptal edılmış olan, ancak ıptal ka-
ran henuz Resmt Gazete'de yayımlanmamış olan bır ANAP
yasasına dayanılarak ınşa edıîmışlerdı
O halde Danıştay'ın bu kez ruhsatlan da ıptal etmesı ne an-
lama gelıyordu9
Karann özu ışte bu noktada onemlıydı Böylesı bır uygu-
lama temelde hukuka aykınydı Çünkü toplumsal hak ve çı-
karlar ıçın değıl, ozel hak ve cıkarlara hızmet ettığınden ötürü
hukuk dışı olduğu karanna vanlmış bır yasaya göre ruhsat
vermek, o karar yayımlanmamış olsa bıle hukuk duzenıne uy-
gun bır dav ranış değıldı
Velidedeoğlu, 88 vıllık omrünun neredeyse tamamını hu-
kukun ustunluğune adamış olmakla ne kadar da hakhydı Ve
ne kadar da değen olçülemez bır toplumsal görevı yalın kalem
son yolculuğuna dek üstlenmış goturmüştu
Onun cenaze törenı haben, ıç sayfalarda sıkışıp kaba da aslın-
da manşete çıkan haber de onun esenydı
Eğer o yasayı duzenlevenler ve o ruhsatlan verenler Veli-
dedeoğlu'nu bıraz dınleselerdı şımdı Boğazıçı sırtlan boylea
bır çırkınhğe sahıp olmayacakü
Çcvre >ağmasına dur dıyen geç de olsa hukukun üstünluğü
olmuştu
• ••
Acaba hukuka aykın yasalar. salt Boğazıçı'nı mı toplum elın-
den aldılar
9
Hayır
Bugun Turkıye'de Akdenız ve Ege kıyılanndan Istanburun
dığer pek çok gözde alaruna kadar yuzlerce, belkı de bınlerce
hukuka aykın, ama' jasal bına bulunuyor
İşte hukuka aykın Tunzmı Teşvık Yasası'yla güzehm koyla-
ra ve Istanbul'un guzıde yeşıl alanlanna dıkılen çok yıküzlı te-
sısler
İşte >ıne hukuka aykın Imar Yasası değışıklıklenyle, üstebk
bakanlık ızınlenyle ımar planlannda sosyal donaü alanı olan
yerlere kondurulan sozde toplu konutlar, sıteler, ış merkezle-
n
Ve ışte hem hukuka hem de bılıme aykın yasa gucünde ka-
rarnamelerle "özel Çevre Koruma Bölgesı" ılan edılen yöre-
lerde bu kez "başbakanlık yetkılenyle" tanınan ayncalıklı
ımar ızınlen
12 Eylul'ün ve ANAP lı yıllann mırası olan bu yasalar dur-
dukça, kent ve çevre değerlennın toplumun esenlığı ıçın korun-
ması guvencede sayılabılır mı
9
• ••
Velıdedeoğlu'nun cenaze törenı çok kalabalıkü
Pek çok unlu kışı ve yonetıcı de ona son saygılannı sunmak
ıçın Galıp Paşa Camısı'nın avlusundaydılar
Bakalım bu sayın bakanlar beledıye başkanian ve pobü-
kacılar.hdlâyururlukteolan 12 E\lul un"hukukaaykın">asa-
larını ne zaman kaldıracaklar?
Yuzvıhn hukukvusuna gostenlen bu saygının cenaze tö-
rcnındc kalmaması dıleğıylc